birini çok sevmek
birini çok sevmek aslında çok güzel bir histir. ama sevilen kıymet bilirse güzeldir.
ben çok sevmiştim mesela. ona neler söylemek isterdim...
kimse ben gibi olmayacak. hayatinda aldanacagin en buyuk gercegi sunuyorum sana...
kocaman enayiliklerle gelmeyecek. sen görmesende acmayacak kalbini. ben gibi
ya da nasil denir sen daha iyi bilirsin. kimse en güzel yillarini senin ugruna kül etmeyecek. o yürek yok ki...
çok acıdı ama sorun yok ben bunu da tek başıma hallederim zaten benim yanımda durulmasını hak etmem ben.
dag olsa catlarmıs. ben adımlarımı sayarken sabır cektim.
günler feda ettim. dönüp tesekkür bile beklemedim demek isterdim... ama kelimeleri bile feda etmek istemediğim biri olarak kaldı... o yüzden siz değecek birini sevin..
ben çok sevmiştim mesela. ona neler söylemek isterdim...
kimse ben gibi olmayacak. hayatinda aldanacagin en buyuk gercegi sunuyorum sana...
kocaman enayiliklerle gelmeyecek. sen görmesende acmayacak kalbini. ben gibi
ya da nasil denir sen daha iyi bilirsin. kimse en güzel yillarini senin ugruna kül etmeyecek. o yürek yok ki...
çok acıdı ama sorun yok ben bunu da tek başıma hallederim zaten benim yanımda durulmasını hak etmem ben.
dag olsa catlarmıs. ben adımlarımı sayarken sabır cektim.
günler feda ettim. dönüp tesekkür bile beklemedim demek isterdim... ama kelimeleri bile feda etmek istemediğim biri olarak kaldı... o yüzden siz değecek birini sevin..
devamını gör...
iron maiden
pek sevdiğim, en sevdiğim, çok sevdiğim, yerlere göklere sığdıramadığım metal grubu.
grup basçısı steve harris* tarafından 1975'de londra'da kuruldu.
öncelikle çoğu metal grubunda olduğu gibi iron maiden'da da kadro değişiklikleri oldu. paul di'anno'nun gruptan ayrılmasıyla bruce dickinson* tam 6 ay sonra gruba dahil oldu. bruce dickinson'da evrenden mezaş alan insanlardan olduğu için taa 1980'de samson'ın vokaliyken iron maiden'ı canlı izlemesiyle bir gün bu güzide gruba ses olacağını biliyordu. grubun o an deep purple'a benzediğini düşünmüştü. tabii bruce'un gruba girmesinde clive burr'le olan ahbaplığının da rolü vardı. öte yandan steve harris' te az antenli değildi hani. paul'un günün birinde grubu yarı yolda bırakacağını hissettiğinden bir gözü hep diğer vokallerdeydi.
neyse efenim, sözün özü kader ağlarını ördü ve bruce dickinson ait olduğu yere geldi.
brucecuğumuz ilk konserinde yepyeni şarkılarla hölölölö yapanları susturduysa da dianno şarkılarını söylerken seyirciyi tamamen kazanmayı başaramamıştı.
iron maiden ilk defa albüm kaydı için şarkı yazacak olduğunda bruce samson ile yaptığı anlaşmadan dolayı albüme şarkı yazamıyordu. ilk iki albüm - iron maiden ve the number of the beast - yıllar önce yazılmış şarkıları kapsıyordu. hızlıca şarkı yazması gereken gruba bruce'un altında imzası bulunmasa bile gerek söz gerek müzik konusunda ciddi katkıları oldu. buna bir örnek prisoner olabilir. adrian smitth bu albümde farkını ortaya koysa da kulaklarımıza tatlı tatlı bağıran parçalar steve'in kaleminden çıkanlar oldu ve klasikler arasındaki yerlerini aldılar. bu klasiklerden biri de grubun en sevdiğim parçası run to the hills elbette.
grup ilerleyen zamanlarda da edebiyat, sinema ve tarihten etkilenerek söz yazmaya devam etti.
the number of the beast her ne kadar sevildiyse bir o kadar muhafazakar kesim tarafından topa tutulduğu da oldu. şeytanın sayısını barındırdığı için muhafazakarlar tepkiliydi. steve bu tepkinin onların lehine grup için bedavadan pr olduğunu düşünüyordu.
hikayeleri kaba taslak bu şekilde. tabii ben sevdiğim kısımları ekledim. dileyenlere tamamını google amca anlatır.
bu beylerin kendilerine her anlamda çok iyi baktığını ve oldukça donanımlı olduklarını da söylemeden geçmeyeyim. sağlıklarına dikkat ediyorlar ve kendilerini sürekli geliştiriyorlar. özellikle dickinson'un on parmağında on marifet var.
yeni keşfettiyseniz dinleyecek bir dünya parçaları var. hatta bir tanesini buraya bırakıp kaçayım ben*.
grup basçısı steve harris* tarafından 1975'de londra'da kuruldu.
öncelikle çoğu metal grubunda olduğu gibi iron maiden'da da kadro değişiklikleri oldu. paul di'anno'nun gruptan ayrılmasıyla bruce dickinson* tam 6 ay sonra gruba dahil oldu. bruce dickinson'da evrenden mezaş alan insanlardan olduğu için taa 1980'de samson'ın vokaliyken iron maiden'ı canlı izlemesiyle bir gün bu güzide gruba ses olacağını biliyordu. grubun o an deep purple'a benzediğini düşünmüştü. tabii bruce'un gruba girmesinde clive burr'le olan ahbaplığının da rolü vardı. öte yandan steve harris' te az antenli değildi hani. paul'un günün birinde grubu yarı yolda bırakacağını hissettiğinden bir gözü hep diğer vokallerdeydi.
neyse efenim, sözün özü kader ağlarını ördü ve bruce dickinson ait olduğu yere geldi.
brucecuğumuz ilk konserinde yepyeni şarkılarla hölölölö yapanları susturduysa da dianno şarkılarını söylerken seyirciyi tamamen kazanmayı başaramamıştı.
iron maiden ilk defa albüm kaydı için şarkı yazacak olduğunda bruce samson ile yaptığı anlaşmadan dolayı albüme şarkı yazamıyordu. ilk iki albüm - iron maiden ve the number of the beast - yıllar önce yazılmış şarkıları kapsıyordu. hızlıca şarkı yazması gereken gruba bruce'un altında imzası bulunmasa bile gerek söz gerek müzik konusunda ciddi katkıları oldu. buna bir örnek prisoner olabilir. adrian smitth bu albümde farkını ortaya koysa da kulaklarımıza tatlı tatlı bağıran parçalar steve'in kaleminden çıkanlar oldu ve klasikler arasındaki yerlerini aldılar. bu klasiklerden biri de grubun en sevdiğim parçası run to the hills elbette.
grup ilerleyen zamanlarda da edebiyat, sinema ve tarihten etkilenerek söz yazmaya devam etti.
the number of the beast her ne kadar sevildiyse bir o kadar muhafazakar kesim tarafından topa tutulduğu da oldu. şeytanın sayısını barındırdığı için muhafazakarlar tepkiliydi. steve bu tepkinin onların lehine grup için bedavadan pr olduğunu düşünüyordu.
hikayeleri kaba taslak bu şekilde. tabii ben sevdiğim kısımları ekledim. dileyenlere tamamını google amca anlatır.
bu beylerin kendilerine her anlamda çok iyi baktığını ve oldukça donanımlı olduklarını da söylemeden geçmeyeyim. sağlıklarına dikkat ediyorlar ve kendilerini sürekli geliştiriyorlar. özellikle dickinson'un on parmağında on marifet var.
yeni keşfettiyseniz dinleyecek bir dünya parçaları var. hatta bir tanesini buraya bırakıp kaçayım ben*.
devamını gör...
her muhabbette aklına hikaye gelen insan
bu tür insanlarda beyinlerinin bir köşesinde yüz bin milyon tane hikâyenin bulunduğu bir oda vardır. bu insanlar ortamdaki her muhabbete uygun ders niteliğindeki hikâyeleri odacıklarından çıkarıp anlatırlar.
devamını gör...
yazarların içinde oldukları yaş ile ilgili fikirleri
18 yaşım gibi sen de evde oturacaksın* canım 19, iyi sıkılmalar.
devamını gör...
lima sendromu
peru'nun lima kentinde yaşanan bir olaydan adını alan psikolojik rahatsızlık.
kaçırdığı kadına âşık olan adamdan sonra ismi duyulmuş ve rahatsızlığın görülme sıklığı arttıkça namı yayılmıştır. anlaşılacağı üzere kendisi stockholm sendromu'nun tam tersi bir seyir gösteriyor. bilen bilir; stockholm sendromu'nda kaçırılan kişi, onu kaçıran kişiye aşık olur. bunda ise durum tersi şekildedir. rehin aldığı kişiye sempati duyan bir birey vardır. bunun en muhtemelen sebebi; vicdanen duyulan rahatsızlık veya suçluluk duygusu.
suçlu, suçunun farkına vardıkça vicdani olarak rahatsız oluyor ve bu rahatsızlık zamanla suçuna karşı bir sempati duymasına sebep oluyor. sonra da ver elini aşk. *
kaçırdığı kadına âşık olan adamdan sonra ismi duyulmuş ve rahatsızlığın görülme sıklığı arttıkça namı yayılmıştır. anlaşılacağı üzere kendisi stockholm sendromu'nun tam tersi bir seyir gösteriyor. bilen bilir; stockholm sendromu'nda kaçırılan kişi, onu kaçıran kişiye aşık olur. bunda ise durum tersi şekildedir. rehin aldığı kişiye sempati duyan bir birey vardır. bunun en muhtemelen sebebi; vicdanen duyulan rahatsızlık veya suçluluk duygusu.
suçlu, suçunun farkına vardıkça vicdani olarak rahatsız oluyor ve bu rahatsızlık zamanla suçuna karşı bir sempati duymasına sebep oluyor. sonra da ver elini aşk. *
devamını gör...
hpv aşısı
farkındalık oluşturmak adına açtığım başlıktır.
hpv aşısı serviks kanserini önemli ölçüde önleyen l1 kapsid proteinlerine karşı oluşturulmuş bir aşıdır.
9-45 yaş aralığında uygulanabilir ancak 26 yasindan erken uygulanması etkinlik açısından daha etkilidir.en ideal yapılma zamanı ise 12-13 yaşlardır. 3 doz şeklinde 0-2-6. aylarda yapılır.
mevcut 3 aşı bulunmaktadır.
bivalan hpv16-18 e ait virüs benzeri partiküller bulunurken;kuadrivalan aşıda hpv6-11-16-18 e ait partiküller bulunur.
bir diğeri ise nonavalan(9'lu aşı) hpv 6-11-16-18-31-33-45-52-58 e air partikülleri içerir.
kadınlarda serviks kanserine erkeklerde de nadirende olsa oluşabilen penis kanserine karşı önemli bir aşıdır.
sanırsam şuan rutin aşıda bulunmadığı için belli bir meblağ ödeniyor ancak sağlığınızdan önemli değil, imkanınız varsa yaptırın.
hpv aşısı serviks kanserini önemli ölçüde önleyen l1 kapsid proteinlerine karşı oluşturulmuş bir aşıdır.
9-45 yaş aralığında uygulanabilir ancak 26 yasindan erken uygulanması etkinlik açısından daha etkilidir.en ideal yapılma zamanı ise 12-13 yaşlardır. 3 doz şeklinde 0-2-6. aylarda yapılır.
mevcut 3 aşı bulunmaktadır.
bivalan hpv16-18 e ait virüs benzeri partiküller bulunurken;kuadrivalan aşıda hpv6-11-16-18 e ait partiküller bulunur.
bir diğeri ise nonavalan(9'lu aşı) hpv 6-11-16-18-31-33-45-52-58 e air partikülleri içerir.
kadınlarda serviks kanserine erkeklerde de nadirende olsa oluşabilen penis kanserine karşı önemli bir aşıdır.
sanırsam şuan rutin aşıda bulunmadığı için belli bir meblağ ödeniyor ancak sağlığınızdan önemli değil, imkanınız varsa yaptırın.
devamını gör...
kırmızı oda
(bkz: şimdi reklamlar)
devamını gör...
yazarların cüzdanlarında taşıdığı garip nesneler
ben değil ama bir dostum annesinin yüzüğünü ve evleneceği kıza anneciğinin yazdığı mektubu saklıyor.
kaç kere dedim verde okuyim belki evlencez ilerde diye de, nerede rus inandı var *
kaç kere dedim verde okuyim belki evlencez ilerde diye de, nerede rus inandı var *
devamını gör...
instagram'ın gereksiz bir uygulama olduğu gerçeği
günümüzde yeni insanlarla tanışmak, sosyalleşmek ve beğeni toplamak için kullanılan uygulamalardan biridir. gerekliliği konusu sanırım kullanan kişiye göre değişir.
devamını gör...
kitabı baskıdan okumak vs telefondan okumak
uzun kitapları fiziksel olarak okumak daha mantıklıdır.
kısa novellaları ise telefondan bilgisayardan okuyabilirsiniz.
ben genelde ulaşabildiğim kitapları satın alıyorum.
ulaşamadıklarımı pdf olarak buluyorum.
kısa novellaları ise telefondan bilgisayardan okuyabilirsiniz.
ben genelde ulaşabildiğim kitapları satın alıyorum.
ulaşamadıklarımı pdf olarak buluyorum.
devamını gör...
günün sözü
devamını gör...
everybody knows
bu versiyonu da gayet güzeldir.
devamını gör...
yeni açılacak pastaneye isim önerileri
tatlı dilim pastanesi.
devamını gör...
my name is earl
ilk izlediğim yabancı dizi olmakla beraber emmy ödülü sahibi amerikan yapımı komedi tarzı dizidir. başrolde earl karakteri yer almaktadır. earl hayatını bir araba kazasından sonra karma felsefesine göre düzenleyip bir liste oluşturur ve listedeki kişilerin kendisini affetmesini sağlamaya çalışır. tabi başına gelmeyen kalmaz. aynı benim gibi.
edit: dizi final yapamadan 'to be continued...' ifadesiyle bitmiştir.
edit: dizi final yapamadan 'to be continued...' ifadesiyle bitmiştir.
devamını gör...
sözlükte girilen entrylerin oylanmaması
hiç oy almayanlar kimse oy almıyor sanıyor...
devamını gör...
ulan istanbul
çok kaliteli diziydi.hatta genel olarak türkiye için fazla olacak kadar iyiydi.
devamını gör...
kitap alıntıları
"füsun kolonyayı dökerken, kemal'i sona saklamıştı. insan vedalarda da en sevdiğini en sona saklar."
masumiyet müzesi
masumiyet müzesi
devamını gör...
şaka maka normal sözlük’ün kaliteli bir sözlük olması
şuan gayet güzel ve kaliteli.reklam yok ekşi gibi para karşılığı dandik bahis sitelerini öven yada iyi olanları yalan entrylerle eleştiren tipler burada yok.umarım hiç olmazlarda.
devamını gör...
beyin yakan tramvay ikilemi
mesele sayi degil yegen, mesele raylara iple baglanmis kisilerin kimler oldugu...
devamını gör...
