maaşlarda ciddi bir düzenlemeye gidilmesi gerekiyor. özellikle insan yazarlara iltimas geçildiğini duyuyoruz. bizim üç dört katımız maaş aldıklarını beyan ediyorlar.

oysa bu sözlükte porsuk, yılan, panda, tosbağa ve bilumum farklı evrenlerden bir sürü canlı var, onu bunu bırakın sütün kaymak tabakası bile var.

eşit muamele görmek istiyoruz.

insan yazarlar ne alıyorsa, aynısını bize de ödemek zorundasınız.

emeğimizi sömürmeyiniz rica ederim.
devamını gör...

bir şarkı dinliyordum. dinlediğim şarkının bir kısmını bağıra bağıra söylediğimi farkettiğim an dedim ki ''geçmiş olsun kızım.''
işte o kısım:

''hem aldığın hem çaldığın
helal helal sana

yok istemem diyen gönlüm
çöle bile razı şimdi''
devamını gör...

sagopa kajmerin 23 şarkıdan oluşan türkçe rap için kült olmuş albümdür.
nefis bir albümdür.
bir pesimistin gözyaşları albümüne yaklaşabilen tek sagopa albümüdür.
skitler beatler lirikler bu kadar komple bir albümü ancak sagopa kajmer yapabilirdi baştan sona dinleyince film bitirmiş gibi bir hisse kapılıyorsunuz.
albüm intromantizma şarkısı ile başlar bana müsade beyler şarkısıyla sona erer.
albümde en sevdiğim şarkı bebeğim öldü şarkısıdır.
devamını gör...

ortaokul yıllarımda cnbc-e de görmüştüm ilk defa, hoşuma gitmişti ve sürekli ona denk gelmeye çalışmıştım. sonraları tabi internetten bütün bölümleri bilgisayara indirmek suretiyle arşivime kattım. uzun yıllardır bayıla bayıla defalarca başa sara sara izlerdim bu mükemmel diziyi, gerçekten muhteşem hikayeler barından, fantastik havası tatmin edici olan, uzaya aşkı körükleyen bu dizi çok çok güzeldi. ta ki 13. doktora ve değişen senarist ekibine kadar...

aslında jodie whittaker o kadar kötü değil ancak yoldaşları çok kötü seçilmişti, ya 3 yoldaş yazacağınıza 1 yoldaş yapsaydınız adam gibi bi karakter yazsaydınız da güzel bi ikili görebilseydik keşke! neyse dediğim gibi asıl sorun jodie ve oyuncular değil aslında, senaryo ekibi. russel t. davies ve steven moffat bu dizinin temel taşlarıydı, onlarsız yazılan bir senaryodan bakalım ne çıkacak diye bekledik ve saçma sapan bi hikaye çıktı önümüze. gerçek doktor hissinden ve karakterinden uzak, bomboş bir doktor çıktı karşımıza. evet bütün doktor değişimlerinde bir kaç bölümlük bir alışma süreci olur, hem yeni doktorumuz evrene alışır, doktor karakterine alışır hem de seyirci yeni doktoru benimsemeye çalışırdı. sonunda da iki tarafta bulunan duruma alışır ve dizi tam gaz devam ederdi. ama el insaf 3 sezon oldu yahu! 3 sezondur ne jodie doktor olmaya alıştı ne seyirci yeni doktoru benimsedi ne yoldaşlar hikayeye ve doktora uyum sağlayacak sağlamlıktaydı ne de senaristler kendilerini geliştirip evrene uyum sağladı!


bir de bu eleştirilerin üzerine yeni bir şey yapma ve düşen reytingleri eski haline getirme ümidiyle timeless child mevzusu çıkarttılar ki sormayın. neymiş doktorumuz aslında bi portalın dibinde bulunan sonsuz canlanma hakkı olan bi çocukmuş da bir gallfreyli onu bulmuş da deneyler yapıp onun yaşam döngüsü yeteneğini bütün gallifreye uygulamış bilmem ne. bizim doktorumuzun sayısız hayatı varmış hepsini unutturmuşlar kendini gallifreyli sanıyormuş falan filan. bir de telafi için kaptan jack'i getirdiler ama yok be o da olmadı o bile kurtaramadı sizi.


58 yıllık muhteşem bir seriyi nasıl bok edebiliriz adlı çalışma. yeni yetme bi senarist grubu geliyor ve doktorun bütün hikayesini, dizinin evrenini mahvediyor ve yapımcı da bunu izliyor sadece. seyirci de 'ne oluyoruz abi? bu ne?' diye diye son sezonları izleyip iyice soğudu uzaklaştı evrenden.

yazık oldu benim başucu dizime, gözümün nuruna, canım doktoruma. neredesin moffat? neredesin davies? neredesiniz capaldi, smith, tennant? ah neredesiniz rose, donna, clara?
devamını gör...

o güzel yazarlar, o güzel hesaplarını silip, gittiler.
başlığın yanlışına, girdinin formata uymayanına kaldık.


dedirten yazar durumu.
devamını gör...

2012 yılına kadar hayvanların duyan, düşünen bilinçli canlılar olduğuna dair dünya genelide yapılmış çalışma sayısı 2500'den fazla.
2012 yılında cambridge declaration on consciousness ( cambridge bilinç deklarasyonu) bu alanda araştırma yapan dünyaca ünlü 16 bilim insanının imzasıyla yayınlanmıştır.
" kanıtlar, insan olmayan hayvanların bilinçli durumların nöroanatomik, nörokimyasal ve nörofizyolojik alt tabakalarına ve kasıtlı davranışlar sergileme kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor. sonuç olarak, kanıtların ağırlığı, insanların bilinci oluşturan nörolojik alt tabakalara sahip olma konusunda benzersiz olmadığını gösteriyor. tüm memeliler ve kuşlar dahil olmak üzere insan olmayan hayvanlar ve ahtapotlar dahil diğer birçok canlı da bu nörolojik substratlara sahiptir. "
deklarasyon için buradan
bu deklarasyon evrensel bilinç deklarasyonunun temelini oluşturmuştur. hayvanların duyan, düşünen bilinçli canlılar olduğunun ifade edildiği evrensel bilinç deklarasyonu 2012 yılında kabul edilmiştir.
2012'den bu yana balıklar ve arılar üzerinde yapılan araştırmalar, balıkları ve arıları yine bilinçli duyan ve düşünen hayvanlar arasına eklemiştir. yine diğer hayvanlarla ilgili benzer çalışmaların sonunda bügün tüm hayvanların bilinçli, duyan ve düşünen canlılar olduğu kabul edilmektedir.
hayvan davranışları alanında çalışmaların bilişsel ve duyusal öğrenim (cognitive& emotional learning ) alanına yoğunlaşmasında bu çalışamaların etkisi büyük olmuştur.
bugün pek çok saygın üniversite çalışmalarını hayvanlarda bilinç ve duygular konusuna yoğunlaştırmıştır.
bugünün tartışması hayvanların duyan, düşünen bilinçli canlılar olup olmadığı değil, duyan, düşünen bilinçli canlılar olan hayvanların öğrenme, sosyal kuralların oluşması, psikoloji vb alanlardaki özel etkinliğine dairdir.
devamını gör...

kutlasın bunda ne var? atatürk düşmanı insanlar onun ilan ettiği milli bayramlarda tatil yapmıyor mu?
devamını gör...

kadınları kurban ediyorsunuz zaten , bari hayvanı öldürmeseydiniz.
hayvanlar!!

bir şeyleri öldürmeden erkekliklerini yaşayamıyorlar galiba.
dostoyevski insancıklar' ı size yazdı.!
devamını gör...

yerköprü şelalesi, mut-mersin
hizliresim.com/NHTUxI
hizliresim.com/IUKUGY
devamını gör...

hiç beğenmediğim, ileri giderek burns’un neredeyse bir şarlatan olduğunu düşüneceğim (bu egosuna ve kibrine olan öfkemden ileri gelmekte), kişisel gelişimin bilimsel soslara bulandırılmış hâli olan kitap.

bilişsel davranışçı terapi, her ne kadar yeterince benimsemediğim bir yöntem olsa da, bilim dünyasında özellikle son zamanlarda yer bulabilen bir görüş. bu terapi yönteminden ziyade kitap üzerine olacak görüşlerim de zaten.

kitapta burns oldukça üstten bakan, ben bilirimci bir tavırla yaklaşmış ve hatta bana göre diğer psikoloji yaklaşımlarını da oldukça küçümsemiştir. kitapta anlattığı şeylerin doğru olduğuna okurları inandırabilmek için adeta diğer yaklaşımları göz göre göre silikleştirmiş ve en işe yarar yöntemin kendisinde olduğunu öne sürüp durmuş. ayrıca bunu egoist ve bana göre narsist bir tutumla yapmış. bu sebepten, henüz bitirememiş olsam da, aşırı itici bir kitap hâlini aldı benim için.

fakat benim bu söylediklerim kitabın işe yarar olabileceği olasılığını değiştirmiyor elbette. kitapta söylendiğine göre bireyler üzerinde oldukça olumlu etkilere neden olmuş. içerisindeki teknikler uygulanırsa bireye yardımcı olabileceğini de düşünüyorum. yalnızca yazarın tavrını, kibrini beğenmedim. her şeyi düşünceye bağlayan ve duyguları neredeyse yok sayan tutumunu beğenmedim.

beğenmediğim son nokta olarak da, kitapta anlatılanlar sanki soruna kesin çözümden ziyade, geçici bir etkiye katkı sağlayabilir diye düşündürdü bana. elbette düşüncelerimiz duygularımız üzerinde kesinlikle etkilidir ve kendi bakış açılarımızdan düşüncelerimize göre yorumlarız olayları ancak bunun değişmesi yalnızca bir kitapla olabilecek bir şey değil ve ayrıca büyük travmalarda, kötü olaylarda bu yöntemin ne denli işe yarayabilir olduğu da tartışılır. başına gelen çok kötü bir olayı nasıl bir düşünce şekliyle yaklaşırsan yaklaş yeterince iyi hâle getiremeyebilirsin.

bu sebeple hafifletici, geçici bir tedavi olabilir ancak özellikle daha ağır durumlarda kalıcı bir etkisi olabileceğine inancım yeterince yok. düşüncelerimizi değiştirerek pek çok olayı daha olumlu yönden görebilir, üzerimizdeki olumsuz etkisini azaltabiliriz ancak her olayda bunu tam olarak uygulayabileceğimizi sanmıyorum.
devamını gör...

yükseklik korkum olmasa paraşütle atlamak isterdim.
devamını gör...

şizofren insanlar kendi kendilerini gıdıklayabilirmiş.


19. fakat şizofreni hastalarının harekete geçtikleri an ile bu duruma tepki vermeleri arasında bir iletim ya da zamanlama sorunu görülür (dopamin hormonu) ve kendi kendilerini gıdıklayalabilirler.




kaynak

not : sen orada ne arıyordun da buna rastladın? "diye sormayın, bozuşuruz.
yani bozulurum, pardon.
devamını gör...

günümüzde kullanılan "lan" kelimesi aslında "oğlan"ın bozulmuş halidir. mevzubahis kelimenin zaman içindeki değişimi sırasıyla şu şekildedir:

oğlan-ulan-lan
devamını gör...

benim efendim. ailemle yaşıyorum, evlenmedim ve her şey gayet tıkırında. tutupta evlensem nasıl mı olurdu; şu odanın rahatlığı, annemin güzel yemekleri, kafama estiği gibi arkadaşlarla çıkıp gezmeler yok, üstüne de fırça yersin bir şeyi eksik yapsan, endişe yok abi kısacası. hayat böyle daha güzel, sizlere de en içten geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
devamını gör...

telefonun başında çaresiz bekliyorum,bekliyorum ama çalmacak biliyorum.. bu şarkı aslında biz sizi ararız'a itafen yazılmıştır. bunun bir başka versiyonu da,aramazsan arama iş aramazsan arama zaten merhem olmazsın sen benim kariyer hayatıma olucaktır..
devamını gör...

aşk mümkün, ihtimal var, inancımda var ama, onu yaşayabileceğim, benimle denk bir zihniyete, mantığa sahip, adaletli, ahlaklı bir insanla karşılaşma ihtimalimin çok az olduğunu düşünüyorum, kadın görünce, vücudunu incelemeyip beyni uyuşmayan, karakterini, neler yaptığını, neler yapmak istediğini, ne ile meşgul olduğunu merak eden bir erkek görmedim daha, üstelik yaz kış cem yılmazdan hallice hep simsiyah ve dümdüz giyinen bir tipim, öyle kadınsı dişi bir tarzım da yok, olabilene saygım var o ayrı, bu erkeklerin bekar kadın görünce, gözlerinin büyümesinden, sürekli lafı sevgilin varmı yalnız napıyosuna getirmesinden, gerçekten çok usandım, kendileri ilişkisi olmayınca ölecek olduğundan, herkesi öyle sanıyorlar galiba, amacı aşk olan birileriyle karşılaşmıyoruzki inancımız olsun.

edit : tanımın başında varolan umut, biraz sorgulayınca bitmiş tükenmiş *
devamını gör...

salağa su verdim, peşimden ayrılmıyor nskkd tipe bak!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

en basitinden dışarıda yapılan bir kahvaltı. eş dost ile güzel bir gün düşüncesiyle gidilip , yenilen kazıkla kalınacak eylem.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"acaba kolay yoldan nasıl para kazanırım?" sorusunun karşılığıdır. bir o kadar adaletsiz, bir o kadar rezalettir ayrıca.*

herkes influencer herkes youtuber. tayt linki fincan linki rujumu çok sormuşsunuz hemen onun linki, kahveme hindistan cevizi yağı koydum al bu da linki..
kim link istiyor bunlardan?

bakın içerik üretmek böyle bir şey değil, içerik üreticiliği hiç değil. hiç bir anlamı olmayan, katma değer üretmeden yaptığınız şeyler size niteliksiz, ergen bir takipçi kitlesi yaratır. muhtemelen askılı fotoğraflarınızla masturbasyon yapacak olan kitle. siz de influencer değil takipçi sayısı fazla olan sıradan bir salak olursunuz.

"1 günüm" diye videolar, instagram reels ler, storyler havada uçuşuyor. kimse de demiyor ki sen kimsin, senin bir gününü kim merak etsin g*tü boklu.
bu işi hakkı ile yapan influencerların giydiği hamam takunyası bile bir fotoğrafı ile yok satar, satış rekorları kırar. öyle bir hayran kitlesi vardır. yaptığı her şey trend olur.
gelmiş 1 günüm diye video yapıyor müptezel cahil.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim