filipinler
büyüklü küçüklü 7 bin adadan oluşan bir asya pasifik ülkesidir.* başkent manila'da toplumsal ayrım yüzüne bir tokat gibi çarpar. ülkenin en zengin semti olan makati ve fakir malate yan yana bulunur. yalnız malate bölgesinde bindiğiniz motorlu bisikletler ile makati'ye giremezsiniz. makati sınırlarına girdiğiniz an, tebrikler! new york'tasınız.! inanılmaz gökdelenler, temiz sokaklar, lüks oteller ve büyükelçiliklerin merkezindesiniz.
ülkede jeepney denilen, amerikan sömürgesi zamanından kalma askeri jeep'ler var. ülke halkı kalan bu askeri jeep'leri rengarenk boyayıp minibüs olarak kullanmaya başlamışlar. akşam vakitlerinde jeepney'lere doluşmuş insanlar evlerine giderler. ülke genel olarak fakirdir. sokaklarda evsizlerin üzerinden atlayarak geçmek zorundasınız.! amerikanlar oldukça zengin yaşarlar burada.
başkent manila'da bulunan rizal park, bir nefes bölgesi olarak işlev görür. yeşillik ve sosyal bir yerdir. bu parkın yakınında devasa bir mason anıtı bulunur.
birçok batı'lı için filipinler hem yaşamak hem de gezmek için oldukça rağbet görmeye başlamıştır.
resimde bir jeepney görüyorsunuz.
ülkede jeepney denilen, amerikan sömürgesi zamanından kalma askeri jeep'ler var. ülke halkı kalan bu askeri jeep'leri rengarenk boyayıp minibüs olarak kullanmaya başlamışlar. akşam vakitlerinde jeepney'lere doluşmuş insanlar evlerine giderler. ülke genel olarak fakirdir. sokaklarda evsizlerin üzerinden atlayarak geçmek zorundasınız.! amerikanlar oldukça zengin yaşarlar burada.
başkent manila'da bulunan rizal park, bir nefes bölgesi olarak işlev görür. yeşillik ve sosyal bir yerdir. bu parkın yakınında devasa bir mason anıtı bulunur.
birçok batı'lı için filipinler hem yaşamak hem de gezmek için oldukça rağbet görmeye başlamıştır.
resimde bir jeepney görüyorsunuz.

devamını gör...
pusulam rüzgar
bir (bkz: melike şahin) şarkısı. güzellerinden, en güzellerinden.
open.spotify.com/track/5pGx...
"gel gidelim buralardan,
imkansızlıklardan uzak
kuzey diyarlarına
pusulam sen, bir deli rüzgar"
buyrunuz efenim sözler:
< gemimizin yükü ağır
bilmem daha kaç dalga alır
yaşımızın tuzu kuru
ondan pınarında dolup kalır
dikeni tel örgüye mecbur
hayaller cepte durur
doğuyor içime bir cesaret
hesabı bende kalır
gel gidelim yolları bana sorma ne bileyim
gidelim burdan, pusulam rüzgar
kendimi yediğim yılları bana sor, var mı hevesin
gidelim burdan, pusulam rüzgar
karışıyor sağım solum
ömrüm daha kaç kavga alır
bulutuna mecali yok
kanatları kurşundan ağır
dikeni tel örgüye mecbur
hayaller cepte durur
doğuyor içime bir cesaret
hesabı bende kalır
gel gidelim yolları bana sorma ne bileyim
gidelim burdan, pusulam rüzgar
kendimi yediğim yılları bana sor, var mı hevesin
gidelim burdan, pusulam rüzgar>
bir küçük selam, melikko...
open.spotify.com/track/5pGx...
"gel gidelim buralardan,
imkansızlıklardan uzak
kuzey diyarlarına
pusulam sen, bir deli rüzgar"
buyrunuz efenim sözler:
< gemimizin yükü ağır
bilmem daha kaç dalga alır
yaşımızın tuzu kuru
ondan pınarında dolup kalır
dikeni tel örgüye mecbur
hayaller cepte durur
doğuyor içime bir cesaret
hesabı bende kalır
gel gidelim yolları bana sorma ne bileyim
gidelim burdan, pusulam rüzgar
kendimi yediğim yılları bana sor, var mı hevesin
gidelim burdan, pusulam rüzgar
karışıyor sağım solum
ömrüm daha kaç kavga alır
bulutuna mecali yok
kanatları kurşundan ağır
dikeni tel örgüye mecbur
hayaller cepte durur
doğuyor içime bir cesaret
hesabı bende kalır
gel gidelim yolları bana sorma ne bileyim
gidelim burdan, pusulam rüzgar
kendimi yediğim yılları bana sor, var mı hevesin
gidelim burdan, pusulam rüzgar>
bir küçük selam, melikko...
devamını gör...
estetik ameliyatla birbirine benzeyen kadınlar
eskiden çocuk dergilerinde bir bölüm yer alırdı.
iki resim arasındaki yedi farkı bulun diye. şöyle bir göz gezdirdik mi , tak diye buluverirdik o farkları.
sıkıntı şu ki; bu mevzuda o yedi farkı bulmak mümkün değil.
iki resim arasındaki yedi farkı bulun diye. şöyle bir göz gezdirdik mi , tak diye buluverirdik o farkları.
sıkıntı şu ki; bu mevzuda o yedi farkı bulmak mümkün değil.
devamını gör...
var olduğu bilinmeyen ülkeler
(bkz: nauru)
21 km²'lik yüzölçümü ile dünyanın en küçük ada ülkesi. ayrıca 12.704 kişilik nüfusu ile vatikan’dan sonra en az nüfusa sahip olan ülkedir.
21 km²'lik yüzölçümü ile dünyanın en küçük ada ülkesi. ayrıca 12.704 kişilik nüfusu ile vatikan’dan sonra en az nüfusa sahip olan ülkedir.
devamını gör...
isviçre
saatçileriyle meşhur ülkedir. ayrıca benim isveç’le karıştırdığım ülkedir. hatta yine karıştırmış olabilirim . bilmiyorum .
devamını gör...
aysel gündoğdu
istanbul medipol üniversitesinde doçent olarak çalışan alanı finans olan bir hocadır. bankacılık ve finans ile ilgili kitapları vardır ve anlatım olarak beğendiğim bir akademisyendir.
devamını gör...
kıyamet
bir andrej nikolaidis kitabıdır.
bu kitabın sunuş yazısını popstar filozof slavoj zizek yazmış ve yazarı umberto eco, dashiell hammett ve orhan pamuk’un bir karışımı olarak nitelemiş. üç yazarın da bütün kitaplarını okumuş bir okur olarak bu sunuş elbette dikkatimi çekti ve hemen okumaya başladım kitabı. iyi ki de okumuşum, kitap bütün beklentilerimi karşıladı.
bir dedektif üstüne aldığı görevi ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, sonunda hiçbir işe yaramayacağını bilse bile sebatla çalışarak yerine getirmek zorundadır. günümüzde artık pek bir anlam taşımayan meslek ahlakı bunu gerektirir.
mesela kıyametin kopmaya yaklaştığı bir zamanda bile olsa dedektif araştırmasından vaz geçemez. yazın ortasında lapa lapa kar yağsa, seller ortalığı silip süpürse, depremler koca şehirleri yerle yeksan etse bile. aklınıza gelebilecek kıyamet esnasında olabilecek her türlü doğu üstü olaydan herhangi bir gerçekleşse bile meslek ahlakına sahip olan dedektif yılmayacaktır.
dünyanın sonu belki böyle gelmeyecek, belki bambaşka şeyler olacak ama o dedektif işine yapmaya her halükarda devam edecek.
eğer iyi bir kıyamet romanı okumak istiyorsanız hiç kaçırmayın bence.
bu kitabın sunuş yazısını popstar filozof slavoj zizek yazmış ve yazarı umberto eco, dashiell hammett ve orhan pamuk’un bir karışımı olarak nitelemiş. üç yazarın da bütün kitaplarını okumuş bir okur olarak bu sunuş elbette dikkatimi çekti ve hemen okumaya başladım kitabı. iyi ki de okumuşum, kitap bütün beklentilerimi karşıladı.
bir dedektif üstüne aldığı görevi ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, sonunda hiçbir işe yaramayacağını bilse bile sebatla çalışarak yerine getirmek zorundadır. günümüzde artık pek bir anlam taşımayan meslek ahlakı bunu gerektirir.
mesela kıyametin kopmaya yaklaştığı bir zamanda bile olsa dedektif araştırmasından vaz geçemez. yazın ortasında lapa lapa kar yağsa, seller ortalığı silip süpürse, depremler koca şehirleri yerle yeksan etse bile. aklınıza gelebilecek kıyamet esnasında olabilecek her türlü doğu üstü olaydan herhangi bir gerçekleşse bile meslek ahlakına sahip olan dedektif yılmayacaktır.
dünyanın sonu belki böyle gelmeyecek, belki bambaşka şeyler olacak ama o dedektif işine yapmaya her halükarda devam edecek.
eğer iyi bir kıyamet romanı okumak istiyorsanız hiç kaçırmayın bence.
devamını gör...
takipten çıkan takipçi
devamını gör...
yazarların en sevdiği mevsim
kış.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
çok üzülerek belirtmek isterim ki:
türk vergi sistemi.
türk vergi sistemi.
devamını gör...
insanın en hastalıklı duygusu
birine ya da bi şeye karşı duyulan kin ve nefret. yakın çevremdekiler sağ olsun nelere yol açtığını çok iyi görme şansım oldu ve gerçekten kendine de etrafındakilere de çok fazla zarar veren korkunç bi his, duygu.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu
o artık polis.
edit : öyle polis değil ulen.
kafa sözlük polisi.
edit : öyle polis değil ulen.
kafa sözlük polisi.
devamını gör...
ümitcan uygun'un gözaltına alınması
yeniden salınacağı için çok da ciddiye almadığım durumdur. bu ülkede tanıdığın varsa yasalar bile önünden çekiliyor maalesef.
devamını gör...
23 mart 2021 uzaktan eğitimin kalıcı hale gelmesi
(bkz: çok uzaktan eğitim)
devamını gör...
diojen sendromu
aşırı ilgisizlik ve sosyal izalasyon sonucu çöp toplamaya duyulan kompulsif bir takıntı. genelde yaşlıca ya da gelişmekte olan demans sorunu yaşayan kişilerde görülür. bu hastalığa ismini veren kişi ise bir yunan filozofu olan diogones. alaycı ve minimalist bir adam olarak da bilinen birisi.
diogenes'in felsefesi hayatın anlamının erdemler, doğaya uygun şekilde yaşama ve konvansiyonel bütün tutkuların (zenginlik, güç, ün) reddedilmesiyle bulunacağı inancına dayanır.
atina’nın sokaklarında bir şarap fıçısının içinde yaşadığı söylenir ve büyük iskender’le olan küstah ve atılgan karşılaşmasıyla tanınır. olayın gerçekleştiği yerde büyük iskender diogenes’e: “bana ne istersen söyle.” der. diogenes ise “gölge etme başka ihsan istemem.”diyerek cevap verir.
diogenes'in felsefesi hayatın anlamının erdemler, doğaya uygun şekilde yaşama ve konvansiyonel bütün tutkuların (zenginlik, güç, ün) reddedilmesiyle bulunacağı inancına dayanır.
atina’nın sokaklarında bir şarap fıçısının içinde yaşadığı söylenir ve büyük iskender’le olan küstah ve atılgan karşılaşmasıyla tanınır. olayın gerçekleştiği yerde büyük iskender diogenes’e: “bana ne istersen söyle.” der. diogenes ise “gölge etme başka ihsan istemem.”diyerek cevap verir.
devamını gör...
ekşi sözlük hakkında soruşturma başlatılması
hoş olmayan durumdur. açılan bir başlık ve yazarların bu başlık altına yazdıkları görüşler üzerinden soruşturma açılması ve emri bizzat şahsımın vermesi akla, vicdana ve hukuka aykırıdır.
8/10 yıl önce yazılmış tweetlerden dolayı davaların açıldığı muz cumhuriyetinde, yolsuzluklar için bir tane soruşturma açılmaması adalet sisteminin ne kadar güvenilir olduğunu ortaya koyuyor.
bugün ekşi sözlük yazarlarına yapılan haksızlık, yarın bizlere yapılacak. gerçi bizim akışa bakıldığında daha çok ahlak büroluk olsak da, burada amaç muhalif seslerin susturulmasıdır.
aktrollerin fişeklediği olaya bakarsak. biz ekşi’de açılmış ne başlıklar, muhalif ne yazılar gördük. olay sadece gündem değiştirme gibi geliyor bana.
8/10 yıl önce yazılmış tweetlerden dolayı davaların açıldığı muz cumhuriyetinde, yolsuzluklar için bir tane soruşturma açılmaması adalet sisteminin ne kadar güvenilir olduğunu ortaya koyuyor.
bugün ekşi sözlük yazarlarına yapılan haksızlık, yarın bizlere yapılacak. gerçi bizim akışa bakıldığında daha çok ahlak büroluk olsak da, burada amaç muhalif seslerin susturulmasıdır.
aktrollerin fişeklediği olaya bakarsak. biz ekşi’de açılmış ne başlıklar, muhalif ne yazılar gördük. olay sadece gündem değiştirme gibi geliyor bana.
devamını gör...
biyoeşdeğerlik
ing. bioequivalence
bir ilacın, orijinal ilaç ile biyoyararlanım kıyaslaması sonucu varılan sonuçtur. yani türkçesiyle, piyasadaki bir ilacın aynısını yaptığınızda "bak kardeş, ben bunun şeklen şemalen aynısını yaptım ama içi de aynı, yutulunca etki ettiği mekanizması da aynı" deme şeklidir.
örnek vereyim, augmentin 500/125mg bir orijinal ilaçtır, gsk tarafından üretilir. diyelim ki biyoyararlanımı, 1 tablet kullanıldıktan sonra kandaki amoksisilin (augmentin'in etken maddesi antibiyotik) miktarı 10 birim olsun. amoklavin bid 500/125mg ise bu augmentin'e muadil ilaçtır [veya jenerik ilaç] ve deva ilaç tarafından üretilir. amoklavinden 1 tablet kullanıldıktan sonra kandaki amoksisilin miktarı kaç birim çıkarsa biyoeşdeğerlik buna göre hesaplanır.
diyelim ki orijinal ilaç 10 birimken muadil ilaç 9 birim çıktı. %90 biyoeşdeğer deniliyor, yani %90 oranında benzer, yani orijinal ilaçtan aldığınız etkinin %90ını alıyorsunuz bu muadili kullanınca.
diyelim ki orijinal ilaç 10 birimken muadil ilaç 5 birim çıktı. yarı yarıya kayıp var verimde. bu durumda ya 2 tane muadil ilaçtan içeceksiniz, ya da orijinal ilacı alacaksınız. gerçi böyle bir durumda muadil dediğim ilaç muadil olmuyor, bambaşka bir ilaç olarak piyasaya çıkar sanırım. muadil olabilmesi için belirli bir düzeyin üstünde biyoeşdeğer olması lazım, %65 olması lazım ama bir ara bakar editlerim.
diyelim ki orijinal ilaç 10 birimken muadil ilaç 12 birim çıktı. çıkmaz da, hadi çıktı diyelim. öyle bir durum da olmaz, çünkü siz orijinal ilaçtan daha etkili bir çakma yapmışsınız demektir. bu durumda muhtemelen etken madde değişmiştir, ya da ilaç teknolojisini değiştirmişsinizdir. hiçbir şey yapmadan öyle bir sonuç çıkartamazsınız. ha çıktıysa koşun patentini alın, muadil değil orijinal ilaç olarak satın onu. piyasadakinden daha iyi ilaç yapmışsınız oğlum, afferim lan. elin amerikalısı %100 çalışan ilaç yapmış, seninki %120 çalışıyor işte. fenasın karşim fena!
bir ilacın, orijinal ilaç ile biyoyararlanım kıyaslaması sonucu varılan sonuçtur. yani türkçesiyle, piyasadaki bir ilacın aynısını yaptığınızda "bak kardeş, ben bunun şeklen şemalen aynısını yaptım ama içi de aynı, yutulunca etki ettiği mekanizması da aynı" deme şeklidir.
örnek vereyim, augmentin 500/125mg bir orijinal ilaçtır, gsk tarafından üretilir. diyelim ki biyoyararlanımı, 1 tablet kullanıldıktan sonra kandaki amoksisilin (augmentin'in etken maddesi antibiyotik) miktarı 10 birim olsun. amoklavin bid 500/125mg ise bu augmentin'e muadil ilaçtır [veya jenerik ilaç] ve deva ilaç tarafından üretilir. amoklavinden 1 tablet kullanıldıktan sonra kandaki amoksisilin miktarı kaç birim çıkarsa biyoeşdeğerlik buna göre hesaplanır.
diyelim ki orijinal ilaç 10 birimken muadil ilaç 9 birim çıktı. %90 biyoeşdeğer deniliyor, yani %90 oranında benzer, yani orijinal ilaçtan aldığınız etkinin %90ını alıyorsunuz bu muadili kullanınca.
diyelim ki orijinal ilaç 10 birimken muadil ilaç 5 birim çıktı. yarı yarıya kayıp var verimde. bu durumda ya 2 tane muadil ilaçtan içeceksiniz, ya da orijinal ilacı alacaksınız. gerçi böyle bir durumda muadil dediğim ilaç muadil olmuyor, bambaşka bir ilaç olarak piyasaya çıkar sanırım. muadil olabilmesi için belirli bir düzeyin üstünde biyoeşdeğer olması lazım, %65 olması lazım ama bir ara bakar editlerim.
diyelim ki orijinal ilaç 10 birimken muadil ilaç 12 birim çıktı. çıkmaz da, hadi çıktı diyelim. öyle bir durum da olmaz, çünkü siz orijinal ilaçtan daha etkili bir çakma yapmışsınız demektir. bu durumda muhtemelen etken madde değişmiştir, ya da ilaç teknolojisini değiştirmişsinizdir. hiçbir şey yapmadan öyle bir sonuç çıkartamazsınız. ha çıktıysa koşun patentini alın, muadil değil orijinal ilaç olarak satın onu. piyasadakinden daha iyi ilaç yapmışsınız oğlum, afferim lan. elin amerikalısı %100 çalışan ilaç yapmış, seninki %120 çalışıyor işte. fenasın karşim fena!
devamını gör...
cezalar ağırlaştıkça suçun sıklığı azalır mı sorusu
suç oranlarının arttığı durumlarda insanların bu duruma getirdiği çözüm, genellikle, cezaların ağırlaştırılmasıdır. bu çözüm önerisinin temelinde bulunan varsayım, cezanın ağırlığı ile cezalandırılan davranışın sıklığı arasında sürekli bir ters orantı bulunduğudur. oysa bazı araştırmalar bunun tam tersini işaret etmekte ve cezanın ağırlaştırılmasının suçu azaltma konusunda etkili olmayabileceğini göstermektedir. hatta cezanın aşırı ağırlaştırıldığı ve şiddet içerdiği bazı durumlarda, suçların şiddetinde bir artışa sebep olabildiği de görülmektedir. bu görüş ve bulgulara karşın, en uç cezalardan biri olarak görülen idam cezasının etkileri hakkında yapılan analizler, idamın kaldırılmasının veya yeniden yürürlüğe konulmasının (dolayısıyla cezanın ağırlaştırılmasının veya hafifletilmesinin), cinayet gibi vahşi davranışların sıklığını arttırma ya da azaltma yönünde hiçbir etkide bulunmadığını ortaya koymaktadır.
devamını gör...
normal sözlük'ün büyümesi için gerekenler
başlık açacaktım lakin paralel sayılabilecek bir başlık olduğundan buraya yazayım.
buraya giren insanların %90'ından yaşım büyüktür, zira bunu ukalalıktan değil taaaa süperonline'lı zamanlardan verhul, maf, kernel32 falan mırc'ın zurna'sının tek olduğu equal'lı falan zamanlarına kadar bu internet kullanımında olmamdan söylüyorum.
neyse uzatmayayım, bu sözlüğün bir geleceği olduğunu düşünmüyorum, hamaset için söylemiyorum. en azından (bkz: sözlüğün ekşi sözlüğe dönüşmesinden korkmak) başlığını açan biri olarak, hiçbir zaman o seviyeyi görmeyecek olduğu için söylüyorum - umarım yanılırım.
sene olacak 2021 hala yazar adı altında insanlar sol tarafta admine methiye başlığı falan açıyor, admin ekibi de okuyup böbürleniyodur falan. neyse böbürlensinler mühim değil,
efendime söyliyim 3 başlığın 1'i kesin ekşiyle ilgili,
forum tarzı alttaki, üstteki başlıklar açılıp oralarda falan yazılıyor,
ciddi anlamda silinen tanım içerik falan oluyor şimdi yazmayacağım silinmesin diye,
insanları, hukuki sınırları içerisinde özgü bırakmazsanız, bu sözlük sadece yerinde sayar vesselam.
daha yazacaktım ama yeter kim okuyor ki burada yazılanı, sizler iko başlıklarında, alttaki-üstteki başlıklarında yazmayı seversiniz.
gecenin saat 3'ü bunları yazarken bile emek veriyorum bu unutulmasın.
buraya giren insanların %90'ından yaşım büyüktür, zira bunu ukalalıktan değil taaaa süperonline'lı zamanlardan verhul, maf, kernel32 falan mırc'ın zurna'sının tek olduğu equal'lı falan zamanlarına kadar bu internet kullanımında olmamdan söylüyorum.
neyse uzatmayayım, bu sözlüğün bir geleceği olduğunu düşünmüyorum, hamaset için söylemiyorum. en azından (bkz: sözlüğün ekşi sözlüğe dönüşmesinden korkmak) başlığını açan biri olarak, hiçbir zaman o seviyeyi görmeyecek olduğu için söylüyorum - umarım yanılırım.
sene olacak 2021 hala yazar adı altında insanlar sol tarafta admine methiye başlığı falan açıyor, admin ekibi de okuyup böbürleniyodur falan. neyse böbürlensinler mühim değil,
efendime söyliyim 3 başlığın 1'i kesin ekşiyle ilgili,
forum tarzı alttaki, üstteki başlıklar açılıp oralarda falan yazılıyor,
ciddi anlamda silinen tanım içerik falan oluyor şimdi yazmayacağım silinmesin diye,
insanları, hukuki sınırları içerisinde özgü bırakmazsanız, bu sözlük sadece yerinde sayar vesselam.
daha yazacaktım ama yeter kim okuyor ki burada yazılanı, sizler iko başlıklarında, alttaki-üstteki başlıklarında yazmayı seversiniz.
gecenin saat 3'ü bunları yazarken bile emek veriyorum bu unutulmasın.
devamını gör...
yağmurda içilen sigara
gibisi yok. bir yanımda ahmed arif, can yücel, cemal süreya, turgut uyar, hasan hüseyin korkmazgil, nazım hikmet. bir yanımda didem madak, sabahattin ali, gülten akın, ece ayhan, ilhan berk ve karşıdan geliyor şükrü erbaş, birhan keskin, küçük iskender, canım dedem haydar ergülen. sigaramızın dumanı göğe yükselip, damla damla üzerimize yağarken. şehriyar naralar atıyor uzaklardan hiçbirimiz zaman mekan tanımazken.
devamını gör...