bill gates'in 1 milyon kilometrekare arazi satın alması
bilgi için söylüyorum: türkiye'nin yüzölçümü 783.562 km²'dir. yani bill gates ülkemizden daha geniş topraklara sahiptir. bu yüzden bilo ağa değil de "sultan 1. bilo" desek daha iyi olur gibi... *
edit: haberde dönüşüm yanlış yapılmış galiba. suya düştü senin padişahlık hayalleri billy...
edit: haberde dönüşüm yanlış yapılmış galiba. suya düştü senin padişahlık hayalleri billy...
devamını gör...
harry potter'daki büyüler
accio isimli büyüyü çok seviyorum. hayatımda ne eksikse accio yaparak bulmaya çalışırım --> accio happiness, accio hope gibi.
devamını gör...
friedrich nietzsche
bengi dönüş kavramı yanlış anlaşılmış ve popüler felsefe tarafından çarptırılmış filozof. nietzsche’ye göre bengi dönüş, fiziğe ilişkin bir yasa olmaktan ziyade, hayatı olumlamaya ilişkin psikolojik bir çıkarımdır. ki nietzsche kendisini son psikolog olarak tanımlar. bengi dönüş tekrar ve tekrar aynı hayatı yaşadığımız ve bunun farkında olmadığımız anlamına gelmemektedir. bengi dönüş hayattaki her olgunun/eyleminin derinden ilişkili olduğunu içerimlemektedir. yani insanın hayatındaki bir anın ortaya çıkması için, bütün hayatı aynı olmalıdır. tabi dediğim üzere bu fiziksel bir yasa olmaktan ziyade, bir düşünüş biçimdir. nietzsche bengi dönüş fikri aracılığıyla, hayatınızdaki bir anı olumlamak için bütün hayatınızı olumlamanız gerektiğine işaret eder. şimdi hayatınızdaki en mutlu anınızı düşünün, o anın ortaya çıkması için bütün acıların, üzüntülerin, hayal kırkılıklarının gerçekleşmesi gerektiğini düşünün. yani o anı olumlamak için, bütün hayatınızı baştan sona olumlamanız gerekmektedir. nietzsche bengi dönüşle bize, hayatın her şeyiyle olumlanması gerektiğini ve yaşadığımız hayatı tekrar ve tekrar yaşamak istememiz gerektiğini ifade etmektedir. çünkü bundan başka bir hayatımız yok ve hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.
devamını gör...
şu anda ihtiyacınız olan buluş
migrenimi tamamen geçirebilecek herhangi bir buluş olabilir. günlerdir geçmedi kafamı duvara vuracağım artık.
devamını gör...
metot
bir amaca ulaşmak için önceden yapılmış bir plan dahilinde izlenen, tutulan yol, usul, yöntem, prosedür demektir.
devamını gör...
flörtün sevgililiğe dönmeme sebepleri
iyi kadınları kötü erkekler, iyi erkekleri de kötü kadınlar üzdü de ondan.
kimsenin kimseye verecek iyi niyeti kalmadı.
kimsenin kimseye verecek iyi niyeti kalmadı.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
biri bana düşünmemeyi öğretsin. bana ait olmayan ama yapmak zorunda olduğum sorumluluklarımı düşünmemeyi, kaygılarımı, geleceği düşünmemeyi. yoksaydıklarım, geçiştirdiklerim ya da anı kurtarmak için içime attıklarım gün yüzüne çıkıyor. sabredemiyorum, bilinçaltıma söz geçiremiyorum. rüyalarımda kavga ettiğimi, söylemeyemediklerimi haykırdığımı görmeye başladım. gün içinde olanlar gece de devam ediyor. kendi kendime elalemin iyisi sen misin, boşver, üzülme demekten yoruldum. değer verip önemsenmemekten, gözardı edilmekten yoruldum. ne umudum kaldı, ne de amacım. nasıl toparlarım, ne yaparım bilmiyorum bu kez. farelerin yürüdükleri çemberde yürüyor gibi hissediyorum kendimi. çabalıyorum ama nafile, gidebildiğim bir yer yok. sonuç yok. ne sonu ne başı var. kısır döngü benim etrafımda sanki. ne olacak böyle?
devamını gör...
öğrencilere öneriler
öyle beylik laflarına kanıp kısa periyodlara bölmeyin çalışmanızı. sınav 2,3 saatken öğrenci 30 dakikalık periyodlarla çalışıyor, çok saçma. oturun kalkana kadar test çözün, bünyeyi alıştırın.
anlamadığınız derse fazla vakit ayırıp diğer dersleri boşlamayın, konu anlatımlarına saatlerinizi harcamayın, not almak için çok kasmayın. test çözün, pratik yapın.
zaman yönetimine ağırlık verin, olabildiğince hızlı bitirmeye çalışın denemelerinizi. zaman daraldıkça stres artıyor, kalan sorular çöpe gidiyor.
anlamadığınız derse fazla vakit ayırıp diğer dersleri boşlamayın, konu anlatımlarına saatlerinizi harcamayın, not almak için çok kasmayın. test çözün, pratik yapın.
zaman yönetimine ağırlık verin, olabildiğince hızlı bitirmeye çalışın denemelerinizi. zaman daraldıkça stres artıyor, kalan sorular çöpe gidiyor.
devamını gör...
ankara
bir gün donduran bir gün kavuran, hele ilkbaharda ayarsızlıkta tavan olan şehir.
midemin ayarları off oldu gene.
sabah öğlen akşam ısı farkın bu kadar çok olmak zorunda mı?
evden hırka ile mi çıkmak zorundayım yazın bile?
az ortalama olsan sevecem seni be ankara.
ben sana uyamıyorum lütfen sen bana uy.
kaybedecen beni yoksa. terk edecem seni.
midemin ayarları off oldu gene.
sabah öğlen akşam ısı farkın bu kadar çok olmak zorunda mı?
evden hırka ile mi çıkmak zorundayım yazın bile?
az ortalama olsan sevecem seni be ankara.
ben sana uyamıyorum lütfen sen bana uy.
kaybedecen beni yoksa. terk edecem seni.
devamını gör...
oruç tutan arkadaşı görüntülü arayıp bir şeyler yeyip içmek
komiklikler şakalar..
devamını gör...
kara mizah
şu hikaye bir fikir verebilir.
bir gün bir çocuk annesine sorar;
-anne kara mizah nedir?
-şurada oturan kolsuz adamı görüyor musun? ona gidip alkış yapmasını söyle.
-ama anne. ben körüm.
-kesinlikle.
bir gün bir çocuk annesine sorar;
-anne kara mizah nedir?
-şurada oturan kolsuz adamı görüyor musun? ona gidip alkış yapmasını söyle.
-ama anne. ben körüm.
-kesinlikle.
devamını gör...
barda
dün gece izleyene dek, izlemek için geç kalmış olduğumu düşünüyordum ama izledikten sonra fikrim değişti. kendisinin adını ilk kez duyduğum lise yıllarımda izleseydim, muhtemelen büyük resmi göremeyecek ve filmin izleyiciye sorgulatmak istediği noktayı gözden kaçıracaktım: bir grup genci rehin alıp onlara saatlerce işkence yapan, şiddet uygulayan ve tecavüz eden bu adamlar bunu neden yapıyordu?
filmdeki şiddet ve tecavüz sahnelerinin ne kadar rahatsız edici olduğundan bahsetmiş birçok kişi. evet, film bu açıdan rahatsız edici çünkü anlattığı şeylerin bizzat gerçek hayattaki karşılıkları rahatsız edici zaten. siz görseniz de görmeseniz de ülkenin, dünyanın bir sürü yerinde aynı anda bunlar yaşanıyor. ben bu satırları yazarken de yaşanıyor. olanı yansıttığı için bir filme rahatsız edici diyemeyiz; filmde anlatılanlar rahatsız edicidir, ve bu anlatımın sebebi de izleyenler olarak bize "neden?" sorgusunu yaptırmak ve bizi "nasıl?" diye düşünmeye teşvik etmektir. bazı filmler amaçlarının bu olduğunu söylese de şiddeti sorgulatmaktan ziyade bize sadece izletirler, hatta buna meyilli olan izleyicileri özendirebilirler belki de. ama "barda"nın böyle bir film olduğunu düşünmüyorum. aksine, içinde suç potansiyeli barındıran insanlara caydırıcı mesajlar verdiğini ve "böyle suçlar neden işleniyor, bu insanlar neden böyle yapıyor?" şeklinde sorgulara ittiğini düşünüyorum.
selim ve çetesinin, servisi biten bir bara girip bira istediği anda, aslında "neden?" sorusunun cevabı kendini yavaştan belli etmeye başlıyor: bu insanlar servisin bitmediği hiçbir koşulda böyle bir barda yiyip içemezler, çünkü kapıdan bile içeri alınmazlar en başında. öte yandan, hayatlarının en korkunç gecesini yaşatacakları o bir avuç genç, değil o barda kabul görmek, servis bittikten sonra bile orada istedikleri kadar takılma ayrıcalığına layık görülmüş bu sistem tarafından. selim ise bu sistem için bir paçavra. hiçbir zaman onların girebildiği mekanlara giremeyecek, onlar gibi giyinemeyecek, onlar gibi kabul görmeyecek ve onlar gibi kız arkadaşları olmayacak. bu iki sınıf arasındaki devasa fark, selim gibilerin yaşadığı dışlanmışlığın, tüm bu ayrıcalıkları avcunun içinde tutan kesime karşı duydukları kudurmuş bir öfkeye dönüşmesine zemin hazırlıyor. öfke nefrete, nefret de şiddete dönüşüyor. kendinde, bu ayrıcalıklara sahip olarak evren tarafından "kayrılmış" insanları tartaklamayı, onlara tecavüz etmeyi ya da onları dövmeyi, öldürmeyi hak görüyor. dolayısıyla bu onun için bir suç bile değil. kurallara uyduğu takdirde asla sahip olamayacağı birtakım ayrıcalıklara, kısa bir süreliğine de olsa teklifsizce sahip olmak onun için. bir erk meselesi. kıt kanaat yaşadığı, itibarının olmadığı, yokluk içinde geçen bir hayatta, başkaları gibi olma çabası. kendisini asla "buyrun, hoş geldiniz" diye karşılamayacak bir bara girmek, parasının asla yetmeyeceği bir şişe viskiyi kafasına dikmek, kendisini normalde asla kabul etmeyecek ve sevmeyecek bir kadına tecavüz etmek. tüm bunlara sahip olan erkek arkadaşlarına saatlerce işkence etmek. selim gibi birinin gözünde tüm bunlar, kendisine yapıldığına inandığı haksızlığın telafisi. işte bu yüzden dünyada milyonlarca selim var ve aradaki bu sınıf ve refah farkı, gelir eşitsizliği, eğitimsizlik, imkansızlık varlığını koruduğu müddetçe de çoğalacaklar.
bu mesajı olanca çıplaklığıyla perdeye aktarmış bir filme "çok fazla şiddet sahnesi var, özendiriyor, rahatsız ediyor" demek de iş değildir benim düşünceme göre.
filmdeki şiddet ve tecavüz sahnelerinin ne kadar rahatsız edici olduğundan bahsetmiş birçok kişi. evet, film bu açıdan rahatsız edici çünkü anlattığı şeylerin bizzat gerçek hayattaki karşılıkları rahatsız edici zaten. siz görseniz de görmeseniz de ülkenin, dünyanın bir sürü yerinde aynı anda bunlar yaşanıyor. ben bu satırları yazarken de yaşanıyor. olanı yansıttığı için bir filme rahatsız edici diyemeyiz; filmde anlatılanlar rahatsız edicidir, ve bu anlatımın sebebi de izleyenler olarak bize "neden?" sorgusunu yaptırmak ve bizi "nasıl?" diye düşünmeye teşvik etmektir. bazı filmler amaçlarının bu olduğunu söylese de şiddeti sorgulatmaktan ziyade bize sadece izletirler, hatta buna meyilli olan izleyicileri özendirebilirler belki de. ama "barda"nın böyle bir film olduğunu düşünmüyorum. aksine, içinde suç potansiyeli barındıran insanlara caydırıcı mesajlar verdiğini ve "böyle suçlar neden işleniyor, bu insanlar neden böyle yapıyor?" şeklinde sorgulara ittiğini düşünüyorum.
selim ve çetesinin, servisi biten bir bara girip bira istediği anda, aslında "neden?" sorusunun cevabı kendini yavaştan belli etmeye başlıyor: bu insanlar servisin bitmediği hiçbir koşulda böyle bir barda yiyip içemezler, çünkü kapıdan bile içeri alınmazlar en başında. öte yandan, hayatlarının en korkunç gecesini yaşatacakları o bir avuç genç, değil o barda kabul görmek, servis bittikten sonra bile orada istedikleri kadar takılma ayrıcalığına layık görülmüş bu sistem tarafından. selim ise bu sistem için bir paçavra. hiçbir zaman onların girebildiği mekanlara giremeyecek, onlar gibi giyinemeyecek, onlar gibi kabul görmeyecek ve onlar gibi kız arkadaşları olmayacak. bu iki sınıf arasındaki devasa fark, selim gibilerin yaşadığı dışlanmışlığın, tüm bu ayrıcalıkları avcunun içinde tutan kesime karşı duydukları kudurmuş bir öfkeye dönüşmesine zemin hazırlıyor. öfke nefrete, nefret de şiddete dönüşüyor. kendinde, bu ayrıcalıklara sahip olarak evren tarafından "kayrılmış" insanları tartaklamayı, onlara tecavüz etmeyi ya da onları dövmeyi, öldürmeyi hak görüyor. dolayısıyla bu onun için bir suç bile değil. kurallara uyduğu takdirde asla sahip olamayacağı birtakım ayrıcalıklara, kısa bir süreliğine de olsa teklifsizce sahip olmak onun için. bir erk meselesi. kıt kanaat yaşadığı, itibarının olmadığı, yokluk içinde geçen bir hayatta, başkaları gibi olma çabası. kendisini asla "buyrun, hoş geldiniz" diye karşılamayacak bir bara girmek, parasının asla yetmeyeceği bir şişe viskiyi kafasına dikmek, kendisini normalde asla kabul etmeyecek ve sevmeyecek bir kadına tecavüz etmek. tüm bunlara sahip olan erkek arkadaşlarına saatlerce işkence etmek. selim gibi birinin gözünde tüm bunlar, kendisine yapıldığına inandığı haksızlığın telafisi. işte bu yüzden dünyada milyonlarca selim var ve aradaki bu sınıf ve refah farkı, gelir eşitsizliği, eğitimsizlik, imkansızlık varlığını koruduğu müddetçe de çoğalacaklar.
bu mesajı olanca çıplaklığıyla perdeye aktarmış bir filme "çok fazla şiddet sahnesi var, özendiriyor, rahatsız ediyor" demek de iş değildir benim düşünceme göre.
devamını gör...
korkusuz korkak
mesela yani.
bu herifi de hiç sevmem.
otobüsün olayım mülayim.
bu herifi de hiç sevmem.
otobüsün olayım mülayim.
devamını gör...
bazı kadınların çok güzel olması
maşallah der kenara çekilirim. ne yapalım yani. herkesin güzelliği farklıdır, görmek isteyene tabi.
devamını gör...
kutsala saygı duymanın saçmalık olması
aslında kutsala değil, onu kutsal kabul eden insanın fikrine saygı duyuyorsun. insana saygı.. özeti bu aslında.
devamını gör...
efkar
arapça kökenli bir kelime olup, fikirleri ifade etmektedir. bir insanın efkarlı olması, kafasında dolanan fikirleri/düşünceleri arasında kaybolduğunu ve ne yapacağını bilemediğini temsil eder. sonuç olarak kendinizi bir meyhanede bulmanız muhtemeldir.
devamını gör...
kafa sözlük
yeni üye olduğum sözlük. içeriği, söylemleri umut verici. umarım bu şekilde ilerler, sevdim sizi :)
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
bismillah diyip kurdeleyi kesseydik.
ahh çok heyecanlı.
denildiği gibi sovyet ezgileriyle başlamıştır.
ahh çok heyecanlı.
denildiği gibi sovyet ezgileriyle başlamıştır.
devamını gör...