ne kadar hoş bir etkinlik!
güzel çocuklarımıza ulaşsın onlara bolca neşe ve gülücük olsun,moral olsun.
küçücük de olsa bir katkımız olduysa ne mutlu.
devamını gör...

bilimsel yöntemi ve popüler bilimi yaygınlaştırmaya çalışan güzel bir ekip. ayrıca yobazlar ile çok etkili savaşırlar.
devamını gör...

fazlasıyla okudukları için yüksektir. sorguladıkları için olacak epey zeki olurlar.
devamını gör...

haberin başlığını olduğu gibi yazdım. linkide vericem ama şu zat-ı hıyar efendiye iki çift laf etmek gerek.
ekonomiden hukuk sistemine, istanbul sözleşmesinden sağlık alanına kadar her konuda ahkam kesen imam efendinin son zırvasıdır.

yüzünden riya akan bu tiplerden gerçekten bıktıkkkkkkkkkkkkkk!


haberegider

edit: başlığa yazan ve “ne var bunda?” “bir imam tweet atamaz mı?” gibi söylemler paylaşan yazar arkadaşlara cevaben; paylaşım buram buram şeriat istemi kokuyor. ha siz eğer dünyanın marsa gittiği, bilimin peşinden koştuğu bir dönemde bu imam efendinin peşine takılmak istiyorsanız başka. hayırlı uçuşlar.
devamını gör...

beni engellemiş olan yazar.
arada yazıyor, ben ona yazamıyorum.
önce dağılıyorum akabinde toparlanıyorum.
evren bunu bana izah etsin.
ya da ona bir şey desin.
ya da boşver.
anı yaşa be ermolettin
herkesin hayatına kimse karışamaz.
devamını gör...

yine az sevişmiş bir yobaz beyanı. bade bitti şimdi sıra kadınlar hakkında yorum yapmaya gelmiş. işimbu paylaşmış ama ben de direkt tüvit görüntüsünü paylaşayım:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlükte sırf şu lanet mahlası/nicki aldım diye yemediğim hakaret, görmediğim itham kalmadı.
arkadaşım ! siz önce yaşadığınız gezegende ne olaylar dönüyor onlara bakın, neler neler yaşanıyor bu gezegende bilmem farkında mısınız ?
o filmi mahlas yapmamın sebebi, sırp asıllı olmam ve farkettiyseniz arada ı var, ı harfi kiril alfabesinde yoktur ı harfini koymamın sebebi, deforme olmuş ülkemin berbat yönetim şekli ve hastalıklı zihinlerine atıfta bulunmam, hem de filmin senaryosu ve akışının yine kendi ülkemin zamanında yapmış olduğu savaş suçlarıyla bağdaştırmam. teşekkürler iyi günler.

edit:teşekkür ederim teselli edici tanımlarınız ve özel mesajlarınız için sözlük.
devamını gör...

insan ne denli derin düşünebiliyorsa sevgisi o denli derindir. o denli doyumsuzdur. ve acısı da o denli büyük .
tezer özlü
yaşamın ucuna yolculuk
devamını gör...

ülkemizde uygulanması oldukça geç kalınmış bir yönetim sistemidir.

deniz kuşları ve kaplumbağalarının %44’ünün midesinde plastik atık parçaları var.
2050 yılında bu hızla kirletmeye devam edersek atıkların kütlesi denizlerdeki tüm balıkların kütlesine eşit olacak.

- dakikada 2 milyon çöp poşeti çöpe atılıyor.
- dakikada bin adet pet şişe çöpe atılıyor.
- dakikada 10 bin adet plastik pipet çöpe atılıyor.

çevre neden kirleniyor? hızlı nüfus artışı, plansız kentleşme ve endüstrileşme, ormanların yok olması, su kaynaklarının kirletilmesi ve atıkların doğru yönetilememesi…

üzerinde yaşadığımız toprak parçasının yaklaşık %45’i mineral, %25’i hava, %25’i su ve %5’i de organik maddelerden oluşuyor.
kalın bir toprağın meydana gelebilmesi için binlerce yıl süren bir zamanın geçmesi gerekir. örneğin kula civarında 300 bin yıl önce oluşmuş eski volkan konileri üzerinde yer yer 50 cm kalınlığında toprak oluşmuş iken yaklaşık 12 bin yıl önce oluşan volkan konileri ve bazaltlar üzerinde çok daha ince bir toprak örtüsü bulunmaktadır.

şimdi çevre ve şehircilik bakanlığı’nın 12 temmuz 2019’da yayınladığı sıfır atık yönetmeliği'ndeki tanıma bakalım.

çevre ve şehircilik bakanlığından:
sıfır atık yönetmeliği

birinci bölüm
amaç, kapsam, dayanak ve tanımlar
amaç

madde 1 – (1) bu yönetmeliğin amacı, hammadde ve doğal kaynakların etkin yönetimi ile sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda atık yönetimi süreçlerinde çevre ve insan sağlığının ve tüm kaynakların korunmasını hedefleyen sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına, yaygınlaştırılmasına, geliştirilmesine, izlenmesine, finansmanına, kayıt altına alınarak belgelendirilmesine ilişkin genel ilke ve esasların belirlenmesidir.

tamamını okumak isteyenler için link: www.resmigazete.gov.tr/eski...


“sıfır atık”, israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, oluşan atığın miktarının azaltılmasını, etkin toplama sisteminin kurulmasını, atıkların geri dönüştürülmesini kapsayan atık önleme yaklaşımı olarak tanımlanan bir hedeftir.

atıkların geri dönüşüm ve geri kazanım süreci içinde değerlendirilmeden bertarafı hem maddesel hem de enerji olarak ciddi kaynak kayıpları yaşanmasına neden olmaktadır.

son yıllarda tüm dünyada bireysel, kurumsal ya da belediye genelinde sıfır atık uygulama çalışmaları yaygınlaşmaktadır.
sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıklarımızı kontrol altına almak, gelecek nesillere temiz, gelişmiş bir ülke ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için sıfır atık prensibi hedef alınmalı ve entegre bir yaklaşımla atıkların yönetimi sağlanmalıdır.

1 ton atık kağıdın geri kazanımı ile;
• 17 ağacın kesilmesi önlenir,
• 12400 m³ kadar sera gazı önlenir,
2,4 m³ atık depolama alanından tasarruf sağlanır.

geri dönüştürülen her 1 ton cam için yaklaşık 100 litre petrolden tasarruf edilebilir.

lütfen ‘’bir çöpten ne çıkar’’ demeyelim, öncelikle atıklarımızı doğru ayrıştırıp sonrasında atık miktarımızı azaltmak için alışkanlıklarımızı değiştirmeye çalışalım.
devamını gör...

kendin için bir şeyler yapmak, kendini unutmamak. kendin için yaptığın bir şey sana çarpı 10 olarak dönüyor.
devamını gör...

bir diğer adı minitari olan, kuzey amerika'da yaşayan, siouan dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
eskiden, "büyük ovalar" civarında, en çok ticaret yapan kabilelerin başındaydı. 1780 ve 1830'larda iki kere, ticaret yaptıkları beyazlardan salgın hastalık kaptılar ve nüfuslarının çoğu öldü.
güçsüz düştükten sonra, aynı salgından etkilenen dostları mandan ve arikara'lara daha yakın oldular.
beyazlarla çatışmaları olmadı, onlarla anlaştılar ve hâla yaşadıkları north dakota'ki rezervasyona yerleştiler.
büyük ovalar kabilesi olsalarda, mandan ve arikara'lar gibi onlarda tepee'lerde değil, şu evlerde yaşadılar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ailemin yanından ayrılıp memlekete, bir gece bile kalamadığım evime gitmek. kedilerimle bir başıma yaşamak.
dağcılık kulüplerine katılmak.
ıkinci üniversiteyi okumak.
yüzüklerin efendisi külliyatı 16 kitabı not tutarak okumak.
sonrasında kendi bölümümle ilgili bir sürü not aldığım kitap var onları okumak.
belki yeteneğim olan gastronomi üzerine eğitim almak.
devamını gör...

empati kabiliyetine sahip araştırmacı ve mantıklı olan insandır.
devamını gör...

okuyunca film ya da dizide geçen bir bölüm, olay gibi gelse de aslında yaşanan gerçek bir durum.
aşkı memnu, yaprak dökümü, muhteşem yüzyıl dizilerinde yok böyle entrika.
brezilya veya hindistan dizilerinin etkisinde kalma olasılığı yüksek, n.ç'nin kızını yanına alarak kocasını 8 yıldır aldatma hikayesi.
n.ç beynimde tümör var diyerek tekirdağ'a hastaneye gidiyorum diye 2013 senesinde evden ayrılmış. eşinin ve çocuklarının yanına gelme isteklerini hep bir bahaneyle savuşturmuş. " beni bu halde görmenizi istemiyorum" diyerek saçı kazıklı fotoğraflar ve hastane temalı görüntüler göndermiş. böyle böyle 8 koca yıl geçmiş.
evin oğlu birgün gönderilen paraların tekirdağ yerine istanbul'dan çekilince mevzuya uyanmış. ilk başta yok demiş konduramamış sonra ise korktuğu başına gelmiş. annesinin kaldığı eve gittiğinde kız kardeşinin yabancı adama baba dediğini duyup görmüş.
yaşanılan 8 yıllık yalanı babasını anlatmış. babası 8 yıl boyunca eşine 400 bin maddi yardımda bulunmuş. mahkemede geçen beyanlar şöyle:

davada tanık olarak dinlenen r.ç. yaşadıklarını şöyle anlattı:

“annem bize kafasını kazıtmış fotoğraflarını gönderirdi. kendisini ziyaret etmek istediğimizde bizi engellerdi. anneme toz konduramazdım. sonra internet bankacılığından gönderdiğimiz paraları sorguladım. paralar tekirdağ’dan değil etiler’deki bir bankadan çekilmişti. annemi aradım. bulunduğu evi söyledi. eve gittiğimde kız kardeşimin yanında yaşlı bir çift vardı. sonra başka bir adam geldi. kim olduğunu sordum. ‘5 yıllık kocasıyım’ dedi. o adam, annemin babamla boşanma sürecinde olduğunu biliyormuş. küçük kardeşim de o adama ‘baba’ diyor.”


eşinin hastalık yalanını oğlundan öğrenen h.ç. boşanma davası açtı. çocuklarının velayetini isteyen h.ç., bugüne kadar eşine tedavi için gönderdiği 400 bin tl ile 250 bin tl manevi tazminat talep etti. n.ç. davaya verdiği yanıtta, h.ç.’nin kızı doğduktan sonra kendisinden uzaklaştığını, bilgisayar başında sabahlamaya başladığını iddia ederek, “boşanmak istediğimde ölümle tehdit edildim. belki benimle ilgilenir diye bir ailenin yanında yatılı bakıcı olarak çalışmaya başladım. çocuklarımın velayetini ve 400 bin tl tazminat istiyorum” dedi.


kaynak
devamını gör...

2000 lerde sohbet sitelerinde sık rastlanan durum.
bana şu an saçma gelmektedir.
devamını gör...

ben de sevdiğim kızın adını dövme yaptırdım ne var bunda... kızımın adını dövme yaptırmak için sizden onay mı almam gerekiyordu.
devamını gör...

“para konuşur” sözünün yanlış yorumlandığını ifade eden bir deyiştir.
paran varsa insanlar seni tanır. paran yoksa sen insanları tanırsın.
1974 tarihli it’s alright, ma -i’m only bleeding adlı parçasında “money doesn’t talk, it swears” (para konuşmaz, küfreder) demişti bob dylan... şiddetin ve birçok toplumsal sorunun kaynağının para olduğunu vurgulamıştı.
çevremizde zenginliğin verdiği gururla yaşayan bazı insanları görürüz… geceleri paralarını saymaktan, gündüzleri de gariban işçileri ezmekten başka bir şey düşünemezler…gittikleri her yere önce paralarını sererler…“ye kürküm ye, ye kürküm ye” misali.
unuttukları bir şey vardır:
ingilizce’de para kelimesinin (money) kökeni para tanrısı olarak kabul gören mammon putudur. en belirgin özelliği ise konuşamaması sadece küfretmesidir.
günlük hayatımızda “para konuşur” desek de para bitince paranın gerçekte küfrettiğini anlarız. çevremizde dost gözüken 100 insandan 1 tane kalır.
para insanı avlamak için en iyi yemdir. (thomas fuller)
devamını gör...

iyi yalan söyleyebilme yeteneği kazanmak.
devamını gör...

önünden şehir şehir kaçmak.

(bkz: tuhaf bir aşk hikayesi bizimkisi)
devamını gör...

yazacaklarım makro bir perspektifte yazılmış olup, futboldaki iç durumumuz kadar dünyada ve avrupada şu an geldiğimiz duruma bakış açısını da yansıtmaktadır.

•ortalama 10-15 sene öncesinde ilgi pik seviyelere çıktı çünkü umut vardı, alınan anlık başarılar her yıl artarak devam edecek gibi düşünülüyordu ve aynı zamanda türk futbolu’nun yıllar geçtikçe gelişeceği de düşünülüyordu, şimdi o umut bitti çünkü;

taraftarı mutlu etmek adına yıllarca yapılan gereksiz transfer harcamaları kulüpleri borç batağına soktu, alt yapılara hiçbir şekilde önem verilmemesi doğrultusunda sadece transfer ile başarının gelmeyeceğinin anlaşılması ve aslında başarının “gerçek” uzun dönemli topyekün yönetim sistemine endeksli olması fakat kendi pr’ı adına günü kurtarma peşinde olan yöneticilerin bu basireti gösterememesi ve bundan böyle de göstermeyeceğinin taraftarlar tarafından da idrak edilmesi taraftarların umudunu ve istikrarlı başarının geleceği inancını yok etti.

bu umut ve inancın yok olması “başarının gelmeyeceği” ve aslında iyi olmadığımız bir sporu izlemenin de gereken hazzı vermemesi durumunu yaratmıştır bu hazzın olmaması sonuç olarak ilginin azalması olarak karşımıza çıkmıştır.

aslında yazılacak çok fazla alt başlık ve etken var, bir kısmını yazmaya çalıştım...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim