umut yaprakları
bir özdemir asaf şiiri.
“öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
seninle yeşerdiler, seninle soldular..
olsunlar senden sonra da umut yaprakları.”
“öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
seninle yeşerdiler, seninle soldular..
olsunlar senden sonra da umut yaprakları.”
devamını gör...
overacting
filmlerde, tiyatro oyunlarında ya da dizilerde oyuncuların rollerini çok abartılı bir şekilde oynaması durumudur. mimikleri ve tepkileri çok fazladır. izlerken insanı çok yorar ve genellikle samimiyetsiz yapay bir izlenim bırakır.
devamını gör...
kınadığın şeylerin başına gelmesi
işte bu benim. ancak bu sefer dersimi aldım ve mutlaka bilmeli, bilmeyenlere söylemeli...
"bu hayatta olmaz dediklerin olacak, yapmam dediklerini yapacaksın."
bir zeynep ergül atasözü der ki; "beni kınayan benim köyneğimi giysin, beni kınayan benim ateşimde yansın." *
"bu hayatta olmaz dediklerin olacak, yapmam dediklerini yapacaksın."
bir zeynep ergül atasözü der ki; "beni kınayan benim köyneğimi giysin, beni kınayan benim ateşimde yansın." *
devamını gör...
tarihte bugün
1894 - coca-cola ilk kez şişede satılmaya başlandı
1921 - londra konferansı sona erdi. itilaf devletleri barış önerdi.
1921 - türkiye cumhuriyeti'nin istiklâl marşı tbmm'de kabul edildi.
1971 - türk silahlı kuvvetleri, 12 mart muhtırası'nı verdi. başbakan süleyman demirel, bu gelişme üzerine istifa etti.
1985 - türkiye'nin ottawa büyükelçiliği'ne silahlı ermeni militanlarca saldırı düzenledi. bir kanadalı polis öldü. büyükelçi coşkun kırca yaralı olarak kurtuldu.
1995 - gazi mahallesi'nde alevilere ait üç kahvehane gece otomatik silahlarla tarandı 1 kişi öldü, 20 kişi yaralandı. takip eden olaylarda çok sayıda can ve mal kaybı oluştu.
2000 - papa ıı. john paul, kilisenin geçmişte yahudilere, muhaliflere, kadınlara ve yerlilere karşı işlediği günahlardan ötürü af diledi.
2003 - sırbistan başbakanı zoran dindiç, belgrad'da öldürüldü.
1921 - londra konferansı sona erdi. itilaf devletleri barış önerdi.
1921 - türkiye cumhuriyeti'nin istiklâl marşı tbmm'de kabul edildi.
1971 - türk silahlı kuvvetleri, 12 mart muhtırası'nı verdi. başbakan süleyman demirel, bu gelişme üzerine istifa etti.
1985 - türkiye'nin ottawa büyükelçiliği'ne silahlı ermeni militanlarca saldırı düzenledi. bir kanadalı polis öldü. büyükelçi coşkun kırca yaralı olarak kurtuldu.
1995 - gazi mahallesi'nde alevilere ait üç kahvehane gece otomatik silahlarla tarandı 1 kişi öldü, 20 kişi yaralandı. takip eden olaylarda çok sayıda can ve mal kaybı oluştu.
2000 - papa ıı. john paul, kilisenin geçmişte yahudilere, muhaliflere, kadınlara ve yerlilere karşı işlediği günahlardan ötürü af diledi.
2003 - sırbistan başbakanı zoran dindiç, belgrad'da öldürüldü.
devamını gör...
yazarların yazdığı hikayeler
açılışımı kısa zaman önce yazdığım rüyaya ağıt isimli kısa hikayem ile yapıyorum.
karşılaşmalarının üstünden çok da fazla zaman geçmemişti. yollarını kesiştiren irade ona daha büyük sürprizler hazırlıyordu ama celil bu durumun pek de farkında değildi. arzu ile geçirdiği günlerin keyfini çıkarmakla meşguldü. yıllardır hayalini kurduğu mutluluk belki de bu sefer onu bulmuştu. normal zamanda çok da hareketli sayılmayan bir hayatı vardı celil'in. hayatını kitaplarıyla paylaşıyor, arada sokak hayvanlarını beslemeye çıkıyor, sahilde kısa günlük yürüyüşlerini tamamlayıp dışarıda çay bile içmeden evine yollanıyordu. asosyal denilebilecek bir tipti. liseden kalma birkaç yakın arkadaşı ve askerlikten samimi olduğu birkaç tertip dışında düzenli görüştüğü kimi kimsesi yoktu. ailesinden ayrı tek başına kadıköy'de ufak eski bir artı bir dairede yaşıyordu. bu aralar iş arıyordu bir yandan da, babasından kalma parası yavaş yavaş suyunu çekiyordu. eski işinde yaptıklarından memnundu ama etrafındaki insanların dedikoducu, çıkarcı tavırları ve onun alttan alta kuyusunu kazmaları canına tak etmişti. sürüden biri olmayı çocukluğundan beri kabullenemiyordu. sürüden ayrılınca da haliyle kurt kaptı. annesinden gelme bir özellikti idealistliği, ona göre insanlar belli bir ideal üzerine yaşamalıydı. başka insanların haklarına riayet etmeli, onları konfor alanlarına dan dun girmemeliydi. saygı ve sevgi çerçevesinde iş ilişkileri düzenlenmeliydi. ama bizim ülkede işler pek de öyle işlemiyor azizim. aradığın ütopya evrenini bulursan bize de haber ver celil. arkadaşlarının onun ortamlardan(iş, okul, arkadaş çevresi) kopuk hallerine karşı ona böyle takılıyorlardı. sahiden de ütopya benim bu aradığım düzen diye hak da veriyordu onlara ama huylu huyundan vazgeçmez. kafasına yatmadığı noktada ceketini alıp gidiyordu bulunduğu ortamdan. yanında rahat hissedebildiği sınırlı sayıda insan vardı. bunların arasına son zamanlarda gönlünü çiçek bahçesine çeviren arzu da eklenmişti. şans eseri gittiği bir tiyatro oyununda yanındaki koltukta bulmuştu onu celil, sanki yıllar öncesinde orada bırakmıştı da yeniden kavuşmuşlar gibiydi. çoğunlukla sinema, tiyatro yalnız gidilen aktivitelerdi onun için. tevafuk bu ya, arzu da öyle bir kızdı. modadaki oyun atölyesinde gregory gorin'in kundakçı oyununda yolları kesişmişti. oyun sonrası laf lafı açtı ve kendilerini karşılıklı kahve içerken buldular, telefonlar alındı, mesajlaşmalar devam etti. normal celil hızına göre her şey ışık hızında ilerliyordu. bunları asker arkadaşı taner'e anlattığında sen ne ara böyle girişken oldu diye hayretle dinlenmişti. ama olmuştu, belki de yıllardır içinde biriktirdiği duygular önündeki setin aniden çekilmesiyle sel misali akıp onu da beraberinde sürüklüyordu. günlerden bir gün kadıköy boğa'da tekrar buluştular. her ne kadar uzun sayılabilecek- iki ay - bir süredir tanışıyor olsalar da hala birbirlerinin hayatlarının detaylarını tam da bilmiyorlardı. iki gün öncesinde celil rüyasında arzu'yu görmüştü ama bu pek de iç açıcı bir rüya değildi, daha çok kabus denebilirdi. onun fotoğrafını ama çok değişmiş bir şekilde ekranda görüyor ve altında aranan terör sempatizanı olarak haber başlığını okuyordu. kabusunda arzu terör saldırıları düzenleyen bir grubun kadıköy temsilcisiymiş. bunu ona anlatmadı tabi ama seni geçen gün rüyamda gördüm diyerek geçiştirdi. ister istemez rüya olsa da etkilenmişti bu durumdan. davranışlarına sirayet eden bir korku vardı. iki aydır ilk kez doğru dürüst konuşmayıp sadece dinledi celil. ben sana inandım arzu diyordu içinden, sana güvendim. rüyanın etkisinde saçmalıyordu düpedüz, aklı başında adamın rüya ile amel etmesi olur iş değildi ama elinden gelmiyordu aksi. bir rüya uğruna hayatının aşkına tavır mı alacaktı, kafası çok karışmış ne yapacağını bilemez haldeydi. aradan geçen günlerde bu konu aralarında mevzu olmadı belki ama celil hala rüyanın etkisini atlatamamıştı. mevzuyu yakın arkadaşı taner'e açmaya karar verdi, ona anlattıktan sonra alacağı tepkiyi aslında az çok tahmin edebiliyordu. anlatmadan önce rüya tabirlerinde baktığı yorumlar da endişesini bir nebze daha arttırmıştı, olumsuz gelişmelere yoruyordu düpedüz tabirler. taner bu yaptıkların akıl alır değil, bir rüya uğruna sevdiğin kızla arana mesafe koymak olur iş değil dese de pek tesiri olmadı bu lafların celil üzerinde. yoksa rüya bahane miydi, celil zaten bir ilişkiyi doğru dürüst yürütebilecek bir adam değildi de bahanesi bu mu olmuştu. aslında bilinçaltı ona bu oyunu bilerek oynamıştı, sen zaten asosyal, kendi kendine yalnız ölüp gidecek bir adamsın celil, ne işin olur aşkla meşkle. evet beklenen oldu, kafasına yatmayan bu ilişkiden de ceketini alıp gitti celil, ortada mantıklı hiçbir açıklaması olmadan terketti arzu'yu. o gece tekrar rüyasında arzu'yu gördü, bu sefer neler gördüğünü sabah hatırlayamadı. uyandığında taner'in onu on yedi kere aradığını gördü, telefonu gece sessizde kalmıştı. neyin nesi bu ilgi acaba diye düşünerek geri döndü arkadaşına. taner'in sesi boğuk bir o kadar da hüzünlüydü. söylediklerinden sadece birkaç kelimeyi doğru dürüst anlayabildi, arzu , boğanın orası, bomba patlamış, çok üzgünüm celil, başımız sağolsun.
karşılaşmalarının üstünden çok da fazla zaman geçmemişti. yollarını kesiştiren irade ona daha büyük sürprizler hazırlıyordu ama celil bu durumun pek de farkında değildi. arzu ile geçirdiği günlerin keyfini çıkarmakla meşguldü. yıllardır hayalini kurduğu mutluluk belki de bu sefer onu bulmuştu. normal zamanda çok da hareketli sayılmayan bir hayatı vardı celil'in. hayatını kitaplarıyla paylaşıyor, arada sokak hayvanlarını beslemeye çıkıyor, sahilde kısa günlük yürüyüşlerini tamamlayıp dışarıda çay bile içmeden evine yollanıyordu. asosyal denilebilecek bir tipti. liseden kalma birkaç yakın arkadaşı ve askerlikten samimi olduğu birkaç tertip dışında düzenli görüştüğü kimi kimsesi yoktu. ailesinden ayrı tek başına kadıköy'de ufak eski bir artı bir dairede yaşıyordu. bu aralar iş arıyordu bir yandan da, babasından kalma parası yavaş yavaş suyunu çekiyordu. eski işinde yaptıklarından memnundu ama etrafındaki insanların dedikoducu, çıkarcı tavırları ve onun alttan alta kuyusunu kazmaları canına tak etmişti. sürüden biri olmayı çocukluğundan beri kabullenemiyordu. sürüden ayrılınca da haliyle kurt kaptı. annesinden gelme bir özellikti idealistliği, ona göre insanlar belli bir ideal üzerine yaşamalıydı. başka insanların haklarına riayet etmeli, onları konfor alanlarına dan dun girmemeliydi. saygı ve sevgi çerçevesinde iş ilişkileri düzenlenmeliydi. ama bizim ülkede işler pek de öyle işlemiyor azizim. aradığın ütopya evrenini bulursan bize de haber ver celil. arkadaşlarının onun ortamlardan(iş, okul, arkadaş çevresi) kopuk hallerine karşı ona böyle takılıyorlardı. sahiden de ütopya benim bu aradığım düzen diye hak da veriyordu onlara ama huylu huyundan vazgeçmez. kafasına yatmadığı noktada ceketini alıp gidiyordu bulunduğu ortamdan. yanında rahat hissedebildiği sınırlı sayıda insan vardı. bunların arasına son zamanlarda gönlünü çiçek bahçesine çeviren arzu da eklenmişti. şans eseri gittiği bir tiyatro oyununda yanındaki koltukta bulmuştu onu celil, sanki yıllar öncesinde orada bırakmıştı da yeniden kavuşmuşlar gibiydi. çoğunlukla sinema, tiyatro yalnız gidilen aktivitelerdi onun için. tevafuk bu ya, arzu da öyle bir kızdı. modadaki oyun atölyesinde gregory gorin'in kundakçı oyununda yolları kesişmişti. oyun sonrası laf lafı açtı ve kendilerini karşılıklı kahve içerken buldular, telefonlar alındı, mesajlaşmalar devam etti. normal celil hızına göre her şey ışık hızında ilerliyordu. bunları asker arkadaşı taner'e anlattığında sen ne ara böyle girişken oldu diye hayretle dinlenmişti. ama olmuştu, belki de yıllardır içinde biriktirdiği duygular önündeki setin aniden çekilmesiyle sel misali akıp onu da beraberinde sürüklüyordu. günlerden bir gün kadıköy boğa'da tekrar buluştular. her ne kadar uzun sayılabilecek- iki ay - bir süredir tanışıyor olsalar da hala birbirlerinin hayatlarının detaylarını tam da bilmiyorlardı. iki gün öncesinde celil rüyasında arzu'yu görmüştü ama bu pek de iç açıcı bir rüya değildi, daha çok kabus denebilirdi. onun fotoğrafını ama çok değişmiş bir şekilde ekranda görüyor ve altında aranan terör sempatizanı olarak haber başlığını okuyordu. kabusunda arzu terör saldırıları düzenleyen bir grubun kadıköy temsilcisiymiş. bunu ona anlatmadı tabi ama seni geçen gün rüyamda gördüm diyerek geçiştirdi. ister istemez rüya olsa da etkilenmişti bu durumdan. davranışlarına sirayet eden bir korku vardı. iki aydır ilk kez doğru dürüst konuşmayıp sadece dinledi celil. ben sana inandım arzu diyordu içinden, sana güvendim. rüyanın etkisinde saçmalıyordu düpedüz, aklı başında adamın rüya ile amel etmesi olur iş değildi ama elinden gelmiyordu aksi. bir rüya uğruna hayatının aşkına tavır mı alacaktı, kafası çok karışmış ne yapacağını bilemez haldeydi. aradan geçen günlerde bu konu aralarında mevzu olmadı belki ama celil hala rüyanın etkisini atlatamamıştı. mevzuyu yakın arkadaşı taner'e açmaya karar verdi, ona anlattıktan sonra alacağı tepkiyi aslında az çok tahmin edebiliyordu. anlatmadan önce rüya tabirlerinde baktığı yorumlar da endişesini bir nebze daha arttırmıştı, olumsuz gelişmelere yoruyordu düpedüz tabirler. taner bu yaptıkların akıl alır değil, bir rüya uğruna sevdiğin kızla arana mesafe koymak olur iş değil dese de pek tesiri olmadı bu lafların celil üzerinde. yoksa rüya bahane miydi, celil zaten bir ilişkiyi doğru dürüst yürütebilecek bir adam değildi de bahanesi bu mu olmuştu. aslında bilinçaltı ona bu oyunu bilerek oynamıştı, sen zaten asosyal, kendi kendine yalnız ölüp gidecek bir adamsın celil, ne işin olur aşkla meşkle. evet beklenen oldu, kafasına yatmayan bu ilişkiden de ceketini alıp gitti celil, ortada mantıklı hiçbir açıklaması olmadan terketti arzu'yu. o gece tekrar rüyasında arzu'yu gördü, bu sefer neler gördüğünü sabah hatırlayamadı. uyandığında taner'in onu on yedi kere aradığını gördü, telefonu gece sessizde kalmıştı. neyin nesi bu ilgi acaba diye düşünerek geri döndü arkadaşına. taner'in sesi boğuk bir o kadar da hüzünlüydü. söylediklerinden sadece birkaç kelimeyi doğru dürüst anlayabildi, arzu , boğanın orası, bomba patlamış, çok üzgünüm celil, başımız sağolsun.
devamını gör...
mona lisa
kimilerinin da vinci'nin annesi olduğunu öne sürdüğü tablo.
devamını gör...
sivas katliamı
bu ülke tarihinin en büyük dram ve utançlarından biridir. mezhepçi yobazlar tarafından insanlığın yakılmasıdır.
olay da değildir,
provokasyon da değildir.
katliamdır.
olay da değildir,
provokasyon da değildir.
katliamdır.
devamını gör...
game of thrones replikleri
sevilen dizi game of thrones (taht oyunları) favori replikleri...
"taht oyunlarını oynadığında, ya kazanırsın ya da ölürsün. bunun ortası yoktur." cersei lannister
“sanırım bir bağnazın hata yaptığını kabullenmesi oldukça zor, bağnaz olmanın bir manası kalmıyor yoksa.” lord varys
“birileri sevdiğim kadını elimden aldı, bıraktığı boşluğu 7 krallık bile dolduramadı.” robert baratheon
“çok sevdiğimiz şeyler bizi her zaman mahvetti, delikanlı. bunu hatırla." jeor mormont
“bir ejderha bir köle değildir. “ daenerys targaryen
"tanrıların merhameti olmaz. bu yüzden tanrı olmuşlardır." cersei lannister
"bir aslan, bir koyunun düşünceleriyle kendini meşgul etmez." tywin lannister
“kendi hatalarını yapma özgürlüğü hayatta istediğim tek şeydi." mance rayder
"her acı bir ders ve her ders sizi daha iyi yapar." syrio forel
“bir kurdu hayatta bırakırsan kuzulara asla rahat vermez.” arya stark
"aşk zehirdir. evet, tatlı bir zehirdir ama neticede öldürür." cersei lannister
“insanı zaman kadar ağır s**en bir şey yok.” davos
"ne kadar çok insanı seversen, o kadar güçsüzleşirsin. sadece çocuklarını sev, hiç kimseyi değil." cersei lannister
“herkes öldürülebilir.” arya stark
"bilgi güç değildir. güç, güçtür." cersei lannister
"şiddeti seçiyorum.” cersei lannister
"kimse özgür değildir. aksine sadece çocuklar ve aptallar inanır." tywin lannister
"bir kadının en güçlü silahı göz yaşları değildir. iki bacağının arasındakidir." cersei lannister
"bazı savaşlar kılıç ve mızrakla kazanılır, bazıları da kalem ve kuzgunla." tywin lannister
"fırtınalar gelir geçer, büyük balık küçük balığı yer ve ben kürek çekmeye devam ederim". lord varys
“ben kralım demek zorunda kalan biri, gerçek bir kral değildir. tywin lannister
"bir adamı öldürmeden önce, gözlerine bakıp son sözlerini dinlemeye cesaretin yoksa, belki de ölmemesi gerekiyordur." eddard stark
“güçlüler, her zaman güçsüzü avlamıştır. en başından bu şekilde güçlü olmuşlardır." tyrion lannister
"bir daha bana 'kız kardeşim' dersen seni uykunda boğdurturum." cersei lannister
"onlara sivri ucunu batır." jon snow
"sana bir tavsiye vereyim, p*ç. ne olduğunu asla unutma. dünyanın geri kalanı unutmayacak. onu zırh gibi giy, böylece seni incitmek için kullanamasınlar." tyrion lannister
“lannister’lar saygılarını ilettiler.” roose bolton
"hiçbir şey bilmiyorsun, jon snow." ygritte
“şerefinizi sorgulamıyorum, şerefinizin varlığını reddediyorum.” tyrion lannister
"güç, insanlar nerede olduğuna inanıyorsa orada bulunur. bu bir aldatmaca. duvardaki bir gölge. ve küçücük bir adam, kocaman bir gölge yaratır.” lord varys
"bir köpeğin kafasına taç takarsan tasma takman zor olur." tyrion lannister
"bana bir daha elini kaldırdığın an, bu ellerini son görüşün olur." daenerys targaryen
"ne olduğunu, 'ne olması gerektiği' ile karıştırmak çok kolaydır, özellikle 'ne olduğu' sizin yararınıza gelişmişse." tyrion lannister
“kaos bir çukurdur eğer kaos gelirse hepimizi yutar.” lord varys
“hepimiz doğduğumuz aynı köşede yaşıyor ve ölüyoruz ve asla dönen dolabı anlamıyoruz. ben hepimizden birisi olmak istemiyorum.” oberyn martel
"bence, tanrıları anne ve babalar uydurdu. çocukları geceleri uyuyabilsin diye." davos seaworth
"kış geliyor." ned stark
“şerefsizlik geçici bir şey değildir.'' tyrion lannister
''ölü adamlara hiçbir şey değerli değildir.'' arya stark
"kaos bir çukur değil. kaos bir merdiven.” petyr baelish
"yarın öleceksin lord bolton. iyi uyu.” sansa stark
“insanlar sana burada ne olduğunu sorduklarında onlara kuzey unutmaz de” arya stark
"nasıl bir kılıcın bileme taşına ihtiyacı varsa bir aklın da kitaplara ihtiyacı var. bu yüzden bu kadar çok okuyorum." tyrion lannister,
“yalnızca bir tanrı var ve adı ölüm. ölüme tek bir şey söyleyebiliriz, o da 'bugün değil.” syrio forel.
"taht oyunlarını oynadığında, ya kazanırsın ya da ölürsün. bunun ortası yoktur." cersei lannister
“sanırım bir bağnazın hata yaptığını kabullenmesi oldukça zor, bağnaz olmanın bir manası kalmıyor yoksa.” lord varys
“birileri sevdiğim kadını elimden aldı, bıraktığı boşluğu 7 krallık bile dolduramadı.” robert baratheon
“çok sevdiğimiz şeyler bizi her zaman mahvetti, delikanlı. bunu hatırla." jeor mormont
“bir ejderha bir köle değildir. “ daenerys targaryen
"tanrıların merhameti olmaz. bu yüzden tanrı olmuşlardır." cersei lannister
"bir aslan, bir koyunun düşünceleriyle kendini meşgul etmez." tywin lannister
“kendi hatalarını yapma özgürlüğü hayatta istediğim tek şeydi." mance rayder
"her acı bir ders ve her ders sizi daha iyi yapar." syrio forel
“bir kurdu hayatta bırakırsan kuzulara asla rahat vermez.” arya stark
"aşk zehirdir. evet, tatlı bir zehirdir ama neticede öldürür." cersei lannister
“insanı zaman kadar ağır s**en bir şey yok.” davos
"ne kadar çok insanı seversen, o kadar güçsüzleşirsin. sadece çocuklarını sev, hiç kimseyi değil." cersei lannister
“herkes öldürülebilir.” arya stark
"bilgi güç değildir. güç, güçtür." cersei lannister
"şiddeti seçiyorum.” cersei lannister
"kimse özgür değildir. aksine sadece çocuklar ve aptallar inanır." tywin lannister
"bir kadının en güçlü silahı göz yaşları değildir. iki bacağının arasındakidir." cersei lannister
"bazı savaşlar kılıç ve mızrakla kazanılır, bazıları da kalem ve kuzgunla." tywin lannister
"fırtınalar gelir geçer, büyük balık küçük balığı yer ve ben kürek çekmeye devam ederim". lord varys
“ben kralım demek zorunda kalan biri, gerçek bir kral değildir. tywin lannister
"bir adamı öldürmeden önce, gözlerine bakıp son sözlerini dinlemeye cesaretin yoksa, belki de ölmemesi gerekiyordur." eddard stark
“güçlüler, her zaman güçsüzü avlamıştır. en başından bu şekilde güçlü olmuşlardır." tyrion lannister
"bir daha bana 'kız kardeşim' dersen seni uykunda boğdurturum." cersei lannister
"onlara sivri ucunu batır." jon snow
"sana bir tavsiye vereyim, p*ç. ne olduğunu asla unutma. dünyanın geri kalanı unutmayacak. onu zırh gibi giy, böylece seni incitmek için kullanamasınlar." tyrion lannister
“lannister’lar saygılarını ilettiler.” roose bolton
"hiçbir şey bilmiyorsun, jon snow." ygritte
“şerefinizi sorgulamıyorum, şerefinizin varlığını reddediyorum.” tyrion lannister
"güç, insanlar nerede olduğuna inanıyorsa orada bulunur. bu bir aldatmaca. duvardaki bir gölge. ve küçücük bir adam, kocaman bir gölge yaratır.” lord varys
"bir köpeğin kafasına taç takarsan tasma takman zor olur." tyrion lannister
"bana bir daha elini kaldırdığın an, bu ellerini son görüşün olur." daenerys targaryen
"ne olduğunu, 'ne olması gerektiği' ile karıştırmak çok kolaydır, özellikle 'ne olduğu' sizin yararınıza gelişmişse." tyrion lannister
“kaos bir çukurdur eğer kaos gelirse hepimizi yutar.” lord varys
“hepimiz doğduğumuz aynı köşede yaşıyor ve ölüyoruz ve asla dönen dolabı anlamıyoruz. ben hepimizden birisi olmak istemiyorum.” oberyn martel
"bence, tanrıları anne ve babalar uydurdu. çocukları geceleri uyuyabilsin diye." davos seaworth
"kış geliyor." ned stark
“şerefsizlik geçici bir şey değildir.'' tyrion lannister
''ölü adamlara hiçbir şey değerli değildir.'' arya stark
"kaos bir çukur değil. kaos bir merdiven.” petyr baelish
"yarın öleceksin lord bolton. iyi uyu.” sansa stark
“insanlar sana burada ne olduğunu sorduklarında onlara kuzey unutmaz de” arya stark
"nasıl bir kılıcın bileme taşına ihtiyacı varsa bir aklın da kitaplara ihtiyacı var. bu yüzden bu kadar çok okuyorum." tyrion lannister,
“yalnızca bir tanrı var ve adı ölüm. ölüme tek bir şey söyleyebiliriz, o da 'bugün değil.” syrio forel.
devamını gör...
dünya varmış denilesi anlar
yorucu bir günün ardından çorapların çıkarıldığı o an.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
döneceksin diye söz ver-yüksek sadakat
devamını gör...
clara (yazar)
edebiyatsever olduğu açıkça belli olan, çiçeği burnunda bir yazarımız.
hoş geldiniz, tanımlarınız daim olsun efenim.
hoş geldiniz, tanımlarınız daim olsun efenim.
devamını gör...
kadınlar yapınca normal erkekler yapınca anormal olan şeyler
trip
devamını gör...
breaking the law
judas priest grubunun 1980 tarihli british steel albümünden son derece basit bir ana riffe sahip olmasına rağmen (bazılarınca) gelmiş geçmiş en iyi heavy metal şarkılarından biri olarak kabul edilen gaz şarkısıdır. "kanunu çiğnemek" demektir.
sözlerinde sıradan bir hayat yaşayan, hayatı gün geçtikçe sıkıcı bir hal alan ve her şeyden bıkan, işsiz birinin artık "kanunu çiğnemesini" anlatır. şarkının sözlerini de yazan frontman rob halford sözleri yazarken 1979 da ingiltere' de iktidara gelen margaret thatcher hükümetinin icraatlarından hoşlanmadığı için bu sözleri yazdığını belirtir. demir lady iktidara geldiğinde ülkenin ağır sanayisinin olduğu orta kesimlerinde patronlar, işçiler ile çatışma halindedirler ve fabrika kapatmaktan bahsetmektedirler. işsizlik artmaktadır ve daha da kötüsü, milyonlarca gencin işlerin düzeleceğinden pekte bir umudu yoktur, halford, "sözleri yazarken kendimi onlardan birinin yerine koymaya çalıştım. " demiş.
bu kadar güzel ve özel bir şarkının maalesef klibi iğrenç ötesidir. dio' nun holy diver' ın klibi ile yarışır. böyle taş gibi şarkılara böyle klipler yapılması, üstelikte rob halford ve dio' nun bu klipleri kabul etmesi nasıl bir kafa anlayamadım.
not: benim için bu şarkının en güzel yanı; bu şarkı her çaldığında tam şuradan itibaren "air drum" yapmamdır (01:47-02:00 arası).
sözlerinde sıradan bir hayat yaşayan, hayatı gün geçtikçe sıkıcı bir hal alan ve her şeyden bıkan, işsiz birinin artık "kanunu çiğnemesini" anlatır. şarkının sözlerini de yazan frontman rob halford sözleri yazarken 1979 da ingiltere' de iktidara gelen margaret thatcher hükümetinin icraatlarından hoşlanmadığı için bu sözleri yazdığını belirtir. demir lady iktidara geldiğinde ülkenin ağır sanayisinin olduğu orta kesimlerinde patronlar, işçiler ile çatışma halindedirler ve fabrika kapatmaktan bahsetmektedirler. işsizlik artmaktadır ve daha da kötüsü, milyonlarca gencin işlerin düzeleceğinden pekte bir umudu yoktur, halford, "sözleri yazarken kendimi onlardan birinin yerine koymaya çalıştım. " demiş.
bu kadar güzel ve özel bir şarkının maalesef klibi iğrenç ötesidir. dio' nun holy diver' ın klibi ile yarışır. böyle taş gibi şarkılara böyle klipler yapılması, üstelikte rob halford ve dio' nun bu klipleri kabul etmesi nasıl bir kafa anlayamadım.
not: benim için bu şarkının en güzel yanı; bu şarkı her çaldığında tam şuradan itibaren "air drum" yapmamdır (01:47-02:00 arası).
devamını gör...
depresyonda olan kişiye çık bi hava al iyi gelir demek
devamını gör...
satir
yunan mitolojisinde yarı keçi yarı insan olan yaratıklara verilen ad.
kadınlara karşı saldırgan tutumda olan, cinsellik düşkünü varlıklar olarak bilinirler.
bir diğer için (bkz: sentor)
kadınlara karşı saldırgan tutumda olan, cinsellik düşkünü varlıklar olarak bilinirler.
bir diğer için (bkz: sentor)
devamını gör...
norm
bir toplumun veya grubun içindeki bireylerin belirli bir bağlamda nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen kurallar/ilkeler bütünü.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
şeriat
gerçek islam'ın ta kendisidir. kendisine müslümanım diyen birisi laik olamaz. müslüman, allah'ının emrettiği kanunlara körü körüne biat eden bir şeriatçı olmak zorundadır. çünkü islam toplumsal bir dindir. kendine ait bir hukuk sistemi vardır. siyasetle iç içedir.
devamını gör...
istanbul'da simidin 2.5 lira olması
martılar öksüz kaldı.
devamını gör...