bipolar duygudurum bozukluğu
bipolar bozukluk, hastanın bazı dönemlerde manik bazı dönemlerde ise depresyonda olmasıdır. bipolar tip 1 ve tip 2 olarak bilinen iki alt tipi en tanınmış alt tipleridir. tip 1, en sık görülen alt türüdür ve eskiden manik depresif bozukluk olarak adlandırılırdı. bu bozukluğun ayrıca siklotimi ve başka türlü tanımlanamayan bipolar bozukluk olarak iki alt türü daha vardır. bipolar bozukluk türkiyede 2 milyon insanın muzdarip olduğu bir kronik bir duygudurum bozukluğudur. genellikle ergenlik döneminde görülüp zamanla ağırlaşan bir hastalıktır.
devamını gör...
sahte diploma almak isteyenlerin dolandırılması
öyle saça öyle tarak olayının vucut bulmuş halidir..
devamını gör...
kafa filmler radyo yayını
coldbay, sen konuş biz dinleyelim. içi dolu çok iyi hazırlanılmış bir yayın olmuş elinize sağlık.
devamını gör...
pinkshinyultratambourine
aşırı kültürlü, zekasına hayran bıraktıran, müthiş bi karakter. kendisi iyi ki susarak şarkı paylaşmış ve benimle tanışmıştır. arkadaşlığına ihtiyacım varmış meğer, ilaç gibi gelmişti. şimdilerde yüzünü gören cennetlik. yüksek ihtimalle büyük yerlere gelirken içinde bulunduğu yoğunlukta kayboluyodur.*
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın kelebek, günaydın kuşlar, günaydın balıklar, günaydın dünya...günaydın sözlük. ayy ne oluyor sabah sabah ben bi yumuşadım hahahayt.
devamını gör...
sürekli mutsuz olan insan
çevresindekileri de mutsuz eder
devamını gör...
simon
beni sürekli beğenmeseydi sözlük tanımlarına denk düşebilir miydim bilemiyorum çünkü aklıma bir şeyler geliyor ben onun hakkında karalıyorum ya da gündemde görüp yazasım geliyor. ama iyi ki beğenmiş iyi ki okumuşum yazılarını. güzel kaliteli düşündürücü bilgileri güzel bir dille anlatıyor. ben de o yeteneğin olduğunu çok düşünmediğimden hayran hayran okuyorum. lütfen yazmaya devam etsinler.
devamını gör...
gülün adı
hakkında bu kadar az tanım girilmesine şaşırdığım bir umberto eco şaheseridir.ben bu kitabı bitirdiğimde açıkçası büyük bir boşluğa düşmüştüm. manastırda geçen, yedi bölümden oluşan bir cinayet romanıdır esasen fakat gerek ortaçağ mimarisi gerek hristiyanlık dinindeki bazı karşıt görüşler ve görüşlerin takipçileri arasındaki çatışmalar çok detaylıca anlatılmıştır. bu sebeple kitabın başlangıcı biraz sıkıcıdır. fakat eco bizzat kendisi temponun biraz ağır olacağını zira ortaçağda bir manastırda gelişen bir hikayeyi okuyan kişilerin bu hayatın monotonluğuna dair bir kefaret ödemeleri gerektiğini belirtmektedir. orta çağ üzerine bunca kafa yormuş bir insanın buna hakkı var diye düşünüyorum ben naçizane. bazen uzun tasvirler sebebiyle sıksa da kesinlikle mükemmel bir kurguya sahiptir ve belirli bir yerden sonra akıp gitmektedir. kitap hakkında bazı bilgiler de verelim:
eco kitabın girişinde olayın geçtiği manastırı anlayalım diye manastırın bir haritasını da çizmiştir. dönüp dönüp bakmanıza gerek yok bi zaman sonra anlıyorsunuz zaten.
kitap bir kütüphane etrafında dönmektedir ve kütüphaneyi kör bir kütüphaneci idare etmektedir. bu kör kütüphaneci borges'ten başkası değildir. borges de arjantin ulusal kütüphanesinin müdürü iken gözleri görmüyordu. borges'in o meşhur sözünü de bu vesileyle hatırlayalım: ''bana aynı anda hem 800bin kitabı hem de karanlığı veren tanrının muhteşem ironisi...''
kitabın adı başta farklıdır, farklı birkaç isim bulmuştur eco. bunu kitabın sonunda izah eder ve bu ismi vermesinin sebebi olarak isme takılmamamız gerektiği açıklamasını yapar. zira bu ismi romeo ve juliet'ten alıntıdır ve bu alıntının meali de bu açıklamadan farklı bir şey değildir aslında:
''adın ne önemi var?
gülün adı gül değil de başka bir şey olsaydı
yine aynı güzellikte kokmaz mıydı?''
ayrıca kitabın filmi de çekilmiştir. henüz izlemek nasip olmadı.
yarım bırakanı çoktur bu kitabın, bitirenler pişman değildir. okuması biraz emek ister, özel vakit ayıramayacakların uzak durmasını tavsiye ederim.
eco kitabın girişinde olayın geçtiği manastırı anlayalım diye manastırın bir haritasını da çizmiştir. dönüp dönüp bakmanıza gerek yok bi zaman sonra anlıyorsunuz zaten.
kitap bir kütüphane etrafında dönmektedir ve kütüphaneyi kör bir kütüphaneci idare etmektedir. bu kör kütüphaneci borges'ten başkası değildir. borges de arjantin ulusal kütüphanesinin müdürü iken gözleri görmüyordu. borges'in o meşhur sözünü de bu vesileyle hatırlayalım: ''bana aynı anda hem 800bin kitabı hem de karanlığı veren tanrının muhteşem ironisi...''
kitabın adı başta farklıdır, farklı birkaç isim bulmuştur eco. bunu kitabın sonunda izah eder ve bu ismi vermesinin sebebi olarak isme takılmamamız gerektiği açıklamasını yapar. zira bu ismi romeo ve juliet'ten alıntıdır ve bu alıntının meali de bu açıklamadan farklı bir şey değildir aslında:
''adın ne önemi var?
gülün adı gül değil de başka bir şey olsaydı
yine aynı güzellikte kokmaz mıydı?''
ayrıca kitabın filmi de çekilmiştir. henüz izlemek nasip olmadı.
yarım bırakanı çoktur bu kitabın, bitirenler pişman değildir. okuması biraz emek ister, özel vakit ayıramayacakların uzak durmasını tavsiye ederim.
devamını gör...
banucabirhayat
takdirim taştı içimden, mesajla helal kız yazacaktım, kursağımda kaldı. mesaj alımı kapalı madem, böyle yazayım dedim. olaylara, kasmadan, gerçekçi ve serkeş yaklaşımı hoşuma gidiyor. mız mız olmayan insanları severim. mız mız olmayıp, içimi şişirmediğin için tişikkirler.*
devamını gör...
sevmediğin bir yazarın tanımını beğenmek
bazen karşına gelir hiç yazar mahlasına bakmadan beğenebiliyorsun. bende genelde beğenirken yazarın mahlasına bakmadığım için oluyor örneğin yazarın açtığı bir başlıkta eleştirmeme rağmen aynı yazarın başka tanımını beğenebiliyorum.
devamını gör...
buz devri replikleri
en sevdiğim.
devamını gör...
normal sözlük'ün ekşi sözlük’ten farkı
az ve öz yazarlardan oluşuyor olması.
devamını gör...
laktoz
bağırsaktaki laktaz enzimiyle parçalanır. bu enzim eksikliğinde laktoz intoleransı ortaya çıkar.
devamını gör...
arjantin milli futbol takımı
romantik bir taraftar kitlesine sahip takım. ama futbol, romantizm dinlemez.
devamını gör...
babanın en iyi olduğu konu
umursamıyormuş gibi yapmakta oscar alır
devamını gör...
rte’nin en kötü ihtimalle türkiye'deyim beyanı
"akıllı olanlar türkiye'yi terk etti, aklı olmayanlar burada tuzağa düştü." açıklamasını yapmış adamın en kötü ihtimalle türkiye'deyim açıklamasına neden şaşırılır ki. herif biliyor türkiye'yi aile şirketi gibi yönetip mahvettiğini, açık açık da söylüyor işte.
devamını gör...
konuşurken en çok kullanılan kelime
mütemadiyen, röpteşambır , zat-ı ali, nen var kuzum?
devamını gör...
ağlatan kitap alıntıları
sakın ölme benden önce. nerede kiminle yaşarsan yaşa ama sakın benden önce göçüp gitme sonsuzluğa ne olur. kıyametim olursun...
(piraye'nin nazım'a mektubu)
kitap: piraye'de nazım olmak.
(bkz: nazım hikmet) & (bkz: piraye)
(piraye'nin nazım'a mektubu)
kitap: piraye'de nazım olmak.
(bkz: nazım hikmet) & (bkz: piraye)
devamını gör...
enerjiyi düşüren şeyler
sürekli şikayet eden insanlar
devamını gör...