merdumgiriz_
nickaltına hep iyi yazarların yazmasından tanımlarının kalitesi belli olabilecek, seri oy vermesiyle keşfettiğim güzide yazarımız.*
devamını gör...
feminizm neden türkiye'de tutmadı sorunsalı
türkiyede varoluşçuluk felsefesi de tutmamıştır. bu iki felsefe gibi birey olmayı temel alan özünde bireysel özgürlük ve başkaldırı olan felsefe akımları bizim gibi temel amacın hayatta kalmak olduğu survivor modunun bir türlü kapanmadığı ülkelerde tutmaz. bu tür çeşitliliklerin oluşması ortaya çıkması ülkenin genel refahı ile doğru orantılıdır.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
kendimi tanıyamaz hale geldim sözlük.değişiyorum,değişmekten korkuyorum.geleceği düşünmekten anı yaşayamıyorum.bilinmezlik hissinden hoşlanıyorum bu yüzden her şey daha katlanılabilir hale geliyor.sevdiğim insanlardan kendimi bir anda uzaklaştırıp,yalnızlaştırabiliyorum.dilerim birkaç ay sonra bi şeyler kesinleşmiş olur ve daha rahat olurum.
devamını gör...
beğenisi fazla olan tanımı okumadan beğenen yazar
(bkz: sürü psikolojisi)
devamını gör...
kar
doğu anadolu'da yaşayan bir vatandaş için fazla bir anlam ifade etmese de, büyükşehir ve metropol hayatı sürenler için oldukça nadir yaşanan ve romantik bir beyaz örtü. tabii, bu romantizmin 10 dakikalık yolu 2 veya 3 saatte aşabilmek gibi sürprizleri de oluyor.
devamını gör...
ders çalışmak
şu hayatta en nefret ettiğim eylem. nasıl beceriyorsunuz saatlerce oturup ders çalışmayı aklım almıyor. 1 saat bile dayanamıyorum hiperaktifim galiba.
devamını gör...
otobüste yer vermen için bakışları ile taciz eden yaşlı
bir gün ben işten çıkmıştım ve yemin ederim 8 saat hiç oturmadan hasta baktım. gün yapıp pasta börek yiyip evlerine giden teyzeler bakışlarıyla yer istedi vermedim. zaten ayakta duracak halim yoktu. sonra bana nasıl saydırdılar. ne terbiyesizliğim ne saygısızlığım ne ahlakım kaldı. sadece susup bakınmakla yetindim. anlatmakla anlamazlardı çünkü.
devamını gör...
dünyayı kurtaracak ideoloji
sevgidir efendim. aşktır efendim.
dünyayı kurtaracak şeyin koşulsuz sevgi olduğunu düşünüyorum. bana umut veren ve ayakta tutan yegane şey tamamen budur. koşulsuz sevgi, aşk bir din olsaydı şüphesiz onun kutsal kitabı her gece yatmadan önce okuduğum bu şiir olurdu. sevin. ne olur sevin. başka yapacak bir şeyimiz yok.
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...
ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...
şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
adnan yücel
dünyayı kurtaracak şeyin koşulsuz sevgi olduğunu düşünüyorum. bana umut veren ve ayakta tutan yegane şey tamamen budur. koşulsuz sevgi, aşk bir din olsaydı şüphesiz onun kutsal kitabı her gece yatmadan önce okuduğum bu şiir olurdu. sevin. ne olur sevin. başka yapacak bir şeyimiz yok.
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...
ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...
şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
adnan yücel
devamını gör...
kırmızı oje
tırnağa değil de ete bulaşınca sinir krizi yaşama sebebim olan oje rengidir. her güzelin harcı değildir kırmızı ojeyi taşırmadan sürebilmek.
devamını gör...
san marinolu
edebiyat ve okuma kulübü nün daimi üyesidir. sohbeti çok derin analizi tam yerindedir, kitap gibidir. sesli sohbetlerde bazen radyo programı dinlediğimi sanarım sıra bana geldiğinde donar kalırım. daha anlatacağı çok şey vardır hem sözlükte hem kulüpte.
yol biter san marinolu durun yeni yollar bulmalıyız der.
yol biter san marinolu durun yeni yollar bulmalıyız der.
devamını gör...
baklava vs profiterol
profiterolün havada karada tokatlayacağı versustur.
yaz kış nefasetle tüketilir. akışkan çikolatası ve enfes kremalı hamuru ağzınızda şölen yaratır.
yaz kış nefasetle tüketilir. akışkan çikolatası ve enfes kremalı hamuru ağzınızda şölen yaratır.
devamını gör...
sağırlar
sağırlık sadece işitme kaybı ile alakalı olmayabilir. her insan biraz sağırdır aslında; duymak istemediklerine, farklı bir şekilde duymak istediklerine karşı. dünya üzerinde hüküm süren ve tam da iletişim çağı dediğimiz saçma sapan çağın kalbinde bir ritim bozukluğu gibi dengesizlik yaratan bu iletişimsizliğin kulakları sağır eden ölüm çığlıklarını işitmeye çalışıyoruz. ve maalesef sağır kulaklarımız sözcükler diye bildiğimiz işitme cihazlarından yoksun.
kitapla hiç alakası yok ama yazmak istedim. size kitabı anlatmasa da sağırlığı anlatacaktır. hem de sadece bireysel değil toplumsal bir sağırlık örneğidir bu. anlatacağım hikaye dilek özçelik’in hikayesi. her zaman söylediğim gibi “ meslektaşım kardeşimdir”. dilek de benim meslektaşımdı, henüz yeni mezundu ama yine de meslektaşımdı. artık aramızda değil ama yine de hala meslektaşım.
dilek, bir cuma namazı sonrası allah’ın evinden çıkan ama ev sahibiyle aslında hiçbir iletişimi olmadığı az sonra belli olacak bir bakanın yanına yaklaşıp derdini anlatmak ister. dilenci değildir dilek. derdim bir aliterasyon yaratmak değil bu cümleyle, sadece dilek’in onurlu bir cümle kurmadan önceki haklı talebine vurgu yapmak. dilek adını anmak bile istemediğim bir hastalıktan mustariptir ve ilaçlarını yaşadığı trakya kentinde bulamaz ve bunun için de bakandan yardım talep eder. bakan, bugüne kadar bakanlık yapmış çoğu bakan gibi aslında bakması gereken yere bir türlü bakmayan, onun baktığı yerde olmaya çalışanlardan gözlerini kaçıran bir adamdır. bakanımız elini cebine atar ve sadaka gibi bir para tutuşturmaya çalışır güzeller güzeli dilek kardeşimizin eline. daha ne yapayım demeyi de ihmal etmez. devletinden yardım isteyen bir gence bakanın cevabı budur işte tam o anda. ve dilek tokat gibi bir cevap verir: “ görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız.” yazarken bile tüylerim diken diken oldu. ben de bakana şunu söylüyorum ece’den alıntılayarak: “ siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz?” biz ne zaman bu kadar zalim olduk? dilek’i nasıl duymadık hiçbirimiz. dilek neden öldü? biz ne kadar sağırız ki el vermedik gencecik bir öğretmen adayına. yazıklar olmasın mı bize?
kitabı okuyun. çok iyi bir kitap ama benim anlattıklarımla alakası yok. ben gelişine vurdum. bu da mı gol değil?
kitapla hiç alakası yok ama yazmak istedim. size kitabı anlatmasa da sağırlığı anlatacaktır. hem de sadece bireysel değil toplumsal bir sağırlık örneğidir bu. anlatacağım hikaye dilek özçelik’in hikayesi. her zaman söylediğim gibi “ meslektaşım kardeşimdir”. dilek de benim meslektaşımdı, henüz yeni mezundu ama yine de meslektaşımdı. artık aramızda değil ama yine de hala meslektaşım.
dilek, bir cuma namazı sonrası allah’ın evinden çıkan ama ev sahibiyle aslında hiçbir iletişimi olmadığı az sonra belli olacak bir bakanın yanına yaklaşıp derdini anlatmak ister. dilenci değildir dilek. derdim bir aliterasyon yaratmak değil bu cümleyle, sadece dilek’in onurlu bir cümle kurmadan önceki haklı talebine vurgu yapmak. dilek adını anmak bile istemediğim bir hastalıktan mustariptir ve ilaçlarını yaşadığı trakya kentinde bulamaz ve bunun için de bakandan yardım talep eder. bakan, bugüne kadar bakanlık yapmış çoğu bakan gibi aslında bakması gereken yere bir türlü bakmayan, onun baktığı yerde olmaya çalışanlardan gözlerini kaçıran bir adamdır. bakanımız elini cebine atar ve sadaka gibi bir para tutuşturmaya çalışır güzeller güzeli dilek kardeşimizin eline. daha ne yapayım demeyi de ihmal etmez. devletinden yardım isteyen bir gence bakanın cevabı budur işte tam o anda. ve dilek tokat gibi bir cevap verir: “ görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız.” yazarken bile tüylerim diken diken oldu. ben de bakana şunu söylüyorum ece’den alıntılayarak: “ siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz?” biz ne zaman bu kadar zalim olduk? dilek’i nasıl duymadık hiçbirimiz. dilek neden öldü? biz ne kadar sağırız ki el vermedik gencecik bir öğretmen adayına. yazıklar olmasın mı bize?
kitabı okuyun. çok iyi bir kitap ama benim anlattıklarımla alakası yok. ben gelişine vurdum. bu da mı gol değil?
devamını gör...
okurken google açtıran sözlük yazarı
birkaç defa karşılaştığım sözlük yazarı. yazdığı konuda bir kelimenin anlamını bilmiyorumdur ve saniyesinde google'da anlamını öğrenirim. bu durum çok hoşuma gidiyor ayrıca. yeni bir kelime öğrenmek, yeni bir anlam öğrenmek, hem keyifli hem de gerekli.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının meslekleri
yol uzun öğrenci geldik öğrenci gidicez sanırım. tıp fakültesi bitmiyor arkadaşlar...
devamını gör...
seren serengil'in elazığ depreminde verdiği sözleri tutmaması
hiç şaşırtmamıştır. bu medya maymunlarından aksini beklemek safdillik olurdu. bunlar ruhlarını birkaç reklama satmışlar.
devamını gör...
fırıldak kubi
1990’lı yıllarda meşhur bir milletvekili “fırıldak kubi” diye bilinirdi. fırıldaklığının sebebi ise çok parti değiştirmiş olmasıydı. kendisiyle yapılan bir röportajda
“bugün kubilay, yarın fırıldak kubi, öbür gün kubik, sonra kubiş… neyse yazsınlar. ne yapayım. bütün partiler beni çağırıyor. piyon olduğumuz için işte. çağırıyorlar, işlerin yapılacak diyorlar. bir şey olmayınca başka kapı arayışına giriyorsunuz. dolayısıyla ben vatandaşa bunların birbirinden farkı olmadığını göstermiş oluyorum.” (bkz: kubilay uygun).
1980 öncesi genç ülkücüler teşkilatı’nın kurucusuydu.
sonra chp’de siyaset yaparken sağ görüşlü anap’a geçti.
1995’te bülent ecevit’in dsp’sinden milletvekili seçilerek meclise girdi.
3 temmuz 1996’da dsp’den istifa etti. 4 temmuz’da sağ görüşlü dyp’ye katıldı.
iki gün sonra ayrılıp dsp’ye döndü.
30 temmuz’da dsp’den bir kez daha ayrıldı, aynı gün yeniden dyp’ye giriş yaptı.
27 haziran 1997’de dyp’den ayrılıp, aynı gün mhp’ye katıldı.
18 temmuz’da mhp’den istifa etti. 28 aralık’ta sağ görüşlü dtp’ye katıldı.
fırıldak kubi yaşasaydın da şimdiki siyasi fırıldakları bir görseydin.
“bugün kubilay, yarın fırıldak kubi, öbür gün kubik, sonra kubiş… neyse yazsınlar. ne yapayım. bütün partiler beni çağırıyor. piyon olduğumuz için işte. çağırıyorlar, işlerin yapılacak diyorlar. bir şey olmayınca başka kapı arayışına giriyorsunuz. dolayısıyla ben vatandaşa bunların birbirinden farkı olmadığını göstermiş oluyorum.” (bkz: kubilay uygun).
1980 öncesi genç ülkücüler teşkilatı’nın kurucusuydu.
sonra chp’de siyaset yaparken sağ görüşlü anap’a geçti.
1995’te bülent ecevit’in dsp’sinden milletvekili seçilerek meclise girdi.
3 temmuz 1996’da dsp’den istifa etti. 4 temmuz’da sağ görüşlü dyp’ye katıldı.
iki gün sonra ayrılıp dsp’ye döndü.
30 temmuz’da dsp’den bir kez daha ayrıldı, aynı gün yeniden dyp’ye giriş yaptı.
27 haziran 1997’de dyp’den ayrılıp, aynı gün mhp’ye katıldı.
18 temmuz’da mhp’den istifa etti. 28 aralık’ta sağ görüşlü dtp’ye katıldı.
fırıldak kubi yaşasaydın da şimdiki siyasi fırıldakları bir görseydin.

devamını gör...
afganistan’da okulun önünde bombalı saldırı
zalim abd'nin-rusya'nın, para vererek hain yaptığı afganistanlılar üzerinden, okumak isteyen, gelişmek isteyen afganistanlılar'ın dirençlerini kırmak maksatlı yaptığı saldırı.
çok üzücü. ilk değil ama dilerim son olur.
çok üzücü. ilk değil ama dilerim son olur.
devamını gör...
uzun yaşamanın sırrı
herkesten herşeyden uzakta bir bağ evinde yaşamaktır. bir zamanlar "dön bak dünyaya" diyen pinhani bile şimdi "bir yer bulalım dünyadan uzak" diyor. o bile söylediklerini geri alıyor bu dünya için.
devamını gör...
northern cape
kuzey kap. güney afrika cumhuriyeti'nin kuzey batısında, atlas okyanusu'na kıyısı bulunan eyaletidir. yüzölçümü 372.889 km²'dir.
namibya ve botswana ülkeleri ile sınırları vardır.
kimberley en büyük şehridir.
namibya ve botswana ülkeleri ile sınırları vardır.
kimberley en büyük şehridir.
devamını gör...