uzunca bir zaman nick'ime uygun bir kapak fotoğrafı kullanmıştım ama bir süredir kendi çektiğim fotoğraflardan kapak görseli yapıyorum,
belli aralıklarla da yeni fotoğraflarla değiştiriyorum.
ama, iyi & kötü yorumunu ben yapamam.
devamını gör...

bastırılmış cinselliğin nefret söylemleri vasıtasıyla dışavurumu. isteyen istediği gibi yaşar cinsel hayatını, yargılamak kimsenin haddine değil. er ya da geç herkes kabullenecek bu durumu, er ya da geç.
devamını gör...

bak ya! başlığı görür görmez irite oldum.
allah'ın belası bir şey bu.
hele çeviri kötüyse.
zaten çeviri kitap okumak da başlı başına rezalet.
devamını gör...

birinde kendi iradeniz mevzubahistir, ötekinde irade kalmamıştır.
devamını gör...

öz saygı, vicdan.
devamını gör...

hiç göründüğü gibi ponçik bir insan değil kendisi. kanırttı sabahtan beri ka-nırt-tı!

yok efendim çalıştığım yere pandemi dolayısıyla kargo teslimatı kabul edilemiyormuşmuş, o yüzden eve göndermiş kargoyu mecburen, sabredecekmişim bıdı bıdı bişiler... fiii tarihindeki uygulama, 1568 yıl oldu biteli diyorum, ehehhe iyi oldu diyor vicdansız. evin kapısına bırakılan bir takım kargolar, sabırsız, merakta kalmış bir miko, ağzından laf alınamayan bir güzelcim... bir de dalga geçiyor. ayıp ya, bu da can!
görün gerçek yüzünü arkadaşlar, ifşa is loading şirine hanım;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türki... şaka şaka italya ya da ispanya.
devamını gör...

ismail abinin taktiğini denerim. burun havada baş dik tüm asaletinle son isteğiniz var mı sorusuna
-var! salın beni. derim.
devamını gör...

arkadyalı bir rahibe olduğu düşünülen diotima'nın ismi, ilk ve tek olarak platon'un symposion (şölen) diyaloğunda geçer ve diyalogta sokrates'in hocası olarak tanıtılır.
platon âdeti olduğu üzere fikirlerini sokrates'in ağzından anlatmakla birlikte symposion diyaloğunda biraz daha farklı bir yol izlemiş ve diyalogta sokrates'in sunduğu fikirlerin sorumluluğunu da diotima'ya devretmiştir. bu dolaylı yolla platon eros'u anlatır ve onu güzelliğin sevgisi olarak tanımlar.


platon'un şölen isimli eserinde diotima isminin geçtiği birkaç yer:

...şimdilik seni kendi haline bırakacağım ve bir zamanlar diotima adındaki matineialı bir kadınla sevgi üzerine konuştuklarımızı anlatacağım. sadece bu konuda değil başka birçok konuda da bilge biriydi o, bir keresinde, atinalılara kestirdiği kurbanlarla şehri on yıl boyunca uzak tutmuştu vebadan. bana sevmek sanatını öğreten de oydu...

...kadın benim sözlerimi agathon'a karşı söylediğim sözlerle çürüttü ve benim sözlerimden yola çıkarak sevgi'nin aslında iyiliğe de güzelliğe de sahip olamadığını kanıtladı.
"ne demek diotima, sevgi çirkin ve kötü bir şey mi?" diye sorduğumda ise:
"konuşurken ayağını sakın." dedi bana,
"güzelliğe sahip olmayan, çirkin olmak zorunda mıdır?"
"tabii ki öyledir."
"bilgece olmayan bir şey de cahillik midir? ikisinin arasında bir yer yok mudur sence?"
"ne olabilir ki o dediğin?"
"bu, insanın sebebini düşünmeksizin de doğru işler yapabilmesidir. buna bilgelik diyemeyiz, çünkü mantık kullanılmadan bilgiye ulaşılamaz. cahillik de diyemeyiz, çünkü bilgi tesadüfle elde edilse bile
cahillik olamaz. demek ki bilgelikle cahilliğin arasında 'doğruluk kanısı' var."
"haklısın."
"demek ki güzel olmayana çirkin, iyi olmayana da kötü demek zorunda değiliz. sevgi için
de aynısı geçerlidir. ona iyi veya kötü diyemeyeceğimiz gibi, güzel veya çirkin de diyemiyoruz. o ikisinin arasında bir yerdedir, böyle anlamalısın."
...

{k: platon, şölen, çev. birdal akar (istanbul, şûle yayınları, 2009) ss. 61,62}

dipnot: aynı kitabın s.5'te yer alan bir dipnotunda eros sözcüğünün, dilimize yerleşmiş bazı çağrışımlarından kaynaklanabilecek yanlış anlaşılmaları bertaraf etmek için ''sevgi'' olarak çevrildiği söyleniyor, yukarıda alıntılanan bölümde de bu çeviriye riayet edilmiştir.

nerede okuduğumu hatırlamadığım bir yerde diotima'nın (eğer kurgu bir karakter ise) kadın olmasının tesadüfi bir tercih olmadığı, bu seçimin platon'un kadınların da erkeklerle eşit olduğunun altını çizmek için yapmış olabileceğini söylüyordu. zira bu eşitlik tartışması o yüzyılda da şiddetliydi.

alıntı:

diotima, platon'un symposion diyaloğunda karşımıza çıkan ve sokrates'e erosun gizemlerini öğretmeyi vadeden bir öğretmendir. fakat öğretisinden önce en çok tartışılan nokta onun bir kadın olmasıdır. çünkü diyaloğun yazıldığı dönemde hakim olan erkek egemen kültürde var olan bir kadındır; üstelik de yedi bilgeden biri sayılan sokrates'e bir şeyler öğreteceğini iddia etmektedir. yorumcular da bu iddiadan hareketle diotima'ya dair farklı okumalar yaparlar. kimisi onun kurgusal olduğunu, kimisi gerçek bir kadın olarak platon'un felsefesindeki değişmeyi simgelediğini, bir kısmı ise diotima'nın bir kadını simgelemekten ziyade sokrates'in alter-egosu olduğunu ve aslında sokrates'in onun ağzından söylemek istediklerini söylediğini belirtir.

{k: çağrı mutlu e., sokrates'in öğretmeni diotima, kilikya felsefe dergisi (1) (nisan 2018) s. 11}
devamını gör...

tembelim.
devamını gör...

insan kendisini ne değerde görürse, diğerleri de onu değerde görür, derler bizim burada.

siz özgüveni yüksek, başarı sahibi ve güçlü biri olarak motive olursanız; emin olun insanların size bakışı değişecek, hatta hayatınız o yöne doğru evrilecektir. test edildi, onaylandı.
devamını gör...

christiane vera felscherinow'un hayatının anlatıldığı ve tamamen onun ağzından iki gzeteci tarafından kaleme alınmış kitap. kitabın orijinal ismi "wir kinder vom bahnhof "'dur. 2011 yılında bu kitabı okumuştum ve bende epey derin bir etki bıraktığını söylemek mümkün. yapay hikayelerden ve kurgulardan sıkılanlara önerebilirim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

evrenin oluşum aşamasında madde - antimadde asimetrisine neden olduğu düşünülen süreç.

--- uzun yazı uyarısı ---

madde ile antimadde her zaman çiftler halinde oluşur. ancak bu çiftler bir araya gelir gelmez yok olurlar ve ortaya büyük bir enerji çıkar. büyük patlama ile evren oluştuğu anda burada çiftler halinde yaratılan madde ve antimaddenin birbirini yok etmesi ve evrenin hiç var olmaması gerekirdi; en azından bugün bildiğimiz şekliyle... ancak öyle olmadığını görüyoruz.

etrafımızda ve uzayda gördüğümüz her şey, normal madde ya da baryonik madde adını verdiğimiz maddeden oluşuyor: galaksiler, içlerindeki yıldızlar, asteroitler, dünya, biz... ancak laboratuvar ortamlarında oluşturduğumuz zamanlar ya da bazı radyoaktif bozunmalar gibi belirli koşullar dışında antimaddeyi pek sık görmüyoruz. peki bu nasıl oldu?

bu baryon asimetrisinin ortaya çıkması için birtakım özel koşullar oluşmuş olmalı. zaman içerisinde, soruya tam olarak doğru yanıtı veremeyen çok farklı fikirler öne sürüldü bu konuyla ilgili. en meşhur olan 3 tanesine bakalım.

1- nükleer fizikçi andrei sakharov bu sürecin gerçekleşebilmesi için 3 koşul öne sürdü. tek tek inceleyelim.

a) evrenin termal dengede olmaması
bunun doğru olduğunu biliyoruz çünkü evren ortaya çıktığından bu yana soğumaya devam ediyor. üstelik böyle bir denge durumuna sahip olabilmek için, kapalı bir sistem ve yeterli süre gerekiyor diyebiliriz. bir oda gibi mesela... odadaki havanın her yeri birbiriyle eşit sıcaklığa gelecek kadar zamanımız varsa böyle bir durum gerçekleşebilir ve en sonunda odada sıcaklık dağılımı her noktada aynı olur. bu koşullarda, odadaki gaz moleküllerinin birbiriyle etkileşime geçecek kadar zamanı olmuştur. fakat evren oluşurken bunun böyle olmadığını biliyoruz. hatta kozmik enflasyon teorisinin ortaya çıkmasının bir nedeni de bu soruna açıklık getirme çabasıydı.

b) c ve cp simetrisi ihlali
telaşa gerek yok, şimdi anlayacağız bunların ne olduğunu.

c simetrisi "charge conjugation" kelimelerinden geliyor. yük konjugasyonu ya da yük simetrisi olarak anabiliriz bu özelliği. fizik yasalarının madde ve antimaddeye aynı şekilde uyarlanabileceğini ifade ediyor diye de özetleyebiliriz. madde ile antimadde mesela aynı spine sahiptir. eğer c simetrisini ihlal ederseniz, madde yine öncekiyle aynı spine sahipken, antimadde artık ters yönlü spine sahip olabilir. zayıf çekirdek kuvveti ya da zayıf nükleer kuvvet dediğimiz ve doğadaki temel kuvvetlerden biri olan kuvvet, bu yasayı sürekli olarak ihlal eder. nötrino ve antinötrino spinleri buna örnektir.

nötrinoların spinleri her zaman saat yönündeyken, antinötrinoların spini saatin tersi yöndedir. eğer bunu değiştirmek isterseniz parçacığın doğrultusunu değiştirmeniz gerekir ki burada da devreye cp simetrisi olayı girer. bu da "charge - parity" kelimelerinden gelir. burada artık işin içine ayna simetrisi girmiştir. aynaya bakıp sağ gözünüzü kırparsanız, aynadaki görüntü size sol gözünü kırpıyormuş gibi görünür.

basitçe nasıl anlatılır bilemiyorum ama şöyle deneyelim; diyelim ki pozitif yüklü bir parçacığımız var. bunu negatif yüklü bir parçacığa çevirdiğimizi düşünelim. bu yük simetrisidir. 1/2 spinle dönen bir parçacığımız olsun. bunu -1/2 spinle dönen bir parçacığa çevirirsek buna da ayna simetrisi diyebiliriz. pozitif yüklü +1/2 spinli parçacığa karşılık negatif yüklü -1/2 spinli bir parçacık birlikte yük-ayne simetrisi oluşturur, yani cp simetrisi. işte bunu ihlal edersek baryonik maddenin antimaddeye sayıca üstün gelmesi gibi bir sonuçla karşılaşabiliriz ve evet; doğa bunu ihlal eder. yine zayıf çekirdek kuvveti aracılığıyla.

standart modeldeki bazı parçacıklar da cp simetrisini bozar. ancak sorun şu ki evrendeki tüm bu antimadde yokluğunu bu ihlaller açıklayamaz.

c) baryon sayısı korunumunun ihlali
proton ve nötron gibi baryon adını verdiğimiz parçacıklar kuarklardan oluşur. bunlar çeşitli çekirdek tepkimeleri sonrasında dönüşümler geçirebilir ama genel olarak baktığınızda sayıca değişmezler. bir radyoaktif bozunum sonrasında bir baryondan başka bir baryon elde edebilirsiniz ama baryonları ortadan kaldırmazsınız. bu nedenle baryon sayısı korunumludur. andrei sakharov'un baryon asimetrisini açıklamak için öne sürdüğü 3 koşuldan 2'si gerçekten evrende karşımıza çıkarken bu sonuncusu yani baryon sayısının korunumu, ihlale uğramaz. doğada mesela 1 protondan 3 proton oluşması diye bir şey görmeyiz.

maalesef ilk 2 seçenek problemin bir kısmını açıklayacak gibi göründüyse de 3. seçenek bu iddianın sorunu çözmeye yetmeyeceğini göstermiş oldu.

2- bir başka fikir de şöyleydi: evren oluştuğu anda madde ve antimadde birbirinden o kadar büyük bir hızla uzaklaştı ki, birbirlerini yok etmeye fırsat bulamadılar. ilk bakışta mantıklı gibi görünen bu öneriye göre, evrenin uzak noktalarında, yakınlardakinin aksine, antimaddeden oluşan birtakım gök cisimleri olmalıydı. ancak bu durumda ortaya şöyle bir açmaz çıkıyor: biliyoruz ki madde - antimadde ikilileri büyük bir enerjiyle birbirini yok ediyor. şu halde uzak evrendeki antimadde yapılarla yakındaki baryonik madde yapılarının birbiriyle çarpıştığı bir sınır olmalı ve bu sınırda sürekli olarak bu türden çarpışıp yok olmalar yaşanacağından bu bölgede bir enerji şelalesi gözlenmeli. ancak bildiğimiz kadarıyla böyle bir şeye evrenin hiçbir bölgesinde rastlanmıyor.

üçüncü bir ihtimal de richard feynman tarafından ortaya atılmıştı. feynman, antimaddenin, baryonik madde parçacıklarının zamanda geriye doğru giden versiyonları olduğunu öne sürdü. buna göre büyük patlama ile evren oluştuğunda madde şimdi bildiğimiz haliyle içinde bulunduğumuz zamana doğru hareket etmiş, antimadde ise zamanda geriye doğru hareket etmiş olmalıydı. bu durumda ortaya birbirinin zıttı olan 2 evren çıkmış olmalıydı. fakat laboratuvar ortamında antimadde üreten deneylerde böyle bir duruma ilişkin herhangi bir bulgu gözlenmedi. antimadde de tıpkı madde gibi davranıyor zaman söz konusu olduğunda. yani bu ihtimal de çöpe gitmiş oluyor böylece.

***

günümüzde cern deneylerinde bu konu ele alınıyor. her ne kadar umut verici bazı çalışmalar yapılmış olsa da bu sonuçların evren boyutunda bir antimadde kaybının nasıl gerçekleştiğine ilişkin bir cevabı henüz yok.

edit: unutmuşum, ekleme yapayım. 2008'de nambu, kobayashi ve maskawa nobel ödüllerini bu konuyla ilgili çalışmalar için aldılar. o konuya da zaman olursa ve unutmazsam ayrıca değinirim.
devamını gör...

bir başak burcu kadını!!! ve bugün de doğum günü olduğunu henüz öğrendiğim yazarlarımızdan.
e öyleyse doğum günü kutlu mutlu olsun nice yaşlar sağlıklı huzurlu yılları olsun.
devamını gör...

mustafa kemal atatürk ve ismet paşa'yı kız kulesine bakarken hayal etmiştim. :)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bilgi paylaştıkça çoğalır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
terapi seansı. kahve ve müzik de eşlik edince tadından yenmez.
devamını gör...

selam verir severim. kediler bu konuda zaten soğuklar. mahallemde ki her köpekle aram iyi.
devamını gör...

az bişey merakım vardır bilinçaltı konulara... bu sözün ardındaki zihinsel durumu freud - jung ve bizden de nusret kaya'nın yaklaşımlarıyla izah etmeye çalışayım, naçizane:

her insanın içinde hem eril hem dişil yönler vardır. erkek içindeki dişil yön fazla olduğu zaman (eğer kişi dışarıya açık hayatında eşcinsel değilse) o kadınsılığı bastırmak için erkekliği sürekli abartır, "horozlanır" ve olabildiğince kadınları ve kadınlığı aşağılar. bizim toplumda çok görülür. peki içteki bu kadınsılık neden fazladır?



erkeğin içindeki kadınsılığın fazla olmasının sebebi, annesinin eşiyle (baba) olan ilişkisinde yaşadığı cinsel tatminsizliktir. bu tatminszilik, annelerin olanca enerjilerini (rahimsel enerji) oğullara yöneltmesine sebep olur. ne kadar "oğlum da oğlum, erkek oğlum" diye abartsalar da oğullar bir türlü "erkek" olamazlar. bu girdaptan da örnekteki kişi gibi çıkmaya çalışırlar.



freud "eşcinsellikten çok korkan, erkekliği abartan kişi, gizli eşcinseldir" tespiti ile ünlüdür. jung, insanların içindeki eril - dişil yönlerinden ve bunların dengesinden bahsetmiştir. nusret kaya ise kadınlardaki cinsel enerjiyi 1. rahimsel 2. vajinal olarak ayırır. rahimsel enerji anaçlığı, vajinal enerjiyse dişiliği sembolize etmektedir.



toplumumuzda (genelde islam toplumlarında) dişi olmak ayıp, günah ama "ana" olmak yüce, cennetlik, geleneklere uygun demektir. o yüzden bu toplumda kadınlığını hayat boyu yaşayamamış ama ileri derecede ana olmuş kadınlar mevcuttur, oran çok yüksektir. kocalarla yaşanamayan, daha doğrusu renklendirilmemiş, üstü kapalı, tatminsiz, "saygın" (!) yaşanmış cinsel hayat, eşlerden gittikçe soğumaya ama oğullara iyice bağlanmaya, adeta onlara "aşık" olmaya sebebiyet verir. freud'un oedipus kompleksi gibi... oğul anasının ilgisinden, aşırı sevgisinden, rahimsel enerjisinden sıyrılamaz, içindeki kadın gelişir, erkeklik güdük kalır. sonuçta o da kendi eşini / sevgilsini tatmin edemez ve bu döngü sürer gider.
kompleksli, yarım, öz güvensiz, ana kuzusu erkekler bu vahim durumlarını da kadınlara her türden ve yönden saldırarak, aşağılayarak, küfürlerde kadını aşağılayıcı sözcükler kullanarak aşmaya çalışırlar.
devamını gör...

mahzenden çıktım, mahzene girdim, mahzenden çıktım, mahzene girdim.

kapıyla bakıştık, ne yöne diye sordu. ulan bilsem ben seninle mi konuşurdum?

üzüldü. bunca yılın kapısı. yani bu girişler çıkışlar çok sık, o da haklı. insan bir karar veremese bile üşenip kalabilmeli bir yerde.

kapının arkası serin, sessiz, güzel. kapının önü sıcak, cıvıltılı, güzel.

hocam dedi, sen dışarıya çıkarken daha mutlu görünüyorsun, kalsana orada. benim canım, ben bu kadar seneyi çakmak cebime mi sığdırıp gideyim? neyin var içeride diye sordu. neyim var? bu sorunun yanıtsızlığı zaten benim gitmemi engelleyen. insan bilmediği şeyden vazgeçemez ki.

anladı, olmayacak. ne yapacağız hocam diye sordu bu kez. sen açılıp kapanacaksın, ben girip çıkacağım herhalde, ne bileyim. peki dedi, sen bir gün içeri girmek istediğinde açılmazsam ne olur?

durdum işte burada. burada durmak gerekir. ne oluyor da açılmıyorsun mesela? mesela, öyle karar vermişim sadece, senden bağımsız, kızar mısın? suskunluk. kızar mısın hocam?

yüzümü yerden kaldıramadım. bekledi sabırla.

kızmam.
söz mü?
söz.
bir gün hocam. hazırlan.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim