ölü ruhlar ormanı
polisiye/ gerilim türünde bir jean-christophe grange kitabı. kendisi bu türün ünlü isimlerinden olmasına ve çok daha bilindik kitapları olmasına karşın ölü ruhlar ormanı benim okuduğum ilk grange kitabıydı.
öncelikle yok ebesinin rastlantısı denilecek kadar saçma olayların denk gelmesi hikayenin çözümündeki kilit noktaları oluşturuyor. yargıç olan baş karakterimiz jeanne korowa'nın takıntılı olduğu eski sevgilisinin terapisti ile konuşmalarını dinleyebilmek için doktorun odasına illegal şekilde böcek taktırması, daha sonra bu seansları dinlerken terapistin sesine hasta olup tüm seanslarını dinlemeye başlaması, şu işe bakın ki savcı arkadaşının kendisine satmaya çalıştığı dosyadaki katilin de bu terapist ile seansları olması falan filan...
bu keşfin ardından jeanne ablamız seri katilin peşine tek başına düşer. böylece paris’ten guatemala, nikaragua ve arjantin'e uzanan bir kovalamaca başlar.
gerisi spoilera girecek ancak bana pek çok kısım fazla zorlama geldi (katilin peşine düşmesi, katil, katilin hikayesi v.s.). bir de grange eskiden bir gazeteci olduğu için bazı noktalarda hikayeden kopup gezi kitabına dönüşen bölümlerin fazlalığı ile resmen ölüm oldu bu kitabı bitirmek.
sonuç olarak gerçekten nefret ettim.
ama siz yine de bir şans verebilirsiniz çünkü yazarın seveni çok. tamam sorun sende değil bende sevgili grange.
öncelikle yok ebesinin rastlantısı denilecek kadar saçma olayların denk gelmesi hikayenin çözümündeki kilit noktaları oluşturuyor. yargıç olan baş karakterimiz jeanne korowa'nın takıntılı olduğu eski sevgilisinin terapisti ile konuşmalarını dinleyebilmek için doktorun odasına illegal şekilde böcek taktırması, daha sonra bu seansları dinlerken terapistin sesine hasta olup tüm seanslarını dinlemeye başlaması, şu işe bakın ki savcı arkadaşının kendisine satmaya çalıştığı dosyadaki katilin de bu terapist ile seansları olması falan filan...
bu keşfin ardından jeanne ablamız seri katilin peşine tek başına düşer. böylece paris’ten guatemala, nikaragua ve arjantin'e uzanan bir kovalamaca başlar.
gerisi spoilera girecek ancak bana pek çok kısım fazla zorlama geldi (katilin peşine düşmesi, katil, katilin hikayesi v.s.). bir de grange eskiden bir gazeteci olduğu için bazı noktalarda hikayeden kopup gezi kitabına dönüşen bölümlerin fazlalığı ile resmen ölüm oldu bu kitabı bitirmek.
sonuç olarak gerçekten nefret ettim.
ama siz yine de bir şans verebilirsiniz çünkü yazarın seveni çok. tamam sorun sende değil bende sevgili grange.
devamını gör...
fatma şahin'in rte'yi başöğretmen ilan etmesi
utanmasalar recep tayyip erdoğan'ı ata ilan edicekler.
devamını gör...
yazarların cinsel olmayan fantezileri
yemek yerken tlc'nin ağır yaşamlar programını izlemek.
diyette değilim ama diyetteyseniz kesinlikle uygulayın, bir anda soğuyup yemeyi bırakıyorsunuz.*
diyette değilim ama diyetteyseniz kesinlikle uygulayın, bir anda soğuyup yemeyi bırakıyorsunuz.*
devamını gör...
percewell
hakkında tanım yazılmamış yazar arkadaşımız için ilk siftah bana düştü. tanım, tespit ve eleştirileri gayet yerinde ve yapıcı olan, mutlak surette takip edilmeye, tanımlarının baştan sona okunmaya ve incelenmeye değer bulduğum saygılı, kibar ve hatırşinas bir sözlüktaşımız. kaleminin sürekli olmasını temenni ediyorum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının içini ısıtan şeyler
devamını gör...
zwei gefangene
alman yazar, şair ve çevirmen paul heyse tarafından sappho ve gabriele reuter motifi kullanılarak yazılmış olan eser. roman heyse'nin edebi gelişimini incelemek için de oldukça önemli bir noktada. heyse'nin eserleri çoğunlukla apolitik bir kavramı, sanatsal bir idealizmi temsil eder. sanat parlatılmalı, soylulaştırmalı, zamansal olanı ebedi olanın ışığında temsil etmelidir. eserlerinde erdemli, entelektüel ve duyarlı karakterler yaratır fakat zwei gefangene heyse'nin bu belirli özelliklere sahip karakterleri için kırılma noktalarından biridir aynı zamanda. clara bir bakıma bu soylu ruh'u temsil etse de eserin diğer ayağı olan josef heyse'nin yaratmayı hedeflediği o 'kahraman'dan oldukça uzaktadır çünkü esere de ismini vermiş olan bu mental ve zihinsel zincirlerini kıran iki mahkumun ilerledikleri yolda josef bir kahramandan ziyade clara'yı trajik bir sona doğru götüren faktör rolünü üstlenir. heyse'nin l'arrabbiata'sında da kendine yer bulan aşk yoluyla kendini gerçekleştirme teması zwei gefangene'de de tekrarlanır ki l'arrabbiata'da laurella üzerinden verilen bu tema bu romanda clara üzerinden aktarılmaktadır. clara'nın kendi özgürlüğü olarak gördüğü josef'in ihanetinden sonra kendisini kısıtlayıcı bir etken olarak görerek yaşamına son verme isteği çok ince bir şekilde işlenmiş heyse trajedisidir ki heyse eserde bunu bir cömertlik olarak sunmaktan kaçınmaz.
gezogen und unterhielt sich leise und eifrig mit dem kinde. dabei brildte fie von zeit zu zeit ihre überquellenben augen gegen das weiche haar und das rosentränzchen, bas die kleine trug. aber niemand bekümmerte sich darum, der am wenigsten, bem biese verftohlenen thränen galten. jener lange, tabellos gefleidete junge mann mit bem bitn nen blonden haar am scheitel mußte ber bräutigam fein. er benahm sich, auf einem der sophas ausgestreckt, die ei garre zwischen den weißen zähnen, mit einer möglichst füh len, gönnerhaften herablaffung gegen ein paar fleinstädtisch geschmiegelte bettern, die vor ihm standen und jeden feiner bişe mit unmäßigem lachen honorirten. dazwischen gähnte der gegenstand ihrer bewunderung völlig zwanglos unb machte endlich den vorschlag, ob sie sich nicht ins neben zimmer flüchten und einen tarok spielen wollten. erst als ber keltere der bettern, während der jüngere die bee capital" fand, die besorgniß äußerte, die alten damen würden diese absonderung vielleicht noch übler nehmen als bie jungen, verzichtete der bräutigam auf seinen ein fall, erklärte aber, von tanzen könne für ihn gleichwol feine rebe sein, er sei viel zu groß für seine kleine frau und tanze überhaupt nur mit fremben weibern. p.11
gezogen und unterhielt sich leise und eifrig mit dem kinde. dabei brildte fie von zeit zu zeit ihre überquellenben augen gegen das weiche haar und das rosentränzchen, bas die kleine trug. aber niemand bekümmerte sich darum, der am wenigsten, bem biese verftohlenen thränen galten. jener lange, tabellos gefleidete junge mann mit bem bitn nen blonden haar am scheitel mußte ber bräutigam fein. er benahm sich, auf einem der sophas ausgestreckt, die ei garre zwischen den weißen zähnen, mit einer möglichst füh len, gönnerhaften herablaffung gegen ein paar fleinstädtisch geschmiegelte bettern, die vor ihm standen und jeden feiner bişe mit unmäßigem lachen honorirten. dazwischen gähnte der gegenstand ihrer bewunderung völlig zwanglos unb machte endlich den vorschlag, ob sie sich nicht ins neben zimmer flüchten und einen tarok spielen wollten. erst als ber keltere der bettern, während der jüngere die bee capital" fand, die besorgniß äußerte, die alten damen würden diese absonderung vielleicht noch übler nehmen als bie jungen, verzichtete der bräutigam auf seinen ein fall, erklärte aber, von tanzen könne für ihn gleichwol feine rebe sein, er sei viel zu groß für seine kleine frau und tanze überhaupt nur mit fremben weibern. p.11
devamını gör...
yazarların yaşama motivasyonu
sürekli kendime "daha başındayım, daha başındayım" diyorum. daha çook zamanım var. hissediyorum, küçücük bir umut var hâlâ içimde, geleceğin daha güzel olacağına inanıyorum.
devamını gör...
normak sözlük'ün kafasına göre gündem belirlemesi
olmayan durum. kim ne başlık açtıysa akışta o geliyor. moderasyon sadece aşırı troll ve cinsel içerikli amacı belli başlıklara haklı olarak müdehale ediyor. ve bunuda yapmakta gayet haklılar.
devamını gör...
hasret gültekin
hasret gültekin hayat şiiri
peki öyle olsun hayat.. zannetme ki pes ettim. kilonu tartarım kilonu. satarım kilonu da, bırakmam onuru. haziran 1992
peki öyle olsun hayat.. zannetme ki pes ettim. kilonu tartarım kilonu. satarım kilonu da, bırakmam onuru. haziran 1992
devamını gör...
on the principles of political economy and taxation
david ricardo'nun dilimize ekonomi politiğin ve vergilendirmenin ilkeleri adı ile çevirilen kitabıdır.bu kitabında;rant,değer ve
ücretlerin yasalarını genel bir kabul görecek bir biçimde ortaya koymuştur.
ücretlerin yasalarını genel bir kabul görecek bir biçimde ortaya koymuştur.
devamını gör...
en iyi erkek parfümü
normal zamanlar unify man black kullanıyorum. gratisten alıyorum gilles cantual isimli fransız markasının ürettiği kalıcılığı güzel olan bir parfüm. özel günlerde ise dior fahrenheit. 80'li yıllardan bugüne gelmiş çok maskülen bir koku. eğer denemediyseniz tavsiye ederim.
devamını gör...
zerdeçal
hint safranı olarak da bilinir. etken maddesi curcumindir. kuvvetli bir antioksidan olmasının yanında iltihap gidermede de başarılıdır. her gün bir çay kaşığı zerdeçalı bir çay kaşığı balla karıştırarak yiyiniz. on günde sinüs iltihabını söktüğü tarafımdan denenmiş, onaylanmıştır. şifalar olsun efem.
devamını gör...
bulgarlar
niye yağmalıyorlar diye ağlıyoruz ki? yerlerinde olsam aynı şeyi ben de yapardım. onlara kabahat bulacağımıza bizdeki problemi nasıl çözeriz, yönetime nasıl baskı yaparız bunları düşünmemiz gerek.
devamını gör...
feminist iticiliği
feminizmin ne olduğunu bilmeyen yazar beyanı. yine feminizmin ne olduğunu bilmeyen kadınlar tarafından bu hale getirilmiştir.
devamını gör...
hiç yapılmadığı için gurur duyulan şeyler
tanım: yazarların yapmadıkları için gurur duydukları eylemler.
tiktok çekmek
sigara, uyuşturucu madde kullanmak
aldatmak
insanları küçük düşürmek
kişiye hakaret etmek
asla yapmadım, yapamam, yapmayacağım
tiktok çekmek
sigara, uyuşturucu madde kullanmak
aldatmak
insanları küçük düşürmek
kişiye hakaret etmek
asla yapmadım, yapamam, yapmayacağım
devamını gör...
rimbaud
dostlar kendisine ulastım. şu an kendisi iyi, merak etmeyin.
devamını gör...
gerçekten özgür müyüz sorusu
özgürlük en basit tanımı 'başkalarının haklarını ihlal etmeden kendi istediğin şeyleri yapabilmek ' olan kavramdır. kimi düşünürler de ''istemediğin hiçbir şeyi yapmamak'' olarak tanımlarlar özgürlük kavramını.
bence net bir cevabı olmayan sorudur.
bence net bir cevabı olmayan sorudur.
devamını gör...


