ben değilim.

edit: erkeğim yeter la.
devamını gör...

çok sevdiğim ve görünce mutlaka okuduğum yazar. arada "hele bakim ne yazmış bugün?" diye profilini de stalklamaktayım. *

eksik olmasın.
devamını gör...

bir sözlüğün kalitesi; toplu taşıma aracından sözlüğe girdiğinde bir elinle de "aman gören olmasın" diye kapatıp kapatmamakla ölçülür kanımca. o bakıma burası öyle biryer değil henüz. temennimiz hiç olmaması yönünde tabi.
devamını gör...

t: 1914 yılında istanbul'da doğmuş, 1950 yılında henüz genç iken talihsiz bir şekilde vefat etmiş, türk edebiyatında yenilik denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan büyük şair. sait faik de şöyle tanımlamış: "üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair."

her yenilikçi insan gibi devrinde pek kabul görmemiştir. herkesin hamasetten düz duvara tırmandığı bir dönemde geleneği reddetmek büyük cesaret. şurada ve şurada hem kısa hayat hikayesi hem de birkaç anısından bahsedilmektedir. yaşar kemal'in orhan veli'ye yazdırdığı mapushane içinde üç ağaç incir. "düştüm bir ormana yol belli değil /
yatarım yatarım gün belli değil." birçok kişi orhan veli'ye bakınca kendisinden bir iz bulabilir. rakı şişesindeki balık dahil.
rüya:
"annemi ölmüş gördüm rüyamda.
ağlayarak uyanışım
hatırlattı bana, bir bayram sabahı
gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp
ağlayışımı."*

misafir:
"dün fena sıkıldım akşama kadar;
iki paket cigara bana mısın demedi;
yazı yazacak oldum, sarmadı;
keman çaldım ömrümde ilk defa
;
dolaştım,
tavla oynayanları seyrettim,
bir şarkıyı başka makamla söyledim;
sinek tuttum, bir kibrit kutusu;
allah kahretsin, en sonunda,
kalktım, buraya geldim."

bir de sözleri şairimizin "gün olur" adlı şiiri olan bir zülfü livaneli şarkısı*
devamını gör...

0.facebook.com üzerinden giriş yaptığımız yıllardı. allah'ı seven 99999999 kişi var mıdır?, evlenip balayına gideceğime, bekar kalır alayına giderim., dr. oetker doçent olsun. gibi absürt grupların ve sayfaların bulunduğu yıllardı. yıllardır kullanmadığım için şu anki durumunu bilemiyorum.
devamını gör...

ben direkt anne/teyze konumundayım yahu. berlin duvarı yıkıldığında ortaokuldaydım.
ek bilgi: gençler berlin şehrinde almanya'yı doğu ve batı diye iki ayrı ülkeye ayıran bir duvar vardı.
devamını gör...

'kuzguncutaki vişneye' katılıyorum. gerçektende oyladığı tanımları okuduğuna eminim. benim için de değerlidir beğenileri.
sözlükte sevdiğim, saydığım yazarlar arasında kendileri de vardır.
çiçek ve hayvan sevgisi doludur kalbi.
devamını gör...

nasıldı
önce sevinç uyutmadı beni
sonra üzüntü nöbet tuttu bütün gece
ikiside gidince başımdan
uyudum, ama ah, her mayıs gecesi
bir kasım sabahı getirdi ardından
senin derdin benimdi
benimki senin
paylaşmazsam bir sevinci seninle
yoktu benimde sevincim.

bertolt brecht
devamını gör...

ya kapıya en yakın ya kasaya.

ortası yok.
devamını gör...

yazarlara çattım da cevap almadım
yaşadım desem de murat almadım
varip gideyim ben de kendi yoluma
meydana geldim de ses bulamadım
devamını gör...

fransızca kökenli olan ve bir kurumu yöneten kimse anlamına gelen kelime.
devamını gör...

aramışsın görmedim..yoo gördüm ama açmadım.
devamını gör...

kendini beğenmiş bir yazardır. böyle insanlar bayağı bir toksik olurlar. ekşide iyiymiş, hatırlatalım burası kafa sözlük.
zaten ekşi değil diye buradayız bana ne ekşide seviliyorsan.

burada da mı sevileceğini zannediyorsun? bu tavırların seni acayip soğutuyor haberin olsun. tanımlarında kendini beğenen yazar ben seni beğenmiyorum.
devamını gör...

şair ilhan berk der ki;

"ilk tanıdığım haline aşık, son tanıdığım haline ise kırgınım."

vazgeçmek bazen kaçınılmazdır.
devamını gör...

sözlükte üniversite öğrencileri epey fazla. şimdilerde sınav moduna girmişler harıl harıl ders çalışıyorlar.
sözlüklerin ilk zamanlarında tanım girenler çok olur, bir müddet sonra forum ve anketler ağırlık kazanır. tanım yazarken sözlükte daha çok online kalınırken, anket ve forumlarda birkaç kelime yazılıp çıkılır.
troller sözlüğü karıştırmak için ellerinden gelen yapıyordu, moderasyon onları yıldırmış gibi.
yazarlar da artık trollere cevap vermemeye başladı, yazar engelle seçeneği sayesinde artık trolleri görmüyoruz.
günlük hayatta ezik insanlar vardır, sözlükte klavye delikanlısı kesilip ona buna sataşırlar. yazarlığa yeni başlamış insanların hevesini kırarlar.
açılan başlıkları eleştirme, tanımları eleştirme, her şeyi eleştirme, sürekli negatif enerji yayma…
hevesi kırılan arkadaşlar unutmayın ki…
cahil insanlarla tartışmayın, zaman kaybı.
vezirin biri şair eşref’e gelir. “şair oldum, bir mısra yazdım gerisini sen tamamla” diye bir kese altın verir.
şair eşref bakar kağıda “yağdı yağmur, çaktı şimşek” yazıyor. o da kafiyeli tamamlar “sen de mi şair oldun be eşşo*şek”.
kimse sözlüğe yazarlık sertifikası ile üye olmadı ki...o yüzden genç arkadaşlarımız her olumsuz eleştiride bulunanı ciddiye almasınlar.
…usta bir ressamın çaylak öğrencisi eğitimini tamamlamış. usta ressam, öğrencisine
”yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın? resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. insanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” demiş.
öğrenci, ustasının dediğini yapmış, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş.
resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş.
üzüntüyle ustasının yanına dönmüş.
usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.
yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. öğrenci denileni yapmış.
birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. sevinçle ustasına koşmuş.
usta ressam şöyle demiş:
“ilkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
ikincisinde, onlardan yapıcı olmalarını istedin. yapıcı olmak eğitim gerektirir. hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.
kıssadan hisse sizi eleştiren yazar kim bir bakın.
ıvanmılınskı, zülal_kalender1, örnek vatandaş , freud purosu, mahlassızım, tenturdiyot gibi adlarını yazsam onlarca satır tutacak usta yazarlar mı eleştiriyor ya da “kendi himmete muhtaç dede, nerede kaldı gayriye himmet ede!” tarzında olanlar mı?
birçok yetenekli yazar görüyorum, güzel yazıyorlar ama henüz keşfedilmedikleri için az beğeni alıyorlar, ileride belki nick altı günleri düzenleriz.
ağanın eli tutulmaz derler, yoldaş benjamin franklin nick altı günlerinde kim bilir kaç puan takar çiçeği burnunda yazarlara, sözlük de canlanır.
devamını gör...

güneşteki patlamaların süpersonik etkisinin, dünya üzerindeki milyarlarca insan arasından gelip yarım akıllı zekiye'yi bulması ve ismi gibi gözlerinden kırmızı ışıklar çıkan zehir zemberek zeki birisine dönüştürmesi macerasıdır.
10 bölümlük bu dizi trt arşiv kanalında yer alıp sonra kaldırılmış ve başka birileri tarafından tekrar youtube'a yüklenmiş, görüntü kalitesi düşük olmasına rağmen izlenilebilir.
devamını gör...

sorun o kadar mülteciyi alması da değil ki.

sorun vasıfsız mültecileri alması.

kanada da milyonlarca mülteci aldı ama doktorunu, mühendisini, öğretmenini aldı.

biz gittik en işe yaramazlarını aldık.

sorun bu işte.
devamını gör...

yine bir didem madak şiiri.

birçok nedenden belki de hiçbir nedenden ötürü çok seviyorum kendisini.
yaşasaydı, limon ağacımı nasıl hayatta tutacağımı anlatırdı bana muhakkak.
ki söz vermişliği var bu hususta..


bugün kalbimi eski bir plak gibi
öyle çok tersine çevirdim ki

bazı şarkılar vardır
cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır
o zaman bir yavru yengece bakan
insanların şarkısı olurdu o şarkının adı

keşke ismim iris olsaydı
keşke ismim herkese
sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı

bazı şarkılar vardır
ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır
işte o ellerimle herkese
çamurlu şiirler uzatsaydım
hepsi çok kirli olsaydı tanrım

bazı şarkılar vardır
kırmızı akşamsefalarını anlatır
karanlığın kalbinde yalnız açmanın acısını
komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
geceyi onlar bahçeye taşırdı
ben ne zaman öleceğim tanrım
sabah olunca mı?

keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım

irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
ismi nedensizce iris oluveren bir ağaç gibi
şu odanın ortasında dursam
saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım
artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum

bazı şarkılar vardır
kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır
kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu
o şarkının adı
ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı

keşke ismim iris olsaydı
keşke ismimin bir anlamı olmasaydı

herkes çıkarsın kalbini
o çirkin mücevher sandığından
ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım.
devamını gör...

benimdir. gün daha bereketli oluyor, stres yapmadan bütün işlerimi hallediveriyorum erken kalkınca.
devamını gör...

bir türk aydını. yazar, müzisyen, siyasetçi tanımları, yaptığı işlerin üç ana başlığı dersek yanlış olmaz zannımca. 1993 yazında nerden duyduysam yeni çıkan 'saat 4...yoksun' albümünü almıştım. sesini ve müzikte dile getirdiklerini ilk o albümle keşfetmiştim. uzun yıllar boyunca vatan gazetesinde yazılarını okudum. albümlerini ve kitaplarını aldım. 1994 yerel seçimlerinde istanbul'da shp'nin belediye başkan adayı olurken sol partiler karşısına bir halt edeceklermiş gibi dünyanın belki de en onursuz duruşunu sergileyerek her biri birer aday çıkarıp zülfü livaneli'nin oylarını kuşa çevirmişti. oyları bölerek toplamda kendilerinden çok daha geride olan refah partisi'nin adayı rte'nin siyaset sahnesine çıkışını sağladılar. özellikle uzan medyasının ipe sapa gelmez iftiraları, yıldırma politikaları ile o dönem livaneli'yi karalamaya çalıştılar. elleriyle yaptıklarının sonucu olarak; türkiye'nin 30 yıllık kaderi sağ ve solun ortak ahmaklıkları neticesinde belirlenmiş oldu. acaba 1994 istanbul büyükşehir seçimlerinde zülfü livaneli seçilmiş olsaydı türkiye'nin yazgısı bugün daha farklı olur muydu? bence yüzde yüz olurdu.

kendisi hakiki bir sanatçı olarak siyasetle doğmamıştı; kaybedince de sadece türkiye adına üzüldü ama sonuçta makam ve mevki peşinde değildi ve sevdiği işlere, uğraşlara geri döndü ve birbirinden güzel şarkılar ve kitaplar yazdı. müziklerini ve sohbetlerini dinlemekten; yazılarını okumaktan her devirde büyük haz duydum. türkiye'nin yaşayan en değerli sanatçılarından biridir. umarım bu aydın aklından ve sanatçı vicdanından türkiye hakkıyla yararlanabilsin.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim