devamlı kullanıyorsanız abonman çıkarmanız önerilir. büyük şehirlerde öğrencilerin vazgeçilmezi'dir. durak harici durmazlar, saatinde geçmeye çalışırlar. üç aşağı beş yukarı ne zaman geleceğini tahmin edersiniz. istanbul için en bilineni 500t halk otobüsleridir.
devamını gör...

genel bir durgunluk ve daha az konuşmak bazı belirtileridir.
devamını gör...

çok daha fazla dikkate alınır bir yazardır. takipçi sayıları kişinin fikir beyanında etkili olabiliyor. takipçisi olmayan yazar fikirlerini eğip bükmeden özgürce beyan etme olasılığı bir hayli yüksektir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ufacık bir renk oynaması ile çektiğim en şahane fotoğraf oldu kendileri
devamını gör...

nazım hikmet'in "bana mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?" sorusuna bir şiir ile cevap vermiş çok yönlü bir insan.

kokusu buram buram tüten
limanda simit satan çocuklar
martıların telaşı bambaşka
işçiler gözler yolunu.
inebilseydin o vapurdan
ayağında varna’nın tozu
yüreğinde ince bir sızı.
mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
bağrımıza bassaydık seni nazım,
yapardım mutluluğun resmini

başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
bahriyeli adımlarla düşüp yola
gidebilseydik meserret kahvesine,
ilk karşılaştığımız yere
ve bir acı kahvemi içseydin.
anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
ne günler biterdi,
ne geceler…
dinerdi tüm acılar seninle
bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan.
ve dolaşsaydık türkiye’yi
bir baştan bir başa.
yattığımız yerler müze olmuş,
sürgün şehirler cennet.

işte o zaman nazım,
yapardım mutluluğun resmini
buna da ne tuval yeterdi;
ne boya…
devamını gör...

kişisel neyim kaldı ki bir iletim olsun.
devamını gör...

yıllar önce birçok sözlükte uzun süre yazmıştım. seneler sonra acaba yeniden denesem mi dedim ve burda buldum kendimi. o zamanlar küçüktük daha eğlenceli gelirdi. acaba o atmosferi yeniden yakalayabilecek miyim bilmiyorum ama hadi bakalım. ben geldim sa dslkfldşsf
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

başrollerini alvaro cervantes (adri) ile susana abaitua'nın (carla) paylaştığı, gayet eğlenceli ispanyol romantik komedi filmidir.
orijinal adı “loco por ella” olup, uluslararası ismi ise “crazy about her” olarak biliniyor.
26 şubat 2021'de netflix'te yayınlanan film, izleyiciden büyük ilgi görüyor ki ben de izledim ve beğendim.

kısaca konusundan bahsedecek olursam; film, adri ve carla arasında geçen bir aşk hikayesini anlatıyor. (eh romantik film adı üstünde)
düz bir adam olan adri, bir gece arkadaşlarıyla puba gider ve gayet spontane bir şekilde carla ile tanışır. carla o'nu tek gecelik bir ilişki için baştan çıkartır ve carla'nın ısrarıyla, bir daha görüşememek için birbirlerine söz verirler. ama adri düşmüştür bir kere aşka... hayatının kadınını bulduğundan emindir ve o geceden sonra sırra kadem basan carla’nın, ardında unuttuğu ceketinden ipuçları toplayarak peşine düşer. adeta bir sindirella masalı gibi başlangıç değil mi?

gerisi sürpriz olsun, çok da anlatmak istemiyorum ama "neymiş sen anlat, ben onu da okuyayım ancak öyle izlerim" diyenleriniz için biraz daha anlatacağım:


carla'nın akıl hastanesine yattığını öğrenen adri, peşinden kendisini de hasta göstererek buraya girmeyi başarıyor. carla, adına bipolar bozukluk da denilen iki uçlu duygu durum bozukluğundan mustarip ve adri ile tanışmaları da kuvvetle muhtemel carla hastalığının öfori-erotomani evrelerini yaşarken gerçekleşiyor.

bu bizim düz adam adri'nin popüler bir dergide köşesi var ve adri'nin bu akıl hastanesi serüveni başlangıcında patronu elbette -hayırdır adri, nooluyoruz, niye oradasın sen?- diye, başrolümüzün üzerinde bir baskı oluşturuyor. adri de, patronunu bir yazı çalışması olduğuna ikna ediyor ve girer girmez ilk izlenimlerini köşesine aktarıyor ama akıl hastanesinde edindiği arkadaşlıklarının üzerinden tır gibi geçen bu yazı sonrası işler epey karışıyor.


"canım sıkılıyor, öyle vakit geçirecek bi film açayım bari" dediğiniz anda, izleyip, zaman öldürebileceğiniz, insanı yormayan şeker bir film. "yer yer klişeye düşmüyor mu, bu tür bellidir biraz da" diyorsanız, evet. sinematik olarak pek değerli görmediğimi itiraf edebilirim ama hoşuma gitti, anlık sıkıntıma iyi gelmeyi başardı diyeyim.

fragmanı da şuracığa iliştiriyorum:


keyifli seyirler.
devamını gör...

kendi halinde yazan, belden aşağı yazmayan, ona buna sataşmayan yazarları küstüren,
anca trol seven modlara rağmen, yazmayı seven yazarların yazmaktan vazgeçmemesi gereken sözlük.
yoksa ben de mi gitsem.
devamını gör...

az önce namuslu olmadığımı öğrendim
devamını gör...

melting

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel



...still melting, on the left, no-no-no, on the right

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hatta şarkısı bilem var: melting lannn meltinggg


bu şarkı insana kötü şeyler yaptırıyor arkadaşlar. yok yok black ice değil, ama bunu da diriliş alarmınız yapmayınız, sonra dinlemek istediğinizde irkiliyorsunuz. bununlan beraber, hortlatıp durmayalım arkadaşlar, tutamıyorum kendimi, bozuşacağım bütün sözlükle.

evet hincime:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yol yabdı köprü yapdı hemi de bedava yabdıı! hülooğ! şahlanışa hazır mısınızzz?? dombra mombra bir şey çalın yahu!
devamını gör...

her şey zıttıyla kaimdir. kötüler kadar iyileri de vardır sayın larktwain_123_.
ki bu başlıkta ironi yaptığını da biliyorum. ama madem zamanıdır, ben de yeri gelmişken, kendi görüşlerimi ardıllayayım istedim. *

yani sorum şu aslında: sırf kötüye, kötülere, binlerce, milyonlarca kötüye denk geldik diye çağın vebasına tutulmak zorunda mıyız?

değiliz.

keza ne yok saymak sorunu çözer ne de tamamıyla savaşçı bir ruha bürünmek. bu tür tavırlar önce kişiyi, ardından küçük küçük toplulukları ve sonunda da cemiyeti genel bir ruhsal bozukluğa iter. bu nedenle itidalli olmakta yarar var ve sağduyuyu korumak her zaman elzemdir diye düşünüyorum, düşünmekteyim.

yine tanıdığım biri, kadınlardan yana yüzü gülmemiş biri, öyle çok çekmişti ki, tutup hepsine karşı bir öfke, nefret ve buhran geliştirmesini beklerdim. fakat öyle olmadı. ve bunun salt cinsellikle de bir bağlantısını kurmadı, kuramadı. yani ne yaparsa yapsın yine kadınlara - çok afedersiniz amiyane bir tabirle ifade etmek zorunda kalacağım ama - ihtiyaç (!) duyacağı için de değil üstelik!.. sadece bunun ayırdına vardığı için: sırf bir kadın gelip, hayatımı ortadan ikiye böldü diye, sırf o kötü çıktı ve beni bile bile bir mahvoluşa sürükledi diye, bu duruma boyun mu eğmeliyim? kabul edip, bütün kadınlar kötüdür, yanılgısına mı düşeyim?.. bu soruyu kafasında, benliğine, yüreğine hatta hatta bedenine ve tabii ruhunda birkaç bin kez sorup, sonunda vardığı sonuç üzerinden istisnaları kaideleştimemek üzerine hayatını kuruşuna şahit olmuştum, olmaktayım.

biz de böyle olmalıyız. belki bu konuda en çok yarayı alan biziz ama süreci kontrol etmek, yangına körükle gitmemek, benim de tercihimdir. sonrasında her şey, toplumsal olarak bile peşi sıra geliyor.
sadece biraz bilinçli olmak, elbette bu süreçte haklarımızı korumak ve bir çürük elma üzerinden, tüm kasayı çöpe atmamak gerekiyor.
hepsi bu.
devamını gör...

çizik
geleceğim, bekle dedi, gitti..
ben beklemedim, o da gelmedi.
ölüm gibi bir şey oldu..
ama kimse ölmedi.

(bkz: özdemir asaf)
devamını gör...

arkadaşım çiğköfte söylüyor ve yerken dürümün altından nar ekşisi halıya damlıyor. kız odada değilken oda arkadaşı giriyor ve nar ekşisini kan sanıp bayılıyor.
devamını gör...

bulunduğum şehre bağlı olan bir köyün vatandaşlarına aşırı benzettiğim aktör. her an: "bu sene mısır para bırakmadı dayıoğlu, seneye tarlayı nadasa bırakıp sonraki sene fasulye ekecem" diyecekmiş gibi hssediyorum izlerken.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: ölü ilan edilmek) durumunun örneklerinden biri. şöyle ki, william, 70 yaşındaki ingiliz bir ev sahibiydi. sene 1660. bir köye gitmek niyetiyle evinden ayrıldı. yürüyerek gidecekti. ama beklenen zamanda eve dönmeyince, karısı aramaya birilerini gönderdi. öyle-öyle aramalar falan yapıldı. william'a ait eşyalar bulundu. şapkası, gömleği gibi şeyler bulundu. şapkası keskin bir aletle kesilmişti, gömleği falan kanla kaplıydı, ama cesedi ortalıkta yoktu. hizmetçisi john perry, william'ın öldürüldüğünü bildiğini ama suçsuz olduğunu söyledi. diğer 2 kişi de biz suçsuzuz dediler. ama john, bu 2 kişinin, william'ın cesedini bir değnekle attıklarını iddia etti ve bu konuda ısrar etti. göleti incelediler ama ceset bulunamadı.

fakat john daha sonra diğer 2 kişiye katıldı ve suçsuz olduğunu söyledi. daha önce ruhsal bozukluğu sebebiyle bu 2 kişiyi suçlamış olduğunu söyledi. ama hem john hem de diğer 2 kişi suçlu bulundu ve asılarak idam edildiler. bu arada bu "2 kişi" dediğim şahıslar, sanırsam john'un annesi ve erkek kardeşi. bu üç kişi idam edilirken de, hem erkek kardeşi hem john suçsuz olduklarını tekrar belirttiler. fakat annelerinin bir "cadı" olduğundan şüphelenildi ve oğullarına itiraf etmelerini engelleyen bir büyü yaptığı iddia edildi böylelikle önce anneleri idam edildi.

1661 senesinde william, ölü ilan edildi. oysa ölmemişti. evet. 3 kişi gerçekten suçsuzdu. 1662 senesinde william geri döndü.

kaçırıldığını, yaralandığını, atlarla götürüldüğünü, bir türk gemisine bindirildiğini ve osmanlı'ya köle olarak satıldığını, kendisini berberi korsanlarının kaçırdığını iddia etti. ve yaklaşık bir buçuk yıl sonra kaptanın öldüğünü ve daha sonra bir limana gittiğini ve bir portekiz gemisiyle geri döndüğünü söyledi. yani adam maceracı oluvermiş. napıp ne etmiş, ölmemiş.

fakat bu iddialar bazılarını şüphelendirdi. yani en nihayetinde adam 70 yaşında. kim napsın 70 yaşındaki bir adamı.

bu olay çok ünlendi. fakat olan, o 3 hizmetçiye oldu....
devamını gör...

edebiyat, sanat, felsefe, tarih ve ekonomi gibi konularda beyin fırtınası işlevi görüyor.
devamını gör...

babanın nasıl bir insan olduğuna göre değişiklik gösteren bir durumdur.
devamını gör...

gelmiş geçmiş en iyi elektronik müzik grubu an itibari ile dağılmış.

kasklar çıkmıştır.

lan ben size saygımdan kasksız fotoğraflarınıza bir kere açıp bakmadım. türkiye'de kimin konseri olursa düşünmeden gidersiniz anketlerinde ilk sıralara sizi yazdım. elektronik müzik sever misin sorusuna "evet daft punk severim" diye cevap verdim.

en iyi rock grubunu tartışabilirsiniz. en iyi rapçiyi tartışabilirsiniz. en iyi pop sanatçısını tartışabilirsiniz. ama bu adamları kimse tartışmayı bile düşünmedi. düşünemez.

grubun dağılması bile karizmatik olmuştur. binlerce kez şarkılarınızı dinledim. size teşekkürü bir borç bilirim. bir gün çocuklarım olursa "bak bunlar çok iyiydi" diye dinleteceğim.

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim