insanları etkilemenin en basit yolu
etkilenmesi hedeflenen bireyin buna ne kadar açık olduğuna göre değişecek yöntemlerdir.
bütün iyi özelliklerinize rağmen sizden etkilenmeyen biri için yapabileceğiniz bir şey yok maalesef.
bütün iyi özelliklerinize rağmen sizden etkilenmeyen biri için yapabileceğiniz bir şey yok maalesef.
devamını gör...
sevgilisini paylaşmaktan keyif alan insan
(bkz: yine seks hikayesi mi yazıyorsun feridun abi) dedirten başlık.
devamını gör...
yazarların okuduğu bölümler
inşallah inşallah (bkz: tıp) olacak diyeceğim başlıktır.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
ah! işte gökyüzü belirmeye başladı; uzakta bir yıldız parıldıyor, ay ışığının aydınlattığı karaağaç ormanı geride kaldı artık; mavimsi bir sis ayaklarımın altında, bulutların içinden bir müzik çınlıyor; bir tarafta deniz, diğer tarafta italya; uzakta da rus fakirhaneleri. şurada görünen ailemin evi değil mi? pencerenin kenarında annem oturmuyor mu? anne, anneciğim, mutsuz oğlunu gelip kurtar! ağrıyan başına bir damla gözyaşı damlat! görüyor musun ona nasıl işkence ediyorlar? zavallı öksüzünü bağrına bas! ona bu dünyada alacak nefes kalmadı; onu her yerden kovalıyorlar.
anne, anneciğim, şu zavallı yavruna acı! bu arada cezayir beyinin burnunun altında bir ben olduğunu biliyor musunuz?
anne, anneciğim, şu zavallı yavruna acı! bu arada cezayir beyinin burnunun altında bir ben olduğunu biliyor musunuz?
devamını gör...
normal sözlük'te yazar olarak zengin olabilir miyiz sorunsalı
önce türkçe öğrenelim. sonra her şeyi oluruz.
devamını gör...
mecburen katlanılan ortamlar
evim dışındaki her yer.
devamını gör...
tc vatandaşlığından çıktığı için sevinen adam
araba alırken devlete araba almayacak adamdır
devamını gör...
bahşılı sefiri
biri şunu atsın gözünüzü seveyim dediğim akpli arkadaş.
devamını gör...
kahoot
okuldayken zaman geçirmek için oynadığımız bir oyun. mesela coğrafyada ilerdeysek coğrafya ile ilgili kahoot testi yaparız.
format şöyle: bir öğretmen kahoota üye olur -ücretsiz- daha sonra herhangi bir branş ya da konu hakkında bir test açar (kitap, dizi, film ya da normal okulda görülen derslerden olabilir. kahoot testlerini kullanıcılar hazırlar.). daha sonra herkes elindeki telefonlara tahtada çıkan kodu girer. oyun başlatıldıktan sonra önce soru ardından da cevap sayfası gelir. her şıkkın bir rengi vardır. a mavi, b kırmızı gibi. doğru renge telefonunuzdan basarsınız. ne kadar hızlı basarsanız o kadar çok puan alırsınız.
format şöyle: bir öğretmen kahoota üye olur -ücretsiz- daha sonra herhangi bir branş ya da konu hakkında bir test açar (kitap, dizi, film ya da normal okulda görülen derslerden olabilir. kahoot testlerini kullanıcılar hazırlar.). daha sonra herkes elindeki telefonlara tahtada çıkan kodu girer. oyun başlatıldıktan sonra önce soru ardından da cevap sayfası gelir. her şıkkın bir rengi vardır. a mavi, b kırmızı gibi. doğru renge telefonunuzdan basarsınız. ne kadar hızlı basarsanız o kadar çok puan alırsınız.
devamını gör...
kapitalizm
üretim araçlarının; özel sektör elinde bulunduğu, sermaye akışının özgür olduğu ve fiyatın, üretimin, bölüşümün dışardan etki edilmeden piyasa tarafından belirlendiği ekonomik sistem şeklinde tanımlanabilir.
orta çağ geleneği feodal yapıdan çıkıp yeni bir düzen kurdu kapitalizm. bu düzen, hem üretimi hem de bölüşüm biçiminin kontrolünü piyasanın teşvikine ve caydırıcılığına bıraktı.kamu otoritesi de bu düzenin zayıf ayağı olarak egemenlik hakkına dayanıp yasama yapar, yargılar ve silahlanır; ama üretim ve bölüşüm sistemi içinde yerini almaz, kurt ile kuzuyu baş başa bırakır adeta.
aslında her şeyin başlangıcı 18. yüzyıl filozofu adam smith'in "benzer dürtülere sahip bireylerden oluşan bir çevrede, bireysel çıkarların işleyişinin nasıl rekabetle sonuçlanacağı, daha sonrada bu rekabetin toplumun istediği mallara ve arzu edilen fiyatlara nasıl olumlu yansıyacağı" düşüncesidir. yani smith'e göre bencil güdülerdir aslında toplumsal uyumu sağlayan. çok ciddiye alındı bu düşünce, alınması normaldi ve iyiydi aslında, ama sadece kendi dönemi için. çünkü aslında adam smith 18. yüzyıl ingiltere'sinin fakirliğine çözüm arıyordu. bir yatırımcının kendi kasabası dışında yatırım yapamamasını eleştiriyordu, para yerine çoğu bölgede çivinin kullanıldığı ingiltere'nin o dönemine sıkışıp kalmış olan smith nitelik olarak değişimleri göz ardı edip sadece niceliksel değişimlerin olacağına ihtimal vermişti. birilerinin işine geldiği için daha sonraları çok uygulama alanı buldu ki bu düşünce sistemi şimdilerde tepe noktasını yaşıyor adeta, yani küreselleşmeyi.
dünya nüfusuna vurulduğunda üretim faktörlerinin çok küçük bir kesimin elinde kalması ve bu faktörlerin maddi bağlamda değil, değer ve yatırım bağlamında çok hızlı hareket kabiliyeti kazanmış olmasıdır kapitalizmi hastalıklı yapan. gelir dağılımdaki adaletsizlikler, sermaye sahiplerinin devlet denen organizmayı felç edebilecek derecede etkileyebilmesi, bireyin üretim gücünün düşmesi ve daha nice sorunlar kapitalizmin günahıdır. günahının bedelini ise çoğu zaman kendini ısırarak ödemekte, ödetmekte. işte bu kadar az sayıda elin sahip olduğu sermaye ve aldığı kararlar sonucu krizlerden ve ekonomik problemlerden çıkılamıyor.
bazen düşünüyorum da; ne olurdu acaba ekonomi bilimi hep statik kalsaydı, insanoğlu onu dürtmeyip bıraksaydı bir kenarda, ne olurdu acaba?
orta çağ geleneği feodal yapıdan çıkıp yeni bir düzen kurdu kapitalizm. bu düzen, hem üretimi hem de bölüşüm biçiminin kontrolünü piyasanın teşvikine ve caydırıcılığına bıraktı.kamu otoritesi de bu düzenin zayıf ayağı olarak egemenlik hakkına dayanıp yasama yapar, yargılar ve silahlanır; ama üretim ve bölüşüm sistemi içinde yerini almaz, kurt ile kuzuyu baş başa bırakır adeta.
aslında her şeyin başlangıcı 18. yüzyıl filozofu adam smith'in "benzer dürtülere sahip bireylerden oluşan bir çevrede, bireysel çıkarların işleyişinin nasıl rekabetle sonuçlanacağı, daha sonrada bu rekabetin toplumun istediği mallara ve arzu edilen fiyatlara nasıl olumlu yansıyacağı" düşüncesidir. yani smith'e göre bencil güdülerdir aslında toplumsal uyumu sağlayan. çok ciddiye alındı bu düşünce, alınması normaldi ve iyiydi aslında, ama sadece kendi dönemi için. çünkü aslında adam smith 18. yüzyıl ingiltere'sinin fakirliğine çözüm arıyordu. bir yatırımcının kendi kasabası dışında yatırım yapamamasını eleştiriyordu, para yerine çoğu bölgede çivinin kullanıldığı ingiltere'nin o dönemine sıkışıp kalmış olan smith nitelik olarak değişimleri göz ardı edip sadece niceliksel değişimlerin olacağına ihtimal vermişti. birilerinin işine geldiği için daha sonraları çok uygulama alanı buldu ki bu düşünce sistemi şimdilerde tepe noktasını yaşıyor adeta, yani küreselleşmeyi.
dünya nüfusuna vurulduğunda üretim faktörlerinin çok küçük bir kesimin elinde kalması ve bu faktörlerin maddi bağlamda değil, değer ve yatırım bağlamında çok hızlı hareket kabiliyeti kazanmış olmasıdır kapitalizmi hastalıklı yapan. gelir dağılımdaki adaletsizlikler, sermaye sahiplerinin devlet denen organizmayı felç edebilecek derecede etkileyebilmesi, bireyin üretim gücünün düşmesi ve daha nice sorunlar kapitalizmin günahıdır. günahının bedelini ise çoğu zaman kendini ısırarak ödemekte, ödetmekte. işte bu kadar az sayıda elin sahip olduğu sermaye ve aldığı kararlar sonucu krizlerden ve ekonomik problemlerden çıkılamıyor.
bazen düşünüyorum da; ne olurdu acaba ekonomi bilimi hep statik kalsaydı, insanoğlu onu dürtmeyip bıraksaydı bir kenarda, ne olurdu acaba?
devamını gör...
hastası olunan sözler
hayat kısa ama geniş.
devamını gör...
bir ailenin çocuğuna yapacağı en büyük kötülük
çocuğunun fikirlerinin, düşüncelerinin ve hayallerinin hiçbir önemi yokmuş gibi kendi gerçekleştiremedikleri tüm hayallerini çocuklarının gerçekleştirmesini beklemektir.
devamını gör...
şu an ülkenin başına gelseniz yapacağınız ilk şey
diplomatik pasaportumu kullanarak ülkeden kaçarım.
devamını gör...
son mektup
sabahattin ali’nin duygu yüklü bir şiiridir.
son mektup
ey yâr, bu mektubu aldığın demde
kara topraklara verdim kendimi...
her şey bana engel oldu âlemde,
bir coşkun nehirdim, yıktım bendimi.
benim gönlüm doğuşundan deliydi;
başka dünyaların şaşkın seliydi...
bunun böyle olacağı belliydi...
her şey biter sel yerine döndü mü...
dünya durmaz, bahar olur, kış olur,
belki senin gözün biraz yaş olur,
ben garibim, benim gönlüm hoş olur,
sevdiklerim ayda yılda andı mı...
yıldız olur sana ışık tutarım,
bülbül olur pencerende öterim.
yer altında belki rahat yatarım
yer üstünde çektiklerim dindi mi...
şimdi yaşamayı tatlı bulursun,
koşarsın, gülersin, tez yorulursun,
bir gün olur yine bana gelirsin
deli gönlün yaşamaya kandı mı.
sabahattin ali, evli çiftler anlaşamadığı takdirde onların medeni bir şekilde ayrılmaları gerektiğini eserlerinde vurgulamıştır. günümüzde ayrılmak isteyen eşlerin bir kısmı ne yazık ki dayak, işkence ve cinayetle karşı karşıya geliyor. yazın son bir mektup, ayrılın işte.
kız çocuklarının yetiştiriliş tarzı ile ilgili olarak yaptığı son konuşmaya gelince...
"bir aile, kızını satılık bir mal gibi, vitrinde teşhir edilen bir eşya gibi hazırlarsa, onun kafasının içini tamamen boş bırakarak onun fikri ve hissî hayatı ile zerre kadar alakadar olmayarak kızlarının yalnız güzelliğine, alımlılığına ehemmiyet verirlerse, hatta onun fikrî seviyesinin yükselmesini bile sırf bir koca bulabilmesi için yaparlarsa, kızlarının kendilerini satılık bir meta olarak görmekten başka yapacakları şey yoktur". 1932 yılı -sabahattin ali.
son mektup
ey yâr, bu mektubu aldığın demde
kara topraklara verdim kendimi...
her şey bana engel oldu âlemde,
bir coşkun nehirdim, yıktım bendimi.
benim gönlüm doğuşundan deliydi;
başka dünyaların şaşkın seliydi...
bunun böyle olacağı belliydi...
her şey biter sel yerine döndü mü...
dünya durmaz, bahar olur, kış olur,
belki senin gözün biraz yaş olur,
ben garibim, benim gönlüm hoş olur,
sevdiklerim ayda yılda andı mı...
yıldız olur sana ışık tutarım,
bülbül olur pencerende öterim.
yer altında belki rahat yatarım
yer üstünde çektiklerim dindi mi...
şimdi yaşamayı tatlı bulursun,
koşarsın, gülersin, tez yorulursun,
bir gün olur yine bana gelirsin
deli gönlün yaşamaya kandı mı.
sabahattin ali, evli çiftler anlaşamadığı takdirde onların medeni bir şekilde ayrılmaları gerektiğini eserlerinde vurgulamıştır. günümüzde ayrılmak isteyen eşlerin bir kısmı ne yazık ki dayak, işkence ve cinayetle karşı karşıya geliyor. yazın son bir mektup, ayrılın işte.
kız çocuklarının yetiştiriliş tarzı ile ilgili olarak yaptığı son konuşmaya gelince...
"bir aile, kızını satılık bir mal gibi, vitrinde teşhir edilen bir eşya gibi hazırlarsa, onun kafasının içini tamamen boş bırakarak onun fikri ve hissî hayatı ile zerre kadar alakadar olmayarak kızlarının yalnız güzelliğine, alımlılığına ehemmiyet verirlerse, hatta onun fikrî seviyesinin yükselmesini bile sırf bir koca bulabilmesi için yaparlarsa, kızlarının kendilerini satılık bir meta olarak görmekten başka yapacakları şey yoktur". 1932 yılı -sabahattin ali.
devamını gör...
şeref düzyatanlar
ünlü isimleri trollemesi, tarihsel olaylara faklı açıdan yaklaşımı ile bizleri fazlaca güldürebilen twitter ve instagram fenomeni.
epey vukuatı da mevcut ayrıca ikinci kitabını çıkarmak üzere. şurdan incelemeniz mümkün kendisini; onedio.com/haber/tarihsel-o...
epey vukuatı da mevcut ayrıca ikinci kitabını çıkarmak üzere. şurdan incelemeniz mümkün kendisini; onedio.com/haber/tarihsel-o...
devamını gör...
suriyeli aktivist
aktivizm mağdur olan kesimler için yapıldığından dolayı olması mümkün olmayandır.
savaştan kaçıyoruz deyip bayramda, savaş olduğunu iddia ettiği ülkeye giden insanlar için neyin aktivizmi?
ülkenin şu koşullarında mültecilere karşı bir çeşit türk aktivizminin başlaması daha mantıklı.
savaştan kaçıyoruz deyip bayramda, savaş olduğunu iddia ettiği ülkeye giden insanlar için neyin aktivizmi?
ülkenin şu koşullarında mültecilere karşı bir çeşit türk aktivizminin başlaması daha mantıklı.
devamını gör...
4-3-3 oynatan aykut
sözlüğün kalitesini arttıran, bilgili, tanımlarını beğendiğim kafa sözlük yazarı. keyifli sözlükler dilerim efendim. ilk nickaltınız hayırlı uğurlu olsun.*
devamını gör...
siyaset
siyaset dışında hiçbir bilim insanlarla ilgilenmez. sosyal bilimler, insanla ilgilenir. bütün insanlar tek bir konsept olarak baz alınırlar. lakin siyasetin temeli insanların çoğunluğudur. her insanın aynı olduğu bir durumda, siyaset var olamaz çünkü siyaset anlaşmazlıktan doğar. siyaset farklı insanların arasında, bu insanların birbirleriyle iletişime geçmesi ve birbirlerine tepki vermeleri sonucu doğan alanda, yani kamusal alanda var olur. siyasetin amacı bu alanı değiştirmektir. siyaset, hiçbir zaman insanları değiştirmeyi hedeflemez. mesela bir kurumu örnek alalım: bir kurumu değiştirmek istediğinizde kurumun üyelerini mi değiştirirsiniz yoksa kurumun ne olduğunu, nasıl işlediğini belirleyen kurallarını mı? aynı durum siyaset için de geçerlidir: siyaset, insanların yaşadığı çevrede bir sıkıntı olduğunda, o çevreyi yani kamusal alanın kurallarını değiştirmeye dayanır. insanı değiştirmeye çalışan din olabilir, felsefe olabilir ancak hiçbir zaman siyasetin kendisi değildir. çünkü siyasetin kendisi insanların çeşitliliğine dayanır. eğer bir toplum da her sıkıntı çıktığında toplumu çevreleyen kuralları, kurumları değiştirmek yerine insanları değiştirseydik, o toplumun içinde bulunan her birey birbirinin aynısı haline gelirdi.
esinlenilen kaynak: was ist politik?-hannah arendt
esinlenilen kaynak: was ist politik?-hannah arendt
devamını gör...
#devletiminyanındayım
hani bi şarkı vardı! (bkz: ben sizin babanız ım (paşanız ım) ben ne dersem o olur.)
tanım: beni sevmeyebilirsin ama! benim senin tepene çökme mi istemiyorsan, bana oy ver ya da sus. çünkü! tabi olduğun otoritenin yönetmeni benim.
tanım: beni sevmeyebilirsin ama! benim senin tepene çökme mi istemiyorsan, bana oy ver ya da sus. çünkü! tabi olduğun otoritenin yönetmeni benim.
devamını gör...
kurtuluş parkı
ankara 'nın en eski, tanınan parklarından biridir. ismini konumlandığı kurtuluş mahallesi' nden almıştır. çankaya ilçesi'ne bağlı içinde vedat dalokay düğün solunu' nun da bulunduğu anılarla dolu huzur veren parktır.
devamını gör...