şu + lardan bizlerde gelse artık bi keşfedin biz çaylakları içimizdeki cevheri görüüün.
devamını gör...

okudukça okuyasın gelir. hem hemen bitmesini istersin hem de hiç bitmesin. kitabın içinde yaşayabilmek istersin.
devamını gör...

evvela şunu belirtmekte fayda var; misak-ı milli günümüzde bir hedef haritası değildir. teknik olarak, 30 ekim 1918 tarihi itibarıyla elde kalmış olan toprakların korunmasını amaçlamış bir metindir ve o döneme has bir nitelik arz eder. emperyalizmin çiğ çiğ yemek için 32500 takla attığı avuçta kalan toprakları müdafaa edebilmek adına ortaya atılmış bir belgedir ki, bu belgeyi daha sonra ortaya çıkan proje belgelerle karşılaştırmak benim indimde af buyurunuz cahillik olarak addedilir. misal misak-ı milli de batı trakya için halk oylaması talep edilmiştir. yani orayı da alalım burayı da alalım kafası yoktur o metinde. bir ulusun kendini savunma meşru hakkının tezahürüdür.

artı misak-ı milli haritası olarak internette dolanan haritaların çoğu da tahribata uğramıştır. çok zor değil 30 ekim 1918'de elde hangi topraklar varmış bakarsınız ve bu toprakların ne olduğunu görürsünüz. başka ülkelerin topraklarını gösteriyor derken musul'u falan kast ediyorsanız, ingiltere'nin musul'u işgali 11 kasımdır. altını çiziyorum kelimenin; işgal! musul'un işgalden kurtulabilmesi içinde gerekli girişimler yapılmıştır ancak isyanlar vesaire buna mani olmuştur. *

netice olarak polatlı'ya kadar gelmiş işgal güçlerini geri püskürtüp, müdafaa hedefi konulan toprakları büyük oranda savunabilmiş ve türkiye cumhuriyeti'ni kurmuş kadronun misak-ı milli'yi tam olarak tecelli ettirememiş olması yüzünden o günkü haritayı yayılım ve proje haritaları ile aynı kefeye koymak cidden fahiş bir hatadır. misal musul sorunu zaten 1926 ankara antlaşması ile çözülmüş bitmiş. günümüzde böyle bir mesele uluslar arası antlaşmalar kapsamında zaten yok.

ha bölgede yaşanan yeni gelişmeler vesaireler de misak-ı milliyi yayılmacı bir harita gibi göstermek isteyenleri haklı çıkarmaz. zira tarihi olaylar o dönem şartlarına göre değerlendirilir. bunu yapmıyorsanız üzerinize anakronizm yorganını çekmiş uykuya dalmışsınız demektir. bunun da, olayları analiz etmek açısından kimseye faydası olmaz. fikirsel anlamda güzel rüyalar ya da kabuslar görürsünüz o kadar.
devamını gör...

küçük yaşlardan itibaren büyüklere yöneltilen bir soru.
“kalbimizin içindedir yavrum” cevabı o gün bugündür teskin etmiştir beni.
devamını gör...

ego tabanlı vahşet yönünden insanlarla kıyaslandığında kat be kat masum kalacak canlılardır.

hayvan, kendi canına, yavrularına, barınağına ve beslendiği alanlara açık tehdit olmadıkça saldırmaz. açlık haricinde -birtakım istisnalar hariç- avlanmaz ya da kendi türünden bir canlıyı öldürmez.

insan ise sırf kendi zevki uğruna doğayı katleder, savaşlar çıkarır, kendi türü de dahil olmak üzere her tür canlıya "zevkine" işkenceler yapar. belli ve yeterli bir alanı değil, tüm dünya alanlarını kendine ait bilir…
devamını gör...

aklımda bir iki tane olan ama sırf ego’ları yükselmesin diye buraya yazmadığım nick’lerdir.
tanım: merak konusu
devamını gör...

richard bach'ın yazdığı martı kitabının ana kahramanıdır. cehaletini kıran, özgür olmayı başaran, başarısızlıklarına rağmen pes etmeyen sıra dışı bir kuştur. içimizde yaşayan gerçek martı jonathanlara!

indigo karşıyaka'nın alübümüne de konu olmuştur.
devamını gör...

hayatımda ilk kez birisi bana “kendine çok dikkat et” dedi sadece.
anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde.

sevda sözleri, cemal süreya
devamını gör...

uyandı, şöyle bir gerindi. her zamanki gibi huzurlu uyumuştu. ne kadar şükretse azdı.
etrafına bakındı, kendine gelmesi zaman alacaktı.

evde dolaşmaya başladı. ev arkadaşları çoktan uyanmıştı.
açıkçası umurunda bile değildi. dengesiz uykularıyla mutluydu. zaten kendisine karışan da yoktu.
bir kez olsun erken yat, biraz kendine çeki düzen ver dememişlerdi.

onu en çok seven arkadaşı da kendisi gibiydi. ne zaman uyuyacağı ne zaman uyanacağı hiç belli olmazdı. sakindi.
ama bazen beklenmedik şeyler yapabiliyordu. ufak tefek şakalar falan işte. sanki çocuktu. koca adamın yapacağı şey miydi? ev birbirine giriyordu. sırf bu yüzden onunla kavga bile ediyordu. yumruklaşmalara varan kavgalar hem de. arkadaşının kanını akıttığı çoktu. kavga bittiğinde ise herkes köşesine çekiliyordu.
tabi sonra arkadaşı pişman olup ona en sevdiği tatlıdan ikram ediyordu. içinden 'sen tam bir türk'sün, ne olur maddi bir şeyle gönlümü alacağına düzgün davransan' diye geçiriyordu. ama onu değiştiremeyeceğini biliyordu. yine de seviyordu keratayı!

ısınma barında esneme hareketlerini yaptı. artık kendine gelmişti. köşesine çekilebilirdi.
pencere kenarında günün aydınlanışını seyretmeye bayılırdı. gözlem yapmayı pek severdi. saatlerce dışarıyı seyrederdi.
bir de pek bi yakışıklıydı.
karşı komşunun kızları onu gördüklerinde pencereye üşüşürlerdi. ne olurdu bir kere de onu yakından görselerdi. ama ne mümkün hiç pas vermezdi.

bir şeyler yese iyi olacaktı. kahvaltıyı yapayım biraz daha uyurum diye düşündü.
ama o da ne arkadaşı gülerek yanına yaklaşıyordu. bu işte bir iş vardı. göz bebekleri büyüdü, kaçsa iyi olurdu. nasıl olsa ondan hızlıydı.
hamlesini yaptı fakat nasıl olduysa arkadaşı onu birden yakalamıştı. böyle şans mı olurdu. kavga etmeselerdi bari.
ama daha kötüsü oldu. arkadaşı onu öpücük yağmuruna tutmuştu. ne anlıyordu şu öpücük işinden. neyse ki fazla uzatmadı da rahat bir nefes aldı. kahvaltısını yaptıktan sonra hemen uyku faslına geçti. allah'tan uykusunda rahat veriyorlardı.

uyku demişken uyuma işini kendisinden daha iyi yapan yoktu. arkadaşı onu ne zaman uyurken görse 'bir kere de ben böyle uyusam ne olur' diye iç geçirirdi. ama bu imkansızdan öte bir şeydi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

uzun yorumlarını ve analizlerini çok sevdiğim niki gibi tatlı mı tatlı bi yazar.
devamını gör...

kaba bir deyişle "soba" benzetmesine konu olan tecrübelerdir.

sebebi de yaydığı ısıya göre* belli bir mesafede durmak gerektiğidir.

yoksa insanı fazlasıyla yakabilir ya da soğuktan titretebilir.
devamını gör...

(bkz: kızlarsoruyor.com)
devamını gör...

20 yy türkiyesinin en kalabalık mitingini gerçekleştirmiş (1977 taksim) ülkenin dört bir yanında suikast girişimleri ile karşılaşmış, gençlik döneminde amerika isteği ile ekilemeyen afyon tarlalarını büyük bir rest ile tekrar ekilebilir hale getirmiş, ondan önceki hiçbir hukumetin cesaret edemediği kıbrıs zulmüne karşı dur diyerek hareket düzenlemiş ve 80 darbesi ile önü kesilerek siyasi yasak yemiş nur içinde yatmasını dilediğim lider.
devamını gör...

böyle tatlı böyle cici bir yazara ilk nick altı yazmasının bana nasip olması (bkz: hissikablelvuku) ).
ilk görüşte yakınlık bizimkisi.
yeni bir kız kardeş geldi bana.
iyi yazmalar iyi beğenmeler alice'cim.
devamını gör...

denetim yapan kişinin burnunun açık olması. önce kendin yapacaksın ki sonra milleti uyaracaksın. baştan savma iş olmaz.
devamını gör...

az ve öz tanım girer.
severiz, okuması pek bir zevklidir.
devamını gör...

hmmmmm.
devamını gör...

başlangıç şarkısıyla ağlatan yayın:
yola vurdum kendimi, yürüyorum...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tamam diye cevaplayacağım başlıktır.

edit: evet yaptım 500 karma puanım gitti. ben malım *. sadece bunu göstermek istemiştim.
devamını gör...

kesinlikle bencil ve bencil olmak zorunda da zaten. türünün devamını sağlamak için bencildir en başta.

zamanı somutlaştıracak olsaydınız neye dönüştürürdünüz?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim