bilinmeyen bir kadının mektubu
          stefan zweig'ın ölümsüz bir eseri olan, aşkın tek taraflı oluşunu ve aşkı için elinden ne geliyorsa yapacak olan bir kadının çaresizce hayattan kopuşunu anlatıyor.
 
"sana, beni asla tanımamış olan sana."
diye bir hitapla başlayan mektup sizce de çok derin anlamlar içermiyor mu?
her kelimesinde bile yürek burkan acı dolu haykırışlar, aşkı için canından vazgeçecek olan bir kadın, ama sevdiği adamın ondan hiç haberinin olmayışı - ya da adamın o kadar umursamaz ve çevresine dikkat etmemesi - ...
insan okuduğu zaman gerçekten şu anki zamanda böylesine derinden sevecek olan ve canından bile vazgeçecek hale gelen bir kadının aşkı gerçek olabilir mi diye düşündürtmüyor değil.
genel olarak insana böyle bir aşk var mı diye düşündürüyor kitap. halbuki aslında ne kadar ütopik gibi görünse de - mükemmel ve olağandışı - çoğu insanın hayalinde canlandırabileceği aşk ancak böyle olabilir. tabii her insanın hayalinde çok farklı aşk tasvirleri olabilir.
ama genel olarak çoğumuz olağandışı hayaller kurmuyoruz değil. böylesine derinden ve mükemmel bir aşk nasıl olur da bir bilinmezlik içinde kaybolabilir?
yeri geliyor insan okuduğunda keşke bu kadar sevmese diyor. yeri geliyor keşke adam da karşılık verseymiş bu aşka diyor. ve yeri geliyor böylesine derinden gelen bir aşkı, hiç umursamaz ve önemsemez bir insan hak edemez diyor.
okuduğunuz zaman inanın, imkansız ve bilinmezlik içinde kaybolup gidiyorsunuz.
stefan zweig'ın en sevdiğim eserlerinden birisidir. ve sürekli tekrar okur dururum. bu eseriyle stefan zweig, insan psikolojisinin derinlemesine inerek bir çığır açmış diyebilirim. hem de kendisinin bir erkek olarak bu kadar kadın psikolojisini derinlemesine inceleyip, yazması benim için oldukça büyük bir mutluluk.
son olarak güzel bir alıntıyla bitirmek isterim.
kimdim ki ben senin gözünde? yüzlercesi arasından sadece birisi, sonrasız sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası.
      
  "sana, beni asla tanımamış olan sana."
her kelimesinde bile yürek burkan acı dolu haykırışlar, aşkı için canından vazgeçecek olan bir kadın, ama sevdiği adamın ondan hiç haberinin olmayışı - ya da adamın o kadar umursamaz ve çevresine dikkat etmemesi - ...
insan okuduğu zaman gerçekten şu anki zamanda böylesine derinden sevecek olan ve canından bile vazgeçecek hale gelen bir kadının aşkı gerçek olabilir mi diye düşündürtmüyor değil.
genel olarak insana böyle bir aşk var mı diye düşündürüyor kitap. halbuki aslında ne kadar ütopik gibi görünse de - mükemmel ve olağandışı - çoğu insanın hayalinde canlandırabileceği aşk ancak böyle olabilir. tabii her insanın hayalinde çok farklı aşk tasvirleri olabilir.
ama genel olarak çoğumuz olağandışı hayaller kurmuyoruz değil. böylesine derinden ve mükemmel bir aşk nasıl olur da bir bilinmezlik içinde kaybolabilir?
yeri geliyor insan okuduğunda keşke bu kadar sevmese diyor. yeri geliyor keşke adam da karşılık verseymiş bu aşka diyor. ve yeri geliyor böylesine derinden gelen bir aşkı, hiç umursamaz ve önemsemez bir insan hak edemez diyor.
okuduğunuz zaman inanın, imkansız ve bilinmezlik içinde kaybolup gidiyorsunuz.
stefan zweig'ın en sevdiğim eserlerinden birisidir. ve sürekli tekrar okur dururum. bu eseriyle stefan zweig, insan psikolojisinin derinlemesine inerek bir çığır açmış diyebilirim. hem de kendisinin bir erkek olarak bu kadar kadın psikolojisini derinlemesine inceleyip, yazması benim için oldukça büyük bir mutluluk.
son olarak güzel bir alıntıyla bitirmek isterim.
kimdim ki ben senin gözünde? yüzlercesi arasından sadece birisi, sonrasız sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası.
devamını gör...
nasa'nın 2020 yılına ait en iyi dünya fotoğrafları
devamını gör...
hiç gelmeyecek birini özlemek
          hiç gelmeyeceğini bile bile özlemektir. en saf en masum özlemdir bir arayışın yoktur kendi halinde özlersin.
kimsenin haberi yoktur olmasına da gerek yoktur sen tebessümle gözyaşıyla özlersin.
ona çok yakın aynı zaman da çok uzak olursun.
saçlarını okşarsın haberi olmaz. kıyafetin çok yakışmış dersin haberi olmaz. hasta olur geçmiş olsun dersin haberi hiç olmaz.
özleyin yahu bedava işte garip duygu tadına bakın.
  kimsenin haberi yoktur olmasına da gerek yoktur sen tebessümle gözyaşıyla özlersin.
ona çok yakın aynı zaman da çok uzak olursun.
saçlarını okşarsın haberi olmaz. kıyafetin çok yakışmış dersin haberi olmaz. hasta olur geçmiş olsun dersin haberi hiç olmaz.
özleyin yahu bedava işte garip duygu tadına bakın.
devamını gör...
sabahın erken saatlerinde duyulan kumru sesi
          herkesin muhakkak bir kere duyduğu sestir. ayrıca sabah melodisi gibi kulaklar bir süre sonra onu arar.
      
  devamını gör...
doğum günü kutlaması istemeyen insan
          benim tam zıttım olan insandır*. doğum günüme yaklaşık 1 hafta kaldı diye yakınlarımı darlıyorum hatta onlar beni bildikleri için kendileri demeye başladılar bile*. genelde özel günlere anlam yüklemeyi sevmeyen ya da o günlere ait kötü anıları olan insanlar istemiyorlar herhangi bir kutlama yapmayı. dediğim gibi bu konuda benim tam zıttım olsalar da yadırgamamak lazım yani haklı sebepleri vardır eminim ki.
      
  devamını gör...
evde yalnızken yiyişmenin ötesine geçebilmek
          mahmut'a mart kedileri gibi bir şey olmuş. soğuk su döken komşu da şimdi camda belirdi... 
üşütme mahmut.*
  üşütme mahmut.*
devamını gör...
yazarların hemencecik de birbirlerini sevmeleri
          bazı yazarların tanımlarında ve sohbetinde çok farklı güzel bir enerji var, o enerji insanı kendine çekiyor. *
      
  devamını gör...
erkek cinayetleri
          sürekli kadın cinayetlerinden bahsedip, erkek cinayetlerine ve sorunlarına gözünü kapalı tutan çifte standart düşkünü iki yüzlülere hatırlatılması gerekendir.
şiddete "cinsiyet" odaklı yaklaşan dangalaklar yuzune bu ulke hep geri kalacak. ne hikmet ise medya denen maymun hiç bu haberleri baş sayfa haberi yapmaz ve hiçbir zaman tartışılmaz.
sadece birkaçını hatırlatalım yoksa sabaha kadar yaz bitmez.
sevgilisiyle kocasını öldüren kadın :
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
kocasını pompalı tufekle öldüren kadın :
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
aldatma tartışmasında kocasını öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
uşak'ta kan donduran olay... uyuyan kocasını baltayla öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
tartıştığı kocasını bıçakla öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
  şiddete "cinsiyet" odaklı yaklaşan dangalaklar yuzune bu ulke hep geri kalacak. ne hikmet ise medya denen maymun hiç bu haberleri baş sayfa haberi yapmaz ve hiçbir zaman tartışılmaz.
sadece birkaçını hatırlatalım yoksa sabaha kadar yaz bitmez.
sevgilisiyle kocasını öldüren kadın :
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
kocasını pompalı tufekle öldüren kadın :
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
aldatma tartışmasında kocasını öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
uşak'ta kan donduran olay... uyuyan kocasını baltayla öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
tartıştığı kocasını bıçakla öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
devamını gör...
tüm şehir aynı apartmanda yaşıyor
          alaska’da bulunan 218 nüfuslu whittier kentinde herkes, 1950 yılında kışla olarak inşa edilen bir binada yaşıyor.
aşırı soğuk havası nedeniyle yaşamın bir hayli zor olduğu alaska’da bulunan whittier kentinde insanlar normal şehir yaşantısından farklı bir hayat sürüyor.
1950 yılında kışla olarak inşa edilen begich tower adlı 14 katlı binada yaşayan şehir sakinleri hayatlarını bir çatı altında devam ettiriyor.
öğrenciler bölgede kurulan okula yapılan tüneller vasıtasıyla gidiyor ve soğuk kış günlerinde sıkıntı yaşamaktan kurtuluyor.
bu kentte spor salonları ve parklarda kapalı alanlarda bulunuyor.

düşünsenize alt kat'ta marketiniz üst kat'ta kuaförünüz.. yan daire'ye evrak işi için giriyorsunuz.bütün işlerinizi asansör ve merdivenle hallediyorsunuz.
  aşırı soğuk havası nedeniyle yaşamın bir hayli zor olduğu alaska’da bulunan whittier kentinde insanlar normal şehir yaşantısından farklı bir hayat sürüyor.
1950 yılında kışla olarak inşa edilen begich tower adlı 14 katlı binada yaşayan şehir sakinleri hayatlarını bir çatı altında devam ettiriyor.
öğrenciler bölgede kurulan okula yapılan tüneller vasıtasıyla gidiyor ve soğuk kış günlerinde sıkıntı yaşamaktan kurtuluyor.
bu kentte spor salonları ve parklarda kapalı alanlarda bulunuyor.

düşünsenize alt kat'ta marketiniz üst kat'ta kuaförünüz.. yan daire'ye evrak işi için giriyorsunuz.bütün işlerinizi asansör ve merdivenle hallediyorsunuz.
devamını gör...
pandeminin tek kelimelik özeti
          sıkışmışlık.
      
  devamını gör...
çin'in yapay güneşi çalıştırması
          xinhua ajansının haberine göre,çin ulusal nükleer kurumu (ccnc), çin'in en büyük ve gelişmiş nükleer füzyon deneysel araştırma cihazı hl_2m tokamak'ın, hidrojen ve ağır hidrojen gazlarını kullanarak güneş'te meydana gelen doğal tepkimelerin benzerlerini elde etmek için tasarladığını açıkladı.
bilim insanlarının güçlü bir temiz enerji kaynağının kilidini açma potansiyeline sahip olduğunu ümit ettiği hl-2m tokamak'ın başarıyla çalıştırıldığı belirtildi.buradan
  bilim insanlarının güçlü bir temiz enerji kaynağının kilidini açma potansiyeline sahip olduğunu ümit ettiği hl-2m tokamak'ın başarıyla çalıştırıldığı belirtildi.buradan
devamını gör...
neden yapıldığı anlaşılamayan şeyler
          saat şu an 3 buçuk, sabaha karşı..
sitede herkes kafasına göre mutlu mesut yazıyor çiziyor, kafalar güzel, umutlar baki, hayaller gerçekten daha güzel..
benim payıma düşen ise sözlüğün belki de, hadi belkisi de yok ; en entel kadın yazarı meja hanım ile demet akalın'ın eyalet büyüklüğündeki ayaklarını konuşmak, anekdotlar anlatmak, hunharca gülmek...
ikimiz için de çok üzgünüm, ikimiz için de çok şaşkınım..
(bkz: niye yapıyoruz lan biz böyle bir şey)
(bkz: aklım felan hep iptal)
  sitede herkes kafasına göre mutlu mesut yazıyor çiziyor, kafalar güzel, umutlar baki, hayaller gerçekten daha güzel..
benim payıma düşen ise sözlüğün belki de, hadi belkisi de yok ; en entel kadın yazarı meja hanım ile demet akalın'ın eyalet büyüklüğündeki ayaklarını konuşmak, anekdotlar anlatmak, hunharca gülmek...
ikimiz için de çok üzgünüm, ikimiz için de çok şaşkınım..
(bkz: niye yapıyoruz lan biz böyle bir şey)
(bkz: aklım felan hep iptal)
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
          her hafta farklı konseptiyle bana kendimi, bize kendimizi ifade edebilme fırsatını sunan bengaripsengüzeldünyaumutluya, bu konseptleri yaşanabilir, yaşatılabilir kılan tüm kafa sözlük ekibine, gerek yorumları gerek nickaltı iltifatlarıyla gecemizi müstesna kılan tüm kafa sözlük camiasına teşekkürü borç bilirim. 
canım memlekette elimizde kalan ufak tefek mutluluk kırıntılarıyla hayatımızı yaşanılabilir kılmak, bazen ahmed arif'e bazen nazım hikmet'e hepsinden öte türk halkına, türk gençliğine ve yarınlarımıza büyük bir umut beslemiş olan mustafa kemal'e borcumuzdur. ne güzel borç ne güzel sorumluluk...
  canım memlekette elimizde kalan ufak tefek mutluluk kırıntılarıyla hayatımızı yaşanılabilir kılmak, bazen ahmed arif'e bazen nazım hikmet'e hepsinden öte türk halkına, türk gençliğine ve yarınlarımıza büyük bir umut beslemiş olan mustafa kemal'e borcumuzdur. ne güzel borç ne güzel sorumluluk...
devamını gör...
konuşmakta kararsız kaldığın biriyle konuşur musun sorunsalı
          tereddütte bırakan şeyden hayır gelmez.
      
  devamını gör...
cahilim demenin alternatif yolları
          ''devletimiz ne yapıyorsa bir bildiği vardır''
''bizim aklımız ona yetmez''
  ''bizim aklımız ona yetmez''
devamını gör...
salomi
          lizeta kalimeri ve sokratis malamas düetidir.  italyan ressam bernardino luini’nin rönesans döneminde oldukça popüler olan tablosu prenses salome ve vaftiz yuhanna’nın hikayesindeki salome, bu şarkıda anlatılıyor. 
sanırım ilk 2017 yılında dinlemiştim. yılını biliyorum çünkü lise sona gidiyordum ve hoşlandığım çocuk ne dinlediğimi sorduğunda onunla bu şarkıyı paylaşacağım için sevinmiştim biraz. dinlemiş midir bilmiyorum ama bu şarkının beni o zamanlara götürmesinin nedenlerinden biri de bu sanırım. herhangi bir neden olmasa bile, tek kelime yunanca bilmiyorsanız dahi, acıyı insana öyle bir işliyor ki, müzik evrenseldir lafının kanıtı nitelikle resmen.
her ne kadar şu hayatta en sevdiğim ve benimsediğim şarkılardan biri de olsa ve acıklı şeyler dinlemek çok hoşuma gitse de , bu şarkıyı dinlemek çok ağır geliyor bazen.
  sanırım ilk 2017 yılında dinlemiştim. yılını biliyorum çünkü lise sona gidiyordum ve hoşlandığım çocuk ne dinlediğimi sorduğunda onunla bu şarkıyı paylaşacağım için sevinmiştim biraz. dinlemiş midir bilmiyorum ama bu şarkının beni o zamanlara götürmesinin nedenlerinden biri de bu sanırım. herhangi bir neden olmasa bile, tek kelime yunanca bilmiyorsanız dahi, acıyı insana öyle bir işliyor ki, müzik evrenseldir lafının kanıtı nitelikle resmen.
her ne kadar şu hayatta en sevdiğim ve benimsediğim şarkılardan biri de olsa ve acıklı şeyler dinlemek çok hoşuma gitse de , bu şarkıyı dinlemek çok ağır geliyor bazen.
devamını gör...
2023 seçimlerini yine erdoğan'ın kazanacağı gerçeği
          ya siz başka evrende mi yaşıyorsunuz? hadi hiç esnafla muhabbet etmediniz. ya eşiniz dostunuz da mı yoktu akpli? onların bile oy vermeyeceğim dediğini duymuyor musunuz? 
bir de yazmış dış politikayı iyi yönetiyor. ulan hangi dış politika? 1 tane destekçi ülken yok. mısır bile atar gider yapıyor. amerika kara sınırına yığmış 800 tane tank. sesin çıkmıyor.
hata da bende kendi kendimi sinirlendiriyorum. bir aktrolle cevap veriyorum.
  bir de yazmış dış politikayı iyi yönetiyor. ulan hangi dış politika? 1 tane destekçi ülken yok. mısır bile atar gider yapıyor. amerika kara sınırına yığmış 800 tane tank. sesin çıkmıyor.
hata da bende kendi kendimi sinirlendiriyorum. bir aktrolle cevap veriyorum.
devamını gör...
artık benim geleceğe dair umudum yok hayalim yok beklentim yok
          aklıma nazım üstadın şu sözünü getirdi:
"ölüyor insanlarımız - ne kadar çok öyle genç
ve fütürsuz.
halbuki ne çok haketmişlerdi
yaşamayı..."
  "ölüyor insanlarımız - ne kadar çok öyle genç
ve fütürsuz.
halbuki ne çok haketmişlerdi
yaşamayı..."
devamını gör...
geceye bir nihal atsız şiiri bırak
          ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
  bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
devamını gör...
