(bkz: komutan logar)

o da benim gibi dünyalılardan nefret ediyor. :)
devamını gör...

baştan sona robin!e aşık olan ve iki kez bir restorandan mavi fransız kornosu çalan koca yürekli hımmym karakteri. barney'in tam tersi bir karakter olmasına rağmen çok iyi anlaşmaları şaşırtıcıydı.
devamını gör...

ben çok sevindim bu duruma. hem baharın geldiğini anlıyorum bu ayla beraber hem de doğum günüm * nisanda olduğu için daha bi mutlu oluyorum yaklaşıyor diye.
devamını gör...

maske takacağım.
kesinlikle farklı bir yaklaşım olacaktır.
devamını gör...

freud, bir rivayete göre geçmek bilmeyen kansere bağlı ağız yarasını purosu ile dağlamıştır ve takip edilesi sözlük yazarı.
devamını gör...

olay gerçekten üzücü ama bu olayı kadınlara yapılan şiddetle karşılaştırmak oldukça anlamsız ve kötü niyetli. 100 erkekten biri böyle bir şeye denk geliyorsa 10 kadından biri (istatistiğe bakmadım daha yüksektir muhtemelen) şiddet görüyor. üstelik kadınlara fiziksel şiddet uygulanması toplumumuzda ne yazıkki alışılagelmiş bir olay. her gün kaç tane kadının partnerleri tarafından öldürüldüğü de biliyoruz. hal böyleyken hala erkeğe şiddet demek ise pek doğru bir davranış değil.
devamını gör...

kırılıp bütünlüğü bozulmuş bir nesnenin parçalarını altın veya gümüş suyu/tozu kullanarak birbirine yapıştırma işlemiyle gerçekleştirilen, içinde barındırdığı felsefesiyle günümüzün ihtiyacı olan ilhami verdiğini düşündüğüm, geleneksel bir japon el sanatıdır.

çömlek kırılmıştır, eskisi gibi değildir artık. değeri acımasızca öğüten tüketim toplumunun yaptığı gibi, onu bir kenara atmaz bu sanat. zamanın, tarihin bir parçası olarak görür ve onu onarmayı amaçlar. kırılan parçalarını altın suyuyla tekrar birleştirir. kusurlarını gizlemez. bilakis daha da görünür hale getirir ve bütün olmuş haliyle onun güzelliğini ve değerini daha da ortaya çıkarır.
tıpkı bize olan gibi. kırıldıkça, ruhumuzu dönüştürerek... yaş aldıkça, bizi biz yapan kusurlarımızı sevmeyi öğrenerek... ve kırıldığımız yerlerden, altın yansımasıyla ışıldayan o çömlek gibi, biz de kendini bulmuş bir ruhla ışıldarız.


encrypted-tbn0.gstatic.com/...
devamını gör...

iki tarafın da en büyük torunuyum annem de babam da en büyük çocuk çünkü, gerçi baba tarafında bi kuzenim benden 4 ay büyük ama ona abla demezler bana derler nedense.
hiç abi abla diyebileceğim biri yok, küçükken birinin de beni oynatıp eğlendirmesine çok özenirdim.
kaç yaşında olursanız olun hep bi olgunluk beklenir sizden*
bırakın kendi kardeşlerimi kuzen bakma görevi, çocuk eğlendirme görevi hep bana düşer, çoğu kuzenimi ayağımda sallaya sallaya uyutmuşumdur kaç defa.
bi keresinde birinin karne alma gününe ben gitmiştim veli olarak hatta *
küçük kuzenleriniz yaşınızı sorar sürekli çünkü çok büyüksünüzdür gözlerinde, bir tanesi olayı o kadar abarttı ki abla halam mı daha büyük sen mi demişti*
ama ailenin en saygı duyulan çocuğu da siz olursunuz, herkes çok sever sizi çünkü ilkler hep sizle yaşanır, ilk göz ağrısı sizsinizdir, yeğen, çocuk, torun sevgisini ilk sizle tatmıştır ailenizdekiler. fotoğrafınız çoktur, fotoğraflarda eciş bücüş bebeklik halinize bile tüm aile heyecanla sevgiyle bakar.
velhasıl zorluğu olsa da güzel şeydir*
devamını gör...

19. yüzyılın sonlarında heinrich olbers'in ortaya sürdüğü tez.

olbers şöyle düşünmüştü: geceleri gökyüzüne baktığımızda, hangi yöne bakarsak bakalım orada mutlaka bir yıldız var. evren sonsuz bir zamandan beri varsa, bu yıldızların ışığı şimdiye kadar bize mutlaka ulaşmış olmalıydı. bu durumda gökyüzünü sadece gündüzleri değil, gece dediğimiz saatlerde bile yıldızlar yüzünden tamamen aydınlık görmemiz gerekirdi.

bu cümlelerin ne anlama geldiğini şu gif'te görebilirsiniz kısaca.

ancak geceleri gökyüzünde böyle bir durum olmadığını, yıldızların gökte tek tük parlak noktalar olarak göründüğünü hepimiz biliyoruz. olbers de biliyordu ve buradan çıkardığı sonuç, evrenin sadece belirli bir süredir var olduğu ve bu nedenle de tüm yıldızların ışığının bize henüz ulaşamadığıydı.
devamını gör...

ne zaman balkona sigara içmeye çıksam, o çöp kamyonunun saatine denk geliyorum, köşede beni bekliyor sanki, haldır haldır bir saat gürültüsünü dinlemek zorunda kalıyorum, üstelik eve girince bile rahatsız edici derecede sinir bozucu, başka ülkelerde de böylemi çok merak ediyorum, bu iş gürültüsüz olmuyormu acaba ya..

birde oturduğumuz bölge kentsel dönüşümle yenilendiği için, bizim bulunduğumuz sokak, komple 80 hane iken, şimdi kaba bir hesapla 800 hane filan olduğundan, gökyüzüne doğru istiflendik, kent değil kamp olduk resmen, ve bu yüzden anormal bir paket servis motorsiklet trafiği var, camı açmak balkonda oturmak filan, fonda hep bir motor sesi ile yaşıyoruz, maalesef dönüştüğümüz değil, eski halimiz kentmiş asıl.
devamını gör...

yine can gox. allah affetsin. *

yalnız dükkan sahibinin kaçak yayın yaptığı nerede görülmüş? sahura kadar eşlik ederiz.

ekleme: ooo kamber. hoş geldin.
devamını gör...

maalesef ki mesleğe değil paraya saygı duyulan bir ülkedeyiz.
devamını gör...

bizim gibi bir ülkeden bakınca insanların ne kadar şanslı olduklarını ve fırsat dolu ülkelerde yaşadıklarını gösteren bir olaydır.
benim arkadaşımın ailesi hasta oldu (aynı evde yaşıyorlar) ve pozitif çıktı, kendisine test yapmadılar hiçbir şekilde. kendisinde tüm semptomlar var neredeyse, ama test yapmak için yeterli bulmadılar bunu. bu durumun üstüne söylenecek bir şey yok sanırım, en azından ben bulamıyorum.

not: gerçi haksızlık olmasın şimdi, ilaca başlattılar en azından. yani bizde de durum inanılmaz kötü değil ama rahat rahat test yaptırma şansımızın olmadığı da ortada.
devamını gör...

muz tabiiki,
diğer meyvelere bakınca, muzun sanki sizin için hazırlanmış pişirilmiş, soğutulmuş filan bir tatlı kadar, lezzetli, kıvamlı oluşu, ve öylece doğada yetişiyor olması, bana hep inanılmaz gelmiştir, iki taneden fazla yenmiyor zaten, taş gibi mideye oturuyor, hazmetmesi de zor, ama bence muz varsa diğer meyveleri tercih eden çok az insan vardır, keyif verici madde resmen.
devamını gör...

annesini kaybetmiş yazarlar için üzücü olabilecek bir anket sorusu.

sonuçta kimseye yararlı bir bilgi de sağlamıyor bu konu. yapmayalım bence böyle şeyler...
devamını gör...

bayanlar çiçektir kısmından sonra okumadığım tanımdır.
devamını gör...

tarihsel, kültürel, bilimsel veya sanatsal varlıkların sergilendiği ve korunduğu halka açık kurum. müzenin kökeni çok eksilere kadar gider. roma'da üstü kapalı portiko' larda ve kütüphane girişlerinde sergilemeler yapılırdı. modern manada bildiğimiz müzeciliğin kökeni ise 18.yy'da özel koleksiyonların kamulaştırılması ile başladı. british museum ve louvre müzesi bu yöntemle kurulmuşlardır.
devamını gör...

günaydınlar.

"
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel;
devamını gör...

kimbilir ne yaptın da romantik olmadılar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

konum: çalıştığım masanın arkası..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim