son 2 gündür iyice sıkıldım. her şeye muhalefet olan tipler, saçma sapan başlıklar... var da var.
hesap silme seçeneği gelse de gitsem.
devamını gör...

yıllar önce altınoluk'ta rastgele girdiğim bir lokantada yediğim,lezzetini hala unutamadığım şahane yemek.
devamını gör...

şunu çok seviyorum, merak ediyorum gibi laf arasında söylediği şeylere aşırı dikkat ederim. o ince detaylarla karşımdakini mutlu etmeye çalışırım.
devamını gör...

kokulu silgi.
devamını gör...

bazı şeylerin iyi ki gerçekleşmediğine seviniyorum...
devamını gör...

kibar ve görgülü insan.

efendi erkek candır.

kibar ve görgülü insanlar eğlenceli olmaz diye bir kural yok. eğlence anlayışınız küfür ya da hakaret etmekse tuhaf olan budur. eğlence dediğiniz şey esprili olmanın, bir şeylerden zevk almanın, birçok hobi edinmenin ya da tek bir hobide başarılı olmanın bile beraberinde getirebileceği bir şey.

ikinci olarak, özellikle vurguluyorum, aklı başında bir kadın için efendi erkek her zaman kazanır. istisnalar kaideyi bozmamakla beraber, 20'li yaşlardaki kadınların yanlış tercihleri üzerinden genelleme yapamazsınız. o yaşlarda kadınlar da erkekler de
-genellikle- işin dalgasında olur. ilk baktıkları şey de, insanların karakteri olmaz çoğunlukla. zihinsel olgunluğa erişmiş bir insan, karşısında kendisi gibi doğru dürüst, nazik, sevecen birini ister. tabi ki 20'li yaşlarında o olgunluğa ulaşan ya da 30'undan 40'ından sonra bile ulaşamayan tipler vardır. bunlar konu dışı.

***

insanlar tercih edilmiyor oluşlarının nedenini genelde farklı yerlerde arar. pek zeki olmayabiliriz, pek güzel/yakışıklı olmayabiliriz, anlayışlı ve düşünceli olmayabiliriz, bu gibi nedenlerden dolayı tercih edilmeyebiliriz. gerçeklerle yüzleşip kendimizi düzeltmek dururken "iyi insanım, efendi insanım da ondan kaybediyorum" demek bize bir şey kazandırmaz. yahut belki de yaptığımız seçimler tamamen yanlıştır ve bu yüzden kaybediyoruzdur. suçu iyiliğe, güzel kalpliliğe, efendiliğe atmak yersiz.
devamını gör...

evde anneni ararsın bulamazsın.
devamını gör...

ya yazmayayım bu başlığa, ekmek vermeyeyim bu söylemi gündeme getirenlere diyordum ama dayanamıyorum artık. hakaretler gırla, homofobiklik övünç kaynağı olmuş, duyarlı insanlar "sjw" diye etiketlenmiş, politik duruşları yüzünden bazı kişiler faşistçe yaftalanmış.

muhalif hareketi asıl baltalayan kişiler bu söylemi ağızlarına pelesenk etmiş olanlardır. lgbti+ topluluğundan bir kişinin protestoda olması kimseyi rahatsız etmemeli, homofobikler haricinde. gökkuşağı bayrağı hepimizin altında toplanabileceği bir bayrak, bu kadar korkmayın. ayrıca hdp'li tayfa kısmına gelirsek de, birilerinin halay çekerek protesto etmesi sizi neden kudurtuyor anlayamıyorum. sorun ne burada; herkes kendi kimliğiyle, kendi fikirleriyle, kendi duruşlarıyla orada. iktidarın ekmeğine yağ sürüyor, o yüzden rahatsız oluyoruz diyorsunuz ya, bu bir yalan, kendinizi kandırıyorsunuz. sizler de o rahatsız olanlardan olduğunuz için iktidara hak veriyorsunuz bu konularda. dışlamak istiyorsunuz onları, görmezden gelmek istiyorsunuz. ne yazık ki nefretiniz sevginizden büyük, acıyorum halinize.

ayrıca burada protesto yok şöyle olmalıdır, yok böyle olmalıdır diye ahkam kesenlerin kaçının gördüğü haksızlıklar karşılığında bir protestoya katıldığını merak ediyorum. tanımadığınız bir insanın hakkını savunmak için biber gazı yediniz mi? portakal gazı kullanan polislerle karşı karşıya geldiniz mi? hedef alınarak plastik mermiyle vurulan masum bir insanı gördünüz mü? şunu anlamıyorsunuz, birleşmemiz gereken şey insanlık, sadece insanlık. bu kadar.
devamını gör...

adam elliot'un yönettiği, avustralya'da yaşayan mary adında küçük bir kız ile new york'ta yaşayan kırklı yaşlarında max'ın mektuplaşmalarını ve bu mektuplaşmadan doğan dostluklarını anlatan; bolca güldürüp zaman zaman da ağlatan, en iyi stop-motionlardan biridir.
devamını gör...

özellikle sosyal medya kullanımının artmasıyla kronikleşmiş bir durumdur.
insanların normalden çok daha fazla abartılı görüntüler paylaşması ile birlikte bunu gören diğer kişilerin ben neden böyle değilim düşüncesini ister istemez sordurmasıyla başlar.
burada düşünülmesi gereken en doğru düşünce ise herkesin her zaman mutlu olamayacağı, hayatın inişleri ve çıkışlarının normal olduğu fikridir.
bir de bunun için mümkün olduğunca sosyal medyadan uzak durmak insanı dinginleştirebilir.
devamını gör...

bunlara göre onlardan olmayan herkes terörist zaten.
şaşırdık mı? hayır.
devamını gör...

türk dizi tarihinin belki de en iyi dizisidir. o yayınlandığı zaman sokakta kimse kalmazdı. en büyük farkı büyük tiyatro emekterlarını bünyesinde bulundurmasıydı.
devamını gör...

26.02.1992'de hocalı kasabasında 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 azerbaycan türk'ü ermeniler tarafından katledildi.
karınları deşilmiş hamile kadınlar, gözleri oyulmuş insanlar...
insanlık tarihinin kara lekesi hocalı katliamının üzerinden tam 29 sene geçmesine rağmen acımız hep taze. kinimiz hep diri.

unutma! unutturma!
devamını gör...

allah başka dert vermesin diyeceğim insan türü olur kendileri.
devamını gör...

bu konunun etikliğiyle ilgili bir şey diyemem ama bu vesileyle daha fecaat bir durumdan bahsedeyim. sevgili yazar bebeğin mahrem yerlerinden bahsediyor. ben 9 yaşında koskaca çocukken eve çağırılan sünnetçi neredeyse tüm sülanenin önünde kesme işlemini tamamladı. yediden yetmişe herkes sansürsüz bir şekilde açık hava sineması tadında izledi bu durumu. ne kadar saçma olduğunu, yanlış olduğunu o yaşımda o koca insanlara bir türlü anlatamadım. şimdi kalkıp onlara desem bebeğin mahremi etik falan kafam güzel muamelesi yaparlar. daha o seviyeye gelemedik.
devamını gör...

bacım bi saniye
devamını gör...

hiçbir hakkı olmayan kölelerdir.
devamını gör...

hiç kimseye kendimi tam anlamıyla açmıyorum. içimdekileri oturup birine anlatmıyorum. kafamı birinin omzuna koyup ağlamıyorum. her şeyi içimde yaşıyorum, tek başıma. belki en zor olanı tercih ediyorumdur ama bunları yapabilmem için birine çok güvenmem lazım. ve ben henüz kimseye o kadar güvenmedim. o yüzden yalnızım. ama asla mutsuz değilim. yalnızlığımla mutluyum.
devamını gör...

votkamı aldım dinliyorum, ne demek kahve veya bira. rusları zor tutuyorum, putin hatta! skandal, votkaya yapılan tarihi bir hakaret söz konusu!!
devamını gör...

aşağıdaki sporlar ile ilgili turnuvalar giderek yaygınlaşıyor. kimbilir belki 1. kafa sözlük olimpiyat oyunları düzenleninceye kadar yeni enteresan sporlar da çıkar.
eş taşıma: kadın partnerinizi sırtınıza alıp, farklı parkurlardan oluşan yarışı birincilikle tamamlamaya çalışıyorsunuz. partnerinize ve de kendinize güveniyorsanız, finlandiya’nın sonkanjärvi kentinde düzenlenir.

bossaball: plaj voleyboluna bir alternatif olarak çıkan bu oyunun prensibi büyük bir trombolin (şişme tramplen) üzerinde voleybol, futbol ve latin danslarının karışımından oluşan hareketlerle müsabakayı kazanmak.

yastık savaşı: pijamayla yapılan bu aktiviteye katılanlar, koruyucu giysiler, dizlik ve dirseklik giymek zorundalar. yarışmaların galibi ise oyundaki dayanıklılık ve tekniğe göre belirleniyor.

bacak tekmeleme: ingiltere’nin gloucestershire bölgesi çıkışlı olan bacak tekmeleme (shin kicking) adlı sporun temelleri, 1600’lü yıllara dayanıyor. ingilizler, bu oyunu, o kadar kendi tarihlerinin ve geleneklerinin bir parçası olarak görüyorlar ki; bu sporun olimpiyatlarda yer alması için, olimpiyat komitesine başvuruda bile bulundular. ancak komite, bu sporu biraz şiddetli buldu.

cable wakeboard: elinizde ip, ayağınız ya da poponuzun üzerinde bir boardla bekliyorsunuz. makara dönüyor, ip geriliyor. sonra yarış başlıyor. makara sistemine dayalı bir parkurda kiteboard ve snowboard'un bir sentezi.

zorbing: plastik büyük bir topun içine girip bağlantılarla sabitlendikten sonra yamaçtan aşağı yuvarlanıyorsunuz. tehlikeli görünse de sıfır risk taşıyan bu sporu yapanlar çok zevkli olduğunu söylüyor.

merdiven tırmanma: merdiven tırmanarak spor yapmayı alışkanlık hâline getirmiş bir grup insan bir araya geliyor ve birlikte, 70 kat ve üzerindeki binalara tırmanmaya çalışıyor. empire state binası, chicago wills kulesi, tayvan kulesi gibi mekânlar, yarışma için en çok seçilen yerler arasında yer alıyor.

ayak voleybolu: "sepak takraw" olarak bilinen bu sporda üçer kişilik 2 takım, voleybolun aynısı olan sporu ellerini hiç kullanmadan ayaklarıyla yapmaya çalışıyorlar. bu file sporu büyük güç, konsantrasyon ve yetenek gerektiriyor.

yamakasi: luc besson'un aynı adlı filminden ilham alan bu sporda hiç bir ekipman kullanmadan oradan oraya sıçranıp atlanıyor, damdan dama geçiliyor.

unicycle: bir sirk maymununa benzediğiniz bu aktivitede tek tekerlekli bisiklet üzerinde hokey oynamak, yoga yapmak, yarışmak gibi istediğiniz aktiviteyi gerçekleştirebiliyorsunuz.

peynir yuvarlama: ingiltere'nin brockworth kentinde her yıl geleneksel olarak yüzlerce katılımcıyla yapılıyor. yarışmacılar bir yamaçtan aşağıya deli gibi koşarak, yuvarlanan yerel dev peyniri yakalamaya çalışıyorlar.

satranç boksu: hollandalı lepe rubingh'in, fransız çizer enki bilal’in satranç ve boksu birleştirdiği öyküsü “froid équateur (soğuk ekvator)”dan etkilenerek 2003 yılında spor dünyasına kazandırdığı satranç boksunda ringe çıktıktan sonra, hem birbirlerine vuruyor hem de satranç oynuyorlar.

bataklık futbolu: ilk dünya şampiyonası 1998 yılında finlandiya’da yapılan bataklık futbolu, 2000 yılından itibaren, ingiltere ve iskoçya’da da oynanmaya başladı. deterjan reklamlarına malzeme olacak cinsten bir çamurun içinde oynanan bu oyuna kadınlar da turnuvalara katılıyor.

bataklık dalışı: herhangi bir bataklıkta, düz bir parkurda, gözlük ve şnorkel takan yüzücüler yarışıyorlar. ancak klasik yüzme metotları yasak, sadece yunus gibi ayaklar kullanıp kıvrılarak yüzülmesine izin var.

gelincik saklama: bu sporda, bir hayvan olan dağ gelinciğini (ferret) paçalarını ayak bileğinize bağladığınız beyaz pantolonunuzdan içeri atıyorsunuz ve onu orada, mümkün olduğunca uzun bir süre tutuyorsunuz. bu spor için her yıl, ingiltere’nin york bölgesinde özel bir turnuva düzenleniyor. gelincikler ısırır ve beyaz pantolonunuzu kanlar içinde bırakabilir, dikkatli olun.

ekstrem ütücülük: 1997 yılında leicester'lı fabrika işçisi hans meimban’ın icat ettiği bir spor olan ekstrem ütücülük; havada, karada, dağda veya suda ütü yapmak isteyen çılgın insanların sporu olarak görülüyor. sporun ilk turnuvası, 2002 yılında, almanya’da yapıldı ve yarışmacılar; hurda bir otomobilde, ağaç tepesinde ve sörf yaparken ütü yapmaya çalıştı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim