oğlum sağ olsun, ıhlamur topladı, masa üstüne serdik, kurutuyoruz, yakın zamanda satışa başlayacak. toptan satışımız yoktur*, sadece 100 gramlık poşetlerde satacak.. evi saran mis gibi ıhlamur kokusu da cabası... *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kalem. toka bulamadığımda la casa de papel raquel edasıyla saçımı topuz yapıyorum.
devamını gör...

mihail bulgakov'un dokuz öyküsünden oluşan tıp fakültesinden yeni mezun olmuş genç bir doktorun yaşadıklarını anlatan harika bir kitaptır.
kitap devrim zamanında geçmektedir. yeni mezun olmuş doktor, uzak bir kasabaya atanır. çoktan unutulmuş geleneklerin hüküm sürdüğü, kışın kasabanın her zerresini ele geçirdiğini bir dönemdir. genç doktor hem batıl inançlarla hem hastalıkla hem de imkansızlıklarla kara kışta çetin bir sınav verir.
dilinin oldukça sade ve akıcı olduğu, samimi bir üslubun hakim olduğu kitap sizleri ilk sayfadan itibaren içine hapsediyor. doğumda, ameliyatta, hastaya yetişmek için çıkılan o karlı yolculukta sanki siz de ordaymışsınız gibi geziniyorsunuz satırlar arasında. kesinlikle okunmasını düşündüğüm harika bir kitap.
devamını gör...

hayy başlığı açan parmaklarına sağlık yazar arkadaşım, sen açmasan ben açacaktım şimdi bu başlığı.. lütfen acaba bu başlık açılmış mı diye kontrol edip aratmadan başlık açmayın arkadaşlar
devamını gör...

sevdiğim akrabalara, arkadaşlara ayıp olmasın diye giderim ve bir an önce bitse de gitsem diye beklerim.
devamını gör...

hayrına halka bedava dağıtılan şeyleri birden fazla almak.
devamını gör...

ileride psikopat ya da çok başarılı çocukların yetişmesine sebep olacak süreç.
anne babasını kaybetmeyen ama sürekli kavgalarına şahit olan bir çocuk kendini tanıyamaz, aile kavramını tam olarak bilemez. bu sebeple de huzursuzluğa karşı oldukça çok öfkelenir. ya sabıkasından film yazılacak bir tipe dönüşür, ya da parmakla gösterilen bir akademisyene, doktora, yöneticiye...
devamını gör...

bize gelsene, size geleyim mi? teklifleri alıyorum. insanın en yakın arkadasi karşı komşusu olunca böyle oluyor işte.
devamını gör...

orgazmik hazlar veren bir şarkı, bugünlerde.
devamını gör...

you’ll never walk alone - frank sinatra
devamını gör...

hayalet şehir olmasıdır. sokaklarından kimseye çarpmadan geçersiniz , kimse ilişmez yalnızlığınıza. çirkin betonarme binaların arasından tanıdık güzel bir kaç melodi duyulur , eskiden rock müzik burada yaşıyordu diye düşünürsünüz. ayaz derinizi paslı bir demir gibi çatlatır . şimdi sigara yaksam ellerim donacak ne gerek var ellerimi cebimden çıkarmaya diye hayıflanırken, bir bakmışsınız gri bir duvar gibi önünüzde yükselen gökyüzüne sigara dumanınız karışıyor. insanlar telaşla geçiyor yanınızdan , işe yetişecekler belli ama yine de kimse çarpmıyor omzunuza işte . çankaya'da deniz olsa dedirtiyor insana ama denize nazır hayatlar su almaz mı demekten kendinizi alamıyorsunuz . sokaklar doluyor, aynı hızla tekrar boşalıyor.

onca şehir gördüm , hiçbiri bana bu kadar benzemiyordu .
devamını gör...

prime üyelikle birlikte izlemeye başladığım, henüz 2. sezonun ortasında olduğum dizi. bence konusu çok ilginç, büyük beklentiler yarattı bende ama gidişattan hoşnut değilim. bu konu çok daha güzel işlenebilirmiş gibi geliyor bana

--! spoiler !--

iki sebebi var hoşnutsuzluğumun:

1) bizim izlediklerimiz gibi kendini yanlışlıkla bütün atraksiyonun ortasında bulan ama hiç de bir şey bilmeyen sıradan insanları ana karakter yapacaklarına
- atraksiyonsuz matraksiyonsuz gerçek sıradan insanları ana karakter yapıp distopik yaşamı çok daha güzel anlatabilirlermiş; veya
- berlin'deki reich yönetimi, hitler'in sağ kolları veya yerel yöneticiler vs. gibi gerçekten önemli pozisyonlardaki karakterleri konu alıp, aslında "sıradan" olan insanların bu korkunç otokrat yönetim altında şeytanileşmesi ve güç manyağı olmasını, aldıkları zor kararları vs. anlatabilirlermiş (bkz: the banality of evil)
belki de ana karakterlere çok bağlanamadığımdan böyle düşünüyor olabilirim, bilemedim.

2) bakın doğru mu bilmiyorum ama burası çok spoiler - konumuz gittikçe paralel evrenler arasında geçiş vs. gibi olağanüstü konulara doğru ilerliyor. şimdi senin dizinin zaten hiçbir olağanüstü olaya bile girmesen çok ilgi çekici bir konusu var, e paralel evren konusunu zaten çok güzel işlemiş diziler filmler de var - örneğin fringe (dizi) - sen şimdi niye illa ki bu iki güzel konuyu birbirine karıştırıp çorba ediyorsun ki? bildiğin ananaslı pizza olmuş bu, çok seven 3-5 insan çıkar ama ne gerek var bu riski almaya?

--! spoiler !--

neyse, inşallah yanılır, burada döşediklerimi bir bir yutarım. he bu arada diziyi hiç beğenmemiş olsam bu kadar yazmaya uğraşmazdım, güzel dizi yani.
devamını gör...

troll veya elit olsun benim olsun. kimyanızın uyuşmadıklarını engelleyin. benim sevmediğimi sizde sevmeyin diyecek kadar sığır değilizdir diye düşünüyorum.
devamını gör...

herkese merhabalar,

bu hafta iş yoğunluğumuz sebebiyle radyo yayınımızı yapamıyoruz ama önümüzdeki hafta aynı gün ve saatte, ve yeni konumuz ile sizlerle buluşmak için hüzün candır ve ben burada hazır olacağız.

sevgiler...
devamını gör...

aynı dönemde yaşamayan iki kişiyi karşılaştırmayın. karşılaştıracaksanız şimdikinin o dönem orduda hangi görevde olacağını da az çok tahmin ederek karşılaştırın.* *

biri yokluktan bir ülke kurmayı başarmışken, diğeri kurulmuş ülkenin mirasını yiye yiye bitiremedi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gerçek adımla atılmış bir mesaj. adam (bkz: isminin anlamı) başlığından adımı bulmuş. sherlock olsa gerek.
devamını gör...

sevdiğimiz insanlar üzüldüğünde biz de üzüldüğümüz için üzmeyiz. üzdüklerimiz sevmediklerimiz.

psikolojide buna benzer bir şey vardı ama tam hatırlamıyorum ne olduğunu. hatırladığım kadarıyla anlatmaya çalışacağım sadece. insanoğlu olarak bencil * olduğumuz için sırf kendimiz üzülmeyelim diye, sevdiklerimiz üzülsün istemezmişiz. mesala annemizin annesi hasta oldu, annemiz de haliyle üzülüyor. biz ise anneannemizin hasta olmasından çok annemiz üzüldüğü için, ama daha da çok kendimizi düşündüğümüz * için anneannemizin hasta olmamasını istermişiz. tamamen bencillikten yani.

bu mantıktan hareketle, biz üzülmemek için sevdiklerimizi de üzmeyiz. ne zaman ki üzülmeyeceğiz, o zaman üzeriz. kısacası sevmediklerimizi üzeriz.
devamını gör...

bir miktar süt idim kaynadım kaymak oldum.
devamını gör...

1.5 yıldır arıyordum aşkı sevgiliyi, sevmeyi, sevgili ve sevilmeyi arıyordum.

ancak artık bıraktım. çünkü 23 ekim'de 29 yaşıma gireceğim ve halen doğum günümde bir kadın yoksa, ailem varsa, demek ki artık benim hayatım ailem. onlar ölmesin, çok yaşasınlar ama ölümlerine bile psikolojik olarak aylardır hazırlıyorum kendimi çünkü öyle bir manyağım ve ben abiyim, sakinleştirmem gereken bir erkek kardeşim olacak ki allah o günleri inşallah çok geç yaşatır ve yıllarca ailemle güzel günler yaşarım.

ben de isterim ailemin mutluluğumu görmesini, onlara zamanla torun vermeyi, kendi düzen ve yuvamı kurmayı, sevmeyi ve sevilmeyi istemeyi ama yok abi, olmadığını kabullenmiş bulunuyorum şu an itibariyle. bundan sonra olacağına dair umudum da çok az. imkansız değil ama imkansıza yakın.

yemişim ulan sevgisini, sanki sevgi karın doyuruyor anasını satayım bu ülkede. sen düşsen, ilk tekmeyi sevdiğin kadın vuruyor be. ayrıca da bıktım kardeşim.

aptal triplerden, şımarık isteklerden, dengesizliklerden, materyalist hayat görüşlerinden, kendini vazgeçilmez sananlardan, eski sevgilisini unutamayanlardan, zincirleri olanlardan, 180 derece dönüşlerden, samimiyetsiz tavırlardan, kendini bilmeyenlerden, ne istediğini ve kendisini keşfedemeyenlerden, yaşım 29 oldu. çocuk eylemem arkadaşım bu saatten sonra.

arayarak kendimi yordum, yıprattım, üzdüm kendimi. kaliteli yalnızlığıma geri dönüyorum. sevginin canı cehenneme, yaşasın yalnızlık.

bu ülkenin kadını ile evlenip kendinizi üzmeyin gençler. bu ülkenin insanı dert. kadını ayrı, erkeği ayrı.

istisnalar elbette var ama o kadar gizli ki bu istisnalar 29 yıldır denk gelemedik. bu saatten sonra da gelme zaten. sana düğün yapacağım diye çalışmıyorum ben bebek kusura bakma.

hem gerçekten birisini tanımaktan öylesine yoruldum ki. gerçekten yoruyorsunuz be kardeşim. 4 gün flört ediyorsunuz, 5. gün birden bire eski sevgili "özledim." yazıyor, hop 180 derece tavırlar değişiyor. bize de eski hatun yazıyor, biz gidiyor muyuz? hayır.

karakter meselesi işte bunlar. benim karakterimi taşıyacak kadın demek ki anasının karnından daha doğmamış. doğmasın da bu vakitten sonra. doğarsan, benimle bayağı uğraşacaksın haberin olsun.

sevgisi batsın. yalnızlık bebeğimle ben kaliteli bir birliktelik yaşayacağım. yalnızlık, kadınlardan daha sadıksın var ya sen. sen, artık ben ölene dek beni bırakma e mi?

tanım ; şu an hissettiğim harika duygudur.
devamını gör...

bir (bkz: özdemir erdoğan) klasiği.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim