e - noldu ya, yine ne yaptım?
k - yok bişi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir nedenden dolayı* vajinayı çevreleyen pelvik kasların kasılması ve gevşememesi durumunda ortaya çıkan klinik durumdur. vajina, ilişkiye izin vermez. cinsel fobik reaksiyon da denir. sorun psikolojik temelliyse psikoterapi ile halledilir.

aslında dişinin istemsiz bir koruma mekanizmasıdır bu. genellikle kızların küçük evlendirilmesi, partner tarafından kötü davranılma gibi durumlar buna sebep olur. cahil insanlar tarafından kızların cinsel ilişkiden korkutulması da buna sebebiyet verir. mutlaka okumalı, bilgilenmelidir herkes. bunlar ayıp şeyler değil. evlenene kadar yapmayabilirsin ama okuyup öğrenmen gerekir. burada eğitimin önemini daha iyi anlıyoruz.
devamını gör...

bazen başka bir galaksiden bu dünyayı ilk kez ziyaret gelmiş biri olduğumu düşündüğümde dünyaya bakıp gördüğüm şeydir.

bu belki benim yeterince zeki olmamandan kaynaklanıyor olabilir, belki ilk kez gördüğüm şeylere anlam verme konusunda çok beceriksiz ve yeterli düşünce gücüne sahip olmayan biri olabilirim. ama gerçekten baktığım her şey bana anlamsız geliyor zaman zaman. bunların bazılarını not defterimde listelemişim bir zamanlar:

ütünün anlamsızlığı: ütü kullanan birini ilk kez görsem çok anlamsız gelir bana. plastik ve metalden yapılmış bir aleti ısıtarak kumaşların üzerinde gezdirmek. şu an bile manasız gelse de ilk kez görsem aklım almazdı sanırım.

paranın anlamsızlığı: üzerine resimler basılı renkli kağıtları değiş tokuş ederek bütün dünyanın anlam yükünü bu kağıtlara yüklemek galaksi gezgini bir insanolunbiraz’ın anlam vermeyeceği bir şey olurdu, aslında şu an da biraz öyle.

el sıkışmanın anlamsızlığı: bir şeyleri kavramak tutmak için tasarlanmış olan organların bir karşılaşma esnasında karşılıklı olarak bir birini kavraması bu sahneye ilk kez tanık olan zavallı bir zihinde anlamsızlık fırtınasına neden olabilirdi.

maddelerin hepsinin buraya yazma niyetinde değilim. ama baktığım her yerde anlamsızlık görüyor oluşuma bir anlam veremiyorum.
devamını gör...

amerikalı rock grubu. 1981'de çıkardıkları şu şarkıyı herkes duymuş olabilir.
don't stop believin
devamını gör...

bugüne kadar çok fazla keşkeleri olmayan bendenizin hayatta kullanacağım birkaç keşke varsa, bunlardan birini yazar hialiens 'ı " keşke daha erken tanıyıp, sohbet etme fırsatım olsaydı " şeklinde bir ifade içinde kullanırdım.

eğitimi, bilgisi, görgüsü, saygısı ile farklı olduğunu ilk sohbetinizde anlarsınız. örneklemeleri ve tavsiyeleri ile yeri geldiğinde sizin gibi düşünebilen iyi bir arkadaş olduğunu, yeri geldiğinde de gözünüzün yaşına bakmadan, hatanızı yüzünüze vurmaktan, "acı söylemekten" çekinmeyen bir dost olduğunu hissedersiniz.

umarım hayat karşımıza onun gibi pozitif enerjisi yüksek insanların çokça olduğu, uzun sürecek dostluklar çıkarsın. bilgileri, yorumları ve tavsiyeleri ile çok çok insanın ve tabi ki benim zihnimde kalıcı izler bıraksın.
hayat o'nun dünyasına da, karşısındakiler için sağlamaya çalıştığı mutlulukların çok çok ötesinde ikramlar sunsun.
fikri, dimağı, parmakları dert görmesin çokça ve sıkça yazsın.
devamını gör...

mezopotamya'da anıtsal tapınakların, mısır'da da piramitlerin yapıldığı dönemdi. ilk şehir devletlerinin de başlangıç dönemi.
devamını gör...

çok özledim ben mikom'u**. "çok özlemek yoktur, özlemek zaten çoktur" mu der kendileri bilmem ama, durumumuz budur usta.

yorgun geçen, 5 buçuk senenin ardından falan gelen bir ofis gününün, samimiyetsiz ama çok eğleniyormuş gibi yapılan bir sürü toplantının ardından eve geldim. aha daha yeni, valla. mis. yoruldum çok, afedersin ama kafam silindi*. önce bişiler hazırladım hızlıca yemelik, sonra oturdum şimdi, bekliyore.

bu yorucu günün ardından bana daha iyi gelebilecek çok az şey var mikom'un sesinden. yayın için en az onun kadar heyecanlıyım demicem, çünkü çok saçma. türkçe böyle bir şey, neyse. kimse yayıncı kadar heyecanlı olamaz ama bi yüzde yetmiş beş falanım vardır. ama yayın için en az onun kadar mutluyum, onu diyecektim. heh bağladım.

güzel yayınlar, zaten öyle olacak(lar?).
devamını gör...

lisede psikoloji dersinden aklımda kalanları aktarayım. reenkarnasyonla ilgili bir deney yapılıyor. kişi uyutulup sürekli on sene öncesine gönderiliyor.doğum tarihinden öncesine gelindiğinde denek başka bir hikaye anlatmaya başlıyor. anlattığı kişi bir çiftçi. nerede yaşadığını tarif ediyor. uyandırıldığında anlattığı yeri soruyorlar fakat denek şaşkın bir şekilde yeri bilmediğini hatta ilk defa duyduğunu söylüyor. anlatılan yere gidiyorlar yaşlı bir kadın görüyorlar. deneyi kadına anlattıklarında herkes suspus oluyor. bahsettiği kişi seneler önce vefat eden eşi.

hikaye anlatıldığında bana çok inandırıcı gelmedi. öğretmenime sordum peki siz inanıyor musunuz diye. bununla ilgili yapılan araştırmalar var ve bir çoğu olabileceğini öngörüyor ama kesin bir sonuç yok dedi. bu konuyla ilgili bilgili bir insanın görüşü beni reenkarnasyon'un olup olmaması sorusunda hep muallatta bırakmıştır.
devamını gör...

dil düşünceyi geliştirir ya da kısırlaştırır. düşüncenin ise dili amaç ve hedef doğrultusunda yönetmesi beklenir. çevremde çok zaman duymuşumdur: ''biz, toplum olarak bu kadar değerlerimize yabancı değildik, kaba-saba insanlar değildik !'' derler. sebebini bir ölçüde dilde arıyorum. eskiden türlü incelikleri ifade eden kelime ve terkiplerimiz vardı. bu söz varlığımız, sosyal hayatımıza hâkim olan değerlerimizi târif edip adlandırırdı. ancak, günümüz konuşma diline dikkatimizi çevirdiğimizde, eskiden lügatimizde olmayan pek çok kaba söyleyişlerin, küfürlerin ve argo ifade tarzının, istisnâları olsa da toplum iletişiminin esasını teşkil ettiğini görüyoruz. zira, bir şeyin adını unuttuğumuzda onun beyan ettiği, tanımladığı bir güzelliği, bir inceliği, bir farkı da unutmuş oluyoruz. sonra da unutulanların boşluğunu vatansız sözler ve sövgüler; soylu düşüncelerimizin yerini ise tamamen süflî, diğerini önemsemeyen, ben merkezci, kırıcı, yıkıcı değerlendirmeler ve hükümler dolduruyor.
devamını gör...

gözünü kapattığında içerde kimsenin kalmaması.
devamını gör...

müslüman oldukları daha iyi. cennet/cehennem olmasa, şu anki yaptıkları pisliklerin 100katını yaparlar. bilinçsiz insanlara ateistlik yaramaz.
devamını gör...

tabi ki kelime dağarcığı kısıtlıdır ama bu sürekli küfür edenler için geçerli bir şey. bazıları öyle küfürler ediyor ki kırk yıl düşünsem aklıma gelmez. keşke bu zekalarını başka şeyler için de kullansalar.
devamını gör...

çok normaldir. hatta ben daha büyük bir kesimin gitmek istediğini düşünüyorum. eğitim sistemi bu haldeyken, adalet yokken, ekonomi bitmişken, bir de üstüne gençleri ciddiye almazsanız tabii ki gitmek isteyeceklerdir.
devamını gör...

"inan hiç beklemediğin anda oluyor"
bu nasıl kalıplaşmış bir cümledir yaa??
hepsi aynı şeyi söylüyor ama neredeyse hepsiii!
evlenince kodlama falan mı yapıyorlar bunlara da gidin aynı şeyleri söyleyin milleti darlayın mı deniliyor. üstleri kim bunların kardeşimm hedef bekarlar mı?? *
geçen gün gelmiş eve bunları söylüyor.
yok her şey dört ay içinde olmuş bitmiş de yok ne olduğunu anlamamış da.. aynen kanka seni çarşıda gördüğümüzde kaynanan, kayınbaban, anan vs toplanmış tavaf ediyordunuz orayı burayı. kessssiin hiç beklemiyordun hiç planında yoktu okay.
hanımefendi yaşımı soruyor sonra diyor ki "talibin var mı" * he var gel evlendir.
en kötüsü de evlendiği için kendisinin rütbe atladığını zannediyor olması. o artık evli bir kadın, resmi belgelerle düzüştüğü biri var evet o yüzden omzuna bir yıldız daha eklendi.
devamını gör...

mardin arapları yani mıhallemiler benimde mensubu olduğum mardinin en eski yerleşimcilerinden sami bir halktır.

arapça’nın kurana en yakın lehçesi olan qıltu lehçesini (kaf lehçesi) kullanmaktadırlar.

süryani kaynaklarında ilk olarak m.ö 700 yıllarında isimlerine mhalmoye olarak rastlanmıştır.

mardin’ in asıl sahibi olan iki halktan biridir. diğer halkta süryanilerdir.

kürt ya da süryanilerle herhangi bir bağları bulunmamaktadır. yurtdışında yaşayan mıhallemiler ile birlikte 2 milyona yakın nufüsa sahiptirler. tur abidin (ibadet eden kulların diyarı) bölgesinde ikamet etmektedirler.

araplar kendilerine (ımhallemi)
süryaniler (mhalmoye)
kürtler (mahalmi)
türkler ise (mıhallemiler) demektedir.

soyları dünyadaki ilk imparatorluk olan akadlardan gelmektedir. tarihçiler sami dillerini araştırırken akadça ya en yakın kelimeleri mıhallemi arapçasında bulmuştur. dolayısıyla akadların torunları olarak vikipedia da yer almaktadırlar.

arapların en büyük dört kabilesinden (beni rabia) olan beni bekr ve beni tağlip kabileleri musul’dan başlayıp güneydoğu yu da içine alıp rakka ya kadar olan bölgeye yerleşmişlerdir.

beni bekr diyarbakır’a yerleşmiştir bu yüzden ismi diyar-ı bekr bekirlerin diyarı olmuştur.

tarihi kaynaklarda mıhallemiler beni bekr kabilesine bağlı peygamberimizin kabenin anahtarını teslim ettiği beni şeybe kabilesindendir. bunun nedeni tarihi kayıtlarda mardini yöneten hükümdarların isimlerinin sonunda geçen şeybani kelimesidir.

mıhallemiler bölgede oldukça etkin bir rol oynamıştır. tarihte oldukça ünlü bir savaş olan arap kabileleri ve sasanilerin karşı karşıya geldiği zikar savaşında (610) sayı ve güç olarak sasanilerden az olan araplar sasanileri mağlup ederek büyük bir başarı elde etmiştir. dönemin şairleri bu savaştaki kabilelerden biri olan mıhallemiler ile ilgili övgü dolu şiirler yazmıştır.

meşhur arap şair ebu amr, mıhallemiler ile ilgili şöyle dedi:

“murra’nın çağrısının yükseldiğini işittiğimde
ve rebia’nın iki oğlunun karanlık toz içindeki çağrılarını
muhallem kabilesi de rebia’nın bayrağı altında yürüyordu
ölüm de muhallem kabilesinin bayrakları altındaydı.
savaştan asla yüz çevirmezler,
her hayırlı işte mavi rengi gibidirler”

mardin kalesini (nam-ı diğer kartal yuvası) de hamdaniler ile birlikte inşa etmişlerdir.

mıhallemiler’den çıkan ve isim yapmış en ünlü kişi nobel ödülünü ülkemize kazandıran (bkz: prof.dr aziz sancar) dır.

türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı ile gurur duyarlar. büyük kısmı türk milliyetçisidir. o nedenle de kürtler tarafından pek sevilmezler. aynı zamanda mıhallemiler süryaniler ile çok iyi anlaşırlar.

bilinenin aksine (bkz: asala) terör örgütünü bitirenlerin mardin arapları olduğunu, dönemin mit kontrterör daire başkanlığı görevini yürütmüş ve 33 yıl görev yapmış mehmet eymür tarafından açıklanmıştır.

detayları şu şekilde;
mehmet eymür ; “o dönem asala'nın merkezi beyrut'taydı. hiram abas, mardinli bir grupla birlikte onlarla o kadar çok şiddetli çatışmaya girişti ki, asala korktu, merkezini yunanistan'a taşımak zorunda kaldı. tek tek asala'nın militanlarını imha etmişler. asıl asala'ya darbeyi vuran bu operasyonlardır.”sözleri sabah gazetesine verdiği röportajda mevcuttur. okumak isteyenler için buradan

not : yeni bilgiler elde ettiğim zaman tekrardan bilgilendireceğim
devamını gör...

benim için ispanak ve patlicandir. patlıcanın girdiği yemeğin kötü olma ihtimali cok düşüktür.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

akşama yemekte sarma var.
devamını gör...

23 yaşındayım yeni başladım. bu süreçte bir bölüme başlayamadan bıraktım. ikincisinde 2 yıl okuyup bıraktım. hayır, maymun iştahlı değilim. sadece doğru yerde olmadığımı hissediyordum. hâlâ öyle hissediyorum ama artık olduğum bölümden memnunum. ailem destek olmadı. her şeyi göze alarak kendi tercihlerimi, kararlarımı verdim. iyiyim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim