alttaki yazara sor
hiç içki içmedim, denemeden bilemem.
seni şu an en çok ne mutlu eder?
seni şu an en çok ne mutlu eder?
devamını gör...
yüzbaşı jack
gerçek adı kintpuash'dı. california'nın kuzeyi, oregon'un güneyinde yaşayan küçük bir kızılderili kabilesi olan modoc'ların reisinin oğluydu. babası gittikçe çoğalan beyazlarla çarpışıyor ve onlardan uzak durmalarını istiyordu. fakat oğlu beyazların elbiselerini, evlerini, at arabalarını, yaşam tarzlarını seviyordu.
babası ölünce reis oldu ve beyazlara gidip çarpışmaya gerek olmadığını, onlar gibi yaşamak istediklerini söyledi. beyazlar, bizimle yaşayamazsınız, en iyisinin bir rezervasyona gitmeleri olduğunu söylediler. klamath kabilesinin rezervasyonuna gönderildiler ama oradakiler o kadar kötü davrandı ve gelen yiyecek sadece onlara verilip bunlar aç kalınca, eski topraklarına geri döndüler. a.b.d ordusu kamplarına gelip rezervasyona dönmelerini istedi. modoc'lar orada kendilerine yiyecek verilmediğini, dönmek istemediklerini söylediler ama mecburdular. silahları teslim ederken ortalık karıştı ve birkaç asker öldürüldü. kızılderililer hemen diğer kampa kaçtılar. kintpuash'ın yanına gittiler ve olanları anlattılar. reis adamlarına çatıştıkları için kızgındı, savaşmak istemiyordu, zaten küçük bir kabileydiler ve 50 savaşçıları belki vardı ama kendi halkınıda idam etmeleri için beyazlara veremezdi. bütün savaşçılar toplantı yaptı ve kintpuash ve birkaç kişi hariç, askerleri vuranlar başta olmak üzere, savaş kararı çıktı. artık modoc savaşı başlamıştı. lav yatakları olan kayalık bölgeye saklandılar ama bir zaman sonra etrafları a.b.d askerleri ile doldu. a.b.d ordusu önce toplarla vuruyor, saldırıyor ama ölenler, yaralananlar olsada, kayalık alandaki savaşçılar onları kolayca vuruyorlardı. ne kızılderililer kaçabiliyor, ne beyazlar onları yok edebiliyordu. bu yüzden beyazlar görüşme istediler ama birkaç kere toplantı olsada, birileri idam edileceği için sonuç çıkmadı. belki komutanlarını vurursak, ordu dağılır ve kaçabiliriz diyerek, toplantıya gelen general canby'i kintpuash öldürdü. gerçekten kaçtılar ama her yer a.b.d askeri doluydu zamanla yaşlılar, çocuklar, kadınlar ve savaşçılar vuruldu yada yakalandılar. artık sadece etrafa dağılmış aç, perişan birkaç savaşçı kalmıştı ve sürekli yer değiştiriyorlardı. reis kintpuash'ın beyazlara vermediği, askerleri öldüren dört kişi, askerlere haber gönderdiler ve eğer affedilirlerse, reisi sağ yada ölü getireceklerini söylediler. askerler bunu kabul etti ve eski savaşçıları, askerleri reisin saklanabileceği yerlere götürdüler. sonunda bir yerde reis ve üç savaşçısını yakaladılar. kintpuash devamlı savaş isteyen, askerleri öldüren eski savaşçılarını, askerlerin yanında görünce şaşırdı. artık onlar için herşey bitmişti, 1873 yılında kintpuash ve üç adamı asıldılar.
babası ölünce reis oldu ve beyazlara gidip çarpışmaya gerek olmadığını, onlar gibi yaşamak istediklerini söyledi. beyazlar, bizimle yaşayamazsınız, en iyisinin bir rezervasyona gitmeleri olduğunu söylediler. klamath kabilesinin rezervasyonuna gönderildiler ama oradakiler o kadar kötü davrandı ve gelen yiyecek sadece onlara verilip bunlar aç kalınca, eski topraklarına geri döndüler. a.b.d ordusu kamplarına gelip rezervasyona dönmelerini istedi. modoc'lar orada kendilerine yiyecek verilmediğini, dönmek istemediklerini söylediler ama mecburdular. silahları teslim ederken ortalık karıştı ve birkaç asker öldürüldü. kızılderililer hemen diğer kampa kaçtılar. kintpuash'ın yanına gittiler ve olanları anlattılar. reis adamlarına çatıştıkları için kızgındı, savaşmak istemiyordu, zaten küçük bir kabileydiler ve 50 savaşçıları belki vardı ama kendi halkınıda idam etmeleri için beyazlara veremezdi. bütün savaşçılar toplantı yaptı ve kintpuash ve birkaç kişi hariç, askerleri vuranlar başta olmak üzere, savaş kararı çıktı. artık modoc savaşı başlamıştı. lav yatakları olan kayalık bölgeye saklandılar ama bir zaman sonra etrafları a.b.d askerleri ile doldu. a.b.d ordusu önce toplarla vuruyor, saldırıyor ama ölenler, yaralananlar olsada, kayalık alandaki savaşçılar onları kolayca vuruyorlardı. ne kızılderililer kaçabiliyor, ne beyazlar onları yok edebiliyordu. bu yüzden beyazlar görüşme istediler ama birkaç kere toplantı olsada, birileri idam edileceği için sonuç çıkmadı. belki komutanlarını vurursak, ordu dağılır ve kaçabiliriz diyerek, toplantıya gelen general canby'i kintpuash öldürdü. gerçekten kaçtılar ama her yer a.b.d askeri doluydu zamanla yaşlılar, çocuklar, kadınlar ve savaşçılar vuruldu yada yakalandılar. artık sadece etrafa dağılmış aç, perişan birkaç savaşçı kalmıştı ve sürekli yer değiştiriyorlardı. reis kintpuash'ın beyazlara vermediği, askerleri öldüren dört kişi, askerlere haber gönderdiler ve eğer affedilirlerse, reisi sağ yada ölü getireceklerini söylediler. askerler bunu kabul etti ve eski savaşçıları, askerleri reisin saklanabileceği yerlere götürdüler. sonunda bir yerde reis ve üç savaşçısını yakaladılar. kintpuash devamlı savaş isteyen, askerleri öldüren eski savaşçılarını, askerlerin yanında görünce şaşırdı. artık onlar için herşey bitmişti, 1873 yılında kintpuash ve üç adamı asıldılar.
devamını gör...
zaman yönetimi
yaşamda "iş hayatı", "sosyal hayat", "aile" gibi kavramları etkin bir şekilde dengeleyebilmek için yapılması, planlanması ya da üstesinden gelinmesi gereken olgu, durum.
ne var ki çoğu zaman, pandemi öncesinde de, evdeki hesabın çarşıya uymaması sonucu şevk kırması ile de ünlü olandır.
ne var ki çoğu zaman, pandemi öncesinde de, evdeki hesabın çarşıya uymaması sonucu şevk kırması ile de ünlü olandır.
devamını gör...
kutu kutu pense
ilkokulda özellikle beden eğitimi dersinde öğretmene yalvarıp oynamak istediğimiz bir oyundu.
en az üç kişiyle oynanabilen oyun, oyuncuların el ele tutşup bir çember oluşturmasıyla başlar. oyuncular hep bir ağızdan "kutu kutu pense, elmamı yerse*, arkadaşım [oyuncu ismi], arkasına dönse" tekerlemesini söyleyerek ritme uygun bir yöne doğru dönerler.
en az üç kişiyle oynanabilen oyun, oyuncuların el ele tutşup bir çember oluşturmasıyla başlar. oyuncular hep bir ağızdan "kutu kutu pense, elmamı yerse*, arkadaşım [oyuncu ismi], arkasına dönse" tekerlemesini söyleyerek ritme uygun bir yöne doğru dönerler.
devamını gör...
şom ağızlı
bir çok ailelerde bunlardan çoktur.
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
açtığım an karşıma pentagram'ın çıkmasıyla birlikte gülümsetti.
yolunuz açık olsun diyelim.
yolunuz açık olsun diyelim.
devamını gör...
kitle psikolojisi
basit bir örnek olarak; büyükçe bir salonda elektrik gittiği anda "höeaaaöaoooo!" şeklinde yaratıksal sesler çıkaranın başlattığı, sonra da o seslerin bütün mekana sirayet etmesiyle süren toplumsal bir olay.
devamını gör...
random gülmek
en sevdiğim şeydir. aşırı zevkli bir kere ve bazı duyguları örtmek için de kullanılır.
devamını gör...
mevcutlu
nick altım yok diye üzülme, burası kojaman bir mahalle. yine nick altı kıtlığı yaşanan bir yazar. mutlu günler, keyifli sözlükler.
devamını gör...
hiçbir kulübe katılmayan asosyal kafa sözlük yazarı
discord denilen meretin ne olduğunu da bilmediğimden cahal ve asosyal bir kulüpsüz olarak yoluma devam edeceğim, teşekkürler.
devamını gör...
gensoru
türkiye büyük millet meclisi’nde, milletvekillerince başbakana ya da bakanlardan birine bir sorunla ilgili olarak sorulan ve görüşmeler sonunda o konuda soruşturma açılması istenebilen soru.
devamını gör...
eskortluk yapan kızın tecavüze uğrayıp ağlamasının bir anlamı yok
hiç şaşırmadığım müge anlı sözü. bu kadına fazla misyon yükleyenleri buraya davet edelim.
aynı mantıkla eşinin tecavüzüne uğrayan kadınları da ağlamasının o zaman. sonuçta evliler değil mi? boş insan, bomboş insansın müge anlı.
bunların bilinçaltı böyle işte. iğrenç zihnin iğrenç ürünü.
aynı mantıkla eşinin tecavüzüne uğrayan kadınları da ağlamasının o zaman. sonuçta evliler değil mi? boş insan, bomboş insansın müge anlı.
bunların bilinçaltı böyle işte. iğrenç zihnin iğrenç ürünü.
devamını gör...
yazarların kendilerini tanımlama şekli
kimseye kendini tanıştıramayan...
devamını gör...
stockholm sendromu
kendisinin tam tersi de mevcuttur.
rehin alan kişi üzerinde suçluluk duygusu ve vicdan sızlamasıyla rehineye âşık olur.
#509132
(bkz: lima sendromu)
rehin alan kişi üzerinde suçluluk duygusu ve vicdan sızlamasıyla rehineye âşık olur.
#509132
(bkz: lima sendromu)
devamını gör...
evde çalışmak vs kütüphanede çalışmak
tebdili mekanda ferahlık vardır demiş atalarımız. o yüzden birinden birini seçmek yerine belirli aralıklarla ikisinden de faydalanmak gerekir. hep evde çalışıyorsanız haftada bir-iki gün kütüphaneye gidin mesela. uzun süre çalışanları (bkz: sınav ögrencileri) hep aynı mekan bunaltacaktır bir yerden sonra.
devamını gör...
olacak o kadar
doksanlarda çocuk aklımla o ince nükteleri anlamasamda bayılırdım levent kırca'ya. şimdi bu yaşımda izlediğimde tüm taşları yerine oturtuyor ve ustalık eseri skeçleri keyifle izliyorum. zihnimize kazınan jenerik müziğinide buraya bırakıyorum.
devamını gör...
arkadaşın ölmesi
bir arkadaşımı çok kötü bir şekilde kaybettim. yakın değildik ama yine de çok etkilendim. ölüm kimseye yakışmıyor.
devamını gör...
gerçekte en çok görülmek istenen sözlük yazarları
cabbara ((gbkz: celebrant)) sözüm var. şu karambolden bir gol çıkarırsam hayatına el atacağım.
evet! beklediğim haberler güzel olursa; usiv celebrent ile sarhoş olup bir masada zabaha kadar saçmalamak istiyorum.
adamlar ayıkken bile kafaları bir milyon.
hele birde fulken nasıl olur ?
evet! beklediğim haberler güzel olursa; usiv celebrent ile sarhoş olup bir masada zabaha kadar saçmalamak istiyorum.
adamlar ayıkken bile kafaları bir milyon.
hele birde fulken nasıl olur ?
devamını gör...