berkin elvan
o zaman berkin elvan için "çocuğun sokakta ne işi vardı annesi babası niye gönderdi bütün suç onlarda zaten teröristti" diyenler bugün ellerinde taşla sapanla israil askerlerinin önüne gönderilen filistinli çocuklara mücahit diyorlar. çocuklar ne mücahittir ne askerdir ne de teröristtir çocuk çocuktur.
devamını gör...
milan'ın milan olduğu yıllar
shevchenko'nun olduğu yıllardır.
benim de tribünden izlediğim maçta, shevchenko 4 tane atmıştı bize.
servet çetin'i bir sağa bir sola yatırıp mahvetmişti bizi.
baktık yapacak bir şey yok, artık dursun eşşolusu diye kalktık ayağa alkışladık herifi.
benim de tribünden izlediğim maçta, shevchenko 4 tane atmıştı bize.
servet çetin'i bir sağa bir sola yatırıp mahvetmişti bizi.
baktık yapacak bir şey yok, artık dursun eşşolusu diye kalktık ayağa alkışladık herifi.
devamını gör...
mesaj anahtarlama
çift yönlü haberleşme sistemlerinde alıcı ve vericinin doğrudan bağlantısının olmadığı, gönderilen mesaj verisinin ara istasyonlar tarafından bir bütün halinde iletilmesine dayanan yöntem. teleks ağlarında kullanılmış ve saniyede 2 kilobit'lik hızıyla arpanet için önerilen ilk teknoloji olup yerini paket anahtarlamaya bırakmıştır.
bir ayın ardından edit: bugünün geleceğini, artık bu sözlükte yazmıyor olmama sebep olarak gösterdiğim yalandan mazeretle yalnızca kendimi kandırdığımı biliyordum.
#1028173 tanımı noktasına, virgülüne kadar haklıdır. sadece iki ay sürdürebildiğim buradaki mücadeleme ara verdiğim için, artık güven duyabildiğim bir sözlüğe taşınıp, şimdilik orada yazmaya devam ettiğim için özür dilerim. lakin bu bir köprü yakmak değildir ve zaman aşımı denen kavrama inanmam. bundan on yıl sonra bile, adil ve güvenilir bir sistem oturtmaya yönelik atılmış en ufak bir somut adıma rastladığımda, okurken sağduyumun ve midemin kaldırmadığı yüzlerce tanım girdisine dair verdiğim şikayet dilekçelerimin en az bir tanesine, kendimce doğru olduğuna inandığım işlemin yapılması halinde derhal yazmaya devam edeceğime söz veriyorum.
bir ayın ardından edit: bugünün geleceğini, artık bu sözlükte yazmıyor olmama sebep olarak gösterdiğim yalandan mazeretle yalnızca kendimi kandırdığımı biliyordum.
#1028173 tanımı noktasına, virgülüne kadar haklıdır. sadece iki ay sürdürebildiğim buradaki mücadeleme ara verdiğim için, artık güven duyabildiğim bir sözlüğe taşınıp, şimdilik orada yazmaya devam ettiğim için özür dilerim. lakin bu bir köprü yakmak değildir ve zaman aşımı denen kavrama inanmam. bundan on yıl sonra bile, adil ve güvenilir bir sistem oturtmaya yönelik atılmış en ufak bir somut adıma rastladığımda, okurken sağduyumun ve midemin kaldırmadığı yüzlerce tanım girdisine dair verdiğim şikayet dilekçelerimin en az bir tanesine, kendimce doğru olduğuna inandığım işlemin yapılması halinde derhal yazmaya devam edeceğime söz veriyorum.
devamını gör...
doğru söylüyor dedirten şarkı sözleri
bir ölümüne sevenler
durmadan denerler
ı̇natla kaybederler
ı̇ki yapış yapış sevenler
mesafeler girince
nedense vazgeçerler
üç platonik sevenler
hüzünlü şarkılar sever
hayatta kaybederler
dört sevmeden sevenler
seviyormuş gibiler
daha çok küçükler
durmadan denerler
ı̇natla kaybederler
ı̇ki yapış yapış sevenler
mesafeler girince
nedense vazgeçerler
üç platonik sevenler
hüzünlü şarkılar sever
hayatta kaybederler
dört sevmeden sevenler
seviyormuş gibiler
daha çok küçükler
devamını gör...
lucifer (yazar)
peçeteden kendi imkanlarıyla doğduğunu tahmin ettiğim yazarımsı.*
devamını gör...
kritik bir olayda sakin kalabilmek
vücudun kontrolünü tamamen mantığın ele almasıdır.
bu başlığa yazmak için çok bekledim. katil olma eşiğine geldim, birkaç saniye ile katil olmaktan kurtuldum soğukkanlılığımla.
bu olayı anlatıp anlatmamak konusunda çok kararsızım, defalarca yazdım sildim.
yaklaşık 1 ay önce az kalsın katil oluyordum.
korkunç bir (hata demeye dilim varmıyor) mesleki tehlike başıma geldi. üstelik elimin altındaki küçük bir erkek çocuğuydu.
donup kalamadım bile. tehlike kendini belli eder etmez, arada milisaniyeler dahi yoktu, beynimden çocuğun şoka girmesi dahilinde neler yapabileceğim geçti aklımdan. ekipmanlarım tamam dedim, pozisyon ver dedim, hastayı sevk et dedim. yemin ederim milisaniyeler. ben bunları düşünürken ellerim harekete geçti, bunu yapmayı düşünmediğime yemin edebilirim, robot gibi çalışıp düzelttiler durumu. 15 saniye sonra da işlem bitti.
işlem biter bitmez çocuğa baktım, beni izliyordu, göz bebeklerini kontrol ediyordum, yüzünün rengini. düzelttim mi ben bunu gerçekten dedim, kalbim gerçekten hiç bu kadar hızlı atmamış ve hiç bu kadar korku dolmamıştım. beynimde tek bir düşünce vardı "az önce katil oluyordun!"
sakince kaldırdım çocuğu, içimde ardı ardına kıyametler kopuyordu. kaydını tamamladım, geçmiş olsun deyip gönderdim. onlar gider gitmez dizlerimin bağı çözüldü.
direkt ter boşaldı, ağladım, zangır zangır titredim. az evvel neredeyse katil olacaktım.
bu olayın etkisini atamadım bir türlü. oturup düşünüyorum, soğukkanlılık mıydı bu, el alışkanlığı mı, gerçekten katil olabileceğinin farkına varan beynim tüm duygularımı bastırıp bana doğru olanı nasıl yaptırmıştı?
sonra o çocuk 3 defa daha geldi. çocuğu her gördüğümde kalbim hızlandı. sakinliğimi korudum, ellerimin titremesine izin vermedim, işimi devam ettirebildim.
bugün hala kendimi suçlasam ve bu mesleği yapıp yapmamak konusunda kararsız kalsam da, sanırım soğukkanlı olmak, anın korku ve heyecanına kapılmamak tam olarak bu.
öyle işte sözlük. gerçekten katil oluyordum.
hatırladıkça nasıl sakin kaldığımı hala algılayamıyorum.
bu başlığa yazmak için çok bekledim. katil olma eşiğine geldim, birkaç saniye ile katil olmaktan kurtuldum soğukkanlılığımla.
bu olayı anlatıp anlatmamak konusunda çok kararsızım, defalarca yazdım sildim.
yaklaşık 1 ay önce az kalsın katil oluyordum.
korkunç bir (hata demeye dilim varmıyor) mesleki tehlike başıma geldi. üstelik elimin altındaki küçük bir erkek çocuğuydu.
donup kalamadım bile. tehlike kendini belli eder etmez, arada milisaniyeler dahi yoktu, beynimden çocuğun şoka girmesi dahilinde neler yapabileceğim geçti aklımdan. ekipmanlarım tamam dedim, pozisyon ver dedim, hastayı sevk et dedim. yemin ederim milisaniyeler. ben bunları düşünürken ellerim harekete geçti, bunu yapmayı düşünmediğime yemin edebilirim, robot gibi çalışıp düzelttiler durumu. 15 saniye sonra da işlem bitti.
işlem biter bitmez çocuğa baktım, beni izliyordu, göz bebeklerini kontrol ediyordum, yüzünün rengini. düzelttim mi ben bunu gerçekten dedim, kalbim gerçekten hiç bu kadar hızlı atmamış ve hiç bu kadar korku dolmamıştım. beynimde tek bir düşünce vardı "az önce katil oluyordun!"
sakince kaldırdım çocuğu, içimde ardı ardına kıyametler kopuyordu. kaydını tamamladım, geçmiş olsun deyip gönderdim. onlar gider gitmez dizlerimin bağı çözüldü.
direkt ter boşaldı, ağladım, zangır zangır titredim. az evvel neredeyse katil olacaktım.
bu olayın etkisini atamadım bir türlü. oturup düşünüyorum, soğukkanlılık mıydı bu, el alışkanlığı mı, gerçekten katil olabileceğinin farkına varan beynim tüm duygularımı bastırıp bana doğru olanı nasıl yaptırmıştı?
sonra o çocuk 3 defa daha geldi. çocuğu her gördüğümde kalbim hızlandı. sakinliğimi korudum, ellerimin titremesine izin vermedim, işimi devam ettirebildim.
bugün hala kendimi suçlasam ve bu mesleği yapıp yapmamak konusunda kararsız kalsam da, sanırım soğukkanlı olmak, anın korku ve heyecanına kapılmamak tam olarak bu.
öyle işte sözlük. gerçekten katil oluyordum.
hatırladıkça nasıl sakin kaldığımı hala algılayamıyorum.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin
sovyet destekçisi olmasına rağmen boca juniors rozetine karma puanı bayılan bir arkadaş. hayır yani senin arjantin liginin futbol takımıyla ne işin var? ne günlere kaldık dostlar. sözlüğün kurucusu gizli arjantin mafyası çıktı.
devamını gör...
sözlüğü telefondan kullanmak
yazar olarak pek fark etmez, hatta daha pratik olabilir. ancak moderatörlük için tam bir işkencedir. tabi bu benim tecrübemdir.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük…
ama öyle, serin bir yaz akşamı, güneş ağır ağır batarken gökyüzünü kızıla boyamış, çiçekli, tiril tiril kısa elbisesini giyinmiş güzel bir kadın, sevdiceğinin elini tutmuş sahilde yürürken, levent yüksel’in “beni benimle bırak giderken” şarkısını mırıldanıyormuş da; o yanındaki mizah yeteneği gelişmemiş, mel’un cinse mensup beyefendi, “tamam” diyip gitme şakası yaparak tat kaçırmış gibi bir günaydın değil elbet…
yaz gecesi, partnerinizle kafi miktarda demlenilmiş, güzelleşilmiş bir şekilde, ellerinizde cila niyetine soğuk biralarla biraz da yalpa vurarak tenha bir kumsala inilmiş, ateş etrafında bira içip şarkı söyleyen kalabalık bi gruba dahil olunmuş da, nazan öncel’in “gidelim buralardan” şarkısına bağıra bağıra, hoplaya zıplaya eşlik edilmiş gibi bir günaydın…
müthişli bir günaydın…
can çektiren, dip düşüren bir günaydın…
ama öyle, serin bir yaz akşamı, güneş ağır ağır batarken gökyüzünü kızıla boyamış, çiçekli, tiril tiril kısa elbisesini giyinmiş güzel bir kadın, sevdiceğinin elini tutmuş sahilde yürürken, levent yüksel’in “beni benimle bırak giderken” şarkısını mırıldanıyormuş da; o yanındaki mizah yeteneği gelişmemiş, mel’un cinse mensup beyefendi, “tamam” diyip gitme şakası yaparak tat kaçırmış gibi bir günaydın değil elbet…
yaz gecesi, partnerinizle kafi miktarda demlenilmiş, güzelleşilmiş bir şekilde, ellerinizde cila niyetine soğuk biralarla biraz da yalpa vurarak tenha bir kumsala inilmiş, ateş etrafında bira içip şarkı söyleyen kalabalık bi gruba dahil olunmuş da, nazan öncel’in “gidelim buralardan” şarkısına bağıra bağıra, hoplaya zıplaya eşlik edilmiş gibi bir günaydın…
müthişli bir günaydın…
can çektiren, dip düşüren bir günaydın…
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okuduğu üniversite
adam itüde okuduğunu belli etmek için başlık açmış,kardeş açılmışı vardı zahmet etmeyeydin (bkz: yazarların okuduğu üniversite)
devamını gör...
yks 2021
pandemi döneminde sınava hazırlanmak gerçekten zor. bu sistemde eğitim ayrı zor, bu dönemde bi ayrı zor. parası olan tuttu özel hocaları gönderdi çocuğunu mis. ben ona bir şey demiyorum, göndersin,bahane de etmiyorum ama haksızlık var. bu haksızlık da geleceği mahvediyor. evde interneti olmayan kişiler var bu ülkede. sadece televizyonu olup ondan bir şeyler öğreneceğiz diye çabalayan öğrenciler var. umrunda değil sistemin. nasıl yaparlarsa yapsınlar. yapamazlarsa da ne yapayım, ben iyiyim nasıl olsa kafasında. iki buçuk milyonun üzerinde sınav adayı var, nasıl olacak bilmiyorum. 2 üniversite bitirmiş evde iş arayan kişiler biliyorum, onun kadar eğitimi olmayanlar da hak etmediği konumda. nasıl mı? torpil. sistem artık amca, dayıya dönmüş. ata'mızın şu sözü aklıma geliyor :"ümidim gençliktedir." acaba onların ümidi neyde merak ediyorum. gençlik yolsuzluklarına taş koyacak, bu lanet sisteme boyun eğmeyeceğini, her şeyin farkında olduklarını bildikleri için burdan vurmaya çalışıyorlar. nereye kadar hadi bakalım. kedi balı her zaman yemez, bunu unutmuşlar. allah yardımcımız olsun.
devamını gör...
kitap alıntıları
sevgi, eşitlik ve özgürlük temeline dayanır. eğer taraflardan birinin boyun eğmesi ve bütünselliğini yitirmesi temeline dayanıyorsa, ilişki nasıl ussallaştırılırsa ussallaştırılsın, hangi kılıf altında gösterilirse gösterilsin , mazoşist bir bağımlılıktır.
özgürlükten kaçış-eric fromm
devamını gör...
tıbbi içerikli tanım girmek
sadece bilgisi olanların yapabildiğidir. şahsen ben okurken hiçbir şey anlamıyorum. ama yine de belki anlarım diye okumaktan da geri kalmıyorum. sonuç hüsran...
"zart zurt reseptörlerinin migliyedis ile bağlantılı ciguli korteksinde immunal kotanjuri ile zirzop edilmesidir." tarzında yazdığınız tanımların güzel türkçemizdeki anlamlarını da izah ederseniz; ben de ameliyata girecek değilim ama üç beş bir şeyler kapmış olurum diye düşünüyorum.
hani el yazını okuyamayız eyvallah ama, (bkz: doktor yazısı) arial fontunda yazılmışını da okuyabilelim lütfen. hepimiz için win-win bir durum olacaktır. öptüm sizi beyaz önlüklü yazarlarımız.
"zart zurt reseptörlerinin migliyedis ile bağlantılı ciguli korteksinde immunal kotanjuri ile zirzop edilmesidir." tarzında yazdığınız tanımların güzel türkçemizdeki anlamlarını da izah ederseniz; ben de ameliyata girecek değilim ama üç beş bir şeyler kapmış olurum diye düşünüyorum.
hani el yazını okuyamayız eyvallah ama, (bkz: doktor yazısı) arial fontunda yazılmışını da okuyabilelim lütfen. hepimiz için win-win bir durum olacaktır. öptüm sizi beyaz önlüklü yazarlarımız.
devamını gör...
bal şarabı
mitolojide, tarihte bilinen en eski alkollü içkidir. "tanrıların içkisi", "odin'in içkisi", "odin'in ganimeti" olarak da bilinir. geçmişi milattan önce 7000'lere kadar dayanır.
iskandinavlar savaşta ölenlerin valhalla'ya gittiğine inanırlardı. bu içkiyi de o sarayda güzel bir kız tarafından dağıtılan bir içki olarak kabul etmişlerdir.
eski yunanlılar ise bahar yağmurlarıyla balı karıştırıp şöminenin yanına koyarlar ve afrodit'i memnun etmek için içerlermiş. tapınaktakiler ise geleceği görmek için bu içkiden içerlermiş.
miti de şu şekildedir(mead of poem):
"aesir ve vanir arasındaki savaş sonrasında tüm tanrılar toplanıp bir kavanozun içine tükürerek antlaşma mühürlerler. bu tükürükler boşa gitmesin diye de o tükürüklerden bir insan oluştururlar. adı kvasir olan bu insan da dokuz dünyadaki en bilge insandır. dünyayı gezerek tüm bilgisini insanlara aktarır.
bir gün iki cücenin yanına gider(fjalar, galar). bu iki cüce bu bilge insanı öldürüp kanıyla balı karıştırır ve bal şarabını oluşturur. şarabı içen bilge ya da şairw dönüşmektedir. bu şarabı da kendilerine saklarlar.
şir, adamın yerini öğrenmesi için birilerini gönderir fakat bu bilgenin kendi kendine öldüğü söylenir. daha sonra dev gilling ve karısı bu cüceleri ziyarete gider. cüceler de kocasını boğup karısını da değirmen taşıyla ezip öldürür.
bu devler eve dönmeyince oğulları suttung ailesini aramaya çıkar. cüce kardeşlerle karşılaşır ve ailesini bu cücelerin öldürdüğünü öğrenir. bu dev cüceleri ölümle tehdit eder. cüceler de yaşamaları karşısında adamın kendisine üç kavanoz bal şarabı verir ve adam cüceleri bırakır ve bal şaraplarını alıp hnitbjörg dağındaki evine götürür. dağın derinliklerinde bir oda yaratıp kızı gunnloğ' u bu bal şaraplarını gece gündüz koruması için görevlendirir.
odin bunu duyduğunda o bal şaraplarına sahip olmak ister ve erkek kılığına girerek kendisine bölverkr (keder işçisi) adını verir.
bölverkr, jötenheim'a gider ve sonunda dokuz kişinin bir tarlada çalıştığı ve çim biçtiği bir vadiye gelir. bölverkr, tırpanların keskin olmaması nedeniyle köylülerin işlerinin yavaş ilerlediğini fark eder. sohbeti başlatan bölverkr, erkeklerin suttung'un kardeşi baugi için çalıştığını öğrenir ve bölverkr onların tırpanlarını keskinleştirmeyi teklif eder. bölverkr bileme işlemini bitirdikten sonra işlerinin hızlandığını gören köylüler bileme taşını almak için bölverkr'e teklifte bulunurlar. bölverkr de bu teklifi kabul eder ve bileme taşını havaya fırlatır. tüm köylüler dönerek almaya çalışırken tırpanlarıyla birbirini öldürürler. dokuz köylü de yere yığılır.
o akşam bölverkr, dev baugi'nin çiftliğine gelir ve baugi köylülerinin öldüğünü öğrenir. bökverkr de tüm sezonluk işi kendi başına yapabileceğini söyler fakat karşılığında kardeşi suttung'un şarabından ister. baugi bunu kabul eder.
bir sezon sonunda bölverkr dokuz köylünün yaptığı işten fazlasını yapmıştır. baugi ve bölverkr, suttung'un yanına gider fakat suttung bal şarabından vermeyi reddeder.
baugi ve bölverkr bal şarabını bulmak için dağa çıkarlar. baugi bir burgu çıkarır. dağı birkaç yerden delerek sonunda odayı bulurlar. bölverkr kendisini yılana çevirerek delikten girer. o sırada baugi yılanı öldürmeye çalışır fakat yapamaz.
bölverkr kendisini tekrar insana çevirir ve taburede bal şaraplarının yanında oturan gunnloğ'u görür. kızı kandırır ve üç gün birlikte yatarlar. sonunda kız bölverkr'in her istediğini yapacak duruma gelmiştir. bölverkr bal şaraplarından üç yudum almayı teklif eder. kız da bunu kabul eder. ilk yudumda birinci kazandaki tüm bal şarabını mideye indirir. ikinci yudumda ikinci kazanı ve üçüncü yudumda da üçüncü kazanı mideye indirir. (ağzında tuttuğu da söylenir.)mağaradan çıkarak kendisini kartala dönüştürür ve sarayına uçar. suttung bunu gördüğünde o da kendisini kartala çevirir ve peşinden uçar.
bölverkr sarayına döndüğünde herkes dışarıda kavanoz ve kazanları dizmiştir. bölverkr(artık odindir) tüm şarapları kazanlara doldurur ve şair olmayı hak eden insanlara bundan ikram eder."
iskandinavlar savaşta ölenlerin valhalla'ya gittiğine inanırlardı. bu içkiyi de o sarayda güzel bir kız tarafından dağıtılan bir içki olarak kabul etmişlerdir.
eski yunanlılar ise bahar yağmurlarıyla balı karıştırıp şöminenin yanına koyarlar ve afrodit'i memnun etmek için içerlermiş. tapınaktakiler ise geleceği görmek için bu içkiden içerlermiş.
miti de şu şekildedir(mead of poem):
"aesir ve vanir arasındaki savaş sonrasında tüm tanrılar toplanıp bir kavanozun içine tükürerek antlaşma mühürlerler. bu tükürükler boşa gitmesin diye de o tükürüklerden bir insan oluştururlar. adı kvasir olan bu insan da dokuz dünyadaki en bilge insandır. dünyayı gezerek tüm bilgisini insanlara aktarır.
bir gün iki cücenin yanına gider(fjalar, galar). bu iki cüce bu bilge insanı öldürüp kanıyla balı karıştırır ve bal şarabını oluşturur. şarabı içen bilge ya da şairw dönüşmektedir. bu şarabı da kendilerine saklarlar.
şir, adamın yerini öğrenmesi için birilerini gönderir fakat bu bilgenin kendi kendine öldüğü söylenir. daha sonra dev gilling ve karısı bu cüceleri ziyarete gider. cüceler de kocasını boğup karısını da değirmen taşıyla ezip öldürür.
bu devler eve dönmeyince oğulları suttung ailesini aramaya çıkar. cüce kardeşlerle karşılaşır ve ailesini bu cücelerin öldürdüğünü öğrenir. bu dev cüceleri ölümle tehdit eder. cüceler de yaşamaları karşısında adamın kendisine üç kavanoz bal şarabı verir ve adam cüceleri bırakır ve bal şaraplarını alıp hnitbjörg dağındaki evine götürür. dağın derinliklerinde bir oda yaratıp kızı gunnloğ' u bu bal şaraplarını gece gündüz koruması için görevlendirir.
odin bunu duyduğunda o bal şaraplarına sahip olmak ister ve erkek kılığına girerek kendisine bölverkr (keder işçisi) adını verir.
bölverkr, jötenheim'a gider ve sonunda dokuz kişinin bir tarlada çalıştığı ve çim biçtiği bir vadiye gelir. bölverkr, tırpanların keskin olmaması nedeniyle köylülerin işlerinin yavaş ilerlediğini fark eder. sohbeti başlatan bölverkr, erkeklerin suttung'un kardeşi baugi için çalıştığını öğrenir ve bölverkr onların tırpanlarını keskinleştirmeyi teklif eder. bölverkr bileme işlemini bitirdikten sonra işlerinin hızlandığını gören köylüler bileme taşını almak için bölverkr'e teklifte bulunurlar. bölverkr de bu teklifi kabul eder ve bileme taşını havaya fırlatır. tüm köylüler dönerek almaya çalışırken tırpanlarıyla birbirini öldürürler. dokuz köylü de yere yığılır.
o akşam bölverkr, dev baugi'nin çiftliğine gelir ve baugi köylülerinin öldüğünü öğrenir. bökverkr de tüm sezonluk işi kendi başına yapabileceğini söyler fakat karşılığında kardeşi suttung'un şarabından ister. baugi bunu kabul eder.
bir sezon sonunda bölverkr dokuz köylünün yaptığı işten fazlasını yapmıştır. baugi ve bölverkr, suttung'un yanına gider fakat suttung bal şarabından vermeyi reddeder.
baugi ve bölverkr bal şarabını bulmak için dağa çıkarlar. baugi bir burgu çıkarır. dağı birkaç yerden delerek sonunda odayı bulurlar. bölverkr kendisini yılana çevirerek delikten girer. o sırada baugi yılanı öldürmeye çalışır fakat yapamaz.
bölverkr kendisini tekrar insana çevirir ve taburede bal şaraplarının yanında oturan gunnloğ'u görür. kızı kandırır ve üç gün birlikte yatarlar. sonunda kız bölverkr'in her istediğini yapacak duruma gelmiştir. bölverkr bal şaraplarından üç yudum almayı teklif eder. kız da bunu kabul eder. ilk yudumda birinci kazandaki tüm bal şarabını mideye indirir. ikinci yudumda ikinci kazanı ve üçüncü yudumda da üçüncü kazanı mideye indirir. (ağzında tuttuğu da söylenir.)mağaradan çıkarak kendisini kartala dönüştürür ve sarayına uçar. suttung bunu gördüğünde o da kendisini kartala çevirir ve peşinden uçar.
bölverkr sarayına döndüğünde herkes dışarıda kavanoz ve kazanları dizmiştir. bölverkr(artık odindir) tüm şarapları kazanlara doldurur ve şair olmayı hak eden insanlara bundan ikram eder."
devamını gör...
islam’da kadının yeri
müslümanların yine her zamanki gibi utanmadan sıkılmadan yalan söylemeye devam ettiklerini görüyoruz. gerçi çoğu cehaletten bunu yapıyor ve yine çoğu açıp kuran okumamış, "kuran hiç değişmedi çünkü değişmediği kuran'da yazıyor" ya da "islam en mükemmel din çünkü en son gönderildi" vb. şeyler söyleyecek seviyede insancıklar. hele bir de islam öncesi zart zurt diyenler yok mu. gidin bakın islam öncesi arap toplumunda kadına, evlatlığa vs. hani bi müslüman çıkıp taciz, tecavüz uyguladığında, cinayet işlediğinde vs. bi adamın yaptığını niye bütün müslümanlara genelliyorsunuz diye, o zaman siz neden islam öncesi üç beş arabın kızlarını gömmesini bütün araplara genelliyorsunuz. en çok güldüklerim de araştırın falan diyen çomarlar. zaten araştırdığımız için bu noktadayız. bu noktaya kuran, tefsir, hadis, fıkıh, tarih okuyarak geldik. ama pişmanım bu kadar zaman ayırdığıma çünkü inanmamak için temel mantık yeterli aslında.
devamını gör...