dini hikayelerin gerçek olduğuna inanmak
kulaktan dolma bilgiler ile aktarılan, tarihsel yazılı kayıt bulunmayan şeylere inanmak mantıksızdır. zaten gerçekten kaynakları olsa inanmak gibi bir durum olmaz zira gerçek olurdu gerçekte gerçektir.
aklıma hypatia'ya ait olduğu söylenen şu söz geldi:
“masallar masal diye, efsaneler efsane diye anlatılmalıdır. boş inançları gerçek diye öğretmekten daha korkunç bir şey olamaz. çocuk aklı bunları kabul eder ve çocuk yanlış şeylere inanır. bu yanlış inançlardan arınmak çok zor olur, uzun yıllar alır. insanlar boş inançlara bir gerçekmiş gibi inanıp uğruna dövüşürler. hatta boş inançlar uğruna daha fazla dövüşürler çünkü boş inanç öylesine elle tutulmazdır ki çürütülmesi neredeyse olanaksızdır.” - hypatia
aklıma hypatia'ya ait olduğu söylenen şu söz geldi:
“masallar masal diye, efsaneler efsane diye anlatılmalıdır. boş inançları gerçek diye öğretmekten daha korkunç bir şey olamaz. çocuk aklı bunları kabul eder ve çocuk yanlış şeylere inanır. bu yanlış inançlardan arınmak çok zor olur, uzun yıllar alır. insanlar boş inançlara bir gerçekmiş gibi inanıp uğruna dövüşürler. hatta boş inançlar uğruna daha fazla dövüşürler çünkü boş inanç öylesine elle tutulmazdır ki çürütülmesi neredeyse olanaksızdır.” - hypatia
devamını gör...
uğur mumcu
selda bağcan'ın uğurlar olsun şarkısının hikayesinin baş karakteridir.
araştırmacı gazetecidir. evinin önündeki aracına yerleştirilen bir bombanin patlaması ile hayata veda etmiştir.
araştırmacı gazetecidir. evinin önündeki aracına yerleştirilen bir bombanin patlaması ile hayata veda etmiştir.
devamını gör...
laf olsun torba dolsun
(bkz: pırasa kafa) isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
genellikle gereksiz ve çok konuşan insanlar için kullanılan bir deyimdir.
genellikle gereksiz ve çok konuşan insanlar için kullanılan bir deyimdir.
devamını gör...
çekmece
sunay akın'ın 62 tavşanı isimli şiir derlemesinden bildiğim ve beş senedir cüzdanımda duran şiir. ben biraz eski kafalıyım ondan olsa gerek cüzdanımda şiirler taşımayı seviyorum. illa ki ceketimin iç cebinden, çantamdan ve bazen kenara kaldırdığım kitapların arasından ufak bir kağıda karalanmış bir şeyler çıkar ama istisnasız beş senedir aynı yerde duran bir şiir bu. o bilindik sunay akın esintileri şiirin üstüne başına bulaşmış durumda, okuyunca anlıyor insan şiirin kime ait olduğunu. zaten bir şiirde kız kulesi varsa sunay akın muhakkak o şiirin bir yerinde yer buluyor kendine ve ben bu şiirin hep "gitme kal demeni bekliyorum ama yalnızca rüzgar çekiştiriyor atkımı" yazan yerinde, son dizesinde durup birilerinin atkımdan çekiştirmesini bekliyorum.
büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer:kız kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
son karesi gibi red kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
edit: jqenx ukdesi
büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer:kız kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
son karesi gibi red kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
edit: jqenx ukdesi
devamını gör...
doğu perinçek denince akla ilk gelen şey
(bkz: sen abdülhamit'i savundun) tartışması.
devamını gör...
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
kedilerin ot yeme sebebi midelerinde yüksek bir lif oranı sağlayarak kendilerini kusturmak içindir. çimi yedikten sonra kusan kedi kendini temizlerken yalayarak midede biriken tüy yumaklarını atmış olur ve rahatlar. çimi yediği için de kusabilir, kusacağı için de çim yiyebilir.
devamını gör...
concorde
yapım fikri 1956'da ortaya çıkan ve ilk uçuşunu 1969'da gerçekleştiren ingiltere fransa ortak yapımı sesten hızlı lan bir ticari yolcu uçağı.concorde uçağı, ilk uçuş denemesini 2 mart 1969'da fransa'nın toulouse kentinde yaptı. concorde'un ilk ticari uçuşu ise londra-bahreyn arasında gerçekleşti. fransız concorde'unun ilk uçuşu da paris-dakar arasında yapıldı. air france, 1977 yılından itibaren paris-new york arasında sesten hızlı uçaklarla yolcu taşımaya başladı. concorde'un ülkemize 1976-1977 yıllarında air condor ve air france şirketleri envanterinde kayıtlı uçaklarıyla sınırlı uçuşları olmuşsa da istanbul atatürk havalimanının teknik altyapısı o yıllarda gerekli donanımı sağlayamadığı için ilerleyen yıllarda bu uçuşlardan vazgeçilmiştir.
başlıca amacı hız yapmak olan concorde uçaklarının dış yüzeyi, çok hafif ve ısıya dayanıklı titanyum maddesinden üretildi. uçuş sırasında sürtünme nedeniyle uçağın dış cephesindeki sıcaklık 92, burun kısmındaki sıcaklık ise 130 dereceye çıkıyordu. ısınma nedeniyle uçağın boyunun uçuş sırasında 7.5 santim uzadığı saptandı.
concorde uçuş süresinin %60'ında full power & afterburn kullanmaktadır. afterburn yakıt tüketimini oldukça artırmaktadır.
klasik bir concorde 1 yolcusu için 100 km'de 20 litre kerosen tüketmektedir. 6000 km'lik paris-new york uçuşunda 1 yolcusu için 1200 litre kerosen harcar. tek bir yolcunun sadece yakıt maliyeti 1,080 tl'ye ulaşmaktadır. işletme maliyetleri, uçuşun bakım maliyetleri ile bu rakam katlanarak artar. 2003 yılında bir kişilik bileti 6000$ ulaşmıştır. concorde tek bir operasyon da 90,000 litre yakıt tüketmektedir. 3 saatlik tek bir seferde uçak 82,000 tl yakıt masrafı yapmaktadır. 1 concorde kaldırmak 6 adet boeing 747 seferine eşdeğer maliyet gerektirir. (b747-400 bir yolcu için operasyon maliyeti 100 km de yalnızca 3.2 lt'dir)
25 temmuz 2000 tarihinde paris-charles de gaulle havaalanı'ndan kalkışından 1,5 dk sonra geçirdiği kaza ile uçuşları durdurulmuştur. güvenilirliğinin az, yüksek maliyeti ve sınırlı yolcu kapasitesi olduğu için üretimden kaldırılmıştır.concorde uçaklarının son ticari seferi, 24 ekim 2003'te londra-newyork arasında yapıldı.
--- alıntı ---
wikipedia
--- alıntı ---
concorde uçakları yaptığı tek büyük kaza ile kaldırılmış olan birazda benim tabirime göre talihsiz uçaklardır. kaldı ki yaptığı kaza tamamen kendisinden önce havalanmış bir uçağın motorundan düşen parçanın, conconrd'un tekerleğinden 5,5 kg ağırlığında bir parçanın kopması ve bu parçanın kanatta yakıt sızıntısına yol açması sonucu olmuştur kazada pilot yada uçağın asli kusuru dahi yoktur. buna rağmen acele karar alınıp tüm dünyada uçuşları durdurulmuştur.. ilgili belgeseli şuradan izleyebilirsiniz;www.dailymotion.com/video/x...
başlıca amacı hız yapmak olan concorde uçaklarının dış yüzeyi, çok hafif ve ısıya dayanıklı titanyum maddesinden üretildi. uçuş sırasında sürtünme nedeniyle uçağın dış cephesindeki sıcaklık 92, burun kısmındaki sıcaklık ise 130 dereceye çıkıyordu. ısınma nedeniyle uçağın boyunun uçuş sırasında 7.5 santim uzadığı saptandı.
concorde uçuş süresinin %60'ında full power & afterburn kullanmaktadır. afterburn yakıt tüketimini oldukça artırmaktadır.
klasik bir concorde 1 yolcusu için 100 km'de 20 litre kerosen tüketmektedir. 6000 km'lik paris-new york uçuşunda 1 yolcusu için 1200 litre kerosen harcar. tek bir yolcunun sadece yakıt maliyeti 1,080 tl'ye ulaşmaktadır. işletme maliyetleri, uçuşun bakım maliyetleri ile bu rakam katlanarak artar. 2003 yılında bir kişilik bileti 6000$ ulaşmıştır. concorde tek bir operasyon da 90,000 litre yakıt tüketmektedir. 3 saatlik tek bir seferde uçak 82,000 tl yakıt masrafı yapmaktadır. 1 concorde kaldırmak 6 adet boeing 747 seferine eşdeğer maliyet gerektirir. (b747-400 bir yolcu için operasyon maliyeti 100 km de yalnızca 3.2 lt'dir)
25 temmuz 2000 tarihinde paris-charles de gaulle havaalanı'ndan kalkışından 1,5 dk sonra geçirdiği kaza ile uçuşları durdurulmuştur. güvenilirliğinin az, yüksek maliyeti ve sınırlı yolcu kapasitesi olduğu için üretimden kaldırılmıştır.concorde uçaklarının son ticari seferi, 24 ekim 2003'te londra-newyork arasında yapıldı.
--- alıntı ---
wikipedia
--- alıntı ---
concorde uçakları yaptığı tek büyük kaza ile kaldırılmış olan birazda benim tabirime göre talihsiz uçaklardır. kaldı ki yaptığı kaza tamamen kendisinden önce havalanmış bir uçağın motorundan düşen parçanın, conconrd'un tekerleğinden 5,5 kg ağırlığında bir parçanın kopması ve bu parçanın kanatta yakıt sızıntısına yol açması sonucu olmuştur kazada pilot yada uçağın asli kusuru dahi yoktur. buna rağmen acele karar alınıp tüm dünyada uçuşları durdurulmuştur.. ilgili belgeseli şuradan izleyebilirsiniz;www.dailymotion.com/video/x...
devamını gör...
dinlemekten bıkmayacağınız şarkılar
(bkz: still loving you)
devamını gör...
her şeye bilmiyorum diyen insan
her şeye biliyorum diyen insandan daha iyidir zannımca.
devamını gör...
saçma türk adetleri
neredeyse hepsi,
benim en çok tutulduğum ise "büyüklerine saygı göster" sebep? adam benim canıma ot tıkayacak saygı görecek, adam haddini bilmeyecek saygı görecek, adam hakkımı yiyecek saygı görecek.
saygı gökten zembille inmez hak edilir. kimsenin yaşına hürmet etmem.
benim en çok tutulduğum ise "büyüklerine saygı göster" sebep? adam benim canıma ot tıkayacak saygı görecek, adam haddini bilmeyecek saygı görecek, adam hakkımı yiyecek saygı görecek.
saygı gökten zembille inmez hak edilir. kimsenin yaşına hürmet etmem.
devamını gör...
saian'ın parçalarında geçen mükemmel sözler
olmadı mı bir banka oturup ağladığın, düşlemedin mi yağmuru?
geçip karşısında kollarını bağladığın
ve hiç kopmadı mı seni hayata bağlayan sicim
ya da yaktığın sayfaların birkaç güzel için.
geçip karşısında kollarını bağladığın
ve hiç kopmadı mı seni hayata bağlayan sicim
ya da yaktığın sayfaların birkaç güzel için.
devamını gör...
normal sözlük’ün artık bitmiş olması
bir çok sözlükte yazdıktan sonra soluğu kafa sözlükte aldım, diğer bütün sözlükler içinde açık ara en iyi şekilde işleyen sözlük ama şahsen ben sözlük kültüründen iyice soğudum artık kimse tanım yazmak istemiyor. kimse artık eskisi gibi formattı içerikti kaliteydi umursamıyor. önüne gelenin gündeme dair fikir beyan ettiği skmsnk bir şeye dönüştü bütün sözlükler. bu her sözlükte böyle ne yazık ki kimse artık bu yozlaşmışlığın önüne geçemez. cidden sağlam içerikler üretmek isteyen yazarlada bu kültürel evrimden rahatsız eski tadı alamıyorlar ve yeni bir şey istiyorlar. şahsen ben farklı bir konsept arıyorum ama yok ya sözlük ya forum ikiside üreticiyi tatmin etmiyor. sonunda kendim bir web sitesi kurmaya karar verdim ve şu saatten sonra web tasarım, kodlama, wordpress, seo, bilmem ne tonlarca şeyi öğrenmeyi göze alıp bir site kurdum. baya emek harcadım harcıyorum, sözlük olmayan hem forum, hem blog hem sosyal network karışımı yeni bir konsept tasarladım şimdi içerik oluşturmakla uğraşıyorum o yüzden kafa sözlüğe yazacak vaktim olmuyor. kafa sözlükte yazmaya daha uzun zaman devam ederim artık istediğim formatta bir web siteside kurdum zamanla buradan ayrılıp oraya akmam gerekecek.
sözün özü sözlük kültürü çok bozuldu eski tadı yok, zamanla piyasa yeni bir konsepte eninde sonunda kayacaktır. kafa sözlük bu geleneğin son evresini yakalamış olmalı ki böyle bir başlık var. memnuniyetsizler her zaman olacaktır bu kafa sözlüğün iyi bir yer olmadığı anlamına gelmez.
sözün özü sözlük kültürü çok bozuldu eski tadı yok, zamanla piyasa yeni bir konsepte eninde sonunda kayacaktır. kafa sözlük bu geleneğin son evresini yakalamış olmalı ki böyle bir başlık var. memnuniyetsizler her zaman olacaktır bu kafa sözlüğün iyi bir yer olmadığı anlamına gelmez.
devamını gör...
yazarların kavga anıları
bu yaz birebir başıma gelmiş bir ölümden dönme anısıdır:
aylardan haziran , bir gece saat 2 gibi kuzenimle parklardaki çardakların birisinde oturuyoruz. termosta çay yapmışız içip laflıyoruz. o sirada yanımızdan iki tane bizim yaşlarımızda çocuk geçti. s.a dediler , aleykümselam dedik sonra yürümeye devam ettiler. az ileride durup geri geldiler. “ allah’ın selamını veriyoruz , niye ayağınızı indirmiyorsunuz lan “ dedi bir tanesi. tabi ben biradan başımıza gelecekleri az çok anladım ve içimden ( hadi bakalım al bir de burdan yak şimdi ) diyorum. ben “ tamam dostum kusura bakma , uzatmayın hadi salça olmayın bize” dedim. sana mı sorucam lan dedi birtanesi ve kuzenimin yakasına yapıştı. biz de onlar gelmeden önce jbl bluetooth hoparlör ile müzik dinliyorduk. daha onun hamle yapmasına izin vermeden hemen hoparlörü kaptığım gibi çaktım bu dallamanın kafasına. tabi ben ona çakınca yanındaki de bana çaktı ve böylece ikiye iki kavga başlamış oldu. ( bu arada alkol almışlar kokusu leş gibi geliyordu). allahtan sağlam çocuklar değillermiş de ben anında patakladım çocuğu. sonra aşşağı doğru bir baktım ki benim kuzenin üstünde 3 kişi var. ( allah allah lan diyorum bu kavga ikiye iki başladı , bunlar ne ara çoğaldı?). hemen koşarak uçan tekme attım ve dağıttım orayı ama 2 saniye falan geçmedi arkadan birisi de bana çaktı uçan tekmeyi. neyse ben kendimi açığa aldım , daldılar bana 3 kişi. allahtan aktif spor yapıyoruz da direncimiz var . bun 3 kişiyle ben cebelleşirken , parkın üst tarafından da 5-6 kişi bize doğru koşmaya başladı. lan ben de içimden seviniyorum oh kurtulduk diye, ve bağırıyorum bunlara ayırın ! ayırın ! diye. hay şansımıza meğerse bunlar da bizi dövmeye geliyormuş. bu 6 kişi 3-3 ayrılıp kuzenimle bana daldılar. o çocuklar da bize daldı ya aha dedim şimdi öldürdüler bizi burda , pertimiz çıkacak kesin. tabi artık yıkıldım ve yerde tekme yemeye başladım. o sırada bir mucize oldu ve yukarıdan aşşağı bekçiler koşmaya başladı. hemen ayırdılar ve açıkçası beklediğimden çok daha sert müdahale ettiler. polis olsa bu kadar sert olmazdı yani öyle söyleyim. sonra sabahın 5 inde bizi karakola götürdüler ve orada ifade verilirken öğrendik ki , bekçiler bu çocukları ters kelepçeye alırken içlerinden bir tanesi bekçinin belindeki silahı almaya çalışmış. mahkeme sürecini anlatmayacağım çünkü ülkeye olan inancınız kaybolur.
sözün özü arkadaşlar bizim o gün çok büyük 2 şansımız vardı.
1. si : çocuklarda bıçak , sopa vs. bir yaralayıcı şey olamaması ( ki kesin öldürürlerdi )
2. si : o parkta bekçilerin olmasıydı ( 2 kişiye 10 kişi girdiler kesin pert ederlerdi bizi orada).
bu anımdan çıkarılacak ders ve size tavsiyem de şudur sevgili sözlük yazarları :
- nerede olursanız olun , siz düzgün bir insan olsanız bile bela gelir sizi bulur böyle. çok ama çok dikkatli olmalısınız , her an ufakta olsa tetikte olmalısınız. kendinize dikkat edin arkadaşlar .
aylardan haziran , bir gece saat 2 gibi kuzenimle parklardaki çardakların birisinde oturuyoruz. termosta çay yapmışız içip laflıyoruz. o sirada yanımızdan iki tane bizim yaşlarımızda çocuk geçti. s.a dediler , aleykümselam dedik sonra yürümeye devam ettiler. az ileride durup geri geldiler. “ allah’ın selamını veriyoruz , niye ayağınızı indirmiyorsunuz lan “ dedi bir tanesi. tabi ben biradan başımıza gelecekleri az çok anladım ve içimden ( hadi bakalım al bir de burdan yak şimdi ) diyorum. ben “ tamam dostum kusura bakma , uzatmayın hadi salça olmayın bize” dedim. sana mı sorucam lan dedi birtanesi ve kuzenimin yakasına yapıştı. biz de onlar gelmeden önce jbl bluetooth hoparlör ile müzik dinliyorduk. daha onun hamle yapmasına izin vermeden hemen hoparlörü kaptığım gibi çaktım bu dallamanın kafasına. tabi ben ona çakınca yanındaki de bana çaktı ve böylece ikiye iki kavga başlamış oldu. ( bu arada alkol almışlar kokusu leş gibi geliyordu). allahtan sağlam çocuklar değillermiş de ben anında patakladım çocuğu. sonra aşşağı doğru bir baktım ki benim kuzenin üstünde 3 kişi var. ( allah allah lan diyorum bu kavga ikiye iki başladı , bunlar ne ara çoğaldı?). hemen koşarak uçan tekme attım ve dağıttım orayı ama 2 saniye falan geçmedi arkadan birisi de bana çaktı uçan tekmeyi. neyse ben kendimi açığa aldım , daldılar bana 3 kişi. allahtan aktif spor yapıyoruz da direncimiz var . bun 3 kişiyle ben cebelleşirken , parkın üst tarafından da 5-6 kişi bize doğru koşmaya başladı. lan ben de içimden seviniyorum oh kurtulduk diye, ve bağırıyorum bunlara ayırın ! ayırın ! diye. hay şansımıza meğerse bunlar da bizi dövmeye geliyormuş. bu 6 kişi 3-3 ayrılıp kuzenimle bana daldılar. o çocuklar da bize daldı ya aha dedim şimdi öldürdüler bizi burda , pertimiz çıkacak kesin. tabi artık yıkıldım ve yerde tekme yemeye başladım. o sırada bir mucize oldu ve yukarıdan aşşağı bekçiler koşmaya başladı. hemen ayırdılar ve açıkçası beklediğimden çok daha sert müdahale ettiler. polis olsa bu kadar sert olmazdı yani öyle söyleyim. sonra sabahın 5 inde bizi karakola götürdüler ve orada ifade verilirken öğrendik ki , bekçiler bu çocukları ters kelepçeye alırken içlerinden bir tanesi bekçinin belindeki silahı almaya çalışmış. mahkeme sürecini anlatmayacağım çünkü ülkeye olan inancınız kaybolur.
sözün özü arkadaşlar bizim o gün çok büyük 2 şansımız vardı.
1. si : çocuklarda bıçak , sopa vs. bir yaralayıcı şey olamaması ( ki kesin öldürürlerdi )
2. si : o parkta bekçilerin olmasıydı ( 2 kişiye 10 kişi girdiler kesin pert ederlerdi bizi orada).
bu anımdan çıkarılacak ders ve size tavsiyem de şudur sevgili sözlük yazarları :
- nerede olursanız olun , siz düzgün bir insan olsanız bile bela gelir sizi bulur böyle. çok ama çok dikkatli olmalısınız , her an ufakta olsa tetikte olmalısınız. kendinize dikkat edin arkadaşlar .
devamını gör...
aden
arabistan yarımadasının güneyinde bulunan yemen’in bir şehridir.
devamını gör...
haymana
davarları ile meşhur olan ilçemizdir.
devamını gör...
abibliofobi
okuyacak hiçbir kitap kalmamasından korkmaktır. gerçekçi bir korku değildir. bende aksine okuyacak o kadar kitap varken hangi birini okuyacağım korkusu var. o dünyanın içine girdiğinizde keşfetmeniz gereken kocaman bir dünya olduğunu fark ediyorsunuz. tabii benimki gibi bir endişeye sahip olmak da delice bir tüketme çılgınlığına sebep olabilir.
devamını gör...
dünyanın en değerli şeyi
sağlık . yerinde olmazsa tadı olmaz dünyanın...
devamını gör...
oktay derelioğlu
6 sezon oynadığı beşiktaş takımının efsane karakterlerinden olan, yeteneği ile büyülemese de unutulmazlar arasına girmiş olan, oyuna girdiğinde rakibe korku salmasa da attığı muhteşem gollerle çok işler başarmış olan istikrarsızlık abidesi eski futbolcudur.

oktay derelioğlu futbol alemini aklında üç olayla yer etmiştir. yaptığı ondan fazla transferle konar göçer bir hayat yaşayan oktay, beşiktaş’ta adını duyursa da fenerbahçe ve trabzonspor’da oynayarak altın dörtlüyü oluşturmaya çok yaklaşmıştır ama olmamıştır.
oktay’ı unutulmaz yapan ilk olay 1997 yılında milli takımda oynarken belçika’ya attığı goldür. “slalom bebeğim” diyerek belçika’nın bizi şamar oğlanı etmek üzere olduğu maçta belçika savunmasını hallaç pamuğu gibi atarak ağlara gönderdiği gol hakiki futbolseverlerin hafızasından çıkmaz.

ikinci olay ise çok üzücü bir olaydır ve aynı yıl gerçekleşen bu olay herkesi çok yaralamıştır. oktay’ın eşi yeşim hanım maalesef ki doğum yaptıktan 5 ay sonra derin bir depresyona girip hayatına son vermiştir. doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon)’dan mustarip olduğu söylenen yeşim hanım silahla intihar ettiğinde oktay’ın takım otobüsünden göz yaşları içinde indiği görüntü herkesi üzmüştür.

üçüncü olay ise oktay futbolu bırakıp yorumculuk yapmaya başladığı zamanlara denk gelir. dünyaca ünlü futbolcu samuel etoo’nun futbol hayatının düşüşe geçiş soluğu antalyaspor’a transfer olmasına neden olan bu olay futbol camiasında “ etoo bitmiş” vakası olarak bilinir.

velhasılı güzel bir futbolcu, kötü bir yorumcu idi oktay derelioğlu.

oktay derelioğlu futbol alemini aklında üç olayla yer etmiştir. yaptığı ondan fazla transferle konar göçer bir hayat yaşayan oktay, beşiktaş’ta adını duyursa da fenerbahçe ve trabzonspor’da oynayarak altın dörtlüyü oluşturmaya çok yaklaşmıştır ama olmamıştır.
oktay’ı unutulmaz yapan ilk olay 1997 yılında milli takımda oynarken belçika’ya attığı goldür. “slalom bebeğim” diyerek belçika’nın bizi şamar oğlanı etmek üzere olduğu maçta belçika savunmasını hallaç pamuğu gibi atarak ağlara gönderdiği gol hakiki futbolseverlerin hafızasından çıkmaz.

ikinci olay ise çok üzücü bir olaydır ve aynı yıl gerçekleşen bu olay herkesi çok yaralamıştır. oktay’ın eşi yeşim hanım maalesef ki doğum yaptıktan 5 ay sonra derin bir depresyona girip hayatına son vermiştir. doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon)’dan mustarip olduğu söylenen yeşim hanım silahla intihar ettiğinde oktay’ın takım otobüsünden göz yaşları içinde indiği görüntü herkesi üzmüştür.

üçüncü olay ise oktay futbolu bırakıp yorumculuk yapmaya başladığı zamanlara denk gelir. dünyaca ünlü futbolcu samuel etoo’nun futbol hayatının düşüşe geçiş soluğu antalyaspor’a transfer olmasına neden olan bu olay futbol camiasında “ etoo bitmiş” vakası olarak bilinir.

velhasılı güzel bir futbolcu, kötü bir yorumcu idi oktay derelioğlu.
devamını gör...
doğru söylüyor dedirten şarkı sözleri
ağlama arkadaş, ağlama aşk için
şu kısacık hayatta bu yaşlar niçin?
şu kısacık hayatta bu yaşlar niçin?
devamını gör...
