yağmur yağıyor, anlamış herhalde seni özlediğimi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

baban ölünce, sırtın yorgansız kalır üşürsün. varlığın da kıymetini bilmeli insan. varken belki o kadar önemsemiyorsun ama gittiğin de burnunun direği sızlıyor. babanız ile anneniz ile normal şartlar da bir ilişkiye sahipseniz, onları kırmayın incitmeyin.
devamını gör...

başta fikir çok güzel gibi duruyor ama biraz düşününce şimdiki sistem çalışıyor.
yani fikir şimdilik bu kadar az yazarla gereksiz hem de yeni sistemin getireceği bir sürü sorun ve bunların çözümlerini uygulamak zor gibi duruyor.

1. sistem seçilirken yada oluştururken kimler bu sistemi kuracak?
2. nasıl bir seçme ve seçilme sistemi olacak, onun tartışılıp ideal olanı nasıl seçeceğiz?
3. seçilenler neleri denetleyecek ve denetlenenler, seçilmişleri nasıl denetleyecek? ( gözcüleri kim gözleyecek? )

demokratik ülke yönetimi gibi oldu. en iyisi güçler ayrılığı diyor ve çekiliyorum :d
devamını gör...

size özel ultra boy ürettik. ( bu sayede müşterinin egosuna oynayarak onu kazanıyoruz)
devamını gör...

marulu venezuela'dan alıyor olabiliriz kusura bakmayın artık. üreten satmıyor, tüketen vatandaş pahalı diye marulu alıp salata bile yapamıyor. ama pardon patates soğan dağıttılar marulu napacaz dimi? hem soğanı yumruklayıp kırma opsiyonu sinirlere birebir.
devamını gör...

evet sırf meraktan açtım benim yarım litrelik gül suyu burada ne işi var deyip başka yere koyarım tekrar geri gelir kendisi artık lanetli olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

ama nasıl içmişiz. kafamız bir güzel.
devamını gör...

23 farklı kişiliği olan kevin'in üç genç kızı kaçırmasıyla baslayan bir hikaye hayatları gayet yolunda giden bu kızlar için (biri hariç) artık berbat son yaklaşmakta bu sırada çok tehlikeli 24.kişilikte kişilikte ortaya çıkmaya hazırlanıyor.
james mcavoy o kadar iyi oynuyor kimlikler arası geçişi o kadar güzel yapıyorki hayran olmamak elde değil.
demirleri büken,duvarda gezen son kimlik abartı evet ama neticede film.
travmayı daha erken yaşta ve en yaķını tarafından yaşamanın diğer travmalara göre daha fazla hasar bırakabileceğini hatta insanın hayatının nasıl içine edeceğini çok iyi gösteriyor.
devamını gör...

çocuk evliliği 18 yaş altı bireylerin evlendirilmesi anlamına gelir. türkiye’de yasal evlenme yaşı 18’dir. bununla birlikte, çocuklar 17 yaşına bastıklarında ailelerinin veya yasal vasilerinin izniyle evlenebilmektedirler. 16 yaşındaki çocuklar ise ‘istisnai durumlarda ve hayati önem arz eden bir gerekçenin olması şartıyla’ mahkemeden alınan özel izinle evlenebilmektedirler. şeriatla yönetilen toplumlarda 18 yaş altı evlilikler yasak değildir. osmanlı da ise evlilik yaşı kız çocukları için en az 9 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. erkek çocukların ise en az 12 yaşını doldurması gerekiyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

daha çok, birilerinden hoşlanmak tatmin edici bir his olmadığı için oluşan bir istek.
devamını gör...

gecici bilinc kaybi.

bastirdiginiz duygularin/eylemlerin ayyuka cikmasina sebep olur.

daha sonrasinda pisman olmamak adina tek basinayken gerceklesmesi onerilir; aglasan da yalvarsan da durust oldugun ani geri alamazsin, ya hep ya hic.

kendine guvenen soyle gelsin. *
devamını gör...

kapıların dışında -wolfgang borchert
devamını gör...

nazi dönemi ss subaylarından. paul blobel ile birlikte öne çıkan subaylandan'dı.
devamını gör...

previously on the 100.
previously on lost. ilk kez bu dizide duydum bu sesi. iz bırakanlar unutulmuyor. bir gün son kez ''previously on'' sesini duyduk ama son olduğunu bilemedik.
devamını gör...

polonya şiirinin en büyük ustası olarak kabul edilen wislawa szymborska'nın yazdığı bir şiir. özkan mert tarafından türkçe'ye çevrilmiştir.

her savaşın ardından
birileri ortalığı temizlemeli.
az buçuk bir düzen
kendiliğinden kurulmaz

birileri temizlemeli kürekle
yollardaki döküntüleri
ki ceset dolu arabalar
devam edebilsin yollarına

birileri tıkanıp kalacak elbet
çamurlarda ve küllerde
parçalanmış koltuklarda, cam
parçalarında
ve kanlı bezlerin arasında

birileri kütükleri bulup
dayamalı duvarlara
pencerelere cam takmalı
kapıları geçirmeli menteşelere

kendiliğinden olmaz bunlar,
fotoğraflarda
yıllar, yıllar alır.
tüm kameralar şimdiden
başka bir savaşa gitti.

köprüler yeniden kurulmalı
ve istasyonlar yenilenmeli.
kolları sıvamaktan
gömleğin kolları parçalanmalı

birisi elinde süpürge
anlatıyor savaşın nasıl olduğunu.
öbürü dinliyor
ve parçalanmamış başını sallıyor.
fakat hemen çok yakında
bulunmalı böyleleri
tüm bunlardan yorgun.

birileri bazen
kazıp çıkarmalı çalıların altından
o boktan gerekçeleri
fırlatıp atmak için çöplüğe

onlar ne yaptıklarını bilenler
yer açmalı
kendilerinden az bilenlere
azdan daha az bilenlere.
hiç bilmeyenlere.

çimenler örtüyor şimdi
nedenleri ve yaşananları.
birileri yattığı yerden
ağzı açık
bakıyor bulutlara.
devamını gör...

stapelia (leş kaktüsü), anavatanı afrika ve asyadır. leopar desenli, yana doğru dikenli ama dikeni batmayan, kaktüs çeşididir. direk güneş ışığı almayan aydınlık ortamda olmalıdır.

%75 torf, %25 kumlu(kum, toprağın fazla suyunu alır) toprak kullanılmalıdır.
5.5 cm lik saksıda toprağın en altında taş, kum ve pomza olmalıdır.yayvan alçak saksı olmalı ve bitkinin büyüme durumuna göre saksı ve toprak değişimi 2 yılda bir yapılmalıdır. toprağın nem durumuna bakılıp ona göre sulama yapılmalıdır. fazla su da bitki çürür.

çiçekleri yıldız şeklindedir. yaz boyu çiçek açar. çiçeklerin kokusu kötü olduğundan sinekleri kendine çekerek döllenmesini sağlar. (yani sinek sever bir bitkidir) gösterişli ama kötü kokulu olduğundan kokunun yayılmayacağı bir yere konulmalıdır.
buradan
devamını gör...

günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz, sormaz; sonra gelir bir ‘merhaba’ der, yine o kazanır.
devamını gör...

sene 2000-2001 falan kardeşimi gezdiriyorum sokakta. evimiz bir ilkokula nerede ise komşu. kardeşimle okul bahçesinde dolaşıyoruz. okul binasının merdivenlerinde minicik bir oyuncak yarasa buldum, kanatları kağıt gibi. okul çocuklarından biri düşürdü sandım, kinder yumurtadan çıkan oyuncak kadar küçük bir şeydi. biz epey oynadık bu oyuncak(!) ile, hatta onunla eve geldik. babam gördü elimizde, aldı ve evet beklenen son, oyuncak değilmiş ki, ölmüş bir yarasa imiş, yarasa dediğin mağarada olur, orada olacak değilmişti ki. neyse, "hemen ellerinizi yıkayın" dedi babam, kolonyalar döktü bir de, kuduz virüsü olurmuş yarasalardı, ondan korktu. o küçük yarasayı babam evin çöpüne bile atmadı, evden çıktı teee uzaktaki çöp konteynerine attı. böylece koronayı 20 sene ötelemiş oldu, ülkenin adını da kurtardı, 'türk virüsü', olacak şey değil.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim