gerçekten çok sayıda yardıma ihtiyacı olan çocuk ve köy okulu var bu çağrıya sessiz kalmayız.

sözlük yönetimi biz her türlü desteğe hazırız.
devamını gör...

beklenti.
devamını gör...

ana malzemesi irmik olan şerbetli bir tatlı. kabaca; yoğurt, irmik, kabartma tozu vs. bu malzemeler bir tepsiye aktarılıp fırına veriliyor. sonra da şerbet dökülüp servise hazır hale getiriliyor. buraya kadar her şey normal. sıradan basit bir tatlı gibi görünüyor.

fakat bu tatlıyı doğru dürüst yapabilen tatlıcı neredeyse yok gibi. farklı şehirlerde farklı birçok tatlıcıda denedim. ama yok arkadaş!
nasıl beceriyorlar anlamıyorum. kimi tarçınlı yapıyor, kimisinden yumurta tadı geliyor, kimisinden de hindistan cevizi tadı geliyor.
yahu kardeşim şambalide tarçının işi ne?
madem kıvamı tutturabiliyorsun yapsana insan gibi.

ankara'da kocatepe camii'nin yakınlarında bir seyyardan almıştım en son. güzeldi. sonrası yok ama. daha da iyisine rastlamadım.

tabi her şey yerinde güzel. izmir'de kemeraltında meşhur hisarönü şambalicisi en iyi yapan yerlerdenmiş.
bu arada izmir şambalisi'nin coğrafi işaret olarak tescili de var, belirtelim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
buradan ve buradan
son olarak varsa istanbul'da bildiğiniz bir yer paylaşırsanız güzel olur.
devamını gör...

mor kurdele ile fiyonk yapılmış, kese kağıdına sarılmış,pembe şeritler ile süslenip, fosforlu kağıda not düşülmüş 1 kiloluk bergamot çay.

hayatımda aldığım en manidar hediye. yıllar sonra bana çayı sevdirdi çünkü. bana 1 kiloluk bergamot çay alanın 40 yıl hatrı vardır ben de.

içiyorum her gece
her gece başka bir aroma
içiyorum gönlümce
hayat güzel bergamot çayla.
devamını gör...

malum rozetlerin en ucuzu 500 gayme.
bizleri köle olarak değilse bile "yaz-üle" olarak kullanan yüce yoldaş'tan bu emekçi çalışanlarına vermediği ssk ödemelerinin yerine en azından herkese bir rozet alacak kadar kafa store kredisi açması talebimizi iletiriz.
---------
sinkafa hep karşıyız.
biz kafsözün harcıyız.
bize yazar'sın derler.
bak sözlüğün marşıyız.
---------
rozet alalım yeter.
vallah çaylaklık beter.
yoldaş bizi sevirsen ?
yoksam çekeriz eter.
---------
tüm yazarlar favlasın
modların gözü cavlasın
bu entry'yi görmeyen
papağan gibi havlasın.
---------
"kafsözyazkorder"
(kafa sözlük yazarları koruma derneği) *
devamını gör...

yazın beni en başa 39 numara ile potatosfer kızan diye.
devamını gör...

geceleri herkes uyurken camdan boş sokağa bakarken. o sarı sokak lambası yer yer yanıp söner falan. inanılmaz derecede yalnız ve kötü hissederim.
devamını gör...

o kadar da pahalı değil, zaten indirimdeydi.
kendime en çok söylediğim yalan olur kendisi.
devamını gör...

(bkz: z kuşağı) başlığıyla birleştirilmesi gereken başlık.
devamını gör...

hayat beni senin gittiğin gün büyüttü! kolumu kanadımı koparıp savurdu kayalardan aşağı, uçamadım... çarpa çarpa düştüm uçurumdan, tutunacak bir dal bulamadım...
en diplere en diplere...
sonra bir bir gitti herkes.
bir bir bıraktı beni.
ben de gitmeye kalktım yapamadım.

zaten kim gelirse gelsin ruhumun soğukluğunu ısıtamaz ki!
yüreğimin kırıkları batar, yakar canlarını...
sonra yine giderler...
kimse gelmese. yalnız 'sen'...
yalnız 'sen' sorsan yine 'nasılsın küçük muhalefet?' diye.
söz bu sefer her şey kabul.
başımı hafifçe sallayıp onaylayacağım sizi her ne dediyseniz.
hele ki babama hiç ses çıkarmayacağım.
sen demiştin ya hani hep kulaklarımda 'onun hiç kimsesi olmamış bebekken kimsesiz kalmış, ondan bu sevmeyi bilmeyişleri biraz anlamaya çalış' diye.
şimdi o kadar iyi anlıyorum ki.
yaşın kaç olursa olsun kimsesiz kaldıysan sevmeyi bilsen bile unutuyorsun.
içinden ruhunu çekip alıyorlar biliyor musun?

asıl biz bilmiyormuşuz, ben bilmiyormuşum sevmeyi hem.
saf, katıksız sevgiyi görememek, bilememek değil midir hem?
işte senden sonra bir bir gitti herkes...
babam bile...
sevmeyi öğrenmiştim halbuki artık.
senin dediğin gibi önce kendimden başlamıştım hemde.
şimdide sevilmeyi unuttum sanırım.
nasıl bir duyguydu hatırlamıyorum biliyor musun?
can kırıklarıma takılıp düşenler kaçarken bir iki söz mırıldandı ama duvarlarımın yüksekliğinden onları pek duyamadım, anlayamadım.

örme şu duvarları demiştin bana başımı okşarken - hani sokaktaki bir çocukla kavga etmiştim daha doğrusu eşek herif beni dövmüştü de sen ağzımdan laf almaya çalışırken ben herkese nefretle bakıyordum ama ağzımdan tek bir kelime çıkmıyordu ya- işte o gün. işte o gün 'yapma böyle banum aç yaralarını, gizleme dur bakayım, merhem olayım' demiştin. açmamıştım, anlatmamıştım, itmiştim seni bile...

hele şimdi gör bir de sen beni, yaralarımı bırak sormayı varlığını bile bana hatırlatanlar en büyük düşmanım oluyor.
duvarlarım arşı alemden görülüyor.

yaralarıma çomak sokup sonra da neden duvar örüyorsun diyorlar artık biliyor musun abi?
kimse senin gibi şefkatle yaklaşmıyor artık.
kimse senin yaptığın gibi yaralarımı pansuman etmiyor daha çok kanatıyor içten içe.
sahi neden insanlar bu kadar acımasız?
neden bu kadar merhametten uzak ve sevmeyi bilmiyor?
mesela ben neden kimseye açamıyorum yüreğimi sana açtığım gibi?
neden korkuyorum bu kadar yaşamaktan?
'minik kablumbağa olma yolunda ilerliyorsun' demiştin ya hani bana bir de şimdi görsen.
o neşeli, sevimli, korkusuz, gülüşünü senden almış minik kablumbağa kocaman bir insan savara dönüştü.

evet, çok güçlü bir insana dönüştüm ama içim o kadar yalnız ki. içim içime baktıkça küçücük kalıyor...
ne anlatıyorum ben yahu?
canım acıyor yine..
ondan ne dediğimi bilmiyorum..
hayatta ki ilk vurgunum senin gidişin biliyorsun.
ilk tepe taklak oluşum. o yaşıma kadar hep çocuk kalmışım, senin gözetiminde, senin yönlendirme benim kabul etmeyiş karşı çıkış asilik yapış ama yine içten içe sana hayranlıklarımla geçirmişim hayatımı.
en yakınım, en sevdiğim, beni duymadan bile anlayan tek insan olmuştun..

son günleri hatırlıyor musun?
beni zorla yanına getirtmiştin.
başka bir şehirdeydim ve seni aradım 'ben yalova'ya geçiyorum' diye halbuki 2 hafta sonra stajım başlayacaktı senin yanında. 'olur mu canım? önce buraya gel sonra bir haftasonu beraber geçeriz yalova ya' dedin. 'yahu ben kaan'ı özledim* kaç ay oldu görmedim' dedim. 'iyi sen bilirsin peki' dedin buruk bir sesle içime işledi o ses biliyor musun? .
yalova'ya almış olduğum bileti istanbul olarak değiştirdim sonra.
hayatımda ilk defa muhalefet olmadım o gün, ilk defa akışına bıraktım.
ertesi gün c. tesi aradım seni 'ben geliyorum. beni otogardan alır mısın? ' diye.
sesin şen şakrak ama hala bir gariplik var.
aldın beni otogardan bir gece önce gece yarılarına kadar çalışmış, yorulmuş yorgunluktan sözlerin bile sayıyla çıkıyordu ağzından. bir tuhaflık vardı sen değildin sanki gözlerimin içine bakan.
yorgun, bitkin, tutuk...
yeni bir iş kuruyordun ondan gece yarılarına kadar çalışıyor haftasonları bile eve gelmiyordun.
iki gün önce ablamı arayıp 'bu pazar planım var. haftaya pazar alış verişe çıkalım üstüme başıma giyecek bir şeyler alalım iyice kılıksız bir şeye dönüştüm. işler yoluna giriyor artık biraz zaman ayıracağım kendime daha az çalışıp daha çok gezeceğim' demişsin.

eve geçtik. tvde barış akarsu haberleri ona üzüldük. kaza geçirmiş gencecik nasıl yandı yüreğimiz. organ bağışı konuşuldu haberlerde henüz ölmemişti barış ama durumu iyi değildi ve organ bağışı üzerine ailesi bir şeyler söylüyordu hatırlamıyorum şuan. bizi dürttün ve ben ölürsem benim organlarımı bağışlayın dedin. 'allah korusun' dedik. korur muydu? *

gece beraber yattık. bana 'bilal'e* 5 lira borcum vardı onu vermeye uğradım. senin yanına gelmeden' dedin. 'neden ki?' dedim bende 'bilallere zaten gideceğiz p. tesi. hem ne gerek var eniştemin yanına gittin? eve gidecektik onun için gidince adam şaşırmıştır' dedim. 'öyle oldu zaten' dedin 'ne bileyim içimden öyle yapmak geldi, üzerimde kalmasın bugün varız yarın yok' dedin. eskisi gibi konuşa konuşa uyuduk. bir yandan radyonda çalan müzik.
hep dinlerdin zaten kendimi bildim bileli.
senin sayende benim yaşımda insanların bilemeyeceği şarkıları biliyor ve seviyordum.

1 temmuz pazar. sabah erken kalktın arkadaşlarınla denize gittin.
gidiş o gidiş...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

gülüşüm, sevişim, hüznüm, özlemim hep sen...
peki ya yine gelsen? *
devamını gör...

isveççe bir kelimedir. kişilerin komşularının veya hiç tanımadığı insanların bahçelerine girip meyve çalmasına denmektedir.
-genel olarak yol üstünde ya da köye gidildiği zaman yapılan eylemlerdir.
devamını gör...

öksürsek beğeni alıyor, cihaz çöktü arkadaşlar sağolun.
devamını gör...

seni seveni zehir olsa yut, seni sevmeyeni, bal olsa da unut. demiş mevlana çok da haklı söylemiş.
devamını gör...

midemi yakan bir başlık oldu.
devamını gör...

mütemadiyen, röpteşambır , zat-ı ali, nen var kuzum?
devamını gör...

sözcüğünün kökeni yükselmek, yukarı çıkmak demektir. hz. peygamber'in manevi yükselişle alemleri ve tanrı'nın güzelliğini müşahede etme yolculuğudur. kuran'da bir bölümü isra, bir kısmı da necm suresinde anlatılan bu yolculuğun, recep ayının 27.gecesinde yaşandığı kabul edilir.
devamını gör...

maçın oynandığı stadın etrafında ne kadar çok ağaç var , dikkat ettiniz mi?
insan kıskanıyor , niye benim ülkemde böyle statlar yok, neden her santimetre kareye beton döküyoruz?
hangi stadımızın etrafında ormanlık, koruluk var? ben görmedim.
devamını gör...

yarın öbür gün ülkemizde , görünmez ama para basan heykel diye satılır, zaten halkımıza bedavadan para kazanacaksınız de yeter, hemen dalar, artık nasıl bitmez bir para varsa çıkıyor ortaya.
devamını gör...

farklı illerde kamp yapıp fotoğraflar çekmek, çizim yapmak ve deniz kabuğu boyamak.
devamını gör...

konuşmayı, insanlar ile derdimi paylaşmayı sevmiyorum. ama bir şeyler yazmak, en azından başkalarının da bir şeyler yazdığı bir yerde bir şeyler yazmak hoşuma gidiyor ve beni rahatlatıyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim