dokulardaki kollajen-kas yapısını göstermeye yarayan boyanın ismidir.
devamını gör...

genelkurmay cumhurbaşkanı başbakanınızım. amerikan prezidınt prezidıntıyım.
devamını gör...

her zaman iyi durumda olmaya çalışın, kötü zamanlar da kimseyi bulamazsınız etrafınızda.
devamını gör...

edebiyatta en önemli 100 karakter, protagonist, antagonist vs. listesi yapılsa herhalde ilk otuza girerdi. ben otuzuncu sıraya koyabilirim. ya da... vazgeçtim, on beşinci sıraya koyuyorum.

pavloviç karamazov aslında basit bir insandır dosto'nun dediği üzere. hemen hemen her mujikte görülebilecek özelliklere sahiptir. yani sıradandır, bir esprisi yoktur.

fakat dostoyevski şunun da farkındadır: sıradanlık diye bir şey yoktur. her şey sıradandır, değişim imkansızdır. insanlar değişmez. bu sözleri raskolnikov'da, yani suç ve ceza'da duyuyoruz.

ve herkesin sıradan olma mevzusunu en güzel işleyen romanlarından biri de ölüler evinden anılar'dır. burada dosto'nun sıradan pavloviç karamazov'da göstermek istediği cevhere ulaşırız. en basit, kötü veya iyi insanda bile o aynı cevher vardır. yani varoluşumuz. zaten bu varoluşumuzun en dip noktasını da yeraltından notlar'da görürüz.

fyodor pavloviç karamazov'dan bahsetmiyor gibi gözükmemişimdir umarım. bu başka romanlardan (elbette dosto'nun) bahsetme nedenim karakterin yaratılışının daha iyi anlaşılması gerekmesi.

böylesine bir kadın düşkünü karakter, kendi kendine bir felsefeye de sahiptir. burada şöyle bir şey söylüyordu: "her kadında bir cevher vardır, önemli olan bunu görmek."

bu tarz bir şey söylüyordu işte... yani buradaki esas nokta, en sıradan insanın bile bir felsefesi, bir aklının olduğudur. onu diğerlerinden ayıran noktalar vardır elbet. belki başka insanlar gerçekten daha derindir, o içsel cevhere, varoluşa ulaşmak daha zordur. ama tünel ne kadar uzun olursa olsun illaki aydınlık vardır. pavloviç karamazov'un tüneli küçüktür. dolayısıyla fyodor pavloviç karamazov böyle anlaşılmalıdır.

ayrıyeten bir eleştirmenin dediği şey aklıma geldi... hangi eleştirmendi hatırlamıyorum ama insancıklar kitabında bütün ileriki romanlarındaki tiplemelerin mevcut olduğundan bahsetmişti. ippolit terentyev benzeri bir kişi hatırlıyorum mesela insancıklar'da.



ölümünden bahsetmeye gerek duymuyorum, en azından şimdilik. üzerine daha çok düşünmem gerekiyor. yine de ölümüyle doğan çevresel değişim çok önemli bir nokta. çocuklarındaki değişimler özellikle irdelenmelidir. bu da kısmi bir notum olsun geleceğe.

devamını gör...

gülmek çoğu zaman depresyonu baskılayan bir maske görevi görmekte hatta mutsuz olan insanların daha çok güldüğü tespit edilen bilgiler arasında yerini almaktadır. kişilerin mutsuzluk ve çökkün ruh haline karşı geliştirdiği bir savunma mekanizması olan bu istemsiz gülme bazen psikolojik bozukluğu ifade edebilir.aşırı neşe ve enerji hali ya da tam tersi dibe çökme, mutsuzluk ve kendi içine kapanma hali olarak 2 farklı şekilde yaşandığı ancak kişiler arasında da bu belirtilerin farklılık gösterdiği ifade edilmektedir.
devamını gör...

garip, gureba, gurup, gurbet hep garp'tan türemiştir.
garp kelime anlamı olarak batı anlamına gelmektedir.
-gurup: gün batımı.
-ğu-re-ba: ayrıldı,uzaklaştı.
-garip: yabancı.
-gureba: garipler.

gurbet: ayrı olma,yabancı kalma, uzak kalmak.


yurt bellediği yüreklerden sürgün, yeryüzünde mülteci ve garip. kendinin gurbetinde olana varmak da neymiş?
devamını gör...

sabah uyandığında perdeyi açarsın ve işte karşında karlı bir gün.
o an anlaşılmaz bir huzur kaplar içini ve seyre dalarsın karın yağışını.
ben genelde dışarı çıkarım hemen, karı bedenen hissetmek daha da huzur verir.
bkz bugün:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sohbet ederken tatlılığı karşısında eridiğim, çok kibar, düşünceli ve hoşsohbet bir yazarımızdır kendileri. *
tanımlarının güzelliğinden bahsetmeme gerek bile yok, verdiğim her artı kalbimin derinliklerinden kopup geliyor bilesin.*
seviyoruz seni sevgili yazar, tanımlarını heyecanla bekleyen bir kitle olduğunu unutma sakın.
edit : kendisi bi müzik olsa bu olurdu buradan
devamını gör...

yaparım.
karşımdaki kişi, karşıma gelene kadar olmadıysa bundan sonra da olmaz.
kimsenin terbiyesizliğini, hadsizliğini, aptallığını çekecek durumum yok.
tek sorumluluğum; her sabah aynada gördüğüm yüze karşıdır.
o yüzü de ekşitenleri silerim net.
tavsiye ediyorum silin gitsin.
devamını gör...

çocukluğumuzun geçtiği sokağa gidiyorum bazen,
hala bir yanım eksik
hatırlarsın iki katlı bir evimiz vardı
kapıdan adımını atar atmaz rutubet kokardı,
kırmızı boyalı duvarlar
merdivenleri aşardı.
parklar kahkahalarımızla inler
kediler oyunlarımızda hoplardı
saçlarınla oynar, ellerini severdim
gözlerin güven, sesin huzur verirdi
şimdi ne sesin var ne de nefesin
yakıyor yokluğunun ateşi
3 yıl gözlerimin önünde eridin
tutamadım ellerini
gözlerin karardı, nefesim kesildi.
bugün toprak selam verdi
yağmur yağdıktan sonra güzel kokmasının
meğer senmişsin sebebi

yokluğun her geçen gün büyüyor içimde
olmayan nefeslerin yakıyor yüreğimi
mezarına bile sarılamamak
yavaş yavaş tüketiyor bedenimi
saçlarım kısa gittiğinden beri
sigaralar ağzımda
bir yanım kara
yıllar geçti, yollar bitti
ve sen hala, aklımda...

dostum, bugün sen gideli 1 koca yıl daha doldu. içimdeki hasret büyüdü dağ oldu. bu yıl da gelemedim mezarına özür dilerim, affet beni. bundan seneler önce bugün ilk sigaramı yakmıştım, gidişinin şerefine. yine bu gece senin için içiyorum bu paketi. hayallerimiz ve ben sarılacağız bu gece. sen olmasan bile...
devamını gör...

subakut(dev hücreli) tiroidit olarak da bilinir.
sıklıkla üst solunum yolu enfeksiyonuna takiben görülür.
akut başlar,boyunda şişlik ve ağrı vardır.
sedimantasyon hızı artar.
hastalık kendi iyileşip,6-8 haftada ötiroid durum sağlanır.
devamını gör...

tiyatroda sahnede unutulan replikleri seyircilere duyurmadan söyleyerek oyuncuya hatırlatma işi.
devamını gör...

bana yardım eder misin demez. her şeyin bir yolunu bulur. giriştiği işler yıkılsa bile kimsenin önünde başını eğdirmez. hayatındaki insanlar çıkar için değil gerçekten var olmasını istediği içindir. böyle bir kadına denk gelirseniz sakın poşetleri ben taşıyayım, o erkek işi falan gibi güç gösterisi yapmayın. son görüşünüz olur.
devamını gör...

fil necati. ulan resmen kemal sunal'ı taklit ediyorsun şerefsiz yaratık. sanki anlamadık. aklımızla alay etme.
devamını gör...

"hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber
hep beraber sürebilmek toprağı
ballı incirleri yiyebilmek hep beraber
yârin yanağından gayri her şeyde
her yerde
hep beraber
diyebilmek için
on binler verdi sekiz binini..."
*

nefret ve kan kustular. ağızlarından zehirli salyalar akıttılar. olmayanı oldurdular. börklüce'nin boynunu vurdular!

iftira ve yalan egemenlerin iktidarının harcıdır. bu harç daha sağlam bir hale bürünebilmek için kendisine destek noktaları arar. meşru olduğunu ispatlayabilmek içinde mukaddesi kullanır…

bu öyle illet bir dayanışmadır ki, mazdek’in de babek’in de, bedreddin'inde mahvına zemin hazırlamıştır.

kâfirler… sapkınlar… yoldan çıkmışlar… bu ittifakın marifetiyle, itinayla dize getirilir(!)

önce bir yalan rüzgârı yaratılır. bunun için ebu–suud gibiler kullanılır…

fetvalar birbirini izler. aşağılaşırlar, çirkinleşirler, kendi pisliklerini, rezilliklerini, örtbas edebilmek için bedreddin ve yoldaşlarını karalarlar.

simavnalu taifesinden bir bölük insan şarap içip izinle birbirlerinin eşlerine tasarruf ederler! hepsinin katli vaciptir!

yarin yanağından gayri her şey de, her yer de hep beraber diyenler için reva görülen şey; böyle bir rezilliğin onların üzerine bulaştırılmasıdır!

yalandır! ama yalanlardan gerçekler yaratanlar için de biçilmiş kaftandır.

vurdukları kelleler kâfi gelmemiş, kırdıkları binler azgınlıklarını dindirmemiş, attıkları çamur sayesinde günümüze kadar aynı nefreti ve iğrençliği körüklemişlerdir!

börklüce, bedreddin'den öğrendiklerini şöyle özetler;

“ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeyim, sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin. kadınlar hariç bunların hepsi hepimiz içindir ve hepimizin ortak malıdır”

ve bir bizanslı tarihçi, o dönemin anadolu’su için şunları yazar;

“o günlerde iyon körfezinin girişinde bulunan ve halk ağzında stylarion denilen dağlarda cahil ve köylü bir türk ortaya çıktı. bu dağlar sakız adasının karşısında bulunurlar. türklere gönüllü yoksulluğu vaaz ediyor ve kadınlar dışında, yiyecek, giyecek, koşum hayvanları ve tarım aletleri gibi her şeyin ortak olması gerektiğini öğretiyordu. ‘ben senin evini barkını’ diyordu, ‘benimki gibi kullanmalıyım, sen de benimkini kendi malınmış gibi kullan; kadınlar hariç’ diyordu”.

ibni arapşah , idrisi bitlisi , aşık paşazade , bali efendi ve en nihayetinde mahmud hüdayi’de aynı oyunun kirli maşaları oldular…

hepsini topladığınızda bir ducas etmemeleri bu yüzdendir!

düşüncelerin temeli bedreddin'se… isyanın adı börklücedir…

ve onun üzerine yürüdüler… 8 bin can yere düştü… geri kalanlar derdest...

egemeni kutsayan rezil bir panayır alanına dönüştü ayasluğ!

savaş alanında ayakta kalanların başları, bu kanlı panayırın eğlencesi oldu…

bir bir toprağa düştüler! haykırışlar… bağırışlar…

börklüce’yi kollarından bir deveye bağladılar! çarmıha gerdiler…

belki de bundandır devenin boynunun eğri olması, insan olamayanlar utançlarını ona yüklemişlerdir. kim bilir…

uzuvlar yine ve yeniden sokaklarda gezdirildi… ibret-i alem! bak, gör ve ders al! kâfir olma!

bir zamanlar babek’in kanlı yüzüne ant içenlerin kanlarını içtiler bir çırpıda!

doymadılar… zaten asla doymazlar…

nasıl ki babek yoldaşlarına güvenmişti, bedreddin de aynısını yaptı.

bedreddinin yoldaşları arasına sızan cihan padişahının kara yağız neferleri, onu çadırında punduna getirdiler.

serez’de bir ağaç bedreddin'in cansız bedenine yoldaş oldu…

ve o ağaçta tomurcuk açtı bedreddin destanı…

tüm yalanlara, tüm çarpıtmalara, tüm rezilliklere inat…

bize halimizce bedreddin olmamızı, ebu–suud’ların karşısına dikilmemizi öğütledi…

bu öğüde asla halel getirmedik...
devamını gör...

bir işte çalışacaklar, dostluk ve arkadaşlık kuracaklar, özellikle de evlenecek olanlar her bakımdan (zenginlik, makam, alışkanlık, karakter vb.) kendilerine uygun kimseleri seçmesi gerektiği aksi takdirde kısa zamanda anlaşmazlıklar başlayacağı,kurulan ilişkilerin bozulacağını anlatan atasözü.
devamını gör...

tüm övgüleri hak eden tek büyük lider.
devamını gör...

1000'e yakın entry'm var, hiçbiri sansüre maruz kalmadı.
devamını gör...

karanlığı, geceyi sevme ve en fazla karanlıkta, gecede rahatlayıp sakin hissedebilme.

niktofililer, -kendimden biliyorum- güneşin hakim olduğu günlerden, erken uyanmaktan, açık sarı havaların yarattığı parlaklıktan huzursuzluk duyarız. mecburi olarak dışarıda halletmemiz gereken işler varsa, kamu kuruluşlarının da akşam üzeri 17:00'de kapandığını göz önünde bulundurarak, dışarıdaki halletmemiz gereken her bir işten nefret ederiz. akşama, geceye, karanlığa bu derece bağlı olmanın melankoli, depresyon, goth ya da ergenuslukla uzaktan yakından alakası yoktur mesela. bizler geceleri daha fazla eğleniriz. hatta geceleri çok eğleniriz. güneş batınca ruh hali orijinal versiyonuna dönen tipleriz. eğer arkadaş, sevgili, akraba, dost yakınlığımız yoksa bizimle gece tanışmayı tercih etmelisiniz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim