kıvrak dilli, türkçe'yi yerinde kullanan, okurken yormayan bir kalem cambazı.
zeka pırıltısı damlatarak yazan bir sözlüktaş. insan, okuyunca kendini acayip yakın hissediyor. karşı karşıya gelinse 30 yıllık dost sohbeti misali kaynayıp karışacak bir hissiyat var yazdıklarında.

hem güldüren, hem düşündüren, doyurucu üslubu, yerinde tespitleri, söylenmeyenleri söyleyebilen yönü, duyarlılığı ile takdirimi kazanan, her geçen gün kalemini daha da sivrilten, her yazdığı ile günüme renk katan, her yazdığı ile de taşı gediğine oturtan, kendini iyi kötü kabul ettirebilen, düşüncelerini çatır çatır dile getirebilen bilgili ve mantıklı bir vatandaş.

seçtiği konular ve bakış açısı fevkalade yerinde. bu konular üzerinden tartışılabilir başlıklar çıkarabilen bir yazar ayrıca.
sözlüğün eşine nadir rastlanan yeşilçam, müzik , magazin konularındaki uzman kişisi. bu konularda araştırmacı gazeteci edası ve pratikliği ile medyakritik yapıyor. özellikle yazdıkları televizyon seyrederken yenen karışık kuruyemiş ile eşdeğer.

dipnot : tanımı okuyup da kıskananlar, " bize niye böyle nickaltı girmedin? " diye hayıflananlar, " amma da yıkama yağlama yaptın " diye söylenenler, "bu kadar da uzun nickaltı mı girilir kardeşim? " diye homurdananlar mutlaka olacaktır ama işte hristiyanismail gibi bir sözlük yazarı için de öyle beş altı sözcükle de mahlas altı tanımı giremezdim. bir kere hristiyanismail gibi biri 40 yılda bir gelir. ben de 40 yılda bir böyle bir mahlas altı girdim.
devamını gör...

yazarlardır. ama nasıl yazarlar işte onu söyleyelim. şimdi adam aslında kadın düşmanı lakin bunu başlıklarında olsun tanımlarında olsun belli ediyor, tepki verdiğiniz zamanda da “trollük yapıyorum ben yeaa” diyor. ardından sözlüğün belli bir ırkçıları var, adam kendi etnik kökeni dışında bazı etnik kökenlere sallıyor bunun adına da ‘eleştiri’ diyor. akabinde de sürekli cinsel içerikli başlık açıp milleti boğanlar var bak onları da pas geçmek istemiyorum.

sonracıma bence de miyav’ın dediği gibi de “kankacılık” mevzusudur. şimdi bazı başlıklara bakıyorum, yazarların tanımına bakıyorum. bir yazarın tanımı diğer yazarın tanımından oldukça sağlam ama diğeri oylanıyor, favlanıyor öbürü de sadece 1-2 oyla yetiniyor halbuki o yazarın tanımı daha güzel. nicke göre oylama yapılıyor tanıma göre değil bu da sözlüğün kalitesini ortaya koyuyor maalesef.

ya güzel bir ortam var aslında burada ama bazen hakikaten bayıyor. millet yeniliğe açık değil, herkes kendisi gibi düşünsün istiyor herkesi. misal bi başlığa bazı yazarlara zıt bi entry girdiğimiz zaman hemen nickaltımızda bitip “bakın bu yazar tanımında şunları belirtmiş, kesin art niyetli kötü bir insan ve terör sevicisi” minvalinde söylemlerde bulunuyor ya da başlık altından laf sokmaya çalışıyor. yani efendim bir sözlüğü kalitesiz yapan yine yazarlar, arşa çıkaracak olan da yazarlar. burada yazarlara iş düşüyor yönetime değil.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlük yönetici kadrosunda en sevdiğim kişidir.
çok iyi biri bence. yolu açık olsun. hayatta ve sözlükte nice başarılar dilerim.
devamını gör...

sağlık.
devamını gör...

1993 yılında bm'nin “güvenli bölge” ilan ettiği, srebrenitsa'da yaşanan katliamların anlatılacağı program olacak sanırım.
bm'nin ''koruma gücü'' altında ''korunan'' srebrenitsa'ya, sırplar saldırmış ve 11 temmuz 1995’te ise işgal etmişlerdi.

1991 yılı yugoslavya nüfus sayımının resmi kayıtlarına göre, srebrenitsa'da 7.000 kişilik bir nüfus vardı.
31 aralık 2009 taihinde bosnada toplu mezarlardaki iskeletlere yapılan araştırmalara göre;
en büyük toplu mezar.
zvornik'tir. 8.736 ile zirvede...
b ratunats, 2.255 kişi ile ikinci sırada
sıkı durun; üçüncü sırada ise ''güvenli bölge'' srebrenitsa 1148 iskeletle yer alıyor.
bakın bu rakamlarda daha ''kaybolanlar'', ''kovulanlar'' yok!
sadece iskeleti bulunan toplu mezarlar bunlar.

günümüzde ise halen toplu mezar keşfediliyor. en son keşif;
www.aa.com.tr/tr/dunya/bosn...

o sebeple sinirleri zorlayacak bir program yapacağa benziyorsunuz...
sabır diliyorum.
devamını gör...

tepkini yerim sana bişi olmasın
az kenara kayarım sen de yazarsın
veririz el ele oluruz burada şair
sen bana yazarsın ben de okur

allah aşkına söyle ben napayım
hangi başlığa koşup konayım
ben bir garip hıyarım burada
az insaf et ölene kadar buradayım
devamını gör...

yapacakları şey 4500 tl pratisyen hekim maaşı+2500 tl sabit ek ödemeyi tek kalemde verip maaşa 2500 lira zam yapmış olarak göstermek. bir de biz doktorlara şu kadar zam yaptık, şu kadar para veriyoruz diyerek halka hedef göstermek. birkaç güne poliklinikte karşılığını alırız sözlü veya fiziksel şiddetle. şu dönemde keşke gerçekten herkese zam yapılsa. işin aslına bakmadan orda burda "biz öğretmeniz sınıf tıka basa dolu bize yapılması lazım." gibi yorumlar gördüm. bence de herkesin geliri düzenlensin ama güzel kardeşim bizle de kıyaslamayın kendinizi. vallahi en son nöbetimde 2 doktor 450 hasta baktık. ben de gitmenin yollarına bakıyorum. çalıştığım yerde 3 doktor almanya yolcusu oldu, gitmek için uğraşanlar da var hala. üzgünüm ama mesele para pul da değil. herkes insanca yaşamak, çalışmak ve insanca muamele görmek istiyor.
devamını gör...

bitirmiş olduğum ve hayatımda bir nevi behzat ç. etkisi yapmış olan dizidir.

dizi 2013 yılında başlamıştı ama benim diziyle tanışmam 2016 yılında oldu. yabancı dizi merakım pek yoktu. vikings öncesi yabancı dizi olarak yalnızca frasier ve marco polo izlemiştim. fakat bu durumdaki bir insanı bile 5 yıl kendisine bağlayabildi vikings.

ilk izlediğimdeki halimle şu anki halimin arasında epey fark var. ülkenin hali bile inanılmaz değişti. düşünün mesela 15 temmuz gecesi telefonu bir yere koymuş vikings izliyordum da gelen mesajlara bakmamakta diretmistim. en son "yeter be bir dizi izletmediniz" deyip bakmıştım ve olanlar olmuştu. yıllar sonra 15 temmuz'da ne yapıyordun diye soranlara "vallahi vikings izliyordum..." diye cevaplar vereceğim.

bu girizgahtan sonra bir yorum yapayım.



* çekilen yerler, makyaj, kostümler, müzikler ve ortalama vikings yaşam tarzı beni inanılmaz etkiledi. içimdeki ilkel varlık ortaya çıkmak için can atıyordu.

* ragnar lothbrok'un ölümünden sonra dizi bitti diyenleri hiçbir zaman anlamadım. halbuki çocukları da, özellikle bjorn, ubbe ve ivar the boneless çok güçlü karakterlerdi. müptezel hvitserk bile özgün bir karakter oldu. ve her biri ragnar'ın farklı özelliklerini taşıyordu.

not: siggurd ölmeseydi nasıl bir karakter olurdu acaba?

* dizinin sadece iskandinavya'da kalmayıp britanya, fransa, endülüs, kuzey afrika ve rusya'ya yayılması çok güzeldi. son sezonda oleg ve othere'in constantinople'dan bahsetmeleri "acaba bir sezon daha olsaydı bir istanbul yaparlar mıydı?" diye düşünmeme sebep oldu. devamında çekilecek olan valhallavar ama sanırım ondan istanbul ayağı olmayacak. keşke olsaydı. ayasofya'ya imzasını atan viking savaşçısını görmek güzel olabilirdi mesela...

* lagertha, torvi, gunnhild gibi güçlü ve özgür shieldmaidenlar eminim birçok kadına ilham kaynağı olmuştur.

* ah floki, canım floki. anadolu'daki gazi - dervişleri hatırlıyor bana.

floki'ye niyaz ederiz
yalan dünya nideriz
ölürüz valhalla'ya gideriz
göster şol didarı bana

devamını gör...

ataol behramoğlu'nun yitik bir ezgisin sadece cümleleri ile insanı olduğu zemine çivileyen aşk iki kişiliktir şiirinden ismini almış olan şiir koleksiyonunun ayrılık üzerine yazılmış 10 şiirden oluşan bölümü. günlük şiirler'de şöyle bir dizesi vardır onat kutlar'ın: "yoksulluklardan bir devrim bile yapılabilir. ama hiçbir şey, hiçbir şey yapılamaz ayrılıklardan." lakin behramoğlu yoksulluklardan bir devrim yapamadıysa bile ayrılıklardan silah, kelimelerden ise insanı boş bir kukla gibi yere yığan kurşunlar yapmıştır. okuyana ise attila ilhan'ın çok önce karaladığı bir cümleyi tekrar etmek düşüyor yalnızca; ağır kan kaybıyız. her şiir öyle farklı bir hikayenin altını çiziyor ki, insan hayret ediyor ayrılığın bunca farklı çeşidi olabileceğine. belki de aşkı hiç tatmayışımdan, ayrılıklara da yabancıyım bu kadar. koleksiyonun şiirleri bazen 'öylesine yalnızım ki sanki yokum eriyor eski ben ve yeni biri olamıyorum' dedirten bir çaresizliğin tanımı iken bazı zamanlar 'mayıs sabahları bir çocuğum ben örselenmiş ve ilk çağla güzelliğinde hayata meydan okuyorum henüz yazılmamış şiirlerimle.' dizelerindeki gibi bir umudun portresine dönüşüyor. yine de ne olursa olsun bütüne bakıldığında kitaba ismini de vermiş olan şiirin ne denli baskın olduğunu görmek mümkün çünkü günün sonunda aşk biraz iki kişilik bir şeydir. o yüzden ayrılıklardan da en fazla şiir yapılabilir.


i.
hayatta ve ölümde ayrıldık
ayrıldı iki beden
gönüllerimiz ayrıldı
seslerimiz ayrıldı birbirinden

ellerimiz ayrıldı
kokularımız
aynı yatakta uyumalarımız
gülüşlerimiz
gözyaşlarımız
düşlerimiz ayrıldı birbirinden

ruhun içindeki gece
kapladı her şeyi birden.

ii.
sadece ikimize değil
bütün hayata üzgünüm
fotograflarda
bir gece hatırası

öylesine yalnızım ki
sanki yokum
eriyor eski ben
ve yeni biri olamıyorum

keder sokulgan adımlarıyla
gelip kıvrılıyor yüreğime
hayat sakin
şafakta evler gibi

sanki hiçbir şey olmadı
ikimiz yokuz sadece
biz olan ikimiz yokuz
deniz hep orada
ve ağaçlar aynı düşlerinde.

iii.
bir mayıs sabahı kalbimde şarkısını söylüyor
ve kanat sesleri bir kusun
bir kuşun kanat sesleri
bir çocuğun ağlayışı

kazıyorum yeryüzünün yüreğini
çiçekler fışkırıyor ve bir mayıs sabahı
kazıyorum aşkı
acılar fışkırıyor, söylenmemiş sözler

hayat bana meydan okuyor
ve ben onu ele geçirmeye çalışıyorum yeniden
tuzaklar kuruyorum
sapanımla nişan alıyorum

mayıs sabahları bir çocuğum ben
örselenmiş ve ilk çağla güzelliğinde
hayata meydan okuyorum
henüz yazılmamış şiirlerimle.

iv.
başka biri olacaksın istemesen de
tenine başka bir ten dokunduğunda
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
başka bir nefesle karıştığında nefesin

başka biri olacaksın istemesen de
gece uykunda ya da gün ortasında
irkileceksin apansız bir duyguyla
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi

başka biri olacaksın istemesen de
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
tüketecek ömürlerini birer birer
değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin

başka biri olacaksın istemesen de
dudaklarında benden sonraki bir çizgi
tanımadığım bir ton gülümseme
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin

sonra, sonra artık başka birisin.

v
sözün bittiği yerde
yürek kendi kendine konuşmaya başlar
tabut çiviliyor bir adam
sabahın köründe

şiir
kendi kendimle konuştuğum yerde başlıyor
bir mumun
çıtırtılarla yanmaya başlaması gibi

sabahleyin ben
sanki çocukluğumdayım
kımıldamasam
hayat da duracak sanki.

yiten bir aşk
yiten çocukluk gibidir
hüzün çırılçıplaktır bir yaz öğlesinde
ve gölgesizdir.

vi.
geçmiş zaman
anımsanıyorsa, şimdidir
koparılıp atılır ya da
bir yaprak gibi bir defterden

koparılıp atılan
çırpınan bir yürek olabilir
ya da bir yaz gecesi
yıldızları can çekişen.

vii.
dilimin altında özlem var
ve karışık bir dua
boğulmuş anılar
seni getirmez bana

şiirler bana seni getiremez
ne de bir yazdan kalan kırıntılar
bir taş olabilseydim
uyku ya da rüzgar

ilkbahar yine gelecek
belki yine mutlu olurum
bir dilsizin şarkısına benzeyecek
senden sonra mutluluğum.

viii.
bir ölüme alışmak gibi
geçecek birbirimize olan sevgimiz
insanın tek bir yüzü yoktur ki
ya da tek bir geleceği

taştan bir kutuda uyuduğumda
beni acıtan karanlıkta
düşünüp onsuz da olabileceğimi

gecedir, rüzgarın ıslak sesi
gözlerime karanlık dolduğunda
çağırıp dargınlık meleğini.

ix.
iyi ölümler bayım, rüzgarın kanadığı bir gece yarısında
iyi ölümler, en derin sularda

morarsın akasya çiçekleri ve yoğunlaşsın güller
geçmiş ve gelecek baharlara iyi ölümler

gelir dağınık güz, göz çukurları ıslak
geçer sokaktan bir yağmur yalnayak

iyi ölümler bayım, vurulsun ağzınıza ve gözlerinize mühür
çünkü güz çürükleriyle iyi ömür.

x.
içimde cam kırıklarına benzeyen bir gönül kırıklığı
kapatıyorum sayfalarını eskimiş bir kitabın
tozlu hüzünler, solgun bir gülümseyiş tadı

artık eskimiş bir hayatın sayfalarını kapatıyorum
kapatıyorum geçmiş bir denizin kapılarını.


edit: imla
devamını gör...

tanzimat birinci dönem sanatçılarından olan ve de ismini "yazı makinesi" olarak duyurmuş ahmet mithat efendi'nin, dönemin şartlarını belli edecek şekilde yazıp bizlere bıraktığı, edebiyatımızın ilk cinayet romanıdır.

kitap haline gelmeden önce gazetede tefrika edilen roman, daha sonra kitaplaştırılmıştır. tanzimat birinci dönem'de dilin basitleştirilmeye çalışıldığını ancak başarılı olamadığını biliyoruz. ahmet mithat'da bundan etkileniyor. yine dönemin şartlarından olan "okuyucuya bilgi verme" olayını da aşamıyor. yer yer cümleyi kesip okurla konuşur gibi yazıyor. kitabın basitleştirilmiş türkçesini malum kitap sitesinde* bulabilirsiniz.

okuyucuyla konuşurcasına yazıldığından konudan sapma oluyor ama anlatım neticesinde o eksik tamamlanıyor. tavsiyedir.
••

mekân olarak istanbul'u seçen yazar, alışagelmiş bir konuyu ele alıyor; balıkçılar kıyıya vurmuş biri kız üç kişinin cesedini buluyorlar. henüz bu olay çözülmeden ortaya başka bir ceset çıkıyor. ceset cinayet süsü verilerek öldürülmüş olduğundan öncelikle üzerinde durulmuyor lakin kitabın öne çıkan karakteri olan ve soruşturmayı yürüten memur arkadaşımız osman sabri bunu aydınlatıyor.


kitap, iki yüze yakın esere imza atmış yazarın en önemli yapıtları arasında sayılmakta. üniversite sınavında da sorulma ihtimali yüksek. eğer benim gibi sınava girecek arkadaşlarım varsa* eseri, yazarı ve türünü bilmelerini tavsiye ederim.
devamını gör...

ekşi kocaman bir metropol gibidir. seni fark etmeleri zordur. kafa sözlük şu anda butik bir otel gibi. birbirini tanımayan ama tanıyormuş hissi veren birçok kişiyle kalırsınız.
devamını gör...

1995 yazı, arkadaşlarımla gece dışarı çıkmama izin verilen ilk yazdı.
devamını gör...

(bkz: niğde gazozu)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

o kişinin gözünde kendi değerinizi düşürmenizle sonuçlanacak olay.
devamını gör...

eylüling in ne kadar minnoş bir tip olduğunu öğrendiğimiz röportaj. hate, aga biraz tebessüm et be, germe adamı soru sorarken.*
devamını gör...

(bkz: genelleme yapmanın mantıksızlığı)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

inatla windows 7 kullanmaya devam ettiğimden beni etkilemeyen açık.

fakat olur da "yeni bir bilgisayar alacak kadar zengin olursam" başka bazı sebeplere ek olarak bunu da göz önünde bulundurup linux ile haşır neşir olmayı tercih edeceğim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim