kendini bir yarışın içine dahil etmeden keyif almaya ve yazdıklarıyla keyif aldırmaya bakan yazardır.
devamını gör...

bence artık sen de şimdi herkes gibisin.
devamını gör...

sevilesi insanlardır.naptı size trakyalılar!karadenizli olarak diyorum bunu.eğitim ve kültür seviyeleri yüksek,samimi, sıcakkanlı,uyumlu insanlardı hepsi.keşke herkes trakyalı olsa!lüleburgaz,çorlu,edirne, şarköy sehayatlerimde de tek bir olumsuzluğa rastlamadım.şiveleri candır,kötü insan tanımadım.
devamını gör...

benim bu grupla tanışmam tamamen tesadüf eseri oldu. vakti zamanında lakota'lı bir dostumla kızılderili müziği üzerine sohbet ederken bir anda işi geyiği vurmam ve adama ''kızılderili flütü iyi hoş da rock&metal müzik yapmıyor sizinkiler.'' dememle başladı bütün olay. cehalet cidden güzel şey. bilmediğiniz şey üzerinden hükmü anında veriyor ve birde işi geyiğe çevirebiliyorsunuz. sonsuz bir özgüven kaynağı. ''winter hawk'' adını bu dostumdan duydum ve o sayede bu grupla tanıştım. kulaklarımın pasının silinmesine vesile oldu. adama çok bilmişlik yapacağız derken rezil rüsva olduk orası ayrı tabi. sağ olsun gülerek geçiştirdi bizi. wakan tanka onu korusun ve kollasın.

şuraya revival adlı albümlerinin tam versiyonunu iliştirivereyim;

bu albümde en çok free to live şarkısına hastayım bunun da altını çizeyim.

şu ise bana göre çok enteresan bir çalışma ve tam bir alameti farika. dinledikçe tekrar dinleyesim geliyor. custer's dyin bu adamların kızılderili müziği ve kültürü ile harmanladıkları en güzel şarkı zannımca.

bu da geçmiş zamandan canlı performansları;
devamını gör...

"yâre tenha sözlerim var,
ben diyemem ele karşı."

devamını gör...

yapılan bir araştırmaya göre 75 yaşındaki bir insan hayatının yaklaşık 7,5 yılını bir şeyler yiyerek geçiriyormuş. peki hayatımızda bu denli yer kaplayan yemek yeme eyleminin içeriğini nelerle ve nasıl dolduruyoruz hiç düşündünüz mü?
kimi zaman öğrenci evindeki yarısı kurumuş haşlanmış makarna, kimi zaman köşedeki dönerciden alınan 5 liralık döner, kimi zaman da paris'te bir tabağına küçük bi servet ödediğiniz chateaubriand.
buradan yola çıkarak yeme içme üzerine iki farklı rehber başlığı açma gereği duydum. ilk rehber bir anne atasözünden yola çıkarak oluşturduğum (bkz: ben evde sana aynısını yaparım rehberi). bu rehberde amaç, yazarların evlerinde yemek yaparken kullandıkları yeme içme sırlarını paylaşmasını sağlamak. efendime söyleyeyim sarmayı sararken kopardığın sapları da sarma ile birlikte pişireceksin ekşice olur güzel olur, ciğeri doğrarken kuşbaşından ince doğrayacaksın ki o samansı kıvam belli olmayacak gibi yemeği bir üst noktaya taşıyan detaylar veya az bilinen muhteşem tarifler, yapması kolay yemekler, misafir ağırlamalık yemekler, kız/erkek tavlamalık yemekler gibi farklı kategorilerden yazarların en sevdikleri tarifleri paylaştıkları bir başlık olması dileğiyle.
yeme içme üzerine ikinci rehber için (bkz: bugün dışarda mı yesek rehberi)
devamını gör...

sinema….
women without men !
izleyin izlettirin zira bence iran’ı anlamaya giriş 101 dersi gibidir.
ferhadi’nin filmleri ile başlarsanız duvara toslamış gibi hissedersiniz ve altyapınız yetersiz ise muhtemelen anlayamazsınız.

bir de iran hikayeleri yani behlülllll. behlül bir gün diye başlayan efsaneleri okuyarak geçti yıllarımız.
devamını gör...

bıktığım şeyler ve yeşil fanila isimli şiirinde “seni sevince pazara çıktım sevinçten” gibi bir dizesi vardır ki sevmenin insana ne yapabileceğine dair bir fikir verir. öyle ya enginarı aşkla alır insan evet, enginarı tutkuyla aldırmaktır, adı aşk. öyle diyor didem hanım, enginar almış pazardan, “süper enginarlaaar” diye bağırıyormuş pazarcı. evet, pazarcının sesini keyifle dinletendir, adı aşk.

yine aynı şiirde
“seni sevince kıpırdayan her şiiri
kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.” diyor. ne diyor anlamadım doğrusu, ne kastetti acaba? ama evet, bir çaydanlığa kıpır kıpır şiirler doldurtur, adı aşk.

bana yalnız bu şiiriyle aşkın insan üzerindeki etkisinin ne denli güçü olabileceğini ve basit ve yavan şeylerin aşkın gücüyle nasıl da tutkulu ve muhteşem şeylere dönüşebileceğini kavratan güzelim şair. çiçekli şiirlerin şairi.
devamını gör...

tanju okan- kaderim
devamını gör...

peki benim bu başlığı salça ekmek yerken görmem? işte hep bu güzellikten. *
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin.
devamını gör...

sık sık yaptığımdır. üstte bir turuncu görünce hemen tıklıyorum, kimmiş beğenen, ne yazmışım da beğenmiş, o neler yazmış, kadın mıymış, at at at mesaj at hemen.
devamını gör...

bu ülkede biri birşey yapmak istiyorsa kanun ona göre düzenlenir gerekirse. hatırlarsanız daha önceden de bir cezası vardı kendisinin milletvekili olamıyordu. önce kanun değişti, sonra siirt seçimleri iptal edilip tekrarlandı ve milletvekili seçildi. oradan başbakanlığa geçti. parti iç tüzüğü 3 kez üst üste başbakanlık yapmasını engelliyordu bu sebeple cumhurbaşkanı oldu. başbakanlığı süresince simgeleştirdiği cumhurbaşkanlığı makam ve yetkilerini kendisi cumhurbaşkanı olunca tekrar genişletti. artık inmesi gerekiyordu koltuktan bu sefer de cumhurbaşkanlığı başkanlık modeli getirildi. bakın tüm bunlar sadece bir adamın yönetebilmesi için, koltuktan inmemesi için yapıldı. eğer inmek istemezse o koltuktan yine bir takım şeyler değişir ve yine o koltukta kalmaya devam eder.
devamını gör...

bizi korkutan şeyler yapmak, daha mutlu olmamızı sağlar.
devamını gör...

herkesi yavaş yavaş tanıyorsun
pastadaki mum sayısı çoğalınca
devamını gör...

ben yokken yine bazı zerzevatlar ileri geri konuşmuşlar, alıştık artık bunlar babadan oğula nesil herhalde.

sevdiğim arkadaşlarımı tenzih ediyorum, onlara sonsuz teşekkürler. ben de özledim.
devamını gör...

güzel bir düş sokağı sakinleri şarkısı.



sözlüğün birinci nesil yazarlarından olan hüzün kovamayan beceriksiz kuşa ilham kaynağı olmuştur. *
devamını gör...

sene 95 ya da 96'ydı. çöplükte avuçiçi kadar nükleer madde bulunmuştu.
belediye valilik filan napacağını şaşırdı, ortalık ayağa kalktı nükleer madde var diye..
küçükçekmece nükleer araştırma merkezi diye sadece tesadüfen adını duyduğumuz yere gönderildi.
türkiye'de nükleer enerjiye dair bilinen tek şey çernobil faciası olduğu için hepimiz korkmuştuk.
valla orada ne yaptılar bilmiyorum ama medyada günlerce olay olmuştu.

99'da hurdalıkta kobalt-60 içeren bir madde ortadan kaybolmuştu, ikitelli hurdalığına kadar izini sürmüşlerdi güya. (bunu da hurdacılar radyasyondan fenalaşınca fark etmişlerdi) istanbul nükleer alarma geçmişti.. madde uzun zaman bulunamamıştı.

şimdi benim aklım o kadar teknik detaya basmaz hemşerim; avuç içi kadar madde bulduğunda nükleer enerjiyle imtihanı bu olan memlekete, yılda 120 ton atık (halen dünyada bu atıkların bertarafı için net çözüm bulunamamışken) bırakacak tesis kondurursan sonucu neye bağlanır anlamam.

hele ki rusların gelip toprağına konduracağı tesisten sana elektrik satacağına aklım hiç basmaz.

heyy gidi günler; ecevit'in son koalisyon hükümeti zamanında enerji krizi çıkmıştı.. ecevit çıkıp "iki ampülden birini söndür" demişti de herkes alaya almıştı adamı. halbuki neyi kast etmişti kim bilir...
devamını gör...

yayınıma atıfta bulunarak gülümsetmiş radyo yayını. *

"selam elm ekibi çok sevdiğim bir program var. ismi bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak amma da uzunmuş bu arada.. herkes ses kaydı yollayıp şarkı atıyor çok ponçikler bence siz de yapmalısınız teşeşkkürler rumuz : melankolikserseri

biz de sana teşekkür ederiz fakat sanırım böyle şeyler için çok yaşlıyız sıradaki
.."

ps: aman efendim ne demek yaşlısınız, siz de en az bizim kadar ponçiksiniz. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim