kod yazmak
derlenmesi gerekmeyen dillerde (python, php gibi) not defteri bile yeterliyken, geri kalanları (c#,java gibi) çalışabilir hale gelmek için compiler'a ihtiyaç duymaktadır. bu tip dillerde genelde kod yazmak için ide'ler kullanılır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
modern sosyoloji tarihi. *
devamını gör...
bir üstteki yazar hakkında düşünülenler
camus
devamını gör...
cümlenin sonuna nokta koyunca asabi görünmek
mesajlaşmalarda ortaya çıkan durum.
ama cümle içinde virgül kullandıysanız sonunda nokta koymayınca da olmuyor. büyük sorun, anksiyete nedeni.
ama cümle içinde virgül kullandıysanız sonunda nokta koymayınca da olmuyor. büyük sorun, anksiyete nedeni.
devamını gör...
kuran'daki matematiksel hata
kerrat cetveliyle kuran sağlaması yapılan başlık.
ateizm'in şartları
1 hesap makinesine iman
2 napier'in kemiklerine iman
3 pascaline'e iman
4 leibniz çarkına iman
5 facite iman
6 abaküse iman
bunların dışındaki hesaplamalar, şeksiz şüphesiz ateizme şirk koşmaktır.
ateizm'in şartları
1 hesap makinesine iman
2 napier'in kemiklerine iman
3 pascaline'e iman
4 leibniz çarkına iman
5 facite iman
6 abaküse iman
bunların dışındaki hesaplamalar, şeksiz şüphesiz ateizme şirk koşmaktır.
devamını gör...
yeni açılacak pastaneye isim önerileri
marie antoinette.
"ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözünün sahibi.
ek olarak: pasta la vista
"ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözünün sahibi.
ek olarak: pasta la vista
devamını gör...
foo
kafa sözlüğün seri artı oy veren meleklerinden. sağolsun okuyup, beğenip, artılamayı da ihmal etmiyor. okuması, yazması eksik olmasın her daim yazsın, çizsin.
devamını gör...
yazmak
t: şinasi tekin'e göre "günah işlemek" anlamına gelen kelimedir. talât tekin'e göre ise böyle bir söz konusu değildir. şinasi tekin'in açıklaması kısaca şöyledir:
"m.s. xı. asırdan itibaren oğuzların konuşma dilinde 'yazı yazmak ' manası, 'günah işlemek' manasındaki yaz- fiilinin omuzuna
yüklenir; yani iki mana bir tek yaz- fiili ile ifade edilir. bu durum, islam dinindeki 'günahların kaydedilmesi' keyfiyeti
ile ilgilidir. ancak yaz- fiilinin iki manayı yüklenmesinin yalnız oğuz türklerinde görülmesi , oğuzların yüzyıllar boyu yazı dilinden mahrum olarak sözlü dönemde kalmış olmaları ile izah edilecek ; buna karşılık
karahanlı türkçesinde böyle bir durumun bulunmayışı yani iki manii için iki ayrı fiilin bulunuşu ('yazı yazmak ' için biti-, 'günah işlemek' için yaz-) da karahanlıların, müslüman olduktan hemen sonra yazı dilini kurmaları ve bir de eski türkçe yazı dilinin dayandığı şiveler grubuna bağlı olmaları ile izah edilecektir."
"m.s. xı. asırdan itibaren oğuzların konuşma dilinde 'yazı yazmak ' manası, 'günah işlemek' manasındaki yaz- fiilinin omuzuna
yüklenir; yani iki mana bir tek yaz- fiili ile ifade edilir. bu durum, islam dinindeki 'günahların kaydedilmesi' keyfiyeti
ile ilgilidir. ancak yaz- fiilinin iki manayı yüklenmesinin yalnız oğuz türklerinde görülmesi , oğuzların yüzyıllar boyu yazı dilinden mahrum olarak sözlü dönemde kalmış olmaları ile izah edilecek ; buna karşılık
karahanlı türkçesinde böyle bir durumun bulunmayışı yani iki manii için iki ayrı fiilin bulunuşu ('yazı yazmak ' için biti-, 'günah işlemek' için yaz-) da karahanlıların, müslüman olduktan hemen sonra yazı dilini kurmaları ve bir de eski türkçe yazı dilinin dayandığı şiveler grubuna bağlı olmaları ile izah edilecektir."
devamını gör...
marshall eriksen
doğma büyüme minnesota'lı, bileğini kessen kanı mor-beyaz akan (bkz: minnesota vikings), lily aldrin gibi bir şırfıntıya gönlünü kaptırmış how i met your mother karakteri.
devamını gör...
islam barış dinidir
tek cümle ile özetleyebilirim.
"islam dine girmesi için kimseyi zorlamaz, ama dini yaymak için cihad eder." burdaki çelişkiye dayanaraktan pekte barışcıl bir din olduğunu söylemek zor.
"islam dine girmesi için kimseyi zorlamaz, ama dini yaymak için cihad eder." burdaki çelişkiye dayanaraktan pekte barışcıl bir din olduğunu söylemek zor.
devamını gör...
delirmemek için yapılanlar
düşünmemem gerektiğini düşünmemek
devamını gör...
bir yaz akşamı on buçukta
marguerite duras kitabıdır.
“yazmak aynı zamanda konuşmamaktır. susmaktır. sessizce ulumaktır.”
yazdığı diğer bütün kitapları bir kenara bırakarak, sadece “hiroşima sevgilim”in yazarı saydığım hayran olunası kadın marguerit duras’nın bir sözü yukarıda alıntıladığım. ne dense boş, o kadar güzel susuyor ki duras, dinlememek elde değil. aynı dünya üzerinde 14 sene yaşama onuruna eriştiğim bu müstesna kadının yazdıkları okumaya başlar başlamaz sizi, hiç bırakmayacakmış gibi sarıp sarmalıyor. kurtulmak isteseniz de bu mümkün olmuyor, zaten kurtulmak isteyecek bir edebiyat sever olabileceğine de inanmak istemiyorum.
“bir yaz akşamı on buçukta” isimli romanında duras bitmek üzere olan bir aşkla, başlamak üzere olan bir aşkı anlatıyor, kurşunlarla son bulmuş üçlü bir başka aşkın gölgesinde.
“paestra” diye başlıyor roman. paestra bir aşk cinayetinin faili. 19 yaşındaki karısı ve onun sevgilisini öldüren bir adam ve gitgide bir efsaneye dönüşüyor bu adam şehirde. şehir fırtınaya teslim olmuş, yollar kapalı, elektrik yok ve polisler paestra’nın peşinde. herkes paestra’nın kurtulacağına inanıyor ve bunu umut ediyor. en çok da bitmek üzere olan – hatta çoktan bitmiş olan- bir aşkın suç ortağı olan kocası pierre, kızı judith ve kocasının uçarca koştuğu yeni aşkının adresi claire ile birlikte bir otele sığınmış olan marie.
marie, claire ile pierre arasındaki cinsel gerilimi somut bir nesneymişçesine kavrıyor. sıkıyor avuçlarında. pierre’in avuçlarını düşlüyor kendi solmaya yüz tutan güzelliğinden azat olup claire’nin tomurcuklarına doğru yol alan. paestra’nın damlarda saklandığına inanıyor marie, elinden düşürmediği kadehine yaslanarak. iki kişi arasında kendini fazlalık olarak gören marie, fırtınaya sığınır biraz, biraz kadehlerine, biraz da paestra ile karşılaşma ümidine ki o adam aşk uğruna iki cinayet işlemiştir fiilen, ve bir başka cinayet – buna intihar denebilir kolaylıkla- manen.
fırtına bir roman kişisidir duras için, içki de öyle. konuşmalarını bile beklersiniz okurken ama o kadar ileri gitmezler nedense.
pierre ile claire’in ne zaman sevişeceklerini düşler marie. asla çıplak görmediği claire’in, çıplaklığını ne zaman marie’nin kocası pierre’in gözlerine ve avuçlarına teslim edeceğini düşler. paestra ile buluşmayı düşler.
dünya o kadar büyük olamaz ya da bu kadar küçük. elbette pierre ve claire sevişmek için gözden uzak bir yer bulacaklardır ve elbette marie bir şekilde paestra ile karşılaşacaktır. marie’nin inanmak istediği ve inandığı şey budur işte.
marguerite duras ile 14 sene aynı dünya üzerinde nefes aldım ama onu görme şansım olmadı. aslında benim duras ile karşılaşma ihtimalim marie’nin paestra’ya rastlama ihtimali kadardı. belki bir fırtınada, bir yaz akşamı, belki on buçukta, bir otelin penceresinde, bir evin damında, bir otel odasında…yüzde kaçsa artık bu ihtimal…
“yazmak aynı zamanda konuşmamaktır. susmaktır. sessizce ulumaktır.”
yazdığı diğer bütün kitapları bir kenara bırakarak, sadece “hiroşima sevgilim”in yazarı saydığım hayran olunası kadın marguerit duras’nın bir sözü yukarıda alıntıladığım. ne dense boş, o kadar güzel susuyor ki duras, dinlememek elde değil. aynı dünya üzerinde 14 sene yaşama onuruna eriştiğim bu müstesna kadının yazdıkları okumaya başlar başlamaz sizi, hiç bırakmayacakmış gibi sarıp sarmalıyor. kurtulmak isteseniz de bu mümkün olmuyor, zaten kurtulmak isteyecek bir edebiyat sever olabileceğine de inanmak istemiyorum.
“bir yaz akşamı on buçukta” isimli romanında duras bitmek üzere olan bir aşkla, başlamak üzere olan bir aşkı anlatıyor, kurşunlarla son bulmuş üçlü bir başka aşkın gölgesinde.
“paestra” diye başlıyor roman. paestra bir aşk cinayetinin faili. 19 yaşındaki karısı ve onun sevgilisini öldüren bir adam ve gitgide bir efsaneye dönüşüyor bu adam şehirde. şehir fırtınaya teslim olmuş, yollar kapalı, elektrik yok ve polisler paestra’nın peşinde. herkes paestra’nın kurtulacağına inanıyor ve bunu umut ediyor. en çok da bitmek üzere olan – hatta çoktan bitmiş olan- bir aşkın suç ortağı olan kocası pierre, kızı judith ve kocasının uçarca koştuğu yeni aşkının adresi claire ile birlikte bir otele sığınmış olan marie.
marie, claire ile pierre arasındaki cinsel gerilimi somut bir nesneymişçesine kavrıyor. sıkıyor avuçlarında. pierre’in avuçlarını düşlüyor kendi solmaya yüz tutan güzelliğinden azat olup claire’nin tomurcuklarına doğru yol alan. paestra’nın damlarda saklandığına inanıyor marie, elinden düşürmediği kadehine yaslanarak. iki kişi arasında kendini fazlalık olarak gören marie, fırtınaya sığınır biraz, biraz kadehlerine, biraz da paestra ile karşılaşma ümidine ki o adam aşk uğruna iki cinayet işlemiştir fiilen, ve bir başka cinayet – buna intihar denebilir kolaylıkla- manen.
fırtına bir roman kişisidir duras için, içki de öyle. konuşmalarını bile beklersiniz okurken ama o kadar ileri gitmezler nedense.
pierre ile claire’in ne zaman sevişeceklerini düşler marie. asla çıplak görmediği claire’in, çıplaklığını ne zaman marie’nin kocası pierre’in gözlerine ve avuçlarına teslim edeceğini düşler. paestra ile buluşmayı düşler.
dünya o kadar büyük olamaz ya da bu kadar küçük. elbette pierre ve claire sevişmek için gözden uzak bir yer bulacaklardır ve elbette marie bir şekilde paestra ile karşılaşacaktır. marie’nin inanmak istediği ve inandığı şey budur işte.
marguerite duras ile 14 sene aynı dünya üzerinde nefes aldım ama onu görme şansım olmadı. aslında benim duras ile karşılaşma ihtimalim marie’nin paestra’ya rastlama ihtimali kadardı. belki bir fırtınada, bir yaz akşamı, belki on buçukta, bir otelin penceresinde, bir evin damında, bir otel odasında…yüzde kaçsa artık bu ihtimal…
devamını gör...
toplu taşıma araçlarında gıcık olunan tipler
iyi ki toplu taşınmaya binmiyorum dedirten başlık.
devamını gör...
bilim kurgu filmlerindeki sallamasyon deney süreci
ilk tanımı ile nedense aşağıdaki sahneyi hatırlatmış olan başlığa konu olan deney (1.15'ten itibaren izleyiniz):
bu işlerin sonu da tam olarak şu:
bu işlerin sonu da tam olarak şu:
devamını gör...
yazarların en büyük hayali
devasa bir kütüphaneye sahip olmak.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
“sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin
sana kafir dediler, diş biledim hak'ka bile”
faruk nafiz çamlıbel - firari
sana kafir dediler, diş biledim hak'ka bile”
faruk nafiz çamlıbel - firari
devamını gör...
recep tayyip erdoğan'a itaat edeceksiniz
su sekilde cevaplanabilecek soylem.
devamını gör...
google earth
dünyanın kutuplar hariç çoğu yerini gezebilmenize imkan sağlayan uygulama. ama birçok kişi kendi evinin bulunduğu sokağı gezmek için kullanıyor.
devamını gör...