dijital dünyanın en tatlı nimeti.
insanın yazdıkları ile kendini bıraktığı sanal cemaatlerde onda kendini gören, iletişime geçen ile başlayan, kimim kime şifa olduğu birbirine karışan, kişilerin değerlerinin mesafeyi belirlediği, içine güven ve samimiyetle doldurulunca tadından yenmeyen arkadaşlık.
devamını gör...

sözlüğün büyük çoğunluğu gibidir, kim sevinmez ki içtenlikle yazılan birkaç satıra? hele önemli bir çoğunluğumuz unutulmamak, var olmak, iyi ilişkiler kurmak isterken naifçe...
devamını gör...

beden kitle indeksi, boyunuzun karesinin kilonıza bölünmesiyle hesaplanıyor. mesela ben 1.78 boy 75 kilo

1.78x1.78 = 3,1684
75 / 3,1684 = 23,67

beden kitle indeksi 20-25 arasında olanları normal, 25-30 arasında olanları hafif şişman, 30-35 arasındakileri şişman (obez) olarak tanımlanıyormuş. 35 ten yukarısı için durum çok ciddi kötü yönde.
devamını gör...

yaptığımız her seçim ile ağırlığı artıp taşıması zorlaşan, ölüme kadar, belki ölümden de sonra ardımızda sürüklemek zorunda kaldığımız yük.

ya da hiç olmayan, olduğunu varsaymamız daha kolayımıza geldiği için alt bellek tarafından yaratılan toplumsal terapi.
devamını gör...

sorma arkadaş öyle bir sanatsal ruha bürünüyorum ki, zırhıyla ateşten geçen bir şövalye gibi hissediyorum ya, tabii hafif yanıyoz malum demir üstümüzdeki... nietzsche metal dinleseydi ne olurdu merak ediyorum...
devamını gör...

abd maryland üniversitesinde yapılan bir araştırmayla, robot süpürgelerine kullandığı lidar (ışık algılama ve ölçme) teknolojisi manipüle edilerek evdeki sesler kayıt altına alınabiliyor. üstelik haritalama özelliği olan cihazlar bu verileri izinsiz biçimde bir buluta aktarıp depolandığını ve bunların gizlilik ihlallerine açık olduğunu söylüyor.

haber:

bilgisayar uzmanları, sinyal işleme ve derin öğrenme tekniklerini kullanarak normalde mikrofonları olmayan bu robotları birer kayıt cihazına dönüştürdü.

araştırmacılar, ışık algılama ve uzaklık ölçme "lidar" teknolojisi kullanan tüm cihazların, bu yöntemle manipüle edilebileceğini söylüyor.

bu teknolojide, sinyalin gidişiyle dönüşü arasındaki zaman farkı temel alınarak uzaklık ölçülüyor. uzmanlar, robot süpürgelerin odalar için oluşturduğu haritaların sıklıkla bulut sistemlerinde depolandığını ve bunların gizlilik ihlallerine açık olduğunu söylüyor.

sesler nasıl dinlendi:

araştırmacılar lazer ışınının pozisyonunu kontrol edebileceklerini ve cihazın navigasyonuna müdahale etmeden algılanan veriyi wi-fi aracılığıyla dizüstü bilgisayarlarına aktarabileceklerini göstermek için bir robot süpürgeyi hackledi. sonra iki ses kaynağıyla deneyler yapıldı.

bunlardan birinde bir kişinin tekrarladığı rakamlar bilgisayarın hoparlöründen odaya verildi, birinde de televizyondan gelen sesler kullanıldı.

ardından robot süpürgenin navigasyon sisteminin algıladığı, ses kaynağının yakınındaki nesnelerden yansıyan lazer sinyalleri kaydedildi.

sinyaller insan ve televizyon sesleri için tasarlanan derin öğrenme algoritmalarından geçirildi.

sistem, araştırmacının tekrarladığı rakamları yüzde 90 doğrulukla bildi.

televizyondan kaydedilen bir dakikalık ses dosyasında ise doğruluk oranının yüzde 90'dan fazla olduğu görüldü.

www.bbc.com/turkce/haberler...

(bkz: laptop kamerasını bantlayan insan)
devamını gör...

t: ilber ortaylı'nın da zamanında belirttiği gibi ibranca denilmesi gereken, israil devleti'nin resmi dili olup aynı zamanda "dil, canlı bir varlıktır" söylemini realite zannedenlerin karşısında dimdik duran ve canlandırılmasında en büyük rolü eliezer ben-yehuda adlı bir* gazetecinin oynadığı sami dil ailesinin üyesi olan bir insan dili.

her dil gibi güzel ve estetiktir. özellikle hava alberstein'ı dinleyip de sevmeyen görmedim. bazı parçaları yiddish* olsa da -maalesef dinlerken pek ayırt edemiyorum yiddish ile ibranca'yı- eski şarkıları ibranca diyorlar, ben de eskileri dinliyorum:
devamını gör...

dinlerken sonsuz keyfi alabilmeniz için bir kediye, bir fincana, eski fotoğraflara ve bir miktar yarım kalmışlığa ihtiyacınız olan grup. :)
devamını gör...

tramvayların çok kalabalık olduğu özellikle erkeklerin çok fazla olduğu bi saat vardır ya, işte o saatte tramvaya bindiğim bi gün birinin * yanına oturmuştum.
uyukluyor gibi duruyordu, ben de telefona bakıyordum. telefona daldığımı fark edince durağımı kaçırmışımdır düşüncesiyle aniden sıçradım.
o da sıçramamla uyandı, kaçırdın mı dedi ben de yok şimdi inicem dedim ama önümde aşmam gereken bi erkek yığını vardı. abi öfledi püfledi, anlam veremedim. sonra bi anda ayağa kalkıp önümdeki erkeklere tek tek kardeşim bi şöyle gelsene sen diyerek bana yol açtı, ilk başta ben de diğerleri de nolduğunu anlamadık.
indiğimde hem arkada kaldığı için hem de şaşırdığım için teşekkür bile edemedim.
çok mutlu olmuştum, çünkü tam da o sıra ben burdan kimseye temas etmeden nasıl geçerim diye kara kara düşünüyordum.
eve giderken yol boyu yüzümde kocaman bir tebessümle yürüdüm.
devamını gör...

2001 yapımı bir zeki demirkurbuz filmi.

film, albert camus'un yabancı adlı kitabından esinlenerek yapılmış. bunların hepsi yan yana gelince de müthiş bir film çıkmış ortaya haliyle.

baş karakterimiz musa'nın ruhu öylesine boştur ki izlerken rahatsız olursunuz. adalet, ahlak, aile kavramları yoktur, sadece bir kelimedir bu kavramlar musa için. adeta dünyaya fırlatılmış ama bir parçası unutulmuş bir insandır. hele ki karakterimizin savcı ile olan diyaloğu vardır ki ekrana kitler sizi. film kitaptan farklı bir işleyişe sahip fakat varoluşçuluğu kitaptaki kadar net yansıtabilmiş.

savcı ile musa arasındaki konuşmadan kısa bir kesit:

s- insan olmak gerçekten bu kadar basit mi?
m- başka ne olma ihtimali var ki?
devamını gör...

sezarın hakkı sezara diyerek yapabileceğim eylemdir.
ben bunu yaparak zeytin dalı uzatmıyorum sadece aynen, doğru dedin gardaş demek için oylarım.
devamını gör...

bilen bilir. spor severim. uzun yıllar profesyonel olarak spor yaptım. yılmaz bir müsabaka sever olduğum için de televizyonda, youtube'da denk geldiğim bir videoda, instagram keşfette, kısacası herhangi bir yerde denk geldiğim tüm "yarışları, yarışmaları" içeriği ne olursa olsun bir şekilde takip ettim/ediyorum. özellikle babam küçük yaşta başladığım ve hayatımın görece kritik dönemlerine kadar devam ettirdiğim, o dönemler için de günümün, gündemimin en major konularından biri olan sporculuk serüvenime dişini, tırnağını, emeğini, zamanını, parasını yatırarak sonuna kadar destek verdi. en önemsiz maçıma bile geldi. en basit, çantada keklik seçmemde bile tezahüratını eksik etmedi. benim hayatını spor yaparak kazanan biri olmamı çok istedi. çok. buna rağmen, ben voleybolu bırakıyorum baba, kendime başka bir yol çizeceğim dediğimde, iyi düşündün mü kızım, benim ne istediğimin bir önemi yok ama sen bana benziyorsun, kazanmayı seviyorsun ve kazandın mı, kayıp mı ettin kişiye/duruma göre değişecek bir işin olmasındansa kesin sonuçları olacak böyle bir iş yapmanın ben senin karakterinle daha çok örtüşeceğini düşünüyorum diyecek kadar da kendinden izole düşünebilecek bir adamdı. beni bu kadar iyi tanıyor olmasıysa cabası.

benim canım babam, o derin çukura koyduğum adam, hayatta ailesinden ve işinden sonra en çok fenerbahçe'yi seviyordu. ölüm döşeğinde, canıyla boğuşurken bile fenerbahçe'nin izleyebileceği tüm maçlarını izledi! o son derbide galatasaray'a deplasmanda gol atamayan fenerbahçe'nin 4. yıldızı göğsüne bir türlü takamamasını şahsen tanıdığım hiç kimse onun dert ettiğinden daha çok dert edinmedi kendine. ben dahil. ben ki 2006 yılında denizli maçından sonra üzüntüden kurdeşen dökmüş, hastanelik olmuş insanım. gerçek bu. galatasaraylı olan acil doktoru üzerimdeki forma sebebiyle stres kaynağımı tespit etmiş, gerekli tedaviyi uyguladıktan sonra dalga geçmişti benimle de, şikayet etmiştim kendisini hatta. hadsiz. bugün olsa bugün yine yaparım.

neyse, ben işin cılkını çıkartabilen bir insanım böyle konularda. anlamışsınızdır. e tff de hepimizin malumu. ben bu lig takip etme işini bıraktım bir süre. hala denk geldiğinde cirit atma müsabakalarını falan izleyen bir insan olmaya devam ettim bu süreçte ama tüm spor paketi üyeliklerimi iptal ettirdim. kendime kurallar falan koydum. hem detoks hem kendimi kendimden koruma çabası hem de inanç yitimi. bildiğimiz hikayeler. ta ki bu sezona kadar.

fikirlerinizi kendinize saklayınız. yas süreci çok ilginç bir olgu. bu sene fenerbahçe'nin şampiyon olmasına yüklediğim anlamın babamın ölümüyle olan ilişkisini, bunun benim hayatımdaki karşılığını sorgulama* hakkını terapistime bile vermiyorum. bazı şeyler öyledir. öyle olmaya da devam etmelidir. her şeyi anlamamız gerekmiyor. çözmek? sildirip gidebilirler!

çok uzun zamandır hayatımda sevgili olarak anamayacağım fenerbahçe! türkiye gibisin benim için. kopamıyorum senden! hem nefret hem bağlılık. lanet olsun sana! ama iyi ki de varsın aynı zamanda! bu sene babamın gerçekleşmeyecek bir diğer hayali olmana izin vermiyorum! o lüks bana ait! kızıydım ben onun. benimle ilgili hayal kırıklığını, iç burulmasını tolere edebilirdi. sen kimsin?!

alın size tanım; bu sene şampiyon olmak zorunda olan takımdır fenerbahçe!
devamını gör...

ben yıldım artık böyle haberleri görmekten. insanlar cidden azdılar. kimsenin de durdurmaya niyeti yok.

2020 yılının ilk 6 ayı için;

"basına ve sosyal medyaya yansıyan haberlere göre “en az” 221 hayvan işkenceye maruz bırakıldı. işkence olarak tanımlanan hak ihlâlleri ise, hayvan toplama sırasında uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddet; ateşli silahla yaralama; yakma; kulak kesme; köpek, horoz dövüştürme; darp, kesici ve delici aletlerle saldırılar; arabanın arkasına bağlayıp sürükleme; tecavüz; taşla ezme; kafa kesme; deri yüzme; pati delerek zincir takma; dövme olarak karşımıza çıkmıştır. "

kaynak
devamını gör...

göze gelecek laflar edince tahtaya vurmam.
devamını gör...

kişi isimleri tercüme edilmez ama ülke isimleri tercüme edilir. mesela, türkiye'yi ingilizceye "turkey" olarak tercüme ediyoruz. sonra uluslararası platformlarda bizimle "hindi" diyerek dalga geçiyorlar. biz tercümanlar olarak yıllardır artık hindi (turkey) olmayalım, ingilizcede "ü" olmadığından bari "turkiye" olarak tercüme edilsin diye çabalıyoruz ama sonuç alamadık. yeri gelmişken buraya da yazayım dedim.
devamını gör...

bazen aklıma geliyor, acaba beni kaybetmekten gerçekten korkan, bi şekilde iletişimimizin kopmasından, hayatın bizi ayrı düşürmesinden korkan biri var mıdır diye. sadece merak ediyorum çünkü bence bu sevgiden ilgiden değer vermekten de öte başka bi şey *. eğer hayatınızda böyle birileri varsa ve size bunu hissettiriyorsa; siz onları kaybetmeyin, değerini bilin*.
devamını gör...

"bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar."

olağanüstü bir gece-stefan zweig
devamını gör...

bazı şeyler hiç değişmez.
öncesinde bu kadar insana hitap etmiyorken, daha mütevazı bir sözlükken bazı önde gelen yazarlar kendilerini burada ayrıcalıklı ve popüler hissediyordu.
zaman geçtikçe kafa sözlük büyüdü, kocaman oldu.
kafa sözlük büyüdükçe de, o eskilerin önde gelen yazarları, kalabalıkta sıradanlaştıklarını fark ettiler.
o ayrıcalık hissi azalınca da topuklara yağı sürüp gittiler.
şimdilerde başka küçük sözlük avındadırlar muhtemelen *
dediğim gibi, bazı şeyler hiç değişmez.

kafa sözlük benim bugüne kadar aktif olarak yazdığım 13. sözlük.
abartmadan söylüyorum ki, son 5 senede açılmış en iyi interaktif start up.
devamını gör...

covid-19 salgını sırasında sorumsuz bir aptal gibi davranan, sağduyuyu, bilimi ve profesyonel tavsiyeyi görmezden gelen ve virüsün daha da yayılmasına sebep olarak binlerce gereksiz ölüme yol açan kişi anlamına gelen ingilizce ifade.

cümle içinde örnek kullanım: donald j. trump said ''coronavirus will have gone away by april". now, thousands are dead. what a massive covidiot!*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim