yalnızlık
insanın yalnızlığı bile başkası(öteki) varken anlamlı.
ne kadar yalnızlığı seversek sevelim ancak 'eve döndüğümüzde' anlam kazanır bu yalnızlık sevgisi.
derler ya hani çekip gidesim var ormana diye. orman, ancak ormandan döndüğümüzde anlamlı olur. biri sonsuza kadar orada kalırsa yalnız demeyiz ona, deli deriz. deli'nin ne olduğu ise ayrıdır. belki de yalnızca kendi normlarımıza uymayana deli diyoruzdur.
ne kadar yalnızlığı seversek sevelim ancak 'eve döndüğümüzde' anlam kazanır bu yalnızlık sevgisi.
derler ya hani çekip gidesim var ormana diye. orman, ancak ormandan döndüğümüzde anlamlı olur. biri sonsuza kadar orada kalırsa yalnız demeyiz ona, deli deriz. deli'nin ne olduğu ise ayrıdır. belki de yalnızca kendi normlarımıza uymayana deli diyoruzdur.
devamını gör...
sözlükte her gün yeni bir yazarın popülerleşmesi
nasıl buluyorsunuz, nasıl gelişiyor hadiseler bilmiyorum ama her gün yeni birinin övüldüğünü, allanıp pullandığını görmekteyim. biz-sözlüğün kurulduğu ilk 2 ayda kayıt olan yazarlardan bahsediyorum.- geldiğimizde kimse bizi böyle karşılamadı. 2 günde 1000 karma puana ulaşmış yazarlar görmekteyim, sistemin bugını bulduysanız bize de söyleyin ey sevgili yazarlar. zira bizim popişimiz çatlıyor 1000 puanı toplamak için.
devamını gör...
köpek korkusu olan yazarlara tavsiyeler
kıtmir cennete giden tek köpekmiş ve bir iddiaya göre kıtmirin selamı var denilince saldıracak olan ya da havlayan köpek sakinleşiyormuş.
(bkz: batıl inanç)
(bkz: batıl inanç)
devamını gör...
türkiye'de mütevazı olmak
hizmet aldığınız bir yere veya bir diyalog ortamına karşı sergilediğiniz tutum mütevazı ve karşınızdaki kişi kendisini daha üst pencereden görecek bir kişiliğe sahip ise bir süre sonra veya hemen akabinde size karşı olan tavrı size göre daha sert olacaktır. türkiye'de mütevazı olmak zordur.
“mütevazılık falan hiçbir zaman gerçek bir üst değer olamamıştır bizde. bir ortamda mütevazı olmaya kalkarsanız saygı hemen azalmaya başlar, hissedersiniz…”
-nuri bilge ceylan
“mütevazılık falan hiçbir zaman gerçek bir üst değer olamamıştır bizde. bir ortamda mütevazı olmaya kalkarsanız saygı hemen azalmaya başlar, hissedersiniz…”
-nuri bilge ceylan
devamını gör...
b vitamini
b grubu vitaminleri nörolojik metabolizmada bulunan görevleri nedeniyle nöronal sağlığın sürdürülmesinde önemlidir. b grubu vitaminlerinin eksikliği spesifik nörolojik bozuklukların (görülen subakut kombine dejenerasyon, pellegra, demans gibi) oluşması ile sonuçlanır. ayrıca plazma b grubu vitaminlerindeki eksiklikler bilişsel fonksiyon bozukluklarının sebeplerinden biri olarak gösterilmektedir. yapılan bir çalışmada b vitaminleri desteğinin alzheımer başlangıcını geciktirdiği ve ilerleyişini yavaşlattığı kanıtlanmıştır. güncel klinik yaklaşımlar kognitif hasarın önüne geçebilmek için plazma b grubu vitaminleri düzeyinin düzenli kontrolünü ve eksikliği bulunan b grubu vitaminlerinin takviyesini önermektedir.
devamını gör...
milf
üstteki yazarın belirttiği gibi fransız yapımı bir netflix filmidir. 40'larında olan 3 hanımın côte d'azur tatilinde 20'lerinde 3 genç ile yaşadıkları ilişkiyi konu edinmiştir. porno endüstrisinden aşina olunan milf olgusu yani yaşça büyük kadın-genç erkek ilişkisi filmin ana temasıdır. filmi tamamen keyif için izleyebilirsiniz, yapacak daha önemli işleriniz varsa bakmanıza pek gerek yok diyebilirim. adore filmi de aynı temayı işlese de konuyu ve hissiyatları çok daha derin bir şekilde ele alıyordu. bu film ise sıradan bir çerezlik netflix filmi. şahsım, en kötü filmden en iyi filme kadar her filmi izlemekten zevk aldığı için bünyemi etkileyen bir şey olmadı ancak hassas bünyeler için film pek iç açıcı olmayabilir. filme gelirsek, orta yaş bunalımında ve hayatın yükünden yorularak bir kaçamak için tatile çıkan 3 kadın arkadaş, tatil yöresinde 3 tane delikanlı ile tanışırlar ve çeşitli çılgınlıklar yaşarlar. hevesler hızlıca tüketildikten sonra hikaye bir durulur ve böylece güzelimsi bir son ile film nihayete erer. bu arada belirtmeden geçmek ayıp olur, virginie ledoyen'ın hastası oldum.

devamını gör...
24 aralık 2020 ekrem imamoğlu'nun akit bir gazete değildir açıklaması
akit bir tuvalet kağıdı markasıdır.
devamını gör...
depersonalizasyon ve derealizasyon
derealizasyon, kişinin kendini olduğu zamanda,yerde ve anda hissetmeme krizlerini yaşadığı, özellikle bebeklik ve çocukluk çağında yaşanan ağır stresin sonucu ile bağdaştırılan bir psikolojik rahatsızlıktır. en basitinden çocukken markette veya başka bir yerde annenizi bulamadığınız zaman yaşadığınız ağır stres bile bu hastalığın bilinmeyen bir tetikçisi olabilir.
bayılıyorum psikolojiye ya.sağlıklı adamı bile iki tutam freud kohberg erikson falan okuyunca ulan ne çile çekmişiz be dedirtir.
bu hastalığı ara ara krizler şeklinde yaşayan biri olarak yaşadığım hissiyatı kendi hayatımın kameramanı olmak olarak açıklayabilirim.yaşıyorum ancak izliyorum, dejavu ve jamais vu artık iki yoldaşım olmuş, sürekli bir yerlerde kendimi arıyorum, olmayan şeyleri olmuş sanıp, olmuş şeyler de sanki hiç olmamış gibi ve bu iki olaydan da kendimden o kadar eminim ki, aklımın bana oyun oynadığını anlamam bazen günler alıyor. o yüzden genellikle fotoğraflar çekip günlük tutuyorum. insanın bazı olayların yaşandığına ve orda olduğuna kendini inandırmak zorunda olması bana çok komik geliyor. anlık bir krizimde sözlükte yazmışım, merak eden varsa lütfen buyursun (bkz: #1123534
fakat avantajları yok mu, var tabii, zor bir ayrılık geçirdikten bir süre sonra olum zaten gerçek miydi ki o kız,sen burada değilsin o da burada değil hiç bir zaman olmadı diyip hastalığı kendime yorarak şakalar yapıyorum,lan yoksa şizofren miyim diyorum, ne şizofreni diyorum olmayan insanlarla konuşacak durumum yok ki zaten ben neyin olup olmadığını sorguluyorum, işim gücüm yok bir de kafamdan hayali persona uydurup onunla iki lafın belini kıracağım. oldu.
bu hastalığımı bilen muzip arkadaşlarım bazen krize girip farketmeden dalıp gittiğimde gittiğin evrenden pişmaniye getir şakalarıyla beni darlarken yarım bir gülüşle evrende iki şey gerçek değildir: pişmaniye ve bilecik diye düşünüyorum.
bu illeti çeken insanlar haricinde çoğu kişinin belki de dinledikleri zaman hissetmeyeceği ama sevgili şu anda olduğunu düşünüp aslında olmayan, yaşadığı şeyin similasyon olmasıyla kafayı bozmuş, yapıtaşları kodlardan oluşan derealizasyon muzdaribi arkadaşlara gerçek olmayan kardeşinizden bir hediye şarkı bırakıyorum sizlere: leprous-foreigner
ıt's a fight to stay alive
ıt's a fight against myself
became a foreigner in my
ın my own head
my sword is double-edged.
bayılıyorum psikolojiye ya.sağlıklı adamı bile iki tutam freud kohberg erikson falan okuyunca ulan ne çile çekmişiz be dedirtir.
bu hastalığı ara ara krizler şeklinde yaşayan biri olarak yaşadığım hissiyatı kendi hayatımın kameramanı olmak olarak açıklayabilirim.yaşıyorum ancak izliyorum, dejavu ve jamais vu artık iki yoldaşım olmuş, sürekli bir yerlerde kendimi arıyorum, olmayan şeyleri olmuş sanıp, olmuş şeyler de sanki hiç olmamış gibi ve bu iki olaydan da kendimden o kadar eminim ki, aklımın bana oyun oynadığını anlamam bazen günler alıyor. o yüzden genellikle fotoğraflar çekip günlük tutuyorum. insanın bazı olayların yaşandığına ve orda olduğuna kendini inandırmak zorunda olması bana çok komik geliyor. anlık bir krizimde sözlükte yazmışım, merak eden varsa lütfen buyursun (bkz: #1123534
fakat avantajları yok mu, var tabii, zor bir ayrılık geçirdikten bir süre sonra olum zaten gerçek miydi ki o kız,sen burada değilsin o da burada değil hiç bir zaman olmadı diyip hastalığı kendime yorarak şakalar yapıyorum,lan yoksa şizofren miyim diyorum, ne şizofreni diyorum olmayan insanlarla konuşacak durumum yok ki zaten ben neyin olup olmadığını sorguluyorum, işim gücüm yok bir de kafamdan hayali persona uydurup onunla iki lafın belini kıracağım. oldu.
bu hastalığımı bilen muzip arkadaşlarım bazen krize girip farketmeden dalıp gittiğimde gittiğin evrenden pişmaniye getir şakalarıyla beni darlarken yarım bir gülüşle evrende iki şey gerçek değildir: pişmaniye ve bilecik diye düşünüyorum.
bu illeti çeken insanlar haricinde çoğu kişinin belki de dinledikleri zaman hissetmeyeceği ama sevgili şu anda olduğunu düşünüp aslında olmayan, yaşadığı şeyin similasyon olmasıyla kafayı bozmuş, yapıtaşları kodlardan oluşan derealizasyon muzdaribi arkadaşlara gerçek olmayan kardeşinizden bir hediye şarkı bırakıyorum sizlere: leprous-foreigner
ıt's a fight to stay alive
ıt's a fight against myself
became a foreigner in my
ın my own head
my sword is double-edged.
devamını gör...
alex terrible
metal camiasindaki en iyi bögüren vokallerden birisi, bugun kizimin aglarken nasil bögürdügüne dair bir ornekleme yapayim derken tanistim kendisiyle
devamını gör...
dübe
kişisel almamaları gerekir ama ilgili başlıktaki entrylerin çoğu çöptür. artı oy vermede cömert olan yazarlar başlığına
"hani nerede dedirten sorunun başlığıdır." şeklindeki tanımı beğenecek nasıl bir strateji güdüyorsunuz bilmiyorum.
sözlüğe bir beğeni alışkanlığı getirmek, sözlüğün kişi ve entry sayısını artırmak gibi amaçları gayet makul buluyorum. neticede burası da ticari bir oluşum, ortada ciddi hayaller var. ancak ben, başarı için özgünlüğe gerek duyulduğunu düşünüyorum. eğer siz ekşi sözlük gibi bir platformun en çöp entrylerine benzeyen entryleri "beğenilen entryler" diye listelerseniz, az çok kaliteli bir platform arayan insanları uzaklaştırırsınız.
şimdi, niteliğin değil, niceliğin önemli olduğunu düşünen yöneticilere de kesinlikle saygım olmakla beraber, sayıya odaklanan yöneticilerin iyi bilmesi gereken bir şey de bu saçmalıkları yazmak için ekşi ve twitter gibi sosyal medya mecraları var. oralardan kaçıp gidecek insanlar genellikle o atmosferden boğulan insanlar. ben de onlardan biriyim ve buraya geldiğimde, diğer platformlarda engeli ve eksiyi bastığım, sözlüğe artık girmemeye başlamama sebep olan ne kadar garip entry varsa burada da görüyorum. ben bunlara yazanlara ya da yazılana bir şey demiyorum aslında, sistem belli format belli. ancak bir tür kirliliğe sebep oluyorlar ve bunlar kalabalıklaştıkça, içinde oldukları platform berbat bir hal alıyor.
elbette güncellenecek, en verimli haline dönüştürülecektir ama şimdiden bunun hatırlatılması iyi olur. eğer kalabalıklar haklı olsaydı, yıllardır siyasal islamın altında inliyor olmazdık.
"hani nerede dedirten sorunun başlığıdır." şeklindeki tanımı beğenecek nasıl bir strateji güdüyorsunuz bilmiyorum.
sözlüğe bir beğeni alışkanlığı getirmek, sözlüğün kişi ve entry sayısını artırmak gibi amaçları gayet makul buluyorum. neticede burası da ticari bir oluşum, ortada ciddi hayaller var. ancak ben, başarı için özgünlüğe gerek duyulduğunu düşünüyorum. eğer siz ekşi sözlük gibi bir platformun en çöp entrylerine benzeyen entryleri "beğenilen entryler" diye listelerseniz, az çok kaliteli bir platform arayan insanları uzaklaştırırsınız.
şimdi, niteliğin değil, niceliğin önemli olduğunu düşünen yöneticilere de kesinlikle saygım olmakla beraber, sayıya odaklanan yöneticilerin iyi bilmesi gereken bir şey de bu saçmalıkları yazmak için ekşi ve twitter gibi sosyal medya mecraları var. oralardan kaçıp gidecek insanlar genellikle o atmosferden boğulan insanlar. ben de onlardan biriyim ve buraya geldiğimde, diğer platformlarda engeli ve eksiyi bastığım, sözlüğe artık girmemeye başlamama sebep olan ne kadar garip entry varsa burada da görüyorum. ben bunlara yazanlara ya da yazılana bir şey demiyorum aslında, sistem belli format belli. ancak bir tür kirliliğe sebep oluyorlar ve bunlar kalabalıklaştıkça, içinde oldukları platform berbat bir hal alıyor.
elbette güncellenecek, en verimli haline dönüştürülecektir ama şimdiden bunun hatırlatılması iyi olur. eğer kalabalıklar haklı olsaydı, yıllardır siyasal islamın altında inliyor olmazdık.
devamını gör...
bir şehri sevmemek için sebepler
toprağında sevdikleriniz yatıyorsa sövün gitsin o şehre.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
demek san marinolu ya kadar düştü maniler
herkeste kendini efendi zanneder
tek bildikleri beşiktaş fener
bu iş burada son bulsun artık yeter.
herkeste kendini efendi zanneder
tek bildikleri beşiktaş fener
bu iş burada son bulsun artık yeter.
devamını gör...
kendini beğenmek
aslında başlığı 'kendini yere göğe sığdıramamak ' olarak açacaktım kısa olsun istedim.evet kendimizi o kadar beğeniyoruz ki hep gözümüz başkalarında (kıyafetinde, takısında, eksiginde, ..v.s) millet olarak sanki böyle programlanmışız. bir de eksik gördüğümüzde bundan zevk alma durumu var ki bu almanların deyişiyle 'schadenfreude' yani kötü niyetli sevinç. aslinda yaşadığımız bir yerde toplumsal psikoz denilebilir. dön önce kendini tanı biraz.
devamını gör...
adalet bakanı'nın adaletsizliğe isyan etmesi
"insan gerçekten hayret ediyor."
devamını gör...
çocuğu ölsün diye çatıdan atlayan hamile kadın
üzücü ama erken yaşta çok çocuğu olan kadınlarda galiba sık görülen bir olay. anneannem 14 yaşında evlenmiş. 8 kez hamile kalmış. 2 çocuktan sonraki tüm çocukları düşürmek için uğraştığını söylerdi hep.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
...
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum mernus
sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
bedri rahmi eyüboğlu - üç dil
şiirin tamamı
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum mernus
sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
bedri rahmi eyüboğlu - üç dil
şiirin tamamı
devamını gör...
göbeklitepe
hâlâ çözülmeyi bekleyen gizemlerinin olduğu, dünya'nın bilinen en eski kült yapılar topluluğu.
kazı çalışmalarında dikilitaş ve totemlere ek olarak; hayvan ve insan kemikleri, yabani buğday, yabani badem, birtakım araç gereçler bulunmuştur.
hakkında birçok bilgiyi yazar arkadaşlarımız vermiş. ben henüz açıklık getirilememiş bir yönüne değinmek istiyorum.
mö 10000 yılında inşa edilen göbeklitepe, neden mö 8000 yılında bilinçli şekilde ve hızla gömülerek terk edildi?
bölgeye yeni bir din mi geldi? gelecek kuşaklara aktarma isteği mi? belki de dönemde yaşanan olaylardan sonra tanrılarının kızdığını düşünmeleri mi? gördüğünüz üzere birçok tez var.
bir başka tez, sirius takım yıldızının mö 10000 yılında ufukta göründüğü için göbeklitepe'nin inşa edildiği, yıldızın konumu değişince de tapınağın işlevini yitirdiğini ya da tanrıların bir sebeple kızdığını düşünüp üstünü örttükleri yönünde.
diğer bir tez ise, şamanizmin evren modeli olan “üç dünya” görüşü (yer-gök-yeraltı) temel alınarak ortaya atılmış. "şamanizm ne alaka?" diye sorabilirsiniz, göbeklitepe'yi kazan klaus schmidt'in yayımladığı kitabına göre bölgede büyük ihtimal şamanizmin olduğu bilgisi yer alır. gerek tapınakların yapılış biçimi, burada gerçekleştirilen tasarım (şaman labirenti), gerekse tapınakta keşfedilen semboller (medicine man denilen şaman sembolü), hayvan betimlemeleri (olasılıkla şamanların yardımcı ruhlarını simgelerler), totem direği vb. bu tapınaklarda birtakım şamanik ritüellerin yapıldığını kanıtlar gibidir.
neyse efendim; üç dünya görüşü hipotezine göre, göbeklitepelilerin felaket saydığı bir durum sonrasında (salgın hastalık, güneş-ay tutulması, kuyruklu yıldız kayması vs.) gök tanrıya kızılması üzerine (bir nevi isyan) yeraltı tanrısına sığınma durumu söz konusu olabilir. böylelikle tapınak gömülerek gök tanrıdan gizlenmiş olacak ve yeraltı tanrısına sığınmış olacaklardı.
sanırım bir sürü fikir ortaya atılabilir, yorumlanmaya çok müsait bir konu. şu an her ne kadar karmaşık gözükse de hakikat eninde sonunda açığa çıkacak, yine de bu eski yapının büyüsü bozulmayacaktır. insanı oldukça heyecanlandırıyor çünkü nedensizce.
daha detaylı bilgi için, buraya ve buraya uğrayabilirsiniz. kaynak olarak buraları kullandım.
kazı çalışmalarında dikilitaş ve totemlere ek olarak; hayvan ve insan kemikleri, yabani buğday, yabani badem, birtakım araç gereçler bulunmuştur.
hakkında birçok bilgiyi yazar arkadaşlarımız vermiş. ben henüz açıklık getirilememiş bir yönüne değinmek istiyorum.
mö 10000 yılında inşa edilen göbeklitepe, neden mö 8000 yılında bilinçli şekilde ve hızla gömülerek terk edildi?
bölgeye yeni bir din mi geldi? gelecek kuşaklara aktarma isteği mi? belki de dönemde yaşanan olaylardan sonra tanrılarının kızdığını düşünmeleri mi? gördüğünüz üzere birçok tez var.
bir başka tez, sirius takım yıldızının mö 10000 yılında ufukta göründüğü için göbeklitepe'nin inşa edildiği, yıldızın konumu değişince de tapınağın işlevini yitirdiğini ya da tanrıların bir sebeple kızdığını düşünüp üstünü örttükleri yönünde.
diğer bir tez ise, şamanizmin evren modeli olan “üç dünya” görüşü (yer-gök-yeraltı) temel alınarak ortaya atılmış. "şamanizm ne alaka?" diye sorabilirsiniz, göbeklitepe'yi kazan klaus schmidt'in yayımladığı kitabına göre bölgede büyük ihtimal şamanizmin olduğu bilgisi yer alır. gerek tapınakların yapılış biçimi, burada gerçekleştirilen tasarım (şaman labirenti), gerekse tapınakta keşfedilen semboller (medicine man denilen şaman sembolü), hayvan betimlemeleri (olasılıkla şamanların yardımcı ruhlarını simgelerler), totem direği vb. bu tapınaklarda birtakım şamanik ritüellerin yapıldığını kanıtlar gibidir.
neyse efendim; üç dünya görüşü hipotezine göre, göbeklitepelilerin felaket saydığı bir durum sonrasında (salgın hastalık, güneş-ay tutulması, kuyruklu yıldız kayması vs.) gök tanrıya kızılması üzerine (bir nevi isyan) yeraltı tanrısına sığınma durumu söz konusu olabilir. böylelikle tapınak gömülerek gök tanrıdan gizlenmiş olacak ve yeraltı tanrısına sığınmış olacaklardı.
sanırım bir sürü fikir ortaya atılabilir, yorumlanmaya çok müsait bir konu. şu an her ne kadar karmaşık gözükse de hakikat eninde sonunda açığa çıkacak, yine de bu eski yapının büyüsü bozulmayacaktır. insanı oldukça heyecanlandırıyor çünkü nedensizce.
daha detaylı bilgi için, buraya ve buraya uğrayabilirsiniz. kaynak olarak buraları kullandım.
devamını gör...
erkekler olarak kıllarımızı almak zorunda değiliz
benim gibi doğallıktan yana saf tutmuş erkeklerin mottosu.
tüysüz tavuk gibi dolaşmakta ne ki? tamam dağ kaçkını, kaptan mağara adamı gibi gezmeyelim ortalıkta fakat tavuk g.tüne dönmenin de pek manası yok.
ayrıca kıllı erkek bakımsız olur pis olur gibi kalıplara da gelmeyelim lütfen. bunlar hep protein çocukları yüzünden.
hem döşü kıllı erkek merhametli olur diyen söz vardır.
tüysüz tavuk gibi dolaşmakta ne ki? tamam dağ kaçkını, kaptan mağara adamı gibi gezmeyelim ortalıkta fakat tavuk g.tüne dönmenin de pek manası yok.
ayrıca kıllı erkek bakımsız olur pis olur gibi kalıplara da gelmeyelim lütfen. bunlar hep protein çocukları yüzünden.
hem döşü kıllı erkek merhametli olur diyen söz vardır.
devamını gör...
sözlükteki yaşlı yazarlardan talepler
70 yaşındaki teyzemle, annemle sohbet ederken kendimi genç hisseden ben burada yaşlıyım. garip geliyor insana. hani kendine yaşlı demek istemiyor insan, konduramıyor. yaşla birlikte aslında talepler daha azalıyor ve netleşiyor. kimden ne talep edeyim ki kıvamına geliyorsun. çünkü biliyorsun ne ekersen hayatta biraz da onu biçiyorsun. bu ülkede yaşamanın verdiği zorluklar, hayatın yorgunluğu üzerine bir bir çullanıyor. sonra sakin bir boş vermişlikle iteliyorsun, öteliyorsun. talep değil de dileğim var. bol geyikli, gülmeli, kahkahalı , biraz hüzünlü ve mutlaka dengeli olsun yaşam.
devamını gör...