almanya
          2 tane büyük savaşa rağmen ayakta kalmayı başarıp şu an dünyanın 4. en büyük ekonomisi olan ülke. sömürgesi de yoktu bu ülkenin. ingiltere, fransa gibi ulkeler sömürmesine rağmen almanya ekonomisini geçemedi. 
bilemiyorum altan. evet.
  bilemiyorum altan. evet.
devamını gör...
diğer öğrenciler maskelerini indirdi diye sınavı terk eden öğrenci
          normal bir ülke de olsa desteklenecek ama türkiye de ayıplanacak bir davranış.halk olarak,  doğru ya da yanlış çoğu kişi aynı şeyi yapıyorsa sende onu yapmak zorundasın gibi bir algımız var.çocuk kendi sağlını düşünmüş ve çıkmıştır sınavdan. türkiyede herkes böyle bir düşünce yapısına sahip olsaydı çok daha farklı bir yerde olabilirdik.
      
  devamını gör...
hediye çekleri dağıtımı
          efenim merhabalar,
an itibarı ile 800 tanım girmiş olan ilk 100 yazarımızın tamamına hediye çeklerimiz ulaştırıldı.
bu arkadaşlarımız d&r hesaplarına girip profilim kısımlarına girdiklerinde çeklerini görebilirler.
okurken bizi hatırlayınız.
ek olarak, aramızdan birtakım yazarlarımız, ileride tekrar yapacağımız köy okulu yardım etkinliği için bu çeki bağışladılar, onlara da buradan teşekkür ederim.
(bkz: kitap hediyesini köy okuluna bağışlamak isteyen yazarlar listesi)
oluşturduğumuz mütevazı tanıtım bütçemiz ile yazarlarımıza kitap&hediye çekleri vermeye devam edeceğimizi de bildirmek isterim.
örnek olarak, kraliyet arması artık aylık olarak sıralanmakta.
her ay, karma puanı ile ilk 10'a giren 10 yazarımıza hediye çekimiz var.
(bkz: kraliyet arması onluk sistemi)
diğer konuları inceleyebilirsiniz.
(bkz: 8 binler kulübü)
(bkz: kafa sözlük bahar etkinliği)
(bkz: kafa sözlük t-shirtleri)
  an itibarı ile 800 tanım girmiş olan ilk 100 yazarımızın tamamına hediye çeklerimiz ulaştırıldı.
bu arkadaşlarımız d&r hesaplarına girip profilim kısımlarına girdiklerinde çeklerini görebilirler.
okurken bizi hatırlayınız.
ek olarak, aramızdan birtakım yazarlarımız, ileride tekrar yapacağımız köy okulu yardım etkinliği için bu çeki bağışladılar, onlara da buradan teşekkür ederim.
(bkz: kitap hediyesini köy okuluna bağışlamak isteyen yazarlar listesi)
oluşturduğumuz mütevazı tanıtım bütçemiz ile yazarlarımıza kitap&hediye çekleri vermeye devam edeceğimizi de bildirmek isterim.
örnek olarak, kraliyet arması artık aylık olarak sıralanmakta.
her ay, karma puanı ile ilk 10'a giren 10 yazarımıza hediye çekimiz var.
(bkz: kraliyet arması onluk sistemi)
diğer konuları inceleyebilirsiniz.
(bkz: 8 binler kulübü)
(bkz: kafa sözlük bahar etkinliği)
(bkz: kafa sözlük t-shirtleri)
devamını gör...
hayatı güzelleştiren ufak detaylar
          dolapta dondurma kabı içinden çıkan sarma, montun cebinde unutulan para, radyoyu açtığınızda sevdiğiniz bir şarkının çalıyor olması not konulmuş hediye kitap, mutsuz olunduğunda bunu anlayıp sebepsizce size sarılan dost
      
  devamını gör...
mezuniyetine katılmayan kişi
          ben mezun olmam gereken yılın tam 4 artı yılının ardından mezun olmuş bir insan olarak her sene yürüdüm. cübbemi satın aldım, her sene pankartımı açtım her sene yürüdüm. törenlerde asla kep atmadım çünki eğitim ömür boyu sürer*.  görkemli bir mezuniyet töreniniz oluyorsa kaçırmayınız derim.
      
  devamını gör...
taurin
          yaşamsal öneme sahip bir tür aminoasit. bağışıklık sistemini güçlendirip bir çok işlev bozukluğunu gideriyor. daha da önemlisi kilo sorunu fazlasına çare oluyor. bu önemli maddeye yeterince sahip olabilmek için beyin, böbrek, karaciğer, kokoreç gibi sakatat ürünlerinden yemek gerekiyor.
      
  devamını gör...
astigmat
          varlığı dikey görüşü etkileyen ve bundan dolayı bireylerde dengesizlik  şikayeti oluşturabilen bir görme kusurudur.
      
  devamını gör...
90’lı yıllardaki zenginlik belirtileri
          doksanlı yıllarda henüz bedensel olarak var olmadığım için bilemeyeceğim belirtilerdir.
o zamanın sosyolojik yapısını öğrenmek için yazılanları okumaya geldim.
müsaadeniz ile şuraya park ediyorum.
  o zamanın sosyolojik yapısını öğrenmek için yazılanları okumaya geldim.
müsaadeniz ile şuraya park ediyorum.
devamını gör...
hamile karısının karnını açarak poz veren adam
          bu başlığa asla prim vermek istemiyorum dostlar. çünkü bunda rahatsız olacak hiçbir şey yok. tamamen linç amaçlı bir başlık olduğunu düşünüyorum. gayet hoş ve insanı mutlu eden bir fotoğraf. şu zihniyetten bir an önce kurtulmanız dileğiyle.
      
  devamını gör...
schopenhauer'a göre kurtuluş
          o bir kötümserdir. kötümserlik felsefesini kendine ilke edinmiş bir filozoftur. o dünyadaki yegane gerçek şeyin, acı ve mutsuzluk olduğunu öne sürer. ona göre dünyanın her köşesindeki insanlar acı ve mutsuzluğun etkisindedir. bu en baştan beri böyledir. insanın doğumundan ölümüne kadar.
iyimser filozofları şu yönde eleştirmiştir. iyimserlere göre peşinden koşulacak bir amaç, bir anlam vardır. schopenhauer bu düşünceyi kesinlikle kabul etmez. ona göre ne peşinden koşulacak bir anlam ne de bir amaç vardır. bu fikri çok saçma ve boşuna bir uğraş olarak görür.
insanların özünde dürüst olmadıklarını, onların hepsinin maskelerinin olduğunu düşünür. bu yüzden sevgiye ve aşka da inanmaz. ona göre aşk dediğimiz kavram, tamamen "iradenin yaşama isteğidir." schopenhauer iradenin yaşama isteği derken türün varlığını devam ettirme arzusunu kastetmektedir.
ona göre insan; arzu, ihtiyaç ve istekleri ile tatminsizlik arasında sıkışıp kalmıştır. bu durumun insana sadece acı ve mutsuzluk getireceğini düşünmektedir. ve bir insanda ihtiyaç ve isteklerin arttığı oranda mutsuzluğunun da artacağına inanmaktadır.
peki, bu acı ve mutsuzluktan insan nasıl kurtulabilir? bunun cevabını schopenhauer, ahlak ve sanat yoluyla mümkün olabileceğini düşünür. ve tüm felsefesini; kötümserlik, ahlak ve sanat üzerine kurar.
sanatı çok önemli bir yere koymuştur. ona göre sanattan gelen güzellik kavramının insanı bireyselleştirmekten uzaklaştıracağına inanır. bireysellikten uzaklaşan insanın isteklerinin de daha azalacağını düşünür. insanın gerçek bir sanatçının elinden çıkan sanat ürününü incelendiğinde, gündelik hayatın istek ve arzularından bir süreliğine de olsa vazgeçeceğinden emindir. ayrıca sanatın insana haz verdiğini de düşünür.
acı ve mutsuzluktan kurtulmanın diğer yolunun, kısaca hayattan vazgeçme olduğunu söyler. yaşamın tüm arzu ve isteklerini bir kenara atarak insanın benliğini öldürmesini ister. bu yol ona göre gerçek çözümdür.
tanımımın bu kısmında, uzun bir zamandan beri tanıdığım filozof ile ilgili kendi yorumlarımı yapmak istiyorum.
schopenhauer'un kurtuluş reçetesi yeni bir reçete değildir. bu çözümü, hint felsefesinde de, tibet felsefesinde de görürüz. peki onu bu kadar ünlü yapan neydi? bana göre, çok uzun zamandan beri bu çilecilik yönteminden bahseden ilk filozof olmasından kaynaklanmaktadır. felsefe ve bilim ilerlerken, insanlığı önceki felsefi görüşlere götürmesidir.
insanın benliği, yaşama iradesi üzerine kuruluyken, hayattan, istek ve arzulardan tamamen vazgeçmenin çok zor olacağı aşikardır. sanat ile uğraşmak bu istek ve arzuları köreltmede çok kısa süreler için etkin olabileceğine inanıyorum. bana göre onun felsefesindeki sakat kısım hayattan tamamen vazgeçmenin yolunu tam olarak gösteremediğidir. ayrıca bu çilekeş dönemde insanın çektiği azabın bedeli ne olacaktı. hayatta olsaydı ona ölçülülük erdemini hatırlatmak isterdim.
  iyimser filozofları şu yönde eleştirmiştir. iyimserlere göre peşinden koşulacak bir amaç, bir anlam vardır. schopenhauer bu düşünceyi kesinlikle kabul etmez. ona göre ne peşinden koşulacak bir anlam ne de bir amaç vardır. bu fikri çok saçma ve boşuna bir uğraş olarak görür.
insanların özünde dürüst olmadıklarını, onların hepsinin maskelerinin olduğunu düşünür. bu yüzden sevgiye ve aşka da inanmaz. ona göre aşk dediğimiz kavram, tamamen "iradenin yaşama isteğidir." schopenhauer iradenin yaşama isteği derken türün varlığını devam ettirme arzusunu kastetmektedir.
ona göre insan; arzu, ihtiyaç ve istekleri ile tatminsizlik arasında sıkışıp kalmıştır. bu durumun insana sadece acı ve mutsuzluk getireceğini düşünmektedir. ve bir insanda ihtiyaç ve isteklerin arttığı oranda mutsuzluğunun da artacağına inanmaktadır.
peki, bu acı ve mutsuzluktan insan nasıl kurtulabilir? bunun cevabını schopenhauer, ahlak ve sanat yoluyla mümkün olabileceğini düşünür. ve tüm felsefesini; kötümserlik, ahlak ve sanat üzerine kurar.
sanatı çok önemli bir yere koymuştur. ona göre sanattan gelen güzellik kavramının insanı bireyselleştirmekten uzaklaştıracağına inanır. bireysellikten uzaklaşan insanın isteklerinin de daha azalacağını düşünür. insanın gerçek bir sanatçının elinden çıkan sanat ürününü incelendiğinde, gündelik hayatın istek ve arzularından bir süreliğine de olsa vazgeçeceğinden emindir. ayrıca sanatın insana haz verdiğini de düşünür.
acı ve mutsuzluktan kurtulmanın diğer yolunun, kısaca hayattan vazgeçme olduğunu söyler. yaşamın tüm arzu ve isteklerini bir kenara atarak insanın benliğini öldürmesini ister. bu yol ona göre gerçek çözümdür.
tanımımın bu kısmında, uzun bir zamandan beri tanıdığım filozof ile ilgili kendi yorumlarımı yapmak istiyorum.
schopenhauer'un kurtuluş reçetesi yeni bir reçete değildir. bu çözümü, hint felsefesinde de, tibet felsefesinde de görürüz. peki onu bu kadar ünlü yapan neydi? bana göre, çok uzun zamandan beri bu çilecilik yönteminden bahseden ilk filozof olmasından kaynaklanmaktadır. felsefe ve bilim ilerlerken, insanlığı önceki felsefi görüşlere götürmesidir.
insanın benliği, yaşama iradesi üzerine kuruluyken, hayattan, istek ve arzulardan tamamen vazgeçmenin çok zor olacağı aşikardır. sanat ile uğraşmak bu istek ve arzuları köreltmede çok kısa süreler için etkin olabileceğine inanıyorum. bana göre onun felsefesindeki sakat kısım hayattan tamamen vazgeçmenin yolunu tam olarak gösteremediğidir. ayrıca bu çilekeş dönemde insanın çektiği azabın bedeli ne olacaktı. hayatta olsaydı ona ölçülülük erdemini hatırlatmak isterdim.
devamını gör...
ötüken neşriyat
          ötüken neşriyat a.ş., 1964 yılında istanbul/şehzadebaşı’nda kuruldu ve yayın hayatına necip fazıl kısakürek’in reis bey isimli tiyatro eserini neşrederek başladı. 
ötüken neşriyat a.ş.’nin yayınlarındaki temel gayesi türk tarihine, türk kültürüne, türk edebî birikimlerine, türk milletinin yaşayış ve dünya görüşünü ileriye taşıyacak türden her türlü ilim, fikir ve sanat eserlerine rağbeti artırmak, bu konuları ve bu konularda yazılmış eserleri tanıtıp geliştirmektir.
ötüken neşriyat a.ş., basın yayın birliği, yayıncılar birliği, türkiye basım yayın meslek birliği kuruluşlarına üyedir.
  ötüken neşriyat a.ş.’nin yayınlarındaki temel gayesi türk tarihine, türk kültürüne, türk edebî birikimlerine, türk milletinin yaşayış ve dünya görüşünü ileriye taşıyacak türden her türlü ilim, fikir ve sanat eserlerine rağbeti artırmak, bu konuları ve bu konularda yazılmış eserleri tanıtıp geliştirmektir.
ötüken neşriyat a.ş., basın yayın birliği, yayıncılar birliği, türkiye basım yayın meslek birliği kuruluşlarına üyedir.
devamını gör...
polen alerjisi
          hapşırma, boğaz kaşıntısı, burun akıntısı, göz yanması, zamanlarım.
ha gayret destmont zamamlarım.
bir köylü için çiçek tozuna alerjik tepki vermek de bünyemin bana ironisi.
  ha gayret destmont zamamlarım.
bir köylü için çiçek tozuna alerjik tepki vermek de bünyemin bana ironisi.
devamını gör...
slavoj zizek
          21, yy düşünürleri içinde en çok dikkati çeken isimlerdendir.
 
materyalist ve idealist felsefi akımların genel kabul görmüş kalıplarını kırarak olanı anlamak ve olması gerekene dönük sergilediği asimetrik bakış açısıyla bir çok eleştirinin kaynağı haline gelen değişik bir abimizdir.
 
(bkz: looking awry) yamuk bakmak. slavoj zizek
  materyalist ve idealist felsefi akımların genel kabul görmüş kalıplarını kırarak olanı anlamak ve olması gerekene dönük sergilediği asimetrik bakış açısıyla bir çok eleştirinin kaynağı haline gelen değişik bir abimizdir.
(bkz: looking awry) yamuk bakmak. slavoj zizek
devamını gör...
patronuna aşık işe yeni girmiş kızlı dizi
          tam bir yaz dizisi. tutmaması mümkün değil. kız bıcır bıcır, patron karizma. ortaya da 2-3 garip arkadaş serp tamamdır.
      
  devamını gör...
erkeklerin regl olması durumunda yaşanabilecekler
          (bkz: mahmut abi vuruldun mu)
      
  devamını gör...
kurtlar vadisi
          2003 yılında show'da yayımlanmaya başlayan 2005 yılında kanal dvde biten, senaristliğini bölümlere göre ahmet yurdakul , raci şaşmaz , bahadır özdener , mehmet turgut'un yönetmenliğini yine farklı bölümlerde  osman sınav, mustafa şevki doğan, serdar akar'ın üstlendiği aksiyon, dram, politik, istihbarat dizisidir. 
4 sezon 97 bölüm devam etmiştir. ardından kurtlar vadisi terör ve kurtlar vadisi pusu dizileriyle devam ettirilmeye çalışılmıştır. özellikle pusu 10 sezon 300 bölüm devam etmiştir.
hahah hatırlıyorum ya 'bu bir mafya dizisidir' şeklinde yayımlanmaya başlıyordu. ben o zamanlar aile evinde olduğumdan ve abim diziyi izlediğinde ilk bölümlerini ben de izlemiştim. şahsen oktay kaynarca'lı bölümler bir derece izleniyordu gibi sonrası aman aman. neyse zevk meselesi malum ülkenin büyük bir kesimi nefesini kesip izliyordu. gün sayıyordu ve bugün kurtlar vadisi günü alooo modunda dolaşıyordu. tarz meselesi ne diyeyim.
polat alemdar gibi bir adamın nasıl bu kadar popüler olduğunu hala anlayabilmiş değilim. açıkçası bana çok itici geliyor kendileri. benim için baş rol önemli ve sevmediğim bir tür olsa bile bazen sırf oyuncu için izlerim.
özgü namal için ehh diyeceğim. yani voovvv değilim ama fenada değil.
böyle vurdulu kırdılı diziler bizde pek tutuluyor. belden aşağı esprili komedi yapımları gibi. iki türü de pek sevmiyorum. ama sanırım meraklılarını tatmin edecek bir dizi. ee ne diyelim izleyin gitsin o zaman.
  4 sezon 97 bölüm devam etmiştir. ardından kurtlar vadisi terör ve kurtlar vadisi pusu dizileriyle devam ettirilmeye çalışılmıştır. özellikle pusu 10 sezon 300 bölüm devam etmiştir.
hahah hatırlıyorum ya 'bu bir mafya dizisidir' şeklinde yayımlanmaya başlıyordu. ben o zamanlar aile evinde olduğumdan ve abim diziyi izlediğinde ilk bölümlerini ben de izlemiştim. şahsen oktay kaynarca'lı bölümler bir derece izleniyordu gibi sonrası aman aman. neyse zevk meselesi malum ülkenin büyük bir kesimi nefesini kesip izliyordu. gün sayıyordu ve bugün kurtlar vadisi günü alooo modunda dolaşıyordu. tarz meselesi ne diyeyim.
polat alemdar gibi bir adamın nasıl bu kadar popüler olduğunu hala anlayabilmiş değilim. açıkçası bana çok itici geliyor kendileri. benim için baş rol önemli ve sevmediğim bir tür olsa bile bazen sırf oyuncu için izlerim.
özgü namal için ehh diyeceğim. yani voovvv değilim ama fenada değil.
böyle vurdulu kırdılı diziler bizde pek tutuluyor. belden aşağı esprili komedi yapımları gibi. iki türü de pek sevmiyorum. ama sanırım meraklılarını tatmin edecek bir dizi. ee ne diyelim izleyin gitsin o zaman.
devamını gör...
bir sözlük yazarına aşık olmak
          olası bir ihtimaldir. yoldaş bizlerin üzerinde ufaktan etki göstermeye başlamıştır. 
hapishane duvarı gibi çıkış yapmışlar iko'yla beraber. kendileri de hapishane müdürü. yakında hepimizde stockholm sendromu gelişecek şaka maka. *
işin esprisi bir yana, pek mümkün olmayandır. düşüncelerine aşık olabilirsiniz elbette fakat yüz yüze olunca o etki gidecektir. herkes yazdığı gibi çıkmayabiliyor.
  hapishane duvarı gibi çıkış yapmışlar iko'yla beraber. kendileri de hapishane müdürü. yakında hepimizde stockholm sendromu gelişecek şaka maka. *
işin esprisi bir yana, pek mümkün olmayandır. düşüncelerine aşık olabilirsiniz elbette fakat yüz yüze olunca o etki gidecektir. herkes yazdığı gibi çıkmayabiliyor.
devamını gör...
okuma bilmeden sözlükte yazar olmak
          sadece başlığın okunup, içeriğe bakılmadan tanım girilmesi üzerine mümkün olduğunu anladığım durumdur.
önceleri hayret ile karşılanmıştı şahsım tarafından bu durum, malum başlığı okuyorum ve ilk tanıma bakıyorum. açan arkadaş durumu açıklamış fakat alttaki tanımlara bakınca anlıyorsunuz ki okuma bilmeden sözlükte yazar olunabiliyormuş.
ne kadar bilirsen bil, karşındakinin anladığı kadarsın.
(bkz: insanların diğer insanları cahil sanması)
edit: okumadan yazıyoruz, dinlemeden konuşuyoruz.
  önceleri hayret ile karşılanmıştı şahsım tarafından bu durum, malum başlığı okuyorum ve ilk tanıma bakıyorum. açan arkadaş durumu açıklamış fakat alttaki tanımlara bakınca anlıyorsunuz ki okuma bilmeden sözlükte yazar olunabiliyormuş.
ne kadar bilirsen bil, karşındakinin anladığı kadarsın.
(bkz: insanların diğer insanları cahil sanması)
edit: okumadan yazıyoruz, dinlemeden konuşuyoruz.
devamını gör...
kızların efendi erkek yerine kaba erkek tercihi
          fazla wattpad* okuduğunu düsündüğum kişilerdir. 
yoktur öyle şey dostlar naiflik,incelik, kibarlik... şahsen her zaman çok hoşuma gider. birçok kız için de aynı durum olduğunu düşünüyorum.
  yoktur öyle şey dostlar naiflik,incelik, kibarlik... şahsen her zaman çok hoşuma gider. birçok kız için de aynı durum olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
