bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir. bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir. bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır. (bkz: murphy kanunları) )
devamını gör...

2023’te gerçekleştirilecek aya gitme eyleminde bulunma ihtimalini bir hayli yüksek görüyorum. hem halkımıza çok uygun fiyatlı ayçiçek yağı verilebilir böylelikle. *
devamını gör...

en sevdiğim çizgi film olan ve hala izlemeye devam ettiğim ve muhtemelen her zaman da izleyeceğim winnie the pooh’taki canım ciğerim eşektir.

winnie the pooh’un ve tabii ki christopher robin’in en yakın arkadaşlarından biri olan eeyore çizgi dizideki acıların çocuğudur. sürekli yalnız kalmak isteyen, hep tuhaf bir mızmızlıkla sarmalanmış olan eeyore’un hayatındaki eksikler de hiç bitmez.

eeyore sanki bir özdemir asaf şiirinden fırlamıştır: kime sorsan evinde bir oda eksik. ama eeyore seçim olsa da tapu alsak diye bekleyen gecekonducular gibi durmadan derme çatma bir ev yapar ve bu ev sürekli kentsel dönüşüme uğrar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu da yetmez elbette. eeyore aynı zamanda pin the tail on the donkey oyunundaki eşektir. yani bir kuyruğu olmadığı için yapay bir kuyruk rantiye ile tutturulmuştur eeyore’un ardına. yazıktır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
orijinal dilinde seslendirme yapan kişi bud luckey’dir. sanki usta sanatçı eeyore’un kötü şansına gönderme yapmak için seçilmiştir. türkçede seslendirmesini yapan ise optimus prime’ı da seslendiren ayhan kaya’dır.

eeyore için söylenecek son söz; ona bir ev verin ama istediği zaman çıkıp gidebilsin.
devamını gör...

anlatmaya kelimelerin yetmeyeceği şahane bir film. kelimeler cidden yetmeyecektir çünkü herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği farklı yorumlayabileceği üzücü bir film.

filmin başrollerinde jim carrey ve kate winslet bulunuyor. ayrıca kirsten dunst , charlie kaufman , elijah wood gibi başarılı oyuncularda filmde karşımıza çıkıyor.
filmin yönetmeni michel gondry dir. çok güzel bir iş çıkarmış bayılarak izledim. sinematografi ve renkler nefis kullanılmış. anlatmak istenilen net bir şekilde anlatılmış. bazı sahneler rüya gibi hayal gibi hatta gerçek olamayacakmış gibi güzel çekilmiş.
filmin senaryosunu michel gondry, charlie kaufman ve pierre bismuth beraber yazılmış. ayrıca o dönem en iyi özgün senaryo oscarını kazanan senaryo olmuştur.

bu filmi bu kadar geç izlediğim için üzülmüyorum aksine seviniyorum. bazı şeylerin zamanı vardır ve bu öyle bir film. iyi ki aklım başımdayken veya aklımın başında olduğunu zannederken izlemişim.
geçmişte bu filmi izlesem bu ne biçim film lan gibi bir tepki verecektim eminim kendi aptal gençliğimden.

hayatınızın bir yerinde kesinlikle izlemeniz gereken harika bir film. tavsiye ederim.


film şu cümleyle başlıyor ve anlatacağı şey hakkında ipucu veriyor "bugün işi astım. trene atlayıp montauk'a gittim. neden bilmiyorum. ben aklına eseni yapan biri değilim aslında" aklına eseni yapan biri olmayan birisi neden böyle bir şey yapar diye düşünüyorsunuz.
film clem ve joel karakterinin iç dünyasına ve kişiliklerini anlatmaya başlıyor. bol bol joel karakterinin aklına eseni yapan biri olmadığını görüyoruz. kendisinin ilginç bir hayatı yok o yüzden konuşmayı pek tercih etmiyor. korkak heyecanı olmayan bir insan. clem karakteri ise aklına eseni yapan , heyecanlı , tutkulu , ne yapacağı belli olmayan bir tip. mesela bir ilişkiden çıkıp joel'i sildirmek istiyor. aslında joel karakterinin clem'e aşık olmasının sebebi kızın tam da böyle biri olması.
bu ikili birbirine aşık oluyor. klasik tabirle tencere yuvarlanıyor kapağını buluyor.

film ipuçları vererek ilerlemeyi tercih ediyor. joel mektubunun sayfalarının yırtık olduğunu görüyor. güzel bir ipucu.
clementhine hafızasını sildirince joel çok kızıyor ve aynısını yapmak istiyor ve bence film buradan sonra hayvani üzücü şekilde ilerliyor.
doktor git evine ve onu hatırlatan bütün eşyaları topla diyor. garibim joel evine gidiyor ve 2 çuval eşya toparlıyor. hayatında bu kadar fazla yer kaplamış bir insanı silmek istemesi beni çok üzdü. sonra silme işlemini yapan yere gidiyor ve diğer müşterilerin eşyalarının azlığına şaşırıyor.
joel hafızasını sildirirken canım çok yandı. ne olur burayı silme burası kalsın gibi bir cümle söylüyordu.
izlerken bol bol empati kurduğum bir film oldu.
acaba böyle bir imkanımız olsa sevdiğimiz insanı unutmak ister miydik? onu unutmak için acı çektiğimiz geceleri silmek ister miydik?
bir anıyı değerli yapan şey hatırlanması mıdır? sevdiğimiz insanlarla bizi birbirimize bağlayan şeyler hatıralarımız mıdır?
bol bol saçma ama hüzünlü soru sordum kendime.
filmi bütün detaylarıyla anlatmayı tercih etmiyorum. beni etkileyen hoşuma giden kısımlardan bahsediyorum. herkesi ayrı ayrı detayın etkileyeceğini de biliyorum.

bazen ikili ilişkilerde acı çekersiniz ve ilişkinin olmayacağını bilirsiniz. olmayacaktır. düzelmeyecektir. birbirinizi çok seversiniz ama birbirinizi tamamlayamazsınız. bunu çok iyi anlatan bir film.
son sahnede bütün olumsuzluklara rağmen çift birbirine "okey" diyor. tamam lan işte diyor. acı çekiyoruz uyumlu değiliz. kavga ediyoruz ama tamam.
aşk böyle bir şey işte. bütün olmamışlara olacak gibi yaklaşmak.
bazı anılar hatırlanmayı hak ediyorlar. üzücü olsa da hatırlanmayı hak ediyorlar.

devamını gör...

bu zaaf yüzünden nonstop müzik çalıyo evimde. dışarda işim varsa arabada, yürüyüşteysem kulaklığımla dinliyorum. müzik ruhun gıdası ise, ben obezim.

ses tonuna düşüyorum. kendi sesim ise fok gibi af edersin. karşımdaki suskunluğuma aldırmasın, ben dinlemeyi severim.* konuşsun, 5 saat boş yapsın okay’dir bi yere kadar. *
devamını gör...

şöyle uzunca boylu, yağız bi delikanlı.kara kaşlı kara gözlü.
kalbi kendinden güzel ama içinde ben yokum ayrı.
devamını gör...

günaydın sözlük
bugün klasik 05-06 sularında sunduğum özet haberlerine kısa bir ara veriyorum.
çünkü bugün mutlu bir gün benim için..
kitabımı yayınevine gönderdim bugün itibariyle..
sıra, edit ve sonrasında kapak belirlemede..
ben topu attım onlara artık onlar düşünsün *
hadi bakalım rastgele..
alırım bi beğeni, bi fav..
devamını gör...

kuzey kutup noktasında penguenler bulunmaz. kutup ayıları ise sadece kuzeyde bulunur. dolayısıyla kutup ayısı ve penguenler birbirlerini hiç görmemiş hayvanlar olduğu söylenebilir.
devamını gör...

ucuza gitmişiz diye düşündüren soru. başlık başına 1 tl alsam 555 tl param olacakmış ne güzel.

başlık başımda dumaaaan, ilk aşkım ilk heyecaaan...
devamını gör...

ilacın uzun süre özofagusta kalarak mukoza ile temas etmesi sonucu hasarlaması ile karakterize durumdur.
en çok yol açan ilaç doksisiklin'dir.
genellikle özofagusun en dar kısmı olan orta kısmında görülür.
semptom olarak odinofaji ve göğüs ağrısı görülür.
tanı amaçlı endoskopi yapmak gerekir.
devamını gör...

bir alberto manguel kitabıdır.

okumak tarihsel açıdan incelendiğinde önümüze çok tutarsız veriler dökülmekte. kutsal kitaplar okumanın, sözünü önemine ne kadar vurgu yapıyor olursa olsun, okumak suç olmaktan asal kurtulamıyor. döngüsel bir fahreneit 451 içinde yaşıyoruz.

yüceltildikçe yerin dibine batırılan bir eylem okumak. metroda kitap okurken “keko” diye nitelenen insanlardan tutun da okuduğu kitaplar ve yazdıkları yüzünden hapiste ömür çürüten insanlara kadar binlerce örnek sayabiliriz bu durumu kanıtlayan. ama bence bu kadar zaman harcamaya gerek yok.

okumanın verdiği zevki anlamayan insanlarla bir alıp veremediğim yok. eminim kendilerince haklı gerekçeleri vardır. yadırgamıyorum da onları. ama okuyan insanı zavallı biri gibi görenlerin zekası ile büyük derdim var ve bu dert hiç bitmeyecek.

jorge luis borges’e karanlık günlerinde kitap okuma şerefine nail olmuş dünyanın gelmiş geçmiş en iyi okurlarından ve en iyi yazarlarından biri olan alberto manguel bize okumanın tarihini anlatmış. taa taş tabletlerden günümüzün teknolojik tabletlerine kadar. sanki çok şey değişmemiş, hala aşağı yukarı aynı şeyleri kullanıyoruz okumak için ve hala ikinci sınıf vatandaş okuyanlar.

o halde okuyun.
devamını gör...

pearl harbor saldırısından yaklaşık 3 ay sonra 24 şubatı 25 e bağlayan gecede los angeles'da tuhaf bir olay yaşandı.
şehrin üzerine doğru gelen ve tanımlanamayan bir cisim vardı. abd bunun japonlar tarafından gönderilen ve radar'da gözükmeyen bir araç olduğunu düşündüler. şehirdeki birlikler hemen göreve çağrıldı. saat 2.25 te şehirde hava saldırısı sirenleri çalmaya başladı ve karartma uygulandı. saat 3 civarında şehirdeki uçaksavar birlikleri ateş açmaya başladı. cisim hareketsiz bir şekilde şehir üzerinde durmaya başladı. raporlara göre cisim birçok kez vurulmuştu fakat hiçbir şey olmuyordu. saat 4 civarında ise cisim yüksek bir hızla ilerleyerek gözden kayboldu. 29.000 km hızla ilerlediği söyleniyor.
daha sonra ülkede konu ile ilgili birçok haber yapıldı fakat devlet basını da kullanarak olayın üstünü kapatmayı başardı.
olayda toplam 5 kişi hayatını kaybetti. bunlardan 3'ü şehirdeki kargaşa ortamında trafik kazası yaptı. diğer 2 kişi ise olaydan ötürü kalp krizi geçirdi.

olay bazı kişiler tarafından meteoroloji balonu olarak adlandırıldı. kimileri ise aslında hiçbir şey olmadığı ama bazı kişilerin savaş tehdidinden ötürü hayal gördüğünü söyledi.

aslında ikinci dünya savaşı döneminde bu tip şeyler görülmeye başlanmıştı, hatta müttefik pilotların (bkz: foo fighter) dedikleri ışıklı tanımlanamayan araçlar vardı. ilk zamanlar düşman araçları sanılmıştı ama herhangi bir saldırıda bulunmuyorlardı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok güzel bir reklam repliğidir.

akıllarımıza kazınmıştır.
devamını gör...

zorda olana yardım etmektir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türkiye cumhuriyeti'nin ve kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti'nin resmi bayramlarından biridir. * türkiye ve kktc yanı sıra kosova cumhuriyeti'nde " 23 nisan kosova türkleri milli bayramı" olarak kutlanılır. türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürk tarafından tbmm'nin açılış günü olan 23 nisan günü dünya çocuklarına armağan edilmiştir.

kaynak
devamını gör...

hiçbir şey. sanki erdoğan oraya gökten zembille indi. sanki o yetkileri bir gece sabah karşı aldı. bir insan 19 yıldır ikrarda olup da her geçen yıl daha da güçleniyorsa, bu milletin aptallığına ben artık şaşarım.
erdoğan gider başka birisi gelir, ahmet gider mehmet gelir ama ben bu milletin 20 yıl üst üste aynı hatayı yapmasını kendime açıklayamam.
devamını gör...

bir an başlığı ben açtım sandım, tam benim dilimle açılmış. harbiden ne ettik la size?
devamını gör...

kabeyi hayatında bir kez görmemiş insanları ilgilendirmeyen bir konu. siz oraya gidecek düzeye bir gelin, o zaman zaten ne yapacağınızı bilirsiniz.
devamını gör...

2000-04 arası yayınlanan ve aynı zamanda başrolünde de oynayan ve bernard black karakterini canlandıran dylan moran tarafından yaratılan ıngiliz sitcom yapımı. eğer yanlış hatırlamıyorsam ingiltere'de gelmiş geçmiş en komik sitcom seçilmişti. toplamda 3 sezon ve 18 bölüm sürmekle beraber, bölümler de 20 küsür dakika gibi kısa sürer. her şeyiyle tadında bırakılmıştır yani. arada çerezlik olarak açıp izlemek güzel olur.

kabaca anlatmak gerekirse, bernard black küçük bir kitapçı dükkanı sahibidir ve orayı aynı zamanda evi olarak da kullanır. ama şöyle bir şey var ki, bernard müşteri denen şeyden nefret eder. onları kovalar, "dükkanımdan defolun şerefsizler" bile der. müşterilerine, aldıkları kitapların sonunu bile söylediği olur. hatta ve hatta dükkan kapısında dükkanın açık veya kapalı olduğunu gösteren tabelada her iki tarafta da kapalı yazar. hiçbir şeyi umursamaz ve tüm gün şarap ve sigara içip kitap okur. bernard böyle biri.

bernard'ın dükkanının yanında ise incik boncuk ve hediyelik eşya satan fran vardır. bernard ile sıkı dostturlar ve fran da biraz çatlak biridir.

ve tabi manny... bernard'ın yanında çalışan ve bernard ile fran'a göre akıllı diyebileceğim birisi.

dizideki ana karakterler bunlar. üçü beraber diziyi alıp götürür ve kahkahalar attırırlar. cok kısa sürüp tadını insanın damağında bırakmış olmaları da sanırım en doğrusu. çünkü uzun sürse bu kadar sevilmezdi çoğu kişi tarafından. zaten gerek bölüm süresi ve sayısı olarak kısa süren diziler her daim iz bırakır insanda. bu da bunlardan biri benim için.

son olarak dizinin jenerik müziğinin de ayrı güzel olduğunu belirtip bu entryi de dizi gibi tadında bırakalım
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim