kadın veya erkek fark etmez, mutluluktan ağlatmıyorsa doğru insan değildir.
devamını gör...

sevincini, üzüntünü, mutlu anlarını, başarılarını gizlemek zorunda kaldığın andır. etrafında belki çok insan vardır ama güvendiğin bir insan yoktur. *
devamını gör...

yenisi gelene kadar on yıl boyunca kardeşim olandır. birlikte büyüdük diyebilirim. ama çok farklı kişilere evrildik. yine de bazı bazı bizi birbirimize çok benzetirler, benimkinin biraz daha etkileyici olması dışında ses tonlarımız da aynıdır mesela.

ama yeteneklerimiz tamamen farklıdır. o sanatsal konularda üst düzey yetenekli iken ben düz çizgi çekmekte bile zorlanırım. ama futbol konusunda benim çok iyi oynamama rağmen o bir eskimo kadar yeteneksizdir. ben ciddi bir galatasaray taraftarı olarak takımımın bütün kadrolarını sayabilirim ama o bir beşiktaşlı olarak hala rıza ve kadir’in oynadığını sanıyor takımda.

küçük kardeşimle yalan söyleme motivasyonlarımız da farklıdır. ben geçerli ve haklı bir neden olmadan yalan söylemem. ama kardeşim tamamen gereksiz yalanlar söyleyebilir ve bu konuda de çok yeteneklidir.

benden çok daha zeki bir adam olmasına rağmen zekası ona bir fayda sağlayacak gibi olduğu anda nadasa bırakır zekasını. bir süre dokunmaz, başka şeylerle ilgilenir.

çocukluğumuzda da çok farklıydık biz. ben etrafı kırıp döker, bu arada bir yerlerimi de kırarken o eline şeffaf naylon bir poşet alıp saatlerce oturup onunla oynayabilirdi.

çok fazla olumsuz şeyler söylemek istemiyorum hakkında. her an bir yerlerden çıkabilir, zaten çok uzaklaşmış da olamaz. küçük kardeşim benim için en yakın arkadaştır, hatta arkadaştan de öte kardeşim gibi bir şey.
devamını gör...

kendine yapabileceği en büyük saygısızlıktır.
devamını gör...

heh bir de profiterol diyin tam olsun. adananın üstüne güzel giderdi bak. off ben uyumaya gidiyorum.
devamını gör...

jose saramago’nun devam kitabıdır.

görmeye başlamak yeniden; bembeyaz bir körlükten kurtulup yeniden tüm renkleriyle dünyayı seyredalabilmek değildir aslında. saramgo’nun körlük romanında bir anda körlük salgınına tutulan şehre geri döneriz ancak “demokrasi”nin rafa kaldılırıldığı, anarşinin hüküm sürdüğü o dönemin üzerinden dört yıl geçmiştir.şehir olağan durumuna dönmüştür, hatta demokrasinin bizlere sunduğu en büyük “özgürlük”lerden biri olan seçim zamanı bile gelmiştir.

kör olduktan sonra yeniden görmeye başladığı yanılgısına kapılan şehir sakinleri asıl uyanışı bu seçim esnasında yaşayacaktır. şehrin hala bir ismi yoktur, bilinmeyen bir kentin başkentidir orası ve doktorun karısı hala orada yaşamaktadır. seçim günü bastıran ve muson yağmurlarını andıran şiddetli yağmur oy sandıkları başında bekleyen insanları önce sıradan bir doğa olayının etkileyeceği kadar etkiler.

ama saatler ilerledikçe ve oy kullanmaya bir avuç insandan fazlsı gelmeyince arada bir görevlilerden biri kafasını uzattıp merak ve endişeyle gelip giden var mı diye bakmak için kapıya yönelir ancak gelen yoktur. saat 4 olduğunda, yani sandıkların kapanmasına 1 saat kala insanlar oy kullanmaya gelir ve merak ve endişe böylelikle giderilmiş olur.

ancak bu rahatlama sadece oy sayımı başlayana kadar süre zira kullanılan oyların %70’i boş çıkmıştır. hükümet, devlet aciln toplantılar yapar ve bunun bir komplo olduğuna hükmettikleri için de seçimleri yenilerler ancak bu sefer alınan sonuç daha vahimdir, zira oyların %83’ü boş çıkmıştır.

bunun üzerine önce sorumlular aranmaya başlanır ve şüphelilerin başında 4 sene önce kör olmayan tek kişi olan doktorun karısı vardır. sorguya alınır ancak 4 sene önce kargaşa esnasında olanlarla ilgili yapılan tehditlere rağmen bir sonuç çıkmaz. hiçbir sonuç elde edemeyeceğine inanan hükümet kenti yalnız bırakmaya karar verir. bu, şehrin sonu olacak ve anarşiyle başa çıkamayan şerhir yola girecektir. manasızlığı kendinden menkul bir olağanüstü hal ilan edilir. medya her zaman yaptığı gibi çarptırılmış haberler sunar. suç yaratarak kendine durumdan vazife çıkartan polis ve asker şehri terk etme hazırlıklarına başlar. hükümetin bir gece yarısı sessizce şehri terk etme planı şehir sakinlerinin “ışıkları” ile sekteye uğratılsa da şehirden ayrılmayı başarırlar.

ancak umdukları olmaz ve şehir devlet ve hükümet olmadan da kendi kendini idare etmeye devam eder hem de eskisinden daha iyi bir şekilde.

saramago,devleti, hükümetleri, polisi, askeri ve medyayı, yani iktidarın elebaşlarını bize umut verecek şekilde ve alabildiğine sertçe eleştirir bu romanında ve bizler anlarız ki körlükten kurtulmanın yolu sadece görmek değildir, körlük illeti ancak ve ancak “görmek”le alt edilebilir.
devamını gör...

kahramanmaraş pazarcık'ta 12 yaşındaki n.a adlı kız çocuğuna tehdit ve şantajla 1 yıl boyunca tecavüz eden karaktersiz aşağılıklar.

bu söylemek istediklerimin ufak bir kısmı küfür içerir.

bu da resimleri herkes görsün.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


buradan

edit: bir araştırsak bunlarında malum parti bayraklı fotoğrafı çıkar mı diye içinden geçirmeyen yoktur, eminim. hadi bunu da alının üstünüze de provokasyon diye şikayet edin moderatörlere :)
devamını gör...

enkazdan 2 saat sonra kendi çabamla çıktığım, en yakın arkadaşımı kaybettiğim, enkazdan çıktıktan sonra hemen arama kurtarma çalışmalarına yardım etmeye başladığım...

türkiye izcilik federasyonu üyeliğim sebebiyle ertesi gün jandarma ile deniz üzerinden gölcük donanmaya geçtiğim, maalesef yıkılan koğuş binasından canlı asker çıkartamadığım,

3 gün sonra geri dönerek akrabalarımı aradığım, şehri terk ettiklerini öğrendikten sonra tekrar arama kurtarma çalışmalarına katılıp hollandalı bir ekiple enkaz enkaz dolaştığım...

bir hafta sonrasında ise morg olarak kullanılan olimpik buz pateni sahasında, yakınlarını arayanlara yardımcı olduğum...

ve bütün bunları sadece 16 yaşındayken yaşadığım olay.**
devamını gör...

ne yapalım ölelim mi!
verin ryt'mizi gidelim buralar hepinize kalsın.
20 altı olur bebe derler, 30 üstü olur moruk derler, yokmu arkadaş bu yaş'ın bir ayarı.
nedir bu 30+ nefreti anlamıyorum.
devamını gör...

bunlardan bir şey olmaz... bunlar bizim değerlerimizle hareket etmediler, etmiyorlar! diye devam eden rte sözü. (bkz: bunlar ateist)
ve bir yazar.
devamını gör...

"cepte" tabiri pek hoş olmasa da maalesef yerine geçecek daha iyi bir kelime yok.
nedir cepte olmak?
karşıdaki kişi size ne yaparsa yapsın gidememek demektir, size saygı duymayan ve hatta sevgisi dahi olmayan birine bile bağımlı olmak demektir. şunu unutmamalıyız ki, kimsenin hayatı bir diğerine bağlı değildir. vakti geldiği zaman, bize saygı duyulmadığı zaman ve de ilişkinin bize, kişiliğimize zarar verdiğini anladığımız an gitmek gerekiyor.
şimdi gelelim bizi cepte yapacak cümlelere:
- senden başka kimsem yok.
- sensiz yaşayamıyorum.
- beni bırakmaaa noooğluuur.
- sen gidersen ölürüm.
- sensiz yaşayamam
- seni kaybetmekten çok korkuyorum
bu noktada freud reise söz vermek istiyorum:
"bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz."
devamını gör...

devletlerin kendisinden daha güçsüz, daha geri kalmış devletleri ya da ulusları siyasi,ekonomik ve sosyal olarak egemenlik altına alıp etki alanlarını genişletmesidir.

sömürgecilik, çok eski tarihlerden beri var olsa da avrupa devletlerinin coğrafi keşiflerle beraber dünyanın büyük bir kısmını eğemenliği altına alması ile doruğa ulaşarak 19. yüzyılda bir sömürge biçimi olan emperyalizme evrilmiştir.
devamını gör...

yıllardır yaptığım, ev işi.
ev demek iş demek çünkü.
devamını gör...

-sohbet etmekten keyif aldığın biriyle evlenmek.
-ortak hedef, ideal ve hayallere sahip olmak
-anne baba zoruyla evlenmemek.
-sırf evlenmek için evlenmemek.
-baştan gördüğün kötü huylarını "ben onu değiştiririm nasılsa" diyerek evlenmemek.
-1-2 ay gibi kısa sürede evlenmeye karar vermemek, en az 2 sene flört etmek.
-evlenmeden önce ailesiyle, etrafıyla ilişkisini gözlemleyerek başkalarına kaba, kötü davranır ama bana davranmaz diye düşünerek evlenmemek.
-başka bir ilişkiden yeni çıkmışken hemen ona inat, komşulara nispet olsun diye evlenmemek.
-olduğu gibi kabul edebileceğin biriyle evlenmek.
- en önemlisi gerçekten sevdiğin biriyle evlenmek. çünkü bu dünyadaki en büyük azap, birbirini sevmeyenlerin mecburen yürüttüğü evliliktir.
edit: aslında evlenmeden önce dikkat edilmesi gerekenleri yazdığım bir tanım olmuş sanki ama zaten bunlara dikkat edilmeden yapılan bir evlilikte mutlu olmak pek mümkün değil bence..
devamını gör...

bazen dişçiye gitmeye çoktan alışmış bireylerin de sahip olabileceği korku. (bkz: ben) diş teli sürecinin acılı olmasından sebep, her seferinde gitmemek için çocuk gibi kendimi kandırıyorum bir süre.*
devamını gör...

kendine güvenmek gerekli ki etkileyici olsun . fazla ısrarcı ve talepkar da olunmamalı. yani çok üzerine düşmeyeceksin ama ilgiyi de kesmeyeceksin .
devamını gör...

bu duyguyu en yoğun yaşayacağınız yer kesinlikle mezarlıklardır. çünkü orada yatan bedenlerde bir gün sizin gibi uyudu, uyandı, gezdi, okudu, eğitim aldı, evlendi ve ölmeyecekmiş gibi yaşamış olsalar dahi öldüler.
devamını gör...

birader tadını kaçırdınız artık he dediğim başlıktır.

yüz tane fotoğraf başlığı var sürekli açmayın işte.

her fotoğrafa özel başlık mı açılır.
yazarlardan araba fotoğrafları.
yazarlardan tatlı kedi fotoğrafları.
yazarlardan bebek fotoğrafları.

kabak tadı veriyor artık.
devamını gör...

nefes almak dışında her şey. gerçi o da koronayla birlikte zorlaştı ya neyse...
devamını gör...

"iyi adamlar yalnızlıktan ölüyor, iyi kadınlar kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken."

dostoyevski/beyaz geceler
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim