geceye cevabı olmayan bir soru bırak
düriye'nin güğümleri neden kalaylı?
devamını gör...
ermenileri sevmemek
ermenistanlı ermenilerle ne kadar iletişiminiz oldu bilmiyorum lakin onların türklere olan nefretinin yanında türklerinki devede kulak kalır. türkiyede yaşayan ermeniler gerçekten düzgün insanlardır henüz kötüsüne denk gelmedim. lakin ermenistanlılar hayatımda gördüğüm en ırkçı barbar agresif ve yobaz insanlardı. batıda yaşayanlardan bahsetmiyorum bile.
hatta bence ermeni hükümetinin yaptığı politik şeyler olmasa türk halkında pek bir ermeni düşmanlığı var bile diyemeyiz. türk ermeni krizinin çözümü ermeni halkındadır. onlar bu bağnaz tavırlarından kurtulabilirse (ki hiç sanmıyorum) türkler olayı uzatmayacak ve tatlıya bağlayacaktır. kısacası bıraksanız çoluk çocuk demeden bütün türkleri bir kaşık suda boğabilecek adamlara karşı duyulan gayet doğal bir tepkidir ermenilerin pek sevilmemesi.
hatta bence ermeni hükümetinin yaptığı politik şeyler olmasa türk halkında pek bir ermeni düşmanlığı var bile diyemeyiz. türk ermeni krizinin çözümü ermeni halkındadır. onlar bu bağnaz tavırlarından kurtulabilirse (ki hiç sanmıyorum) türkler olayı uzatmayacak ve tatlıya bağlayacaktır. kısacası bıraksanız çoluk çocuk demeden bütün türkleri bir kaşık suda boğabilecek adamlara karşı duyulan gayet doğal bir tepkidir ermenilerin pek sevilmemesi.
devamını gör...
miyop
miyop insanları daha iyi anlayabilmeniz için bizlerin dünya’yı nasıl gördüğünü yağlı boya ile çizen bir ressam bırakıyorum.
philip barlow
philip barlow
devamını gör...
hapishane defterleri
mussolini'nin 1926'dan 1937'ye dek hapiste tuttuğu sosyalist kuramcı antonio gramsci'nin 32 parçadan oluşan eseri.
her ne kadar hapishane koşullarında yazılmış olduğu için o atmosferi birebir ve yoğun şekilde verse de; ve dışarıya sızdırılmak adına tüm kuramcıların adı çeşitli uydurma isimlerle şifrelenmiş olması bakımından eşsiz olsa da asıl mesele gramsci'nin sosyalist devrimlerin sıkışıp kalmasına bir çözüm arayışı içinde olmasını yansıtmasıdır. bu eser metodolojik anlamda toplumları ikiye ayırmış ve devlet teorisyenlernin-devrimcilerin ışığında ''tüm zamanlar için geçerli'' ibaresiyle icra edilmiştir. tarih, politika, felsefe ve kültür sorunları üzerine seçme metinler...
her ne kadar hapishane koşullarında yazılmış olduğu için o atmosferi birebir ve yoğun şekilde verse de; ve dışarıya sızdırılmak adına tüm kuramcıların adı çeşitli uydurma isimlerle şifrelenmiş olması bakımından eşsiz olsa da asıl mesele gramsci'nin sosyalist devrimlerin sıkışıp kalmasına bir çözüm arayışı içinde olmasını yansıtmasıdır. bu eser metodolojik anlamda toplumları ikiye ayırmış ve devlet teorisyenlernin-devrimcilerin ışığında ''tüm zamanlar için geçerli'' ibaresiyle icra edilmiştir. tarih, politika, felsefe ve kültür sorunları üzerine seçme metinler...
devamını gör...
türk mü türkiyeli mi sorunsalı
ben türküm, benim sınırlarım yok. ben sadece türkiyeli değilim, her yerde türküm. beni diğer türk ülkelerinden türkiyeli diyerek ayıramazsın, koparamazsın, sınırlandıramazsın.
devamını gör...
kargo görevlisinin otizmli çocuğu darp etmesi
antalya'nın serik ilçesinde vuku bulan akıl almaz olaydır. görüntülere göre, teslimat yapmaya gelen bir kargocu o an kendisini cep telefonuyla kayda alan 10 yaşındaki otizmli bir çocuğu dövüyor. komşular araya girmese kim bilir neler yapacaktı. yetişkin bir insanın bir çocuğu, hele ki özel bir çocuğu, öldüresiye dövmesini sağlayacak nasıl bir moral alt yapısı olabilir merak ediyorum. kargocunun görüntüsünün kayda alınmasından rahatsızlık duymasını anlayabiliyorum ama çocukla iletişim kurmanın, hadi o biraz zor diyelim, ebeveynleriyle konuşmanın neresi zor?
devamını gör...
sevgilisini ezerek öldüren kadın
farkında mısınız bilmiyorum ama etrafımız manyak dolu. kendinize dikkat edin.
devamını gör...
tek cümleyle hayatı tanımla
ağlayarak yaşamaya başladığımız, büyüdükçe daha çok ağladığımız, öleceğimizi bile bile sürekli koştuğumuz, aşk diye bizi ölümden beter eden bir duyguyla tanıştığımız, coğrafyamızın kaderini omzumuzda taşıdığımız, mutlulukların geçiciliğini, üzüntünün kalıcılığıni kendimize reva gördüğümüz, surekli koştuğumuz, ama hiçbir yere yetişemediğimiz var oluşsal.
devamını gör...
zülfü livaneli
entelektüel bir insan.
tanım yapması zor birisi çünkü 5 parmağında 5 marifet.
severiz kendisini.
tanım yapması zor birisi çünkü 5 parmağında 5 marifet.
severiz kendisini.
devamını gör...
tümdengelim
kısaca genel bilgilerden özel bilgilere ulaşmak olarak tanımlanabilir.
devamını gör...
androklus
çok delikanlı bir abimizdir. tek derdi hak, hukuk adalet kovalamak olmuş. afrika'da kölesi olduğu validen kaçıp, roma imparatorluğunun başkentine doğru yol almış. peki amacı neymiş? sezar'la görüşmek. umuyormuş ki, sezar'la görüşürse bu işleri düzeltecek, zorba valinin yediği herzeleri burnundan getirecek. firarı başarılı olmuş ama sezar'la görüşme işi biraz çetrefilli bir hal almış. valinin adamlarından dere, tepe, çöl, bayır kaçacağım derken tabiri caizse imanı gevremiş. sonrada yakalanıp, başkentte isyankarlık suçlaması ile damnatio ad
bestias yani aslanların önüne atılarak öldürülme cezasına çarptırılmış. garibim hak hukuk adalet derken, kendisini arenanın ortasında buluvermiş. kendisine ulaşabilmek için 3846 takla attığı sezar'da arenadaymış bu esnada. işin daha ironik kısmı ise aslanların kaldığı bölmenin kapısı sezar'ın emri ile açılmış. bahtsız eskimo'yu kutupta aslan yakalar misali bir durum işte.
neyse efendim androklus dehlizden çıkan aslanı görünce titreyerek üç kulhü bir elham okumaya başlamış. yalnız aslan'da aslan ha! arena'da bulunan aslanların takriben iki katı. zebellah gibi bir şey. yeleleri ahenkle dans ediyor, gözleri delici bir şekilde parlıyormuş. aslan, androklus'a doğru ilerlemeye başlayınca, seyirciler feryat figan bağrışlarla birazdan dökülecek olan kanı ve sergilenecek olan vahşeti kutlamaya başlamış bile. yalnız aslanda bir enteresanlık varmış. bizim hacı androklus'a doğru ağır ağır ilerliyormuş. en nihayetinde adamın yanına vardığında, adamı sadece kafası ile dürttükten sonra, ellerini, yüzünü yalamaya başlamış. seyirciler şaşkınlık içerisinde. sezar şokta. var bu işte bir çapanoğlu demiş ve köleyi yanına çağırtmış; ''anlat hele bakalım nedir bu mevzunun aslı astarı, bu aslan kankasını görmüş gibi niye sarıldı sana ? nedir bu ponçikliğin sırrı? yoksa nickaltı yalakalığı mı yapıyorsunuz?'' demiş.
zaten bütün amacı sezar'a derdini anlatmak olan hacı androklus'u durdurabilene aşk olsun! validen, haksızlıklardan, kaçışından her şeyden bahsetmiş sezara. kaçış esnasında soluklanmak için bir mağaraya sığındığını, kendisinden sonra o mağaraya bir aslanın geldiğini, üç kulhü bir elham okuyup, kendini yere bırakacağı sırada, aslanın önüne düşüp, yığılıp kaldığından bahsetmiş. meğer aslan yaralıymış. pençesi'ne delici ve kesici alet girmiş. bizim hacı da, aslanı tedavi edip iyileştirmiş. sezar hacının anlattığı öyküden çok etkilenmiş. başkentin sokaklarında anlattırmış hikâyeyi, tüm halk duysun istemiş. bizim hacıyı da azat etmiş. halk ''yaşasın özgür androklus!'' diye inletmiş sokakları. bu hikâyede burada bitmiş...
ha spartaküs kadar sansasyonel bir hikâyesi olmasa da, hacının özgürlük hikâyesi de fena değildir. tabi vali'ye ne olmuş o kısım muamma. ama aslanını yanına almış diyorlar. iyi de yapmış. boşuna dememişler iyilik yap denize at diye. aslan'da olsa kıymetini biliyor. yalnız insan konusunda çekincelerim var. tabi o bambaşka bir mevzu. hayvanlara karşı lütufkar olunuz. insan konusu sizin bileceğiniz iş...
bestias yani aslanların önüne atılarak öldürülme cezasına çarptırılmış. garibim hak hukuk adalet derken, kendisini arenanın ortasında buluvermiş. kendisine ulaşabilmek için 3846 takla attığı sezar'da arenadaymış bu esnada. işin daha ironik kısmı ise aslanların kaldığı bölmenin kapısı sezar'ın emri ile açılmış. bahtsız eskimo'yu kutupta aslan yakalar misali bir durum işte.
neyse efendim androklus dehlizden çıkan aslanı görünce titreyerek üç kulhü bir elham okumaya başlamış. yalnız aslan'da aslan ha! arena'da bulunan aslanların takriben iki katı. zebellah gibi bir şey. yeleleri ahenkle dans ediyor, gözleri delici bir şekilde parlıyormuş. aslan, androklus'a doğru ilerlemeye başlayınca, seyirciler feryat figan bağrışlarla birazdan dökülecek olan kanı ve sergilenecek olan vahşeti kutlamaya başlamış bile. yalnız aslanda bir enteresanlık varmış. bizim hacı androklus'a doğru ağır ağır ilerliyormuş. en nihayetinde adamın yanına vardığında, adamı sadece kafası ile dürttükten sonra, ellerini, yüzünü yalamaya başlamış. seyirciler şaşkınlık içerisinde. sezar şokta. var bu işte bir çapanoğlu demiş ve köleyi yanına çağırtmış; ''anlat hele bakalım nedir bu mevzunun aslı astarı, bu aslan kankasını görmüş gibi niye sarıldı sana ? nedir bu ponçikliğin sırrı? yoksa nickaltı yalakalığı mı yapıyorsunuz?'' demiş.
zaten bütün amacı sezar'a derdini anlatmak olan hacı androklus'u durdurabilene aşk olsun! validen, haksızlıklardan, kaçışından her şeyden bahsetmiş sezara. kaçış esnasında soluklanmak için bir mağaraya sığındığını, kendisinden sonra o mağaraya bir aslanın geldiğini, üç kulhü bir elham okuyup, kendini yere bırakacağı sırada, aslanın önüne düşüp, yığılıp kaldığından bahsetmiş. meğer aslan yaralıymış. pençesi'ne delici ve kesici alet girmiş. bizim hacı da, aslanı tedavi edip iyileştirmiş. sezar hacının anlattığı öyküden çok etkilenmiş. başkentin sokaklarında anlattırmış hikâyeyi, tüm halk duysun istemiş. bizim hacıyı da azat etmiş. halk ''yaşasın özgür androklus!'' diye inletmiş sokakları. bu hikâyede burada bitmiş...
ha spartaküs kadar sansasyonel bir hikâyesi olmasa da, hacının özgürlük hikâyesi de fena değildir. tabi vali'ye ne olmuş o kısım muamma. ama aslanını yanına almış diyorlar. iyi de yapmış. boşuna dememişler iyilik yap denize at diye. aslan'da olsa kıymetini biliyor. yalnız insan konusunda çekincelerim var. tabi o bambaşka bir mevzu. hayvanlara karşı lütufkar olunuz. insan konusu sizin bileceğiniz iş...
devamını gör...
budala
en büyük yazarlardan biri olarak hatırlanan ve anılan dostoyevski'nin nefis romanıdır. roman 1869 yılında yayınlanmıştır.
kitap budalalık derecesine kadar saf bir insanın toplum ile olan ilişkisini anlatır. gerçek saflık ve gerçek iyiliğin nasıl bir şey olduğunu anlatıyor. bence dostoyevski bu romanında müthiş karakterler yaratmış. kurgudan bağımsız sadece karakterler bile bu romanı acayip bir yere taşıyor.
hemen hemen bütün dostoyevski romanlarını okuyan biri olarak bu kitap en iyi üç kitabından birisi. kesinlikle suç ve ceza, ecinniler kategorisinde bir kitap olmuş. bana birisi en keyif aldığın üç romanı hangisi diye bir soru sorsa bu üç kitabı rahatlıkla söylerim. budala çok güçlü ve üst bir kitap.
kitabı aldıktan baya sonra okudum. sürekli gözüm korkuyordu. bir arkadaşım kitap hakkında karakterler çok uzun sürekli karıştırdım demişti ve açıkçası gözüm korkmuştu. sonra okuyacak son kitabım budala kalınca bismillah deyip başladım. ilk başlarda kitabın içine hiç girememiştim. sonralarda karakterlere alıştım ve kitap muhteşem bir hale geldi. özellikle kitabın son düzlüğünü böğrümü tutarak okudum. karakterlerle iç içe hissettim kendimi ve okurken sürekli düşünme imkanı buldum. şu karakter şöyle şu karakter böyle gibi sorular sorarak kendimce analiz yaptım ve kitaptan aldığım keyif çoğaldı.
dostoyevski'nin insan hakkında gözlemleri ve analizleri her kitabında olduğu gibi çok başarılıydı. insan denen canlıyı harika analiz eden dostoyevski her karaktere birer özellik vermiş. en önemli karakter olan baş karakterimiz kusursuz bir insan. saflığın ve iyiliğin temsilcisi olarak romanda yer ediyor. dostoyevski bence kusursuz karakteri yaratmaya çalışmış. gerçek olamayacak kadar müthiş bir karakter. hatta bazen sinir olacağınız kadar saf ve iyi bir karakter.
ortada böyle bir karakter varken diğer karakterlerin psikolojileri ve alışkanlıkları çok önemli bir hale geliyor. dostoyevski bu işi de büyük bir ustalıkla yapıyor ve ortaya nefis bir eser çıkıyor.
spoiler veren alana geçmeden kesinlikle tavsiye ediyorum. mutlaka okunması gereken devasa keyif veren bir eser. aşağıya okuyacaklara kolaylık olsun diye karakterlerin isimlerini ve kim olduklarını yazacağım. *
kitapta iki harika kadının bir sürü seçenek varken mişkin'e aşık olma sebebi bence insanların saflığa ve masumluğa değer vermesi. dünyada eksikliğini hissettiğimiz bir olayı ve duyguyu dostoyevski mişkin üzerinden aktarıyor. iki harika kadın aynı kişiye aşık oluyor. sebebi budalalık değil, budalalığa varacak kadar saf ve masum birisi olması. kitapta geçen ve kült olmuş "dünyayı güzellik kurtaracak" söylemi bence bunu kast ediyor. mişkin'in güzel bir insan olması.
ayrıca kitabın sonu acayip çarpıcıydı. hiç böyle bir son beklemiyordum. son 100 sayfa için yazılmış bir 700 sayfa okudum ve o 700 sayfanın içinde karakterlerin tahlilleri, psikolojileri ve insan analizleri vardı. ayrıca dönemin rusya'sı ve dönemin inanışları çok güzel anlatılmış. nihilizm, ateizm, hristiyanlık, ve dönemin siyasi düşünceleri tartışmaya açık şekilde tartışılmış. sık sık rusya'ya alaycı şekilde göndermeler yapılmış. hoşuma gitti. tabii son olarak değinmek istediğim karakter ise ippolit terentyev karakteri. kitabı bir üst noktaya çıkaran nefis bir karakter. kendisinden hem nefret ettim hem de hak verdim. sonu gayet güzeldi ve keyifle okudum. tavsiye ederim.
adelaida ivanovna yepançina: generalin ortanca kızı.
afanasiy ivanoviç totskiy: zengin bir deyyus. nastasya filippovna'nın eski velinimeti.
aglaya ivanovna yepançina: generalin küçük kızı.
aleksandra ivanovna yepançina: generalin büyük kızı.
antip burdovskiy: bir tane abinin oğlu olduğunu iddia eden herif. çok önemli biri değil hikaye için bence.
ardalion aleksandroviç ivolgin: emekli general. varvara ve kolyanın babası.
ferdışçenko: ivolginlerin evinde yaşayan memur.
gavrila ardalionoviç ivolgin: general ivolgin'in oğludur kendisi.
general yepançin: aglaya'nın babası.
ippolit terentyev: kolyanın kankasıdır. önemli bir karakterdir.
ivan petroviç ptitsın: varvara'nın kocasıdır. tefecidir.
ivan petroviç: paslişçevin akrabası.
keller: emekli asker ve boksördür.
kolya ardalionovic ivolgin: generalin küçük oğlu.
lizaveta prokofyevna yepançina: generalin karısı. aglayanın anası.
lebedev: veranın babası.
nastasya filippovna: mışkın'ın sevgilisidir. en önemli karakterlerden birisidir sık sık karşınıza çıkar.
pavlişçev: mişkin'i evlat edinmiş zengin bir abidir.
ivolgina: varvara ve kolyanın annesi.
rogojin: milyoner bir adamın zengin oğludur.
prens lev nikolayeviç mişkın: evlatlık. prokofyevnanın uzaktan akrabası. önemli çok önemli bir karakterdir.
prens ş: pavloviçin akrabasıdır.
kitap budalalık derecesine kadar saf bir insanın toplum ile olan ilişkisini anlatır. gerçek saflık ve gerçek iyiliğin nasıl bir şey olduğunu anlatıyor. bence dostoyevski bu romanında müthiş karakterler yaratmış. kurgudan bağımsız sadece karakterler bile bu romanı acayip bir yere taşıyor.
hemen hemen bütün dostoyevski romanlarını okuyan biri olarak bu kitap en iyi üç kitabından birisi. kesinlikle suç ve ceza, ecinniler kategorisinde bir kitap olmuş. bana birisi en keyif aldığın üç romanı hangisi diye bir soru sorsa bu üç kitabı rahatlıkla söylerim. budala çok güçlü ve üst bir kitap.
kitabı aldıktan baya sonra okudum. sürekli gözüm korkuyordu. bir arkadaşım kitap hakkında karakterler çok uzun sürekli karıştırdım demişti ve açıkçası gözüm korkmuştu. sonra okuyacak son kitabım budala kalınca bismillah deyip başladım. ilk başlarda kitabın içine hiç girememiştim. sonralarda karakterlere alıştım ve kitap muhteşem bir hale geldi. özellikle kitabın son düzlüğünü böğrümü tutarak okudum. karakterlerle iç içe hissettim kendimi ve okurken sürekli düşünme imkanı buldum. şu karakter şöyle şu karakter böyle gibi sorular sorarak kendimce analiz yaptım ve kitaptan aldığım keyif çoğaldı.
dostoyevski'nin insan hakkında gözlemleri ve analizleri her kitabında olduğu gibi çok başarılıydı. insan denen canlıyı harika analiz eden dostoyevski her karaktere birer özellik vermiş. en önemli karakter olan baş karakterimiz kusursuz bir insan. saflığın ve iyiliğin temsilcisi olarak romanda yer ediyor. dostoyevski bence kusursuz karakteri yaratmaya çalışmış. gerçek olamayacak kadar müthiş bir karakter. hatta bazen sinir olacağınız kadar saf ve iyi bir karakter.
ortada böyle bir karakter varken diğer karakterlerin psikolojileri ve alışkanlıkları çok önemli bir hale geliyor. dostoyevski bu işi de büyük bir ustalıkla yapıyor ve ortaya nefis bir eser çıkıyor.
spoiler veren alana geçmeden kesinlikle tavsiye ediyorum. mutlaka okunması gereken devasa keyif veren bir eser. aşağıya okuyacaklara kolaylık olsun diye karakterlerin isimlerini ve kim olduklarını yazacağım. *
kitapta iki harika kadının bir sürü seçenek varken mişkin'e aşık olma sebebi bence insanların saflığa ve masumluğa değer vermesi. dünyada eksikliğini hissettiğimiz bir olayı ve duyguyu dostoyevski mişkin üzerinden aktarıyor. iki harika kadın aynı kişiye aşık oluyor. sebebi budalalık değil, budalalığa varacak kadar saf ve masum birisi olması. kitapta geçen ve kült olmuş "dünyayı güzellik kurtaracak" söylemi bence bunu kast ediyor. mişkin'in güzel bir insan olması.
ayrıca kitabın sonu acayip çarpıcıydı. hiç böyle bir son beklemiyordum. son 100 sayfa için yazılmış bir 700 sayfa okudum ve o 700 sayfanın içinde karakterlerin tahlilleri, psikolojileri ve insan analizleri vardı. ayrıca dönemin rusya'sı ve dönemin inanışları çok güzel anlatılmış. nihilizm, ateizm, hristiyanlık, ve dönemin siyasi düşünceleri tartışmaya açık şekilde tartışılmış. sık sık rusya'ya alaycı şekilde göndermeler yapılmış. hoşuma gitti. tabii son olarak değinmek istediğim karakter ise ippolit terentyev karakteri. kitabı bir üst noktaya çıkaran nefis bir karakter. kendisinden hem nefret ettim hem de hak verdim. sonu gayet güzeldi ve keyifle okudum. tavsiye ederim.
adelaida ivanovna yepançina: generalin ortanca kızı.
afanasiy ivanoviç totskiy: zengin bir deyyus. nastasya filippovna'nın eski velinimeti.
aglaya ivanovna yepançina: generalin küçük kızı.
aleksandra ivanovna yepançina: generalin büyük kızı.
antip burdovskiy: bir tane abinin oğlu olduğunu iddia eden herif. çok önemli biri değil hikaye için bence.
ardalion aleksandroviç ivolgin: emekli general. varvara ve kolyanın babası.
ferdışçenko: ivolginlerin evinde yaşayan memur.
gavrila ardalionoviç ivolgin: general ivolgin'in oğludur kendisi.
general yepançin: aglaya'nın babası.
ippolit terentyev: kolyanın kankasıdır. önemli bir karakterdir.
ivan petroviç ptitsın: varvara'nın kocasıdır. tefecidir.
ivan petroviç: paslişçevin akrabası.
keller: emekli asker ve boksördür.
kolya ardalionovic ivolgin: generalin küçük oğlu.
lizaveta prokofyevna yepançina: generalin karısı. aglayanın anası.
lebedev: veranın babası.
nastasya filippovna: mışkın'ın sevgilisidir. en önemli karakterlerden birisidir sık sık karşınıza çıkar.
pavlişçev: mişkin'i evlat edinmiş zengin bir abidir.
ivolgina: varvara ve kolyanın annesi.
rogojin: milyoner bir adamın zengin oğludur.
prens lev nikolayeviç mişkın: evlatlık. prokofyevnanın uzaktan akrabası. önemli çok önemli bir karakterdir.
prens ş: pavloviçin akrabasıdır.
devamını gör...
zaman makinesi bulununca ilk yapılacaklar
ı kadar çok şey var ki yapmak isteyeceğim, ama bazılarını yazayım :
1) ailemi altın ve dolar yatırımı konusunda zorlardım
2) 9. sınıfta yaptığım tembelliği yapmaz ve çok çalışırdım.
3) spora başlar ve hedefime ulaşana kadar bırakmazdım.
4) abur cubur gıdalardan daha uzak dururdum.
şimdilik bunlar geliyor aklıma.
ama ne garip değil mi? bunların bir çoğunu yapmak için hala fırsatım var.
geçmişimi bilip geleceğime yön vereceğim.
tanım : zaman makinesi bulununca yapacağımız şeyleri paylaştığımız başlık.
1) ailemi altın ve dolar yatırımı konusunda zorlardım
2) 9. sınıfta yaptığım tembelliği yapmaz ve çok çalışırdım.
3) spora başlar ve hedefime ulaşana kadar bırakmazdım.
4) abur cubur gıdalardan daha uzak dururdum.
şimdilik bunlar geliyor aklıma.
ama ne garip değil mi? bunların bir çoğunu yapmak için hala fırsatım var.
geçmişimi bilip geleceğime yön vereceğim.
tanım : zaman makinesi bulununca yapacağımız şeyleri paylaştığımız başlık.
devamını gör...
ümit yaşar oğuzcan
yaşamak seninle bir başka zamanı
bir başka zamanda seni yaşamak
her şeyden önce sen
elbette sen
mutlaka sen
ister uzaklarda ol
ister yanı başımda dur
sen ol yeter ki bu zaman içinde
ben olmasam da olur
(bkz: dağ rüzgarı)
devamını gör...
spiral
bir defter-kitap ciltleme çeşididir.
telli defter dediğimiz şey aslında spiralli defterdir.
kullanım açısından rahatlık sağlar.
telli defter dediğimiz şey aslında spiralli defterdir.
kullanım açısından rahatlık sağlar.
devamını gör...
germanwings 9525
t: almanya merkezli germanwings firmasının barselona ile düsseldorf arasında icra ettiği tarifeli uluslararası uçuştur.
24 mart 2015 günü yapılması planan uçuş, yolcu uçağının; fransa'nın digne-les-bains bölgesinin yakınlarında düşmesi sonucu kazayla sonuçlanmıştır. kazada, uçakta bulunan 144 yolcu ve 6 mürettebattan sağ kurtulan olmamıştır.
işin acı kısmı ise bu ne uçaktan ne de kaptan pilottan kaynaklanan bir hataydı. yardımcı pilot andreas lubitz kaptan pilotun lavaboya gitmek üzere kokpitten çıkması üzerine kokpit kapısını kilitleyerek uçağın otomatik pilotunu 30 cm alçalacak şekilde ayarlamış ayrıca uçağın hızının düşmemesi için otomatik pilota müdahalelerde bulunmuş ve en nihayetinde uçak dağa çakılarak paramparça olmuştur. kazadan sonra evinde yapılan incelemelerde laptopunda intihar yöntemleri ve kokpit kapısı üzerine araştırmalar yaptığı ortaya çıkmıştır. andreas lubitz'in kazadan önce 40 ayrı psikologla görüştüğü ortaya çıkmıştır. intihar eğiliminin olduğu ve mesleğinin bu psikologlarca bilindiği ortadayken, bu bilgilerin havacılık şirketi ile paylaşılmaması alman basınında büyük yankı uyandırmış ve almanya'da katı biçimde korunan hasta-doktor gizliliğinin sorgulanmasına yol açmıştır.
24 mart 2015 günü yapılması planan uçuş, yolcu uçağının; fransa'nın digne-les-bains bölgesinin yakınlarında düşmesi sonucu kazayla sonuçlanmıştır. kazada, uçakta bulunan 144 yolcu ve 6 mürettebattan sağ kurtulan olmamıştır.
işin acı kısmı ise bu ne uçaktan ne de kaptan pilottan kaynaklanan bir hataydı. yardımcı pilot andreas lubitz kaptan pilotun lavaboya gitmek üzere kokpitten çıkması üzerine kokpit kapısını kilitleyerek uçağın otomatik pilotunu 30 cm alçalacak şekilde ayarlamış ayrıca uçağın hızının düşmemesi için otomatik pilota müdahalelerde bulunmuş ve en nihayetinde uçak dağa çakılarak paramparça olmuştur. kazadan sonra evinde yapılan incelemelerde laptopunda intihar yöntemleri ve kokpit kapısı üzerine araştırmalar yaptığı ortaya çıkmıştır. andreas lubitz'in kazadan önce 40 ayrı psikologla görüştüğü ortaya çıkmıştır. intihar eğiliminin olduğu ve mesleğinin bu psikologlarca bilindiği ortadayken, bu bilgilerin havacılık şirketi ile paylaşılmaması alman basınında büyük yankı uyandırmış ve almanya'da katı biçimde korunan hasta-doktor gizliliğinin sorgulanmasına yol açmıştır.
devamını gör...
nickaltı olmayan kaliteli yazar
kendi için yazan yazarlardır ve herhangi bir nickaltı beklentileri yoktur hiçbir şekilde. ellerine akılarına sağlık.
devamını gör...
origami
origami, (折り紙 origami) japonca "ori" (katlamak) ve "gami" (kâğıt) sözcüklerinin birleşiminden meydana gelmiş olup kâğıt katlama sanatına verilen addır. ismi japonca olsa da çin kaynaklı bir sanat olduğunu iddia eden kaynaklar da vardır . genellikle kare kâğıt parçalarını kesmeden ve yapıştırıcı kullanmadan, sadece katlayarak, çeşitli canlı ve cansız figürler oluşturarak yapılmakla birlikte, dikdörtgen kâğıtlardan, hatta kâğıt paralardan yapılan modeller de oldukça fazladır.
kaynak.
kaynak.
devamını gör...
dünya klasiklerini türkler yazsaydı alacakları isimler
anna karenina /kara nine ayşe . insan ne ile yaşar? /insan asgari ücretle nasıl yaşar?
bir delinin hatıra defteri / bakırköy hatıralarım. vadideki zambak / derede açan gül.
bir delinin hatıra defteri / bakırköy hatıralarım. vadideki zambak / derede açan gül.
devamını gör...