başlık açınca kimsenin başlığına tanım girmediği yazardır.
devamını gör...

2002 yılı trt 1 ekranlarında yayınlanan gençlik dizisi. aynı evde yaşayan 3 kuzenin hayatı konusuydu. bir dönem arda kural 'ın da kadrosunda bulunduğu dizidir.
devamını gör...

4,5 milyar yıl önce, her şey gaz ve toz bulutuyken.
devamını gör...

rock'ın kötü çocukları olarak adlandırılmış ingiliz grup'tur.
devamını gör...

yahudilik ve islamiyetin birbirine ne kadar benzediğini, tüm o tuhaf adetlerin, dini ritüellerin aslında ortadoğunun bir gerçeği olduğunu son derece gerçekçi sahneler ve de sağlam bir hikayeyle yansıtan başarılı dizi.

ama beni asıl çeken, sanat aşığı ama bir o kadar da sanattan mahrum bıraktırılmış bir kadının tüm olanaksızlıklara rağmen kendisini bulma yolculuğunda gösterdiği cesaret. bu bir başkaldırı ve mücadele öyküsü aslında. ve bu öyküde müzik hepimizi sarıp sarmalarken bir yandan da diyor ki "asla vazgeçme!".
devamını gör...

ıvanmılınskı bey abi içme başlığında kızdı. buraya atim dedim, burada da kızarsa ay başımı alıp gidecem.

affınıza mağruren yine biraz dertliyim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bugün pek çok tanımda gördüğüm durumdur, herşey değil doğrusu her şeydir. cümleyi yazarken bile hatalı olduğu belli olunca kelimenin altında kırmızı şerit çıkıyor. ona da mı bakmıyorsunuz?

edit: sakin olun ilk kez aynı başlıklar açılmıyor sözlükte, resmen taşlanır gibiyim.
devamını gör...

bu bahaneyle bütün gün odamdan çıkmayıp, pineklemek.
bazen bilerek kavga çıkarıyorum, küselim de odamda dinleneyim diye.*
devamını gör...

.
devamını gör...

summer queen diye biri var o.
devamını gör...

"7 ekim 2021 hristiyanismail'in islamiyeti kabulü. "
devamını gör...

h p lovecraft ın şaheseri. en uzun öyküsüdür. neredeyse 200 küsur sayfaydı yanlış hatırlamıyorsam. antartikaya giden bir fosil inceleme amaçlı keşif ekibinin başından geçenleri anlatır. daha antartikanın alametleri olan dikili sıradağlar ufukta göründüğünden itibaren karakterlerdeki akli dengeler yavaştan sarsılmaya ve bozulmaya başlar. içlerine ilerledikçe, adeta görünmeyen bir deliliğin etrafını atmosferin her hücresinden sardıkları hissi, h.p.lovecraftın meşhur yarı imalı kozmik dehşetleri barındıran şahane betimlemeleriyle okuyucuya verilir.

bütün çılgınlık keşif ekibi tarih önesinde sözü bile edilemeyecek kadar ilkel çağlardan, yıldız tozlarının henüz dünyaya dökülmeye başladığı dönemlerden kalma yarı bitki yarı hayvan şeklinde donuk bir organizmanın kayaçlar arasında bulunmasıyla başlar. sonraki oalyları tabi ki tek tek detayıyla anlatmayacağım ama o yarı ölü ters üçgen biçimli şeyler bir kez açığa çıktıktan sonra geri dönüşü olmayan insanlık dışı korkuların labirentine ekip girmiştir.

hele hele o taş kentin içindeki oyma kabartmalar aracılığıyla tüm eskiler'in ve shoggotların varlık mücadeleleri, korkunç evrimleri ve trajedileri öyle güzel anlatılır ki, hiçbir diyalog olmadan sadece bir fresk kabartması serisi sayesinde nasıl böyle bir öykü kurgulanabilir, nasıl tarih anlatımı yapılabilir diye şaşar kalırsınız.

hele sonlara doğru o feci kovalamacada istasyonlara yönelik o tuhaf esprinin bile sıkıştırılabildiği son sekanslar anlatılmaz yaşanır. h.p. lovecraft kimdir, kozmik korku nasıl yazılır sorularının cevabı için tam başlangıç kitabıdır.
devamını gör...

yil 2015, bunun tipkisinin aynisini sahibi oldugum eski bir sozlukte yapmistim.

bazi sebeplerden dolayi bize kusup baska sozlukte yazmaya baslayan fakat flortlesmeye benim sozlugumde baslayip gittikleri yerde mesajlasma ozelligi rezil oldugu icin artik hic entry girmeden benim sozlugumdeki kullanisli ve anlik mesajlasma fasilitesini kullanmaya devam eden bir kac cift vardi. once kotayi asmak icin zorlama entryler girdiler fakat kotayi bu sekilde asamayinca entry girerek bana kufretmeye basladilar.

bu da boyle animdir.
devamını gör...

her ay başka bir banka kartından bir ay ücretsiz netflix hesabı açıyorum.
devamını gör...

aspiratör
süpürge
çamaşır makinası
devamını gör...

daha önce dinleme fırsatım olmadı ama kendisiyle birkaç kez konuşma fırsatım oldu. bu kısa konuşmalara rağmen o candanlığı, sevimliliği ve iyiliği hissettirdiyse bana bu insan kötü olmaz yahut kötü bir şey yapma ihtimali yoktur. ben bunu deneyimlerimden yola çıkarak söylüyorum. önümüzdeki haftayı iple çekiyorum! zira bu güzel insanın ilmek ilmek emekle işlenmiş yayınını kaçıramam!
ayrıca meyve veren ağaç taşlanır.
devamını gör...

mö. 484 yılında halikarnassos(bodrum)'da doğmuş, dünyanın ilk araştırmacı tarihçisidir.
romalı devlet adamı ve bilgin cicero tarafından “pater historiae” (tarihin babası) unvanı verilmiştir.
herodot gerçekten de başarılması çok zor ve uzun yolculuklar gerçekleştirmiştir. trakya’yı, lidya ve frigya gibi tüm anadolu kentlerini, karadeniz ve doğu akdeniz kıyılarını, mısır’ı, fenike’yi, iran’ı, makedonya’yı, yunanistan’ı gezmiş ve sicilya’ya kadar varmıştır. zaten kitabını da burada yazmış ve yaşama burada veda etmiştir. uğradığı kentlerde halka hikayeler anlatarak bundan gelir kazanmış bu gelir ile gezilerine devam etmiştir. geçtiği kentlerin dili, dini, kültürü, efsaneleri hakkında bilgiler toplamıştır.
devamını gör...

bir yazarın seçtiği bir konuyla ilgili kendine has görüş ve düşüncelerini fazla derine inmeden okurla konuşuyormuş gibi anlattığı yazı türüdür.

kalemi elime almadığım uzunca bir zaman diliminin ardından bir parça dökülme hissinden yola çıkarak birkaç kelam edeyim istedim.
okumaya durumumuz yoktu kitlesini şurada kaybettiğimizi varsayarak kalanlar için hazırsanız başlıyorum.
bugünkü konu, birçok insanı derinden etkileyen ancak bazıları için hala sıradan görülen bir olay, "kadına şiddet".
şimdi biraz tanımsal bir şekilde başlayacak olursak
nedir kadına şiddet? fiziksel ya da psikolojik tahrip. nedenleri nelerdir? işte bu kısım uzun uzadıya bir makalede konu olarak işlenebilir. keza işlenmiştir de. olayın derinine inmeden zikredecek olursak fiziksel ya da ekonomik açıdan güçlü bireylerin zayıf olan üzerinde gücünü kabul ettirme durumu.
nasıl gerçekleşir? darp, hakaret, küçük görme...
peki kimler şiddet görür? işte bu kısım çok önemli herkes yani her kadın şiddet görebilir, en azından bir kez. eğer tanıdığımız biri ise baba, anne, eş, abi, sevgili bu bir kereden sonra yolumuza bakarız. tabii maddi açıdan kendine yetebilen, hayatta tek başına ayakta kalabilecek şekilde yetiştiysek. bu şartları sağlayamayan bireyler zaten bu zulmün altında ne yazık ki hayatlarına devam etmek zorunda kalıyorlar.
ve bu konu bir kesim tarafından hala sıradanlaştırılabiliyor. basit argümanlar; bir de kadının ne yaptığına bakmak lazım, insanı da çileden çıkarabiliyorlar vesaire... hayır, efendim. çileden çıkabilirsiniz. kadın yanlış yapmış olabilir. ama bu size şiddet hakkını doğurmaz. pozitif ayrımcılık yapmıyorum eğer kadın da psikolojik şiddet uyguluyorsa o zaman aynı kınama, onun için de geçerli olacaktır. ancak fiziksel şiddet tek taraflıdır. kendisini savunamayacak bir bireye saldırmak, zarar vermek için insaniyetin yitirilmiş olması gerekir.
peki şiddeti sadece tanıdıklarımızdan mı görürüz? hayır!
burada anlatmak istediğim iki anım var, konuyu pekiştirmek için ve de şiddetin bazen gerçekten hiç beklemediğiniz bir anda karşımıza çıkıveriyor oluşunu göstermek için. biri henüz yirmi yaşında bir öğrenciyken bir diğeri de öğretmen olduğum, otuz yaşındayken gerçekleşen iki olay.
evet şimdi ilk olay şu şekilde vuku buldu. "o sıralar eskişehir'de, üniversitede okuyorum; bir tatilde yakın bir arkadaşımla birlikte birkaç günlüğüne istanbul'a gidiyoruz. annesi, arkadaşım ve ben alışveriş için dışarıya çıkıyoruz ve akşam on gibi kağıthane'de anacadde üzerinden eve dönüyoruz. o esnada koyu renkli bir araba yanımızdan yavaşlayarak geçiyor. laf atıyorlar. sonra karşı şeritten aynı şekilde laf atarak geçiyorlar. tekrar yanımazdan geçerken arkadaşımın annesi elindeki şemsiyesi sallayarak bağırıyor. 'defolun gidin rahatsız etmeyin' diye. araç birden köklenerek durduluyor. içindeki dört kişiden ikisi iniyor. birden arkadaşımın annesine saldırmaya başlıyor bir tanesi. diğeri izliyor. biz de arkadaşımla araya girmeye çalışıyoruz. ama adam durmuyor. bir müddet bu böyle devam ediyor. yoldan insanlar gelip geçiyor. bağırıp yardım istiyoruz. bir arabadan geçen birinin şu sözlerini duyuyorum o kargaşa esnasında 'kimbilir o....lar, ne yaptılar!' bakın o gece tokat yedim, itildim, fırlatıldım ama bu cümle daha çok acıttı canımı. bu arada adam bizi bir kenara atıyor sürekli kadına yumruk, tekme falan atıyor. bir şey yapamayacağımı anlayınca plakayı aldım, polisi aradım. ama adres bilmiyordum! sonra bir güvenlik ya da bekçi emin değilim ama silahlı üniformalı biri geldi. havaya ateş etti ve adamı kadının üzerinden zor bela aldılar. hastaneye gittik. darp raporu aldık. arkadaşımın annesinin burnu kırıldı, arkadaşımın kaşı patladı ve hepimizde birçok morarmış bölge vardı. doktor beyin tavrına da değinmek istiyorum 'gece vakti sokakta ne işimiz varmış?'*
sonra adam 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. ha bunda başka suçların da etkisi vardı gerçi ama olsun. "
ikinci olaya gelirsek o da bir zamanlar gelibolu'da görev yaptığım sırada gerçekleşti." bir gün bir kadın öğretmen arkadaşımla okul bahçesinde nöbet tutuyoruz. o esnada kapıya yakın bir yerde bir hengame oluyor. koşup gidiyoruz. erkek öğrencilerimizden biri gözyaşı içinde yerde, öğrencimiz olmayan bir erkek ile bir kız da okula doğru yürüyor. ilk önce çocuğu kontrol edip diğerlerinin peşinden koşuyoruz. memurun odasına geçiriyorum. orada beklemelerini, polisi arayacağımı söylüyorum. o ara müdüre falan haber yollayınca erkek olan 'aman işi amma büyüttünüz, kız arkadaşıma top attı,ben de bir tokat attım altı üstü, gidiyoruz biz.' deyip kapıya yöneliyor. hayır gidemezsiniz deyince arkadaşımı da beni tartaklayarak kapıdan çıkmaya çalışıyor. ve başarıyor. okuldan çıkmadan polis geliyor. karakola gidiyoruz. karokolda öğreniyoruz ki başka bir liseden olan bu öğrenci birçok kez başka öğrencilere şiddet uygulamış ancak hatırı sayılan bir dayısı olduğu için hep şikayetler geri alınmış ve de 10 kereden fazla karakolluk olmasına rağmen davranışlarının sonucuna hiç katlanmamış. biz ifade verirken dışarıda bir gürültü kopuyor. bakıyoruz aynı kişi bu sefer bir polis memuru ile kavga ediyor. ama tabii ki polis etkisiz hale getiriyor. ona da şahit olunca hem davacı hem de başka bir olayın tanığı oluyoruz. tam hatırlamıyorum ama 18 ay gibi bir ceza alıyor sonuç olarak. "
konuya geri dönecek olursam görüyorsunuz ki bazen nedenleri kişiden kaynaklanmasa da sebep-sonuçlarıyla ilginiz olmasa da şiddetin ortasında kalıveriyorsunuz. ailemden ya da çevremden hiç şiddet görmemiş bir bireyken fiziksel olarak bir kadından daha güçlü olmalarını hak gören birileri sebebiyle bu durumu yaşadım. suçlu; paşa oğlum her şeyi yapabilir diyen anneler mi, babasından gördüğü şiddeti yansıtan adamlar mı bilmiyorum. bildiğim tek şey var. yakmayın kadınların canlarını!
devamını gör...

bir şekilde açıköğretim fakültelerinin ikinci üniversite programları aracılığıyla düşünenlere bir tavsiye vereyim: özellikle anadolu aöf sınavlarıyla ösym sınavları çakışabiliyor. ya da final haftanızın haftasonunda bir de diğer bölümünüzün sınavlarına girmeniz gerekebiliyor. örneğin, artık anadolu üniversitesi nasıl takvim ayarlamışsa, geçen dönemin finalleri ales'e denk geliyordu.

kaydolmadan önce bunları da düşünün. şimdiki aklım olsaydı baştan hiç uğraşmazdım herhalde.
devamını gör...

boşvermişlik hissi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim