2 sene boyunca insanları eve tıkmak. üstüne tanımam . filmi olsa hadi lan dersin .
devamını gör...

ülkemizdeki güzellik furyası azıcık (bir 2 sene kadar) geriden geldiğinden drugstorelara yeni teşrif eden yağımız olur kendileri (artık hangi drugstore onu da siz bulacaksınız).

palmitik oleik linolenik ve linoleik asit içeren omega 3 açısından zengin bir yağ ve cilde olan katkısı da zaten omega 3 yağlarından geliyor. bir portakaldan 7 10 kat daha c vitamini içeren (gerçi portakal zaten en etkisiz c vitamini elemanı gibi) baobab yağı kalsiyum demir b vitamini potasyum magnezyum fosfor ve manganez de içermekte. valla kafa sözlüğü portakal yerine baobab a mı eşlesek *

baobab yağı komedojenik değil (puanlaması 2)yani vücudunuza sürdüğünüzde cilt gözeneğinizi tıkamamakta. ha naturallyserein çok güzel anlatmıştı hindistancevizi yağı komedojeniktir ama üstünüze kovayla sürersiniz bir şey yapmaz. baobab ya da x yağı sıfır komedojeniktir ama cildinize sürersiniz mayın tarlasına dönersiniz.

hiç reklam olmayacağını bildiğimden yabancı sözlük arkadaşlarının bilgilenmesi açısından söylüyorum shea moisture'un ürününü kullandım. baobab yağı cildimle iyi anlaştı ancak kullandım bir anda kendimi porselen bir ciltle çeyiz setinin içinde buldum gibi bir hal olmadı. sonuçta yağ yağ olduğundan benim yağ arayışındaki tek kriterim cildimle iyi anlaşması. ayrıca egzamalı ciltler için iyi olduğu belirtilmiş ki benim cildim hassas olduğundan evet deneyimim bu bilgiyi de destekliyor.

bakalım ben bir tane cilt temizleme ürünü aldım. kalan yüzde yüz yağını da stokta olsa alırdım. neden yazıyorum? bu tarz antin kuntin ürünleri destekleyelim ki drug storelarda bunları zamanı gelince çekmesin. valla ben eziyet çekiyorum bari cildim çekmesin*.
devamını gör...

okumak isteyen arkadaşlar için pdf formatında şuraya yükledim. indirip okuyabilirler.
afiyet olsun..
devamını gör...

"nickinin altının üstüne gelmesinden korkma! belki de altı, üstünden daha güzeldir." deme isteği uyandırdınız bende bu başlıkla.
devamını gör...

o kadar zor ki bu soruya cevap vermek. sevmediğimi sorsanız belki daha az zorlanırdım ki sevmediğim şarkısı da bulunmamaktadır. :(
illaki bir cevap vermek gerekirse ki sen şarkısına ayrı bir hayranlığım vardır.
devamını gör...

yüksek lisans yapacak psikoloji öğrencileri arasında fazla tercih edilmeyen fakat son yıllarda daha bir farkına varılan, birçok ölümün trafik kazalarından kaynaklandığını düşününce üzerine yoğunlaşılması gerektiğini gözler önüne seren psikoloji alt dallarından biridir.

trafik psikologları, insan (sürücü-yaya), araç ve çevre faktörlerini inceler fakat daha çok sürücülerin araç kullanırken karar verdikleri, kontrol ettikleri ve harekete geçtikleri süreçler üzerine yoğunlaşır. örneğin, sürücülerin beklenmedik bir olaya karşı reaksiyonunu ölçmek için göz hareketi denetimli gözlüklerden yararlanılabilir. tabii ki gözlemlemek için sürücüyü trafiğe çıkartıp beklenmedik bir olay yaşatılamaz fakat bunun için özel hazırlanmış sahalar ve araçlarda gözlem yapılabilir.

trafik psikoloğu, sürücülerin davranışları, diğer sürücülerle etkileşimleri, sıklıkla izledikleri yollar (rotalar) üzerine araştırmalar yaptığı gibi alkol kullanımı, dikkatsizlik, stres, kaygı, deneyim vb. faktörlere de odaklanır.

trafik kazalarından dolayı ne kadar can kaybı verdiğimizi düşünürsek, trafik psikoloğu özellikle trafiğin ve kazaların yoğun olduğu yerlerde bir gerekliliktir hatta zorunluluktur. insanlar hava taşıtları denince çekimser yaklaşıyor lakin yanlış bir algı var, en çok can kaybı karayollarında görülüyor.
devamını gör...

allah'tan az yediler. çok yeselerdi de bir kase daha çorba isteyene yok demek zorunda kalsaydım. fazlasıyla kötü. *
devamını gör...

akıllara geldikçe akp'ye oy verme sebebidir.
ambülans olmadığı için rahmetli dedemi köyden sapanla şehirdeki hastaneye fırlatmıştık.
bu da böyle bir anımdı. z kuşağı nimet bilsin agıllı olsun.
devamını gör...

beleşçi, talancı, saldırgan ve devamlı kötülük üreten zihniyetlerini, bizlere din diye dayatanlara karşı durmadıkça,
iyiliğe emek harcamayan, güzelliğe değer vermeyen, işletilen aklın meyvesi bilimi çiğneyip alaya alan bu dinciliğe, restini çekmedikçe, tüm kahpeliklerini yüzlerine vurmadıkça;
kuşkular, güvensizlikler, çelişmeler içerisinde alırsın eline mendilini de, sallarsın kaçırdığın o güzel günlere...
devamını gör...

(bkz: genelleme yapmanın mantıksızlığı)
devamını gör...

eskiler yer versin artık yenilere
laf atıp durmayın yeni gelenlere
mekanı devretme zamanın gelmiş
bay bay diyelim afillibirbeye
devamını gör...

gagauz türklerinin yaşadığı gagauzya özerk bölgesinin, moldova'dan bağımsızlığı için gerçekleştirilen bağımsızlık referandumudur. 160 bin türk'ün yaşadığı bu küçük ülkede referanduma katılım oranı %70 olurken %99 oranında da bağımsızlık lehine evet oyu çıktı. moldova'nın tanımadığı bu referandumdan sonra mihail formuzal başta olmak üzere bir çok gagauz politikacı moldova devlet mahkemelerinde yargılanmıştır.

referandum rusya destekliydi. yani halka sorulan soru gagauzya'nın bağımsızlığından çok ''ab ve batı bloğu mu yoksa rusya mı'' idi. zaten bu yüzden türkiye bırakın referandumu desteklemeyi, kişinev büyükelçiliğimiz gözlemci bile göndermedi.

not: her ne kadar gagauzlar ''türklüğünü korumayı başarabilmiş boy'' olarak bilinse de bu çok yanlış bir bilgidir. özellikle 90 sonrası nesil kendisini rus olarak bilir, rusça konuşur, rusya hayranıdır. tabii bu da bir anda olmuş bir şey değil. rusya'nın oradaki insan kaynağına yaptığı yatırımın nüvesi.
devamını gör...

yaşamak için yemek gerektiğini biliyorum, hatta yaşamak için yeterli olan miktarın ne kadar az olduğunu da çok iyi biliyorum, ama çocukluktan verilmiş bize karbonhidrat zehiri, özellikle tatlı, bilinçaltımızda ödül kategorisine kaydedilmiş, çay sofrası, pasta kutlaması, pizza partisi filan, bizi mutlu eden esas şey yediklerimiz değil aslında, önceliklerimizi değiştirmemiz lazım, başka kavramlara odaklanmamız lazım, böyle yazması kolayda işte, o kafalara gelmeye yetmiyor, bülent ortaçgil inde dediği gibi "anlamak çözmeye yetmiyor" maalesef.
devamını gör...

acı gerçek.
devamını gör...

düşününce aklıma ortaokuldaki hocamın söylediği geldi. bana " sen gökyüzündeki en parlak yıldızsın" demişti. en sevdiğim hocamdı.**
devamını gör...

"bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. sanki içimde derin bir hiçlik var."

huzursuzluk-zülfü livaneli
devamını gör...

(bkz: bokeh)

tek başına değil de br çift olarak bütün dünya size kalsa ne olurdu sorusunu merak ederseniz bokeh isimli film bunu işlemiş.
devamını gör...

iyi geceler dünya.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel józef chełmoński - noc gwiaździsta* (1888)
devamını gör...

salağa su verdim, peşimden ayrılmıyor nskkd tipe bak!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

giyim, insanın ihtiyaç duyduğu bir kavramdır. moda ise buna bağlı olarak ortaya çıkan, insanların giyinme ihtiyaçlarına ya da süslenme algılarına göre değişiklik gösterebilen, farklı dönemlerde farklı görüş, anlayış ve zevkle değişebilen bir olgudur.

tanzimat dönemi ile birlikte osmanlı'da yoğun ilgi gören moda, başta üst düzey kesimlerin ilgisini çekse de zamanla diğer kesimler arasında da ilgi görmüştür. ayrıca bu dönemde kadınlar toplumsal hayata katılmaya başladıkları için, dar'ül muallimat'ın (kız öğretmen okulu’nun) açılması gibi, kadınlar kendi kıyafet kalıplarının dışına çıkmak için ilk adımlarını atmıştır. tabi bunda kadınların eğitim alanındaki kazanımlarının da payı büyüktür. sonrasında, kırım harbi ile insanlar batı kültürünün bireyleriyle direkt muhatap olmaya başladıkları için avrupaî yaşam tarzı hızlanmıştır. fakat ''yenilik'' olarak görülen moda kavramını zararlı; dine ve toplumun değer yargılarına karşı saldırı olarak gören bir kesim de olmuştur. yine de o dönem moda ile özellikle kadınların kıyafetlerinde değişikliklere gidilmiştir.

dönemin popüler kıyafetlerinden biri, ''tazyik makinesi'' olarak adlandırılan çok sıkıldığında sağlığa zararları bulunan korse'dir.

sonuç olarak, moda konusu/anlayışı osmanlı'da batılılaşmanın etkisiyle değişiklik göstermiştir. moda ne kadar önemli de olsa şukufe nihal'in türk kadını modeli şöyledir ''ne kadar güzel ve şık görünürse görünsün; kadın ciddi, alim, mütefekkir ve muhakemeli değilse ufacık bir lerze-i takdir bile tevlid edemez.''

not: tanımım, yazmış olduğum ''osmanlı kadınını etkileyen moda'' adlı essay'den alıntıdır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim