çok değerli olan balina kusmuğu. yapışkan bir formdadır ve deniz üzerinde yüzerken bulunabilir. eğer yeterince uzun süre deniz üzerinde kendi kendine yüzmemişse, leş gibi koktuğu da bilinmektedir. fakat "taze" haliyle leş kokan bu madde, parfümlerin yapımında kullanılıyor.

bulması zor olduğundan, son derece pahalıymış.

80 kilosuna 3 milyon dolar teklif edilmesiyle ilgili haber
devamını gör...

kalbinde hapsolmuş, uçamayan kuş. içinden çıkmak için çırpındıkça telaşı artan ama hareketsiz de kalamayan bir kuş.
çok değişik bir sancı. insanı mahveden türden.
devamını gör...

sanskritçede iyi şans anlamına gelen kelime. aynı zamanda gamalı haç olarak bildiğimiz sembolün adıdır.
devamını gör...

insan olanın insanlığından utandıran olaydır. benim artık kanım donuyor, bu nasıl insanlık ne ara bu hale geldik. gerçekten yazacak bir şey bulamıyorum artık sözün bittiği yer daha bu olayın üstüne ne söylenebilir ki. umarım hakkettiği cezayı alır ömür boyu hapis. "ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim."
devamını gör...

yine etkileşim kısırlığının sebebiyet verdiği bir histir. okumuyor yazarlarımız, beğenmiyor, takip etmiyor, naifçe yazarlarla iki kelam konuşmuyor. bunlar hareket katacaktır buraya ama nafile! aylardır konuşuyoruz efenim bunları ay lar dır.
devamını gör...

"ilk yorum" sanki ilk yorumu yazınca madalya takıyorlar. en nefret ettiğim klişe yorumdur.
devamını gör...

- gaipten gelen tıkırtılar
-ansızın açılıp kapanan pencereler
- gulyabani benzeri aniden ortaya çıkan yaratıklar
- perili köşk benzeri bir bina ve bu binanın derinliklerinde dolaşan, intikam almaya çalışan hayaletler
- karanlıkta duvara süzülen gölge.
devamını gör...

zaten son 3 yıldır telegram kullaniyodum, ama whatsapp ta hep vardı. artık whatsap yok sadece telegram var. kendimi hükümete fişleteceğime ölürüm daha iyi.
devamını gör...

"biblion"(kitap ) ve "therapeo"(iyileşme ) kelimelerinin birleşmesinden oluşan "kitap yoluyla iyileşme" anlamına gelir.
bu terim ilk kez 1916'da samuel grother tarafından kullanılmış.
yalnız kitapların iyileştirici etkisi geçmişten günümüze bir şekilde fark edilmiştir.
örnek olarak nicola tesla'yı verebiliriz.
tesla, çocukluk dönemlerinde birkaç ağır hastalık geçirir.
okumaya olan düşkünlüğünden dolayı hastalık süresince kendisine bir kütüphane tarafından sürekli kitaplar gönderilir.
bu kitaplar arasında, mark twain'in romanları da bulunmaktadır.
tesla'ya göre kendisini iyileştiren mark twain'in romanlarıdır:
"bir gün elime birkaç kitap tutuşturdular. daha önce hiç böyle kitaplar okumamıştım, bana içinde bulunduğum umutsuz durumu unutturacak kadar etkileyiciydiler. bunlar mark twain'in, okumamı izleyen mucizevî iyileşme dönemimi de borçlanmış olabileceğim ilk eserleriydi."
çok sonraları bu ikili iki iyi arkadaş olurlar neyse bu da başka bir başlığın konusu.

daha da eskiye gidersek, eski yunan'da kütüphaneler okuma, dinlenme ve düşünme yeri olarak tasarlanmıştır.
kitabın iyileştirici etkisini fark eden eski yunan'lılar kütüphanelerinin girişine " ruhun şifa yeri" yazmışlardır.

peki nedir bibliyoterapinin faydaları?
bir makaleye göre bibliyoterapinin faydaları ve amaçları şunlardır:

(1) bireyin kendini tanımasına ve keşfetmesine yardımcı olabilme,
(2) kendi sorunlarına benzer sorunları olan kişilerin de olduğunu fark edebilmelerine yardımcı olabilme.
(3) kendine ve başkalarına ilişkin farkındalık sağlayabilme.
(4) bireyin daha olumlu bir benlik duygusu geliştirmesine yardım edebilme.
( 5) sorunlarının çözümüne ilişkin içgörü kazanabilmelerini sağlayabilme.
(6) duygusal boşalım ve zihinsel stresten kurtulmasını sağlayabilme.
(7) bir sorunun farklı çözüm yolları olduğunu görebilmelerini
sağlayabilme.
(8) yeni değerler, tutumlar ve davranışlar geliştirmelerini sağlayabilme.
(9) başkaları ile empati kurmalarını ve olaylara diğerlerinin gözü ile bakmalarını sağlayabilme, (10) yaşanılan toplumun değerlerine farkındalık sağlayabilme.
( 11) farklı ve yeni durumlara uyum sağlamalarına yardımcı olabilme.
(12) bireylerin kendilerini dürüstçe değerlendirmelerini sağlayabilme.
(13) anne, baba ve çocuk arasındaki çatışmaların çözü-münü sağlayabilme.
(14) çocuk ve gençlerin gelişimsel ihtiyaçlarıyla baş edebilmelerini sağlayabilme.
(15) alternatif çözüm önerileri geliştirebilme.
(16) bireylerin tutum ve davranışlarını analiz edebilmeleri için onlara yardım edebilme.
(17) danışanın kendi sorunları ile başkalarının sorunları arasındaki benzerlikleri görebilmesine yardım edebilme ve danışanın
toplumla çatışma yaşamadan uyum sağlayabilmesine yardım edebilmektir.
devamını gör...

saçma bir eylem yapan ama coğrafyamız sebebi ile hak verilebilecek olan insandır.
devamını gör...

-sen nasıl bir annesin ya?
sid: üç çocuklu bekar bir anneyim.
devamını gör...

insanları sucu, bucu diye ayıran insanlarla tartışmaktan iyidir diyeceğim durum. her şeyden önce önyargılı insanlarla tartışılmaz zaten..
devamını gör...

doğru olmayan önermedir. özellikle ilişkinin başında kadınlar kendilerini fazla kaptırırlar. arkadaşların görevi o kadını objektif düzleme çekerek sonrasında hırpalanmasını minimuma indirmektir. evet, konuşulur ve gerçekçi yorumlar yapılır. yani pigmeye selvi boylu denmez. genellikle de sonunda "mutluysan devam et canım, gittiği yere kadar" denir, olmazsa biz onu toplarız zaten.
devamını gör...

(bkz: küfür yok beyler küfür yok).
devamını gör...

çok sevdiğim insan türü. beraber, aynı ortamda oturup konuşmadan da anlaşabilen ve herkesin kendi ilgi alanıyla ilgilenebildiği bir iletişim şekli düşünün. insanın kendini ne kadar geliştirebildiği, kendi iç dünyasına ne kadar aşina olduğu gibi ölçütlerle de bağlı bir durumdur.
devamını gör...

olurum tabii. kaçırır mıyım?
devamını gör...

küçük yaşlardan itibaren büyüklere yöneltilen bir soru.
“kalbimizin içindedir yavrum” cevabı o gün bugündür teskin etmiştir beni.
devamını gör...

isviçre tarihinin en hüzün verici hikayelerinden biridir. kurbanlarından sonradan özür dilenmiş, rehabilitasyonları için çalışmalar yapılmıştır. 1800 ve 1960 yılları arasında genellikle anne ve babasını kaybetmiş çocuklar, devlet zoruyla çiftliklerde korkunç koşullarda çalıştırılmıştır.

(bkz: verdingkinder)


heidi çocukluk kahramandı. benzer yaşlara ait birkaç fotoğrafımda saç şeklimin, ifademin bile ona benzediğini düşünürdüm. o, güçlüklere rağmen gülümsemesini kaybetmeyen çocuk olarak kaldı. bense yukarıdaki bilgiyi ekleyip, bak hayat hiç de göründüğü gibi değilmiş diyen sevimsize dönüştüm.
devamını gör...
(tematik)

söz ve müziği murat çelik'e ait olan bir düş sokağı sakinleri şarkısıdır. 1993 yılında düş sokağı albümü ile piyasaya sürülmüştür.


senin alev gözlerin
eritse şu ruhumu
buz olur kesilirim
yanarken içim

sesin bir uçurum
çağırırsa beni
kuş olur uçarım
yanarken içim

sevdan bir ateş oldu bende
gönlüm bir deli
coştu sende

saçların rüzgarından
savururken gönlünü
sürgün olur göçerim
bu diyarlardan

kime dokunur ellerim
kimi görür gözlerim
ölüm çıkar karşıma
yine sen derim

sevdan bir ateş oldu bende
gönlüm bir deli
coştu sende


dinlemek için buradan tık
devamını gör...

istismar davalarından bir şey çıkmayacağı bunun için teşebbüste bulunulmaması gerektiği alt mesajı içeren hukuk(!) kararı inanılır gibi değil.
bu müsveddeler ve benzerlerinden yüzlercesi olduğunu tahmin edebiliyorum, can çıkmadıkça altından kalkılamayacak travmaları yaratanların hiç olmazsa cezai bir sorumluluklarının olması, bu ve bunun gibi sapkın yapıları caydırması açısından adaletin işlemesini istiyoruz. ama bizler için tek yöntem olarak sosyal medya sesimizi duyurmak bırakıldı.yazıp çizip kendimizce paylaşımlar yaparak bilinçlendirme gücümüz. ama her zaman olduğu gibi, asıl görmesi gerekenlerin kafalarını çevirdiği paylaşımlar bunlar.adalet okumadım,yalnızca bildiğim anayasa.hakim kararlarının hem anayasaya hem de toplumsal vicdana uymadığını görebiliyorum. o halde neden bu kararlar? kadını korumayan,çocuğu korumayan kararları kimler alıyor? bunlar da mı dış mihrak allah aşkına.belki de soru çalarak geldikleri koltuklarında ona buna borçlu, ondan bundan çekinip ürkerek yaşayıp gidiyorlar!verdikleri kararlarla şiddet ve cinsel suçlar istismarlar artıyor, neden???
yüreğim yanıyor, bunlar nasıl aramızda dolaşabiliyorlar? hak edene hak ettiği cezayı vermeyen o suça ortak değil midir?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim