ismini karadeniz türküsünde geçen bir cümlede duymuştum ve merak etmiştim.

vona'dan görünüyor da ordu'nun ışıkları.
devamını gör...

geleneksel bayramımızdır artık.
bu büyük destanı artık her sene kutlayacağız.
devamını gör...

bir de doğadaysanız söze gerek kalmaz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gerçekten sosyal medyada seslerini duyurmaya çalışsalar da devletin ilgilenmediği, görmezden geldiği çocuklardır. aklım almıyor, göz göre göre ölecek mi bu çocuklar? ... bebeğin 100 günü kaldı, ... bebeğin 50 günü kaldı.
devamını gör...

seden daha guclu olanla mucadele et
sevilmemen gerekeni sev
baskalarinin teslim oldugu yerde savaş
ve kazanilamayan yerde sen kazan
o zaman zafere ulasacaksin.
bruce lee

dikkat edin!
düşüncelerinize dikkat edin, davranışınız olur.
davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınız olur.
alışkanlıklarınıza dikkat edin, karakteriniz olur.
karakterinize dikkat edin, kaderiniz olur.
devamını gör...

yılbaşı gecesi sözlükte tanım girenler için başlık açanlar ne peki?
devamını gör...

*çok düşünmek
*huzurumu kaçıran insanlar
*tatlı, çikolata vb
*sanalda vakit geçirmek
*geç uyumak
bunları bırakırsam hedeflerime daha çabuk ulaşacağıma inanıyorum kademeli olarak bırakacağım ve umarım. *
devamını gör...

en son ne zaman kitap aldığımı hatırlamıyorum bile. e-kitaplara o kadar alışmışım ki insanlar ne kadar şikayetçi olurlarsa olsunlar birçok yönden avantajı var bana göre. ulaşımı gayet kolay, çoğu zaman ücretsiz, kitap içerisinde bölüm/cümle ya da kolayca kelime aramak mümkün, altını çizdiğiniz yerleri ayrıca görebilme şansı var, saklaması kolay ve kendinizce notlar ekleyebilirsiniz. kimi bunları sever kimi normal kitabı. çok da şey yapmamak lazım.
devamını gör...

oo sermaye düşmanlığı, alırım bi dal,

in sermaye we düşmanlık.


hayırlı okumalar. vitamin olsun.
devamını gör...

lezbiyen olmak benim elimde değil ancak benden nefret etmek senin elinde. hasta olan eşcinseller değil nefret edenlerdir. buna hakkınız yok.
devamını gör...

alıntı
devamını gör...

kedi görünce hemen eli kameraya giden güzel insanların çektiği fotoğraftır. bu da benim geçen yaz ölen tontiğim:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

internet, mobil cihazlar ve sosyal medyanın yaygınlaştığı döneme rastlayan ve bu yeniliklere aşina olan kuşak. bu sebeple dijital yerliler olarak da adlandırılırlar.
devamını gör...

bir saat önce başıma gelmiş olan talihsiz durumdur.

biliyorum bunu itiraf etmesi zor, biraz da anonim oluşumun arkasına saklanıyorum dostlarım lakin bilirsiniz işte... her erkeğin herkesten sakladığı gizli, biraz sapık bir huyu vardır. herkesten gizlediğimiz, ve hatta; eşimizden dostumuzdan, en yakınlarımızdan sakladığımız tuhaf fetişlerimiz takıntılarımız elbette var yani... bu gayet de normal bir şey ve bu insani özelliğimden asla utanmıyorum, asla gocunmuyorum.

bilen bilir daha önceden söylemiştim, bir fabrikada güvenlikten sorumlu şef olarak çalışıyorum ve vardiyalı olduğum için saat 1 gibi bitti mesaim ve eve doğru yol aldım. her ayın 15'inde yaptığım bu ritüelimi tekrar gerçekleştirecek olmanın derin arzuları içerisinde şevkle gülümseyerek servis camından dışarıyı seyrederek hayaller alemine daldım. bir yandan proleterya sınıfın neden hala ayaklanmadığını düşünüp bir yandan arabayı satıp gs - malatya maçına 4-6 oran oynasam mı acaba diye bir risk sorgulaması yaptım. nefesimle buğulanan cama birtakım garip, anlaşılmaz işaretler bıraktım ve yol böylece bitti.

kız arkadaşım esra kapıyı açtı:

esra: hoş geldin bebeğim. günün nasıldı?
ben: iyiydi hayatım işte aynı nasıl olsun... fabrika aynı. hee. yeni gelen çocuk...
sözümü kesti:
esra: ramazan'ı diyorsun. alışabildi mi.
ben: ne gezer, elli nasır tutmamış körpecik bir çocuk daha. ama pek cevval... incelikleri öğrendi, kavraması uzun sürmeyecektir.

işle alakalı muhabbetimin infosunu verdikten sonra hızlıca duşa girmeye yeltendim. esra, yanıma müstehzi bir kadın hareketiyle yaklaştı. öpüp koklamak için sokulduğunda, az sonra gerçekleştireceğim kutlu davamın izzetine hâlel getirmesin diye bu dünyevi zevki ertelemek zorundaydım. onu kibarca ittim ve uzaklaştırdım kendimden. hışımla gözlerimin içine bakarak bağırdı:

"ne var selim?? neden böyle yapıyorsun. seni düşündüm ben akşama kadar. yoksa beni istemiyor musun artık?"
" ne alakası var hayatım biraz yorgunum sadece... hem... hem gece daha uzun kaçmıyorum ya eheh. (delikanlıca alnından öptüm)"
"aramızdaki ten uyumu gitgide yok oluyor selim, bunu anlayamıyor musun!..."
"neden?"
"sen benimle ilgilenmiyorsun artık...!"

bir an düşündüm ve hayatı sorguladım:

neden her ayın 15'inde bu oluyor tanrım?
neden ben?
neden esra böyle?

sonra üstümü değiştirmek için banyoya hücum ettim. banyoda bir tek benim ve tanrının bildiği fayansı kaldırarak altındaki zuladan gizli kasayı gün yüzüne çıkardım. şifreyi "1922" girerek tuşladım. kliks* diye açıldı kasa. içeriden efe kıyafetlerini çıkardım. potinlerimi giydim, fesimi taktım, üstüme ceketimi aldım... hemen altındaki oyuktan rahmetli dedem seyid ali efe çavuş'un 1879 model paslanmaz winchester kırma tüfeği çıkarttım. telefondan çakal çökerten zeybeğini açarak duşakabine girdim. bir yandan winchester tüfeği tutuyorum karşımda işgalci düşman varmış gibi doğrultuyorum.

bre düşman bozuntusu!
bre gafletin yılmaz vurucusu!
bilmez misin aydın'ın efeleri sevdim mi tam sever, kızdım mı da tüfengini alır bitene kadar mermisini vurur!
ben selim efe, babam kadir efe, dedem seyid ali efe çavuş...


bir yandan sıcak su akıyor üstüme sırılsıklam oldum ve üstümdeki beyaz gömlek iyice üstüme yapıştı. kıyafetlerim ıslakken hemen hemen 6-7 kg ağırlığa çıktı ve hareket kabiliyetimi zorlaştırdı. bir elimde tüfek çakal çökerten zeybeği oynuyorum, yere üç kez vurup peşrev veriyorum.

"bre ayanlar, bre kendin bilmezler, efelerin seçmesi selim çavuşa çattınız gari!"
"efeleee silah sabit!"
"gez!"
"göz!"
"arpacık!"
"ateş!"


karşıda bir düşman var gibi tüfeğimi doldurup ateşledim. karşımdaki hayali düşmanı yerle bir ettim, al kanlar kahpe vücudunu boyamıştı o'nun.

sonra bağırdım:

"behey kanı bozuk tahta kuruları, kılıncımızı sizin ak mintanlarınıza sildik! gidin bu vatandan, tez elden!"

mutlak zaferi kazandığımda, zeybek oynamaya başladım tekrardan. sonra birdenbire istemediğim bir şey oldu, yerde duran zeytinyağlı kellik sabunuma bastım. yere "şlaks" diye boylu boyunca düştüm, o kadar gürültülü bir şekilde düşmüştüm ki, bilincimi kaybederken fark ettiğim son detay, esra'nın bağırarak kapıyı zorlaması olmuştu.

esra benim bu absürt görüntümü görünce anlam verememiş ve kafamdan akan kanı ve yerdeki tüfeği görünce intihar ettiğimi zannedip sinir krizi geçirmiş. bir süre baygın kalmışım, öldü diye polisi çağırmış. savcılar ve adli tıp gelmiş fotoğraf falan çekmişler, allah'a şükür bir kişi nabzıma bakmış da, baygın olduğumu anlayabilmiş. acil doktoru kafama dikiş attıktan ve gerekli pansumanı yaptıktan sonra doğruca eve geldik. esra'ya ne diyeceğimi bilemiyorum dostlar. kız odada kendi kendine konuşuyor herhalde. ya da annesini arıyor... bu olayı nasıl açıklayacağımı bilemiyorum başım çok fena zonkluyor. ilişkimiz zaten onun psikolojik sorunları sebebiyle hep çalkantılı geçiyor. onu çok seviyorum ama efe olmayı da seviyorum. artık daha fazla bu sırrımı saklayamadım ve kötü bir deneyimle öğrenmiş oldu. ne yapacağım ben yardım edin. bilsem de buraya yazmazdım zaten, içimi dökmeye ihtiyacım var sözlük.
devamını gör...

kim neden merak eder bilmemekle beraber yine de yazacağım başlık.

doğum tarihim 197 ile başladığından "mütevellit" başlık sahibi değildir.
devamını gör...

çimlere basma yazısı her yerde vardır ama o çimlere bizim insanımız basar. kurallar çiğnenmek için vardır gibi çağ dışı bir anlayıştan ötürü çekici geldiği kanaatindeyim. sözlük için konuşacak olursak eğer küfür yasak argo yasak ama önemli bir kısım halen bu yasağı nasıl delerim onun peşinde.

edit: ulan adem bile o kadar meyvenin arasından yasak olanı yemedi mi biz daha ne konuşuyoruz ki.
devamını gör...

bir çoğunu severek okuduğum,bir kaçını neden aldığımı hatırlamadığım, bazılarını aldığımı bile hatırlamadığım kitaplar,
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
umarım katkı sağlar, pazartesi yola çıkar.
devamını gör...

sayılı mı gelmiştir gözyaşı
hayata kinli karışır bulutlara
alev alev topraklar
hemen buharlaşır
fendiyle gizler
ödetir yarınlara
bir başkaldırı gibiydi
kırık bir buse
ne kadar deneyebilirdi ki
anlamak istenmiyorsa
nafile
salındı ruhunun kanatları
istikamet bilinmez
bu son bir istirahattır.
dineceği yer görünmez.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

en iyi mobil bankacılık uygulaması olmayan ama oldukça güzel bir uygulama olan sistemdir.

en iyisi kesinlikle enpara.com mobil bankacılık uygulamasıdır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim