uğur mumcu
gazetecilik onurunu hiçbir şeye değişmeyip yazdıkları gerçekler yüzünden katledilen yürekli insan.
devamını gör...
normal sözlük dizi ve film kulübü korku filmi festivali
festivalimiz the blair witch project ve christine’den sonra bugün suspria ile devam ediyor. ortam çok güzel. herkes neşeli, motive ve yardımsever.
başlarda acaba görüntü donar mı, izleyemezsem, bölünür, tadım kaçar gibi tereddütlerim vardı ama izlenilen filmler akıcı bir kalitede yayınlanıyor. herkesin internetine göre ayarlanıyor görüntü. müthüş. gerçekten çok emek veriliyor. rejisöre ve ekibe teşekkürlerimi sunuyorum. gerek başkanlar, gerek üyeler de çok kibar insanlar. bağırış, çağırış, dövüş, kaos yok.
film sonrasında ise sesli konuşulup, farklı bakış açıları aktarılıyor. kesinlikle tavsiye ederim gelmenizi.
başlarda acaba görüntü donar mı, izleyemezsem, bölünür, tadım kaçar gibi tereddütlerim vardı ama izlenilen filmler akıcı bir kalitede yayınlanıyor. herkesin internetine göre ayarlanıyor görüntü. müthüş. gerçekten çok emek veriliyor. rejisöre ve ekibe teşekkürlerimi sunuyorum. gerek başkanlar, gerek üyeler de çok kibar insanlar. bağırış, çağırış, dövüş, kaos yok.
film sonrasında ise sesli konuşulup, farklı bakış açıları aktarılıyor. kesinlikle tavsiye ederim gelmenizi.
devamını gör...
hans holbein
hans holbein the younger olarak da bilinen alman ressam. babası hans holbein the elder da late gothic school'dan başarılı bir ressamdır.
1526'da ingiltere'ye taşındığında thomas more ile arkadaşlık etmiş ve kısa sürede ününü duyurmuştur. 1532'de ingiltere'ye geri döndüğünde kariyeri daha da yükselişe geçmiştir diyebiliriz. bu tarihten sonra thomas cromwell ve anne boleyn'in himayesi altına girip onlar için çalışmaya başlamıştır. 1535'te kralın* ressamı olmuştur.
özellikle portreleri hem tarihi kaynak olarak hem de sanat tekniği ve kalitesi açısından büyük önem taşımaktadır.
john rowlands onun için şunu söylemiş:
mükemmelliğe ulaşma çabası, modelin profili için doğru çizgiyi fırçasıyla araması, portre çizimlerinde çok belirgindir. eleştirel yeteneği ve onun modelin karakterine ilişkin algısı, holbein'in bir portre ressamı olarak yüce büyüklüğünün gerçek bir ölçüsüdür. portrelerindeki açıklayıcı profili ve duruşu hiç kimse aşamadı: holbein, anlatıcı kullanımları sayesinde, modellerinin karakterini ve benzerliğini yüzyıllar boyunca rakipsiz bir ustalıkla aktarmaya devam ediyor.
self portrait

portrait of viii. henry

portrait of sir thomas more
1526'da ingiltere'ye taşındığında thomas more ile arkadaşlık etmiş ve kısa sürede ününü duyurmuştur. 1532'de ingiltere'ye geri döndüğünde kariyeri daha da yükselişe geçmiştir diyebiliriz. bu tarihten sonra thomas cromwell ve anne boleyn'in himayesi altına girip onlar için çalışmaya başlamıştır. 1535'te kralın* ressamı olmuştur.
özellikle portreleri hem tarihi kaynak olarak hem de sanat tekniği ve kalitesi açısından büyük önem taşımaktadır.
john rowlands onun için şunu söylemiş:
mükemmelliğe ulaşma çabası, modelin profili için doğru çizgiyi fırçasıyla araması, portre çizimlerinde çok belirgindir. eleştirel yeteneği ve onun modelin karakterine ilişkin algısı, holbein'in bir portre ressamı olarak yüce büyüklüğünün gerçek bir ölçüsüdür. portrelerindeki açıklayıcı profili ve duruşu hiç kimse aşamadı: holbein, anlatıcı kullanımları sayesinde, modellerinin karakterini ve benzerliğini yüzyıllar boyunca rakipsiz bir ustalıkla aktarmaya devam ediyor.
self portrait

portrait of viii. henry

portrait of sir thomas more

devamını gör...
birine kitap hediye etmek
hep yaptığım olaydır. sanırım hoşlanmıyor hediye ettiklerim. her şeyin en lüksünü en havalısını istiyorlar. kitaptan daha güzeli mi var anlayamadım..
devamını gör...
olgunluk belirtileri
artık duygularınız minimum seviye de mantık maximum seviye de oluyor.
devamını gör...
obsesif kompulsif bozukluk
obsesif kompulsif bozukluk (okb) kişinin günlük yaşamında yoğun kaygı ve strese yol açan günlük yaşamını olumsuz etkileyen, tekrar eden takıntı veya düşüncelerle tanınabilen bir psikiyatrik rahatsızlıktır. dsm 5 tanı kitabında obsesif ve kompulsif bozukluk olarak tanılanır.
obsesyon takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler iken kompulsiyon yineleyici davranış ve eylemlerdir. bunlar kişinin isteği dışında gelişip yoğun kaygı stres ve azımsanamayacak hallerde yoğun depresyona neden olurlar.
obsesyon takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler iken kompulsiyon yineleyici davranış ve eylemlerdir. bunlar kişinin isteği dışında gelişip yoğun kaygı stres ve azımsanamayacak hallerde yoğun depresyona neden olurlar.
devamını gör...
bira içen kadın
şişeleri tokuşturduğumuz canım eşimdir.
devamını gör...
kumarbaz safsatası
bir olayın geçmişte nadir gerçekleşmesinden yola çıkarak, gelecekte gerçekleşme ihtimalinin daha yüksek olacağını düşünme hatasıdır.
kumarbazların due effect dediği durumdur. lotoda bu güne kadar kaybeden biri, bundan sonra kazanacağını umar. halbu ki bu güne kadar kazanamamasının, bundan sonra kazanma olasılığına bir etkisi olmaz.
kumarbazların due effect dediği durumdur. lotoda bu güne kadar kaybeden biri, bundan sonra kazanacağını umar. halbu ki bu güne kadar kazanamamasının, bundan sonra kazanma olasılığına bir etkisi olmaz.
devamını gör...
tabanca atış teknikleri
temel bilgi verilmiş madem, ben de biraz profesyonel atış teknikleri üzerine bilgi vereyim. harika başlık olmuş bu arada, tebrikler.
öncelikle temel atış duruşlarından iki tanesini tanıtacağım. bunlar weaver ve isoscles.
1-) weaver stance / weaver duruşu
adını los angeles deputy'deki bir şerif olan jack weaver'dan alan duruş pistol ya da revolverlar için kullanılır. bu duruşta dominant elin olduğu omuz geriye atılır ve kol düz bir şekilde uzatılır. diğer elin dirseği de onu desteklemek amacıyla bükülerek silah tutan eli kavrar. dirsek neredeyse kilitlenme noktasına kadar bükülüyor bu atışta.
günümüzde modası geçmiş bir duruş olarak geçse de başlangıçta kullanıma gayet uygun olduğunu söyleyebilirim. yapı itibariyle fiziksel anlamda zayıf biriyseniz * silahı düz doğrulttuğunuzda bir noktada ağırlıktan dolayı bileğiniz titremeye başlar. bu da isabet oranınızı oldukça düşürür. bu teknikte, silahın ağırlığı çoğunlukla dominant olmayan kola verilir ve daha konforlu bir atış imkanı sağlar.
silahı tutan kolun bacağı biraz geride ve ayak biraz dışa bakar pozisyonda, diğeri düz durur. her iki diz de biraz kırılır ama buradaki duruşun püf noktası yalnızca dizi kırmak değil, aynı oranda kalçayı da biraz geri almaktır.
temize çekecek olursak; dışarıdan bakıldığında hafif çapraz, dizleri biraz kırık, silahı tuttuğu elinin olduğu taraftaki ayağı geride ve dışa doğru bakan, kalçası biraz geride birini görürsünüz. çapraz durduğu taraftaki kolu dümdüz uzanmış, destek kolu dirsekten bükülerek silah tutan eli kavramış şekilde görülür. tabii kafası da biraz dominant elinin olduğu tarafa eğik. göz-gez-arpacık *
o değil de baya baya boks gardı anlattım şu an düşününce. standart bir orthodox boks duruşuna bakarak durumu az çok kavrayabilirsiniz. onun tek kol uzanmış, diğer kol da ona destek olan hali. gerçi neden görsel bırakmıyorsam... hadi siz sevgili portakallar için bırakayım.
yazar notu: bu duruşu temel ama çok temel uzun namlu silah atışlarında da gerçekleştirebilirsiniz. tepmesini omzunuz güzelce karşılar, kısa vadede sıkıntı çıkarmaz. ama yine de o konuyu da bir ara kaleme* almakta fayda var. unutursam hatırlatın, unuturum çünkü. hem şunun kadar karizmatik bir duruş varken yemişim şerif weaver'ı.
2-) isoscles stance / ikizkenar duruş
ikizkenar duruş, çünkü ikizkenar duruş. kerameti isminde saklı şeylerden biri bu da. bu tutuşta omuzlar karşıya doğru düz, kafa hafif eğik, iki kol da eşit mesafede ve açıda ortaya doğru. silah tam ortada birleşiyor. bacakları da omuz genişliğinde açarsanız tamamdır, oldu bitti. dizleri de biraz kırarsanız tadından yenmez tabii, ama gel gör ki yeni başlayan insanlarda bu diz kırma mevzusunun fazla abartıldığını, gövdenin geri gittiğini falan görüyorum. eline tepmesi yüksek, yüksek kalibreli bir silah verilse geriye uçacaklarmış gibi duruyor.
tam aksine, dizleri kırarken kalçayı geriye alıyoruz ve gövde çok az öne doğru gidiyor. bu standart yıldırım sembolü vardır ya zihinde beliren, onun gibi duruyoruz yani. tetristeki kıvrık blok gibi. yok yok o olmadı. en iyisi ben görsel bırakayım. hadi hadi, iyisiniz.
yalnız kim çizdiyse helal olsun, umarım telif yemeyiz. ellerine sağlık. görsel zeka işte, oturuyoruz iki saat anlatıyoruz, biri gelip tek kareyle çözüyor olayı. şöyle çizemedik. *
3-) şimdi yanlış hatırlamıyorsam israil'de geliştirilmiş bir stil daha vardı. buraya onu yazdım. sonra görsel bulmak için google'dan faydalanmak isterken karşıma şöyle bir tablo çıktı. sinirim bozuldu. sildim ben de. araştırmak isteyen varsa böyle bir şey de var ya da merak edene anlatırım.
1-) double tap
amerikan ordusunda sık görülen bu atış tekniğinde olay, açık hedefe karşı nişan alındığında hızlı ve isabetli bir şekilde iki kez ateş edilmesi durumu. bazı tekniklerin temelini oluşturur ve komplike tekniklere geçilmeden önce güzelce pratiği yapılmalıdır. kurşunun çıktığı anda bir kurşun daha atarak sekme, geri tepme ve nişan alışta yaşanabilecek sorunların önüne geçilir. ilk atış oldukça "temiz"ken aynı yere bir atış daha gerçekleştirilir. durduruculuğu yetersiz silahlarda da sıklıkla kullanılır. 7.65mm gibi.
2-) mozambique drill / mozambik tekniği
şimdi bu olay zamanında mozambik'te yaşanmış bir olayı temel alıyor ve oradan duyuluyor. hikayesi pek çok kaynakta mevcut, o yüzden doğrudan işin teknik boyutundan bahsedeyim. durduruculuğuyla ön plana çıkan bu manevra tam anlamıyla bitiricidir. profesyonel bir teknik olması nedeniyle balistik yeleklere karşı da aşırı efektiftir. nano teknoloji kumaşlardan üretilmesi, plakalı olması, kafada kompzoit başlık olmasının falan bu tekniğe karşı neredeyse hiçbir önemi yok.
a-) standardında yakın mesafeden, hedefin göğsüne iki el atış * gerçekleştirilmesi ardından, bir tane de kafaya ateş edilmesi durumu. kusursuz mozambik'te, kafaya gerçekleştirilen atış göz ve çene arasına yapılmalıdır. çünkü bu bölge neredeyse hiçbir başlık tarafından korunmaz. eğer harika bir nişancıysanız burnun altı, üst dudağın üstü arasındaki yerde bulunan o nokta, bıyık ortasındaki boşluk bu atış için hedef olarak yaratılmış gibidir.
b-) evet gelelim bunun son zamanlarda moda haline. üçgen mozambik. standart mozambik drill isoscles duruşta daha başarılıyken, üçgen mozambik için weaver daha konforlu oluyor. burada üst gövdenin sağ ve soluna bir el atış gerçekleştirip, sonra kafayla bitiriyoruz. yani üçgen çizmiş oluyoruz. tabii faydalı mı? bence değil. çünkü mozambik'te esas amaç göğüs kafesinin ortasındaki boşluktan tam dikey hizada yukarıya, kafaya bir atış gerçekleştirmek. feci estetik ama. bunu da anlatmış olayım.
3-) el presidente drill
bunu jeff cooper isimli bir abd deniz piyadesi geliştiriyor. kendisi taktik atış ve özellikle tabanca gibi küçük silahlarda uzman bir şahsiyet. bir ara hakkında bir şeyler yazmak isterim. aşağıdaki görselde de kendisini görebilirsiniz. neyse gelelim "el presidente" kısmına.
bu manevra, üç farklı hedefe uygulanan* bir karşı atak saldırısı diyebiliriz. sırtımız hedefe dönük, eğer bir esir alınma durumu varsa eller teslim olma pozisyonunda, yoksa silahımızı kavrayabileceğimiz en rahat pozisyonda duracak şekilde başlıyor. tabii silah çekeceğinizi arkanızdakilere belirtmemekte fayda var.
her neyse, tercihen hızlı olması amacıyla topuk üzerinden 180 derecelik bir dönüş gerçekleştiriyoruz. silahımızı dönerken ya da dönmeden değil, dönüş tamamlandıktan hemen sonra çekiyoruz ki herhangi bir denge kaybı yaşamayalım. her hedefin merkez noktasına iki el atış gerçekleştiriyoruz. * sonra şarjör değiştiriyor ve dönüşünde ikişer el daha atış gerçekleştiriyoruz.
burada görsel bırakmaktan ziyade küçük bir video koymak istiyorum. oldukça ağır ve anlaşılabilir şekilde gösterilmiş. yeterli pratikle sizin bile kendinize inanamayacağınız hızda gerçekleştirilebiliyor.
tamam bu kadar yeterli. biraz da isimsiz ekstralardan bahsedeyim.
a-) aranızda uzak mesafe olan çoklu hedef var diyelim. iki hedef olsun örneğin. göz kararı 30 metrelik bir mesafeden ikisine de birer el atış gerçekleştiriyorsunuz. ardından koşuyor ve atış yaptığınız mesafenin yarısına geldiğinizde durup birer el daha atış gerçekleştiriyorsunuz. sonra yine koşuyor ve yine aynısını yapıyorsunuz. hedeften iki kat hızlı koştuğunuzu varsayalım ki genel senaryo budur. çünkü işin içine psikolojik faktörler dahil olur ve duraksamalar yaşanır. her neyse, hesaplayalım.
a-) 30 metreden birer atış
b-) 15 metre koştunuz, hedef sizden metre uzaklaştı.
c-) 22.5 metreden birer atış.
d-) yaklaşık 11.25 metre koştunuz, bunu ayarlamak zor tabii. 10-12.5 arasını gittiniz diyelim. hedefler de 5 metre hareket etti bu sırada.
e-) 15 metreden birer atış.
f-) ses çok yaklaştı, kaçış fırsatı daha az. artık hedefle aranızda 10-15 metre mesafe var ve yalnızca altı cephane harcadınız. başarılar.
-----------
b-) iki siper arası değişim yapacağınız zaman, yan yan adımlar atarak siperle mesafenizi gözünüzde ölçüyorsunuz. bir sonraki siper 6 metre diyelim, dört atış gerçekleştireceksiniz. bu durumda her 1.5 metrede bir atış gerçekleştiriyorsunuz. senkronize atışlar sanki sonsuzmuş etkisi yaratır. adım atarken belinizle dönüyorsunuz ki hedeften şaşmayın.
sipere varacağınız zaman, beliniz dönebileceği maksimum düzeye yakın bir dönüş yaşar. tam bu noktada yapmanız gereken tek şey dönüş yaptığınız taraftaki omzunuzu sipere dayayıp ayaklarınızı biraz değiştirmek. tekrar siperdesiniz, güvendesiniz ve atışa hazırsınız. dört kurşun, gerekirse burada şarjör dolumu ya da değişimi gerçekleştirebilirsiniz.
c-) bildiğiniz bir arazide kendinizden uzak bir hedefin sıkışabileceği bir yer varsa, bilerek ıskalayın. ıska atışların gerçekleştiği yer, hedefin kaçabileceği boşluk olsun. bir tarafı kapalı bir tarafı açık yer varsa, açık yere yakın atışlar gerçekleştirin. içgüdüsel olarak diğer tarafa kaçacaktır. yeterli cephaneniz olduğundan emin değilseniz bu sonuncuyu gerçekleştirmeyin.
d-) yine çoklu saldırganlara karşıysanız ve siper alamayacak durumda kaldıysanız* saldırganların aynı hizada olmaması durumu söz konusu olduğunda bunu avantajınıza kullanın. vücut hizanızı öndeki saldırgana doğru aldığınızda, arkadakinin atışlarının büyük kısmı size gelmeyecektir. karşılıklı mücadelelerde siper alamıyorsanız olabildiğince daralın. çapraz duruşlardan faydalanabilirsiniz. weaver gibi.
-------------
silahınızı bilek hareketleriyle oynatmayın. ilk tanımda da denildiği gibi kolunuzun devamı gibi davranın, bilek bükmeler isabetsiz atışlara ve incinmelere yol açar. onun yerine kol ve bel hareketleriyle yönlendirmeyi tercih edin. şundan bahsediyorum. ortadaki gibi olacak;
evet şimdi de gelelim sık yapılan hatalara, kavrayışlara. alışılagelmiş bir durum söz konusu olduğundan profesyonellerde bile gözlemlenebilir hatalar mümkün. tabii her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır üzerinden, birkaç farklı "doğru" olarak kabul edilen kavrayış biçimi var. bu sorunlar genelde dominant elde değil, destekleyici elde yaşanıyor. gelelim.
öncelikle silahınızı sıkı kavramayın. evet, silahı sıkı tutmak gerekir. ama onu avcunuzda tutmanız gereken bir kuş gibi düşünün. fazla gevşek bırakırsanız kaçar, fazla sıkarsanız ölür. boşa enerji kaybetmeye gerek yok. sıkı kavrayış dediğimiz olay ezercesine ne kadar sıktığımız değil, ne kadar doğru bir pozisyonda tuttuğumuzdan gelir.
1-) thumbs forward / başparmaklar ileri dönük tutuş
dominant elinizle silahı kavradınız, her şey harika. diğer elinizin baş parmağı karşıyı gösterecek şekilde silahın diğer tarafından kavrıyorsunuz. baş parmak dışındaki dört parmağınız, tetik korkuluğunun altından dominant elin orta, yüzük ve serçe parmağının uçlarını kavrayacak.
dominant elinizin baş parmağını boğumundan bükerek, destek elin üzerine yerleştiriyorsunuz. tabancalar için en sağlam tutuştur. sıkı bir kavrayış sağlar. başarılar.
2-) thumbs up / başparmaklar yukarı tutuş
silahınızı kavradınız. işaret parmağınız korkuluğun dış tarafında duruyor falan, bunları zaten biliyorsunuz. baş parmağınız kabzeye sarılmak yerine yukarıyı gösteriyor. destek eliniz de yine korkuluk altından diğer elin parmak uçlarını kavrıyor ve o elin baş parmağı da kabzaya yukarıyı gösterecek şekilde yerleştiriliyor. dominant elinizin baş parmağının iç tarafı, destek elin baş parmağının dış tarafına değiyor.
revolverda yapmayın. kimi yerlerde başarısız görüldüğü olur. bence temel sebebi altıpatlarlarda denenmesi. onun dışında bugüne kadar kimsede sorun çıkardığını görmedim. hatta tek el kullanımda baş parmakla ileri doğru baskı uygulanıp yine güzel ve isabetli atışlar sağlanabilir.
3-) knuckles over / başparmaklar katlı tutuş
üstte anlattıklarımdaki gibi lakin bu sefer başparmaklar kabzaya katlı şekilde tutuluyor. bu sefer destek el başparmağı, dominant el başparmağının üzerinde ve baskı uyguluyor. çok değil ama.
bu da oldukça sağlam bir tutuş. altıpatlarlar için standart olması gerektiğini düşünüyorum zira el yapısına en uygunu bu oluyor.
--------------------
şimdi de gelelim yapılmaması gerekenlere. en mantıksıza doğru gidelim.
1-) low grip / alçak tutuş
şimdi bunda çok da büyük bir sorun yok, düzeltilebilir. çoğunlukla amatörlerde görülür. standart başparmak ileri ya da başparmak yukarı tutuşunu düşünün, ama destek el korkuluğa dayanmamış da daha aşağıdan kavranmış şekilde. haliyle verdiği destek azalıyor. korkuluğun altından desteklediğinde aslında olan şey destek elin namluyu düz ve dik tutmak adına silahın yükünü sırtlanması durumu. haliyle verim düşüyor bu tutuşta.
2-) teacup / fincan tutuşu
bu hayatımda gördüğüm en aptalca tutuşlardan ama en aptalı değil. ona da geleceğiz. bu tutuşta dominant el yukarıda da anlattığım standartlarda silahı kavrıyor. destek el ise silahın altından, eğer tabancaysa şarjörü kavrayacak şekilde duruyor. kase ya da fincan tutar gibi. destek el parmak uçları, dominant elin dışını kavrıyor. destek el, desteklemekten tamamen uzaklaşıyor yani.
3-) wrist grip(?) / bilek kavrayarak tutuş
bunun adını tam olarak bilemedim. özetle tek elle silah tutulurken, destek elin dominant el bileğini kavraması durumu. memleketimin polat alemdarları tarafından sağda solda sıklıkla sergilenen bu tutuşun hiçbir mantıklı açıklaması yok. o kadar saçma ki. hani el boşta kalsa ona da tamam, bir de bilek sıkı sıkı kavranarak kan akışına müdahale ediliyor.
hayır bu kimseyi wanted'taki eleman yapmıyor, aksine kan akışı azaldığı için güç de azalıyor. böyle silah tutulacağına önce nefes egzersizlerine çalışılmalı, atış sırasında doğru nefes alıp vermeli. olur mu? eğer buralarda bu tayfadan biri varsa diye söylüyorum... yapmayın bunu, çok gülüyoruz. karnımız ağrıyor. nişan alamıyoruz sonra.
şimdilik bu kadarım sanırım. başka bir konuda görüşmek üzere. konuyla ilgili merakınız olursa yazmaktan çekinmeyin. bilgim ve dilim vardığınca yardımcı olmaya çalışırım.
öncelikle temel atış duruşlarından iki tanesini tanıtacağım. bunlar weaver ve isoscles.
1-) weaver stance / weaver duruşu
adını los angeles deputy'deki bir şerif olan jack weaver'dan alan duruş pistol ya da revolverlar için kullanılır. bu duruşta dominant elin olduğu omuz geriye atılır ve kol düz bir şekilde uzatılır. diğer elin dirseği de onu desteklemek amacıyla bükülerek silah tutan eli kavrar. dirsek neredeyse kilitlenme noktasına kadar bükülüyor bu atışta.
günümüzde modası geçmiş bir duruş olarak geçse de başlangıçta kullanıma gayet uygun olduğunu söyleyebilirim. yapı itibariyle fiziksel anlamda zayıf biriyseniz * silahı düz doğrulttuğunuzda bir noktada ağırlıktan dolayı bileğiniz titremeye başlar. bu da isabet oranınızı oldukça düşürür. bu teknikte, silahın ağırlığı çoğunlukla dominant olmayan kola verilir ve daha konforlu bir atış imkanı sağlar.
silahı tutan kolun bacağı biraz geride ve ayak biraz dışa bakar pozisyonda, diğeri düz durur. her iki diz de biraz kırılır ama buradaki duruşun püf noktası yalnızca dizi kırmak değil, aynı oranda kalçayı da biraz geri almaktır.
temize çekecek olursak; dışarıdan bakıldığında hafif çapraz, dizleri biraz kırık, silahı tuttuğu elinin olduğu taraftaki ayağı geride ve dışa doğru bakan, kalçası biraz geride birini görürsünüz. çapraz durduğu taraftaki kolu dümdüz uzanmış, destek kolu dirsekten bükülerek silah tutan eli kavramış şekilde görülür. tabii kafası da biraz dominant elinin olduğu tarafa eğik. göz-gez-arpacık *
o değil de baya baya boks gardı anlattım şu an düşününce. standart bir orthodox boks duruşuna bakarak durumu az çok kavrayabilirsiniz. onun tek kol uzanmış, diğer kol da ona destek olan hali. gerçi neden görsel bırakmıyorsam... hadi siz sevgili portakallar için bırakayım.
yazar notu: bu duruşu temel ama çok temel uzun namlu silah atışlarında da gerçekleştirebilirsiniz. tepmesini omzunuz güzelce karşılar, kısa vadede sıkıntı çıkarmaz. ama yine de o konuyu da bir ara kaleme* almakta fayda var. unutursam hatırlatın, unuturum çünkü. hem şunun kadar karizmatik bir duruş varken yemişim şerif weaver'ı.
2-) isoscles stance / ikizkenar duruş
ikizkenar duruş, çünkü ikizkenar duruş. kerameti isminde saklı şeylerden biri bu da. bu tutuşta omuzlar karşıya doğru düz, kafa hafif eğik, iki kol da eşit mesafede ve açıda ortaya doğru. silah tam ortada birleşiyor. bacakları da omuz genişliğinde açarsanız tamamdır, oldu bitti. dizleri de biraz kırarsanız tadından yenmez tabii, ama gel gör ki yeni başlayan insanlarda bu diz kırma mevzusunun fazla abartıldığını, gövdenin geri gittiğini falan görüyorum. eline tepmesi yüksek, yüksek kalibreli bir silah verilse geriye uçacaklarmış gibi duruyor.
tam aksine, dizleri kırarken kalçayı geriye alıyoruz ve gövde çok az öne doğru gidiyor. bu standart yıldırım sembolü vardır ya zihinde beliren, onun gibi duruyoruz yani. tetristeki kıvrık blok gibi. yok yok o olmadı. en iyisi ben görsel bırakayım. hadi hadi, iyisiniz.
yalnız kim çizdiyse helal olsun, umarım telif yemeyiz. ellerine sağlık. görsel zeka işte, oturuyoruz iki saat anlatıyoruz, biri gelip tek kareyle çözüyor olayı. şöyle çizemedik. *
3-) şimdi yanlış hatırlamıyorsam israil'de geliştirilmiş bir stil daha vardı. buraya onu yazdım. sonra görsel bulmak için google'dan faydalanmak isterken karşıma şöyle bir tablo çıktı. sinirim bozuldu. sildim ben de. araştırmak isteyen varsa böyle bir şey de var ya da merak edene anlatırım.
1-) double tap
amerikan ordusunda sık görülen bu atış tekniğinde olay, açık hedefe karşı nişan alındığında hızlı ve isabetli bir şekilde iki kez ateş edilmesi durumu. bazı tekniklerin temelini oluşturur ve komplike tekniklere geçilmeden önce güzelce pratiği yapılmalıdır. kurşunun çıktığı anda bir kurşun daha atarak sekme, geri tepme ve nişan alışta yaşanabilecek sorunların önüne geçilir. ilk atış oldukça "temiz"ken aynı yere bir atış daha gerçekleştirilir. durduruculuğu yetersiz silahlarda da sıklıkla kullanılır. 7.65mm gibi.
2-) mozambique drill / mozambik tekniği
şimdi bu olay zamanında mozambik'te yaşanmış bir olayı temel alıyor ve oradan duyuluyor. hikayesi pek çok kaynakta mevcut, o yüzden doğrudan işin teknik boyutundan bahsedeyim. durduruculuğuyla ön plana çıkan bu manevra tam anlamıyla bitiricidir. profesyonel bir teknik olması nedeniyle balistik yeleklere karşı da aşırı efektiftir. nano teknoloji kumaşlardan üretilmesi, plakalı olması, kafada kompzoit başlık olmasının falan bu tekniğe karşı neredeyse hiçbir önemi yok.
a-) standardında yakın mesafeden, hedefin göğsüne iki el atış * gerçekleştirilmesi ardından, bir tane de kafaya ateş edilmesi durumu. kusursuz mozambik'te, kafaya gerçekleştirilen atış göz ve çene arasına yapılmalıdır. çünkü bu bölge neredeyse hiçbir başlık tarafından korunmaz. eğer harika bir nişancıysanız burnun altı, üst dudağın üstü arasındaki yerde bulunan o nokta, bıyık ortasındaki boşluk bu atış için hedef olarak yaratılmış gibidir.
b-) evet gelelim bunun son zamanlarda moda haline. üçgen mozambik. standart mozambik drill isoscles duruşta daha başarılıyken, üçgen mozambik için weaver daha konforlu oluyor. burada üst gövdenin sağ ve soluna bir el atış gerçekleştirip, sonra kafayla bitiriyoruz. yani üçgen çizmiş oluyoruz. tabii faydalı mı? bence değil. çünkü mozambik'te esas amaç göğüs kafesinin ortasındaki boşluktan tam dikey hizada yukarıya, kafaya bir atış gerçekleştirmek. feci estetik ama. bunu da anlatmış olayım.
3-) el presidente drill
bunu jeff cooper isimli bir abd deniz piyadesi geliştiriyor. kendisi taktik atış ve özellikle tabanca gibi küçük silahlarda uzman bir şahsiyet. bir ara hakkında bir şeyler yazmak isterim. aşağıdaki görselde de kendisini görebilirsiniz. neyse gelelim "el presidente" kısmına.
bu manevra, üç farklı hedefe uygulanan* bir karşı atak saldırısı diyebiliriz. sırtımız hedefe dönük, eğer bir esir alınma durumu varsa eller teslim olma pozisyonunda, yoksa silahımızı kavrayabileceğimiz en rahat pozisyonda duracak şekilde başlıyor. tabii silah çekeceğinizi arkanızdakilere belirtmemekte fayda var.
her neyse, tercihen hızlı olması amacıyla topuk üzerinden 180 derecelik bir dönüş gerçekleştiriyoruz. silahımızı dönerken ya da dönmeden değil, dönüş tamamlandıktan hemen sonra çekiyoruz ki herhangi bir denge kaybı yaşamayalım. her hedefin merkez noktasına iki el atış gerçekleştiriyoruz. * sonra şarjör değiştiriyor ve dönüşünde ikişer el daha atış gerçekleştiriyoruz.
burada görsel bırakmaktan ziyade küçük bir video koymak istiyorum. oldukça ağır ve anlaşılabilir şekilde gösterilmiş. yeterli pratikle sizin bile kendinize inanamayacağınız hızda gerçekleştirilebiliyor.
tamam bu kadar yeterli. biraz da isimsiz ekstralardan bahsedeyim.
a-) aranızda uzak mesafe olan çoklu hedef var diyelim. iki hedef olsun örneğin. göz kararı 30 metrelik bir mesafeden ikisine de birer el atış gerçekleştiriyorsunuz. ardından koşuyor ve atış yaptığınız mesafenin yarısına geldiğinizde durup birer el daha atış gerçekleştiriyorsunuz. sonra yine koşuyor ve yine aynısını yapıyorsunuz. hedeften iki kat hızlı koştuğunuzu varsayalım ki genel senaryo budur. çünkü işin içine psikolojik faktörler dahil olur ve duraksamalar yaşanır. her neyse, hesaplayalım.
a-) 30 metreden birer atış
b-) 15 metre koştunuz, hedef sizden metre uzaklaştı.
c-) 22.5 metreden birer atış.
d-) yaklaşık 11.25 metre koştunuz, bunu ayarlamak zor tabii. 10-12.5 arasını gittiniz diyelim. hedefler de 5 metre hareket etti bu sırada.
e-) 15 metreden birer atış.
f-) ses çok yaklaştı, kaçış fırsatı daha az. artık hedefle aranızda 10-15 metre mesafe var ve yalnızca altı cephane harcadınız. başarılar.
-----------
b-) iki siper arası değişim yapacağınız zaman, yan yan adımlar atarak siperle mesafenizi gözünüzde ölçüyorsunuz. bir sonraki siper 6 metre diyelim, dört atış gerçekleştireceksiniz. bu durumda her 1.5 metrede bir atış gerçekleştiriyorsunuz. senkronize atışlar sanki sonsuzmuş etkisi yaratır. adım atarken belinizle dönüyorsunuz ki hedeften şaşmayın.
sipere varacağınız zaman, beliniz dönebileceği maksimum düzeye yakın bir dönüş yaşar. tam bu noktada yapmanız gereken tek şey dönüş yaptığınız taraftaki omzunuzu sipere dayayıp ayaklarınızı biraz değiştirmek. tekrar siperdesiniz, güvendesiniz ve atışa hazırsınız. dört kurşun, gerekirse burada şarjör dolumu ya da değişimi gerçekleştirebilirsiniz.
c-) bildiğiniz bir arazide kendinizden uzak bir hedefin sıkışabileceği bir yer varsa, bilerek ıskalayın. ıska atışların gerçekleştiği yer, hedefin kaçabileceği boşluk olsun. bir tarafı kapalı bir tarafı açık yer varsa, açık yere yakın atışlar gerçekleştirin. içgüdüsel olarak diğer tarafa kaçacaktır. yeterli cephaneniz olduğundan emin değilseniz bu sonuncuyu gerçekleştirmeyin.
d-) yine çoklu saldırganlara karşıysanız ve siper alamayacak durumda kaldıysanız* saldırganların aynı hizada olmaması durumu söz konusu olduğunda bunu avantajınıza kullanın. vücut hizanızı öndeki saldırgana doğru aldığınızda, arkadakinin atışlarının büyük kısmı size gelmeyecektir. karşılıklı mücadelelerde siper alamıyorsanız olabildiğince daralın. çapraz duruşlardan faydalanabilirsiniz. weaver gibi.
-------------
silahınızı bilek hareketleriyle oynatmayın. ilk tanımda da denildiği gibi kolunuzun devamı gibi davranın, bilek bükmeler isabetsiz atışlara ve incinmelere yol açar. onun yerine kol ve bel hareketleriyle yönlendirmeyi tercih edin. şundan bahsediyorum. ortadaki gibi olacak;
evet şimdi de gelelim sık yapılan hatalara, kavrayışlara. alışılagelmiş bir durum söz konusu olduğundan profesyonellerde bile gözlemlenebilir hatalar mümkün. tabii her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır üzerinden, birkaç farklı "doğru" olarak kabul edilen kavrayış biçimi var. bu sorunlar genelde dominant elde değil, destekleyici elde yaşanıyor. gelelim.
öncelikle silahınızı sıkı kavramayın. evet, silahı sıkı tutmak gerekir. ama onu avcunuzda tutmanız gereken bir kuş gibi düşünün. fazla gevşek bırakırsanız kaçar, fazla sıkarsanız ölür. boşa enerji kaybetmeye gerek yok. sıkı kavrayış dediğimiz olay ezercesine ne kadar sıktığımız değil, ne kadar doğru bir pozisyonda tuttuğumuzdan gelir.
1-) thumbs forward / başparmaklar ileri dönük tutuş
dominant elinizle silahı kavradınız, her şey harika. diğer elinizin baş parmağı karşıyı gösterecek şekilde silahın diğer tarafından kavrıyorsunuz. baş parmak dışındaki dört parmağınız, tetik korkuluğunun altından dominant elin orta, yüzük ve serçe parmağının uçlarını kavrayacak.
dominant elinizin baş parmağını boğumundan bükerek, destek elin üzerine yerleştiriyorsunuz. tabancalar için en sağlam tutuştur. sıkı bir kavrayış sağlar. başarılar.
2-) thumbs up / başparmaklar yukarı tutuş
silahınızı kavradınız. işaret parmağınız korkuluğun dış tarafında duruyor falan, bunları zaten biliyorsunuz. baş parmağınız kabzeye sarılmak yerine yukarıyı gösteriyor. destek eliniz de yine korkuluk altından diğer elin parmak uçlarını kavrıyor ve o elin baş parmağı da kabzaya yukarıyı gösterecek şekilde yerleştiriliyor. dominant elinizin baş parmağının iç tarafı, destek elin baş parmağının dış tarafına değiyor.
revolverda yapmayın. kimi yerlerde başarısız görüldüğü olur. bence temel sebebi altıpatlarlarda denenmesi. onun dışında bugüne kadar kimsede sorun çıkardığını görmedim. hatta tek el kullanımda baş parmakla ileri doğru baskı uygulanıp yine güzel ve isabetli atışlar sağlanabilir.
3-) knuckles over / başparmaklar katlı tutuş
üstte anlattıklarımdaki gibi lakin bu sefer başparmaklar kabzaya katlı şekilde tutuluyor. bu sefer destek el başparmağı, dominant el başparmağının üzerinde ve baskı uyguluyor. çok değil ama.
bu da oldukça sağlam bir tutuş. altıpatlarlar için standart olması gerektiğini düşünüyorum zira el yapısına en uygunu bu oluyor.
--------------------
şimdi de gelelim yapılmaması gerekenlere. en mantıksıza doğru gidelim.
1-) low grip / alçak tutuş
şimdi bunda çok da büyük bir sorun yok, düzeltilebilir. çoğunlukla amatörlerde görülür. standart başparmak ileri ya da başparmak yukarı tutuşunu düşünün, ama destek el korkuluğa dayanmamış da daha aşağıdan kavranmış şekilde. haliyle verdiği destek azalıyor. korkuluğun altından desteklediğinde aslında olan şey destek elin namluyu düz ve dik tutmak adına silahın yükünü sırtlanması durumu. haliyle verim düşüyor bu tutuşta.
2-) teacup / fincan tutuşu
bu hayatımda gördüğüm en aptalca tutuşlardan ama en aptalı değil. ona da geleceğiz. bu tutuşta dominant el yukarıda da anlattığım standartlarda silahı kavrıyor. destek el ise silahın altından, eğer tabancaysa şarjörü kavrayacak şekilde duruyor. kase ya da fincan tutar gibi. destek el parmak uçları, dominant elin dışını kavrıyor. destek el, desteklemekten tamamen uzaklaşıyor yani.
3-) wrist grip(?) / bilek kavrayarak tutuş
bunun adını tam olarak bilemedim. özetle tek elle silah tutulurken, destek elin dominant el bileğini kavraması durumu. memleketimin polat alemdarları tarafından sağda solda sıklıkla sergilenen bu tutuşun hiçbir mantıklı açıklaması yok. o kadar saçma ki. hani el boşta kalsa ona da tamam, bir de bilek sıkı sıkı kavranarak kan akışına müdahale ediliyor.
hayır bu kimseyi wanted'taki eleman yapmıyor, aksine kan akışı azaldığı için güç de azalıyor. böyle silah tutulacağına önce nefes egzersizlerine çalışılmalı, atış sırasında doğru nefes alıp vermeli. olur mu? eğer buralarda bu tayfadan biri varsa diye söylüyorum... yapmayın bunu, çok gülüyoruz. karnımız ağrıyor. nişan alamıyoruz sonra.
şimdilik bu kadarım sanırım. başka bir konuda görüşmek üzere. konuyla ilgili merakınız olursa yazmaktan çekinmeyin. bilgim ve dilim vardığınca yardımcı olmaya çalışırım.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
açar açmaz bir tevhid karşıladı.sabahat akkiraz,mustafa özarslan sesi ve diğer özel sesler,güzel gönüller.. ne güzel düşünmüşsünüz teşekkürler.
bülbül öter gül içinde..
bülbül öter gül içinde..
devamını gör...
normal sözlük
en az kafa sözlük kadar kötü bi isim seçilmiş ama pek bi önemi yok ya, umarım normal sözlük olarak devam eder iken, kafa sözlük olarak yükseldiği kalitesinden ödün vermez.
ama daha farklı bir şey bekliyordum ne yalan söyleyeyim.
ama daha farklı bir şey bekliyordum ne yalan söyleyeyim.
devamını gör...
herhangi bir cahille başa çıkma taktikleri
devamını gör...
yağmura en çok yakışan şey
ah romantikler sizi... romantizm isteyenler için "gözyaşı" diyebilirdim ama demeyeceğim.
t: şemsiyedir.
yüzüme değen yağmur damlaları ile yıldızım hiç barışmaz. gökyüzü ağlıyor, bende ağlıyorum.
t: şemsiyedir.
yüzüme değen yağmur damlaları ile yıldızım hiç barışmaz. gökyüzü ağlıyor, bende ağlıyorum.
devamını gör...
normal sözlük'ün moderasyonun kendi arasında eğlenmesi için kurulmuş olduğu gerçeği
gerçek gibi gerçektir.
-sözlük satılmayacak.
-sözlükte reklam olmayacak.
eeee kurucuların amacı ne?
en mantıklı cevap; bu eve kapandığımız dönemlerde boş kalmayıp bir eğlence bulmak.
ağalarım bizle eğleniiir.
büyük oyunu görün.
-sözlük satılmayacak.
-sözlükte reklam olmayacak.
eeee kurucuların amacı ne?
en mantıklı cevap; bu eve kapandığımız dönemlerde boş kalmayıp bir eğlence bulmak.
ağalarım bizle eğleniiir.
büyük oyunu görün.
devamını gör...
gelinin kız kardeşi
cem yılmaz'a göre gelinden daha süslü olduğu için dikkati dağıtan kızdır.
devamını gör...
asena
ülkücü kızlara deniyor. ülkücü reisi, hoşlandığı asenanın önüne tesbihini atar. bu attığı tesbihin ; "bu asena bundan sonra benim kız arkadaşımdır"manasına geldiğini öğrendiğimde şok olmuştum. gazi üniversitesi geleneği olsa da * kendi okulumda da şahit oldum. kız istemiş ya da istememiş bir önemi yokmuş. *
devamını gör...
makarnanın 8 dakikada pişmesi yalanı
dünyadaki en büyük yalandır. tüm makarna markalarının paketleri üzerinde türden türe değişiklik gösterse de ortalama 8-12 dakikada piştiği yazar. neredeyse hepsini denemiş biri olarak kaynamış suya atılan bi makarnanın ocağın da altı sonuna kadar açıkken 15 dakikanın altında piştiğini hiç görmedim. bu kandırmacaya bi dur demeliyiz. ya daha hızlı pişenini yapın ya da şu sayıları değiştirin artık.
devamını gör...
sabahları sevgilinin üstüne çıkmasındaki zerafet
devamını gör...