küçük görüp horlamak, insan gururunu zedeleyen kötü bir davranıştır. insan susarak bu saygısız davranışlara da asla izin vermemelidir. zamanla duygusal çöküntülere de yol açabilir. bu, kabullenişte olmamalıdır. hayır diyebilmek güçlü bir beceridir ve kişi de büyük bir özgüven barındırmalıdır.
hani denir ya, insanların size nasıl davranacaklarını, siz öğretirsiniz diye.
ne olursa olsun, insanları küçümser tavır ile kendilerini aciz hissettirmemeli, onlara sorun değil, çözüm olunmalıdır.
unutulmamalı ki, hepimiz aynı yoldan ilerliyoruz.
devamını gör...

yok yok sen geç ben sana bakim denilebilir.asla bu tuzağa düşülmemeli,iyi niyet sorgulanmalıdır.zaman kötü.
devamını gör...

başta saklanmasının nedeni ne? nedeni ne ya bu suçluların bu kadar korunmasının, hak ettikleri cezanın alınmaması için her şeyin yapılmasının?
gerçeklerin gün yüzüne bu kadar yavaş çıkmasından daha doğrusu çıkmaması için uğraşlar verilmesinden, yüzsüzlüğün, acımasızlığın bu kadar hızlı yürümesinden tiksiniyorum artık. çürümüş bir şey var diyoruz ya bu dünyada, tam olarak biziz o şey.

zamanında leyla'nın aç bırakıldığı için öldüğünü ve kesinlikle cinsel istismar görmediğini belirttiler. buna rağmen leyla'nın katili serbestti, şimdi hem katili hem de tecavüzcüsü serbest. bu iğrenç gerçeği yediremiyorum. buna göz yumanlar o yaratık amcadan daha nefret edilesi.
devamını gör...

fotoğrafta 256 metre yükseklikte ayakları sarkarak bir kiriş üzerinde oturmuş yemek yiyen on bir erkek gösterilmektedir. arka planda ise new york manzarası görünmektedir. işçilerin büyük buhran nedeniyle güvenliklerini önemsemeksizin herhangi bir işte çalışmak durumunda oldukları için güvenlik kayışı takmadıkları görülmektedir. fotoğraf rockefeller center binasının inşaatının son aylarında binanın 69. katında 29 eylül 1932 tarihinde çekilmiştir. arşivcilere göre fotoğraf anlık değil önceden ayarlanmış bir şekilde çekilmiş . bence o döneme ait başka önemli fotoğraflar da vardır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yağmur altında yürümek... kulaklığınızı takıp sevdiğiniz şarkıları dinlerken, kendinizce klipler çekersiniz her adımınızda, her geride bıraktığınız sokakta...
devamını gör...

iyi olmuşsun ya da güzel olmuşsun ama adaletli olamamışsan beş para etmezsin.
devamını gör...

önce çalan kazanır!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

en öyle çok dizi, film ve oyun takip eden biri değilim. aksine böyle şeylerin biraz vakit kaybı olduğuna inanırım. şöyle ki bu dizi toplamda 62 bolum ve her biri 47 dakika çarp topla ne yapıyor toplamda kesintisiz 2 gün. yani insan ömründen 2 günün buna mi ayıracak. he sadece bu olsa dert degil de bunun gibi milyon tane dizi film oyun falan düşünün, 2 gün yapıyor.

neyse, ulan madem bitmiş bir dizi oturayım izleyeyim dedim. zira dizi izlerken beni en çok demoralize eden diğer bir şey de diziyi beklemek. benimde bitmiş diziler daha çok ilgimi çekmeye başladı.

en büyüleyici tarafı ise karakter gelişimidir. mr white in mrs white in pinkman in karakter gelişmeleri inanılmaz. hank in oyunculuğu harika. konu olarak çok sıradan, sıradan derken eminim amerikanın o yöresinde oturanlar için zaten günlük yasam standartları diyebiliriz ama işleniş sekli ve karakterler gerçekten süper.

walt’un akil oyunları, pinkman’in sürekli bitmek tükenmek bilmeyen manipülasyonları. skyler in dönüşümü falan bence izlemeye değer.
devamını gör...

araçtaki bu özellik sürücü için değil diğer yolcular için kullanışlı bence. iyi bir sürücü varsa koltuğun üzerine çıkıp, rüzgarı hissetmek gibisi yoktur. ha bide fular, eşarp ya da rüzgarda sallayacak herhangi bir nesneniz varsa her şey daha da güzelleşiyor..
devamını gör...

cansın kardeşim seviliyorsun..
devamını gör...

her iki kuşağın birbirlerine önyargılarla yaklaşması, birbirine hak ve anlam vermemesi, uzlaşmayı en­gellemesi nedeniyle olan çatışmadır.
devamını gör...

boşverin efendim keyif çayınızı için*.

düşünün ki böyle basit bir işlemde bile 15 dolar para yok oluyor.

geçilmeyen köprülerin, gidilmeyen hastanelerin borcu hep döviz üzerinden ödeniyor.

ne kadar çok kayıptayız.
devamını gör...

bir psikolog olarak hatalı bulduğum önerme.

sigmund freud insanın doğuştan kötü olduğunu savunur, abraham maslow doğuştan iyi olduğunu, john locke ise insan zihninin boş bir levha olduğunu söyler.

üçü de hem haklı hem haksızdır; insan birazcık kötülük, birazcık iyilik, birazcık da boşlukla gelir dünyaya.
devamını gör...

ayna nöronları sayesinde empati yapabilmemizle ilgili durum. ayna nöronları çalışmayan kişilere antisosyal diyoruz zaten. dindar insanların da dinsizleri ahlaksız ve kötü sanmaları yanılsamadan ibaret bence yarın kendisi de ateist olsa millete saldırmaz büyük bir ihtimalle ama dışarıdan bakınca öyle görünüyor. kendisi kötü olan bir insana istersen en sevgi içeren dini yarat o yine de kötülük yapar.
devamını gör...

hellenistik ve roma dönemlerinde kullanılan küçük boyutlu ve dar boyunlu, çoğunlukla kokulu yağlar konulan şişe. pişmiş toprak ve camdan yapılırlardı.

gözyaşı şişeleri de denilen daha küçük boyutlu bir türleri de vardır. aynı zamanda lakrymaterium ya da balsamarium ismiyle de bilinirler.

gözyaşı şişelerini tek bir cinsiyet tarafından kullanıldığını söylemek imkansızdır. ölünün yakınları tarafından cinsiyet farketmeksizin kullanılırdı ve üzüntünün bir göstergesi olarak mezara bırakılırdı.
devamını gör...

eşcinsel biri aşı yaptırınca o zaman hetero mu oluyor dediğim durum.
devamını gör...

çay

tartışmışlardı.
konu hiç değişmiyordu..

kadın odanın içinde ulaşabildiği, gücünün yettiği her şeyi odanın her tarafına tüm kızgınlığı ile savuruyordu. masanın üstündekiler, kitaplıktakiler, televizyon kumandası ve tabii ki dün kendisine alınmış çiçeklerin içinde durduğu vazoyu da unutmamıştı..

adam, kapının sövesine yaslanmış kollarını bedeninde bağlamış bir halde öylece duruyordu.

savuracak bir şeyler bulamadığını fark etti, kadın. odanın ortasında duruyordu. her şey odanın içine dağılmıştı. şiddetli bir tartışmanın izlerini üzerinde taşıyan orada burada bulunan eşyalara baktı tek tek.

adam, kadına doğru hareket etti. kadını ensesinden tuttu. bir köpek yavrusunu kapının önüne koyar gibi evin dış kapısının önüne bıraktı. kapıyı kapattı.

üzerinde pijamalarıyla kalakaldı kadın. saat geçti. merdivenin ilk basamağına oturdu. ayağındaki panduflara baktı. sonra birden ayağa kalktı. kendini buradan götürmesine yardımcı olabilecek bir şeyler var mı diye pijama üstünün ceplerini karıştırdı. telefon, para, evinin anahtarı.. yoktu, tüm çaresizliği ile ilk basamağa tekrar oturdu. dizlerinin üzerine koyduğu kollarına başını dayadı.

kapının açılma sesini duydu. ne kadar zaman geçmişti, hiçbir fikri yoktu.

adam aynı şekilde kadını içeri aldı, ensesinden tutulmuş bir köpek yavrusu gibi.. odanın ortasına bıraktı. mutfağa doğru yöneldi.

kadın göz ucuyla etrafa bakındı. az önce tüm hıncıyla kendisi tarafından odanın orasına burasına dağılmış tüm eşyalar tekrar yerlerindeydiler. tabii ki çiçek de.. köşedeki tekli koltuğa oturdu. ayaklarını yukarı kaldırdı ve başını ellerinin arasına aldı.

adam odaya girdi. bir eliyle servis sehpasına uzandı. “çay yaptım.” dedi.
..
çay henüz her şey bitmedi, demekti.
içmedi kadın.


edit: yazarların kendi yazdığı ,kim bilir belki de yaşanmış olan hikayelerini paylaştığı başlıktı. ama başlık "ah kimselerin vakti yoktu, durup ince şeyleri anlamaya" diyen gülten akın'ı hatırlatıyordu. siz yazın yine de ben okuyorum.
devamını gör...

türk sinemasına yön veren filmler vardır. o filmlerden biri de şaban oğlu şaban filmidir. istanbul yeşilköy'de bir köşkte çekilmiş olan film, seyredenler için en eğlenceli yeşilçam filmlerinden biri olmuştur.
devamını gör...

ense köküme yatar. alır yere koyarım. sonra tekrar çıkar. bi daha yere koyarım. bu ben pes edinceye kadar sürer. kedi ense seviyor.
devamını gör...

bundan hediye edecekseniz asla hayır demeyeceğim eylem:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çünkü tam olarak şunu yapmayı çılgınlar gibi istiyorum:

www.instagram.com/p/CHBrput...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim