yaağ tekrar dinleyebilebilme şansımız var mıığ dediğim... *
devamını gör...

-273,15 santigrat dereceye karşılık gelen ve teorik olarak atomların titreşim hareketlerinin duracağını öngören sıcaklık değeri. 0 kelvin ya da -459,67 fahrenheit da aynı değerdedir.

mutlak sıfıra en yakın yer uzay boşluğu çünkü burada moleküllerin azlığı nedeniyle ısı, dünyadaki ortamlarda olduğu şekilde iletilmiyor. genel olarak boş uzayın sıcaklığı -272 santigrat derece civarında...

bu sıcaklığa inilemeyeceğine dair birtakım iddialar var. fakat...

her ne kadar atomların titreşimi durur diye bir varsayım olsa da, şimdi anlatacağım deney bu işe karşı bakış açımızı epey değiştirdi.
ancak önce birazcık fizik anlatmam gerekecek bu konuyu bilmeyenler için.

***

sıcaklık dediğimiz olgu, atomların hareketlerinin bir sonucu. parçacıkların sıcaklığının yani kinetik enerjisinin artması, maddedeki atomların hareketlenmesi, azalması ise hareketin de azalması anlamına gelir. bu nedenle madde soğudukça hareketin azalması ve sıcaklık mutlak 0 olduğunda hareketin durması beklenir.

bu noktada zaten maddenin sıcaklığının hiçbir zaman mutlak sıfıra düşemeyeceği yorumu, şu nedenle yapılabilir: sabit basınç altında olan bir gazın sıcaklığını sürekli olarak düşürdüğünüzde, gazın hacmi de sıcaklıkla beraber küçülmeye başlar. tabi ki bu durum sonsuza dek süremeyecek ve hacmin sıfırlanacağı bir sıcaklık noktası gelecektir. ancak her gazın bir hacmi olduğunu bildiğimize göre, böyle bir sıcaklık değerine ulaşmak mümkün olmaz.

ama durum sandığımız gibi değil. azıcık daha fizik...

***

bir maddede milyonlarca, milyarlarca atom var. normal sıcaklığa sahip olan bir maddede bu atomların hepsinin enerjisi aynı olmaz. bazıları yüksek, bazıları düşüktür. enerjileri eşitlemenin yolu, maddeyi ısıtmaktan ve düşük enerjili atomların da yüksek enerjili hale gelmesini sağlamaktan geçer.

maddeyi sürekli ısıttığımızı düşünelim. belirli bir noktaya geldiğimizde düşük ve yüksek enerjili atomların enerjisi arasındaki fark iyice azalır. en düşük enerjili parçacıkların yoldaki bir çukurda, en yüksek enerjili olanların da bir dağın zirvesinde olduğunu farz edelim. bunların hepsini aynı noktaya getirebilir miyiz?

ortak bir nokta bulmak için ihtiyacımız olan şey negatif sıcaklık dediğimiz bir kavram. şimdi işin grafiğine falan girmeden doğrudan sonucu vereceğim: negatif sıcaklık, pozitif sonsuz sıcaklıktan daha sıcak bir değer.

bunun nedeni özetle şu: dağın zirvesi, en yüksek enerjili parçacıkların olduğu yerdi. yani burası, bu sistem için mümkün olan pozitif sonsuz sıcaklık ile elde ettiğimiz nokta. fakat hâlâ çukurda parçacıklar var ve bizim bunları da zirveye taşıyabilmemiz için daha fazla sıcaklığa ihtiyacımız var. bunu yapmak için gereken sıcaklık değerine de negatif sıcaklık deniyor. o halde pozitif sonsuz sıcaklıktan da yüksek bir sıcaklık değerine ulaştığımızda elde ettiğimiz değer negatif sıcaklıksa, bu değer pozitif sonsuz sıcaklıktan daha yüksek demektir.

***

gelelim şaşırtıcı sonuç veren deneye. yakın zamanlarda alman bilim insanları tarafından yapılan deneyde bir kuantum gazını mutlak sıfırın altına indirildi. deneyde kullanılan şey potasyum elementinin atomlarıydı. bu atomlar dışarıdan verilen bir etkiyle bir örgü yapısının içine hapsedildiler. yani kinetik enerjilerine bir üst sınır getirildi. bu durumda üst sınırın aşılması, negatif sıcaklığa ulaşmak anlamına gelecekti.

bir yandan da manyetik alan etkisiyle, dağılmamaları sağlandı atomların. atomlar ısıtılmaya devam edildi ve hepsinin aynı enerji seviyesine gelmesi sağlandı. bu da negatif sıcaklığa ulaşmak anlamına geliyordu.

sonuç şuydu: mutlak sıfırın altına inildiğinde sıcaklık pozitif sonsuz sıcaklık değerine sıçrama yapar ve atomların titreşim hareketi durmaz.

***

tabi bu tek bir deneyden elde edilen bir sonuç. farklı deneylerle başka ne gibi sonuçlara ulaşılabileceğini beklememiz gerekiyor.
devamını gör...

napayım alev mi atayım? sözlüğü mü yakayım?
devamını gör...

hayal dünyası incinir, yorulur da..sonsuz dedikleri hayal , sürekli bir gerginlik içinde bulunmaktan tükeniyor. çünkü zaman geçip insan olgunlaştıkça, eski ülkülerin yerine yenilerini koymayınca yıkıntılar arasından yeni bir şeyler bulup çıkarmak zorunluluğu oluyor. o zaman hayalci, tıpkı ateş yakmak isteyince, sönmüş külleri karıştırarak köz aradığımız gibi, vaktiyle kalbinj duygulandırıp gözlerini yaşartan eski hayallerini canlandırmaya çalışıyor. biliyor musunuz nestanka ? ben artık o anlamsız, ürünsüz , ama ruhumun aziz saydığı hayal dünyasına hoşça kal dedim.
beyaz geceler- dostoyevski
devamını gör...

ap babamızın oğlu değil, ama doğru denmiş çağrıdır. ne yani şimdi devlet sokaktan bir adamı içeri alıp istediği kadar hapsedebiliyor mu? suçları kesinleşmeden, davası bitmeden içeride yatırabiliyor mu yıllarca?

bana kalırsa sd, öyle ya da böyle bir kesimin sesiydi. bu kesimin gazını almak için partisinin başında olmalıydı, varsın davası sürsün. aksi durumda aşırı muhalifler yaratır, geleceğe iyi tohumlar ekmezsiniz. bu hep böyle oldu, başımızdaki siyasal islamcılar bunun en iyi örneği.

sd'nin öyle ya da böyle ardında açıklama yapan ap'si var. ola ki bu sizin başınıza gelecek olursa derdiniz anlatabileceğiniz bir tane işler kurum bulamayakcasınız. allah hanım bunlardan korusun.
devamını gör...

günaydın mısır daki dedenizden yüklü miktarda miras kaldı devir işlemleri için ofisime bekliyorum .
devamını gör...

türkiye'de yaşayan müslümanların, türkiye'deki herkesin müslüman olduğunu düşünerek yaşamasını ifade eden başlık.
öyle ki bunlardan bir kısmı anayasa olarak kuranı kullanmayı önerir. diğer insanların giydiği, yediği, içtiği, sevdiği şeylere müdahale eder.
devamını gör...

(bkz:ıvanmılınskı) özelden yazıp gülemsetiyor hem de.
görsel
devamını gör...

halk arasında ve gazetelerde kezzap atma olarak nitelendirilen olaylarda failin kullandığı maddedir.
öte yandan kezzap kelime anlamı itibariyle nitrik asittir.
devamını gör...

bu konuda ilginç olan tek şey, ölmeye karar veren insanların neden hiç cinayet işlemeden öbür dünyaya sadece kendisini götürdüğüdür. kaçınız hayattan hayvanlar ya da bitkiler yüzünden soğudunuz ki? bir insanın hayatından vazgeçme sebebi hayat değil başka insanlardır, her intihar aslında bir cinayettir. ve insan giderken, kendi katillerini cezalandırıp öyle gitmelidir.
devamını gör...

amin maalouf tarafından yazılan 1996 yılında yayımlanmış kitap. türkçeye yapı kredi yayınları tarafından kazandırılmıştır.

kitabın yazarının en sevilen kitaplarından biri olan semerkant'ı yıllar önce okuyup derinlikli bulmuş, sevmiştim. fakat bu kitap beni tatmin etmedi. konusu fena sayılmaz, akıcı da bir kitap fakat sıradan. okurken zülfü livaneli okuyormuş gibi hissettim. çok farklı etnik kökenlere ait bir ailenin hikayesi olması garip olmuş. hıı bu türk ermeni ile evlensin, şu yahudi ile evlensini rastgele seçmiş yazar. ticari kaygıyla sığ bir konu ele alınmıştı. okumasam da olurmuş dediğim kitaptır neticede.


kahramanımız paris metrosunda dost olduğu adama hayat hikayesini anlatır ve bu yönüyle serenad'a benzer. osmanlı prensesi olan babane acem doktor dede ile evlenir. babası ise yakın arkadaşının ermeni kızı ile bu evlilikten doğan kahramanımızdır. kendisi bir başkaldırıya sahip olsun diye babası ona isyan manasına gelen kitapdar ismini vermiştir. ruhu böyle olmayan isyan ise tıp okunmak ister ve fransaya gider. babasının istediği olur ve dönemin siyasi olayları içinde kendine yer bulur isyan. kendisi de yahudi bir kadına aşık olur. evlenir. hikaye buradan sonra tıkanıyor işte. eşi hamile iken o başka yerde kendisi başka yerde kalmak zorunda kalıyor ve bu acıya dayanamıyor. bunu fırsat bilen kardeşi ise akıl hastanesine kapatıyor kardeşini. yıllarca orada kalıyor ve ne eşi ne kızı onun için geliyor. anlatılan aşk bu kadar basit miydi yani?

.

hikaye kısır bir döngüde kalıyor. semerkant havası vermiyor ne yazık ki.
devamını gör...

küçükken haritada şehir bulmaca oynardık. yoksa bunlar hep akrabalarımızın bir oyunu muydu?
devamını gör...

dün akşam başımıza gelmiş olaydır.

uludağ'da kendi halimde kayak yapıp bir yandan da şöminemin karşısında château palmer şarabımı yudumlarken bir hanımla tanışma fırsatı buldum. biraz muhabbet ettikten sonra lobinin yanındaki kafeye gitme kararı aldık.

kız oldukça alımlı hoş bir kız fakat her ağzını açtığında uykum geliyor. bu sebeple uyuklamamak için, arada sırada çaktırmadan masanın altından maçkolik'e bakıp 2'den 1 oynadığım chelsea- tottenham maçı yorumlarına bakıyorum. annemin bütün emekli maaşını yatırmışım ya bu uludağ'dan gideceğim ya da muhtemelen restoranın arkasında bekleyen ızbandut kalıplı, yüce mevlam görse "ben bunları ne ara yarattım la" diyeceği tıynette insan azmanları beni döve döve hallaç pamuğuna çevirecek. kupon muhakkak tutmalı yani.

"ee hep ben konuştum biraz da seni dinleyelim bakalım ihihih"
"ne anlatayım güzelim. işte biliyorsun günlerdir site kodlamaya çalışıyorum heheh"
"hmm doğru yazılımcıydın"
"junior yazılımcı diyelim"
"teknolojiden ne kadar da anlayan bir beyyy ihih"
"ehh tabii işim gereği (gülen surat)"
"benim baba tarafım komple deli ben sana söylemiş miydim???"

dedim eyvah mebus, bu cümle de geldiğine göre şimdi gerçek manada s.çtın.

"ismail bak şimdi sana ne göstericem çok şaşıracaksın ihihi"

çantasından koskocaman bir metal çıkardı, yuvarlak , tekerlek gibi bir metal ne olduğunu anlayamadım.

"bunun ne olduğunu biliyor musun??"
"ımmm hayır tatlım nedir bu? kapalı metal bir kutuya benziyor"
"zenginleştirilmiş uranyummm!"
"nehh??!!!"

o anda ben de dahil lobide ne kadar insan varsa, oteli terk etmiştik. teleferik operatörü yerini terk ettiği için insanlar havada asılı kalmıştı. aşağıda snowboard yapan influencer kızlar daha hızlı kaymaya başlamıştı. herkes olay yerinden kaçtığı için aradan ben de tüymüştüm.
devamını gör...

omnipotent düşünme.

normalde ergenlikte pik yaptıktan sonra azalarak yok olması beklenir ama bazı süper star arkadaşlar 24 saat izlendikleri sanrısından kurtulamazlar maalesef.

evet, sizi en iyi freud ve piaget biliyor devam edin.
devamını gör...

pumpul diyerek giriş yapıyorum listeye.
devamını gör...

aslı float like a butterfly, sting like a bee = "kelebek gibi süzül, arı gibi sok" olan meşhur lafını 1964 ylında sonny liston ile yaptığı ünvan maçında ilk kez söylemiştir. 1962'den beri dünya ağır siklet şampiyonu olan sonny liston'a karşı, muhammed ali favori değildir. ileride dövüş tarzınıda tanımlamak için kullanacağı meşhur cümleyi söyler:

"float like a butterfly, sting like a bee. the hands can't hit what the eyes can't see=kelebek gibi süzül, arı gibi sok. eller gözlerin göremediğine vuramaz."

spor tarihinin en ikonik karakterlerinden biri olup hayatı mücadele ile geçmiştir. 17 ocak 1942 de louisville, kentucky de doğmuş olup gerçek adı cassius marcellus clay jr. dur. babasının adı da cassius marcellus clay miş.

hem baba hem de oğulun ismini aldığı cassius marcellus clay 19. yüzyılda babasından kendisine miras kalan 40 köleyi serbest bırakmasıyla bilinen bir çiftçi olup köleliğin kaldırılması için çalışmıştır.

muhammed ali’nin büyük dedesi abe grady bir irlandalıydı. dedesinin 1860’ larda göç ederek kentucky’ye yerleştiği biliniyor. orada serbest kalmış bir köle ile evlenen grady’nin torunlarından biri de muhammed ali’nin annesidir.

boksa başlama hikayesine gelince. 1954 ekim ayında bisikleti çalınmış. o dönemde 12 yaşında olan clay, hırsızlığı louisville polisine bildirmiş. kendisiyle ilgilenen polis memuru joe martin ona dövüşmeyi öğrenmesi gerektiğini söylemiş ve o günden itibaren onu kanatları altına almış. yalnızca 6 hafta sonunda clay, ilk boks mücadelesini kazanmış.

muhammed ali 18 yaşında liseden mezun olduktan sonra 1960 roma yaz olimpiyatlarında hafif ağır siklet kategorisinde altın madalya kazanır. kendi biyografisinde bahsettiğine göre ali, louisville’e geri döndükten sonra altın madalyasını ohio nehri üzerindeki köprüden aşağı fırlatarak ırkçılığı protesto eder. 1996 atlanta yaz olimpiyatları açılış töreninde, nehire attığı o madalya yerine yeni bir madalya verilmiş ve kendisi olimpiyat ateşini yakmakla onurlandırılmıştır.

sonny liston’u mağlup ederek yeni ağır sıklet boks şampiyonu unvanını aldığı gecenin ertesi günü yaptığı açıklamada artık müslüman olduğunu paylaşır. yanında duran malcolm x ile birlikte gazetecilere isminin bir “köle ismi” olduğunu ve artık cassius x ismini kullanacağını söyler. dönemin müslüman lideri elijah muhammed kendisine 6 mart 1964’te muhammed ali ismini verene dek bu ismi kullanıyor. muhammed ali’ nin sonny liston’ a karşı elde ettiği ilk ağır sıklet boks şampiyonluğu maçında kullandığı eldivenler neredeyse 50 yıl sonra 836 bin dolara alıcı bulmuş. muhammed ali, unvanı aldığı bu maçta yalnızca 630 bin dolar kazanmış.

1967’de vietnam savaşı patlak verdiğinde, ali amerika birleşik devletleri ordusuna hizmet etmeyi inançsal sebepleri öne sürerek reddediyor. dönemin ağır sıklet boks şampiyonu hemen tutuklanıyor ve new york eyalet atletik komisyonu unvanını geri alarak lisansını da askıya alıyor.

muhammed ali, asker kaçağı olmak suçundan hüküm giyer ve beş yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırılır. yine de serbest kalan ali’nin lisansı 1970’de aktif hale getirilir. daha fazla bekleyemeyen ali, ekim 1970’de jerry quarry’i nakavt ederek ringlere geri döner.

43 aylık ceza süresinde muhammed ali “buck white” isimli bir müzikalin başrolünde görev alır. müzikal 2 aralık 1969 tarihinde new york’ ta bulunan george abbott tiyatrosunda gösterime girer. yapımda siyahi bir profesörü oynayan muhammad ali, eleştirmenlerden olumlu yorumlar alır.

1974 yılında muhammed ali, o dönem 25 yaşında olan ve hiç yenilmemiş george foreman’e karşı bir unvan maçına çıkma şansı elde eder. dönemin zaire başkanı mobutu sese seko, iki boksöre de 5’er milyon dolar ödeyerek bu maçın kendi ülkesinin başkenti kinshasa’da oynanmasını sağlar.

maçın amerikan izleyici kitlesi tarafından izlenebilmesini sağlamak adına maç afrika’da güneş doğmadan hemen önce başlatılır. (türkiye saati ile sabaha karşı 04:00 da) muhammed ali karşılaşmayı 8. rauntda gelen nakavt ile kazanır.

daha sonra parkinson hastalığına yakalanır, kalan ömrünü kendi gibi bu hastalığa yakalanan michael j. fox ile birlikte senatoda bu hastalık ile ilgili fon ayarlamaya çalışır. 2 haziran 2016 da solunum problemleri nedeniye yaşamını kaybeder.

kendisi bir şekilde meşhur rocky filmine de ilham kaynağı olmuştur. bkz: #217201
devamını gör...

valla ben kadın erkek fark etmez, insanın zeki olanını severim. çevremde tuttuğum insanlar hep zekidir.
devamını gör...

mahlasinin aksine fazlasiyla parlayan, ışıltısından gözlerimi alamadığım, takip edilesi ve okunası yazar *
devamını gör...

dünya şairimiz nazım hikmet'in ölüm yıldönümünde kendisini saygıyla anıyoruz...

çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
seyir defterini başkası yazsın.
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
beni o limana çıkaramazsın...
devamını gör...

sizin girdiğiniz tanımlar olmasa sözlüğün ne anlamı olurdu, sözlüğü hep birlikte ileriye götüreceğiz,
iyi ki varsınız sevgili yazarlar anlamına gelen,
bugün 23 nisan neşe ile doluyor insan dedirten jest!

siz de iyi ki varsınız efendim!
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim