link: twitter.com/BulendEcevit/st...
bir öğrenciyi hiç düşünmeden insanların içine atan troller umarım içiniz rahattır. olayın başka olduğu ispatlandı şu an utanır mısınız sanmam, zaten siz utansaydınız trollük yapıp insanları haksız yere linç etmezdiniz.
devamını gör...

gözlerime güneş doluyor sandım,yüzüne bakınca
bir delinin hatıra defteri-gogol
devamını gör...

ice ve cinci hoca. çok uzun zamandır sözlüğe girmiyorlar kafa iznindeler. umarım temelli gitmemişlerdir.

edit: bi de minik şeytan...
devamını gör...

mahalle çocuğu gazapizm'de uğrar mı acaba diye merak ettiğim yayın.

ama öncelikle hayırlısı olsun, kolay gelsin.
devamını gör...

öncelikle;
(bkz: küçük kütleli yıldızlar)
(bkz: orta kütleli yıldızlar)

8 güneş kütlesinden daha fazla kütleye sahip yıldızlar. öldüklerinde kara delikleri ve nötron yıldızı dediğimiz gök cisimlerini oluşturduklarından bu yıldızlar astronomi ve kozmoloji için oldukça önemlidir.

bu yıldızların yaşam evrelerini anlatmaya çalışayım. öncelikle şunu belirtmek gerek; yıldızların geçirecekleri evreler tamamen onların oluşum aşamasındaki kütlelerine bağlıdır. yukarıdaki 2 başlığı okursanız, belirli bir yere kadar benzer yollardan geçtiklerini ama bir noktadan sonra kütle nedeniyle farklı yönlere evrildiklerini göreceksiniz. burada da durum aynı. yine belirli bir evreye kadar bu büyük yıldızlar aynı olayları yaşayacak ama bir noktadan sonra büyük kütleleri nedeniyle farklı sonlara doğru yol alacaklar.

- tüm yıldızlar gibi büyük kütleli yıldızlar da moleküler bulutlardan oluşur. bu gaz ve toz bulutları, yakınlardaki bir dış etken nedeniyle sıkışınca bölgesel olarak çökmeye başlar. çökme devam ettikçe bulutun merkezi kısmı aşırı derecede yoğunlaşır ve ısınır. öyle ısınır ki 10,000,000 kelvin'i bulur. bu sıcaklık, hidrojen atomlarının nükleer tepkime yoluyla helyum atomlarına dönüştürülmesi için yeterlidir. böylece moleküler bulutun sıkışan bölgesinin merkezinde enerji üretimi başlar. burada artık enerji üreten ve bunu dış yüzeyinden uzaya yaymaya başlayan gaz topu bir yıldızdır ve anakol yıldızı olarak adlandırılır. hidrostatik denge ve termal denge, bu yıldızların bir özelliğidir.

- zamanla yıldızın merkezi bölgesinde hidrojen biter. çekirdek artık bu hidrojenin dönüştüğü helyumla dolu, hemen hemen ölü bir çekirdektir. bu bölgedeki koşullar değiştiğinden çekirdek büzülmeye başlar. büzülme sonucunda sıcaklık artar ve helyumla dolu bu çekirdeğin hemen dış komşuluğunda, çekirdeği bir kabuk gibi saran kısımdaki hidrojen de nükleer olarak yanmaya başlar. buradaki reaksiyonlardan oluşan helyum da çekirdeğin üzerine birikmeye başlar.

helyum çekirdek büzülmeye başladığı zaman, yıldızın dış katmanları, yani zarfı aksine genişler ve yıldız, daha önceki boyutlarının birkaç yüz katına kadar büyür. şimdi yıldızımız bir anakol yıldızı değil, bir kırmızı devdir.

- çekirdek büzülmeye devam ettikçe sıcaklık da artmaya devam eder. öyle bir noktaya gelinir ki, artık helyumun da nükleer yanmaya uğrayacağı sıcaklığa ulaşılır: artık 100,000,000 kelvin gibi sıcaklıklardan bahsediyoruz burada.

küçük kütleli yıldızlar buraya kadar aynı yoldan gelirler ama burada ufak bir değişiklik olur. diğer yıldızlar gibi evrimleri devam etmez ve ömürlerinin sonuna gelmiş olurlar.

- evet, yıldızımız şimdi çekirdeğindeki helyumu karbona çevirmeye başlamıştır. burayı saran bölgede ise hâlâ yanmakta ve helyuma dönüşmekte olan hidrojen bulunur.

orta kütleli yıldızlar buraya kadar aynı yoldan gelirler ama bu noktadan sonra ömürleri tamamlanır.

bundan sonraki aşamalar, tıpkı buna benzer. tek bir farkla; sürekli olarak çekirdekte nükleer olarak yakılan element ve onun dış kabuğunu saran element değişkenlik gösterir. çekirdekteki karbon önce oksijene, oksijen neona, neon magnezyuma, magnezyum silisyuma ve silisyum demire * dönüştürülür. çekirdeği saran kabuklar da benzer şekilde yanmaya devam eder. aşağıya bununla ilgili bir görsel ekleyeceğim ki kafada daha iyi bir fikir oluştursun.

çekirdekte üretilen enerji her yeni element yakımında gittikçe düşmektedir.

- silisyumdan demire geçtikten sonra artık enerji üreten mekanizma kesintiye uğrar. demiri yakacak enerjiyi yıldız çekirdeği sağlayamaz. her yakıtı bittiğinde büzülen çekirdek yine büzülmektedir ve bir noktaya kadar devam eden bu büzülme nihayetinde aniden durur. bu ani duruş, çekirdekle dış katmanlar arasında büyük bir dengesizlik yaratır ve bir şok dalgası yağmuruyla yıldızın çekirdeği kendi üzerine çökerken dış katmanlar da çok şiddetli bir patlamayla uzaya savrulur. 10^44 yani 100,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000 joule enerjiden bahsediyorum. artık kafanızda nasıl canlandırırsınız bu sayıyı, bilemiyorum.

yıldızın uzaya saçtığı demir gibi ağır metaller, diğer yıldızların ve gezegen sistemlerinin varlığında kendisini gösterir. dünyamızda demirin bu şekilde var olduğu düşünülmektedir.

- çöken çekirdeğin kütlesi güneş kütlesinin 3 katı kadarsa, geriye kalan cisim bir nötron yıldızıdır. başlangıçta, yıldız hayatının baharındayken ürettiği ışınımın basıncı, merkeze doğru olan kütle çekim kuvvetiyle dengededir ve yıldız bu sayede ayakta kalır. nötron yıldızındaysa artık ışınım basıncı tamamen ortadan kalkmıştır. madde garip bir maddeye dönüşmüştür ve yıldız artık sadece ortamda kalan yoğun nötronların sağladığı basınçla ayakta durmaktadır.

eğer çöken çekirdeğin kütlesi 3 güneş kütlesinden daha büyükse nötron basıncı da ayakta kalmayı sağlayamaz ve çekirdek tamamen çökerek bir kara deliğe dönüşür.

***
son bir bilgi daha iliştireyim buraya. bbüyük kütleli yıldızların anakol ömürleri çok kısa sürer. örneğin güneş gibi daha küçük kütleli bir yıldızda bu süre yaklaşık 10 milyar yıldır ama çok büyük kütleli bir yıldızda bu, birkaç milyon yıl kadar kısa(!) sürebilir. hatta güneş kütlesinin 20 katı kütleyle hayatına başlayan bir yıldızın çekirdeğindeki hidrojeni bitirmesi yaklaşık 10 milyon yıl sürer. bundan sonraki aşamalar çok daha kısadır. örneğin çekirdekte hidrojenden sonra yakılan helyum 1 milyon yıl, oksijen bir yıl, demir ise 1 günden kısa sürede biter. yani aslında demirden sonra gelen süpernova aşaması son derece kısa, birkaç dakikalık bir olaydır. tüm bunları uygun veriler girilerek elde edilen bilgisayar modellemelerinden bildiğimizi de ekleyelim.

evet, bu görsel süpernovanın hemen öncesine ait. en iç katmanda demir-nikel bir çekirdek kalmış. onun üzerinde ise sırasıyla silisyum, oksijen, neon, karbon, helyum ve hidrojenin yandığı kabuklar var.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı

bu da güzel bir süpernova:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı

edit: kırık link düzeltildi.
devamını gör...

kimseye sataşmayan kendi halinde takılan yazardır.
devamını gör...

koçero vatan'ın üçüncü bölümü yitik şiirler'de yer alan bir örnek insan portresi*, ışıklarla oynamayın'ın birinci bölümündeki yeni manifesto* ve oğlak koleksiyonunun ikinci bölümü seçmeler'de yer alan ağustos şiiri* ile hafızama kazınmış olan güzide şairimiz. yazdığı onlarca şiir kitabı, çocuk kitapları ve hikayeleri ile yaşamı boyunca türk edebiyatına sayısız eser kazandırmış fakat çoğu zaman gölgede kalma talihsizliğini yaşamıştır. esirgenmiş bir dünyada anlaşılmamak da müthiş bir yalnızlıktır.*

bir örnek insan portresi:


demek hiç aç kalmadın sen öyle mi
açıkta kalmadın ha?
kirinden gömleğinin
dirseğinin yamasından
eziklik duymadın ha?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!

demek hiç sövmediler anana avradına
hiç kimseye sövmedin ha?
bir gececik olsun çekip kafayı
şakır şakır oynamadın
hıçkırarak ağlamadın öyle mi?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!

demek yalnızlıktan böğürmedin hiç
akrep sokmuş gibi sıçramadın geceleri ha?
hiç sevmedin öyle mi
kendini öldürmeyi çekip gitmeyi
büyük işler becermeyi düşünmedin ha?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!

demek bu musluklar hep bu ellerde
bu düzen bu dünya bu gidiş
sen hep böyle mutlu kişi örnek vatandaş
giden ağam gelen paşam, öyle mi?
bin yaşasın seni sokmayan yılan
sen mi kaldın düzeltecek, öyle mi?
haksızlığa uğramadın taşlanmadın ha?
ne şam'ın şekeri, ha
ne arabın yüzü, ha?
yaşadın da bunca yıl şu bataklıkta
gül sandın bu kokuyu öyle mi?
hadi be hırbo sen de
adam mısın sen de be!


yeni manifesto:


çocuklar var
öldürülecek
analar var
ağlatılacak
ocaklar var
söndürülecek
ey gözlüler kulaklılar anlaklılar düşlüler
var mısınız bu sınavda
selam olsun sırtlana
çakala selam
aslan çoktan adımız
akrebe selam
ormanlar var
yakılacak
sular var
kurutulacak
zincirler var
vurulacak
hapisler var
yatılacak
ağıtlar var
düzülecek
acılar var
çekilecek
ey gözlüler kulaklılar anlaklılar düşlüler
var mısınız bu sınavda
vatanlar var
yutulacak
dünyanın bütün patronları birleşin


ağustos şiiri:


yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
hep böyle havalar besler fırtınaları
korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim

bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
geri dönsen bile ben artık o ben olmayacağım
yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek...

ben mısralarımı kerpiç gecelerinden çekmişim
beş numara lamba kaderi var mısralarımda benim
deli çizgi gözlerimi kör etmiş, kör etmiş, kör etmiş
göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi
çığlık çığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
gök mavisi bir türkü dolanmış yüreciğime
selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde, neyleyim
insan demişim, kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum...

kaderim kaderleri demişim güzelim
sen olmasan ben böyle değildim
böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim
bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek...

rüzgâr gibi ağustos geçti ellerimizden
meyvalar bizi bal renkli günahlara çağırıyorlar
bir yanda yaşanmamış günlerin hırsı
bir yanda boşa geçen gecelerin acısı
malum o dramın en güzel perdesindeydik
ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı
göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik
her gören didik didik bizi denetliyordu
biz kendi derdimize düşmüştük...

orda da akşamlar olacak güzelim
kanlı mendil gibi ağustos akşamları
şu benim çektiklerimi görmeyeceksin
belki yanında başkaları olacak
belki düşlerine bile girmeyeceğim
gün oldu acıların şiirini yaşadım
gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım
bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı
ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin
dokunsan parmaklarıma tutuşacağım...

yere batan şehrin tek yalnızıyım
yüzyılın ağrısını anlayarak çekiyorum
ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
tepmişim rahatımı, boynu bükük mutluluğumu
yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum...

düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
en güzel günlerinde gençliğimizin
ölümden ötesini aklım almıyor
beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
istesek cenneti kurtarabiliriz
ben bir ışık için tepmişim rahatımı
bu güleç yüzlülerin, bu acı türkülerini
bu yoksul yerleri anlayarak seviyorum
delicesine anlayarak güzelim
yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
devamını gör...

çok hoş replikler barındıran belgesel ve reklam filmi. bir gece, 1 saat 14 dakikamı ayırıp uykusuz kalmıştım; pişman değilim.


"geldiğimiz yere gitmiyor muyuz zaten?"



"şu anda düşünürken herkese haksızlık yapabilirim çünkü düşünüyorum."



"konuşmak çok fena, susmak en iyisi."



"keşke seçebilsek içinde sıkışıp kalacağımız bir zamanı, ânı... cennetimiz bu olsa... aynı ânı yaşayıp durmak sonsuza dek ama pek parlak, pek abartılı bir ânı aramak niye? belki de elimizde bir kahve fincanı, durup bakmak, bakmak... her şeyin yolunda olduğunu, mutlu olduğunu bilmeden mutlu olmak, göz açıp kapayıncaya kadar..."
devamını gör...

kuzeyi pek sevmem, tanrıları ve onlara adanmış şarkılar dışında.
ama bunu sevdim, deli bi'kere, ondan eminim, başka hangi deli yarı tanrıça"kimsin sen" sorusuna gülümseme ile cevap verir ki?

ne seçiyorsa, bize vermek üzere elini neye atıyorsa onun güzelliğini bin kat arttıyor dokunuşları, inanılmaz.

bir yerde ıskala, boş bırak, boşver yok, öyle.

kuzeyin tanrıları kusura bakmasın, ilk sıramı bu yazar aldı. onlar sonra, onlar dünkü çocuk daha, bu olmuş.

ve ışığının farkında, ve deli.

/ 2009 kimdi? /
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

diğer adıyla süt şekeridir. yapı birimleri enerji kaynağıdır. insan ve memeli hayvanların sütünde bulunur. bitki hücrelerinde bulunmaz.

glikoz + galaktoz → laktoz + su.
devamını gör...

hayalimdeki kadın kesinlikle*
nasıl yani derseniz, bir kadına
* gel hadi kelle kırak
* gel ciğere vurak
* çayı demle ben de kebabı getiriyorum.
* topla bıçakları, getir şu kuzuyu ayarlayalım.
gibi rüya teklifler yapabiliyorsam o kadın benim hayalimdeki kadındır.
kahvaltıda beraber 1 kilo kavurma yenecek kadındır. *
devamını gör...

(bkz: stephen king)’in sinemaya uyarlanan ilk romanıdır. carrie, beyazperdeye ilk olarak 1976 senesinde (bkz: brian de palama) tarafından uyarlandı. filmin inanılmaz bir başarı yakalaması kitabı hayli popüler bir hale getirdi ve stephen king'in başarı basamakalarını tırmanmasına büyük katkı sağladı. 2013 yılında ise (bkz: kimberly peirce) tarafından bir uyarlama daha gerçekleşti, ilk film gibi bir başarı yakalamak şöyle dursun neredeyse adından söz ettirmedi bile. kitabı okumuş, iki filmi izlemiş biri olarak naçizane birkaç fikir sunacağım.

kitabını severek okuduğum ancak 2013'te çekilen filmini her anlamda yetersiz bulduğum yapımdan başlamak gerekirse yavan bir amerikan lise geriliminden başka hiçbir anlamı döşenmemişti, oyuncularını, özellikle (bkz: chloe grace moretz)'i çok beğenmeme ve aldığı bir çok eleştiriyi haksız bulmama rağmen bu filmde nedenini anlamadığım bir şekilde fazla yetersiz kaldı. muhtemelen filmin de yetersizliği beni buna körükledi. filmin neden yetersiz olduğuna kabaca değinecek olursak : carrie'nin sıradan ve bu kadar yumuşak işlenecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum, genç-ergen dramasından çok daha fazlası. dominant bir annenin çocuğunu bir hata olarak görmesi ve bu doğrultuda onu büyütmesini anlatıyor ama film ergen kız ve anne hikayesi izliyormuş tadı veriyordu.

1979 yılında çekilen ve hala ikonik sahneleri ile adından söz ettiren ilk uyarlamaya dönelim. (bkz: sissy spacek) hakkında diyebileceğim tek şey piyasanın tanrıçası olacağını daha o yaşta bize kanıtlamış olması, her zerresi ile oynayan spacek rolüne hazırlanırken setten kimseyle vakit geçirmeyerek yalnız başına rolüne hazırlanmış, işini bu kadar ciddiye alması da ona tertemiz bir oscar adaylığı kazandırmıştı. (bkz: piper laurie) yani esas kızımızın annesi, diğer filme göre kitaptaki sertliği çok daha iyi yakalamış ve çok daha iyi aktarmış. gerek kamera kullanımı gerekse renklerin can alıcılığı haddim olmayarak brian de palama'yı takdir etmemi sağladı. kitaptan farklı ve bence daha ince olan finali filmin en sevdiğim yeri olabilir. isa'nın çarmıha gerilmesine atıfta bulunmak için kitabın sonunu değiştiren öve öve bitiremediğim yönetmenimiz bunu iyi ki yapmış.

daha fazla uzatmadan son notumu da şöyle döşeyeyim: yönetmen palama filmde bir çok yerde (bkz: alfred hitchcock) hayranlığını sinematografisi ile bizlere hatırlattı. hatta hitchcock'un unutulmaz eseri olan (bkz: pscyho)'da kullandığı o gerici keman sesine birebir yer veriyor.
devamını gör...

yarım saat boyunca buna güldüm. ben meraklı gibi bakarım hiç o elitizme sahip değilim.. ayy çok güldüm.*
devamını gör...

ülkede neredeyse her konuda kriz yaşanıyorken hala maç muhabbeti yapanlara ve bunu gündemde tutanlara sitem etmiş kendisi.

hala maç tweeti atan var.
sahte hesaplarla tt.
ülkede herşey her yönden çökmüş
ne maçı yahu ? hangi maç ?
neyin maçı ?
daha iki ay aşı yok!
hergün yüzlerce insan ölüyor.
tam kapanma var, iş yok.
euro olmuş 10, dolar 8.5
insanlar sürünüyor.
hala maç.
hadi ordan ya

buradan
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ivan alivazovsky, mehtaplı kıyıdaki figürler, 1858
devamını gör...

şahsi bilgisayarına/telefonuna outlook kurmamak gerektiği.
devamını gör...

manipülasyon ustası ve en tehlikeli canlı türü.

bu tür insanlar mesela bir mal pazarlıyorsa, hiç aklında olmayan kişiye bir şekilde o malı satın aldırabilir.

eğer kadın ve erkek ilişkilerindeki bir tarafsa daha da kötü çünkü sizi, sizin çok özel olduğunuza ikna kabiliyetleri yüksektir. azıcık duygusal bir boşluğunuza denk gelirse kapılıp gidersiniz bir yalana.
devamını gör...

yemen'deki iran destekli şii grup. sık sık suudi arabistan'ın güney bölgelerine, özellikle de havaalanlarına saldırı düzenliyorlar.
devamını gör...

avusturalya'da, dokununca ışıl ışıl olan canlıların bulunduğu ve söylenene göre dünyanın en beyaz kumuna sahip körfez.
buradan

bu körfezdeki biyolüminesan canlısı, kendisine dokunulduğu zaman parlıyor, körfezi adeta ışıklarla donatılmış bir cennete çeviriyor. ışık, lusiferin adındaki kimyasal madde ile lusiferaz adındaki enzimin tepkimeye girmesi sonucu oluşuyor. etrafındaki kimyasallara göre rengi değişmekle birlikte, genel itibariyle mavi, kırmızı ve yeşil renklerinde görülüyor.

halk dilinde bu canlıya "yakamoz", "deniz ışıltısı" ya da "mavi gözyaşı" da deniyor ve bu canlı dünyanın neredeyse her yerinde görülebiliyor. en güzel göründüğü yerlerden biri ise bahsettiğim gibi jervis körfezi. keşfedilişinden bu yana her yıl binlerce turist sırf şu güzelliği görebilmek için körfeze akın ediyor;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim