hayatınızın mottosu olan sözler
          aslinda cok var da beni biraz daha rahatlatan bu:
"beni yaratan elbet yolumu gösterir.."
- şuara suresi, 78. ayet
  "beni yaratan elbet yolumu gösterir.."
- şuara suresi, 78. ayet
devamını gör...
#türkiyedinsizleşiyor
          çok  basit açıklanabilir bir durum memleketin tüm eğitim kurumlarını imam hatip yapar ve dini eğitimi zorla gençlere verirsen gençler zorla maruz kaldığı her olaya yaptığı tepkiyi dine de yapar. (bkz: siyasal islamın kanserden farksız olması)
      
  devamını gör...
dünyanın en güzel kokusu
          yağmurun toprakla buluştuğu o an... ölmek ve o kokuya sarmalnıp gömülmek istiyorum.
      
  devamını gör...
yazarların okuduğu dergiler
          masa,kafkaokur,bavul ,ot ve geo dergileri.
      
  devamını gör...
dibe vurmuş insanlara tavsiyeler
          o dip dediğiniz sizin algınız, bu dünyanın dibi yok emin olun. ondan kıyıdan köşeden devam edin işte, gelmeyi biz istemedik aşikar ama gidene kadar otobüsten inme şansımız yok böyle  düşünün. koyun alüminyum elementine ben öyle yapmaya çalışıyorum.
      
  devamını gör...
polisiye dizi önerisi
          yazılmamış ama galip derviş de harikadır. aynı zamanda güldürür.
      
  devamını gör...
chick lit
          chick lit: chicken literature: piliç edebiyatı
bir tür edebi akımdır. bu türde ciddi, can sıkıcı problemlerden uzak, genç yaştaki kadın karakterler ana kahramandır. bu kadınların alışveriş, aşk, cinsellik, ilişki, güzellik, kilo, erkekler gibi konular dışında bir dertleri yoktur. genellikle edebi kaygı taşımayan akıcı kitaplardır. okuyucuya, keyifli vakit geçirmek dışında bir vaatleri bulunmaz.
en çok okunan türlerden biridir. okuyucuyu yormaz. karamsarlık içeren ögeler neredeyse yoktur, olsa da gerçek hayattan kopuktur. bir rujunu kaybetmesi, yolda yürürken üzerine sıçrayan çamur bu karakterlerin başına gelen en kötü şeyler olabilir.
kitap isimleri birbirinin kopyası gibi, kapakları ise hediye paketinden farksız bir şekilde rengarenk ve alabildiğine süslenmiştir.
  bir tür edebi akımdır. bu türde ciddi, can sıkıcı problemlerden uzak, genç yaştaki kadın karakterler ana kahramandır. bu kadınların alışveriş, aşk, cinsellik, ilişki, güzellik, kilo, erkekler gibi konular dışında bir dertleri yoktur. genellikle edebi kaygı taşımayan akıcı kitaplardır. okuyucuya, keyifli vakit geçirmek dışında bir vaatleri bulunmaz.
en çok okunan türlerden biridir. okuyucuyu yormaz. karamsarlık içeren ögeler neredeyse yoktur, olsa da gerçek hayattan kopuktur. bir rujunu kaybetmesi, yolda yürürken üzerine sıçrayan çamur bu karakterlerin başına gelen en kötü şeyler olabilir.
kitap isimleri birbirinin kopyası gibi, kapakları ise hediye paketinden farksız bir şekilde rengarenk ve alabildiğine süslenmiştir.
devamını gör...
beyza alkoç
          gereksiz abartılan bir yazar. kitaplarını okumak cringe şelalesinde akıntıya karsı yüzmek gibi bişey
      
  devamını gör...
yeni kelime öğreniyorum
          müphem: belirsiz
meram: amaç
imtiyaz: ayrıcalık
gaşiy: kendinden geçme
muvazene: denge
menbai: ana kaynak
iktifa: yetinme
inkişaf: gelişme
hicab: utanma
  meram: amaç
imtiyaz: ayrıcalık
gaşiy: kendinden geçme
muvazene: denge
menbai: ana kaynak
iktifa: yetinme
inkişaf: gelişme
hicab: utanma
devamını gör...
şair evlenmesi
          tanzimat dönemi'nin ilk yarısına ait bir eserdir ve edebiyatımızdaki ilk batılı tarzla yazılan tiyatrodur. ilklerin adamı ibrahim şinasi yazmıştır. 
yazar bu eserinde görücü usulüyle yapılan evlilikleri kendi tarzıyla eleştirmiş, müştak bey karakteriyle görücü usulü evlilik yapıp pişmanlık duyan insanları örneklemiştir. konusu genel itibariyle şöyledir;
müştak bey, sevdiği kız ile nikâhlanmıştır lakin düğün gecesi odada yaşlı ve tabir-i caizse çirkin bir kadınla yan yana getirilmiştir ancak baş karakterimiz kabul etmemiş, kavga gürültü çıkınca imam çağrılmıştır. rüşvetle evlilikte yapılan yanlış düzeltilmiştir.
 
eserde ayrı ayrı birçok konuya eleştiri yapılıyor. göze çarpan ilk hicivler ise; görücü usulü evliliğin yanlışa sürüklenmesi ve imamın "parayla, rüşvetle" bunu düzeltmesi. burada o zamanın imamlarının * para uğruna dini umursamadığı, dini kullanarak para kazandıkları açıkça ifade edilmiş. şinasi ta o zaman franz kafka'dan daha güzel metafor kullanmış diyebiliriz. imam, günümüz insanı.
teknik açıdan kusurları var, dönemin özelliğinden mütevellit dili de biraz ağır ama güzel bir kaynaktan elde edip okursanız seveceğinizi düşünüyorum.
  yazar bu eserinde görücü usulüyle yapılan evlilikleri kendi tarzıyla eleştirmiş, müştak bey karakteriyle görücü usulü evlilik yapıp pişmanlık duyan insanları örneklemiştir. konusu genel itibariyle şöyledir;
müştak bey, sevdiği kız ile nikâhlanmıştır lakin düğün gecesi odada yaşlı ve tabir-i caizse çirkin bir kadınla yan yana getirilmiştir ancak baş karakterimiz kabul etmemiş, kavga gürültü çıkınca imam çağrılmıştır. rüşvetle evlilikte yapılan yanlış düzeltilmiştir.
eserde ayrı ayrı birçok konuya eleştiri yapılıyor. göze çarpan ilk hicivler ise; görücü usulü evliliğin yanlışa sürüklenmesi ve imamın "parayla, rüşvetle" bunu düzeltmesi. burada o zamanın imamlarının * para uğruna dini umursamadığı, dini kullanarak para kazandıkları açıkça ifade edilmiş. şinasi ta o zaman franz kafka'dan daha güzel metafor kullanmış diyebiliriz. imam, günümüz insanı.
teknik açıdan kusurları var, dönemin özelliğinden mütevellit dili de biraz ağır ama güzel bir kaynaktan elde edip okursanız seveceğinizi düşünüyorum.
devamını gör...
josef stalin
          gürcü asıllı sovyet devlet adamı. sovyetleri birliğinin ikinci lideri. ikinci dünya savaşı sırasında nazi almanyasına karşı sovyet rusya'ya önderlik etmiştir. yönetimi süresinde adı insan hakları ihlalleriyle sıkça anılmıştır. kırım tatarlarının tehciri kendisinin döneminde gerçekleşmiştir.
(bkz: barbarossa harekatı)
(bkz: stalingrad savaşı)
  (bkz: barbarossa harekatı)
(bkz: stalingrad savaşı)
devamını gör...
monoamin oksidaz inhibitörleri
          bir ya da iki monoamin oksidaz enzim faaliyetini inhibe eden ilaçlar sınıfıdır. monoamin oksidaz a (mao-a) ve monoamin oksidaz b (mao-b) şeklinde sınıflandırılır. uzun zamandır depresyon tedavisinde kullanılırlar. parkinson hastalığı ve diğer birçok rahatsızlığın tedavisinde de kullanılır.  kaynak
      
  devamını gör...
otobüste cama kafayı dayayarak müzik dinlemek
          kafasının beyblade gibi sekmesini göze alan insan davranışıdır.
      
  devamını gör...
ekmek şarap sen ve ben
          ekmek şarap sen ve ben
bir de sabahın dördü
dışarda kar
odamız ılık
gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını
aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
kıskandım gogen’i tahitilim
terlemiş vücudunu silerken
cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
güneşi doğurmuştu ölü cisim
martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
sam yelim sahra-i kebirim
kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına,
gogen’e,
kadere,
sana,
bana,
bir de gittiğin arabanın tekerine
ne diyordum arkadaş….
diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini
sırayla olurum fatih, selim, kanuni
bazen kadın hamamında tellak….
bazen christoph colomb
napolyon’ken düşünürüm elbe’de geçen günleri
timur’ken beyazıt’ı yenişimi….
bir kere aristo’nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum
bazen jan dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
eğer daha da içersem
shakespare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim
enayiymiş be platon…
bir içsin de görsün….ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
ıslak kaldırımlarda yürürken acırım
önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş….
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
şehrin izbe sokaklarında
yavaş yavaş kaybolur benliğim…
  bir de sabahın dördü
dışarda kar
odamız ılık
gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını
aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
kıskandım gogen’i tahitilim
terlemiş vücudunu silerken
cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
güneşi doğurmuştu ölü cisim
martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
sam yelim sahra-i kebirim
kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına,
gogen’e,
kadere,
sana,
bana,
bir de gittiğin arabanın tekerine
ne diyordum arkadaş….
diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini
sırayla olurum fatih, selim, kanuni
bazen kadın hamamında tellak….
bazen christoph colomb
napolyon’ken düşünürüm elbe’de geçen günleri
timur’ken beyazıt’ı yenişimi….
bir kere aristo’nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum
bazen jan dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
eğer daha da içersem
shakespare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim
enayiymiş be platon…
bir içsin de görsün….ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
ıslak kaldırımlarda yürürken acırım
önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş….
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
şehrin izbe sokaklarında
yavaş yavaş kaybolur benliğim…
devamını gör...
saniyelik salaklıklar
          az önce kahvaltı öncesi kendime türk kahvesi yapayım dedim. ne kadar güzel, hem pazar hem uykumu aldım hem de dünkü baş ağrısından eser yok diye kendimi de motive ediyorum bir yandan. diğer yandan da kahvaltıda neler yerim diye aklımdan geçiriyorum.
her neyse iki ayrı cezve var evde; biri yumurta haşlamak diğeri kahve yapmak için. dolaptan bir tane yumurta çıkardım, yumurta haşlama cezvesine koydum, daha kahvaltı etmeyeceğim için de tezgahın üzerinde bıraktım.
sıra geldi türk kahvesi yapmaya, dedim damla sakızlı yapayım sabah sabah mis gibi koksun ev. ölçtüğüm suyu ve kahveyi cezveye koydum ve ocağın altını yaktım. tam kahveyi karıştırayım derken takır tukur ses geldi cezveden. bilin bakalım kim yumurta cezvesinde türk kahvesi yapmaya çalışıyor?!
hayır hepsi gözünün önünde be kadın! yumurta cezvesine kahveyi koyarken yumurtayı da görüyorsun bu nasıl bir bilinçsizlik hali!! utanmadan karıştırıyorsun bir de. yoo hayır çatlamadı yumurta falan, gelmesin gözünüzün önüne yumurtalı damla sakızlı türk kahvesi karışımı. iğrenç çünkü.*
  her neyse iki ayrı cezve var evde; biri yumurta haşlamak diğeri kahve yapmak için. dolaptan bir tane yumurta çıkardım, yumurta haşlama cezvesine koydum, daha kahvaltı etmeyeceğim için de tezgahın üzerinde bıraktım.
sıra geldi türk kahvesi yapmaya, dedim damla sakızlı yapayım sabah sabah mis gibi koksun ev. ölçtüğüm suyu ve kahveyi cezveye koydum ve ocağın altını yaktım. tam kahveyi karıştırayım derken takır tukur ses geldi cezveden. bilin bakalım kim yumurta cezvesinde türk kahvesi yapmaya çalışıyor?!
hayır hepsi gözünün önünde be kadın! yumurta cezvesine kahveyi koyarken yumurtayı da görüyorsun bu nasıl bir bilinçsizlik hali!! utanmadan karıştırıyorsun bir de. yoo hayır çatlamadı yumurta falan, gelmesin gözünüzün önüne yumurtalı damla sakızlı türk kahvesi karışımı. iğrenç çünkü.*
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
garip fobiler
          benim de sahip olduğum birkaç garip fobi:
eisoptrophobia: ayna fobisi
anablephobia: yukarı bakma fobisi
astraphobia: gök gürültüsü ve şimşek fobisi
atychiphobia: başarısız olma fobisi
catagelophobia: küçük düşme fobisi
coulrophobia: palyaço fobisi
phobophobia: fobi sahibi olma fobisi
bunlar daha önce az da olsa başka insanlarda da rastladığım fobilerdi. aşağıdakiler ise başka kimsede rastlamadığım, hiçbir yerde de benzerini göremediğim fobiler:
perde fobisi (beyaz güneşlik perdeye asla uzun süre bakmam)
koltuk fobisi (içinde bir koltuk olan odada yalnız isem asla koltuğa oturmam, ona en uzak yerde dururum. odada birkaç kişi varsa koltuğa oturan tek kişi asla olmam)
tavan fobisi (yukarı bakma fobisinin modifiye hali. kapalı alanlarda tavana mümkün olduğu kadar bakmam, bakacaksam da odanın köşesinde durup bakarım, tüm odayı görüş alanıma alırım)
bir de adını koyamadığım bir fobi var. herhangi bir yerde asla ortada bir yere oturamama fobisi diyebilirim illaki bi isim vermem gerekiyorsa. herhangi bir yerde asla orta bir yere oturmam, zorunda değilsem. zorundaysam da huzursuzluktan içim içimi kemirir. kenarlara ve köşelere oturmayı tercih ederim.
  eisoptrophobia: ayna fobisi
anablephobia: yukarı bakma fobisi
astraphobia: gök gürültüsü ve şimşek fobisi
atychiphobia: başarısız olma fobisi
catagelophobia: küçük düşme fobisi
coulrophobia: palyaço fobisi
phobophobia: fobi sahibi olma fobisi
bunlar daha önce az da olsa başka insanlarda da rastladığım fobilerdi. aşağıdakiler ise başka kimsede rastlamadığım, hiçbir yerde de benzerini göremediğim fobiler:
perde fobisi (beyaz güneşlik perdeye asla uzun süre bakmam)
koltuk fobisi (içinde bir koltuk olan odada yalnız isem asla koltuğa oturmam, ona en uzak yerde dururum. odada birkaç kişi varsa koltuğa oturan tek kişi asla olmam)
tavan fobisi (yukarı bakma fobisinin modifiye hali. kapalı alanlarda tavana mümkün olduğu kadar bakmam, bakacaksam da odanın köşesinde durup bakarım, tüm odayı görüş alanıma alırım)
bir de adını koyamadığım bir fobi var. herhangi bir yerde asla ortada bir yere oturamama fobisi diyebilirim illaki bi isim vermem gerekiyorsa. herhangi bir yerde asla orta bir yere oturmam, zorunda değilsem. zorundaysam da huzursuzluktan içim içimi kemirir. kenarlara ve köşelere oturmayı tercih ederim.
devamını gör...
albert camus
          cezayir asıllı fransız yazar. geriye bıraktığı eserler halen yoğun ilgi görmektedir.
      
  devamını gör...
pozitif olmak için tavsiyeler
          hayatı çok da önemsememek.evet tam olarak bu.negatif insanları,yani o enerjimizi sömüren iyi niyet sülüklerini hayatınızdan uzaklaştırarak başlayın.sonra oturun bi düşünün,ya ben neyi yanlış yapıyorum da bu kadar negatif bir durumdayım diye.
ardından bir sıralama yapın ve sırayla hepsinden kurtulun.kurtulduktan sonrada önemsemeyin bu hayatı afedersiniz şeyinize takmayın efendim.azrail kardeşimiz olsa şu şartlarda 75 sne zor yaiarız zaten.bu kadar bi ömür bile yaşayacağım garanti değilken kimsede benim canımı sıkamaz.
  ardından bir sıralama yapın ve sırayla hepsinden kurtulun.kurtulduktan sonrada önemsemeyin bu hayatı afedersiniz şeyinize takmayın efendim.azrail kardeşimiz olsa şu şartlarda 75 sne zor yaiarız zaten.bu kadar bi ömür bile yaşayacağım garanti değilken kimsede benim canımı sıkamaz.
devamını gör...
