uğur mumcu
saygıyla andığım rahmetli gazeteci.
devamını gör...
çok güzel bir kadın olmak
aileden olmasa bile kesinlikle ilgi içinde büyümek demektir.
sürekli göz önünde olmaktır.
güzelliğin bir çok kapıyı açtığı veya insanların bir çok konuda güzel insanlara öncelik tanıdığı yadsınamaz.
muhtemelen insanlar gerçekten fikirleri ile mi ilgileniyor yoksa sadece güzel olduğu için mi övgü alıyor bilememektir.
fazla çabalamadan ilgi görmek erken yaştan beri mümkün olduğundan, karakter gelişimi etkilenebilir, geri kalabilir.
tabi bu gözler çok güzel olup da yüzünden, fiziğinden güzel fikirleri olan kadınlarda gördü.
bunlar bir erkeğin gözlemleri, çok doğru veya çok yanlışta olabilir.
edit: vay be, arkadaşlar kadın değilim. beri mesaj atmadan bir entryi okusaydınız yazıyor orada. şu başlıktan bile bu kadar mesaj geliyorsa, harbi güzel kadın olsa sıkıntı.
sürekli göz önünde olmaktır.
güzelliğin bir çok kapıyı açtığı veya insanların bir çok konuda güzel insanlara öncelik tanıdığı yadsınamaz.
muhtemelen insanlar gerçekten fikirleri ile mi ilgileniyor yoksa sadece güzel olduğu için mi övgü alıyor bilememektir.
fazla çabalamadan ilgi görmek erken yaştan beri mümkün olduğundan, karakter gelişimi etkilenebilir, geri kalabilir.
tabi bu gözler çok güzel olup da yüzünden, fiziğinden güzel fikirleri olan kadınlarda gördü.
bunlar bir erkeğin gözlemleri, çok doğru veya çok yanlışta olabilir.
edit: vay be, arkadaşlar kadın değilim. beri mesaj atmadan bir entryi okusaydınız yazıyor orada. şu başlıktan bile bu kadar mesaj geliyorsa, harbi güzel kadın olsa sıkıntı.
devamını gör...
öpülmekten hoşlanmamak
aniden gelen ve o an etrafımda kim varsa 'çabuk öp beni' diyerek yatıştırdığım öpülme ataklarım var benim. diyeceklerim bu kadar...
devamını gör...
tab etmek
basmak, baskı yapmak*anlamında kullanılan sözcüktür.
tab edilmemiş yaslardan geçiyoruz kaç zamandır
adettir çünkü yazıldığı gibi ölünür burada.*
tab edilmemiş yaslardan geçiyoruz kaç zamandır
adettir çünkü yazıldığı gibi ölünür burada.*
devamını gör...
bir sözlük yazarına aşık olmak
görmeden? havanda su dövmek gibi bir şey olsa gerek.
devamını gör...
yırttık abicim yırttık (yazar)
ha yırttık ha yırtacağız derken ortaya çıkıp tamam tamam sakin ben hallediceğim diye ortamı yumuşatacak yazarımızdır.. bu ulvi görevi yerine getireceğine eminim hadi çık bir yerden ve tamam bu sefer yırttık de artık.
devamını gör...
topoloji
geometrik şekillerin veya üç boyutlu cisimlerin bazı durumlarda değişmeyen özelliklerini inceleyen bilim dalı'dır.
devamını gör...
geceye bir kedi bırak
bety'le sabah erkenden vet.e gidiyoruz. sonunda tavsiyeler üzerine yakın sayılabilecek (1 saat uzaklıkta) bir yerde veteriner bulduk. bu gece biraz huzursuzuz. sürekli mırıldanıyor ve ağlıyor ağrısı var sanırım. şimdi biraz uyudu işte. yarın buradan güzel güzel haberlerimizi duyuracağız abileri, ablaları. siz ona iyi dileklerinizi sunup, dualarınızı etmeyi unutmayınız lütfen.
(bety kanserle savaşıyor.)
herkeslere umutlu, huzurlu geceler.

(bety kanserle savaşıyor.)
herkeslere umutlu, huzurlu geceler.


devamını gör...
aleksandr blok
gerçek ismi aleksandr aleksandroviç blok olan, rusya'nın en ünlü sembolist timsallerinden olan şairdir. 1880 yılında, üst tabakaya mensup bir çocuk olarak dünyaya gelen blok, hukuk profesörü bir babanın ve döneminin st. petersburg üniversitesi rektörünün kızı olan, kültürlü bir yazar olan annenin oğlu idi. annesi ve babası yollarını ayırdıktan sonra ise st. petersburg üniversitesi rektörü olan büyük dedesi andrey beketov'un köşkünde kaldı.

nitekim, kültürlü ve seçkin bir ortamda yetişen blok'un edebi kişiliği de küçük yaşlardan itibaren gelişmeye başladı. ilk şiir denemelerine beş yaşında iken atıldı. küçüklüğünden gençliğine kadar bilhassa aleksandr puşkin gibi romantik şairlerden, ve vladimir solovyov'un temsil ettiği mistisizm fikirlerinden etkilendi. şiirlerinde sık sık; aşk, doğa, gizem, özgürlük ögelerini kullandı, çoşkulu ve heyecanlı bir anlatımı benimsedi. bu bahsettiklerime istinaden, kendisine ait olduğunu bildiğim az miktarda şiirden en sevdiğimi bırakıyorum:
ah! manyakça yaşamak istiyorum!
her anı ebedileştirmeyi
adsızı insanlaştırmayı
gerçekleşmeyeni gerçekleştirmeyi
hayatın ağır uykusu beni boğadursun
bu rüyada hep nefessiz kalayım-
belki şen şakrak bir genç
hakkımda şöyle der gelecekte:
hüznünü affedelim -kim bilir
belki bu onun gizli motoruydu.
tamamı şefkat ve aydınlığın çocuğu o,
ve her şeyiyle özgürlüğün galebe çalışı!
çeviri: burhan deniz
ama en çok da aleksandr blok'un bozkır kavimleri tarihçiliğine dair yaptığı katkıdan bahsetmek istiyorum.belki farkındalıkla, belki farkında olmadan yaptığı katkıyı:

20. yüzyılın ilk çeyreğinde, ukrayna bozkırlarında günyüzüne çıkarılmış iskit kurganlarına olan yöneliğin ilginin artmasında bu şairimizin rolü çok büyük olmuştur. at üzerinde yaylarla savaşan, altından yaptıkları muhteşem güzellikteki sanat eserleri ve gür sakallarıyla meşhur bu toplum hakkındaki teorilerin yoğunlaştığı bir dönemde "iskitler" adlı şiirini yazdı. alman tarihçilerın aryan kavmi, türk tarihçilerinin turan kavmi olarak gördüğü bu kavmi, rusların ve marksist tarihçilerin lehine en çok o benimsedi. iskitleri rusların atası olarak bellediği şiiri rusya'da çok büyük ses getirdi:
siz milyonlarsınız. biz kıyamet kadar,
deneyin savaşmayı bizle!
iskitleriz! serde asyalılık var,
bu çekik ve bu aç gözlerimizle!
size yüzyıl, bize saat, ne denir,
boynu bükük köle gibiyiz,
moğol’la avrupa arasında bir
büyük kalkan oluşturduk işte biz!
yüzyıllar tav verdi ocağınıza,
önünü kesti yıldırımın,
vahşi masal oldu batışı size
hem lizbon’un ve hem de messina’nın!
yüzyıllarca baktınız doğu’ya siz,
eritip incilerimizi,
kem sözler edip hedef bellediniz
o top namlularınız için bizi!
...

nitekim, kültürlü ve seçkin bir ortamda yetişen blok'un edebi kişiliği de küçük yaşlardan itibaren gelişmeye başladı. ilk şiir denemelerine beş yaşında iken atıldı. küçüklüğünden gençliğine kadar bilhassa aleksandr puşkin gibi romantik şairlerden, ve vladimir solovyov'un temsil ettiği mistisizm fikirlerinden etkilendi. şiirlerinde sık sık; aşk, doğa, gizem, özgürlük ögelerini kullandı, çoşkulu ve heyecanlı bir anlatımı benimsedi. bu bahsettiklerime istinaden, kendisine ait olduğunu bildiğim az miktarda şiirden en sevdiğimi bırakıyorum:
ah! manyakça yaşamak istiyorum!
her anı ebedileştirmeyi
adsızı insanlaştırmayı
gerçekleşmeyeni gerçekleştirmeyi
hayatın ağır uykusu beni boğadursun
bu rüyada hep nefessiz kalayım-
belki şen şakrak bir genç
hakkımda şöyle der gelecekte:
hüznünü affedelim -kim bilir
belki bu onun gizli motoruydu.
tamamı şefkat ve aydınlığın çocuğu o,
ve her şeyiyle özgürlüğün galebe çalışı!
çeviri: burhan deniz
ama en çok da aleksandr blok'un bozkır kavimleri tarihçiliğine dair yaptığı katkıdan bahsetmek istiyorum.belki farkındalıkla, belki farkında olmadan yaptığı katkıyı:

20. yüzyılın ilk çeyreğinde, ukrayna bozkırlarında günyüzüne çıkarılmış iskit kurganlarına olan yöneliğin ilginin artmasında bu şairimizin rolü çok büyük olmuştur. at üzerinde yaylarla savaşan, altından yaptıkları muhteşem güzellikteki sanat eserleri ve gür sakallarıyla meşhur bu toplum hakkındaki teorilerin yoğunlaştığı bir dönemde "iskitler" adlı şiirini yazdı. alman tarihçilerın aryan kavmi, türk tarihçilerinin turan kavmi olarak gördüğü bu kavmi, rusların ve marksist tarihçilerin lehine en çok o benimsedi. iskitleri rusların atası olarak bellediği şiiri rusya'da çok büyük ses getirdi:
siz milyonlarsınız. biz kıyamet kadar,
deneyin savaşmayı bizle!
iskitleriz! serde asyalılık var,
bu çekik ve bu aç gözlerimizle!
size yüzyıl, bize saat, ne denir,
boynu bükük köle gibiyiz,
moğol’la avrupa arasında bir
büyük kalkan oluşturduk işte biz!
yüzyıllar tav verdi ocağınıza,
önünü kesti yıldırımın,
vahşi masal oldu batışı size
hem lizbon’un ve hem de messina’nın!
yüzyıllarca baktınız doğu’ya siz,
eritip incilerimizi,
kem sözler edip hedef bellediniz
o top namlularınız için bizi!
...
devamını gör...
kurt bekçi köylü oyunu
modern ismi among us olan oyundur. fakat arkadaşlarla oynanan vampir köylü kadar eğlenceli değildir.
devamını gör...
iyi parti genel başkan yardımcısının homofobik tweet'e cevabı
dünyaya bir gram faydası olmayan, oksijen israfı bir mahlukata verilmiş okkalı cevaptır. iyi parti genel başkanı olarak değil sadece, aynı zamanda bir baba olarak verilecek en güzel cevabı vermiş vekilimiz.
devamını gör...
neyim var ki
evim var, arabam var, aylık beş bin lira emekli maaşım var. ha bir de yedek takma dişim var zor zamanlar için.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının içini ısıtan şeyler
kedilerle dolu bir ortam. bu hayvanlar ısı yayıyor.
devamını gör...
enlemesine dönen yorganı düzeltme çilesi
iki el iki ayakla pizza hamuru çevirir gibi yapacaksın, biraz büyük pizza.
devamını gör...
keyif çayı
an itibariyle yaptığımdır.yarı toksanız ve susuzluğunuz da varsa daha bir keyifli olur.
devamını gör...
shakespeare'in sevilen sözleri
"yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını.
yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı." *
"binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa..."*
yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı." *
"binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa..."*
devamını gör...
lazar
lazar; rab'be güzel kokulu yağ sürüp saçlarıyla onun ayaklarını silen meryem'in kardeşiydi. hastalanıp öldü ve isa mesih de onu diriltti. bu olay yuhanna 11. bölümde geçer. lazarus sendromu da adını bu olaydan alır.
isa beytanya'ya yaklaşınca lazar'ın dört gündür mezarda olduğunu öğrendi. beytanya, yeruşalim'e on beş ok atımı kadar uzaklıktaydı. birçok yahudi, kardeşlerini yitiren marta'yla meryem'i avutmaya gelmişti. marta isa'nın geldiğini duyunca o'nu karşılamaya çıktı, meryem ise evde kaldı. marta isa'ya, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi. şimdi bile, tanrı'dan ne dilersen tanrı'nın onu sana vereceğini biliyorum.” isa, “kardeşin dirilecektir” dedi. marta, “son gün, diriliş günü onun dirileceğini biliyorum” dedi. isa ona, “diriliş ve yaşam ben'im” dedi. “bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. buna iman ediyor musun?” marta, “evet, ya rab” dedi. “senin, dünyaya gelecek olan tanrı'nın oğlu mesih olduğuna iman ettim.” bunu söyledikten sonra gidip kız kardeşi meryem'i gizlice çağırdı. “öğretmen burada, seni çağırıyor” dedi. meryem bunu işitince hemen kalkıp isa'nın yanına gitti. isa henüz köye varmamıştı, hâlâ marta'nın kendisini karşıladığı yerdeydi. meryem'le birlikte evde bulunan ve kendisini teselli eden yahudiler, onun hızla kalkıp dışarı çıktığını gördüler. ağlamak için mezara gittiğini sanarak onu izlediler. meryem isa'nın bulunduğu yere vardı. o'nu görünce ayaklarına kapanarak, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi.” meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı. “onu nereye koydunuz?” diye sordu. o'na, “ya rab, gel gör” dediler. isa ağladı. yahudiler, “bakın, onu ne kadar seviyormuş!” dediler. ama içlerinden bazıları, “körün gözlerini açan bu kişi, lazar'ın ölümünü de önleyemez miydi?” dediler. isa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu. isa, “taşı çekin!” dedi. ölenin kız kardeşi marta, “rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu” dedi. isa ona, “ben sana, ‘iman edersen tanrı'nın yüceliğini göreceksin’ demedim mi?” dedi. bunun üzerine taşı çektiler. isa gözlerini gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi: “baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. beni her zaman işittiğini biliyordum. ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim.” bunları söyledikten sonra yüksek sesle, “lazar, dışarı çık!” diye bağırdı. ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü peşkirle sarılmış olarak dışarı çıktı. isa oradakilere, “onu çözün, bırakın gitsin” dedi.
yuhanna 11:17-44
bu bölümdeki "isa ağladı" cümlesi kutsal kitap'ın en kısa ayetidir. bu ayet yanlış anlaşılabildiği için açıklamak istiyorum.
isa lazar öldüğü için ağlamadı. zaten oraya onu diriltmek için gitti. dirileceğini bildiği birinin ölümüne neden ağlasın?
isa, kadınlar ve yahudiler üzüldüğü için ağlıyordu. "meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı." yu. 11:33
yüce tanrı onların üzülmesine dayanamadığı için gözyaşı döktü! çünkü bizi sonsuz bir sevgiyle seviyor.
bu ayeti tıpkı bölümde bahsi geçen yahudilerin anladığı şekilde anlayanlar olduğu için açıklamak istedim.
size esenlik olsun.
isa beytanya'ya yaklaşınca lazar'ın dört gündür mezarda olduğunu öğrendi. beytanya, yeruşalim'e on beş ok atımı kadar uzaklıktaydı. birçok yahudi, kardeşlerini yitiren marta'yla meryem'i avutmaya gelmişti. marta isa'nın geldiğini duyunca o'nu karşılamaya çıktı, meryem ise evde kaldı. marta isa'ya, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi. şimdi bile, tanrı'dan ne dilersen tanrı'nın onu sana vereceğini biliyorum.” isa, “kardeşin dirilecektir” dedi. marta, “son gün, diriliş günü onun dirileceğini biliyorum” dedi. isa ona, “diriliş ve yaşam ben'im” dedi. “bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. buna iman ediyor musun?” marta, “evet, ya rab” dedi. “senin, dünyaya gelecek olan tanrı'nın oğlu mesih olduğuna iman ettim.” bunu söyledikten sonra gidip kız kardeşi meryem'i gizlice çağırdı. “öğretmen burada, seni çağırıyor” dedi. meryem bunu işitince hemen kalkıp isa'nın yanına gitti. isa henüz köye varmamıştı, hâlâ marta'nın kendisini karşıladığı yerdeydi. meryem'le birlikte evde bulunan ve kendisini teselli eden yahudiler, onun hızla kalkıp dışarı çıktığını gördüler. ağlamak için mezara gittiğini sanarak onu izlediler. meryem isa'nın bulunduğu yere vardı. o'nu görünce ayaklarına kapanarak, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi.” meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı. “onu nereye koydunuz?” diye sordu. o'na, “ya rab, gel gör” dediler. isa ağladı. yahudiler, “bakın, onu ne kadar seviyormuş!” dediler. ama içlerinden bazıları, “körün gözlerini açan bu kişi, lazar'ın ölümünü de önleyemez miydi?” dediler. isa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu. isa, “taşı çekin!” dedi. ölenin kız kardeşi marta, “rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu” dedi. isa ona, “ben sana, ‘iman edersen tanrı'nın yüceliğini göreceksin’ demedim mi?” dedi. bunun üzerine taşı çektiler. isa gözlerini gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi: “baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. beni her zaman işittiğini biliyordum. ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim.” bunları söyledikten sonra yüksek sesle, “lazar, dışarı çık!” diye bağırdı. ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü peşkirle sarılmış olarak dışarı çıktı. isa oradakilere, “onu çözün, bırakın gitsin” dedi.
yuhanna 11:17-44
bu bölümdeki "isa ağladı" cümlesi kutsal kitap'ın en kısa ayetidir. bu ayet yanlış anlaşılabildiği için açıklamak istiyorum.
isa lazar öldüğü için ağlamadı. zaten oraya onu diriltmek için gitti. dirileceğini bildiği birinin ölümüne neden ağlasın?
isa, kadınlar ve yahudiler üzüldüğü için ağlıyordu. "meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı." yu. 11:33
yüce tanrı onların üzülmesine dayanamadığı için gözyaşı döktü! çünkü bizi sonsuz bir sevgiyle seviyor.
bu ayeti tıpkı bölümde bahsi geçen yahudilerin anladığı şekilde anlayanlar olduğu için açıklamak istedim.
size esenlik olsun.
devamını gör...
kadına el kalkmaz saçmalığı
kendine saygısı olan insan, değil kadın çevresinde olan hayvana, bitkiye, eşyalara ve insanlara zarar verecek bir durumu yoktur. bir kadın sizi değil bıçakla, baltayla bile kovalıyor olsa kaçacaksınız. durulur mu be? run run!!!
devamını gör...
kendime not
kendi önünden çekil.
devamını gör...