oturmuşlar çok bildiğini sanaraktan bir şeyler karalamışlar türden bazı yorumlar okudum.tarih sahnesinde her şey değişir.değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.bir yer fethedilir,onu layık olan devlet yönetir.neredeyse yeryüzünde hiçbir yer ilk keşfedildiği millette kalmadı ki zaten kudüs sadece yahudilerindir (israel)demek yanlış olur.üstelik işgalci,çete olan bu sömürgeci bencil devletvari insan topluluğu bu şekilde tacizlerle hak iddia edemez.haklı değiller ama yüzde yüz haklı dâhi olsalardı bu tavır ve tutumlarından dolayı hak edene
yani filistin'e bırakmalıdırlar.yönetemiyorlar.kitaplarında hoşgörünün adı yalnızca kendi kanından olanlara karşı var.bırakalım artık kudüs'ü siyonist bencillere yakıştırmayı.dünyanın hiçbir yerinde bir milletin toprağını bu şekilde gasp etmek,o ülkenin namusu sayılan tüm dinin kutsalllarına ev sahipliği yapan yere saldırı düzenlemek kabul edilemez...
devamını gör...

sokratis malamas şarkısı. adına bitmeyen sigara desek olur, güzel olur.

netten bulunan türkçe hali şöyle;

"bu gece de tek başıma dolaşacağım.
unutkanlık içkisini bulmak için- seni unutayım diye...
şafağın getireceği panik haline kadar
bir bardak ve bir işaret bulacağım
karanlık ve izbe yerlerde

bitmeyen sigara... yalnızlığımın ağırlığınca...
yollardan yorgun bir kadın gibi geliyor
bir kahkaha atarak yanıma oturuyor
omzuma dokunuyor

bir bardağın içinde yanan bir fitil gibi
gözlerini ve sessiz ağlayışını görüyorum
ve sersemlemiş aklım
yine düşüyor söylediğin şarkıların tuzağına

sonsuz sigara... yalnızlığımın ağırlığınca...
yollardan yorgun bir kadın gibi geliyor
bir kahkaha atarak yanıma oturuyor
omzuma dokunuyor"


ya valla bu ege denizinin suyunda bişi var, iki tarafının da şarkıları, yakarıları, kırıklıkları aynı.
bi de bu halleri neşeli yüzlerin ardına saklamayı çok iyi biliyoruz.
neyse, buyurun şarkı;

spotify
devamını gör...

kahvehaneler,iddaa bayileri,genelevler,kurban pazarları.
devamını gör...

format=üstünden geçtiğin şey.
devamını gör...

jeremy lipking - yağmur gölgesi (2017)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

patolojik bir kavramdır. niyetlerin yanlış okunduğu, şüphe ve güvensizlik ile çepeçevre sarılmış bir ruh halini ifade eder. çevresindeki insanların hep kendisini kıskandığı, arkasından işler çevirdikleri, hatta insanların onun hakkında kötü düşünceler içinde oldukları konusunda kendilerinden emindir. halbuki böyle bir durum yoktur, sadece bir sanrıdır. ama kişi düşük öz saygısı sebebiyle bu çarpıtılmış düşünceleri gerçeklik olarak algılar. bu sebeple çevresindeki insanlar ile devamlı çatışma halindedirler.
devamını gör...

sözlüğe islamı yaymaya gelmiş bir şeriatçi.
devamını gör...

beyin zarı ya da meninks, beyin ve omuruliği saran dura mater, araknoid mater ve pia mater olarak üç tabakadan oluşan zar.

dura mater: en dıştaki katmandır. yunanca olup sert anne anlamına gelir.
araknoid mater: ortadaki tabaka, yunanca örümcekimsi anne.
pia mater: beyne ve omuriliğe en yakın tabakadır. yunanca yumuşak anne anlamına gelir.

beyin zarının iltihaplanması sonucu menenjit hastalığı kendini gösterir. ayrıca bu hastalık şahsımın da çocuk yaşta geçirdiği bir hastalıktır. baş ağrısından saçlarımı çeke çeke kafamda saç kalmamıştı.

sevgili armysuzy'nin ukdesidir.
devamını gör...

çünkü neden olmasın
devamını gör...

listedeki bazı yazarların artık olmayışı biraz hüzünlü gibi...

ben varım. bak bu güzel, bu hoş, bu tatlı...
ben burdayım, ben varım, benim adım orda. hu huuu hala görmeyen var mı?
devamını gör...

ele yapışmayacak derecede yumuşak hamur.
devamını gör...

geçmişte kalması gerekeni geçmişte bırakmak için yapılan eylem.

bana göre uzunca bir süre sonra o malum banka gittim, ilk defa. son vedamı yaptım. oradan çekilecek son fotoğrafı çektim. artık özgürüm. artık rahatım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hayatta kalma dürtüsünü canlandıran heyecan yani adrenalin hormonunun vücuda etkisi böyle olur.

sınav yaklaşır.

heyecanlanırsın.

adrenalin tavan yapar.

yaratıcılığın coşar.

çalışmak yerine yazı yazarsın, resim çizersin, kızlara şiir yazarsın, kızlar atlar eve gelir, sabaha kadar sevişirsiniz.

sonunda sınavda kalırsın.

zengin çocuğu olmak bu yüzden iyidir.

bir sınava bakarsın, bir babanın parasına, yemişim sınavı der, keyfine bakarsın.

yalnız sen üniversiteyi bitirirken iflas ederlerse, ayvayı yersin. sabah 6'dan akşam dokuza kadar para kazanmak için çalıştıktan sonra akşam dokuzdan sabah 6'ya kadar diplomayı almak için çalışırsın.

hayat çok acayip.
devamını gör...

tanrı sendromu olan herif.

kitabında (suç ve ceza)bizzat kendini över. kendisinin bir seçilmiş insan olduğunu, suç işlerse bile bunun normal insanların işleyeceği suçlarla aynı olmadığını ima eder. raskolnikov üzerinden ortaya çıkardığı kibir tiksinti uyandırıcıdır ve raskolnikov, sherlock holmes'ün bir değişik versiyonudur.

bazı kitaplarını her 2 yılda bir tekrar okuduğum bir şahıstır. kafayı bozmuş bir haldeyim kendisi ile. ayrıca kitaplarını tekrar okuma sebebim, her seferinde başlık başlık internete yazıp türkçe bölümlerden sonra rusça tekrardan okuyup aşina olmaktır. benim kadar obsesif, dostoyevski ile kafayı bozmuş bir insan bulunur mu bilmem.

yeni bir kitap okumaktansa bazen bir kitabının bir bölümünü tekrar okumayı dahi yeğlerim.

son olarak bir not vereyim size. ergin altay çevirileri(iletişim yayınları) çok keyifle okumama rağmen gerçekten birçok bölümde yetersiz kalmıştır. ben çeviri tarzına inanan bir insan olduğum için bütün kitaplarını ergin altay versiyonlarından aldım. bu yüzden ufak şikayetlerim olsa dahi başka çevirmenlere geçiş yapmadım.

bu yüzden size tavsiyem, internette en az 2 hafta didik didik bütün çevirilerin kalitesini ve insanların yorumlarını karşılaştırın. çevirmeni seçip bütün (evet yanlış duymadınız) kitaplarını o çevirmenden okuyun.
devamını gör...

bugün yani 21 mart doğum günümdü* fakat gün boyu hiç kimse tarafından hatırlanmadığı için bir kişi bile kutlamadı*. insan bir tuhaf hissediyormuş, tarif edemediğim nötr bir his.

edit: sadece hissettiklerimi paylaştım fakat birçok güzel insan mesajlarıyla beni mutlu etti, var olun.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

barış manço'nun 1975 yılında oynadığı kariyerinin tek filmi. izleyicinin hoşuna gitmişti ama merhum sanatçı filmi beğenmemiş, rol yapma yeteneğinin olmadığı konusunda demeç vermişti. o yüzden başka filmde oynamamış.
devamını gör...

ticari zeka ya da ileri derecede kurnazlık ile yüksek analitik zekanın farkını ortaya koymuş örneklerden biridir.
devamını gör...

tarkan'ın da çok güzel söylediği şarkı.
devamını gör...

ön yargı

bir dal bulmuştu kendine. sığınacak bir dal. dalın bundan haberi olmasa da o hep dala sığınmak istiyordu. daldan ise arada rüzgarın etkisiyle sesler gelse de ağzını çıt açmıyordu. (odunsu şey işte,ne bekliyoruz ki?)

canı sıkkın olduğunda dalın gölgesi altında ağlar,mutlu olduğunda kütüğüne sarılır, sevgisini güzel hissettirirdi minik. dalımız ne yapardı peki? dalına bir kuş konsa ve hareket etse yaprakları bizim küçük ilgi arsizimizin kafasına değip okşasa minik mutlu olurdu. dal,kolay kolay hareket etmezdi minik ilgi arsizina. o anca güneşe kucak açar, uçan kuşu alır koynuna, yağmuru bünyesine hapseder, diğer dalları selamlardı. sevgi ve ilgi arsizi miniğin bunlardan hiç haberi yoktu. hoş olsa da gözü görmezdi. sevgiden gözü kör olan minik "ölene kadar her gün uğrayacağım yanına",dedi dal parçasına. ılgi ve sevgi arsizi minik,hiç sıkılmadan anlattı dertlerini, mutluluklarını, yalnızlıklarını, sevgisini ve hislerini...

dağdan ses geldi de bizim dal parçasından ses gelmedi yine. bu kez de buna ağladı minik ilgi arsızı. sinirlendi. yükseldi ayak uçlarına ve dalı kopardı gövdesinden. ayaklarıyla ezdi,zıpladı üstünde. tüm sinirini çıkardı dal parçasından.

o sırada kirdigi dal parçalarının arasında,yer de gözüne çarpan bir papatya gördü. sevindi hemen ,yüzü güldü. siniri yok oldu. çünkü canını acittigi,kırdığı ve onu artık ölüme terkettigi daldan özür mahiyetinde bir hediye sandı. aldı papatyayı eline ve koştura koştura eve gitti. ilk çiçeğiydi bu daldan, ilk jestiydi dalın. hemen aldı bi küçük kaba koydu papatyayı. "her gün bakacağım sana, hiç solmayacaksın "dedi. (2 gün sonra olacaklardan habersiz...)

gelelim dal parçasına. günlerce ezilen parçaları yattı yerde. öylece kalakaldılar. yabani hayvanlar çiğnedi bazen üstünü, bazen sele kapıldı baziları. uçan kuşlar bile yüzüne bakmadı. ayni çatı altında yaşadığı diğer akran dalları bile görmezden geldi onu. ne vardi güzelce ve kolayca sevgisini hissettirebilseydi ilgi ve sevgi arsızı miniğe.

"sevgi her şeyin üstesinden gelirdi hani"? dedi dal parçası. o minik için elinden geleni yapmıştı. zor günlerinde yanında olmuştu, o mutluyken yapraklarını yeşile boyamıştı. "sen mutluysan ben de mutluyum" demişti. kötülüklerden koruyup gölgesinin altına almıştı onu. rüzgarı ikna etmeye çalışırdı ki, miniğin kafasını oksayabilsin ve ben "hep burdayım" diye bilsin ,diye. ama minik kız bunları hiç görememişti. kırmıştı dallarını, acıtmıştı canını. onu son gördüğünde elinde bi papatya ile uzaklaşmıştı yanından. en çok bu canını yapmıştı dal parçasının. (dal parçası dersin hamurunda odunluk yatıyor dersin,ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir işte. zarifligine ve naifliğine, ince düşüncesine bakar mısınız?)

üstünden bir fil ordusu geçmeden önce son kez nefes aldı ve bakındı etrafına dal parçası. gözleri son kez miniği aradı. gördüğü tek şey canının acıdığıydı. minik bir fil geçti üstünden önce. sonra diğer büyük filler. toz gibi ufalandı. minik kızın saçlarını okşamak için rüşvet verdiği rüzgar öyle bir esti ki... kendisinden geriye sadece kurumuş tek tük yaprakları kaldı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim