kadın kısmının sürekli bir yerlerini boyaması
kimseyi ilgilendirmeyen durumdur :)
devamını gör...
güzel kadın çirkin erkek birlikteliği
buradan güzel kıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. acın acımızdır.
öncelikle kendini güzel buluyor bak nasıl yol yapıyor diye düşünecekler için söylüyorum, gay ya da translar hakkında yazınca bunu kendinizden mi bilip yazıyorsunuz? bakın gerildim görüyorsunuz. hiç yoktan aramız bozuldu. keşke böyle düşünmeseydiniz.
kısa çoğu erkek ondan daha uzun boylu bir kadınla beraber olmanın son derece gurur vereceğini iddia eder ancak o kadınların yanında yaklaşık 5 cm falan daha kısalır. kendine güvenmediği için duruş bozukluğu oluşur çoğunda. ancak sorsan yine uzun kadın tercih edeceğini iddia eder, yiğitliğe herhangi bir madde sürmez.
aynı şey güzel kadınlar ile beraber olmakla ilgili yine vardır. erkeğe göre bu gurur verici bir durumdur. bunu iddia eder.
ancak sonra sokağa çıkarlar. kadın sahiden güzelse çoğu erkeğin sevgilisine baktığını görür. adamlar ile kıyaslar kendini, ondan daha yakışıklı ya da daha uzun o erkekler ile. sonra karşıdan karşıya geçmek isterler, o güne kadar hep kaldırım kenarında dakikalarca beklemiş çirkin erkeğimiz yeni bir şey fark eder. sevgilisi kaldırım kenarında durduğu an araba yol vermek için nefessiz durmuştur. sevgilisi ise duran o arabanın içindeki kişilere baş ile teşekkür etmiştir. ne oluyordur?
o an kadının kıyafetlerine bakar. eteği mi kısadır sanki? vücut hatları bellidir, evet, çok bariz şekilde. bu nedenle dikkat çekiyordur. oooo ne biçim kıvırtırıyordur ayrıca.
sonra toplu taşımaya binerler ve sevgilisi adımını attığı at iki erkek aynı anda kalkıp yer vermek ister.
tanıyor mudur acaba sevgilisi bu abazanları? kesin tanıyordur çünkü o zaman neden onu görür görmez ayağa fırlasınlardır?
sonra zaman geçer, bir bakar taksici dikiz aynasindan izliyor. bir bakar yanında sevgilisine laf atıldı. bir başka zaman duyar ofise isimsiz çiçekler gelmiş. az zaman sonra kız arkadaşı beni akşamları biri takip ediyor der, çok korkuyorum.
ve sonra kopuş gerçekleşir. koruma içgüdüsü ile aldatıldığına dair şüpheler çatışmaya başlar. sonra o büyük sevgisi ile aşağılık duygusunun verdiği nefret çarpışır. olan hem ona hem de hayatı dar ettiği sevgilisine olur.
ve oturur düşünür. benim bu kadından üstün olan neyim var? maaşım daha yüksek. o 3 bin alıyor ben 7 bin alıyorum. kadının olduğu her ortamda ezilen erkeğimiz kadına maddi şiddet uygulamaya başlar. benimle param için beraber oluyorsun der ve terk edilir.
canım benim bu nasıl bir bakış açısı, bu nasıl bir genellemedir diyecekler vardır. haklılar. ancak dilerseniz biz bu durumu sahiden güzel kadınlara soralım. çirkin bir erkekle beraber olup bu psikolojik şiddete uğramayan oldu mu? ancak rica ediyorum bu durumu ortalama güzelliğe sahip olup monica bellucci havasına sahip olan kişiler yalanlamasın. müthiş haklı çıkasım var şu an. bu keyfimin elinden alınmasını istemiyorum.
böyle saçını atışı ile milletin aklını alabilecek birkaç güzel kadın tanıyorum, çirkin erkekler tarafından sahiden çok üzüldüler. yakışıklı erkekler üzmedi mi? onlar aldatarak üzdü.
evet şu an erkek düşmani haline geldim yine. erkekler ölsün çığlıkları atarak gidiyorum buradan.
öncelikle kendini güzel buluyor bak nasıl yol yapıyor diye düşünecekler için söylüyorum, gay ya da translar hakkında yazınca bunu kendinizden mi bilip yazıyorsunuz? bakın gerildim görüyorsunuz. hiç yoktan aramız bozuldu. keşke böyle düşünmeseydiniz.
kısa çoğu erkek ondan daha uzun boylu bir kadınla beraber olmanın son derece gurur vereceğini iddia eder ancak o kadınların yanında yaklaşık 5 cm falan daha kısalır. kendine güvenmediği için duruş bozukluğu oluşur çoğunda. ancak sorsan yine uzun kadın tercih edeceğini iddia eder, yiğitliğe herhangi bir madde sürmez.
aynı şey güzel kadınlar ile beraber olmakla ilgili yine vardır. erkeğe göre bu gurur verici bir durumdur. bunu iddia eder.
ancak sonra sokağa çıkarlar. kadın sahiden güzelse çoğu erkeğin sevgilisine baktığını görür. adamlar ile kıyaslar kendini, ondan daha yakışıklı ya da daha uzun o erkekler ile. sonra karşıdan karşıya geçmek isterler, o güne kadar hep kaldırım kenarında dakikalarca beklemiş çirkin erkeğimiz yeni bir şey fark eder. sevgilisi kaldırım kenarında durduğu an araba yol vermek için nefessiz durmuştur. sevgilisi ise duran o arabanın içindeki kişilere baş ile teşekkür etmiştir. ne oluyordur?
o an kadının kıyafetlerine bakar. eteği mi kısadır sanki? vücut hatları bellidir, evet, çok bariz şekilde. bu nedenle dikkat çekiyordur. oooo ne biçim kıvırtırıyordur ayrıca.
sonra toplu taşımaya binerler ve sevgilisi adımını attığı at iki erkek aynı anda kalkıp yer vermek ister.
tanıyor mudur acaba sevgilisi bu abazanları? kesin tanıyordur çünkü o zaman neden onu görür görmez ayağa fırlasınlardır?
sonra zaman geçer, bir bakar taksici dikiz aynasindan izliyor. bir bakar yanında sevgilisine laf atıldı. bir başka zaman duyar ofise isimsiz çiçekler gelmiş. az zaman sonra kız arkadaşı beni akşamları biri takip ediyor der, çok korkuyorum.
ve sonra kopuş gerçekleşir. koruma içgüdüsü ile aldatıldığına dair şüpheler çatışmaya başlar. sonra o büyük sevgisi ile aşağılık duygusunun verdiği nefret çarpışır. olan hem ona hem de hayatı dar ettiği sevgilisine olur.
ve oturur düşünür. benim bu kadından üstün olan neyim var? maaşım daha yüksek. o 3 bin alıyor ben 7 bin alıyorum. kadının olduğu her ortamda ezilen erkeğimiz kadına maddi şiddet uygulamaya başlar. benimle param için beraber oluyorsun der ve terk edilir.
canım benim bu nasıl bir bakış açısı, bu nasıl bir genellemedir diyecekler vardır. haklılar. ancak dilerseniz biz bu durumu sahiden güzel kadınlara soralım. çirkin bir erkekle beraber olup bu psikolojik şiddete uğramayan oldu mu? ancak rica ediyorum bu durumu ortalama güzelliğe sahip olup monica bellucci havasına sahip olan kişiler yalanlamasın. müthiş haklı çıkasım var şu an. bu keyfimin elinden alınmasını istemiyorum.
böyle saçını atışı ile milletin aklını alabilecek birkaç güzel kadın tanıyorum, çirkin erkekler tarafından sahiden çok üzüldüler. yakışıklı erkekler üzmedi mi? onlar aldatarak üzdü.
evet şu an erkek düşmani haline geldim yine. erkekler ölsün çığlıkları atarak gidiyorum buradan.
devamını gör...
emekli olup sahil kasabasına yerleşmek
emekli olmadan gerçekleştirmek istediğim güzel olay.2016'da nerdeyse gerçekleşiyordu,ramak kalmıştı.zorlamaya devam.
devamını gör...
kgm’nin il ve ilçe girişlerindeki tabelalardan nüfus ve rakım bilgilerini silmesi
tasarruf amaçlı imiş. ulan yapa yapa 81 tane tabeladan mı tasarruf yapacağız. bir kova boyayla 81 tabelayı boyarsınız. valla vatandaşı olmasan eğlenceli ülke.
devamını gör...
rte'yi sevmeyip köprüsünü tünelini kullanan tip
devamını gör...
karayel
kuzeybatı yönünden esen rüzgârdır. ülkemizde kış mevsiminde daha fazla etkili olan bu rüzgâr hava sıcaklığının düşmesine ve kar yağışlarının görülmesine neden olur.
kaynak: coğrafya dersi notum.
kaynak: coğrafya dersi notum.
devamını gör...
sözlük yazarlarının anneleriyle olan bağı
arada mesafe olunca öyle sürekli yan yana değiliz. ben başka şehirdeyim o başka şehirde. telefonda da öyle sık konuşmuyoruz çünkü gündüz işe gidiyorum akşamda oğlumla ilgileniyorum falan derken ancak günde 1 kere kendisinin sesini duyuyorum. çocukken kuvvetli bir bağ vardı aramızdaki ama işimi elime alınca, yuvadan uçunca maalesef eskisi gibi olamıyoruz.
iyi olduğunu, sağlıklı olduğunu bilmem yeterli geliyor şu an açıkçası.
iyi olduğunu, sağlıklı olduğunu bilmem yeterli geliyor şu an açıkçası.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının yaşadığı şehirler
bakalım güzel ülkemin sevgili sözlük yazarlarının demografik dağılımları nasıl. çoğunluk izmir çıkacak ama olsun.
kocaeli
kocaeli
devamını gör...
bir tirad atın keyfimiz yerine gelsin ya da kaçsın
masumiyet filminden alıntı
''bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder.... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kesikmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi.bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.sonra çocuğu doğuruyo. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik.
o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını,usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte. ''
''bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder.... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kesikmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi.bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.sonra çocuğu doğuruyo. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik.
o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını,usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte. ''
devamını gör...
engellediğin yazarı neden engellediğini hatırlayamamak
acaba alzaymır mı oldum diye düşündürür.
bakıyorum bu kim nick mi değişmiş acaba oradan profile geçiyorum okuyorum yamuk bir şey de yok. niye engelledim hiçbir fikrim yok, normalde çok itici gelmediği sürece engel de atmam halbuki.
neyse hatırlayamadıklarıma genel af ilan ettim, tanıdıklarım siz zaten müebbetliksiniz.
bakıyorum bu kim nick mi değişmiş acaba oradan profile geçiyorum okuyorum yamuk bir şey de yok. niye engelledim hiçbir fikrim yok, normalde çok itici gelmediği sürece engel de atmam halbuki.
neyse hatırlayamadıklarıma genel af ilan ettim, tanıdıklarım siz zaten müebbetliksiniz.
devamını gör...
arada sırada radyo yayını
* troll de olsam insan insandır.
devamını gör...
normal sözlük'ün üç beş geveze arasında dönmesi
acı ama gerçek bir durum.
3-5 yazar arasında dönüyor dediysek onlarda kendi aralarında şakalaşıyorlar birbirlerinin mahlaslarına yorum yapıyorlar.
zeka desen sıfır.
kalite desen yok.
bilgi akışı desen imkanı yok.
al gülüm ver gülüm birbirlerini güzelliyorlar, körler sağırlar birbirlerini ağırlar durumu yani.
24 eylül de yapılacak istanbul zirvesinde bulunacağım. bu yazarlardan birileri karşıma çıkarsa onları rencide ederim.
3-5 yazar arasında dönüyor dediysek onlarda kendi aralarında şakalaşıyorlar birbirlerinin mahlaslarına yorum yapıyorlar.
zeka desen sıfır.
kalite desen yok.
bilgi akışı desen imkanı yok.
al gülüm ver gülüm birbirlerini güzelliyorlar, körler sağırlar birbirlerini ağırlar durumu yani.
24 eylül de yapılacak istanbul zirvesinde bulunacağım. bu yazarlardan birileri karşıma çıkarsa onları rencide ederim.
devamını gör...
öğrenci kalitesinin arttırılması için çözüm önerileri
herkes sorunu öğretmene, meb'e atmış fakat aileden bahsetmemişler. efendiler eğitimin ailede başladığını belirtmek isterim, aile düzgün bir şekilde çocuklarına örnek olursa çocuğu da onu örnek alıyor ve daha düzgün bir insan olmaya başlıyor. aile tarafından doğru ve yanlış öğretilmeyince çocuk da yanlış bir şekilde hayatını sürdürüyor.
tabi bu demek değil öğretmenin etkisi yoktur diye, muhakkak öğretmenin de etkisi vardır hatta aileden gördüğü eğitimi okulda da pekiştirecek ve geliştirecek olan öğretmendir. çünkü bir yaştan sonra evden çok okulda vakit geçirecektir. belirli bir yaştan sonra da öğrencinin kalitesini öğretmen, arkadaşları, ailesi farklı oranlarda etkili olmaktadır.
tabi bu demek değil öğretmenin etkisi yoktur diye, muhakkak öğretmenin de etkisi vardır hatta aileden gördüğü eğitimi okulda da pekiştirecek ve geliştirecek olan öğretmendir. çünkü bir yaştan sonra evden çok okulda vakit geçirecektir. belirli bir yaştan sonra da öğrencinin kalitesini öğretmen, arkadaşları, ailesi farklı oranlarda etkili olmaktadır.
devamını gör...
petrol kralları
bir komedi midir, bir dram mıdır, bir aşk filmi midir bilemediğim, belkide her üçünün karışımı diyeceğim bir film.
film 1978 yapımı, zeki alasya' nın hem oldukça güzel oynayıp hem de başarıyla yönettiği bir film.
30 lu yaşlarnın ortasına gelmiş, aynı evde yaşayan iki bekar kardeşi biz pat diye tam 35 yaşlarındaki haliyle buluyoruz filmde. tabi sorgulamıyoruz bu yaşa kadar ne yaptılar, ne kazandılar diye. anlıyoruz ki tamirhanede kalfa her ikiside, ayrıca biraz üşengeç, az tembel, zararsız ve şakacı tipler kendileri filmde...
mahalle bildiğimiz 70 lerin mahallesi, hasan bey amcaların, şaziye teyzelerin yaşadığı, komşuların rahatlıkla birbirinin kapısını çalabildiği, pencereden pencereye sohbet edip konuşabildiği eski sıcak türk mahallesi.
aşka inanmayan metin ve mahallenin güzel kızı ayten' le hem aşık hem sevgili olan zeki zıt karakterli kardeşleri başarıyla yansıtıyorlar.
metin' e aşık olan ama metin'in hiçbir ilgisinin olmadığı şukufe rolünde üstün rol gücüyle perran kutman filme renk katıyor.
şehirli ağa diyebileceğimiz zengin, cimri, huysuz, tefeci, tüccar ve müteahhit rolünde ali şen ve onu seslendiren rıza tüzün gayet başarılı.
metin' in mahalleye yeni taşınan ailenin kızı filiz e aşık olmasıyla filme duygusal bir katman daha eklenir.
buradan sonrası masalsıdır, kötü niyetli zenginin benzini, kandırmaya çalıştığı insanların bahçesinden çıkar, ve farkında olmadan kendi malını üste para vererek almaya çalışması ile masallara has bir ilahi adalet vurgusu.
ve bir komedi filmine göre oldukça dramatik, hüzünlendirici bir final...
not: müzikler filme oldukça yakışmış.
film 1978 yapımı, zeki alasya' nın hem oldukça güzel oynayıp hem de başarıyla yönettiği bir film.
30 lu yaşlarnın ortasına gelmiş, aynı evde yaşayan iki bekar kardeşi biz pat diye tam 35 yaşlarındaki haliyle buluyoruz filmde. tabi sorgulamıyoruz bu yaşa kadar ne yaptılar, ne kazandılar diye. anlıyoruz ki tamirhanede kalfa her ikiside, ayrıca biraz üşengeç, az tembel, zararsız ve şakacı tipler kendileri filmde...
mahalle bildiğimiz 70 lerin mahallesi, hasan bey amcaların, şaziye teyzelerin yaşadığı, komşuların rahatlıkla birbirinin kapısını çalabildiği, pencereden pencereye sohbet edip konuşabildiği eski sıcak türk mahallesi.
aşka inanmayan metin ve mahallenin güzel kızı ayten' le hem aşık hem sevgili olan zeki zıt karakterli kardeşleri başarıyla yansıtıyorlar.
metin' e aşık olan ama metin'in hiçbir ilgisinin olmadığı şukufe rolünde üstün rol gücüyle perran kutman filme renk katıyor.
şehirli ağa diyebileceğimiz zengin, cimri, huysuz, tefeci, tüccar ve müteahhit rolünde ali şen ve onu seslendiren rıza tüzün gayet başarılı.
metin' in mahalleye yeni taşınan ailenin kızı filiz e aşık olmasıyla filme duygusal bir katman daha eklenir.
buradan sonrası masalsıdır, kötü niyetli zenginin benzini, kandırmaya çalıştığı insanların bahçesinden çıkar, ve farkında olmadan kendi malını üste para vererek almaya çalışması ile masallara has bir ilahi adalet vurgusu.
ve bir komedi filmine göre oldukça dramatik, hüzünlendirici bir final...
not: müzikler filme oldukça yakışmış.
devamını gör...
sürekli akp'yi ve akp’lileri aşağılamaya çalışmak
tam olarak öyle değil o iş. aklı başında bir insanın akplilere ne ayıracak zamanı ne de enerjisi vardır. eğer "aşağıladığını" düşündürecek bir şey söz konusuysa bu muhtemelen akplinin sataşması ve sonucunda mağdur edebiyatı yapmasıyla ilgilidir. bir başka ihtimal ise deşarj olmaya ihtiyacı vardır ve bu durumda kendisine en kaliteli malzemeyi sunan akpli onun için biçilmiş kaftandır.
devamını gör...
yazarlara yazın geldiğini fark ettiren şeyler
atlet giymeyi bırakınca
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
bir görselle tüm gerçekleri gün yüzüne çıkarabilirdim.

efendim evime gelmiş yavru ceylamlarıma kavuşmuş bulunmaktayım. baileys eşliğinde kutlama yapıyorum. anlaşılacağı üzere kafam hafif dumanlı.
bir yanda törpüm diğer yanda 66 numara pastel ojem bulunmakta. az önce mevcut ojelerimi silip haftalık manikürümü yaptım. evet evet bence de bundan sizene ama olsun burayı banuca'nın günlüğü gibi kullanmaktan vazgeçmeyede hiçççç niyetim yok. efendim sırasıyla tırnak bakım yağımı ve koruyucumu sürdüm. sıra oje ve oje üstü koruyucuda. evet efendim shrek'in gözü yaşlı. 'yahu banu sen bunlarla gerçekten her hafta uğraşıyor musun böyle?' deyip derin düşüncelere daldı.
bu sadece buzdağının görünen yüzü hey heyyy. az sonra kalkıp cilt bakım rutinime geçeceğim. derinlemesine temizle, tonikle, maske yap ve gece kremini sür. lanet olsun kapitalist düzen. bizi hep onlar bu hale getirdi.
bu hafta pedikür es geçildi ey ahali. bu hafta derinlemesine cilt bakımı es geçildi. vicdanlar sızım sızım sızlıyor anlatabiliyor muyum? vah gidinin banuca'sı vah.
neysem sağ baştan sayınız efendim 1... eksik gedik, hasta, gelemeyen, yetişemeyen olmasın. bakın sabahtan uyardık yani akşam hepiniz sağ salim eksiksiz burada olun diye.
deli saçmalarıma katlanıp buraya kadar geleniniz varsa helal olsun diyor ve kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. adres verin madalyalarınızı evinize yollayalım. ben şimdilik kaçar malum çok iş var. herkeslere mutlu, huzurlu geceler efem. yarın sabah burada olun bekletmeyin emi? çokça öptüm mucukss.

efendim evime gelmiş yavru ceylamlarıma kavuşmuş bulunmaktayım. baileys eşliğinde kutlama yapıyorum. anlaşılacağı üzere kafam hafif dumanlı.
bir yanda törpüm diğer yanda 66 numara pastel ojem bulunmakta. az önce mevcut ojelerimi silip haftalık manikürümü yaptım. evet evet bence de bundan sizene ama olsun burayı banuca'nın günlüğü gibi kullanmaktan vazgeçmeyede hiçççç niyetim yok. efendim sırasıyla tırnak bakım yağımı ve koruyucumu sürdüm. sıra oje ve oje üstü koruyucuda. evet efendim shrek'in gözü yaşlı. 'yahu banu sen bunlarla gerçekten her hafta uğraşıyor musun böyle?' deyip derin düşüncelere daldı.
bu sadece buzdağının görünen yüzü hey heyyy. az sonra kalkıp cilt bakım rutinime geçeceğim. derinlemesine temizle, tonikle, maske yap ve gece kremini sür. lanet olsun kapitalist düzen. bizi hep onlar bu hale getirdi.
bu hafta pedikür es geçildi ey ahali. bu hafta derinlemesine cilt bakımı es geçildi. vicdanlar sızım sızım sızlıyor anlatabiliyor muyum? vah gidinin banuca'sı vah.
neysem sağ baştan sayınız efendim 1... eksik gedik, hasta, gelemeyen, yetişemeyen olmasın. bakın sabahtan uyardık yani akşam hepiniz sağ salim eksiksiz burada olun diye.
deli saçmalarıma katlanıp buraya kadar geleniniz varsa helal olsun diyor ve kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. adres verin madalyalarınızı evinize yollayalım. ben şimdilik kaçar malum çok iş var. herkeslere mutlu, huzurlu geceler efem. yarın sabah burada olun bekletmeyin emi? çokça öptüm mucukss.
devamını gör...
ivme
hızın zamana göre türevi olarak tanımlanır. fizikte akselerasyon olarakta geçer. kelime anlamı olarak ivme, aslında hızlanmaya karşılık gelse de yavaşlamayı da ifade eder. yani fiziksel olarak incelediğimizde ivme, hızdaki değişimdir.
eğer ortada herhangi bir hız veya yön değişimi yoksa ivme de yoktur. saatte 180 km sabit hızla giden bir arabada anlık olarak ivmeden bahsedilemez. ivmenin olabilmesi için hızın 180 km' nin altına veya üstüne çıkması gerekecektir.
eğer ortada herhangi bir hız veya yön değişimi yoksa ivme de yoktur. saatte 180 km sabit hızla giden bir arabada anlık olarak ivmeden bahsedilemez. ivmenin olabilmesi için hızın 180 km' nin altına veya üstüne çıkması gerekecektir.
devamını gör...
ali demirsoy
kendisi ile hemşehriyizdir aynı zamanda. üstteki yazar arkadaşların da dediği gibi biyolog, biyoloji denince akla ilk gelen isimlerden. tabii ki değeri bilinmeyen bir bilim insanıdır kendileri.
devamını gör...