en değil genel olarak aldığım kararlardır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
benimkiler genelde bu şekilde ilerlediği için o yüzden seçemiyorum. siz önden buyrun.
devamını gör...

kast sistemi, bollywood, budizm.
devamını gör...

sıcak güneşin altında yayılmışsın, karşında deniz, deniz olmayan taraf da manzaralı*, buz gibi biradan bir yudum çekersin ve var olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşarsın.
devamını gör...

yine dinlerken pamuk gibi olduğum yayın*.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bizim böyle birşeye ihtiyacımız olduğunu söyleyenlere bir soru, islam dininin kutplara indiğini ve günde 5 vakit abdest alıp namaz kılması gerektiğini, 23.5 saat oruç tutması gerektiğini ve dinin taraftar toplayıp büyüyebilmesinin mümkün olup olmadığını düşünün. düşünemediniz dmi?

çünkü arap çöllerinde günde 5 vakit suyla haşır neşir olmak çok cazip, zorunluluk bi yana, keyif veren bir serinleme yöntemi. işte din inerken de düşünülmemiş bu kısım.

bunlar hep arap çölündeki su yoksa toprakta olur mantığı, teyemmüm. karla abdest, kar üstünde namaz flan zor olur gibi.

edit: aşağılarda bir yazar kendince yorumlamış. kime ne anlatıyoruz ki... iki gram düşünüp yorumlar mı düşünür mü acaba diye bekliyoruz bizde. kalkmış yine din diyo, kesin kurallar diyo, degismez flan diyo. olm adam bölgesel oynamış diyorum, az düşünün. neyi anlamiyosunuz?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

grubun özellikle bir şarkısının bir versiyonu vardır ki ben belki bin kere dinledim, ağanda şarkı.
the neighbourhood - sweater weather

devamını gör...

kul emrah'a ait erzurum türküsüdür.

hangi ara yine bu kadar sardım yine bu türkülere bilmiyorum ama fena ya, çok fena.
bir de bu alışık türkü formatından bir tık ilerde, daha bir başka.


"tutam yar elinden tutam
çıkam dağlara dağlara
olam bir yareli bülbül
inem bağlara bağlara

birin bilir birin bilmez
bu dünya kimseye kalmaz
yar ismini desem olmaz
düşer dillere dillere

emrah eydür bu günümdür
arşa çıkan tütünümdür
yare gidecek günümdür
düşem yollara yollara"



cengiz özkan / spotify

/ harbiden, kaç kilometre lan bir ankara? /
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

" birine sahip olmak istiyorsan, ona kelepçe değil kanat takacaksın. uçabildiği halde hala yanındaysa senindir."
devamını gör...

(bkz: hoçça ğalın ğidiyom ben)*
devamını gör...

çocukları mutlu etmek için dahil olduğum etkinliktir. paylaştıkça çoğalan nice mutlulukları olması dileğiyle!

ekleme: katılım yapacak diğer arkadaşlara bilgi olması amacıyla listedeki 1-2 ve 4 numaraları kutu oyuncaklarını aldım arkadaşlar.
devamını gör...

annenin karnından çıktığında sahip olduğun statü ile bir başkasının annesinin karnından çıktığındaki statünün, tüm hayatlarınız boyunca eşit olacağı denize girilen tek yer. bakın kelebekler vadisinden bahsetmiyorum. kelebekler vadisi, yol kenarı tabelalarda yazan köy kahvaltısıdır. koli halinde alınarak, ambalajları açılıp sofraya konan köy reçelidir.

1 haftalık değil, 2 defa 5 ay çadır atmış, 2 sene de gönüllü çalışan kardeşiniz tanımlıyor.

kabak, kabak, kabak. kabak tadı vermeyen kabak.

amortisörleri yükseltilmiş minibüsler ile topraklı yolda başlar, muzun kabuklarının soyulmasıyla çırıl çıplak kalacak olan muz misali kişiliğin ile yapacağın tatilin. üzerinde ne ismin kalır, ne mesleğin, ne banka hesabın, ne fikirlerin, ne eğlence anlayışın, ne cinsel tercihin, ne 5 yıldızlı tatil anlayışın, ne sosyal ilişkileri, nede sen!

önce ismin gider minibüsden indiğinde. çünkü sen artık " moruk, dostum ya da kanka " sıfatlarını çoktan almışsındır, koya inerken hayvan gibi sallanan minibüste, yanında,önünde ya da arkanda oturan kabak koycu sayesinde. ( patikayı tercih eden adamın hasıdır. )

sonra mesleğin gider. kaldığın kampta, çadırını kurduğun toprak parçasının üzerinde, sahile yürürken, piyasanın 2 katına malzeme aldığın bakkalda, hayvan gibi 40 derece sıcaklıkta dışarıda bekletilmiş köftelerden yediğin köftecide, telefonunu şarj etmek için dilendiğin otelin barında, sahilde " sarkozyyy " esprisini anlayacak yüzlerce insandan biriyle tanıştığında senin ceo, fotokopi çeken eleman, öğretmen ya da sokakta yatan biri olduğunun hiç bir anlamı yoktur. eşitsindir, mühim olan kurduğun ilk cümlenin noktasına gelene kadar verdiğin samimiyettir.

devamında banka hesabın önemsizleşir. birasından bir yudum mu istedin? 3 bira daha ısmarlanır sana. en baba otelde mi kalıyorsun? emin ol o gece lilith'de ki partiden sonra sahilde kalmak için can atarsın.

fikirlerin mi? bunu soran olmaz dostum. çünkü orada fikirler savaşmak için değil, öğrenmek ve dinlemek içindir.

sen hayatında hiç 35 dakika karanlık bir ormanın içinden yürüyerek, gecenin 3nde kol kola, full alkol ve türevi şeylerle bezenmiş insanların hiç kavga etmeden sanki bir trans halinde eğlendiği bir uçurumun kenarında güneşi doğurdun mu?

cinsel tercihin mi? doğanın içinde bir hayvansın.

sosyal ilişkilerin mi? kapalı bir kutuysan eğer anahtarın o sahilde onlarca gönüllü ile kenara toplanmış taşların arasında olabilir. bir gece otur oraya, yanına yıldızların arasından yavaş yavaş yürüyerek illa biri gelir.

özgürdür kabak koyu. akıllı telefonların tedavülde olmadığı, yanına gelen insanın seninle konuşurken herhangi bir yargıya varma amacı olmadan yanına geldiği yerdir orası.

eğer müdavimi olursan tüm yaz ismini bile bilmediğin insanlarla takıldıktan sonra, hiç bir telefon numarası ve irtibatın olmasa bile bir sonraki yaz aynı dönemde orada tekrar karşılaşacağın dostlar bıraktığın yerdir kabak.

kabak içine bastırdığın ve aslında olmak istediğin karakteri serbest bırakabileceğin "çitleri" olmayan dünyadır.

kabak barıştır, özgürlüktür, çiledir, sefadır. kabak, kabak tadı vermez.

*yeni yapılan minibüs yollarıyla bozulmaya başladı... gidin görün. tanışın.
devamını gör...

futboldan soğumuş bir hoca daha. ülkedeki futbol atmosferi o kadar politik ki, hangi takımın şampiyon olacağını değil rivadaki var merkezi bildiğin ankara belirliyor. örneğin bu sene her sene olduğu gibi malesef fenerbahçenin de içinde ve merkezinde olduğu bildiğin kurmaca olaylar etrafında dönen bir süper lig izliyoruz. örneğin beşiktaş , şikeyle zorla birinciliğe kadar getirildi, ardından her sene olduğu gibi falatasaray (aslanımız) bildiğin içten içe çökertilmeye çalışılıyor, bütün sonucu yarın ki fenerbahçe maçı belirler. fener maçı alırsa şampiyon ilan edilir ve 2 haftada beşiktaş dağıtılır. hal böyleyken hala (büyük resmin en anlamlı olduğu ilk entry) olayı anlayamayanlar var. ali koç iktidara oynadığı her sene bu böyle gider. aziz yıldırım iktidara değil tff ye oynuyordu ama malesef (onlara göre malesef) hala bağımsız bir kurum. o yüzden ya fb ya bjk şampiyon. gsnin şansı varsa kalan tüm maçlarında eşek gibi yüklenip bir şekilde 2.liği alması lazım, çünkü şampiyon yapılması engellenen tek takım bildiğin anlamda. bunu tek bir maçtan örnek verirsem olayı anlarsınız. bildiniz. gs-bjk maçı. bildiğin anlaşmalı bir maçtı. gs bjk ye yatmadı sadece önünü açtı ve şunu dedi, siz şampiyon olun bizim olmamız zaten zor kardeşler.

ersun yanala gelince, maçtaki bitik görüntüsünün bana hatırlattığı entrydir bu. adam bildiğin futbolu bile sallamış. 2 sene içinde herkes bu ülkede futbolu bitirsin kafasında...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
elhamdülillah.*
devamını gör...

simit yok mu simit, yiyoruz ya hani. o simidi bi düşünüyorum da yani o simidin ortasında bir delik var ya o boşluğa ne oluyor? biz yedikten sonra yani o boşluk nereye kayboluyor yani? hayır onu da yiyorsak çünkü hava yutmuşuz gibi oluyor da böyle gaz mı yapmasa sonra korkusu var hep içimde onu yemesek mi acaba yani? o gaz insanı öldürür biliyor musun? o simitin ortasındaki o boşluk adamı öldürmüş...
devamını gör...

hatırlayan olursa bir turuncuyu yaksın iki sevindik olam!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eveett, bu hafta pinhani dinliyormuşuz. * 3 sene önce hayatımda en özgür, en mutlu hissettiğim zaman diliminden birindeydim. bir masanın etrafında yeni tanıştığım birbirinden güzel insanlarla oturduğumuz o güne gidiyorum bu hafta da *. havanın o kadar çok soğuk olmasına inat sımsıcak bir ortam. "rüm" diye seslendiğimiz, tatlı mı tatlı, güzel insanla o masada tanışmıştık. "yıldızlar" parçasını onun sayesinde keşfetmiştim. gökyüzüne her bakıp "gökyüzünde ne çok yıldız var" dediğimde "biri parlak, biri ürkek, biri yalnız diğeri sanki burada" deyip bana bakan tek insandır. hala hayatımda. iyi ki varsın sevgili rüm. umarım hayatında her şey düzelir ve yan yana geldiğimizde yine gökyüzüne bakıp bu parçayı söyleriz. *

ve sevgili imperactus, iyi ki varsınız, koskocaman teşekkürler.
devamını gör...

bir fender stratocaster sahibi olmanın son model bir mercedes sahibi olmak ile aynı kefeye konabileceği zamanlarda iyi müziğin ne demek olduğunu bilerek bunu yapanlardan; sanatçı, besteci, moğollar grubunun demirbaşı.

ne var ki bunu yurtdışına taşımak istediklerinde -mesela fransa-, batı enstrümanlarının ellerinde oldukça amatör kaldığını farkedip müzikal anlayışlarını değiştirme kararı almışlardır. "anadolu rock", bu ve bunun gibi yaklaşımlar ile hayata geçmiştir.

amaç nasıl caz müzikte zencilerin beyazları kastederek; "öyle bir müzik yapacağız ki taklit bile edemeyeceksiniz" diyerek ortalığı sarsmasıysa, "anadolu rock"ta da hedef, batı enstrümanları ile batıyı tahmin ve taklit edemeyecekleri bir müzik tarzı ile sarsmaktır.

bunu da fransa'da "danses et rythmes de la turquie" albümü ile "french academie charles cros grand prix du disque" ödülü alarak başarmışlardır.
devamını gör...

olmasalar dediğim, sinir bozucu varlıklardır. yarardan çok zarar verirler. elinizden geldiğince uzak durun bu varlıklardan.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim