püskevit denince akla gelen
          püskevit denince akla hemen onun adı gelir bahçeli bahçeli bahçeli.
      
  devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
          kafasozluk.com/radyo
an itibarı ile gerçekleşmiş olaydır.
bir hafta test yayını olarak, yalnızca playlistler ile ilerleyeceğimizi bilmenizi isterim.
bu 1 haftalık süreçte program yapımcıları ile temasımız sürecek.
önümüzdeki hafta canlı programlar, podcastler vb yayınlarımız başlayacak.
keyifli dinlemeler dileriz.
  an itibarı ile gerçekleşmiş olaydır.
bir hafta test yayını olarak, yalnızca playlistler ile ilerleyeceğimizi bilmenizi isterim.
bu 1 haftalık süreçte program yapımcıları ile temasımız sürecek.
önümüzdeki hafta canlı programlar, podcastler vb yayınlarımız başlayacak.
keyifli dinlemeler dileriz.
devamını gör...
içtikçe susatan şeyler
          turşu suyu, yemek yerken falan turşunun altında kalan suyunu içerim ve tabiki de çok kötü susarım.
      
  devamını gör...
kuantum intiharı ve kuantum ölümsüzlüğü
          kuantum mekaniğinde, atom altı parçacıkların davranışlarına ilişkin bir düşünce deneyi. kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumunun doğruluğunu tartışmak için ortaya atılmıştır. daha önce hakkında başka çalışmalar yapılmışsa da, ilk kez max tegmark tarafından bir makaleyle yayımlanmıştır.
kuantum mekaniğinde bir ölçüm yapıldığında ve bir parçacık, dalga fonksiyonunun sahip olduğu tüm durumlardan sadece 1 tanesine "çökertildiğinde", çoklu dünyalar yorumuna göre, ölçümde çıkabilecek diğer tüm sonuçlar, aslında farklı evrenlerde gerçekleşir. schrödinger'in kedisi deneyini düşünelim; kutuyu açıp baktığımızda ve kedinin hayatta olduğunu gördüğümüzde, kedinin hayatta kalma ya da ölmüş olma olasılıklarından sadece biri gerçekleşmiş olur. çoklu dünyalar yorumuna göre, diğer sonuç, yani kedinin ölmüş olması durumu, başka bir evrende gerçekleşmiş olur.
***
deneyin çeşitli versiyonlarına rastlayabilirsiniz. ben bir tanesi üzerinden anlatayım konuyu. adamımız elinde silahıyla bir ölçüm cihazının içerisinde oturuyor. silahı da kafasına doğrultmuş. cihaz her saniye ölçüm alıyor ve ölçümlerde 2 sonuç çıkması ihtimali var: a durumu ölçülürse silah ateş alacak ve adam ölecek, b durumu ölçülürse hiçbir şey olmayacak.
burada silahtaki merminin bir kuark olduğunu farz edelim. ölçülen a durumu, kuarkın saat yönlü spini, b durumu da saatin tersi yönlü spini olsun.
şimdi ihtimallere bakalım. adamımız tetiği çekiyor ve bam! a durumu ölçüldü ve adam öldü. bu ihtimal her zaman mümkün.
...ya da adamımız tetiği çekiyor ve klik! silah ateş almıyor. yani b durumu ölçüldü ve adam sağ kaldı. 1 saniye sonra yeniden ölçüm alınıyor ve klik... silah yine ateş almadı. 3. ölçüm, 50. ölçüm vesaire derken adam her seferinde sağ kalıyor.
iyi ama en baştaki ölçüm sonucunda adamımız çoktan ölmüştü? nasıl oldu da şimdi hayatta? çünkü ilk ölçümün alındığı anda adam ölürken zamanda bir "dallanma" meydana geldi ve adam bir başka evrende sağ olarak deneye devam ediyor. bu durum diğer evrende de aynı şekilde sürüyor ve meydana gelen her dallanma sonucunda adam bir evrende hayatta kalırken diğerinde ölüyor. işte bu deneye kuantum intiharı ve bu teorik sonuca kuantum ölümsüzlüğü diyoruz.
***
tabi burada gerçek anlamda bir ölümsüzlükten bahsetmiyoruz. yani evde denemeyiniz. bu sonuç, aslında daha çok parçacık dünyasıyla ilgili ve tıpkı schrödinger'in kedisi gibi, aslında bir anlamda süperpozisyon ilkesinin olası sonuçlarına ışık tutuyor. çoklu dünyaların varlığını kanıtlamak adına bu deneyin gazına gelmemek gerektiğini yineleyeyim.
  kuantum mekaniğinde bir ölçüm yapıldığında ve bir parçacık, dalga fonksiyonunun sahip olduğu tüm durumlardan sadece 1 tanesine "çökertildiğinde", çoklu dünyalar yorumuna göre, ölçümde çıkabilecek diğer tüm sonuçlar, aslında farklı evrenlerde gerçekleşir. schrödinger'in kedisi deneyini düşünelim; kutuyu açıp baktığımızda ve kedinin hayatta olduğunu gördüğümüzde, kedinin hayatta kalma ya da ölmüş olma olasılıklarından sadece biri gerçekleşmiş olur. çoklu dünyalar yorumuna göre, diğer sonuç, yani kedinin ölmüş olması durumu, başka bir evrende gerçekleşmiş olur.
***
deneyin çeşitli versiyonlarına rastlayabilirsiniz. ben bir tanesi üzerinden anlatayım konuyu. adamımız elinde silahıyla bir ölçüm cihazının içerisinde oturuyor. silahı da kafasına doğrultmuş. cihaz her saniye ölçüm alıyor ve ölçümlerde 2 sonuç çıkması ihtimali var: a durumu ölçülürse silah ateş alacak ve adam ölecek, b durumu ölçülürse hiçbir şey olmayacak.
burada silahtaki merminin bir kuark olduğunu farz edelim. ölçülen a durumu, kuarkın saat yönlü spini, b durumu da saatin tersi yönlü spini olsun.
şimdi ihtimallere bakalım. adamımız tetiği çekiyor ve bam! a durumu ölçüldü ve adam öldü. bu ihtimal her zaman mümkün.
...ya da adamımız tetiği çekiyor ve klik! silah ateş almıyor. yani b durumu ölçüldü ve adam sağ kaldı. 1 saniye sonra yeniden ölçüm alınıyor ve klik... silah yine ateş almadı. 3. ölçüm, 50. ölçüm vesaire derken adam her seferinde sağ kalıyor.
iyi ama en baştaki ölçüm sonucunda adamımız çoktan ölmüştü? nasıl oldu da şimdi hayatta? çünkü ilk ölçümün alındığı anda adam ölürken zamanda bir "dallanma" meydana geldi ve adam bir başka evrende sağ olarak deneye devam ediyor. bu durum diğer evrende de aynı şekilde sürüyor ve meydana gelen her dallanma sonucunda adam bir evrende hayatta kalırken diğerinde ölüyor. işte bu deneye kuantum intiharı ve bu teorik sonuca kuantum ölümsüzlüğü diyoruz.
***
tabi burada gerçek anlamda bir ölümsüzlükten bahsetmiyoruz. yani evde denemeyiniz. bu sonuç, aslında daha çok parçacık dünyasıyla ilgili ve tıpkı schrödinger'in kedisi gibi, aslında bir anlamda süperpozisyon ilkesinin olası sonuçlarına ışık tutuyor. çoklu dünyaların varlığını kanıtlamak adına bu deneyin gazına gelmemek gerektiğini yineleyeyim.
devamını gör...
sevdiğin yazarın bir sözü
          'çünkü insana en çok kitap yakışıyor ve mürekkebin kuruduğu yerde kan akıyor. 
franz kafka
  franz kafka
devamını gör...
pdf kitap bulabileceğimiz siteler
          up! başlığı takibe aldım.  başlık sahibi yazara teşekkürler.
      
  devamını gör...
sevmediğin işi yapmak
          her sabah üzülerek uyanmak. tatsız bir kahvaltıyla işkenceyi düşünmek. hayat şartlarını bilmekten dolayı şikayet de edememek. saatleri saymak. mesai bitminden mutlu olmak. geceleri ise en zoru. ne olacak böyle diye düşünmekten uykusuz kalmak. bir tarafının, şükret haline demesi. öbür tarafının, ne işin var bu işlerde, çık git mutlu ol demesi. ne yapacağını bilememek. pişman olmak.
      
  devamını gör...
sözlük yazarlarının garip özellikleri
          annemle dertleşirken 1-2 dakika sonra onu susturmaya calisiyorum aglarim diye. onun önünde aglamaktan cok korkuyorum. kimsenin önünde aglamak istemiyorum. baskasinin önünde aglamaktan nefret ediyorum.
      
  devamını gör...
aysel git başımdan
          sözcüklerin ahenkli dalgaları arasında kendinizi bulacağınız veyahut kaybolacağınız attila ilhan başyapıtı. geçtiğimiz yıl bağzıları tarafından bestelenmiş ve şiire ayrı bir hava kazandırılmıştır.*
"aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme aydınlığını
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
ıslığımı denesen hemen düşürürsün
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim
ya ölmek ustalığını kazanırsın
ya korku biriktirmek yetisini
acılarım iyice bol gelir sana
sevincim bir türlü tutmaz sevincini
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
sevindiğim anda sen üzülürsün
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
sakın başka bir şey getirme aklına
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum"
      
  "aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme aydınlığını
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
ıslığımı denesen hemen düşürürsün
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim
ya ölmek ustalığını kazanırsın
ya korku biriktirmek yetisini
acılarım iyice bol gelir sana
sevincim bir türlü tutmaz sevincini
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
sevindiğim anda sen üzülürsün
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
sakın başka bir şey getirme aklına
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum"
devamını gör...
geceye ispanyolca bir söz bırak
          “todo el mundo te va a lastimar solo debes encontrar por quien vale la pena sufrir.”
“gerçek şu ki, herkes seni incitecek. yapman gereken tek şey, acı çekmeye değer birini bulmak.”
– bob marley –
  “gerçek şu ki, herkes seni incitecek. yapman gereken tek şey, acı çekmeye değer birini bulmak.”
– bob marley –
devamını gör...
biber dolmasının biberini yemeyen insan
          o zaman pilav ye sözüne muhattap kalan insandır. 
bu bir yaş alma işareti. yani kabuklarını yemeye başlama. belli bir yaşa kadar o kabuklar yenmiyor, yenemiyor.
sonra bir güncelleme geliyor insana ve bir anda yiyorsun ve hatta lezzetli bile bulabiliyorsun. aynısı türk kahvesi içinde geçerli. keza maden suyu. bakın atlet giymekte böyle bir şey. uygun yaş profiline ulaştığınız an yazın bile giyiliyor o atlet.
hayatın belli dönemlerinde gelen güncellemeler sihirli bir değnek gibi insanı direk değiştiriyor. garip ama gerçek.
  bu bir yaş alma işareti. yani kabuklarını yemeye başlama. belli bir yaşa kadar o kabuklar yenmiyor, yenemiyor.
sonra bir güncelleme geliyor insana ve bir anda yiyorsun ve hatta lezzetli bile bulabiliyorsun. aynısı türk kahvesi içinde geçerli. keza maden suyu. bakın atlet giymekte böyle bir şey. uygun yaş profiline ulaştığınız an yazın bile giyiliyor o atlet.
hayatın belli dönemlerinde gelen güncellemeler sihirli bir değnek gibi insanı direk değiştiriyor. garip ama gerçek.
devamını gör...
yaş ilerledikçe insanı yoran şeyler
          sorumluluklar.
      
  devamını gör...
una nocte
          sevdiğim ve profiline girip son ne yazmış acaba dediğim yazarlardan biriydin. zaten son zamanlarda sözlüğe girdiğimde takip listemdeki yazarların profilindeki son tanımlarını okuyup çıkar oldum. burası benim için çok iyi bir yerdi. hala çok iyi bir yer.  çok iyi insanlar tanıdım.  yazmayı da seviyorum. malesef motivasyonu senin gibi kaybettim.
sadece bir avuç insan ziyanı yazarın bezdirmesi ile bir çok arkadaşımız ya yazmaz oldu ya da bırakıp gitti.
yazsınlar böyle ne diyeyim. düşünce özgürlüğü muhakkak var. ancak hoşgörü sendromu diye bir kavram da var.
yazdıklarını okumak ve etkileşimde bulunmak çok değerliydi dostum. umarım herşey gönlünce olur.
  sadece bir avuç insan ziyanı yazarın bezdirmesi ile bir çok arkadaşımız ya yazmaz oldu ya da bırakıp gitti.
yazsınlar böyle ne diyeyim. düşünce özgürlüğü muhakkak var. ancak hoşgörü sendromu diye bir kavram da var.
yazdıklarını okumak ve etkileşimde bulunmak çok değerliydi dostum. umarım herşey gönlünce olur.
devamını gör...
leğen gibi poposuyla dar pantolon giyen kadın
          toplumumuz ilk okuldan beri sağlam bir estetik eğitimi ile büyüyen bir toplum tabii. mesela mimari harikası binalarımız, mühendislik başyapıtı kaldırımlarımızla bütün dünyaya örnek oluyoruz. hele hele işyerleri, plazalar, avm’ler zaten dünya mirası olacak düzeyde ve özel mimari tasarımlar. hal böyle ilken her biri bir moda ikonu seviyesinde giyinen, dünya modasına anında uyan  fertlerimizin hiç estetik görünmeyen “leğen popolara , dar pantolonlar “ sığdırılması hassas gözlerini yoruyor ve estetik kaygısı nedeniyle mağdur ediyor. yapmayınız lütfen...
      
  devamını gör...
soldier blue
          ralph nelson tarafından 1970 yılında beyaz perdeye aktarılan, revizyonist western filmlerinin en önemli örneklerinden birisidir.
yine aynı yıl gösterime giren ''little big man'' adlı filmle birlikte, amerikan sinemasının ''kızılderili meselesi''ne karşı geliştirdiği tek taraflı bakış açısını yerle yeksan etmiştir.
yıllarca vahşi ve barbar kızılderili kavramını beyaz perdede ince ince işleyen ve yarattığı algı ile tarihte yaşananları ters yüz eden amerikan sineması, bu iki film ile birlikte tabiri caizse yüzüne sert bir tokat yemiş ve sonrasına kendisine gelmiştir.
bu iki filmin arkasından kızılderili katliamlarını ele alan daha objektif yapımlar ortaya çıkmış, bazıları akademi ödülüne bile layık görülmüştür.
film, bu yönü ile değerlendirildiğinde dahi efsanelerin arasına girmeye hak kazanır zira çıkış noktası olmuştur.
 
"soldier blue" 1864 yılında yaşanan "sand creek katliamı''nı konu alır.
amerikan askerlerinin savunmasız bir cheyenne köyünü basarak, kadın - çocuk ayırt etmeksizin yüzlerce insanı öldürdüğü bu katliamın beyaz perdeye aktarılmış olması, amerikan toplumu açısından da bir nevi travmaya yol açmış ve tartışmalara neden olmuştur.
afişlerinde ''sinema tarihinin en vahşi filmi" tanımı yer almış, bazı eyaletlerde afişlerin toplatılması kararı verilmiştir.
yönetmenin yapmak istediği şey tam olarak yerini bulmuştur. özellikle katliam ve tecavüz sahnelerinin uzun dakikalar boyunca gösterilmesi, katliamın gerçekliğini ön plana çıkarmak için yapılan yakın plan çekimler insanın içine bir yumru gibi oturur.
film türkiye'de ise 1973 yılında vizyona girmiş, pek çok sahne makaslanmıştır.
filmde özellikle honus gent karakterini ben kendi adıma yüzbaşı silas soule ile özdeşleştirdim. işin esasına bakılırsa bu hesaplaşmayı yaşayıp, kızılderili katliamlarının önüne geçmeye çalışan onlarca amerikan subayı olduğunu tarihi anlatılardan biliyoruz. ya öldürüldüler, ya ordudan atıldılar ya da hapis cezası aldılar. sonrasında çoğunun itibarı iade edilse de, gent karakteri bu iade-i itibarın sanki beyaz perde de vücut bulmuş hali gibidir. bir nevi işin beyaz vicdanıdır. ve o beyaz vicdana beyaz şeytan tarafından yapılanların aktarılmış olması da geçmişle hesaplaşma adına önemlidir.
hülasa; bu filmi izlememiş olanların izlemesini elbette tavsiye ederim. ancak konuya ilgisi olmayanlar tarafından sıkıcı olarak da, değerlendirilebilir. bu şerhi de koymuş olayım ki, sonra ne biçim filmmiş diye bana sarmayın.
tarihi filmleri sevenler için ise biçilmiş kaftandır. izlemek konusunda tereddütünüz olmasın.
 
      
  yine aynı yıl gösterime giren ''little big man'' adlı filmle birlikte, amerikan sinemasının ''kızılderili meselesi''ne karşı geliştirdiği tek taraflı bakış açısını yerle yeksan etmiştir.
yıllarca vahşi ve barbar kızılderili kavramını beyaz perdede ince ince işleyen ve yarattığı algı ile tarihte yaşananları ters yüz eden amerikan sineması, bu iki film ile birlikte tabiri caizse yüzüne sert bir tokat yemiş ve sonrasına kendisine gelmiştir.
bu iki filmin arkasından kızılderili katliamlarını ele alan daha objektif yapımlar ortaya çıkmış, bazıları akademi ödülüne bile layık görülmüştür.
film, bu yönü ile değerlendirildiğinde dahi efsanelerin arasına girmeye hak kazanır zira çıkış noktası olmuştur.
"soldier blue" 1864 yılında yaşanan "sand creek katliamı''nı konu alır.
amerikan askerlerinin savunmasız bir cheyenne köyünü basarak, kadın - çocuk ayırt etmeksizin yüzlerce insanı öldürdüğü bu katliamın beyaz perdeye aktarılmış olması, amerikan toplumu açısından da bir nevi travmaya yol açmış ve tartışmalara neden olmuştur.
afişlerinde ''sinema tarihinin en vahşi filmi" tanımı yer almış, bazı eyaletlerde afişlerin toplatılması kararı verilmiştir.
yönetmenin yapmak istediği şey tam olarak yerini bulmuştur. özellikle katliam ve tecavüz sahnelerinin uzun dakikalar boyunca gösterilmesi, katliamın gerçekliğini ön plana çıkarmak için yapılan yakın plan çekimler insanın içine bir yumru gibi oturur.
film türkiye'de ise 1973 yılında vizyona girmiş, pek çok sahne makaslanmıştır.
filmde özellikle honus gent karakterini ben kendi adıma yüzbaşı silas soule ile özdeşleştirdim. işin esasına bakılırsa bu hesaplaşmayı yaşayıp, kızılderili katliamlarının önüne geçmeye çalışan onlarca amerikan subayı olduğunu tarihi anlatılardan biliyoruz. ya öldürüldüler, ya ordudan atıldılar ya da hapis cezası aldılar. sonrasında çoğunun itibarı iade edilse de, gent karakteri bu iade-i itibarın sanki beyaz perde de vücut bulmuş hali gibidir. bir nevi işin beyaz vicdanıdır. ve o beyaz vicdana beyaz şeytan tarafından yapılanların aktarılmış olması da geçmişle hesaplaşma adına önemlidir.
hülasa; bu filmi izlememiş olanların izlemesini elbette tavsiye ederim. ancak konuya ilgisi olmayanlar tarafından sıkıcı olarak da, değerlendirilebilir. bu şerhi de koymuş olayım ki, sonra ne biçim filmmiş diye bana sarmayın.
tarihi filmleri sevenler için ise biçilmiş kaftandır. izlemek konusunda tereddütünüz olmasın.
 
      devamını gör...
istanbul
          ıstanbul gozumde cok guzel,cok alimli bir kadin gibi. cok cekmis, gun yuzu hic gormemis... yanlis insanlarin elinde yaslanmis, solmus, guzelligi bozulmus ama bazi guzellikleri hic de degismemis. yine de cok guzel, yine de cok baska "inci" misali...
      
  devamını gör...
viagra
          iktidarsızlık tedavisinde yüzyılın ilacı olarak tanımlanıyor.1998 yılında piyasaya çıktı ve bu hususta bir milat oldu.
      
  devamını gör...
karantina sürecinde yapılan en verimli aktivite
          sanırım %100 verim aldığım tek aktivite nefes almak.
      
  devamını gör...
depersonalist yazar
          parmaklarini dinlendirebilmesi icin 24 saat izin alan yazar.*
      
  devamını gör...
satıcının tüm limonlarını alan vali
sivas valisi salih ayhan, yeni tip koronavirüs (covid-19) tedbirleri kapsamında uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal eden satıcıyı, tezgahındaki tüm limonları satın aldıktan sonra evine gönderdi.
vali ayhan, kentte "tam kapanma" kapsamında alınan tedbirleri inceledi, uygulama yapan ekipleri denetledi.
denetim sırasında mevlana mahallesi'nde, ihtiyacı nedeniyle sokakta limon satan kişiyle karşılaşan ayhan, kısıtlamada evinde olması gerektiği uyarısında bulunduğu satıcının tezgahındaki bütün limonları aldı.
ayhan, daha sonra satıcıyı evine gönderdi.
buradan
devamını gör...