celebrant kim?
devamını gör...

o an yaşadığım duygu hayal kırıklığımı yoksa hayata bakışımı değiştirecek kırılma noktalarından biri mi bilemem.

akraba ziyaretine gitmişiz. büyüklerimizin de gidin dondurma yiyin teşviği ile iki kuzenim ve ben dışarı çıktık. dondurma dolabının içine bakarken tabi ben de para yok. bişey de diyemiyorum. ister istemez söyledim.

bunlar kendi aralarında sen ısmarla, hayır sen ısmarla tartışmasına girdiler. sizi de dondurmanızı da paranızı da diyemedim ki daha küçücük çocuğum.

kısık sesle benim canım istemiyor dedim. ne mi oldu? almadılar. gözlerini öküz gibi suratıma dikip dondurmalarını şaplatarak yaladılar. gözümden süzülen yaşa rağmen.
devamını gör...

kafanıza göre milleti terörist ilan etmeyi tahminen ne zaman bırakırsınız?
biri size göre ters bir laf edince laps diye terörist damgası vuruyorsunuz.
tanım:bir şeye karşı çıkmak veya herhangi bir şeyi protesto etmek teröristlik değildir :)))))
devamını gör...

kış ayı. uzun siyah bir montum ve yine uzun siyah çizmelerim var. sıcacık yatağımdan çıkmış, hava daha aydınlanmadan giyinmeye başlamışım, babam arada geliyor odama hazır değil miyim hala diye. yarı uyur vaziyette hazırlanmaya çalışıyorum söylene söylene, bezmişim zaten canımdan, çok vahim durumdayım çok... babam götürüyor beni okula arabayla, sıkı sıkıya sarınmışım montuma, kıçım donuyor çok affedersiniz! sınıfa çıkıyorum, sıra arkadaşım koymuş kafasını sıraya uyuyor, sınıfta o, ben ve bir arkadaşımız daha var, o da girmiş kaloriferin içine sızmış kalmış orada garibim. biz karga bilmem nesini yemeden ebeveynleri tarafından okula bırakılan garibanlar dersten önce bir yarım saat uyumak için vakit bulabiliyoruz çok şükür, neyse ben "günaydın" diyorum bunlara, arkadaki eleman -sevmezdik zaten- kafayı kaldırıp bakıyor bir, sonra yine aynı pozisyona dönüyor, arkadaşım bakıyor bana "günaydın" diyor, çantamı bırakıyorum, montumu çıkartmak için fermuarı açıyorum, bizimki kafasını koymuş yine çantanın üstüne yan vaziyette bana bakıyor, benim montumun fermuarını açmamla arkadaşımın yüz ifadesindeki değişimi görmem aynı ana tekabül ediyor, bir soğuk hava dalgası da gelip bacaklarıma temas edince "hasss" diyerek gözlerimi bacaklarıma doğru kaydırıyorum. bilin bakalım ne görüyorum?

hiçbir şey!

yok yok o kadar değil, dur!! tam tekmil giymişim formayı, gömlek, kravat kazak ve hatta çorap... amma velakin etek yok! eteği giymeden çıkmışım lan evden! yuh! oha! çüş! tevekkeli değil kıçım donuyordu benim arabadan inip okula yürürken!

dahası var; ilk ders coğrafya. dersin hocası okul müdürümüz. okulun her daim sıcak olduğunun altını özenle çizen, bu konuya takık sevgili hocamız... hangar gibi okul, o kaloriferleri ne kadar açarsan aç ısınmıyor. ama beyefendi okulun sıcak olduğunu kanıtlamak için kışın ortasında gömlekle geziyor bina içinde. bembeyaz suratında kıpkırmızı bir burun. palyaço seni, hey gidin!

geldi sınıfa dedi;

-kızım hayırdır neden montlasın?

-öhöm kem küm...

tutturdu "çıkart montu, sınıf sıcak" hocam yapmayın etmeyin, durum bildiğiniz gibi değil diyorum nuh diyor peygamber demiyor zat-ı muhterem. neyse ben diretmeye devam edince sanırım regl olduğumu ve bir kaza olduğunu düşündü ki gelmedi üstüme, teneffüs oldu dedi "mikocum sen gel bakayım... gittim;

-kızım hayırdır kötü bir durum mu var?
-yok hocam önemli değil.
-eve gitmen gerekiyorsa yazayım sana izin kağıdı.
diye ekleyince bir an düşündüm; ulan ev taa nerde, gitmeye gitsem donarım, ben en iyisi bugünü montla geçireyim...
-hocam yok sağ olun.
kıllandı tabii.
-madem öyle niye çıkartmıyorsun montu?
dedim ki; -ona değil tabi kendime- hayy ben senin...
-eteğimi giymeyi unutmuşum hocam!

getir o sahneyi gözünün önüne, düşün karşında bir adam, bir de üstüne okul müdürü ve sen diyorsun ki...

of off!

ben yarılmamıştım gerçi ama müdür ve arkadaşlar sağ olsunlar çok gülmüşlerdi. adam tek laf edemeden kahkahalarla koridorda uzaklaştı!

(bkz: bu da böyle bir rezilliğimdir)
devamını gör...

(bkz: kulakların çok iyi ama maalesef beynin yok) buradan
çocukluğumun bir numaralı çizgi filmidir. kaç yaşına gelirsem geleyim hala aynı heyecanla izleyeceğim ve d.w. readin tüm o muzır hareketlerinde kendimden bir parça bulacağım.
seni de unutmadık influencer muffy crosswire
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

piştiği andaki görüntüsü küre gibi olan soğuduğu anda daire gibi olan çeşitli tostları olabilen, pizzaya taban olabilen, çok çabuk küflenen ankara ilçelerinin lezzeti ile meşhur ekmeğidir.
devamını gör...

günaydın sözlükçüm,
dün gece yaşanan yoğun tartışmalar sonrası sabah biraz gergin uyandım.
sonra şununla gözgöze geldim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
tabi bu fotoğrafta benimle değil bununla gözgözeler.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
cokcok hep dibinde gece'nin.
sürekli gelip gidip pıhh yapıyor.
hah birde o pat sesi.
kedisi olanlar bilir çok korktuklarında pıhladıktan sonra patt diye bir ses yaparlar patileriyle vuruyor gibi yapıp vurmazken.
hayır şunun neyinden korkuyorsun?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
korkunçmuş yav çok korktum.
kuyruğuyla oynuyor olması dışında hafifletici bir sebep yok.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
tutmayın beni ağzını burnunu yiyeceğim.
aha pamıkk gibi oldum benim gerginliğim bu kadar.
günaydın ahali, günaydın...
devamını gör...

aşağıdaki linkten yapılabilecek testtir. sonuçlar e-mail olarak gönderilmektedir.

npistanbul.com/liebowitz-so...

elbette bu tür testler tek başına teşhis koyma bakımından değil bir uzmana danışmanın gerekliliği açısından dikkate alınmalıdır.
devamını gör...

kışın buz gibi yorganın altına girip ısınmak.. :)
devamını gör...


zülfü livaneli’nin yazdığı, ikinci dünya savaşı sırasında yahudi soykırımından kaçmaya çalışan çiftin hikayesini, yıllar sonra istanbul'a gelişiyle struma gemisi'ni yeniden gündeme getiren profesör maximilian wagner'in gözünden anlatan romandır.

oldukça etkileyici bir hikayesi var.
devamını gör...

bir stefan zweig kitabıdır.

stefan zweig tarafından, freud anlatılıyor. güzel bir kitap ama objektif bir bakış açısıyla anlatılmamış. diyorsanız ki ben freud öğrenmek istiyorum ve tanımak istiyorum işte o zaman bu kitabı tavsiye etmem. yanlı bir şekilde freud anlatılıyor. freud kitapta anlatılan bir insan değil.

kitap karışık bir kitap değil. gayet anlaşılır ve sade bir kitap. okurken hem keyif aldım hem çok hoşuma gitti. freud ve çalışmaları detaylı ve basit şekilde inceleniyor. incelenirken neden öyle yaptığı ve ne düşündüğü basit şekilde anlatılıyor. özel hayatı ve yaşama şekli aktarılıyor. örnekler ve gözlemler son derece yerinde. freud ve psikolojiye getirdiği farklılıklar güzel şekilde aktarılıyor. yeri geliyor çok övülüyor ama kitabın objektif olmadığını anladıktan sonra pek sorun olmuyor.
ilk sayfadan itibaren zweig abi nasıl bir freud hayranı anlıyorsunuz. sevdiği birini gözlemlerken objektif olmamış ama büyük bir keyifle anlatmış. ruh halini az buçuk anladım okurken. herif zevk alarak yazmış kitabı.

yazar kitabında freud'un psikanaliz'i icat ederek insan ruhunun içini aydınlatmayı başardığını ve mutlu etmeyi başardığını ileri sürüyor. yaptıklarını bir devrim olarak görüyor ki bence burada haklı.

freud tarih boyunca en çok yanlış anlaşılan insanlardan birisiydi ve zweig bu yanlış anlaşılmaları düzeltmeye çalışarak kitabına ekliyor. freud ve bazı çalışmalarının yanlışlığını düzeltmeye çalışıyor. ayrıca dönemin avrupası'nın durumu gözler önüne seriliyor. hasta avrupa denilen tabirin sebepleri aktarılıyor. güzel bir çalışma.

ben zaten freud hakkında birçok eser okuduğum için bana pek övgü tarafı batmadı. rahatsız olmadan okudum sevdim. basit ve güçlü bir kitap. alıp rahatça okunabilir çok kafa patlatmaya ve üzerine düşmeye gerek yok.
benim elimdeki kitap zeplin yayınlarının kitabıydı. kitabın çevirisini mine bali yapmış. kitap 180 sayfa ve iyi bir kitap rahatlıkla tavsiye edebilirim. hem de herkese tavsiye edebilirim. bu kitabı okumak için illa bir birikime sahip olmanıza gerek yok.
yazımı kitabın kapağında bulunan bir yazıyla sonlandırıyorum.
insan mutlu olmak ister; bu yüzden berbat haldedir.
devamını gör...

david lean'in yönetmenliğini yaptığı 1957 yapımı filmdir.

bu film benim için önemli bir filmdir. ancak o kısma daha sonra geleceğim. filmin konusu aslında bilindik bir ''esir kampı'' hikayesi ile şekilleniyor. tabi yılı itibarı ile ilk örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. bir grup ingiliz askeri ikinci dünya savaşı sırasında japonlara esir düşer. esir düşenlerin arasında albay nicholson ve pek çok subayla birlikte yüze yakın er vardır. hikaye ingilizlerin kampa gelmesiyle birlikte albay nicholson'ın, kamp komutanı albay saito'ya savaş esirleri hakkındaki anlaşmayı göstermesi ve bu antlaşmanın şartlarına riayet edilmesini istemesiyle başlar. çünkü bu andan itibaren nicholson ve saito arasında gerek askeri, gerek kişisel anlamda bir sürtüşme yaşanacağını anlıyorsunuz. farklı kuralları olan, yaşama bambaşka noktalardan bakan iki üst rütbeli subayın zihinsel savaşının başladığı an işte bahsettiğim andır. kamp alelade bir kamp değildir. japonların inşaatını tamamlaması gereken bir köprü vardır ve süre kısıtlıdır. köprü 1 ay içerisinde tamamlanmak zorundadır. bu yüzden kamp komutanı saito bütün askerlerin, rütbelilerde dahil çalıştırılmasını istemektedir ve antlaşmayı umursamaz.

albay nicholson ise bu tavır karşısında duruşunu bozmaz. ingiliz albayın inadını kıramayacağını anlayan albay saito. ingilizlerin direncini kırmak ve nicholson'ı küçük düşürmek için onu kampın ortasında, güneşin alnında, küçük bir bir hücreye kapatır. askerler komutanlarının halini ahvalini görmektedir. saito'nun planı tutmamıştır. komutan direndikçe, askerler daha da şevke gelmiş ve işleri iyice yavaştan almaya başlamışlardır. komutanlarının direnci onlarında karşı koyma arzusunu iyice kamçılamıştır. bu gelişme saito'yu daha da gaddarlaştırır. nicholson'dan askerlerine hızlı çalışmaları için emir vermesini ister, şayet bu emri vermezse, yaralıları dahi çalıştıracağını söyleyerek, ingiliz komutanı bir kere daha sınar. ancak nicholson bu şantaja da boyun eğmez. saito çaresiz kalmıştır. bu sinir harbini kimin ,nasıl kazandığını görmek içinse filmi izlemenizde fayda var. *

gelelim benim mevzuya; ben bu filmi hiç yoksa 9-10 kere izlemişimdir. baştan söylemiştim ya benim için yeri farklıdır. filmi izlemeyi seviyorum ama ben asıl askerlerin ıslıkla icra ettiği ezgiye hastayım. rahatlatıcı bir etkisi var benim üzerimde. ne zaman stresli bir durumla ya da sorunla karşılaşsam, bu ezgiyi ıslık olarak öttürmeye başlarım. bu sayede rahatlar, daha hızlı düşünür ve sonuç alınacak hamleyi yaparım. bu ezgi tabiri caizse benim yaşam koçumdur. onun sayesinde sağa sola para dökmeme gerek kalmaz * şuraya o muazzam ıslık konçertosunu bırakıyorum. dinleyiniz ve feyiz alınız*


dinlerken yine eşlik etmeye başladım ve üzerime bir huzur çöktü iyi mi? * direnişin müziğidir aynı zamanda, gaza gelmeden kapatsam iyi olur. daha radyo programını dinleyeceğim. neyse neşet ustayı yakaladım. bahça duvarından aşmam lazım. hadi bana eyvallah...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çivi yazısıdır.
devamını gör...

aramızda cemaat ve tarikatların olduğu izlenimini uyandıran başlık.

düne kadar meriçler ile alakalı master yapıyor izlenimi verirken, bugün cemaat,tarikat ve paralel yapılanma gibi konulara el atmış troll beyanı.*

alternatif başlık önerisi: (bkz: kafa sözlükte paralel yapılanma)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

araplarla ilgili olan her şey.
devamını gör...

mehmet akif’ten bir şiirle bırakayım :

geleceği karanlık görerek azmi bırakmak...
alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.

his yok, hareket yok, acı yok... leş mi kesildin?
hayret veriyorsun bana... sen böyle değildin.

kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
devamını gör...

henüz alıntı işini çözemedim. yavaş yavaş yükleniyor sözlük özellikleri bana hihih. ı am melting lannn melting ve clytie çok teşekkür ederim. duygular karşılıklı. selamlar.
devamını gör...

(bkz: gereksiz edilgen çatı kullanımı)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim