tanımların arasındaki çizgilerin yok olması
iko'nun tatilinin bittiğinin işareti olabilir ya da ben ünvanımı hak ediyorum.
devamını gör...
sahaf
bulundugum yerde sadece bir tane sahaf olmasi sebebiyle sahaf dükkanının sahibi efe bey ile çok iyi dost olduk. çalan anadolu rock parçaları, müthiş kitap kokusu ve eski, güzel kitapların varlığı beni evimde gibi hissettiriyor. kitaplarınızı bu güzel sahaflardan almanızı tavsiye ederim dostlar.
devamını gör...
gece acıkıp mutfağı tavaf etmek
her gece mütemadiyen gerçekleştirdiğim eylem. gecenin bir yarısı uyanıyorum ve bir ok gibi yataktan fırlayarak mutfağa yöneliyorum. o esnada usain bolt gel yarışalım dese, zararlı çıkar. acımam ezer geçerim.
tabi bu mevzu aile efradı arasında da favori konulardan biri olmuş durumda. rahmetli hamsterimiz kafesine yemek konduğunda bir anda yem kutusuna ışınlanır, ne var ne yok keseye indirirdi. sağolsunlar eşimin öncülüğünde adımı altın harflerle mutfak hamsteri olarak maaile tescillediler.
bugüne kadar her tavafımı mideye bir şeyler indirerek sonlandırmanın haklı gururunu yaşıyorum. tabi bünyemin avantajları sayesinde bu kötü huyum bana kilo olarak dönmüyor. zira su içsem yaramıyor. sanırım bu duruma da güvenerek, gece operasyonlarıma devam ediyorum.
evet biraz önce yine mideye bir şeyler indirdim.
tabi bu mevzu aile efradı arasında da favori konulardan biri olmuş durumda. rahmetli hamsterimiz kafesine yemek konduğunda bir anda yem kutusuna ışınlanır, ne var ne yok keseye indirirdi. sağolsunlar eşimin öncülüğünde adımı altın harflerle mutfak hamsteri olarak maaile tescillediler.
bugüne kadar her tavafımı mideye bir şeyler indirerek sonlandırmanın haklı gururunu yaşıyorum. tabi bünyemin avantajları sayesinde bu kötü huyum bana kilo olarak dönmüyor. zira su içsem yaramıyor. sanırım bu duruma da güvenerek, gece operasyonlarıma devam ediyorum.
evet biraz önce yine mideye bir şeyler indirdim.
devamını gör...
kadın kelimesini kullanmadan başlık açamamak
sığ beyinlerin beceriksizliği. hoş sığ da olsa azıcık beyin barındırabilseydi bu kadar düşük bir profil çizmezdi. o zaman tanımı değiştirelim şöyle olsun; gövdesinde kafa yerine saksı ve onun da içinde dolu dolu gübre barındıran kişi, hatta kişi de olmaz bi' dk bu hareket kişiliksiz bir hareket çünkü o yüzden şöyle olsun; saksı ve onun da içinde dolu dolu gübre barındıran bir 'şey' hareketi. sürekli aynı dingilliği tekrarlayınca bir halt becerdiklerini sanıyorlar ama aksine ne kadar aciz, ne kadar acınası, ne kadar komik, bu sığlık sayesinde de ne kadar kadınlarla ilgili dert sahibi olmuş olduklarını görüyoruz.
daha çok şey de yazasım var ama malum bazı sebeplerden yazamıyoruz ulan ona da çok sinirliyim ama hadi neyse!
daha çok şey de yazasım var ama malum bazı sebeplerden yazamıyoruz ulan ona da çok sinirliyim ama hadi neyse!
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
öyle satırlarca yazasım yok inan ki.
bir anda aklıma geldin, bir anda gözyaşlarım seni hatırladı.
neden diye sormaktan tükendim belki de.
ama ben senin adını bile bilmeden sevdim biliyor musun ?
ben seni sevdim, gördüğümü sevdim, gözlerine hapsolmayı sevdim.
adının bile önemi yoktu gerçekten.
bir anda aklıma geldin, bir anda gözyaşlarım seni hatırladı.
neden diye sormaktan tükendim belki de.
ama ben senin adını bile bilmeden sevdim biliyor musun ?
ben seni sevdim, gördüğümü sevdim, gözlerine hapsolmayı sevdim.
adının bile önemi yoktu gerçekten.
devamını gör...
kadınlar ne ister sorusu
hayatinda eksik olan neyse onu ister. sevilmediyse dolu dolu sevmek, sevilmek ister. belki eksik yani sefkattir biraz sefkat bekler. bastirilmis, bir kafese tikilmis ise ozgur olmak ister, belki basina buyruk yasamak... kavgayla gurultuyle harmanlasmis ise ruhu, huzurun icerisine gömulmek ister. maddi imkansizliklarla kıt kanaat yasamayi mecburi ogrendiyse, rahat yasami ister. belki kendine has saglik sikintilari vardir, saglik diler bu da mumkundur. cok uzatmadan ılk cumleme geri donmeliyim sanki; eksik kalan yanini doldurmak ister, tipki tum insanlik gibi. yani kadin erkek ayirmaksizin evet.
ınsan yasami boyunca farkinda olmadan aslinda eksik kalan yanini arar. aradigi da budur, hayalleri de hep bu yondedir. aslinda yasamimizin kisaca ozeti budur.
ınsan yasami boyunca farkinda olmadan aslinda eksik kalan yanini arar. aradigi da budur, hayalleri de hep bu yondedir. aslinda yasamimizin kisaca ozeti budur.
devamını gör...
değerini kaybedince anladığımız bir şey
karaciğerim. vücudumuzdaki en büyük organ ama kıymetini bilemedim. hareketsiz bir hayat tarzı, obezite, majör depresyon gibi nedenlerle kendisinin yağlanmasına ve dolayısıyla büyümesine neden oldum, çok üzgünüm ama bir haftadır doktorumun yazdıkları dışında bir şey yemiyorum, bol su içiyorum, spor yapıyorum, günden güne seni iyileştireceğim ama bugüne kadar seni yorduğum için beni affet...
devamını gör...
sözlükteki herkes sözlükten uçurulsun kampanyası
z kuşağı y kuşağı uçurulsun dediğinde uçamadım çünkü y kuşağı değildim.
y kuşağı x kuşağı uçurulsun dediğinde uçamadım çünkü x kuşağı değildim.
sonra benim için geldiklerinde yine uçamadım çünkü beni uçuracak kimse kalmamıştı.
y kuşağı x kuşağı uçurulsun dediğinde uçamadım çünkü x kuşağı değildim.
sonra benim için geldiklerinde yine uçamadım çünkü beni uçuracak kimse kalmamıştı.
devamını gör...
yemek pişirmenin püf noktaları
soğan ve salçayı kavurun ne atarsanız o yemek oluyor. verebileceğim tek püf noktası nolur yemeği çok karıştırmayın ya canı çıkıyor garibimlerin.
devamını gör...
ayıp olmasın diye yapılanlar
kendi elimle kendi boğazımı sıkıyormuş gibi hissettiren davranışlardır. aileden geçen travmatik meselelerden olsa gerek ama işte aileden geçtiği için ayıp olur yapmak lazım ¡
devamını gör...
çetinkaya mağazası katliamı
25 aralık 1991 yılında bakırköyde izinsiz gösteri yapan bir grup pkk sempatizanı tarafından gerçekleştirilmiş katliam.
olay saat 13:00 sularında bakırköy istanbul caddesi üzerinde 5 katlı çetinkaya mağazalarının önünde meydana geldi. yüzlerini poşular ile kapatan kalabalık bir grup terörist başı abdullah öcalan ve kürdistan lehine sloganlar atarak ilk başta mağaza girişini kapatıp sonrasında içeriye molotof kokteylleri ile saldırı düzenlediler.
mağaza girişindeki sentetik mankenlerin tutuşması ile birlikte her yer alevler içinde kaldı. mağazanın içindekiler üst katlara doğru kaçıştılar. içerideki yangın merdiveninden kaçmaya çalıştılar fakat yangın merdivenleri kilitliydi. sevk edilen itfaiye ekipleri yangın merdiveninin kilidini kırana kadar 4'ü kadın 2'si çocuk 11 kişi öldü.
olay saat 13:00 sularında bakırköy istanbul caddesi üzerinde 5 katlı çetinkaya mağazalarının önünde meydana geldi. yüzlerini poşular ile kapatan kalabalık bir grup terörist başı abdullah öcalan ve kürdistan lehine sloganlar atarak ilk başta mağaza girişini kapatıp sonrasında içeriye molotof kokteylleri ile saldırı düzenlediler.
mağaza girişindeki sentetik mankenlerin tutuşması ile birlikte her yer alevler içinde kaldı. mağazanın içindekiler üst katlara doğru kaçıştılar. içerideki yangın merdiveninden kaçmaya çalıştılar fakat yangın merdivenleri kilitliydi. sevk edilen itfaiye ekipleri yangın merdiveninin kilidini kırana kadar 4'ü kadın 2'si çocuk 11 kişi öldü.
devamını gör...
yazarların an itibarıyla düşündüğü şey
ne zamana buluşacağız arkadaşlarla, bunu düşünüyorum.
evden tiksiniyorum artık. *
evden tiksiniyorum artık. *
devamını gör...
irritabl bağırsak sendromu
nedendir bilmem bizim ülkede ciddiye alınmayan ve rapor yazılmayan hastalık. o kadar geri kalmış bir ülkeyiz ki stres sebebiyle evinden, tuvaletten çıkamayan insana "ibs ne ki? o hastalık mı?" diye cevap veren doktorlarımız var. şu an karnım beni uyutmayacak derecede ağrıyor ve yarın uykusuz ve dinlenmemiş işe gidecek bir ben var. ben şimdi faydalı olacağım öyle mi? bazen o kadar sık tuvalete gidiyorum ki vücut artık aşırı yorulup o gün içinde adım atamayacak hale geliyorum. hastalık tüm enerjimi daha gün yeni başladığında çoktan tüketmiş oluyor. bazen kendimden öyle geçiyorum ki serum almadan kendime gelemiyorum. dikkatimi toplayamıyor, anlatılanları anlamıyor, okuduklarımı hatırlayamıyorum. her gittiğim doktora ibs olduğumu söylemek zorunda kalıyorum çünkü çoğu ilaç dokunuyor. kapıdan stres yapma diyip gönderişleri her seferinden sinir ediyor, bunu bende 5-6 yıldır biliyorum ama stres yönetimi herkes için kolay değil. çoğu ibs hastası gibi gluten ve şeker hastalığımı ilerlettiği için aşırı sağlıklı beslenip, spor yapıyorum ama stresim sadece azaldı.
hastalığın çoğu kişi tarafından bilinmeyen tarafı yiyecekler bağırsaklarda sindirilmediği için vitamin, mineral eksikliği ve kansızlık yaşamanız. aynı zamanda bağırsağın bu saçma sapan çalışma biçimi beklediği sağlıklı besinleri alamayınca, bağırsak yüzeyindeki zararlı bakterilerin çoğalmasına ve sizin daha da zor günler geçirmenize sebep olur. hayati tehlikesi yoktur sözlerine inanmayınız. hastalığın bünyenizdeki ciddiyetine göre değişir. ben 38 kilo oldum bir sene, hangi olmayan hayati tehlikedir bu? pandemi başladığında gittiğim doktor seni işe başlatmam öldürmem gibi bir şey, risk alamam dedi. sağda solda sürekli hafife alınan bu hastalık hastanın hem sosyal, hem fiziksel, hem duygusal, hem iş, hem ev hayatını inanılmaz derecede olumsuz etkilemekte. hastalığım arttığı için arkadaşlarımla buluşamadığım ya da sırf işten yine izin almayayım diye sabah 6 da kalkıp hastanede serum aldığım çok zamanı biliyorum.
yine de bu hastalığın crohn ve kolit habercisi olduğunu söylemeden geçmeyelim. benimkisi sürekli olarak crohn taklidi yapmakta, bu sebepten düzenli kontrole gidiyorum. son yapılan testlerimde glutenin bağırsak yüzeyini kazıdığı çıktı. her seferinde küçük sürprizler yapıyor.
herkesin kendi çözümünü kendisi bulması gerekse de genel olarak bana iyi gelen şeyler:
- prebiyotikler, probiyotikler (bu noktada süt ürünlerine alerjiniz varsa hap olarak almanız daha faydalı olacaktır. ben kvas, kombucha gibi ürünler de tüketiyorum)
- gluten ve işlenmiş şeker tüketimini kesmeniz (bende inanılmaz işe yaradı, neredeyse hastalık yok gibi ama bırakması zor oldu)
- spor yapıyorum
- moralimi bozacak, beni gerecek, stres yapacak şeylerden uzak duruyorum
- enerjimi emen toksik insanlardan uzak duruyorum
- bana keyif veren şeyleri daha çok yapmaya, onlara daha çok zaman ayırmaya çalışıyorum
- düzenli uyku hastalık için inanılmaz faydalı. akşam 10 da yatıp sabah 6 da kalktığım zamanlarda kendimi enerjik hissediyorum.
- alkol tüketmeyin. alkol tüketmem lazım diyorsanız distile olanları için ama alkol tüketmeyin. ben ertesi günü kesinlikle kıvranarak geçiriyorum. alkol tüketmeyin.
- alerjiniz olan, bağırsağınıza dokunduğunu fark ettiğiniz yiyeceklerden uzak durun.
sanırım son ve en önemli tavsiyem sizi anlayan bir doktora gidebilmeniz.
hastalığın çoğu kişi tarafından bilinmeyen tarafı yiyecekler bağırsaklarda sindirilmediği için vitamin, mineral eksikliği ve kansızlık yaşamanız. aynı zamanda bağırsağın bu saçma sapan çalışma biçimi beklediği sağlıklı besinleri alamayınca, bağırsak yüzeyindeki zararlı bakterilerin çoğalmasına ve sizin daha da zor günler geçirmenize sebep olur. hayati tehlikesi yoktur sözlerine inanmayınız. hastalığın bünyenizdeki ciddiyetine göre değişir. ben 38 kilo oldum bir sene, hangi olmayan hayati tehlikedir bu? pandemi başladığında gittiğim doktor seni işe başlatmam öldürmem gibi bir şey, risk alamam dedi. sağda solda sürekli hafife alınan bu hastalık hastanın hem sosyal, hem fiziksel, hem duygusal, hem iş, hem ev hayatını inanılmaz derecede olumsuz etkilemekte. hastalığım arttığı için arkadaşlarımla buluşamadığım ya da sırf işten yine izin almayayım diye sabah 6 da kalkıp hastanede serum aldığım çok zamanı biliyorum.
yine de bu hastalığın crohn ve kolit habercisi olduğunu söylemeden geçmeyelim. benimkisi sürekli olarak crohn taklidi yapmakta, bu sebepten düzenli kontrole gidiyorum. son yapılan testlerimde glutenin bağırsak yüzeyini kazıdığı çıktı. her seferinde küçük sürprizler yapıyor.
herkesin kendi çözümünü kendisi bulması gerekse de genel olarak bana iyi gelen şeyler:
- prebiyotikler, probiyotikler (bu noktada süt ürünlerine alerjiniz varsa hap olarak almanız daha faydalı olacaktır. ben kvas, kombucha gibi ürünler de tüketiyorum)
- gluten ve işlenmiş şeker tüketimini kesmeniz (bende inanılmaz işe yaradı, neredeyse hastalık yok gibi ama bırakması zor oldu)
- spor yapıyorum
- moralimi bozacak, beni gerecek, stres yapacak şeylerden uzak duruyorum
- enerjimi emen toksik insanlardan uzak duruyorum
- bana keyif veren şeyleri daha çok yapmaya, onlara daha çok zaman ayırmaya çalışıyorum
- düzenli uyku hastalık için inanılmaz faydalı. akşam 10 da yatıp sabah 6 da kalktığım zamanlarda kendimi enerjik hissediyorum.
- alkol tüketmeyin. alkol tüketmem lazım diyorsanız distile olanları için ama alkol tüketmeyin. ben ertesi günü kesinlikle kıvranarak geçiriyorum. alkol tüketmeyin.
- alerjiniz olan, bağırsağınıza dokunduğunu fark ettiğiniz yiyeceklerden uzak durun.
sanırım son ve en önemli tavsiyem sizi anlayan bir doktora gidebilmeniz.
devamını gör...
banyo yapmak vs duş almak
aklıma geldi yazayım dedim. baktım ki iki sayfa dolmuş. herkes düşüncesini güzel güzel yazmış. hepsi de doğru. o zaman benim yukarıda yazılanlardan farklı bir yönünü yazmam gerekir. o da ne olabilir?
zaten banyo yapmanın duş almaktan uzun sürdüğü, duş almanın; modern toplum yaşamı içinde, 'batı' örnek alınarak yapılan banyo =bu sözcük de türkçe değil, eski karşılığı olan 'hamam' sözcüğü de= odalarında, suyun altında kısa yıkanma eylemini karşıladığı falan hep yazılmış.
öyleyse banyo sözcüğünün türkçesiyle başlayabilirim:
yunak.
yun-(mak) fiilinden '-ak' fiilden isim yapma ekiyle isim olmuş. -sunak gibi- aslında yun-(mak) fiili de türemiş bir fiil. onun da kökü yu-(mak). bugün türkiye'de pek çok yörede halk arasında yıkamak sözcüğüyle ikileme olarak yaşayan bir sözcük.-->"bugün bütün çamaşırları yudum yıkadım." örneğindeki gibi.
yu-n-(mak) fiilinin içindeki o '-n' yapım eki türkçede hem edilgen hem dönüşü fiil yapan, fiilden fiil yapma ekidir.
örneğin; "yundum yıkandım." cümlesinde yunma eylemini hem siz yapıyorsunuz hem de yaptığınız iş size dönüyor, yani yapılan işten doğrudan siz etkileniyorsunuz. burada '-n' yapım eki dönüşlü çatı yapan yapım eki görevindedir.
şöyle bir örnek daha verelim; "kirli çamaşırlar güzelce yundu yıkandı." bu cümlede yıkama eylemini yapan belli değildir, yani cümlede gerçek özne yoktur. öyleyse biz bu cümledeki '-n' yapım eki için edilgen çatı yapan yapım ekidir diyebiliriz.
gelelim 'duş almak' eylemine:
'duş almak' kavramının türkçeye girişi yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi oldukça geç. modern yapılar, içinde duş alma aparatlarının bulunduğu, çoğunlukla duşakabinle * çevrelenmiş duş alma bölümlerini içerince, türkçenin yardımına da ingilizce koşmuş.*
ilginç bile sayılmaz. batılılaşmanın ilk evrelerinde, 1800'lerin ortalarında fransızca ve 'frenk' kültürü, nasıl okumuş yazmış kesim arasında egemense, 1950'lerden sonra tek parti iktidarının sona erip de chp dışında bir partinin ilk kez iktidara gelmesiyle ve hemen arkasından ıı. dünya savaşı'ndan sonra değişen dünya konjonktürü içinde amerika'yla kurulan yakın ilişkiler sonucunda, -amerikan kültürü demeyelim de*- özellikle ingilizce, resmen türkçe üzerinde bir tahakküm kurmuş. =yalnız burada amerikan etkisi ve ingilizce yalnızca bizim toplumumuz için değil, bütün dünya için geçerli. geleceğe kurgulanan bilimkurgu dizilerinde konuşulan ortak insanlık dilinin ingilizce olması ütopya değil yani.=
'dilci' hocalarım, özellikle eski türk dil kurumu yanlısı olanlar* amerikan etkili türkçe çevirilere şiddetle karşı çıkarlar. bu onların neredeyse 'amentü'südür. şöyle uzaktan ve genel bir bakışla onlara hak vermemek imkansız. ama bir yandan da insan düşünüyor: olağanın akışına engel olunabilir mi?
sözü çok uzattım aslında. 'take a shower' olmuş türkçede 'duş almak'.
oysa almak eylemi duş için pek de anlamlı bir birliktelik oluşturmuyor. almak eyleminin pek çok görevinden biri duş almak olmalı mıydı? yoksa duş da tıpkı banyo gibi 'yapılmalı' mıydı? ingilizceye bakarsak, onlar 'banyo yapmak'a da yine 'take' fiilini kullanarak 'take a bath' diyorlar. ama biz banyo yapma eylemini uzun süredir yaptığımız için, dilimizde var olan 'banyo yapmak' eylemi yerine onun ingilizce versiyonu olan 'banyo almak' eylemini kullanmıyoruz doğal olarak.
birinde alıyoruz, birinde yapıyoruz. işte zurnanın zırt dediği yer de burası. bütün gürültü de buradan kopuyor.
amaaaannnn. bu konu uzar da uzar. daha neler neler geçmemiş ki ingilizceden türkçeye. duş almak belki de en masumlarından biri. ve dediğimiz gibi hayatın olağan akışı içinde ne yaparsanız yapın engel olunamaz şeyler var. -ya da kuzey kore olur, kendi sınırlarınız içinde mapus olursunuz.-
ciddi ciddi, böyle makale kıvamında bir yazı nasıl bitirilir sorusu asla benim az sonra yapacağım bitirişle bitirilmemeliydi ama bu kadar duş lafından sonra o cümleyi kullanmazsam çatlardım*.
"sen istiyor dujj, verejek 50 dolar daha."*
zaten banyo yapmanın duş almaktan uzun sürdüğü, duş almanın; modern toplum yaşamı içinde, 'batı' örnek alınarak yapılan banyo =bu sözcük de türkçe değil, eski karşılığı olan 'hamam' sözcüğü de= odalarında, suyun altında kısa yıkanma eylemini karşıladığı falan hep yazılmış.
öyleyse banyo sözcüğünün türkçesiyle başlayabilirim:
yunak.
yun-(mak) fiilinden '-ak' fiilden isim yapma ekiyle isim olmuş. -sunak gibi- aslında yun-(mak) fiili de türemiş bir fiil. onun da kökü yu-(mak). bugün türkiye'de pek çok yörede halk arasında yıkamak sözcüğüyle ikileme olarak yaşayan bir sözcük.-->"bugün bütün çamaşırları yudum yıkadım." örneğindeki gibi.
yu-n-(mak) fiilinin içindeki o '-n' yapım eki türkçede hem edilgen hem dönüşü fiil yapan, fiilden fiil yapma ekidir.
örneğin; "yundum yıkandım." cümlesinde yunma eylemini hem siz yapıyorsunuz hem de yaptığınız iş size dönüyor, yani yapılan işten doğrudan siz etkileniyorsunuz. burada '-n' yapım eki dönüşlü çatı yapan yapım eki görevindedir.
şöyle bir örnek daha verelim; "kirli çamaşırlar güzelce yundu yıkandı." bu cümlede yıkama eylemini yapan belli değildir, yani cümlede gerçek özne yoktur. öyleyse biz bu cümledeki '-n' yapım eki için edilgen çatı yapan yapım ekidir diyebiliriz.
gelelim 'duş almak' eylemine:
'duş almak' kavramının türkçeye girişi yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi oldukça geç. modern yapılar, içinde duş alma aparatlarının bulunduğu, çoğunlukla duşakabinle * çevrelenmiş duş alma bölümlerini içerince, türkçenin yardımına da ingilizce koşmuş.*
ilginç bile sayılmaz. batılılaşmanın ilk evrelerinde, 1800'lerin ortalarında fransızca ve 'frenk' kültürü, nasıl okumuş yazmış kesim arasında egemense, 1950'lerden sonra tek parti iktidarının sona erip de chp dışında bir partinin ilk kez iktidara gelmesiyle ve hemen arkasından ıı. dünya savaşı'ndan sonra değişen dünya konjonktürü içinde amerika'yla kurulan yakın ilişkiler sonucunda, -amerikan kültürü demeyelim de*- özellikle ingilizce, resmen türkçe üzerinde bir tahakküm kurmuş. =yalnız burada amerikan etkisi ve ingilizce yalnızca bizim toplumumuz için değil, bütün dünya için geçerli. geleceğe kurgulanan bilimkurgu dizilerinde konuşulan ortak insanlık dilinin ingilizce olması ütopya değil yani.=
'dilci' hocalarım, özellikle eski türk dil kurumu yanlısı olanlar* amerikan etkili türkçe çevirilere şiddetle karşı çıkarlar. bu onların neredeyse 'amentü'südür. şöyle uzaktan ve genel bir bakışla onlara hak vermemek imkansız. ama bir yandan da insan düşünüyor: olağanın akışına engel olunabilir mi?
sözü çok uzattım aslında. 'take a shower' olmuş türkçede 'duş almak'.
oysa almak eylemi duş için pek de anlamlı bir birliktelik oluşturmuyor. almak eyleminin pek çok görevinden biri duş almak olmalı mıydı? yoksa duş da tıpkı banyo gibi 'yapılmalı' mıydı? ingilizceye bakarsak, onlar 'banyo yapmak'a da yine 'take' fiilini kullanarak 'take a bath' diyorlar. ama biz banyo yapma eylemini uzun süredir yaptığımız için, dilimizde var olan 'banyo yapmak' eylemi yerine onun ingilizce versiyonu olan 'banyo almak' eylemini kullanmıyoruz doğal olarak.
birinde alıyoruz, birinde yapıyoruz. işte zurnanın zırt dediği yer de burası. bütün gürültü de buradan kopuyor.
amaaaannnn. bu konu uzar da uzar. daha neler neler geçmemiş ki ingilizceden türkçeye. duş almak belki de en masumlarından biri. ve dediğimiz gibi hayatın olağan akışı içinde ne yaparsanız yapın engel olunamaz şeyler var. -ya da kuzey kore olur, kendi sınırlarınız içinde mapus olursunuz.-
ciddi ciddi, böyle makale kıvamında bir yazı nasıl bitirilir sorusu asla benim az sonra yapacağım bitirişle bitirilmemeliydi ama bu kadar duş lafından sonra o cümleyi kullanmazsam çatlardım*.
"sen istiyor dujj, verejek 50 dolar daha."*
devamını gör...
normal sözlük’teki oylama alışkanlığı
başlık sahibinin aldığı oy sayısına bakılırsa, beğenmesek de eskiden çok daha fazla olduğunu gördüğümüz alışkanlık.
önceden de bu konu bir sorundu ama 40, 50 hatta 60 küsur oy alan tanımlar var eskilerin içinde. yeni üyeler bu konuda berbat, kusura bakmasınlar ama. birkaç kişi var şurada yazıp çizen ve oy veren, gerisi bildiğin hayalet...
ben oy olayının önemini önemsizliğini tartışmıyorum. durum tespiti yapıyorum ve sonuç ortada.
önceden de bu konu bir sorundu ama 40, 50 hatta 60 küsur oy alan tanımlar var eskilerin içinde. yeni üyeler bu konuda berbat, kusura bakmasınlar ama. birkaç kişi var şurada yazıp çizen ve oy veren, gerisi bildiğin hayalet...
ben oy olayının önemini önemsizliğini tartışmıyorum. durum tespiti yapıyorum ve sonuç ortada.
devamını gör...
norveç deyince akla gelenler
refah,
soğuk,
doğa,
kuzey ışıkları.
soğuk,
doğa,
kuzey ışıkları.
devamını gör...
you
herkesin hayatında bir joe ya da herkesin içinde bir joe vardır diyebilirim. beck bence love 'dan daha güzel desem linç yiyebilirim. yeni sezon için spoi verebilirim.
devamını gör...