oldukça kibar, duruşundan asla taviz vermeyen, bilgi içerikli tanımlar giren, nahif bir yazarımız.
devamını gör...

yayın arkadaşımın beni çok da sevmediğini öğrenmeme vesile olan yayın.
devamını gör...

çoğunluğunun okumamasından ötürü genele gönderilen itham. e haliyle çok haklı bir tespit.
ilk emri “oku, kavra!” olan kitabı, “okuyup, üzerine düşünesiniz, anlayasınız diye gönderildi.” denen kitabı, nitekim son surelerinde “sen artık ( kolayına gelen ayetleri) okuyabilirsin. “ denmiş kitabı okumadan gereken sevgi ve saygıyı gösterdiğine inanmak olacak iş değil de, hadi hayırlısı gülüm be!

ve dahası türkçe oku demek, arapça okuma demek değildir. ikisini de yapar aklı olan, zira yine kur’an’da en çok tekrar eden ayetlerden biri “siz hala akletmeyecek misiniz?”dir. aklı kullanmak denilen şeyi zeka seviyesini tespit ettirip olduğu yerde saymayı marifet edinmişlere de anlatmaya çalışmak öyle zor ki! yine de belirtelim hafızlık bir mucizedir. akledilmiş en harika şeylerden biridir. yine de kur’an’ı anlamaya çalışmanın ve bunun üzerine sebat etmenin mükafatı da tahmin edilenin çok üstündedir. demedi demeyin!
devamını gör...

içinde fazlaca girişimcinin bulunduğu sözlük.
birileri sürekli dükkan, parfümcü* bir şeyler açıyor.

zenginler burada ve beni de buraya aldığınız için teşekkürler sözlük.*
devamını gör...

beyni olan bütün insanlara adanmıştır


dr. dean burnett, cardiff üniversitesi psikolojik tıp ve klinik sinirbilim enstitüsü’nde danışman ve öğretim üyesi olarak çalışıyor,stand up show da yapıyor.

beyin gibi şaşırtıcı bir malzemeyi anlaşılır bir dille kitap olarak hazırlamamak ya da sunup insanlara anlatmamak her hâlde çok büyük bir kayıp olurdu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

jölemsi pembe renkli bir organın kıvrımlarında yolculuğa çıkıyoruz bu kitapla.

sayısız vakayla karşılaşıp her birine hayret etsek de acaba ben de mi böyleyim, böyle davranıyorum (ya da böyle kandırılıyorum) sorularını sormanıza sebep oluyor okuduklarınız.

günlük hayatta aklımıza gelenler de var :
çok doyduğumuz halde nasıl oluyor da tatlıya yer ayırabildiğimiz,
araba ya da deniz tutması nasıl meydana geldiği,
uykunun gizemi,
unutma, hatırlamanın nasıl gerçekleştiği,
anılarımızı nasıl çarpıttığımız,

bunun gibi onlarca soruya bilimin vermiş olduğu yanıtları yazar, bazen vakalar üzerinden bazen de kendi deneyimlerinden yararlanarak esprili ve akıcı bir dille aktarır.

daha az zeki insanların kendilerine daha fazla güvenmesi olgusunun aslında bilimsel bir adı da var: dunning-kruger etkisi. bu isim cornell üniversitesi’nden david dunning ve justin kruger’dan geliyor; limon suyunun görünmez mürekkep olduğunu düşünüp kameralarda görünmeyeceğine inanarak yüzüne limon suyu süren ve banka soyan kişi hakkındaki raporlardan ilham alarak konuyu inceleyen araştırmacılardır


korkunun, komple teorilerinin beynimizde nasıl anlamlandırıldığını, tuhaf inançların nasıl yerleştiğini yine aptal beyinde bulabiliyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


kitap bazı yerlerde yoğun bir şekilde bilgi verme özelliği taşısa da hemen ardından gelen çarpıcı örneklerle sürükleyicilik kazanıyor.

bölümler bir sonrakilere göndermeler yapsa dahi yine de istediğiniz, merak ettiğiniz kısımdan başlayarak okuyabileceğiniz şekilde yazılmış.

pembe dizilerde travma sonrası uyanan kahraman ‘neredeyim, ben kimim ‘, der ya -bununla ilgili bir bölüm de var elbet- kitabı bitirdikten sonra ‘ben kimim ’, ‘beynim kim’ sorularını da sormak mümkün.

bu kitabı edinip ara ara okumalıyız; ne de olsa orada yazılanları da zamanla zihnimizde değiştirip başkalarına bu şekilde anlatma potansiyelimiz olduğundan :)
yazarın çok renkli sitesi
devamını gör...

kim demiş boş geziyorlar?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

en başından beri olmaması gereken bir opsiyondu. kaldırılması yerinde bir karar olmuş. sözlük burası belli bir formatı varken o opsiyon sadece yazara özel gözükse de formata aykırılık içeriyordu. ayarlar kısımında görmediğim için memnun oldum. opsiyonun kaldırılması sözlüğün bir tarafa yönelik olmadığının da göstergesidir. işte buna herkese eşit yaklaşım deniyor. bu kaldırılma durumu bir tarafı memnun etmeyebilir ama her düşünceden insanların bir araya geldiği böyle platformlar da olmaması gereken bir opsiyondur. şuana kadar gördüğüm en güzel ve en dikkat çekici gelişmedir.
devamını gör...

okumamla birlikte midemi kaldıran başlıktır.

3 dilimden fazlası vücuda işkencedir.
devamını gör...

nedense benim aklıma iran sineması gelir. siz bakmayın son 20-30 senesine iran sinema ve edebiyat alanında gayet kaliteli işler çıkartan bir ülkedir aslında.
devamını gör...

emanet ehline verilir.
gönlüyle bakan insana gönül verilirse kıymet bilir, sever, sayar.
kıymet görmek için de kıymetli olmak önemlidir.
devamını gör...

gezegen insanı yanacağını anladı
korkudan peşinen kibriti çaktı
aşı oldum kolum ağrıyor
tek kol ile onu alt edeceğimi kavradı

kuzguncuktaki vişne oyun parkı ilerde
yolunu şaşırmış gelmiş aramıza bir de
sen anca attığım taşları oyun san
tıpış tıpış gideceksin bence ikile
devamını gör...

lütfen! biz bu kelimeyi şükriye ile bildik,berkay kim*



devamını gör...

akıl sır erdiremediğim insandır. ağız temizliği olmayan bir insanın önce kendisine sonra başkasına saygısı yoktur.

şahsen ben konuşurken kadın- erkek farketmeksizin birinin dişlerinin, çay ve kahve içmekten sararmış veya çürümüş olduğunu farkettiğimde tüm algılarım kapanıyor. istediği kadar fit olsun istediği kadar güzel ve marka giyinsin ağız hijyeni yoksa ve dişleri bakımlı değilse tüm aurası yokoluyor. bir dolgunun 400/500 tl, bir kanal tedavisinin 750/1000 tl ve bir implantın 4000/5000 tl (minumum) olduğunu baz alırsak, dişlere bakmanın maddi açıdan öneminide anlamış oluruz. ayrıca bunun bir de implant üstü var ki o da 1000 tl civarında.

sadece düz fırça ile fırçalamak yetmez. dönen başlıklı ve pilli- şarzlı olması exstra hijyen sağlar ve ayrıca diş ipi veya arayüz fırçasıda kullanmak gerekir. bu konuda takıntı derecesinde hassasım. eğer yeterince temiz olmadığına inanırsam tekrar tekrar fırçalarım. dışarıda yemek yemişsem hemen çantamdaki yedek fırçamı kullanırım.
tamam benimki biraz abartı ama en azından düzenli olarak günde 2 kere fırçalamak gerekli.

ağız bakımı yaptırmadan diş fırçalamakta bir işe yaramaz. önce çürükler dolgu veya kanal yaptırılacak ve diş taşları temizlenecek sonra fırçalamanın faydasını görebilirsiniz.
devamını gör...

mide kanseri metastazının sol koltukaltı lenf noduna olması sonucu verilen özel isim.
devamını gör...

huzurlu olduğun anı farkedersin. yani bilinç huzuru algılar ve tadını çıkarır. mutluluk ise bambaşka bişey. mutlu olduğun anı çoğunlukla idrak edemezsin.

ancak o mutluluğu kaybettiğinde geçmişte kalan o duygunun mutluluk olduğuna kanaat getirirsin. mutluluk bir bakıma geçmişe duyulan özlemdir.

onun içindir ki; insan yaş aldıkça geçmişe duyduğu özlem artar. çünkü mutlu olduğu anları hatırlamak ve onları yadetmek güzeldir.
devamını gör...

ikinci dünya savaşı sırasında nazi toplama kamplarında bulunmuş olan üç yazar; tadeusz borowski,janusz nel siedlecki ve krystyn olszewski'nin 14 kısa öyküsünün yer aldığı eser. bu öykülerden yalnızca 4 tanesi borowski'ye ait olsa bile diğer öykülere de katkıda bulunduğu bilinmekte. nazi kamplarının iç yüzünü belgelemek amacı ile yazılmış olan bu eserde en dikkat çekici nokta, aynı anda hem edebi hem otobiyografik hem de belge niteliği taşıması. savaşın dışında da bir vahşet vardı ve hatta savaşın kendisinden bile daha kanlıydı. işte bu eserin bize söylediği budur. insanoğlunun dönüşebileceği canavarın en kesin tanımı bu öykülerde yatıyor. anneler gazdan kaçınmak için çocuklarını geride bırakabildiği, ırkçılığın onları bu şartlara getirdiğini bilmelerine rağmen tutsakların kendi aralarında dahi ırkçılık yaptığı, insanların biraz daha yaşayabilmek için çaldığı, kendini sattığı, değerli eşyaları yağmaladığı kaotik bir atmosfer. geçişler hızlı ve düzensiz olsa bile bu eserin tutsaklıktan hemen sonra aktarılan deneyimler olduğunu bilmek bir nebze bu yazınsal karmaşayı aktarılan olaylar ile kurulmuş hoş bir köprü olarak görmeye sebep oluyor.

eser yalnızca siedlecki'nin ve olszewski'nin öykülerinden oluşsaydı şüphesiz edebi olarak yaklaşmaya pek müsait olmayacaktı ve daha çok ansiklopedik bir yaklaşım gerektirecekti ama 28 yaşında intihar etmiş olan borowski'nin ortaya çıkardığı muhteşem edebi üslup oldukça eşsiz. ölü bedenlerin tasvirleri ve karakterlerin psikolojik tahlillerindeki başarısı çarpıcılığı üst noktaya taşıyan bir etken. ki yine borowski'nin kaleminden çıkan this way for the gas, ladies and gentlemen muhtemelen kitabın en etkileyici öykülerinden biri. primo levi'nin if this is a man'i ile üst üste okunduğunda eserin çarpıcılığı ikiye katlanıyor.


despite the madness of war, we lived for a world that would be different. for a better world to come when all this is over. and perhaps even our being here is a step towards that world. do you really think that, without the hope that such a world is possible, that the rights of man will be restored again, we could stand the concentration camp even for one day? ıt is that very hope that makes people go without a murmur to the gas chambers, keeps them from risking a revolt, paralyses them into numb inactivity. ıt is hope that breaks down family ties, makes mothers renounce their children, or wives sell their bodies for bread, or husbands kill. ıt is hope that compels man to hold on to one more day of life, because that day may be the day of liberation. ah, and not even the hope for a different, better world, but simply for life, a life of peace and rest. never before in the history of mankind has hope been stronger than man, but never also has it done so much harm as it has in the war, in this concentration camp. we were never taught how to give up hope, and this is why today we perish in gas chambers.
devamını gör...

sinirlerimi zamanında bozan game of thrones'un bana kattığı en güzel şey bu şarkı. şarkının çaldığı sahne zaman zaman aklıma düşer ve izlerim. bu diziyi nasıl batırdılar hala inanamıyorum.
devamını gör...

çaresizliği insanın iliklerine kadar hissettiren cümledir. aslında hem duygusal hem de akılsal yönden baktığımızda sarf edilmesinin saçma, cahilce hatta anlamsız olduğunu düşünebiliriz. ancak hayat her zaman her şeyin doğru ya da akılcı olmasına izin vermiyor.
insanlar bunu söyledikçe, ve bunu söyleyen insan sayısı arttıkça, işler zorlaşıyor, maaşlar azalıyor, işverenler çalışanlarına daha beter davranıyor. hal böyle olunca hem toplum için, hem kişinin kendisi için sarf edilmesi oldukça zararlı bir cümle oluyor kendisi.
ancak, bunu söyleyen/söylemek zorunda olan kişilere kızmak mümkün mü? çöken bir ekonomide, azıcık bir maaşla çalışmaya mahkum milyonlarca insan var. hatta günü geçirebildiklerini söylemek bile yanlış olur. bu insanların işini elinde tutmak için ya da yeni bir iş bulmak için bu cümleyi söylemesinden daha olağan bir şey yok. çaresizlik insana her şeyi yaptırıyor çünkü.
bir gün kimsenin söylemek zorunda kalmamasını umduğumdur aynı zamanda.
devamını gör...

"sıfırla hangi sayıyı çarparsan çarp sonuç sıfır gelir x."

bir arkadaşım karşımda bu cevabı almıştı. ondan sonraki ağlamasını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. açıkça "sevmiyorum" desene kardeşim, niye caz yapıyorsun? ama yok, illa o kız üzülecek. illa o edebiyat yapılacak.

cidden sevilmesin böyle insanlar.
devamını gör...

t: huysuzluk yapan birini ifade etmeye yarayan fiillerden biri. sürekli bir şeylerden şikayet eden insanlar için kullanılır:

+abi, bıktım bu hayattan vallahi.
+o'lum her gün zırlıyo'sun yeter lan.

sürekli zırlayana ise zırlak denir. kardeşi ağlaktır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim