şeker portakalı
32 yaşındayım ve böyle bir kitabın neden çocuk kitabı olduğunu anlamadım hala. ben bile her okuduğumda içim sızlıyor anlatımı konusu beni bilr sarsıyor çocuklar için uygun olduğunu düşünmüyorum
devamını gör...
sivas katliamı
başlığın değiştirilmesini öneriyorum. yangın değil az çok vicdanı olan biri için katliamdır, cumhuriyet tarihinin en büyük yaralarından biridir. ve ne üzücüdür ki devlet bu katliama göz yummuş ve unutturmaya çalışmıştır. unutmuyoruz unutmayacağız.
devamını gör...
özerklik istiyorum
cafer modarres sadeghi’nin at kafası isimli romanının kahramanlarından biri olan kürt kızı cihan’ın günlüğünün dokuz mayıs tarihli paragrafında yazdığı son cümledir.
iran’da kadın olmakla dünyanın herhangi bir yer arasında kadın olmak arasında çok büyük farklar kalmamaya başladı sanki. kadınlar git gide kendinlerinin de sıkıştırılmasına - en azından bir kısmının- yardımcı oldukları bir cendere içinde nefes alma çabası içindeler.
cihan böyle bir sevgi istemediğini söylüyor bu cümle ile. cihan kendine dokunulmasını istemiyor. nerede olduğunun, nereye gittiğinin, ne yaptığının sürekli olarak sorulmasından bıkmış usanmış cihan. cihan daha on dokuz yaşında sevilmediğinin farkında, sevgi denilen şeyin böyle bir şey olmadığını biliyor cihan.
gitmek istediği yeri düşünüyor en çok. ama bunu yaparken bir erkeğin güçlü kolları ile sarmalanmak isteğinde değil o. özgür olmak istiyor. sevgi diye yutturulmaya çalışılan esaretten azade olmak istiyor o. özgür olmak istediğini bağıra çağıra anlatmak istiyor cihan.
tahterevalliye binen çocuklara kavga etmesinler diye göz kulak olmak istiyor sürekli gözetlendiğini hissettiği parkta. ilk görüşte aşık olduğu adamla ciğer şiş yemek istiyor içinde biri görür mü korkusu olmadan.
toplumların her noktasına sirayet etmiş olan ve kanser hücresi gibi pervasızca yayılan korunmaya muhtaç kadın algısından kurtulmak istiyor. onu tanıyan herkesin namusu olmak istemiyor. kimsenin olmak da istemiyor cihan. kendi kendini yönetmek istiyor. kadınların kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olmak istiyor.
bunca kelime art arda dizilince sanki çok şey istemiş gibi görünüyor cihan ama aslında tek bir şey cihan’ın isteği, tek bir kelime : özerklik.
iran’da kadın olmakla dünyanın herhangi bir yer arasında kadın olmak arasında çok büyük farklar kalmamaya başladı sanki. kadınlar git gide kendinlerinin de sıkıştırılmasına - en azından bir kısmının- yardımcı oldukları bir cendere içinde nefes alma çabası içindeler.
cihan böyle bir sevgi istemediğini söylüyor bu cümle ile. cihan kendine dokunulmasını istemiyor. nerede olduğunun, nereye gittiğinin, ne yaptığının sürekli olarak sorulmasından bıkmış usanmış cihan. cihan daha on dokuz yaşında sevilmediğinin farkında, sevgi denilen şeyin böyle bir şey olmadığını biliyor cihan.
gitmek istediği yeri düşünüyor en çok. ama bunu yaparken bir erkeğin güçlü kolları ile sarmalanmak isteğinde değil o. özgür olmak istiyor. sevgi diye yutturulmaya çalışılan esaretten azade olmak istiyor o. özgür olmak istediğini bağıra çağıra anlatmak istiyor cihan.
tahterevalliye binen çocuklara kavga etmesinler diye göz kulak olmak istiyor sürekli gözetlendiğini hissettiği parkta. ilk görüşte aşık olduğu adamla ciğer şiş yemek istiyor içinde biri görür mü korkusu olmadan.
toplumların her noktasına sirayet etmiş olan ve kanser hücresi gibi pervasızca yayılan korunmaya muhtaç kadın algısından kurtulmak istiyor. onu tanıyan herkesin namusu olmak istemiyor. kimsenin olmak da istemiyor cihan. kendi kendini yönetmek istiyor. kadınların kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olmak istiyor.
bunca kelime art arda dizilince sanki çok şey istemiş gibi görünüyor cihan ama aslında tek bir şey cihan’ın isteği, tek bir kelime : özerklik.
devamını gör...
uzun yaşamanın sırrı
herkesten herşeyden uzakta bir bağ evinde yaşamaktır. bir zamanlar "dön bak dünyaya" diyen pinhani bile şimdi "bir yer bulalım dünyadan uzak" diyor. o bile söylediklerini geri alıyor bu dünya için.
devamını gör...
kolay gelsin
türkiye'ye özgü iyi dilek ifadesi. başka ülkelerde böyle bir kültürel ifade yok, o yüzden ingilizce'ye tercüme edilmesi zor olan ifadelerden biri. "good luck" ya da "may it be easy" gibi tercüme etmek mümkün aslında ama hiçbir zaman mahallede esnafın önünden geçerken şöyle ağız dolusu söylediğimiz "kolay gelsin"in tadını vermez.
devamını gör...
troll akışı oluşturulması
bazı işlerin sonu yok, o şunu yazmış lanetliyor, diğeri erkeklere dalmış kafa göz, linçleniyor vs.
bu olayın en temizi troll akışı oluşturulması. böylelikle troll akışına giren yazarlar gelip bık bık yapmazlar. neticede trollerin sahası. biz 'troller de' kendi aralarında edebiyat, sanat, felsefe gibi konularda yazan 'normal' yazarların yer aldığı akışta infial çıkarmamış oluruz.
tatlış tatlış devam eder süreç. bence olur yani bu. neden olmasın yahu.
bu olayın en temizi troll akışı oluşturulması. böylelikle troll akışına giren yazarlar gelip bık bık yapmazlar. neticede trollerin sahası. biz 'troller de' kendi aralarında edebiyat, sanat, felsefe gibi konularda yazan 'normal' yazarların yer aldığı akışta infial çıkarmamış oluruz.
tatlış tatlış devam eder süreç. bence olur yani bu. neden olmasın yahu.
devamını gör...
kadınların en güzel yaşının 19 olması
çünkü, sevilen kadınların yaşı hep 19'dur..
kimi bunu yanlış anlıyor.
allah'tan mfö şarkısını yaptı da, sorun çözüldü.
ne güzel şeysin sen hep yaşın 19
hadi buyrun,
kimi bunu yanlış anlıyor.
allah'tan mfö şarkısını yaptı da, sorun çözüldü.
ne güzel şeysin sen hep yaşın 19
hadi buyrun,
devamını gör...
yeşil nick almanın gelinlik almaktan farkı olmaması
evet arkadaşlar bir tespit ile yine karşınızdayım.
başlık zaten ana fikri veriyor biz detaylandıralım.
malum yeşil nick 5000 gayme tutarındadır. ve sadece 1 aylık kullanımı vardır.
e bakarsan gelinlikte 5000 tl civarında ve tek kullanımlıktır.
hal böyleyken yeşil nick almanın gelinlik almaktan farkı yoktur.
saygılar.
başlık zaten ana fikri veriyor biz detaylandıralım.
malum yeşil nick 5000 gayme tutarındadır. ve sadece 1 aylık kullanımı vardır.
e bakarsan gelinlikte 5000 tl civarında ve tek kullanımlıktır.
hal böyleyken yeşil nick almanın gelinlik almaktan farkı yoktur.
saygılar.
devamını gör...
bıçaklı saldırıya karşı yapılacaklar
boks geçmişi olan bir insan olarak boks öğrenin önerisinde bulunabilirim. napcaz bıçağa mı yumruk atacağız diye düşünecek arkadaşlar çok minimon. hepsine bayılıyorum.
savunma sporu bilmek değişik bir şey. bir kez çok aniden bir sokak köpeği yüzüme saldırdı, köpeğe yumruk atarken buldum kendimi. bunu planlamadım o panik anında. kendimi yumruk atarken buldum. bu duruma son derece tepki gösteren hayvansever arkadaşlardan özür diliyorum. hayvanın yüzümü parçalamasına izin veremedim. burnumu o köpekten daha çok seviyorum. ayrica burnuma ihtiyaç duyuyorum. bir anda yüz mesafeme zıplayıp nefesini hissettiğim an başını okşayamadım. o da çok ayrı bir mesele.
bunun yanında karanlıkta karşıma bööö yaparak iki farklı zamanda iki farklı kişi çıktı. korkmaya fırsat bulamadım, bir hırsız neden bööö yapsın diye düşünemedim, hırsız sandım ve yumruk attım. iki seferinde isabet ettirebildim.
haliyle olaya böyle bakmak lazım. biri bıçak çektiği zaman beyniniz en iyi neyi biliyorsa onu yapıyor. yani savunma sporu bilmeyen biri şaşırıyor ve öylece kalıyor. savunma sporu bilen biri ise doğru anı kollayıp kendini savunuyor. siz beyninizin verdiği o kararı ancak yumruk atınca fark ediyorsunuz.
bir bıçaktan yumrukla kaçmak mümkün müdür?
bu da garip bir meseledir. bizim türk insanı genellikle yumruk atarken ya da bıçak çekerken savrulur. çünkü bir insana zarar verebilmek için vücut gücünüzü doğru şekilde kullanmak zorundasınız. bıçak çeken kişi çok büyük ihtimalle savrularak üstünüze gelecek. haliyle yumruk ile uzaklaştırmak mümkün. eminim günde 100 kişi bıçak sallıyorsa bizim beyinsizlerin yarısı ilk seferinde savrulduğu için isabet ettiremiyordur.
çok daha başarılı olmak için çok yakına gelip bıçaklamalıdır ki hiçbir boksör kol mesafesi kaldığı zaman öylece bakmaz. en baştan önlemi alır.
ha arkadan bıçaklanma mevzusu olur, ne bileyim bıçağı kalem kullanan john wick ustalığı ile kullanır orasını bilemem. geçmiş olsun o zaman.
yakın mesafeyi kapsayan savunma sporları var, çok nefis hareketler var. onlar öğrenilebilir, bazı insanlar için daha etkilidir. ben öğrendim, bir insanın kolunu yakalamak çok ciddi bir disiplin ve soğukkanlılık istiyor. haliyle benim için çok etkili olmadı. ben hala boksu tercih ediyorum.
ve şunu belirtmem gerek. hanımlar çubuk kraker kollu, omuzları olmayan, solucan gibi ortalarda gezen tiplerin şiddetine uğramayın. ha bu demek değil 2 metrelik adamların şiddetine mi uğrayalım? lütfen.. kendinizi savunmayı öğrenin bu topraklarda. çünkü gerekli. sevgiler.
savunma sporu bilmek değişik bir şey. bir kez çok aniden bir sokak köpeği yüzüme saldırdı, köpeğe yumruk atarken buldum kendimi. bunu planlamadım o panik anında. kendimi yumruk atarken buldum. bu duruma son derece tepki gösteren hayvansever arkadaşlardan özür diliyorum. hayvanın yüzümü parçalamasına izin veremedim. burnumu o köpekten daha çok seviyorum. ayrica burnuma ihtiyaç duyuyorum. bir anda yüz mesafeme zıplayıp nefesini hissettiğim an başını okşayamadım. o da çok ayrı bir mesele.
bunun yanında karanlıkta karşıma bööö yaparak iki farklı zamanda iki farklı kişi çıktı. korkmaya fırsat bulamadım, bir hırsız neden bööö yapsın diye düşünemedim, hırsız sandım ve yumruk attım. iki seferinde isabet ettirebildim.
haliyle olaya böyle bakmak lazım. biri bıçak çektiği zaman beyniniz en iyi neyi biliyorsa onu yapıyor. yani savunma sporu bilmeyen biri şaşırıyor ve öylece kalıyor. savunma sporu bilen biri ise doğru anı kollayıp kendini savunuyor. siz beyninizin verdiği o kararı ancak yumruk atınca fark ediyorsunuz.
bir bıçaktan yumrukla kaçmak mümkün müdür?
bu da garip bir meseledir. bizim türk insanı genellikle yumruk atarken ya da bıçak çekerken savrulur. çünkü bir insana zarar verebilmek için vücut gücünüzü doğru şekilde kullanmak zorundasınız. bıçak çeken kişi çok büyük ihtimalle savrularak üstünüze gelecek. haliyle yumruk ile uzaklaştırmak mümkün. eminim günde 100 kişi bıçak sallıyorsa bizim beyinsizlerin yarısı ilk seferinde savrulduğu için isabet ettiremiyordur.
çok daha başarılı olmak için çok yakına gelip bıçaklamalıdır ki hiçbir boksör kol mesafesi kaldığı zaman öylece bakmaz. en baştan önlemi alır.
ha arkadan bıçaklanma mevzusu olur, ne bileyim bıçağı kalem kullanan john wick ustalığı ile kullanır orasını bilemem. geçmiş olsun o zaman.
yakın mesafeyi kapsayan savunma sporları var, çok nefis hareketler var. onlar öğrenilebilir, bazı insanlar için daha etkilidir. ben öğrendim, bir insanın kolunu yakalamak çok ciddi bir disiplin ve soğukkanlılık istiyor. haliyle benim için çok etkili olmadı. ben hala boksu tercih ediyorum.
ve şunu belirtmem gerek. hanımlar çubuk kraker kollu, omuzları olmayan, solucan gibi ortalarda gezen tiplerin şiddetine uğramayın. ha bu demek değil 2 metrelik adamların şiddetine mi uğrayalım? lütfen.. kendinizi savunmayı öğrenin bu topraklarda. çünkü gerekli. sevgiler.
devamını gör...
after life
az önce 2.sezonu bitirdim ve 3.sezonu sabırsızlıkla bekliyorum.
--! spoiler !--
eşini kaybetmiş bir adamın bunu zor da olsa kabullenişini ve hayata tutunuşunu konu eden, arada hepimize çok güzel mesajlar veren, gözlerinizi doldurup sizi ağlatabilecek ama bir yandan da güldürecek ve umut yeşertecek harika bir dizidir. tony'nin gözleri doldukça, karısını özledikçe siz ağlarsınız. matt'in bu kadar iyi ve düzgün bir adam olmasına hayran kalırsınız*. roxy kadar vefalı bir arkadaşınız olsun istersiniz. anne gibi bir yol göstericiniz. brandy gibi güzel bakan, hep yanınızda olan bir köpeğiniz*...
--! spoiler !--
bölümler yaklaşık 28 dk olduğu için kaç bölüm izlediğinizi anlamıyorsunuz bile. kısacası izleyin, pişman olmazsınız.
--! spoiler !--
eşini kaybetmiş bir adamın bunu zor da olsa kabullenişini ve hayata tutunuşunu konu eden, arada hepimize çok güzel mesajlar veren, gözlerinizi doldurup sizi ağlatabilecek ama bir yandan da güldürecek ve umut yeşertecek harika bir dizidir. tony'nin gözleri doldukça, karısını özledikçe siz ağlarsınız. matt'in bu kadar iyi ve düzgün bir adam olmasına hayran kalırsınız*. roxy kadar vefalı bir arkadaşınız olsun istersiniz. anne gibi bir yol göstericiniz. brandy gibi güzel bakan, hep yanınızda olan bir köpeğiniz*...
--! spoiler !--
bölümler yaklaşık 28 dk olduğu için kaç bölüm izlediğinizi anlamıyorsunuz bile. kısacası izleyin, pişman olmazsınız.
devamını gör...
durulmak
söylemesi ve duyması bile insanı sakinleştiren; her şey üst üste geldiğinde, yorgunluktun ve bıkkınlıktan artık nefes alınamadığında insanın kendi kendini 'ortalık bir durulsun da her şey daha iyi olacak, sinirim/hüznüm bir durulsun da kendime geleyim' diye telkin ederken kullandığı kelime.
devamını gör...
sınav kağıdına devamı arkada yazan öğrenci
iki türlüsü vardır böyle tiplerin.* birincisi bilendir, ne kadar bilgi varsa ne kadar kazıdıysa beynine o bilgileri hepsini kağıda yazıp bilgi kusması yaşar.
ikinci türü ise bilmez ama hayal gücünü kullanarak saçmalar, haliyle kağıt bile yetmez. *
ikinci türü ise bilmez ama hayal gücünü kullanarak saçmalar, haliyle kağıt bile yetmez. *
devamını gör...
artık görüşülmeyen yakın arkadaş
canlı ve cansız herşeyin bir ömrü olduğu gibi; duyguların, arkadaşlıkların da bir ömrü var. kimisi 1 ay, kimisi 4 yıl, kimisi iki taraftan biri ölene kadar...
her gece sabaha; her yaz da kışa ulaşıyor, ne hüzne ne mutluluğa ne de herhangi bir kavrama bağlanmamak, onun da bir müddet sonra yerini zıttına bırakacağının farkında olmak gerek.
ister dargın şekilde olsun isterse de araya zaman girsin, fark etmez. ölümün sadece canlılar için olmadığını en çok duygular sayesinde fark ederiz. hayat bu, tek mutlak gerçeğin sadece bize özel olduğunu düşünecek kadar bencil olmamak lazım.
ve bazen bazı arkadaşlarla görüşmemek, görüşmekten çok daha hayırlıdır...
her gece sabaha; her yaz da kışa ulaşıyor, ne hüzne ne mutluluğa ne de herhangi bir kavrama bağlanmamak, onun da bir müddet sonra yerini zıttına bırakacağının farkında olmak gerek.
ister dargın şekilde olsun isterse de araya zaman girsin, fark etmez. ölümün sadece canlılar için olmadığını en çok duygular sayesinde fark ederiz. hayat bu, tek mutlak gerçeğin sadece bize özel olduğunu düşünecek kadar bencil olmamak lazım.
ve bazen bazı arkadaşlarla görüşmemek, görüşmekten çok daha hayırlıdır...
devamını gör...
normal sözlük'ün renginin turuncu olmasının anlamı
yoldaş’ın kafasına bir gün ağaçtan portakal düşmüş. aha demiş buldum! turuncu! zaten asıl adı albert yoldaş benjamin franklin’dir.
devamını gör...
içinde babanızın koştuğu bir anı
iki binlerin ortası. yan komşu -o zamanlar hâlâ müstakil evde oturuyoruz, keşke şimdi de otursak- bir köpek sahiplenmiş. ismini de kontes koymuş. ismi kibar ama kendisi biraz agresif olan köpek arkadaşımız, birgün yine babamı market dönüşünde köşede kıstırmış. baktım babam kendinden beklenmeyen bir performansla koşarak geliyor. dedim ki ev falan mı yanıyor ne bu telaş. baktım arkasında bizim kontes. karnıma ağrılar girdi gülmekten. babamın o halini her hatırladığımda gülüyorum.
devamını gör...
elimize bir kalem geçtiğinde ilk yazdığımız kelime
yapılan araştırmalar birçok insanın eline bir kalem verdiğinizde ilk önce adını ve soyadını yazdığını göstermiştir.bunların arasında bende varım.yaptığım gözlemlerde de birçok kişinin her tarafa adını yazdığını gördüm.sebebini ise anlamış değilim.
devamını gör...
yeşil papağan
son zamanlarda büyükşehirlerde parklarda, ağaçlarda görülen papağan türüdür. ankara gibi soğuk iklime sahip memlekette bile ağaçlarda görülebiliyor. muhabbet kuşu ve diğer tropikal papağanlar gibi değillerdir. bunlar kafesten salınıp özgür bırakılsa bile kışı atlatamaz ve çevreye adapte olamazlar. ama yeşil papağanlar da egzotik bir tür olmalarına rağmen hindistan ve pakistan kökenli türlerdir ve oranın dağlık, ormanlık bölgelerinde yaşarlar.
kaçak olarak türkiye'ye getirilmiş ve gümrükte yakalanmış, ondan sonra serbest bırakılmışlar. 1996 yılında istanbul sınırları içinde tem otoyolunda, papağan taşıyan kamyonetin devrilmesi sonucu yüzlerce papağan uçup gitmiş. istanbul 'da varlıkları ortaya çıkan ve parklarda, korularda, ağaçlarda tüneyen yeşil papağanların gümrük ve kaza sebebiyle yayılan papağanlar olduğu düşünülmektedir. papağan popülasyonunun ilk zamanlar 100 kadar iken şimdi 5-6 binlik sayıya ulaştığı tahmin ediliyor. özellikle çınar, selvi ve çam ağaçlarını çok seviyorlar. papağanlar, kış mevsiminde bu ağaçların tohumlarıyla besleniyorlar. yaz mevsimi olunca da ağaç yaprakları ve meyveler ile besleniyorlar. bu ağaçlar, papağanlar için barınma ve beslenme imkanı sağlıyor.
kaçak olarak türkiye'ye getirilmiş ve gümrükte yakalanmış, ondan sonra serbest bırakılmışlar. 1996 yılında istanbul sınırları içinde tem otoyolunda, papağan taşıyan kamyonetin devrilmesi sonucu yüzlerce papağan uçup gitmiş. istanbul 'da varlıkları ortaya çıkan ve parklarda, korularda, ağaçlarda tüneyen yeşil papağanların gümrük ve kaza sebebiyle yayılan papağanlar olduğu düşünülmektedir. papağan popülasyonunun ilk zamanlar 100 kadar iken şimdi 5-6 binlik sayıya ulaştığı tahmin ediliyor. özellikle çınar, selvi ve çam ağaçlarını çok seviyorlar. papağanlar, kış mevsiminde bu ağaçların tohumlarıyla besleniyorlar. yaz mevsimi olunca da ağaç yaprakları ve meyveler ile besleniyorlar. bu ağaçlar, papağanlar için barınma ve beslenme imkanı sağlıyor.
devamını gör...

