babamın kızı olmam galiba bhhbjn
devamını gör...

yorumları okuyunca erkek olmadığımı öğrendiğim başlık.

edit : fakir değilim yahu sevgilim yok.
devamını gör...

kendi renkleriyle dünyaya olağan dışı bir bakış atan van gogh basit miydi? şahane hikayeleriyle dünyanın acayip bir taslağını çıkaran zweig ve karısı? bunlar basit insanlar değillerdi. deleuze basit bir insan mıydı? kalem tutamayacak noktaya gelmiş yüce filozof kendini pencereden aşağı bıraktığında neler geçiriyordu aklından? "buraya kadar her şey yolunda--"

biri normal insanın cesaret edemeyeceği eylemde bulunuyor ve her şeyi, tüm varlığı geride bırakıyor. bu cesaret ister. bunu cloud atlas'da da gördük, intiharın ne kadar zorlu bir eylem olduğu orada söz ediliyordu. hem, intihar eden kişi sizin saygınızı ne yapsın? ya ateş gölünde sörf yapmayı yeğlemiş ya da hiçliğe seçmiştir. ki ben, ateş gölünde sörf yapmanın mümkün olduğunu bilseydim katlanılmaz acılar labirentine girer ve etlerim birbirinden ayrılıp tekrar birleşene kadar orada kalmayı seçerdim hiçliktense.

hiçliğe seçen biri, inançsız biri ne kadar yüce bir eylemi gerçekleştiriyordur oysa. program dediğiniz şey, genlerinizi reddetmek o kadar kolay değildir. hem bu zihinsel bozukluk durumunda bile böyledir, çünkü genler materyalistler tarafından sürekli olarak zihin üstü olarak görülüyor yıllardır. açıklayın o halde, nasıl olur da biri programını reddedebilir? yapabiliyorlar işte. bu noktada susmaktan başka yapabileceğiniz bir şey yokken, birinin seçimine, burada bulunma sürecine boyun eğmeniz gerekirken o noktada konuşmak yerinde geliyor çünkü her şey hakkında bir şey söyleyebileceğimizi düşünüyoruz.

robin williams'ın kitleleri üzen intiharına baktığınızda dışarıdan neşeli görünen adamın beklenmeyen ölümü de bizi şaşırtmıştı. sayısız intihar örneği var... ah, mehmet pişkin*? üzerine bir şey söylemem gerekir mi? söylediysem bu kadar, ona da söyleyim: ahmağın tekiydi çünkü bir şey üretmedi, bir şey yaratmadı ve öylece gitti. üzülmemi gerektiren bir tarafı yoktu, sadece bir çok kişinin depresyonunu simgeliyordu ve simgeyle beraber basitliği kutsadı ama da vinci basitliği değildi bu.

intiharı kolay bir eylemmiş gibi algılamak saçmalık. bunu algılayın. yaşamın şahane bir yapı olduğunu bilen biri, bilinmeyeni seçtiğinde akan sular durmalı. ama eğer intihar bir ayrılığın sonucu, bir sefaletin ya da türevi şeylerin sonucuysa bilemiyorum... iğrenç gelebilir. ama basitlik değildir, bireye bakın bunu söylemek yerine. genellemelere bu kadar da sığınmayın, çünkü yerinde değil. okey? --key.
devamını gör...

insanları rahatsız eden şeyler değil
onlara verdikleri anlamlardır

diyen bilişsel terapinin atası olan felsefeci.
devamını gör...

bir çok sunay akın hikayesi okumuş yada dinlemişsinizdir diye tahmin ediyorum ama benim duyduklarımdan en etkileyicisi deniz gezmiş, ahmet say ve fazıl say ile ilgili olanıdır.

[[alıntı]]

nasıl oldu senin oğlan ?

yıl 1972...ankara mamak askeri cezaevi.ahmet de 12 mart rejiminin antiemperyalist insanlara indirdiği tırpandan, nasibini almıştır." türk solu " dergisini hazırlayanlardandır ne de olsa.hapishanenin koridoruna, mahkûmların oynaması için bir ping pong masası konulmuştur.
bir arkadaşıyla maç yapan ahmet, yere düşen topu ararken, karşısına bir mahkûm dikilir. top, hamamdan dönmekte olan ve her yerinden su damlamakta olan bu mahkûmun iki parmağı arasındadır.ve deniz gezmiş topu göstererek şunu söyler ahmet'e;
- öp beni vereyim.
deniz gezmiş, ahmet'le öpüşürken, kulağına fısıldar;
- nasıl oldu, senin oğlan ?
ahmet'in 2 yaşındaki oğlu bir ameliyat geçirmiştir o günlerde.deniz gezmiş'in sözünü ettiği, bu olaydır. ve ahmet " ağaçlar çiçekteydi " kitabında şöyle anımsar o anı.

" onca olayın yanında, çok önemsiz sayılacak bu olayı, idamlık deniz gezmiş nereden duymuş, nasıl olup da hatırında tutmuştu ? onun, en zor günlerinde bile incelikleri süzerek öne çıkan belleği beni çok etkilemişti "
deniz gezmiş'in çocuk yüreğinde unutmadığı, asılmasına birkaç hafta kalsa da sağlığıyla ilgilendiği çocuk " dudak yarığı " tedavisi için ameliyat edilmiştir.ve doktorlar iyileşebilmesi için, üflemeli çalgı önerirler çocuğa.
ahmet'in melodika çalmaya başlayan oğlundaki olağanüstü müzik yeteneğini farketmesi uzun sürmez.böylelikle evlerine bir piyano girer.
deniz gezmiş'in sağlığını merak ettiği çocuk, o piyanonun tuşlarından yola koyularak, dünyanın en büyük müzisyenlerinden biri olarak çıkacaktır karşımıza.
o çocuğu, fazıl say'ı, deniz gezmiş'in asılmadan önce dinlemek istediği rodrigo'nun konçertosunu çalarken görüp dinlemeyi hayal etmişimdir
devamını gör...

çoban yıldızı şarkı sözleri beni çok etkilemiş sanatçı.
"yüzme bilmeden daha
deniz görmeden
hiç güneşte, yanmadan
şimdi ölmek istemem, bir kalbi sarmadan
aşkı tatmadan daha
onla sarhoş olmadan
hiç sevişmeden, daha
şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden
çoban yıldızı..."
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güllü-değmezmiş sana
devamını gör...

kız yazması dışında kesinlikle katıldığım başlık ve entari

abartı dolu, bariz belli.

ve merak ediyoruz, cidden, düşüyor mu böyle?

edit: an itibariyle 2 yazar düştüğünü doğruladı. tekrar ediyorum; düşüyormuş beyler.

bir de feminist dahil oldu, kadınların başarısını kıskandığımızı düşünen. onu da kendi haline bırakıyoruz.

gelişmeler oldukça editleyeceğim (*: swh)
devamını gör...

thomas paine tarafından 1794 yılında kaleme alınmış ve dilimize akıl çağı olarak çevrilmiş eser. deizm'in kutsal kitabı demek yerinde olacaktır bu eser için çünkü paine deyim yerindeyse var olan tüm dinleri yerden yere vurmuş ve hepsini insan işi olmakla suçlamıştır. kutsal kitaplarda geçen vahşetin, müstehcen hikayelerin ve intikam yeminlerinin, yüce bir tanrı değil ancak bir şeytanın elinden çıkabileceğini savunmuş ve onların tanrı tarafından gönderildiğini reddetmiştir. herhangi bir dinin herhangi bir kilisesine bağlılık göstermeyeceğini çünkü ihtiyacı olan tek dinin aklı olduğunu savunmuştur. the age of reason yayımlandığı andan itibaren tartışmalı bir eser olarak anıldı, uzun yıllar sansüre uğradı ve paine'in 'ateist' olarak damgalanmasına sebep oldu.

--- alıntı ---

"the almighty lecturer, by displaying the principles of science in the structure of the universe, has invited man to study and to imitation. ıt is as if he has said to the inhabitants of this globe that we call ours, "ı have made an earth for man to dwell upon, and ı have rendered the starry heavens visible, to teach him science and the arts. he can now provide for his own comfort, and learn from my munificence to all to be kind to each other."

"as to the christian system of faith, it appears to me as a species of atheism — a sort of religious denial of god. ıt professes to believe in a man rather than in god. ıt is a compound made up chiefly of manism with but little deism, and is as near to atheism as twilight is to darkness. ıt introduces between man and his maker an opaque body, which it calls a redeemer, as the moon introduces her opaque self between the earth and the sun, and it produces by this means a religious, or an irreligious, eclipse of light. ıt has put the whole orbit of reason into shade."

--- alıntı ---
devamını gör...

amerikalı şair ve yazar edgar allan poe'nun yazdığı son şiiri "annabel lee"dir. 1849 yılında yazılmıştır. poe'nun ölümünün hemen ardından şiir yayınlanmıştır.
devamını gör...

yalan söylediğin zaman bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın.
uçurtma avcısı.
devamını gör...

başarılı işler yapmalarına rağmen değeri bilinmeyen insanlardır.

(bkz: vecihi hürkuş)
devamını gör...

pinhani'nin 2006 yılında çıkarttığı inandığın masallar albümündeki şarkılardan biridir. ülkemizdeki gençlerin durumunu da anlatıyor bence.

devamını gör...

nick ve entry uyumu konusunda aşmış yazar. bir sarhoş havası var. çok komik fjdshfg.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ölçülü ve dengeli bir insan:
her türlü davranışında, işinde ve sözünde haddi aşmaktan, taşkınlık yapmaktan sakınır. bunu bir prensip haline getirir. aksini yapanlara:
hadlerini bilmeleri gerektiği, her şeyin bir usulünün olduğu acı bir şekilde öğretilir!
devamını gör...

troll kisvesi altında her türlü terbiyesizliği ve hadsizliği yapmakta beis görmeyen yazarımsılara dert olmuş yazardır.
bunlar hep başıboşlar sekmesinin getirdiği hırçınlıklar.
işin ilginç tarafı bunların şakşakçılarının olması.
kafa sözlük macerama burada son vermeye karar verdim çünkü bu kadar iğrençliği benim midem almıyor.
burada müthiş insanlar tanıdım, çok keyifli sohbetlerimiz oldu, hepsine çooook teşekkür ederim.
güçlü biri olup bir iki troll bozuntusunun lafıyla üzülmemeyi, kafa sözlük'ten de yazmaktan da soğumamayı çok isterdim ama maalesef değilim.
keyifli sözlükler herkese.
devamını gör...

devamında eller yukarı donlar aşağı repliği gelebilecek olan söz öbeği.
devamını gör...

güzel yazılmışsa bayıldığım, muhakkak yazarına göre izlemeye çalıştığım film türü.
ekrandaki güzeller güzeli kadınla dünyalar yakışıklısı adamın "gerçek olamayacak kadar pembe ve tatlış" sorunları üstünde yükselen, çok katlı düğün pastasına zamanla akıp kokacak kremalardan, dantel ve fırfırlardan kaçak kat çıkan, birbirinin aynı pembe düğünler serisi içeren filmlerden içtenlikle nefret ediyorum okur. hayır konumuz onlar değil.

ve fakat çocukluğumdan bu yana bir aşk gerçeklemesini tane tane anlatan, ya da sıradanlığı can alıcı düzeyde romantize eden, az sonra tanışsam yadırgamayıp hemen kaynaşacağım doğallıkta karakterler kurgulayan, şov yapmadan naif hikayelerle hayatı ve aşkı sorgulayan filmlere bayılıyorum evet.
iflah olmaz komik-romantik doğama erken yaşlardan bu yana işlenen bu sinematografik ambiyansın baş mimarı olarak, kült filmlerin yazarı richard curtis'i öne sürsem yalan olmaz sanıyorum. kendisiyle henüz bir "yazar izleri" olduğumu keşfetmeden çok önce tanışmışım. çocukluğumdan beri filmleri o yazmış, ben bayıla bayıla izlemişim, hiç bilmeden fark etmeden kafasının içine içine çekilmişim. en bir yakın arkadaşım yine bir film sever, yönetmen seçer miko'nun aksine ben yazar seçer bir insana dönüşmüşüm. bu tercihin inşasında da, aşk olgusunu, birbirinin aynı dandik görsel şölenler tadında değil de, aslına yaraşır şekilde içkin ve samimi hikayeler, özgün karakterlerle anlatan romantik komedi yazarlarının payı büyük diye düşünüyorum.

bu yazar filmlerinden kişisel tarihimde adı anılası, tekrar tekrar izlenesi kadarlık yer kaplayan kült filmlerin birkaçını buraya da sıralamak isterim. aranızda muhakkak seveni vardır, anınca benim gibi duramaz o eski ahbaplarına koşup sarılıverir, belki de daha önce hiç duymamış ve merak edip açıp izleyenler olur.

yukarda richard curtis anıp burada romantik komedilerin şahı four weddings and a funeral anmadan geçmek olmaz. çeşitli yaş aralıklarından bir grup ingiliz arkadaşın -ve özellikle içlerinden biri olan iflah olmaz romantik bir adamın- hayatından bir kesiti, farklı dönemlerde hep birlikte katıldıkları 5 önemli sosyal hadise üzerinden anlatır. biz fonda eğlenir gülerken charles ve diğerleri bir düğünden başka bir düğüne, düğünden cenazeye koşturup gerçek aşkı, romantizmi, yaşamı, birlikteliği, anı paylaşmayı hem arayıp hem de sorgulamaya devam ederler.

yine kanımca kült ve nispeten çağdaş bir örneği de anmak istiyorum, çünkü jude law!* ve kate winslet
nancy meyers'ın yazıp yönettiği, iki bağımsız ve başarılı kadın karakter üzerinden aşkı, gerçekliğini ve rastlantısallığını sorgulayan filmin açılışında kate winslet'ın seslendirdiği aşk çözümlemesi tadındaki monologsa ayrıca bir yerlere not düşülüp dönüp dönüp okunası bence.

her şeyi 80ler 90lar atari oyunları görsel evreni üzerine tasarlayıp aşkı ve ilişkileri de benzer oyunsulukta bir macera diliyle işleyen scott pilgrim vs the world yine anılası bir örnek benim için. müzikleriyle, oyunculuklarıyla ve hayran olunası jump cutlarıyla olağanüstü bir tat bırakıyor damakta. bryan lee o'malley'in çizgi roman serisinden uyarlanan filmin yazar koltuğundaysa yine bryan lee o'malley'le birlikte filmin aynı zamanda yönetmeni de olan edgar wright oturuyor.

bu liste bitmez, ben anıp hatırladıkça editler geliştirir büyütürüm diye tahmin ediyorum bu tanımı. şimdilik oturup 17inci kez four weddings and a funeral izlemek istiyorum okur yüksek müsadenle.
devamını gör...

çekim tahtası; filmlerde çekilecek sahne başlamadan kameranın önüne tutulan üzerinde sahnenin plan detaylarının yazılı olduğu tahta düzenektir. bazı sahnelerin birden fazla çekilmesinin gerektiği durumlarda klaket görüntülerindeki bilgiler dahilinde montajlama kolaylığı sağlamaktadır. üzerinde ki açılıp kapanabilen kısmın hızla kapatılması ile oluşan ses ile de montajda görüntü ve ses kuşağının kolaylıkla eşleşmesini sağlamaktadır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim