ahmet ümit de olmasa ülkede cinayet işleyecek kimse yok!
devamını gör...

çok vakit ayırdığımız bir etkinliğin düşüncelerimizi yahut rüyalarımızı etkilemesi durumudur. ismini tabii ki de severek oynadığımız tetris oyunundan almıştır.


uzun süre tetris oynadıktan sonra kafamızın içinde tetris oynamaya devam ettiğimiz anlar tam da bu sendromu tanımlamaktadır.

bu benim için sudoku oyununda da gerçekleşmektedir. ayrıca yapbozlar da bu sendromu yaşatabiliyormuş.
devamını gör...

biraz hayal kırıklığı yaratan durumdur. ilk başlarda sende arkadaş olarak takılırsın belli bir zaman geçtikten sonra açılmaya karar verirsin ve onunda seni sevdiğini düşünürsün ama bunu söylediğinde o ise aslında baştan beri seni sadece arkadaş olarak gördüğünü söyler. ilişki bundan sonra devam eder mi orasını bilemem, erkekte arkadaş olarak kalmaya devam eder mi yoksa aşkını içine gömüp kadını unutup başka diyarlara yelken mi açar orasını bilemem. büyük ihtimalle o saatten sonra aralarında ki arkadaşlık ilişkisi de biter diye düşünüyorum ama bana kalırsa bence arkadaşlık devam etmeli tamam eskisi kadar belki samimi olunmayacaktır ama eski hatıralar için en azından merhaba, selam olmalı.
devamını gör...

sık sık öğretim üyesi ile karıştırılan akademik ünvandır.
devamını gör...

(bkz: sevgiliyle açık ilişkiye evrilmek) bi denesinler ya deneyenler mutluymuş bak anlatıyolar.
devamını gör...

ismi memleketi olan hatay'ın altınözü ilçesinin karsu köyünden gelen sanatçıdır. insanların köylerinin ne güzel isimleri var yahu!
devamını gör...

unutmak kavramı olmasaydı hayatımızda inanın kafayı yerdik. ölüm zaman zaman kendini hatirlatsa da unutmak en iyisi.
devamını gör...

tanım: sözlükte sadece z neslinden yazarlar olsaydı girilmesi muhtemel başlıklar.
örnek: (bkz: cellat 36) veya diğer tiktokurlar hakkında başlık.
(bkz: yazarların en sevdiği tiktokerlar)
(bkz: yazarların en sevdiği youtuberlar)
(bkz: gay çiftli dizi önerileri)

(not: arkadaşlar ben z neslinden biriyim. bu başlığı açma sebebim z nesliyle alakalı bilinen klasikleşmiş şakaları birbirimizle paylaşmaktı, aklı beş karış havada yaşıtlarımı mizahi bir dille eleştirmekti. her jenerasyonun insanlarının ayrı sıkıntıları, aklı beş karış insanları bulunur. bu çok normal. y neslinden insanların yaptığı utanç verici şeyler de var, x neslinden insanların da. bunlarla eğlenmenin bir sıkıntısı olduğunu düşünmemiştim, kırdığım kim varsa özür dilerim. z neslinden olan ben z neslinden olan arkadaşımla konuşurken kendi jenerasyonumdaki bazı insanların yaptığı komik şeylerden bahsederken bu fikir geldi aklıma, beraber gülmemiz için de açtım. kimseyi küçük görmek gibi bir niyetim yoktu, olamaz da. bir açıklama yapmayı düşünmüyordum ancak çok yanlış anlaşıldığımı düşünüyorum. siz yine de kusuruma bakmayın. dediğimin arkasında durmayıp başlığı silmem ikiyüzlülük olur, bu nedenle tutuyorum. başlığı açarken beni güldüren şeyler de hala beni güldürüyor. değişen bir şey yok. sadece kendimi açıklamak istedim.)
devamını gör...

devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok kırıldığım halde hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyorum.
hatta "yok bee buna takılır mı insan hiç" falan diyebiliyorum.*
devamını gör...

özellikle dünya - al cenneti çal başına - var - hacel obası şarkılarıyla gönlüme taht kurmuş, solistinin sesi kadar enstrümanların da kalitesi tavan olan türk müzik grubu.
devamını gör...

en klasiği geliyor:

-bize gelsene film izleriz.
devamını gör...

friends dizisinde en sevmediğim karakter. bunu dizideki en gerçek karakter olmasına bağlıyorum. diğerleri öyle değil mesela, her birinin ayrı bir uçukluğu var. rachel'a göre kendisinin her şeyde hakkı vardır, her istediğini yapabilir ve herkes bu uğurda onun aracı veya oyuncağı olmalıdır. dizinin sonlarına doğru toparlama evresine giriyor. o konuda hakkını yemeyelim.
devamını gör...

erken kalkmak.
şekeri azaltmak.
her gün kitap okumak.
özgüven açısından ilerlemek.
devamını gör...

ben de büyüyünce bir demet ceset alınmadı bana diye...

ay devam ettiremedim cümleyi... böyle saçma bir şey olamaz çünkü. ama şöyle saçma bir şey olabilir ve oldu.
a a a a a-nı tayyymm!!

sene milattan önce 812. üniversitedeyim. çok ilginç bir arkadaşım var. ama yani öyle bir ilginçlik seviyesi ki her yeni güne acaba bugün ne yapacak, neyle bizi dumur edecek diye motivasyonla uyanıyoruz. yetkililer kendisini tanısa, nevi şahsına münhasır kalıbının sözlük anlamı olarak ad soyadını yazıp başkaca bir açıklama yapmaya gerek duymazlar, çok eminim bundan ben mesela. bu arkadaşımız bir gün okula geldi ben aşık olmaya karar verdim dedi ve aynı gün bölümden bir hanım ablamıza aşık oldu. üfff. hem nasıl aşk. deliriyor. biz de onun delirmesiyle deliriyoruz. günler haftaları, haftalar ayları doğuruyor, beyimizin aşkı büyüdükçe büyüyor. gariplikleri, saçmalıkları da öyle. artık öyle ki kendisinin bile boyunu aşacak seviyeye geliyor mevzular, müdahale etmek istiyoruz, elimizden bir şey gelmiyor.

zatıâlileri, çok mu uzadı senin saçın dedi diye göz ucuyla baktığı bir an kız, gidip ders arasında yıllardır kestirmediği saçlarını 3 numaraya falan vurduracak kadar şuurunu yitirdi. oğlum ne yapıyorsun kendine gel uyarılarımıza asla kulak asmayarak kızın canı sarıyer böreği istedi diye tarihi yarımadadan kimseye haber vermeden sarıyer'e gidip, börek soğumasın diye öğrenci bütçesiyle taksiyle okula dönüp 1 hafta falan aç gezmesine gönlümüz razı gelmese de kız börekten 2 parça alıp kalanını çöpe atınca (evet evet çöpe) trip atmak falan aklına gelmediği için dev tartışmalar yaşamaktan alıkoymadık kendimizi ama işe yaramadı tabi ki. öyleli bir aşık olma halinden söz ediyorum yani...

neyse tablo netleşmiştir bence biraz biraz, dolayısıyla asıl konuya girebilirim. şimdi bu arkadaşımız kızla sevgili olmayı başarmasının(!) sene-i devriyesini özel bir şey yaparak kutlamak istedi. yapma etme dedik, çok abartacağını bildiğimizden, tabiiiğğ ki dinlemedi ve hazırlıklara başladı. öğrenciyiz öğrenci. fakiriz. çok net. ailesinden aldığı haftalığı yettirmeye çalışan bir arkadaşımız bu. ne yaptı ne etti arkadaşlar, borç harç, istanbul'un en lüks otelinden suit bir oda ayırttı, otelin ödüllü restaurantında akşam yemeği rezervasyonu yaptırdı, keman sanatçısı falan gelecek masaya, dans edilecek o bu şu, ne kadar vıcık vıcık romantizm klişesi varsa hepsi tam tekmil. odaya gül yapraklarından tutun, kalpli ayıcıklara, evden taksiyle alıp, gözünü bağlayıp mekana getirmeye kadar falan... deliriyorum.

neyse büyük gün geldi çattı. neler yaşandığı bilmediğimiz, saatleri saydığımız bir gecenin sonunda ertesi günü ettik. makul bir saate kadar bekledik ve aradık. telefonlarımızı açmadı. müsait değiller herhalde diye düşünüp üstelemedik. pazartesi okula gelecek nasıl olsa. gelmedi. 1-2 gün daha geçti. ses verdi ama detay anlatmadı. bekledik allah bekledik. sonunda çıktı geldi.

abilerim, ablalarım kız ayrılmış bizimkinden o gece. yo yoo saçma klişeler bayık geldiği için değil. çok abarttığını düşündüğü için de değil. ne bileyim korktuğu için, bu ilişki nereye gidiyor diye düşündüğü için de değil. aklı eski sevgilisinde kalsa, başka birine aşık olmuş olsa, o otelde kötü anıları olsa yahu ne diyeyim daha, sen daha iyilerine layıksın diye düşündüğü için falan, yani her ve hangi bir saçma ya da normal ayrılık sebebi olsa bir şey demeyeceğim, vallahi de billahi de demeyeceğim. ama kız bundan "bana hediye almadın mı yani" diye sorup, "düşünemedim, çok haklısın, o kadar daldım ki bunları organize etmeye" şekline bir cevap aldığı için tartışıp ayrılmış. oteli falan terk etmiş yani. öyleli bir ayrılma hem de...

bizimki yaklaşık 1 yıl kızın peşinden koştu, barışmaya ikna etmeye çalıştı. kız ikna olmadı. şimdi evli barklı çocuğu falan var bizimkinin. ama lafı geçince içi hala cız ediyordur eminim. ne salakmışım diye düşündüğünden. ama yaptıkları için değil, yapmadıkları için. "ahhh ah o hediyeyi alacaktım..."

ilginç insanlar vardır! şeklinde sloganvari bitirsem yer mi? ı ıh di mi? piki.
devamını gör...

bir dönem olduğumda kafa iznine ayrılarak geçirmek zorunda kaldığım renk..

hıyar da değil üstelik yosun*.
siz olaya çok başka açılardan bakıyorsunuz.

bir rivayete göre yoldaş ve ekibi bunu, turuncuya en çok yakışan renk olduğu için seçmiş.
benden söylemesi.. .*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

alman asıllı rus türkolog.

ömrünü vakfettiği türkoloji için şunu söylemiştir.

"ben, hayatım boyunca yeni bir ilmin, türkolojinin kuruluş ve gelişmesini yaşadım ve gücümün yettiği kadar bu ilmin ilerlemesine hizmet ettim. bu yüzden benim çalışmalarım, başkalarının da yardımını gerektiren bu ilim dalının tamamlanması ve türkolojinin devam etmesi için birer yapı taşı olmaktan başka bir şey ifade etmez."
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
sphynx, dünyadaki birkaç tüysüz kedi cinsinden biridir. kökeni kanada'dır. görüntüsünün aksine yumuşak huylu, sahibine bağlı ve cana yakın bir türdür. ömürleri 8 ile 14 yıl arasındadır. düzenli olarak banyo yaptırılmalıdır.tüyleri olmadığından soğuğa karşı dayanıksızdır.
slav ülkelerinde özellikle rusya da çok rastlanır. soğuğa karşı dayanıksız hayvanı bunlar besliyor.
devamını gör...

hayatımızda yeni bir şeye adım atmak istiyorsak onu gerçekleştirecek tek kişi biziz. insanların bizden pek hoşlanmayacağı veya bizi reddedeceği zamanlar olacaktır. kendimizi kabul etmek, sevmek hayatımızda yeni bir şeylere adım atmakta bize yardımcı olur. eğer istediğimiz şey bize iyi hissettiriyorsa bunu yapalım ve istediklerimize kavuşalım.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim